Arama

İslam Dininde Yemek Adabı

Güncelleme: 4 Şubat 2009 Gösterim: 21.026 Cevap: 4
Sivoy - avatarı
Sivoy
Ziyaretçi
3 Şubat 2009       Mesaj #1
Sivoy - avatarı
Ziyaretçi
İSLAMDA YEMEK ADABI

Sponsorlu Bağlantılar
İslâm dini, Müslümanın günlük hayatının düzenli bir şekilde olmasını istemiş ve bu hususu Kur`ân-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerle açıklamıştır.

Günlük yaşayış hakkında Peygamber Efendimiz (a.s)`den rivayet edilen Hadislerden pek çoğu yemek âdâbına dâirdir. Rasûlüllah (a.s) her işine Allah Teâlâ`nın ism-i şerifini zikrederek başlamayı severdi. Bu mübarek âdetleri, yemeğe başlarken de aynıydı. Yemekten evvel ellerini yıkamayı ihmal etmez, sağ eliyle ve önünden yerdi. Başlarken "Bismillâh" veya "Bismillâhirrahmânirrahîm" derdi (Buhârî, Et`ime, 2). Hz. Peygamber (a.s), yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutan kimsenin "Bismillâhi evvelehü ve âhırehü" demesini tavsiye buyurmuştur (Ebû Dâvud, III, 475).

Hz. Peygamber (a.s) yemeğin önünden yenmesini isteyerek, aynı tabaktan yemek yeniden bir sofrada, başkasının önüne uzanmanın çok çirkin olduğunu belirtmiştir. Sahabe,

"Yâ Rasûlüllah! Yiyoruz da karnımız doymuyor" diye sorduklarında Hz. Peygamber (a.s) "İhtimal ki ayrı ayrı yiyorsunuz"buyurdu; "Evet" karşılığını verdiklerinde Peygamber Efendimiz "Bir arada yeyiniz; besmele çekiniz, yemeğiniz bereketli olur" buyuruyorlar (Ebû Dâvud, İmâre, 20).

Yemek âdâbı konusunda dikkat edilmesi gereken diğer hususlar, maddeler halinde şöylece sıralanabilir:

a- Lokmayı, ağıza göre almalı ve iyice çiğnedikten sonra yutmalı;

b- Lokmayı, yutmadıkça ikinci lokmayı el uzatmamalı;

c-Ekmeği dişlerle koparmamalı;

d- Ağızda ekmek varken kimse ile konuşmamalı;

e- Yemeğin soğutulması için içine üflememeli;

f- Başkalarını tiksindirecek, iğrendirecek davranışlarda bulunmamalı;

g- Başkalarının lokmasına ve yemesine bakmamalı;

h- Lokmayı ağıza koyarken, başı tabağa doğru uzatmamalı;

ı-Yemekte israf etmemeli, lokmayı ve verilen yemeği bitirmeye çalışmalı;

i- Ağızdan bir şey çıkarmak gerekirse, yüzü sofradan çevirmeli ve o şeyi sol el ile olmalı;

j- Koparılan lokmayı yemeklerin içine banarken dikkat etmeli, parmakların yemeğe girmemesini sağlamalı;

k- Toplu yemek yenirken, herkesin yeyip bitirmesini beklemeli, daha önce sofradan el çekilmemeli ve kaldırılmamalı;

l- Yemeğe önce yaşça veya mevki yönüyle büyük olan kişinin başlamasını beklemeli;

m- Sokaklarda ve ayakta ekmek yememeğe dikkat edilmeli;

n-Ekmek kırıntılarının nimet olduğunu unutmamalı ve onlara gereken özen gösterilmeli;

o- Yemek yeme işi bitince Allah`ın verdiği bunca nimetle karşı bir şükür ifadesi olarak dua etmeli ve kısaca "Elhamdülillah" demeli ;

ö- Yemekten sonra eller iyice yıkanmalı, dişler fırça veya misvak ile temizlenmelidir.


İslam Fıkhı Ansiklopedisi
Sivoy - avatarı
Sivoy
Ziyaretçi
4 Şubat 2009       Mesaj #2
Sivoy - avatarı
Ziyaretçi
Yemek İkram Etmenin Âdâbı

Sponsorlu Bağlantılar
Misafire yedirmekte çok fazilet vardır. Nitekim Câfer b. Muhammed (r.a) şöyle demiştir: 'Arkadaşlarla beraber sofra üzerinde oturduğunuz zaman, oturuşunuzu oldukça uzatınız. Zira bu saat hayatınızın sizin aleyhinizde sayılmayan saatidir'.
Hasan Basrî (r.a) şöyle demiştir: 'Kişi kendi nefsine, ebeveynine ve yakınlarına sarfettiği her nafakadan muhakkak sorulacaktır. Ancak kişi din kardeşlerine Allah rızası için infak ettiği yemekten sorulmayacaktır. Çünkü Allah Teâlâ kulunu bu yemekten ötürü sorguya çekmekten hayâ eder'.
Allah yolundaki arkadaşına yedirmenin fazileti hakkında zikrettiğimiz bu misallere yedirme hakkında vârid olan hadîsler eklendiğinde fazileti apaçık bilinir.


Hadîsler

Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:
Herhangi birinizin sofrası önünde yayılı bulunup kaldırılıncaya kadar melekler onun için salâvat-ı şerife
getirirler.29

Horasan âlimlerinden biri din kardeşlerine bitiremeyecekleri kadar bol yemek takdim ederek dedi ki: Hz. Peygamber'den bize gelen bir hadîsi şerifte şöyle buyuruluyor:
Kardeşleri ellerini yemekten kaldırdıkları zaman, artanı yiyen bir kimse hesaba çekilmez.30
Madem ki durum budur, o hâlde isterim ki size takdim ettiğim yemeği çoğaltayım ki onun kalıntılarından yiyelim.
Arkadaşlarıyla yediklerinden kul hesaba çekilmez.31

Seleften bâzıları arkadaşlarının gönlünü hoş etmek için cemaatle yediği zaman fazlaca yerdi. Tek başına yediği zaman ise pek az yerdi.
Üç şey vardır ki, insan onlardan hesaba çekilmez: a) Sahur yemeği, b) İftar yemeği, c) Arkadaşlarla beraber yenilen yemek.32
Hz. Ali (r.a) şöyle demiştir: 'Dostlarımı bir sa' yemek üzerine toplamam, bir köleyi azâd etmemden daha iyi gelir bana'.
İbn Ömer (r.a) şöyle demiştir: 'Sofrada güzel ve helâl yemeğin bulundurulması ve arkadaşlara ikram edilmesi, kişinin şerefli oluşuna delâlet eder'.
Ashab-ı kirâm (r.a) şöyle derlerdi: 'Yemek üzerinde bir araya gelmek güzel ahlâktandır'.
Ashâb-ı kirâm (r.a), Kuran okunmasında da bir araya gelirlerdi. Onlar bir araya geldikleri zaman, muhakkak toplu hâlde bir şeyler yedikten sonra dağılırlardı. Dostların dostluk ve yakınlıkla kendilerine yetecek kadar bir yemek üzerinde toplanmalarının dünyadan olmadığı söylenmiştir.
Allah Teâlâ kıyâmet gününde kuluna der ki:
- Ey Âdemoğlu! Ben acıktım, bana yedirmedin.
- Sen âlemlerin rabbisin, sana nasıl yedirebilirdim?
- Senin müslüman kardeşin acıktı. Ona yedirmedin. Eğer ona yedirmiş olsaydın bana yedirmiş sayılırdın.33

Hz. Peygamber şöyle demiştir:
Size ziyaretçi geldiği zaman, ona ikrâm ediniz.34

Cennette bir takım köşkler vardır. Dışları içlerinden ve içleri de dışlarından görünmektedir. Bu köşkler yumuşak konuşan, Allah için yediren ve halk uykuda olduğu zaman kalkıp namaz kılanlar içindir.35
Sizin en hayırlınız, Allah için yedireninizdir.36
Din kardeşine doyasıya yediren ve kana kana içiren bir kimseyi Allah Teâlâ yedi hendek kadar ateşten uzaklaştırır. Bu çukurlardan ikisinin arasındaki mesafe beşyüz seneliktir.37



29) Taberânî, Evsat
30) Irâkî aslına rastlamadığını söylemektedir.
31) Ezdî, Duafâ, (Câbir'den)
32) Ezdî, (Câbir'den)
33) Müslim
34) Harâitî
35) Tirmizî, (Hz. Ali'den)
36) İmam Ahmed ve Hâkim, (Suheyb'den)
37) Taberâni, (İbn Ömer'den)

Ayşemelek - avatarı
Ayşemelek
Ziyaretçi
4 Şubat 2009       Mesaj #3
Ayşemelek - avatarı
Ziyaretçi
tşkler paylaşımınız için...
Sivoy - avatarı
Sivoy
Ziyaretçi
4 Şubat 2009       Mesaj #4
Sivoy - avatarı
Ziyaretçi
Toplu Olarak Yemek Yemenin Zorunlu Kıldığı Hususlar

Bunlar yedi tanedir.
1) Beraberinde, yaşlılığından veya faziletinden ötürü daha önce yemeye başlaması gereken birisi olduğu halde ondan önce yemeye başlamamalıdır. Ancak âmir ve önder ise, o zaman yemek için bir araya gelmiş ve hazırlanmış cemaati fazla bekletmemesi gerekir.
2) Yemek yerken sükût etmemelidir. Çünkü bu şekilde davranmak. Acemlerin âdetidir. Fakat, iyiliklerden konuşmalıdırlar. Salihlerin yemek ve başka şeyler hakkındaki hikâyelerini anlatmalıdır.
3) Yemek zamanında arkadaşını düşünmeli ve arkadaşından daha fazla yemeyi asla düşünmemelidir. Sofraya gelen yemeğin, sofrada bulunanların rızası olmadıkça fazla yenmesi haramdır. Aksine arkadaşının fazla yemesine imkân vermek suretiyle arkadaşını kendine tercih etmelidir.

İki hurmayı birden yememeli. Ancak sofrada oturanların hepsi öyle yerlerse veya ona o şekilde yemesine izin verirlerse, o zaman o şekilde yiyebilir. Eğer arkadaşı azar azar yerse onun iştahını açmaya gayret göstermeli ve yemeye teşvik etmeli ve arkadaşına 'ye' demelidir. Bunu üç defadan fazla tekrar etmemelidir. Zira üç defadan fazla 'ye' demek, fuzulî ve ifrat olur. Hz. Peygamber (s.a), herhangi birşeye üç defa muhatap olduğu zaman, üç defadan fazla ısrar etmediği gibi, üç defadan fazla ısrar edenin sözüne de iltifat etmezdi.26
Hz. Peygamber (s.a), konuşmayı üç defa tekrar ederdi.27 O halde edepli kimse üçten fazla demeye meydan vermeyen kimsedir. Israr edep dışı bir harekettir. Arkadaşına yemek hususunda yemin verdirmek ise, dinen yasak ve çirkindir. Hasan b. Ali (r.a) şöyle demiştir: 'Yemek için mü'mine, yemin teklif etmek gerekmez'.
4) Arkadaşını kendisine 'ye' demeye mecbur etmemelidir. Ediplerden biri şöyle demiştir: 'Yemek yiyenlerin en iyisi, arkadaşını bu hususta kendisini kontrol etmeye mecbur etmeyen ve arkadaşının 'ye' demesine meydan vermeyen kimsedir'. Başkası kendisine bakıyor diye iştahı çektiği bir yemeği terk etmek, uygun bir hareket değildir. Çünkü böyle yapmak, yapmacık bir harekettir. Aksine âdeti üzerine devam etmeli ve tek başına olduğu zaman nasıl yerse, arkadaşlarla beraber olduğunda da öyle hareket etmelidir. Ancak tek başına olduğu zaman, kendini güzel edebe alıştırmalıdır ki, cemiyet arasında yapmacık hareketlere muhtaç olmasın. Evet eğer arkadaşlarını nefsine tercih ederek, onların ihtiyaçlarını dikkate alarak az yerse, bu takdirde az yemesi güzeldir. Eğer sofradaki insanlara yardım niyetiyle ve onları yemeye teşvik etmek kastıyla fazla yerse, bunda sakınca yoktur. Aksine böyle davranmak güzeldir.

İbn Mübarek hurmaların en güzelini arkadaşlarına takdim ederek şöyle demiştir: 'Kim fazla yerse herbir çekirdeğe karşılık ona bir dirhem vereceğim'. Yedikten sonra çekirdekleri sayar kimin çekirdekleri fazla ise, fazla olan her çekirdeğe karşılık bir dirhem verirdi. İbn Mübarek'in böyle yapması iki sebebe dayanır: a) Yemek hususundaki haya ve utangaçlığı kaldırmak, b) Arkadaşlarla sohbeti koyulaştırmaktır.
Câfer b. Muhammed (r.a) şöyle demiştir: 'Bence arkadaşların en iyisi, (sofrada) en fazla yemeğimi yiyen ve lokmasını en büyük yapandır. Bence arkadaşlardan derdi çekilmez ve en ağırı o arkadaştır ki, yemekte bile kendisini kontrole mecbur eder'. Bütün bunlar normal âdet üzerinde yürümenin ve yapmacık hareketlerden kaçınmanın gerekliliğine işarettir.

Yine İmam Câfer-i Sâdık şöyle demiştir: 'Kişinin arkadaşına karşı olan muhabbetinin tatlılığı, onun evinde güzelce yemesinden belli olur'.
5) Leğende elin yıkanması mahzurlu değildir. Eğer tek başına yerse, aynı leğende dişlerini ve ağzını yıkayıp çalkalayabilir. Eğer başkasıyla beraber yerse ağzını yıkayıp leğene boşaltması uygun değildir. Başkası kendisine ikram olsun diye leğeni önce kendisine takdim ederse kabul etmelidir.

Enes b. Mâlik ve tâbiînden Sâbit el-Bennânî (r.a) bir sofrada bir araya geldiler. Bu arada Enes b. Mâlik leğeni Sabit'e takdim etti. Sabit ise, edebinden ötürü Enes'ten önce yıkamayı kabul etmedi. Bunun üzerine Enes (r.a) şöyle dedi: 'Kardeşin sana ikram ettiği zaman onun ikramını kabul et, reddetme. Zira o kimse gerçekte Allah Teâlâ'ya ikram ediyor'.
Rivayet ediliyor ki, Hârun Reşid âma olan Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzım'ı davet etti. Dâvet edilen zât leğende elini yıkarken Hârun Reşid eline su döktü. Ebu Muaviye elini yıkadıktan sonra Hârun kendisine şöyle sordu:
- Ey Ebu Muaviye! Senin eline su dökenin kim olduğunu biliyormusun?
- Hayır.
- O suyu emir'ul-mü'minîn döktü.
- Ey emir'ul-mü'minîn! Sen böyle yapmakla ancak ilme ikram etmişsin ve onu yüceltmişsin. İlim ve onun ehlini yücelttiğin gibi, Allah da seni yüceltsin.28

(Eğer leğen geniş ve ibrikler birkaç tane ise) aynı anda birkaç kişinin aynı leğende ellerini yıkamalarında hiçbir sakınca yoktur. Aksine, böyle yapmak tevâzua daha yakın ve beklemekten de daha iyidir. Hepsinin aynı anda yıkamayıp, ayrı ayrı yıkamaları halinde herbirinin suyunun dökülüp yeni leğenin getirilmesi uygun bir hareket değildir. Kullanılmış su leğende biriktirilir ve bir defada dökülür.
Çünkü Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:
Abdest suyunuzu bir araya toplayınız. (Böyle yaptığınız takdirde; yani bir kapta yıkadığınız takdirde) Allah Teâlâ sizin aranızdaki ihtilâfı giderip birleşmenizi temin eder.

Denildi ki: Bu hadîs-i şerifteki abdest suyundan gaye; toplu halde yiyenlerin bir kapta yıkamalarıdır. Ömer b. Abdülâziz, İslâm diyarlarına şöyle bir ferman göndermiştir:
El yıkanan leğen dolduğu zaman, toplu halde yiyenlerin arasından kaldırılıp dökülsün. Sakın kendinizi Acemlere benzetmeyiniz.
İbn Mes'ud (r.a) şöyle demiştir: 'Ellerin yıkanmasını bir leğende yapın. Sakın Acemlerin âdetine uymayın'.
Ele su döken hizmetçinin ayakta olmasını, bazı âlimler kerih görerek, oturmasını daha uygun bulmuşlardır. Çünkü hizmetçinin oturarak su dökmesi tevazûa daha yakındır.

Bazı âlimler de hizmetçinin oturmasını kerih görerek şunu anlatmışlardır: 'Hizmetçi oturduğu halde birisinin eline su döktü. Bu sırada eline su dökülen adam ayağa kalktı. Ayağa kalkana 'Neden kalktın?' diye sorulduğu zaman şu cevabı verdi: 'Birimiz muhakkak ayakta olmalıdır'.
Hizmetçinin ayakta olması daha evlâdır. Çünkü ayakta olması hem suyu dökmeye ve hem de yıkamaya daha uygun düşer ve bir de suyu ayakta dökmek tevazûa daha yakındır. Eğer hizmetçinin suyu ayakta dökmeye niyeti varsa, ona hizmet imkânını vermekte herhangi bir kibir yoktur; zira hizmetçinin suyu bu şekilde dökmesi normal bir âdettir.
Geçmiş izahtan anlaşıldı ki, leğende el yıkamanın yedi âdabı vardır:
1. Leğene tükürmemek.
2. Baş ve reis olan kimseye herkesten önce leğeni takdim etmek.
3. Takdim etme ikrâmını kabul etmek.
4. Sağdan başlayarak gezdirmek.
5. Aynı leğende bütün cemaatin ellerini yıkaması.
6. Kullanılan suyun tamamının aynı leğende toplanması.

7. Yıkayanların eline su döken hizmetçinin ayakta olması. Edeplerden biri de ağzından ve elinden suyu leğene yavaşça bırakmak-tır ki arkadaşlarına ve üzerinde oturduğu sergiye bıraktığı su sıçramasın. Ev sahibi bizzat misafirin eline suyu dökmelidir.
Çünkü İmam Mâlik (r.a) kendisine misafir olarak gelen (ve henüz yirmi yaşından daha küçük olan) İmam Şâfiî'nin eline su dökmüştür. Bu manzara karşısında mahcup olan İmam Şafiî'ye şöyle demiştir: 'Sakın benden gördüğün hareket seni utandırıp şaşırtmasın. Zira misafire hizmet farzdır'.
6) Arkadaşlarına yemek yerken bakmamalı ve utandıracak derecede yemelerini kontrol etmemelidir. Aksine onların yemesiyle ilgilenmemeli ve kendi yemesiyle meşgul olmalıdır. Eğer kendisinden sonra arkadaşları yemekten utanırlarsa, o zaman arkadaşlarından önce yemeği bırakmamalıdır. Onlar doyasıya yeyinceye kadar o da yavaş yavaş yemekle kendini oyala-malıdır. Eğer az yiyen bir kimse ise, yemeğin başlangıcında ağır ağır yemeli ve yemeği onlarla beraber bitirmelidir. Çünkü ashab-ı kirâmın (r.a) çoğu böyle yapmıştır. Eğer herhangi bir sebepten yemiyorsa, misafirlerden özür dilemelidir ki, özür dilemekle onların mahcubiyetlerini kaldırmış olsun.
7) Başkasını tiksindirecek bir harekette bulunmamalıdır. Bu bakımdan elini yemek kabına silkmemelidir. Lokmayı ağzına alırken başını yemek kabının üzerine eğmemelidir. Ağzından
herhangi bir şeyi çıkardığı zaman yüzünü yemekten çevirerek o şeyi sol eliyle tutmalıdır. Yağlı lokmayı sirkeye daldırmamalı, sirkeyi de yağlıya karıştırmamalıdır. Çünkü başkasının bundan tiksinmesi mümkündür.

Dişiyle kesip parçaladığı lokmayı (müşterek) çorbanın ve sirkenin içine sokmamalı ve tiksindirici şeyleri hatırlatan sözleri söy-lememelidir.
26) İmam Ahmed
27) Buhârî, (Enes'ten)
28) Bu zat, dört yaşında iken gözlerini kaybetmiştir. Kûfelidir. Şâyân-ı itimad bir zattır. H. 123 senesinde doğup, H. 194 senesinde vefat etmiştir.


Yemek Esnasındaki Âdâb

Bunlar şöyle sıralanabilir:
1) Yemeğe besmele ile başlamalıdır.
2) Sonunu elhamdülillah ile bitirmelidir. Hatta her lokma ile beraber bismillah denmesi çok güzeldir ki, oburluk onu Allah'ın zikrinden alıkoymasın,
3) Birinci lokma ile beraber bismillah, ikinci ile beraber bismillahirrahman, üçüncü lokma ile beraber bismillahirrahmânirrahim demelidir.
4) Besmeleyi, başkası da hatırlasın diye sesli söylemelidir.
5) Sağ el ile yemelidir.
6) Yemeğe tuz ile başlayıp, yemeği tuz ile bitirmelidir.
7) Lokmasını küçük tutmalı ve güzelce çiğnemelidir.
8) Bir lokmayı yutmadan diğer lokmaya elini uzatmamalıdır; zira boyle yapmak yemekte acelecilik yapmak demektir.
9) Yenebilecek hiçbir şeyi hor görmemelidir.
Hz. Peygamber yemeklerin hiçbirisini hor görmezdi. Eğer hoşuna giderse yerdi. Aksi takdirde yemezdi.12
10) Önünden yemelidir. Ancak meyvelerde istediği taraftan alabilir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:

Yemeğin senin tarafına düşen kısmından ye!13
Sonra Hz. Peygamber (s.a), ellerini meyveler üzerinde gezdirdi. Kendisine 'Neden böyle yapıyorsunuz?' denildiğinde şöyle buyurdu: 'Meyveler bir çeşit değildir'.14
11) Yemeğin tepesinden ve ekmeğin ortasından yememelidir. Aksine ekmeğin kenarlarından kesmek suretiyle yemelidir. Ancak ekmek az olduğu zaman, ekmeği kopararak yemelidir.
12) Ekmeği de pişmiş eti de bıçakla kesmemelidir.

Çünkü Hz. Peygamber böyle yapmayı yasaklayarak15 şöyle demiştir:
Eti, ön dişlerinizle parçalamak suretiyle yeyiniz.16

13) Çömlek veya başka bir kabı ekmeğin üzerine koymamalıdır. Ancak ekmekle katık olarak yenen madde ekmek üzerine konabilir.
Çünkü Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:
Ekmeğe hürmet ediniz. Zira Allah ekmeği göğün bereketle-rinden indirmiştir.17
14) Elini ekmekle silmemelidir.

Çünkü Hz. Peygamber (s.a)şöyle demiştir:
Herhangi birinizin lokması elinden düştüğü zaman, onu kaldırıp ona yapışan tozları sildikten sonra (yemelidir). Onu şeytana bırakmamalıdır. Parmaklarını yalamadan önce, mendil ile silmemelidir. Çünkü kişi bereketin hangi yemekte olduğunu bilemez.18

15) 'Sıcak yemeğe üflememelidir. Çünkü böyle yapmak, yasaklanmıştır'.19 Sıcak yemek yenebilecek dereceye gelinceye kadar sabretmelidir.
16) Hurmaları yedi, onbir veya yirmibir tane; yâni tek olarak yemelidir. Yahut da mümkün olduğu kadar yediği hurmaları tek sayıda bitirmelidir.
17) Hurmaların içinde bulunduğu kaba çekirdeğini atmamalıdır ve aynı zamanda çekirdekleri elinde de tutmamalıdır. Hurma çekirdeğini ağzından elinin dışına koyup sonra atmalıdır.
Çekirdeği ve tortusu olan her tane ve meyve de hurma hükmündedir.
18) Yemeğin artıklarını yemek tabağına dökmemelidir. Onları, tortular ve çöplerle beraber bir yere bırakmalıdır ki, başkası yanılıp onu yemesin.
19) Yemek esnasında fazla su içmemelidir. Ancak boğazında lokma kalırsa veya normal olarak susamışsa, o zaman su içebilir. Denildi ki, yemek esnasında su içmek, tıbben faydalıdır. Çünkü (doktorlara göre), su midenin düzenleyicisidir.

Su İçmek
Su içmenin edepleri şunlardır:
1) Testiyi sağ eline alıp bismillah deyip emmek suretiyle içmelidir.

Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:
Suyu emerek yavaş yavaş içiniz. Onu, bolca nefes almadan içmeyiniz. Zira ciğer hastalığı bu şekilde su içmekten meydana gelir.20

2) Ayakta veya uzanmış iken içmemelidir. Çünkü Hz.Peygamber (s.a) ayakta su içmeyi yasaklamıştır.21
Buna rağmen Rasûlullah'ın ayakta su içtiği de rivayet edilmiştir. O halde bu iki rivayetin arasındaki zıtlığın giderilmesi ve telif edilmesi şöyledir: Hz. Peygamberin ayakta su içmesi, herhangi bir özürden dolayıdır.22
3) Suyu içerken testinin altından üzerine damlamamasına dikkat etmelidir.
4) İçmeden önce, testiyi kontrol etmelidir.
5) Ağzı testide iken nefes alıp vermemeli ve geğirmemelidir. Hamdederek testiyi ağzından meyilli bir şekilde uzaklaştırma nefesini alıp geğirdikten sonra besmele ile ikinci bir defa testiyi ağzına götürmelidir.

Zira Hz. Peygamber (s.a) içtikten sonra şöyle demiştir:
Hamd, suyu rahmetiyle tatlı ve zevkli yaratan Allah'a mahsustur. O Allah ki, günahlarımızdan ötürü suyu acı ve tuzlu kılmamıştır.23

6) Gerek testi ve gerekse cemaatin arasında dolaştırılan diğer su kapları olsun,bütün bunlar, sağdan başlayarak dolaştırılmalıdır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) süt içerken, Hz. Ebubekir Sıddîk (r.a) solunda, bir bedevî de sağında idi. Hz. Ömer de meclisin bir köşesinde bulunuyordu. Rasûlullah'ın süt kabını
bedeviye uzattığını görünce, Hz. Ömer (r.a) 'Yâ Rasûlullah! Senin solunda duran Ebubekir'e versene' demesine rağmen Rasûlullah, Hz. Ebubekir'e değil de göçebeye verdi ve şöyle buyurdu: 'Sağdan başlayınız, sağdan, sağdan..,'24
7) Üç nefeste suyu içmelidir.
8) Başlangıcında besmele çekmeli, sonunda ise, Allah'a hamdetmelidir. Birinci nefesin sonunda elhamdülillâh, ikinci nefesi sonunda rabb'il-âlemin, üçüncü nefesin sonunda da errahmânirrahîm demelidir.

İşte yemek ve içmek hususunda söylediğimiz bu yirmiye yakın edeplerin varlığı rivayetlerle sabittir.


12) Müslim ve Buhârî, (Ebu Hüreyre'den)
13) Müslim ve Buhârî, (Ömer b. Ebî Seleme'den)
14) Tirmizî ve İbn Mâce
15) İbn Hibban,(Ebu Hüreyre'den zayıf bir senedle); Beyhakî, (Ümmü Seleme'den zayıf bir senedle)
16) Ebu Dâvud, (Hz. Âişe'den)
17) Müslim, (Enes ve Câbir'den)
18) Müslim
19) Ahmed, (İbn Abbas'tan)
20) Deylemî, Müsned'il Firdevs
21) Müslim, (Enes, Ebu Said vc Ebu Hüreyre'den)
22) Müslim ve Buhârî, İbn Abbas'tan Hz. Peygamber'in zemzem suyunu
ayakta içtiğini rivayet etmişlerdir.
23) Taberânî, (Ebu Câfer Muhammed b. Ali'den)
24) İmam Mâlik, İmam Ahmed, Müslim, Buhârî ve diğer sünen sahipleri, (Enes'ten)
Son düzenleyen Sivoy; 4 Şubat 2009 17:29 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Sivoy - avatarı
Sivoy
Ziyaretçi
4 Şubat 2009       Mesaj #5
Sivoy - avatarı
Ziyaretçi
Yemek Sonrası Âdâb

Yemekten sonra müstehab olanlar şunlardır:
1) Doymadan sofradan çekilmelidir.
2) Parmaklarını yalamalıdır.
3) Daha sonra mendil ile silmelidir.
4) Daha sonra yıkamalıdır.
5) Yemek kırıntılarını toplayıp yemelidir.Çünkü Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir: Sofradan düşen yemek kırıntılarını yiyen bir kimse, genişlikte yaşar ve çocuğu hakkında da âfiyete kavuşur.25
6) Dişlerini kürdanla karıştırmalı, dişlerinin arasından her çıkanı yutmamalı, ancak dişlerinin köklerinde biriken ve dilin ucuyla çıkarılan şeyleri yutmalıdır. Kürdan ile çıkartılan şeyi ise dışarı atmalıdır. Kürdan ile dişlerini araladıktan sonra, su ile ağzını yıkamalıdır. Çünkü bu hususta ehl-i beyt'ten rivayet edilen bir söz vardır.
7) Yemek çanağını parmaklarıyla silmeli, yıkayıp suyunu içmelidir. Zira deniliyor ki; yemek çanağını parmaklarıyla silip parmağını yalayan, çanağı yıkayıp suyunu içen bir kimse için, âzâd edilmiş bir kölenin sevabı yazılır. Yemek kırıntılarının toplanması ise, elâ gözlü hurilerin mehridir.
8) Yedirdiği 'nimetlere karşı Allah'a kalbiyle şükretmelidir. Şöyle ki, yemekleri Allah'tan kendisine ihsan edilen birer nimet olarak görmelidir.
Ey mü'minler! Size verdiğim rızıkların temiz ve helâlinden yiyiniz ve Allah'a şükrediniz!
(Bakara/172)

Hamd o Allah'a mahsustur ki O'nun nimetlerinin sayesinde sâlih ameller tamamlanır ve bereket iner. Ey Allahım! Bize güzeli ve helâlı yedir, bizi sâlih yollarda kullan. Eğer şübheli bir şey yersen şöyle demelisin:
Her hâlükârda hamd Allah'a mahsustur. Ey Allahım! Bu yemekleri sana isyan etmek yolunda harcanan bir enerji kılma.
Yemekten sonra, İhlâs ve Kureyş sûrelerini okumalıdır. Sofrayı kaldırmadan kendisi sofradan kalkmamalıdır.
Eğer başkasının yemeğini yemiş ise ona duâ edip, şöyle demelidir:
Ey Allahım! Bu kulunun hayrını çoğalt, kendisine vermiş olduğun rızkına bereket ihsan et. Rızkında hayırlı hareket etmeyi kendisine müyesser eyle; verdiklerinle kendisini kanaâtkâr kıl. Bizi ve onu şükreden kullarından eyle!

Eğer bir topluluğun yanında iftar ederse şöyle demelidir:
Oruçlular nezdinizde iftar ettiler (etsinler), hayırlı insanlar yemeğinizi yediler (yesinler), melekler size salâvat-ı şerife okudular (okusunlar).

Yemekten sonra çokça istiğfar etmelidir. Şüpheli olarak yediği yemekten ötürü üzülmelidir ki, göz yaşları ve üzüntüsüyle ateşin hararetini söndürmüş olsun. O ateş ki, onu kıskıvrak tutmak için hazırdır.
Zira Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:
Haramdan gelişen her ete ateş daha uygun ve evlâdır.

Yeyip ağlayan, elbette yeyip oynayan gibi değildir. Süt içtiği zaman, şu duâyı okumalıdır:
Ey Allahım! Bize rızık olarak verdiklerine bereket ver ve daha fazlasını da bize ihsan buyur.

Eğer sütten başka birşey yerse (veya içerse) şu duâyı okumalıdır:
Ey Allahım! Bize rızık olarak verdiklerine bizim için bereket ihsân et. Bizim için ondan daha hayırlısını rızık olarak ver.
Bu duayı, Hz. Peygamber (s.a) faydası umumî olduğu için süt içmeye tahsis etmiştir. Yemekten sonra şöyle demek müstehabdır:

Hamd Allah'a mahsustur. O Allah ki, bize yedirdi, içirdi, bizi himayesine aldı. O efendimiz ve mevlâmızdır. Ey başka hiçbir şeye ihtiyaç bırakmayan ve herşeyin kendisine muhtaç olduğu Allah! Karnımı doyurdun, beni korkudan emin kıldın. O halde sadece sanadır hamd. Yetimlik ve fakirlikten döndüren, dalâletten hidâyete erdiren ve fakirlikten zengin eden sensin; o hâlde sadece sanadır hamd!.. Bereketli, faydalı, güzel, daimi ve çok olan hamd sana mahsustur. Sen hamde lâyık ve müstehaksın... Ey Allahım! Bize helâli yedirdin, o halde bizi sâlih amelde kullan. Yediğimiz bu yemeği bizim için ibadetinde yardımcı kıl. Günah işlememize yardımcı olmasından sana sığınırız!
Eşnan ile ellerin yıkanmasına gelince, onun keyfiyeti şöyledir: Eşnanı sol avucuna almalıdır. Önce sağ elinin üç parmağını onunla yıkamalıdır. Daha sonra parmaklarını kuru eşnana vurarak eline bulaşan eşnanla dudaklarını silmelidir. Sonra yavaşça ağzının içini parmağıyla yıkamalıdır. Daha sonra parmaklarını kuru eşnana vurarak eline bulaşan eşnanla dudaklarını silmelidir. Sonra yavaşça ağzının içini parmağıyla yıkamalıdır. Dişlerinin iç ve dışını, avurdunu ve dilini güzelce ovalayıp çalkalamalıdır. Sonra o su ile parmaklarını yıkamalıdır. Daha sonra da geri kalan kuru eşnan ile parmaklarının iç ve dışlarını ovalamalıdır. Böyle yapmakla ikinci bir defa eşnanı ağza sürmeye ve ağzın yıkanmasını tekrara ihtiyaç kalmamış olur.


25) Ebu Şeyh, Sevab, (Câbir'den)

Benzer Konular

30 Temmuz 2012 / asla_asla_deme Müslümanlık/İslamiyet
11 Nisan 2012 / asla_asla_deme Müslümanlık/İslamiyet
22 Kasım 2010 / Daisy-BT Müslümanlık/İslamiyet
17 Ocak 2013 / nötrino Müslümanlık/İslamiyet
15 Temmuz 2011 / _Yağmur_ Müslümanlık/İslamiyet