Arama

Dünyanın Yedi Harikası - Genel Bilgi

Güncelleme: 11 Haziran 2012 Gösterim: 148.118 Cevap: 12
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dünyanın Yedi Harikası
Bir grup öğrenciden Günümüz Dünyanın Yedi Harikası'nın neler olduğunu düşündüklerine dair bir liste yapmaları istenir. Aralarında anlaşmazlıklar çıkmasına rağmen aşağıdakiler en fazla oyu alanlardır:
Sponsorlu Bağlantılar
1)- Mısır'ın Büyük Piramitleri
2)- Tac Mahal (Taj Mahal)
3)- Büyük Kanyon (Grand Canyon)
4)- Panama Kanalı
5)- Empire State Binası
6)- St. Peter Bazilikası (St. Peter's Basilica)
7)- Çin Seddi (China's Great Wall)
Öğretmen oyları toplarken, sessizce duran bir kız öğrencisinin henüz kağıdını vermemiş olduğunu farkeder. Sonra öğrencisine kendi hazırladığı liste ile ilgili bir problem olup olmadığını sorar. Kız öğrenci ise;
"Evet, biraz. O kadar çok şey var ki, bir türlü karar veremiyorum" der.
Öğretmen de öğrencisine;
"Peki, söyle bakalım senin listende neler var, belki biz sana yardımcı olabiliriz" der.
Kız öğrenci önce duraksar ve sonra okumaya başlar:
"Bence Dünyanın Yedi Harikası :
1)- görmek
2)- duymak
3)- dokunmak
4)- tatmak
5)- hissetmek
6)- gülmek
7)- ve sevmek...
Odada sinek uçsa sesi duyulacak şekilde bir sessizlik olur.
Basit, sıradan ve normal olarak düşündüğümüz ve gözden kaçırdığımız şeyler gerçekte ne kadar da mükemmeldirler.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dünyanın Yedi Harikası
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Dünyanın yedi harikası (ya da Antik dönemin yedi harikası), ilk olarak M.Ö. 5. yüzyılda tarihçi Heredot tarafından ortaya atılan bir fikirdir ve M.Ö. 4. yüzyılda Sidon'lu Antipatros tarafından ilk olarak "Dünya'nın yedi harikası üzerine" (Περὶ τῶν Ἑπτὰ Θεαμάτων) adlı eserle oluşturulmuştur. Günümüzde geçerli kabul ettiğimiz 7 harika listesi, M.Ö. 2. yüzyılda son şeklini almıştır.

Dünyanın Yedi Harikası
  • Keops Piramidi
  • Babil'in Asma Bahçeleri
  • Zeus Heykeli
  • Artemis Tapınağı
  • Mausoleum
  • Rodos Heykeli
  • İskenderiye Feneri
En eskiden en yeniye kronolojik olarak harikalar:

1. Keops Piramidi
Keops (Khufu) Piramidi
180px Pyramide Kheops
Sanıldığının aksine Giza Piramitleri'nin üçü de dünyanın yedi harikası listesine dahil değildir. Piramitlerden sadece Keops Piramidi bu listeye girmiştir. Keops Piramidi, 4. Hanedanlık zamanında M.Ö. 2560 yılında Firavun Khufu (Keops) tarafından yaptırıldı. Yapımının 20 yılı aştığı sanılmaktadır. Piramit yapıldığında 145,75 m. yüksekliğindeydi. Yapıldığından itibaren 43 yüzyıl boyunca dünyadaki en yüksek yapı olarak kayıtlara geçmiştir. Keops Piramidi ilk inşa edilen olmasına rağmen dünyanın yedi harikası arasında günümüzde ayakta duran tek yapıdır.

2. Babil'in Asma Bahçeleri
Babil'in asma bahçeleri
180px Hanging Gardens of Babylon
Çorak Mezopotamya çölünün ortasında, ağaçlar, akan sular ve egzotik hayvanların bulunduğu çok katlı bir bahçedir. Coğrafyacı Strabo'nun 1. yüzyıldaki tanımına göre:
"Bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat nehri'nden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu."
Milattan önce 7. yüzyılda Babilonya kralı Nebukadnezar tarafından yaptırılmıştır. Söylentiye göre Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken karısı Semiramis için yaptırmıştır. Semiramis Medes kralının kızıdır. Söylentiye göre Mezopotamyanın düz ve sıcak ortamı onu bunalıma itmiş, kral da karısının hasretini sona erdirmek için yapay dağların olduğu, suların aktığı yemyeşil bir bahçe yaptırmıştır. Bu yüzden bazen Semiramis'in asma bahçeleri olarak da anılır.)
Babil'in asma bahçelerinin günümüze gelen kesin izleri yoktur. Fakat, bölgede araştırma yapan arkeologlar, Babil'deki sarayın kuzeydoğusunda görünüşü garip olan temel ve tonozlar buldular. Bunların Babil'in Asma Bahçelerine ait olduğu düşünülmektedir. Babil'in Asma Bahçeleri, klasik yazarlar tarafından ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır. Günümüzde bu tanımlara göre çizilen resimler bulunmaktadır.

3. Zeus Heykeli
Olimpia'daki Zeus Heykeli
180px Statue of Zeus
Zeus Heykeli M.Ö. 450 yıllarında, adına olimpiyat oyunları düzenlenen Tanrıların kralı Zeus için, Olimpiyatlar'a ismini veren Olimpia'da yapılmıştır. Zeus Heykeli, bir tahta iskelet üzerine altın, fildişi ve metal parçalar yerleştirilerek Partenon'un içinde yapılmıştır. Heykelin oturduğu taban 6,5 m. genişliğinde ve 1 m. yüksekliğinde, heykelin kendisi ise 13 m. yüksekliğindeydi. Olimpiyat oyunları 391 yılında Theodosius I tarafından putperestlik olarak değerlendirilip sona erdirilince, Zeus Tapınağı da kapatıldı. Heykel, zengin Yunanlılar tarafından Constantinople’ye taşınmıştı ve 462 yılındaki büyük yangında yok olana dek orada kaldı. Bugün temelleri, birkaç yıkılmış kolon ve enkaz tüm kalıntılarıdır.

4. Artemis Tapınağı
Efes'de Artemis Tapınağı
7temple8hi2hv

Artemis Tapınağı'nın temelleri milattan önce 7. yüzyıla kadar gitmektedir. Tanrıça Artemis'e ithafen yapılmıştır. Tamamiyle mermerden oluşuyordu. Lidya kralı Croesus tarafından yaptırılan yapı, Yunan mimar Chersiphron tarafından tasarlanmıştı ve dönemin en büyük heykeltıraşları Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve Phradmon tarafından yapılmış olan bronz heykellerle süslenmişti. Tapınak hem bir pazaryeri, hem de bir dini müessese olarak kullanılıyordu. Artemis Tapınağı M.Ö. 21 Temmuz356'da adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratus adlı bir Yunanlı tarafından yakıldı. Aynı gece Büyük İskender doğmuştur. Büyük İskender Anadolu’yu fethettiğinde Artemis Tapınağı’nın yeniden yapılması için yardım teklif etmiş fakat, bu reddedilmiştir.

5. Mausoleum
Bodrum'daki Mausoleum
180px Mausoleum of Halicarnassus
Mausoleum, Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi Artemisia tarafından yaptırılmış bir mezardır. Bodrum (Halicarnassus) civarında yapılmış ve yapımı M.Ö. 350'de kralın ölümünden üç yıl sonra tamamlanmıştır. Tabanın üstünde kenarları heykellerle süslenmiş basamaklı bir podyum bulunmaktaydı. Altınla süslü su mermerinden yapılmış lahit ve mezar odası podyumun üstünde bulunuyordu ve İyonya tarzı kolonlarla çevrilmişti. Sıra sütunlar, yine heykellerle süslenmiş bir piramit çatıyı destekliyordu. Dört savaş atıyla çekilen bir savaş arabası heykeli ise piramidin tavanını donatıyordu. Mausoleum’un toplam yüksekliği 45 m. idi. Mausoleum’un dört tarafındaki dört heykelin her birini ayrı bir heykeltıraş yapmıştır. Bu heykeller, tanrıların değil de insanların ve hayvanların heykelleri olmasından dolayı tarihte özel yer tutarlar. 16 yüzyıl boyunca Mausoleum iyi bir durumda korundu. 15. yy.da Haçlı Seferleri sırasında St. John şövalyeleri bölgeye geldiler ve bugün Bodrum Kalesi olarak bilinen kaleyi yaptılar. Kalenin yapımında Mausoleum’un nerdeyse bütün taşları kullanılmıştır. Kale duvarları arasında mezara ait mermer taşlar görülmektedir.

6. Rodos Heykeli
Rodos Heykeli
180px Rhodes0211
32 metre yüksekliğinde, demir ve taşla desteklenmiş bronzdan yapılmış bir heykeldir. Rodoslular tarafından Güneş Tanrısı Helios'a ithafen yapılmıştır. Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine rağmen, Rodos Heykeli dünyanın yedi harikasından biri olmayı başarmıştır. Bunun en büyük sebebi, devasa bir heykel olmasının yanısıra Rodos adasındaki insanlar için beraberliğin simgesi olması idi. Rodos Heykeli’nin yapılması tam 12 yıl sürmüş ve heykel M.Ö. 282 yılında bitirilmiştir. Liman girişinde bulunan heykel M.Ö. 226 yılında bir deprem sonucunda en zayıf noktası olan dizinden kırıldı. Rodoslular, Firavun Ptolemy III Eurgetes’den restorasyon için yardım teklifi aldılarsa da, bir kâhine başvuruldu ve yardım reddedildi. Neredeyse 900 yıl boyunca heykel harabe halinde kaldı. 654 yılında Araplar Rodos’u istila ettiler. Heykelden kalanları Suriyeli bir Yahudi’ye sattılar. Söylentiye göre bütün parçaları Suriye’ye 900 devenin sırtında taşınmıştır.

7. İskenderiye Feneri
İskenderiye Feneri
180px Pharos of Alexandria
Tehlikeli kıyı şeridi boyunca gemicileri yönlendirmek amacı ile İskenderiye kenti kıyısındaki Faros (Pharos) adasında yapılmıştır. Proje Büyük İskender'in komutanları Ptolemy Soter zamanında M.Ö 290 yılları sonunda başlamış, ölümünden sonra oğlunun hükümdarlığı zamanında bitirilmiştir. Şehrin batı limanında bulunan fener yaklaşık 166 m. yüksekliğindedir. Sadece harikaların değil bugüne kadar yapılmış fenerlerin de en yükseğidir. Gemicilik için güvenli bir ortam sağlamak isteyen Yunanlı tüccar Sostratus tarafından finanse edilmiştir. Fener’in en gizemli yanı, gündüzleri bile güneş ışığını denize yansıtmak amacı ile tasarlanmış cilalı bronz aynalarıydı. Geceleri ise aynaların önünde ateşler yakılıyor, böylece aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km. mesafeden görülebiliyordu. Yapı bir dizi depreme kadar bozulmadan kaldı. Fakat depremler ve doğal şartlar sonunda çöktü. Üst kısmı 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302'de başka bir depremde çöktü. En sonunda 1480 yılında Memlük Sultanı Kait-bay tarafından fenerin olduğu yere yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üzere tamamen yıkıldı.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Harikalar Dünyası
İlkçağ yapıları içinde insanı en çok yedi yapı hayrete düşürmüştü. Sidonlu Antipatros onları "harika" olarak nitelendiriyordu. Dünyanın Yedi Harikası günümüze dek ulaşmasa da ünlerinden hiçbir şey yitirmedi.
İnsanoğlu mağaralarda barındığı günlerden bu yana, karnını doyurmak, ısınmak gibi temel gereksinimlerini karşılamasının ardından ilk iş olarak, içindeki yaratma duygusunu dışa vurdu. İşe önce mağara duvarlarına resim yaparak başladı. Sonra, taptığı doğa güçlerine adamak için pişmiş topraktan heykeller yaptı. Yetinmedi, onlar için tapınaklar inşa etti. Derken insan sonu gelmez bir yarış içine giriverdi. Dinsel ve sivil yapıların en görkemlisini yapma; heykelin en büyüğünü, en güzelini, en değerlisini yontma; mezar anıtlarının en muhteşemini yaptırma gibi. Bu güzellik, estetik, büyüklük, değerlilik gibi kavramlara bir de kralların, kraliçelerin ölümsüzlük arayışı eklenince ortaya bugün bile izlemeye doyamadığımız yapı ve yapıtlar çıkmış oldu. Savaş veya ticaret ile zenginleşen krallar, kraliçeler bu uğurda keselerinin ağzını açtı. Böylece, dönemlerinin en büyük mimarları, heykeltıraşlar, ressamları da geride olağanüstü eserler bırakmış oldu. İlkçağ'ın gelişkin uygarlıklarında insanın dudaklarını uçuklatan çok sayıda eser vardır. Ancak, İÖ 2. yüzyılda yaşayan, yazar Sidonlu Antipatros bunlardan yedi tanesini diğerlerinden üstün bulur, daha da ötesi onlara "harika"der. Herkesin "Dünyanın Yedi Harikası" diye bildiği bu yedi eseri kitabında birer birer anlatır.
İşte, Antipatros'un "yedi harikası" o günden bugüne dek bir başkadır insanoğlunun gözünde. Depremler, yangınlar, savaşlar, hırsızlık ve kalıntıların başka yapılarda malzeme olarak kullanılması gibi nedenlerle yedi harikadan yalnızca piramitler sağlam şekilde günümüze kadar ulaşmıştır. Diğerlerini ise İlkçağ yazarlarının gezi anılarından tanıyabiliyoruz. Resimlerin çoğu da kitaplardaki anlatılardan esinlenilerek çizilmiş tasarımlardır. Yedi harikanın tümünü gören İlkçağ yazarlarından Pausanias, Plinius ve Bodrum doğumlu, tarihçi Herodot dönemin şanslı kişileriydi.
Annesine yazdığı mektuplardan tanıdığımız, Demetrius adında bir çocuğun da 12 yaşında iken bu yapıtları babasıyla birlikte görmüş olması kıskanılacak bir durumdur doğrusu. Demetrius mektubunda bir taraftan Rodos heykelinin (Rodos Kolossosu) büyüklüğünü anlatırken diğer taraftan şu sözlerle sızlanıyordu:
"Anneciğim, sana bu mektubu Rodos'un dev heykeli Kolossos'tan yazıyorum. Adamlar, Kolossos'un Akdeniz'e uzanmış sağ eline çıkıp meşaleyi yakıyorlar. Ben de çıkmak istedim ama, babam bırakmadı. O kadar yüksek ki."
Yedi harika eserin tümü bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaydı. Bugün sadece ikisi Anadolu'dadır. Bunlardan biri, İÖ 6. yüzyılda yapılan Efes Artemis Tapınağı'dır. Bu eser için Bizanslı Philon "Babil'in Asma Bahçeleri'ni, Olimpos'taki Zeus Heykeli'ni, Rodos Kolossosu'nu, yüksek piramitlerin kudretli işçiliğini ve Mausolos'un mezarını gördüm. Ama bulutlara doğru yükselen Ephessos'taki tapınağı gördüğümde, diğerlerinin tümünün gölgede kaldığını hissettim" diye yazmıştı. Pausanias ise bu tapınak için, "insan elinden çıkmış yapıtların en mükemmeli" der. Anadolu'daki iki harikadan diğeri ise Bodrum'daki "Halikarnassos Mausoleumu"dur. Mimarlığını Pytheos'un yaptığı anıt mezarın yapımına Karia satrabı Mausolos, kendi yönetimi zamanında başlar ve inşaata onun ölümünden sonra karısı, aynı zamanda kız kardeşi Artemeisia devam eder. İÖ 350 yılında yapımına başlanan yapının 1500 yıl kadar ayakta kaldıktan sonra bir deprem sonucu yıkıldığı düşünülüyor. Anıt mezarın taşları ve bazı kabartmaları, Rodos Şövalyeleri'nce Bodrum Kalesi'nin yapımında kullanılmıştır. Anıt mezardan kalan çağının en ünlü heykeltıraşlarının yaptığı kabartmalı süsler, Artemeisia ile Mausolos'un heykelleri ve dört atlı arabanın parçaları ise Padişah I. Abdülmecit'in izniyle Londra'daki British Museum'a götürülmüşlerdir.


Kaynak:
atlasmobidik.com

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ekim 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
1. KEOPS PİRAMİDİ

Gize’de antik Memfis mezar kentinde bulunan üç piramitten biridir. Bugün Mısır’ın başkenti Kahire’nin bir parçasıdır. Dünyanın Yedi Harikasın'dan günümüze kadar ulaşan tek eserdir.
Binlerce yıl boyunca Keops piramidinin bir mezar olduğuna inanılmıştır. Keops piramidinin 30 yılda yapıldığı düşünülmektedir. Önce bir kent yapılmış, taş bloklar taşınmış ve yığılmıştır. Yüzeyin düzleştirilmesi için uzun zaman çalışıldığı sanılıyor. Taş blokların nasıl yerleştirildiği henüz anlaşılmış olmamakla beraber çeşitli kuramlar üretilmektedir. Bir kurama göre yapılan spiral bir rampadan çıkarılan taş bloklar üst üste konuyordu. Rampa çamur kaplanıyor, sulanıyor ve taş bloklar itilerek kaydırılabiliyordu. Diğer bir kurama göre taş bloklar dev manivelalarla kaldırılıyordu. Tarihçi Herodot'a göre, ağır granit blokları, piramidin üst bölümlerine çıkarmak için 925 metre boyunda, 19 metre genişlikte bir rampa yapılmıştır. Sadece bu rampanın yapılması bile 10 yıl sürmüştür.
İlk yapıldığında 145,75 metre olduğu düşünülen Keops piramidinin bu güne kadar 10 metresini kaybettiği düşünülmektedir. 43 yüzyıl boyunca dünyanın en yüksek yapısı olarak kalmış ancak 19. yüzyılda geçilebilmiştir. Eğimi 54 derece 54 dakikadır. Bir kenarı 227 metre olan dörtgen tabanı 50.524 metrekarelik bir alanı kaplar. Piramidin iç ortasında, tepeden 100 metre kadar aşağıda ve tabandan 40 metre kadar yukarıda firavunun odası vardır. Firavunun mumyası, hazinesi ve özel eşyası bu odaya konmuştur. Oda 10,5 metre uzunlukta, 5 metre genişlikte ve 6 metre yüksekliktedir. Buraya 50 metrelik bir dehlizden girilir. Biri kraliçeye ait olan iki oda daha vardır.
Piramidin her biri birkaç ton ağırlığında olan iki milyon taş bloktan yapıldığı sanılmaktadır.
Eski Mısırlıların neslinden gelen bir azınlık olan Kıptilerin inancına göre, bu piramit Tanrıların Çağı'na ait bilgilerin bir birleşimidir.
Büyük piramidin gizli bilgiler barındırması, ilk olarak Napolyon ordularının Mısır'ı işgali sırasında Fransız mühendislerinin çalışmalarıyla ciddiye alınmıştır. Bu mühendisler piramiti bir triangülasyon noktası olarak kullanmaya kalktıklarında, dört kenarının dört ana yöne dönük olduğunu ve boylam dairesinin de tam piramitin doruğundan geçtiğini fark etmişlerdir. Doruktan geçen diagonal çizgiler kuzeye doğru uzatıldığında Nil Deltası'nı iki eşit parçaya bölmektedir. Taban köşegenlerinin kesiştiği noktadan kuzeye uzatılacak bir doğru, kuzey kutbunun yalnızca dört mil uzağından geçmektedir (ki piramidin yapımından bu yana geçen uzun süre içinde kutup noktasının yer değiştirmiş olması da mümkündür).
Bugünün uzunluk ölçüsü olan metrik sistemin birimi metredir. Yani kutuptan ekvatora kadarki meridyen uzunluğunun on milyonda biridir. Bu ölçü Fransızlar tarafından, Mısır işgalinden kısa süre önce ortaya çıkarılmıştır. Piramidin ölçüsü olarak kullanılan kübit ise, eski Mısırlıların kullandığı ölçüdür ve Fransızların biriminden binlerce yıl önce bulunmuş bir birimdir. Bir kübit'in uzunluğu bir metreye çok yakın olmakla birlikte, metreden daha dakik bir birimdir. Çünkü bu ölçü herhangi bir meridyen çevresine değil, kutup ekseninin uzunluğuna göre hesaplanmıştır. Meridyen uzunlukları, dünya çevresine göre değişebilmektedir.
Büyük Piramid'in Mısır kübit'ine göre alınmış bazı ölçüleri, yerküre hakkında, dünyanın güneş sistemindeki yeri hakkında, sonradan, unutulup modern çağda yeniden keşfedilmiş bir hayli bilginin var olduğunu göstermektedir. Bu bilgiler ancak matematik olarak ifade edilebilmektedir. Piramidin çevresi, bir yıl içindeki gün sayısını (365.24) göstermektedir. Bu çevrenin iki katı, Ekvator'da bir boylam derecesinin bir dakikasına eşittir. Eğik kenar üzerinden, tabandan doruğa 'kadar olan uzunluk. bir paralel derecesinin altıyüzde biridir. Çevreyi yüksekliğin iki katına böldüğümüz zaman, Pi sayısı olan 3.1416'yı bulmaktayız (Bu rakam, eski Yunanlılann bulduğu pi sayısından, yani 3.1428'den çok daha gerçektir).
Piramidin ağırlığı 10 üzeri 15‘le çarpıldığında, dünyanın yaklaşık ağırlığını vermektedir. Dünyanın kutup ekseni, doğrultusunu günden güne değiştirmekte ve böylelikle her 2,200 yılda güneşin arkasına yeni bir burcun gelmesine olanak vermektedir. İlk durumuna ancak 25.827 yıl sonra varmaktadır. Bu sayı da 25.826.6 olarak piramidde ortaya çıkmaktadır. Bu sayıyı veren, taban köşegenlerinin toplamıdır. Büyük piramidin içinde Firavun odasının boyutlan, iki temel Pisagor
üçgeninin eşidir: 2.5:3. ve 3.4.5. Oysa piramit, Pisagor'dan binlerce yıl önce yapılmıştır. Bu verilen ölçülerin, piramidin ölçü rastlantılarından yalnızca küçük bir kısmıdır.
Keops piramiti
Ad:  Pyramide_Kheops.jpg
Gösterim: 854
Boyut:  95.2 KB
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Blue Blood; 2 Kasım 2006 12:02
HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
21 Mart 2007       Mesaj #5
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY
2. BABİL'İN ASMA BAHÇELERİ

M.Ö. 450'li yıllarda tarihçi Herodot "Babil, yeryüzünde bilinen bütün diğer şehirlerin ihtişamını aşar." demiştir. Herodot, şehrin dış duvarlarının 80 kilometre uzunlukta, 25 metre kalınlıkta ve 97 metre yükseklikte olduğunu ve 4 atlı bir arabanın gezinmesine uygun olduğunu belirtmiştir. İç duvarlar, dış duvar kadar kalın değildi. Duvarların içinde som altından yapılmış büyük heykeller bulunan kaleler ve tapınaklar vardı. Şehrin içinde ünlü Babil Kulesi vardı. Bu kule, Tanrı Marduk'a yapılan bir tapınaktı ve cennete ulaşmak için göğe doğru yükseliyordu.

Babil, M.Ö. 605'den itibaren 43 yıl hüküm süren kral Nebuchadnezzar tarafından yapılmıştır. Daha zayıf bir rivayete göre ise M.Ö. 810 yılından itibaren 5 yıl hüküm süren Asur kraliçesi Semiramis tarafından yapılmıştır.
Bahçeler Nebuchadnezzar'ın sıla hasreti çeken karısı Amyitis'i neşelendirmek için yapılmıştı.Amytis, Medes kralının kızıydı ve iki ülkenin müttefik olması amacıyla Nebuchadnezzar ile evlendirilmişti. Onun geldiği ülke yeşil, engebeli ve dağlıktı. Mezopotamya'nın bu dümdüz ve sıcak ortamı onu depresyona itmişti. Kral, karısının sıla hasretini gidermek için onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar verdi. Yapay dağlar ve suların akacağı büyük teraslar yaptırdı.
Yunanlı coğrafyacı Strabo'nun M.Ö. birinci yüzyıldaki tanımlamasına göre, bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat nehrinden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Zincir pompa, biri yukarıda, diğeriyse su kaynağında bulunan iki büyük volana gerili, üzerinde kovalar bulunan bir sistemdi. Nehirden dolan kova yukarıya çıkıyor içindeki suyu havuza boşaltıp tekrar nehre dönüyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu.
Yunanlı tarihçi Diodorus'a göre bahçeler yaklaşık 120 metre genişlikte ve 120 metre uzunluğunda ve 25 metre yüksekliğindeydi.
Ninova'daki Asurbanipal kitaplığında bulunan çivi yazısı tabletlere göre Babil'de 53'ü büyük, 650'si küçük olan toplam 703 tapınak, 360 sunak, 2 ayin yolu, 24 büyük cadde ve 3 kanal vardı. Şehir dörtgen bir plana göre kurulmuştu. Biri iç, diğeri dış olmak üzere 16,5 kilometre uzunluğunda 2 surla çevriliydi. Surların dışında bütün şehri çevreleyen su hendekleri de vardı.
İstilalar yüzünden sönmeye başlayan şehir, özellikle Pers Kralı Keyhüsrev'in Babil'i fethetmesinden sonra sönmeye başlamış, M.S. 5 ve 6. yüzyıllarda kumlara gömülmüş ve bir kum dağı haline gelmiştir. Bu şehrin, içindeki tapınakların ve asma bahçelerin kalıntıları ancak 20. yüzyılda yapılan kazılarla meydana çıkarılabilmiştir.



Alıntıdır.
Son düzenleyen ThinkerBeLL; 24 Kasım 2010 23:21
Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...
HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
22 Mart 2007       Mesaj #6
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY
3. ZEUS HEYKELİ
"Sag elinde altin ve fildisinden yapilmis bir zafer simgesi var. Sol elinde ise tüm metallerden yapilmis, üzerinde bir kartalin bulundugu bir asa. Büyük Tanri'nin sandallari ve giysisi tamamiyle altindan yapilmis..."
(Yunanli Pausanias-MS2.yy)
Heykel antik olimpiyat oyunlari için yapilmisti. Zaten bulundugu yerin adi oyunlara verilerek Olimpiyatlar denildi. Savaslar durunca atletler Anadolu'dan, Suriye'den, Misir'dan, Sicilya'dan gelirler, tanrilarin krali olan Zeus'un onurunu yüceltmek için yarisirlardi.
Yeri; Yunanistan'in bati kiyisinda, Atina'ya 150 kilometre uzaklikta, antik kent Olmypia'da.
Tarihi; Antik Yunan takvimi MÖ 776'da baslar ve olimpiyat oyunlarinin baslangici olarak kabul edilir. Zeus Tapinagi, mimar Libon tarafindan projelendirildi ve MÖ 450'de bitirildi. Önceleri basit bir dorik tapinak olarak görünüyordu ve güzellestirilmesi için görkemli bir heykelin yapimina karar verildi. Tarihin en ünlü heykelcilerinden olan büyük Pheidias bu is için görevlendirildi. Benzer bir görev yüzyillar sonra Michelangelo'ya Sistine Kilisesi'nin resimlemesi için verilecekti. Yillar boyunca tapinak ziyaret edildi ve adaklar adandi. 1.yüzyilda Roma Imparatoru Caligula, heykelini Roma'ya tasimaya kalkisti ama kurulan yapi iskelelerinin çökmesiyle vazgeçildi. 2. yüzyilda yenilendi ve dev heykel restore edildi. MS 391'de Imparator 1. Theodosius, pagan inançlarini yasakladi ve tapinagi kapatti. Depremler, seller ve heyelanlar tapinagi zamanla yoketti. Heykel, zengin Yunanlilar tarafindan Bizans'a yani Istanbul'a tasindi ama 462'deki yanginda yokoldu. Bugün sadece tapinagin temel taslari ve yikik sütunlari durmaktadir.
Tanimlama; Pheidias, heykeli MÖ 440'ta yapmaya baslamisti. Özel bir teknikle altin ve fildisi karisimi heykel yapiminda tek uzmandi. Agaç çerçeveler yapiyor, içlerine metal ve fildisi plakalar yerlestiriyor ve sonra bunlarla heykelleri kapliyordu. Pheidias'in atölyesi bugün hala Olympia'da duruyor. Burada çesitli heykel parçalari bulundu. Strabo söyle yaziyor ve tarihin ilk elestirmeni olarak bugünkülerin yaptigini aynen yapiyor; "Tapinak büyük ama heykeltras elestirilebilir. Zira orantisiz bir is yapmis. Zeus otururken tasarlanmis ama basi tavana degiyor. Bu nedenle de her an büyük tanrinin ayaga kalkip tavani delip yikacagi izlenimine kapiliyoruz"
Strabo dogruyu yazmisti ama elestirisi yanlisti. Çünkü heykel bu etkiyi vermek için özellikle böyle yapilmisti. Tanrilarin kralinin basi tavani delip göklere yükseliyor izlenimini vermeliydi. Heykelin kaidesi 1 metre, kendisi 13 metreydi. Yani 4 katli bir bina kadar... Taniklar Zeus'tan çok tahtindan sözediyorlar. Tahtin ayaklari sfenksler ve zaferi simgeleyen kanatli yaratiklarla süslenmisti. Arada diger tanrilarin tasvirleri bulunuyordu. Daha sonra benzerleri yapildi ama hiçbirisi asli gibi olmadi. Ve bizler bugün digerleri gibi bu büyük sanat eserini de sadece merak ediyor ve yine Strabo'yu animsiyoruz;
"Hersey yok olabilir ama düsüncenin gözü asla yok edilmez..."
Son düzenleyen Blue Blood; 22 Mart 2007 21:04
Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mart 2007       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
4. ARTEMİS TAPINAĞI

Temple of Artemis

Artemis Tapınağı, (Yunanca: Artemision; Latince: Artemisium) aynı zamanda Diana Tapınağı olarak da bilinir. Tanrıça Artemis'e ithaf edilmiş tapınak Efes'te M.Ö. 550 yıllarında tamamlanmıştır. Tapınak tamamen mermerden inşa edilmiştir. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan tapınaktan geriye bugün sadece bir iki mermer parçası kalmıştır.
Tapınak
Lydia Kralı Kroisos tarafından başlatılmış 120 senelik bir projenin eseridir. Dünyanın yedi harikasını derleyen Sidon'lu Antipader tapınağı şöyle tarif etmiştir:
Mağrur Babil'in üstünde savaş arabaları için yol olan duvarını ve Alpheus'daki Zeus heykelini ve asma bahçeleri gördüm ve Güneşin kolosusunu ve yüksek piramitlerin devasa işçiliğini ve Mausolos'un engin mezarını; ama Artemis'in bulutlar üzerine kurulmuş evnini gördüğümde diğer tüm harikalar parlaklıklarını kaybetti ve dedim ki "İşte!, Olimpus'un dışında, Güneş hiç bu kadar büyük birşeye bakmadı.
(Antipater, Yunan Antolojisi [IX.58])
Bizanslı Philon ise tapınak için şunları yazmıştır:
Kadim Babil'in duvarlarını ve asma bahçelerini, Olimposlu Zeus'un heykelini, Rodos'un Kolossusu'nu, yüksek piramitlerin kudretli işçiliğini ve Mausoleus'in mezarını gördüm. Ama bulutlara doğru yükselen Efes'teki tapınağı gördüğümde, diğerlerinin tümünü gölgede kalmıştı.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mart 2007       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
5. MAUSOLEUM
mausoleum3le
Plinius'un bildirdiğine göre, dünyanın yedi harikasından biri sayılan Mausoleum, M.Ö. 350 de Mausolos için karısı Artemisia tarafından yaptırılmıştır.
"Farklı cephelerin süslemeleri ve mükemmelliği birbirini taklit eden farklı sanatcılar tarafından ele alındı. Leochares, Bryaxis, Skopas ve bazılarının düşündükleri gibi Timotheus'un sanatlarının seçkin mükemmelliği o yapıya dünyanın yedi harikası arasında ün kazandırdı." Antik yazarlardan Vitrivius böyle söylüyor. Romalı tarihci Plinius'a göre pteron kare şeklindeydi ve çevresinde 36 tane ion stili sütun vardı. Her sütun arasında bir heykel dikiliydi. Pterondaki kabartmalar Amazonlarla Yunanlıların savaşını gösteriyordu. Pteron üzerinde yirmi basamaklı bir piramit vardı.
Tüm istilalara ve doğal afetlere karşın Mausoleum İS. 1406 yılına dek ayakta kalmayı başarmıştır. Ta ki Alman mimar Schegelholt tarafından yapılan St. Peters kalenin yapımına dek. Bu zamana kadar 1500 yıl ayakta kaldı. Sadece basamakları görünen yapının derinlerine giderek elde ettikleri mermeri yakıp kireç yaptılar. Bazı kabartmalar duvar taşı olarak kullanıldı. Bazılarının üzeri silinerek oymalar kazındı. 1875 de Sir C. Newton kazılara başlar, bazı friz ve Mausoleon ile Artemision'un heykellerini ve büyük aslan heykelleri İngiliz Britich Museum'a taşındı.
Mausoleum'un yapımı yarılandığında Halikarnassos'un parası biter ve geri kalan bölümler özveri ile yapılır. Neyazık ki şu an yapının yerinde görülecek hiç bir şey yoktur. Bu ünlü yapı Halikarnassos'un diğer karia kentlerinden daha fazla tanınmasını sağlamıştır.
Rahip Eustatius 12.yy da "Homeros üzerine açıklamalar" adlı eserinde Mausoleum için ölümsüz pırlanta sıfatını kullanır. beyaz paros mermerindendi. İskenderiye limanının karşısında bulunan paros adasından özel seçilmişti. En üstte quadrika (dört atlı araba) bunun üzerinde ise Mausolos ve Artemisia'nın heykelleri bulunuyordu.
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
27 Mart 2007       Mesaj #9
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
6. RODOS HEYKELİ
helyosheykeli7nn
Rodos'un ilk sakinleri olan Dor'lar, Argos'tan gelen denizci bir kavimdi ve güneş ilahı olan Helios'a taparlardı. Dor'lar Rodos'ta en parlak devrini M.Ö. 3. asırda yaşayan bir medeniyet kurdular. Mısır ve Fenike'nin ürünlerini alıp satarak zengin oldular. Adayı kültür-sanat merkezi, güzel konuşma ve felsefe okulu haline getirdiler.
Dor'lar, Makedonya Kralı Demetrios'la yaptıkları bir savaşı kazandıktan sonra, zafer anıtı olarak ve ilahları Helios'a şükran borçlarını ödemek için, Rodos limanının girişine büyük bir Helios heykeli yaptılar. M.Ö. 281-280 yılında yapılan 32 metre yüksekliğindeki bu tunç heykel, elinde bir meşale tutuyordu. Bu haliyle Newyork limanındaki Hürriyet Heykeli'ni andırıyordu.
Rodoslular bu heykelin kendilerini ve adayı koruduğuna inanırlardı. Bu nedenle her yıl "Helicia" denilen şölenler düzenler, bu heykelin dibinde dört atlı bir arabayı denize atarlardı. İnanışlarına göre, Helios böyle bir arabayla dünyayı dolaşarak insanları gözetlerdi.
Rodos heykeli ancak 50 yıl ayakta kalabilmiş ve M.Ö. 223 yılında bir depremde yıkılmıştır. Rodos Kolossosu da denilen bu anıtın heykeltıraşı Lindos'lu Khares'ti. Lindos, Rodos adasının üç büyük kasabasından biridir.
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
9 Nisan 2007       Mesaj #10
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
7. İSKENDERİYE FENERİ
Mısır'da İskenderiye Limanı'nın karşısındaki Pharos Adası üzerine yapılmıştı. Romalılar Mısır'ı ele geçirdikten sonra burada Ptolemaios (Batlamyus) olarak anılan bir devlet kurmuşlardı. İnşaası M.Ö. 285-246 yılları arasında süren Fener, bu devletin ilk iki kralı Ptolemy-Batlamyus-Soter ve Ptolemy tarafından yaptırılmıştı.

Kaidesi ile birlikte 135 metre yüksekliğinde olan fener, beyaz mermerden yapılmıştı. Tepesinde bulunan, tunçtan yapılmış büyük bir ayna 70 kilometre uzaklıktan görülüyor ve limana giren gemilere rehberlik ediyordu. Üç bölümden oluşan fenerin mimarı Knidos'lu Sostratus'tur. Alt bölümü dikdörtgen şeklinde ve yaklaşık 55 metre yüksekliğindeydi. Orta bölüm, yukarıya doğru giden rampası olan bir silindir şeklindeydi. Yaklaşık 27 metre yüksekliğindeydi. Üst bölüm ise silindir şeklindeydi ve üzerinde alevin bulunduğu bir odası vardı.

İskenderiye Feneri, antik çağın yedi harikası içinde günlük yaşam için kullanılan tek eserdir. Ayrıca yedi harikanın ve gelmiş geçmiş deniz fenerlerinin en yüksek olanı da bu fenerdir. Üst kısmı M.S. 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302'de başka bir depremde yıkıldı. 1500 yılında ise bu yapıya ait kalıntılar tamamen yokoldu.

Üzerinde inşaa edildiği adadan dolayı Pharos olarak anılmış ve bu kelime bir çok dile yerleşmiştir. İspanyolca, Fransızca ve İtalyancada Pharos, deniz feneri anlamına gelmektedir. Yıkılmadan önce yapılan resimleri, dünyadaki deniz fenerlerine yüzlerce yıldan beri örnek olmuştur.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 26 Aralık 2008 14:10 Sebep: Yazı Rengı Degiştirildi

Benzer Konular

18 Aralık 2011 / Misafir Mimarlık
7 Temmuz 2016 / Misafir Mimarlık
27 Temmuz 2012 / Misafir Mimarlık
29 Aralık 2012 / Misafir Mimarlık
16 Ekim 2007 / Misafir Mimarlık