Arama

Oz Büyücüsü

Güncelleme: 10 Ağustos 2007 Gösterim: 27.616 Cevap: 0
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Ağustos 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Oz Büyücüsü
Oz Büyücüsü, 1900 yılında yazılmıştır. Bu tarihle alakalı olarak filmin en zor deşifre edilen okuması, aynı zamanda en popüler olanıdır. Amerika’da 1896 seçimleri, 1873-1896 ekonomik bunalım dönemi sonrası, iki ayrı görüşün rekabetine sahne oldu. Demokratlar, deflasyonun durdurulması için çift maden standardına geçmeyi savunurlarken, Cumhuriyetçiler ise, altın standardında kalma taraftarıydılar. Birçoklarına göre, bu rekabetin en fazla anılmaya değer ifadesi Oz Büyücüsü’dür. Yıllardır özgürlüğü olmadığını söyleyen Bostan Korkuluğu, Çiftçi benzetmesi; eklemleri tutulmuş Teneke Adam, Sanayi İşçisi benzetmesi olarak okunabilir. Bu durumda, Dorothy’nin takip ettiği sarı yol da altın standardıdır.
Yolculuk, ister başka gezegenlere, ister bir mağaraya, ister Büyücülerin rengarenk çiçeklerle dolu bahçelerine yapılsın, insanlık tarihi kadar eskidir. Birçok sanat yapıtının metaforu olan yolculuk, açıktan veya gizliden gizliye tamamlayıcısı olan ‘‘ev’’ ile birliktedir. Oz Büyücüsü’nün sonunda mutlu bir eve dönüş vardır, çünkü roman esasen çocuk romanıdır. Ama yine de büyümenin sonu olmayan bir süreç olduğunu unutmayanlara, sinemanın büyülü ve masalsı yanını ortaya çıkaran bu filmi görmeleri ve yolculuğu bir içgörü oluşturma metaforu olarak okumaları tavsiye edilir.
Sponsorlu Bağlantılar
Siyah beyaz bir Kansas'da mutlu bir çiftçi ailesi karikatürüyle karşılar bizi Oz Büyücüsü. Hikaye, Em Teyze'sinin yanında yaşayan Dorothy'nin tek arkadaşı ve sevimli köpeği Toto'nun, kasabanın saygın kişilerinden Bayan Gulch'ı korkutması, zaten köpeklerle pek de hoşbeş olmayan Bayan Gulch'ın de onayıyla Toto'yu yok etmek üzere alıp gitmesiyle başlar. Zeki Toto ileride cadı olarak tekrar karşımıza çıkacak olan Bayan Gulch'ın elinden kurtulur ve Dorothy'e geri döner. Kanuna karşı gelinemeyeceğine göre, bir çocuk için yapılacak tek şey kalmıştır: Evden kaçmak. Dorothy'i, bu yanlıştan yolda rastladığı bir medyum döndürür; ki medyumu da sanki Dorothy'nin mutlu aile ortamından anımsıyoruzdur.
Dorothy evin en güzel yer olduğunu geç de olsa anlamış, eve doğru koşarken, Orta Amerika'nın meşhur fırtınalarından biri patlar. Filmin yapım yılı göz önüne alınacak olursa; özellikle hortum ve fırtına efektlerinin dönem için oldukça ileri olduğu söylenebilir. Tüm bu keşmekeş içinde atlanmaması gereken ise, Dorothy'in yol boyunca söylediği olağanüstü şarkıların bizi ve elbette Hollywood'u Judy Garland mucizesiyle tanıştırdığıdır.
Em teyze ve ailenin diğer fertleri Dorothy'den umudu kesip sığınağa girdikleri sırada Dorothy eve dönmüştür; ama geç kalmıştır. Sahne sinema tarihinin ne ilk son-anda-kaçırılan-umut-edilen-şey sahnesi olacaktır, ne de son. Sesini kimseye duyuramayan Dorothy kafasını bir yere çarpar, bayılır ve:
Oz Ülkesi'ne hoşgeldiniz dostlar!
Biraz Lewis Carrol ve Alis Harikalar Diyarında'yı çağrıştıran bu geçiş diğer bir özelliğiyle dikkat çekicidir; çünkü Oz ülkesi renklidir. Technicolor'a borçlu olduğumuz görüntüler, Disney öncü renkli animasyonu, 1937 yapımı Snow White and the Seven Dwarfs'ın (Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler) olağanüstü başarısıyla yarışabilmek için şartlar oldukça zorlanarak elde edilmiştir.
L. Frank Baum'un 1899'da yayınladığı romanı bundan sonrasını sağ elinin işaret parmağını diline az buçuk değdirmiş herkes bilir: Kansas'a dönmek isteyen Dorothy ve yolda rastladığı arkadaşları; beyni olmayan korkuluk - samankafa; kalbi olmayan teneke oduncu - teneke adam ; cesareti olmayan aslan - aslan adam; ve sorunlarına deva olacağını umdukları gizemli Oz Büyücüsü'nü arayışları...
Hikaye kısaca böyledir. Temelde sanat tarihinin en klişe konularından birini, iyiyle kötünün savaşını işleyen kitap, hem çocuk hem de bilimkurgu edebiyatının öncülerindendir. Rengini ve farklılığını şaşırtıcı biçimde 100 yıl sonra bile koruyan hikaye edebiyatçıların deyişiyle bir arkhetupos'tır (kendinden sonra gelenleri etkileyen, ilk olan). Ama düşülmemesi gereken yanılgı hikayenin yalnız bu denli yalın olduğu düşüncesidir. Çünkü, çocukları eğlendirmek için yazılmış ve çekilmiş gibi görünen eser, aslında olduğu iddia edilen diğer Oz'un üzerindeki bir örtüdür. Örtünün altını görmekse dönem Amerikası'nın siyasi ve ekonomik yapısını anlamadan pek de mümkün değildir.

Diğer Oz
Kitabın yazıldığı sosyal ve ekonomik ortamla filmin sinema perdesine yansıdığı yıllardaki Birleşik Devletler arasındaki en dramatik fark kuşkusuz Amerikan ekonomisinin dip yaptığı "great depression"dır (büyük depresyon). Bir çıkış ve umut arayan Amerikan halkına umut verme fikri, filmin hem izlenen dış katmanında hem de daha derin incelenmesi gereken sembolik altyapısında açıkça görülür. Verilmek istenen mesaj en açık biçimde Oz Büyücüsü'nün kendisi tarafından verilir. Samankafa "Universitatus Committeeatum e plurbis unum"um onursal düşünce doktorasını alır (Th. D. - Dr. of Thinkology); korkak aslan cadıya karşı yapılan savaşta gösterdiği cesaret neticesinde üçlü haç madalyasıyla ödüllendirilir ve kalbi olmayan teneke adam da bir yetkinlik belgesi alır. Dorothy'se zaten başından beri Kansas'a dönebilir ama önce bunu öğrenmesi gerekmektedir. Tek yapması gereken kırmızı terliklerinin topuklarını birbirine vurmaktır (belki sırf bu yüzden Wizard of Oz deyince aklınıza ilk gelecek renk kırmızı olacaktır). Sonuç: Başarmak için ihtiyacımız olan tek şey kaybettiğimiz güvenimiz...
Bu noktadan sonra filmi en baştan irdeleme zorunluluğu doğar, çünkü filmin şarkı sözlerini yazan ve senaryoda devamlı değişen yönetmen kadrosundan çok daha fazla etkiye sahip olan "Yip" Harburg'un da dediği gibi: "..müzikaller, insanları düşündürmek içindir.."
Daha en başta Dorothy'i Oz ülkesine sürükleyen hortum rahatlıkla 30'ların insanları sarsan, alışkanlıklarını değiştiren, bilinmeyen ve güvensiz yeni Amerika'sıyla tanıştıran büyük depresyonla ilişkillendirilebilir. Oz ülkesine ulaşmak için Dorothy'nin takip etmek zorunda olduğu sarı, tuğla yol umut ve özgürlüğü simgeler. Hem kitapta hem de filmde ifade edildiği gibi; her ne olursa olsun ve karşılarına ne çıkarsa çıksın sarı, tuğla yoldan ayrılmadıkları müddetçe Dorothy ve arkadaşları özgür ve umut dolu olacaklardır.
Dorothy ve arkadaşları tüm sorunlarını çözmek için yola çıkmışlardır ve çare Oz büyücüsüdür; bu da aynı batılı bir çiftçi, iş arayan bir işçi ve iflas etmiş bir iş adamının Roosevelt'ten kendilerini bu krizden çıkarmalarını istemelerine benzemektedir. Her ne kadar çiftçinin korkulukla sembolize edilmesi ve ormanlar kralının iş yaşamının kralı da olacağı açıksa da, filmi izlemeyen okur için sanırım teneke adamı biraz daha tasvir etmek gereklidir. Teneke adam film boyunca baltasını elinden düşürmez. Dorothy ile samankafa onu bulduklarında çalışırken yağan bir yağmur yüzünden paslanıp kalmıştır ve kurtulmak için yağlanmaya ihtiyacı vardır. (Sizce yağmur neyi ifade ediyor?) Ve Roosevelt, Amerikan halkına nasıl ihtiyaç duydukları herşeye sahip olduklarına dair güven aşıladıysa, Oz büyücüsünden de beklenen budur.
Yani Amerikan halkının da ihtiyacı: bir beyin, bir kalp ve biraz cesarettir. Amerikan sanat tarihi konusunda yetkin eleştirmenlere göre: Amerika'nın beyni başkan ve başkanın Columbia - Harvard orijinli beyin takımıydı. Programın kalbi Hoover yönetiminin naif politikalarına karşı Roosevelt'in olağanüstü serbestleşme politikasıydı. Bu programı biraz açarsak; büyük çiftçiler maddi olarak desteklenmiş ve daha az üretmeleri istenmişti. Bunun sonucunda oluşan fiyat artışları çiftçilerin gelirlerini katlamış ve sektörünün satınalma gücünün artması doğunun endüstriyel ürünlerine karşı daha büyük bir talep oluşturmuştu. İşçilerinse vergileri azaltılmış, çalışma saatleri maksimuma çıkartılmış ve işçi sendikalarının kurulmasına izin verilmişti. Filmde küçük insancıkların yaşadığı Munchkin şehrinde görebileceğiniz "Lullabye League" ve "Lolipop Guild" tabelaları da dönemin kriz yönetimi sonucu ortaya çıkmış hükümet oluşumlarnı simgeler. Ve son olarak Roosevelt'in dediği gibi "..korkmamız gereken tek şey korkunun kendisidir."
1939 yılında MGM tarafından piyasa sürülen ve çoğunuzun TRT ekranlarında ilk gençlik döneminde tanıştığı gelmiş geçmiş en güzel müzikallerden biri aslında bir siyasi satir örneği midir? Yapılan yorumlar benim de kafamı karıştırıyor. Eğer çoğunluğun sesini dinleyenlerdenseniz cevap "evet" olacaktır. Hayal kırıklığına uğradıysanız, sizi şaşırtmaya devam edebilirim; çünkü filme dair efsaneler burada son bulmaz...

"Wizard of Oz" efsaneleri
The Wizard of Oz sinema tarihinde, kitabının önüne geçen az sayıda adaptasyon filmden biridir. Ama ününü sadece buna borçlu değildir. Biraz interneti karıştırısanız, şu Amerikalılar'ın bazen ne kadar da yaratıcı (!) olduklarına siz de şaşıracaksınız.

Wizard of Oz ve Star Wars yoksa aynı hikaye mi? Yoksa George Lucas bir hırsız mı? (Yazarın notu: iddiaları yorumsuz yayınlıyorum)
  • Öncelikle ikisi de peri masalı (fairy tale dediklerinden).
  • Dorothy Gale batının kötü cadısına karşı, Luke Skywalker ise Darth Vader'a karşı savaşıyor
  • İki film de çorak bir ortamda başlıyor: Tatooine ve Kansas
  • İyi kahramanların soyadları filmi betimliyor (Skywalker: havada yürüye, Gale: fırtına, bora).
  • Kahramanlar evlerini terkediyorlar ve terkettikleri aile bireyleri aynı; teyzeleri ve amcaları
  • Baba figürü Luke'da 3'e bölünmüş; gerçek babası (iyi, film başladığında ölü), Darth Vader (kötü, filmin sonunda ölüyor).
  • Ben (iyi, filmin sonunda ölüyor). Anne figürü Dorothy'de 3'e bölünmüş: Doğunun kötü cadısı (kötü, biz sadece ölüsünü görüyoruz), Glinda (iyi, yaşıyor), batının kötü cadısı (kötü, filmin sonunda ölüyor).
  • Luke Vader'dan kaçmak için R2-D2'u takip etiyor, Dorothy'yse Toto'yu.
  • Toto kolayça too-too diye okunabilir. (R2-D2 ar too di too olarak okunur.)
  • Üçlü arkadaşlıklar: Bilgelik, Han Solo - samankafa (ikisi de iyi insanlar); sevgi, C-3PO - teneke adam (ikisi de teneke tabi ki); cesaret, Chewbaca ve aslan (ikisinin de pek normal olduğunu söyleyemeyiz).
  • İkisi de başarmak sahip olduklarını bilmedikleri bir gücü kullanıyorlar (güç ve kırmızı terlikler).
  • Yazarın sonsözü: Evet pek de aynı filmler olmasa da sanırım George Lucas da Wizard of Oz'u izlemiş ve/veya okumuş.
Pink Floyd'da mı Wizard of Oz fanatiğiydi?
Artık bir urband legend (şehir efsanesi) haline gelmiş diğer bir iddia da Pink Floyd'un Dark Side Of The Moon'unu (orjinal CD olmak zorunda) ve Wizard of Oz DVD'nizi aynı anda çalıştırdığınızda, eğer filmin sesini kısarsanız müziğin filme uyacağını göreceğinizdir. Tam senkronizasyon için Metro Goldwyn Mayer aslanının kükremesinin bitmesini beklemeniz gerekiyor. Sonra keyfini çıkartabilirsiniz.
Star Wars'la ilgili ciddi bir yorum yapmadım ama elime senkronize bir versiyon geçene kadar bu iddia bana çok saçma geliyordu. Kendim izledikten sonra yapacak bir şey kalmadı, inandım. (Senkronize bir versiyon legal olarak satılmadığı ve varolmadığı için Kazaa, Imesh gibi P2P programlarından birini tavsiye etmek zorunda kalacağım.)

Stephen King/Kara Kule ve Oz büyücüsü
King Oz büyücüsüne dair imgeleri kitaplarında en çok kullanan yazarlardan biridir. King'in efsanevi dizisi (bitince 7 cilt olması beklenen) Kara Kule'de (The Dark Tower) sık sık Dorothy'e rastlayabilirsiniz. Yalnız King'in diğerlerinden farkı bunu açıkça ifade edip gönderme yapmasıdır. Mesela açılmayan bir kapıyı açmak için silahşör Roland ayaklarına kırmızı terlikler geçirip topuklarını birbirine vurur.
Ama kimi zaman göndermeler bu kadar açık olmayabilir. Örneğin yine bir yol hikayesi olan Tılsım (Talisman)'ın küçük kahramanı, görünmeyen ve üzerinden yürüdüğü müddetçe ulaşması gereken yere ulaşabileceği bir yoldan yürümek zorundadır (sarı tuğlalı yol?) Aynı göndermeyi yine King'in yakın zamanda sinemalarda sinemalarda gösterilen Rüya Avcısı (Dreamcatcher) kitabında da vardır: "Yolu yalnız onlar görebilirler.. " Sanırım King de Oz aşıklarından.

Vici
Neden Oz bu denli etkileyici ve kalıcı olmuştur? Cevap ne filmin 12 günde kovulan ilk yönetmeni Richard Thorpe, ne Gone With The Wind'i (Rüzgar Gibi Geçti) çekmek için yerini King Vidor'a bırakan Victor Fleming, ne de filmin son yönetmeni King Vidor'da aranmalıdır. Baum'un hikayesi güzeldir. Ama bu kadar da etkileyici midir?
Kişisel görüşüm; ilk olmanın avantajı ve takip eden tüm masal-efsane-filmlerin yolculuklar ve iyi ile kötünün savaşını temel alması, karakterlerin ilgi çekiciliği ve sadeliği (hem büyükler hem de küçükler için), konunun evrenselliği, karşımıza hem sinemada hem edebiyatta tekrar tekrar çıkacak kadar yaratıcı imgelerle dolu olması (kırmızı terlikler, sarı tuğla yol vs..) ve Judy Garland'ın muhteşem sesi ve oyunculuğudur.
Hollywood, mistik Oz ülkesinin sarı tuğla taşlarını anlatan 6 sinema filmi ve sayısız senaryo adaptasyonu türetmiştir. Ama filmin "Aysecik ve Sihirli Cüceler Rüyalar Ülkesinde" adlı versiyonu için Aysecik ve sihirli cüceler rüyalar ülkesinde (1971) bakmanızı tavsiye ederim. Uzun zamandır gülmediğiniz kadar gülebilirsiniz.
Unutmayın; "Ev en güzel yerdir.."


Biyografi Konusu: Oz Büyücüsü nereli hayatı kimdir.

Benzer Konular

6 Ekim 2014 / Misafir Cevaplanmış