Arama

Hz. Ebubekir Dönemi - Ridde Savaşları

Güncelleme: 24 Ağustos 2009 Gösterim: 21.465 Cevap: 1
P.u.S.u - avatarı
P.u.S.u
Ziyaretçi
6 Haziran 2007       Mesaj #1
P.u.S.u - avatarı
Ziyaretçi
Ridde Savaşları
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

250px Mohammad adil Rashidun empire slide
Dört Halife döneminde İslamiyetin hakim olduğu toprakların gelişimi

Ridde Savaşları, Muhammed'in vefatının hemen ardından baş gösteren ayaklanmaları ve ilk halife Ebu Bekir tarafından ayaklanmaları bastırmak için 632-633 yıllarında yapılan askeri harekât ve savaşları anlatır.
Ayaklanmalar dinî olarak değerlendirilse de çoğunlukla siyasi ve ekonomik nedenlere dayanır. [1] Ancak hangi arka plana dayanırsa dayansın hiçbir ayaklanma artık sosyal ve siyasi bir merkez haline gelmiş olan Medine yönetimi tarafından kabul edilmeyecek ve üzerine yürünecektir.

Arka planı
632 yılında Muhammed Bizans üzerine yapılacak geniş çaplı bir harekât için hazırlıkların yapılmasını ister. Toplanan birliklerin başına Zeyd bin Harise'nin genç oğlu Usama bin Zeyd getirilir. Ancak ordu henüz sefere çıkarken Muhammed'in ölüm haberi alınır. Ebu Bekir sahabeler tarafından halife seçilir. Ebu Bekir seferin devam ettirilmesi ile ilgili büyük baskı altında kalır ancak Muhammed'in ölümü sonucu Arabistan coğrafyasında patlak veren isyanlar da büyümektedir. Usama ordunun sefere devam edilmesi durumunda Medine'nin savunmasız kalacağını dile getirse de Ebu Bekir seferde ısrarcı olur.
26 Haziran 632 günü Usama harekete geçer ve Medine'den ayrılınca Tebük üzerine yürür. Kuzey Arabistan'da yaşanan direniş kırılır. Ordu daha sonra Cevf Bölgesine doğru ilerler. Usama'nın askeri başarılarını gören çok sayıda isyancı kabile Medine'nin otoritesini kabul ederek yeniden İslamiyeti benimsediğini açıklar.
Usama sonrasında Hristiyan Arap Beni Kalb kabilesi ile Gassanilere saldırarak babasının öcünü alır. [2] Usama daha sonra 40 günlük bir aradan sonra büyük bir ganimetle Medine'ye döner.
Dikkatler bu kez Medine yakınlarındaki ayaklanma merkezlerine çevrilir. Bunlardan en önemlileri Medine'nin yakınlarındaki Beni Hatafan, Havazin ve Tayy kabileleridir. Ebu Bekir buralara elçiler göndererek İslamiyete bağlı kalmalarını ve zekatlarını vermeye devam etmelerini ister.
Usama komutasındaki ordunun şehirden ayrılmasını bekleyen ayaklanması kabileler şehirde çok az savaşçının kaldığını bilerek şehri kuşatmayı planlarlar. Kendisini peygamber ilan eden Tulayha kuvvetlerini toplamaya başlar.[3] 632 yılının Temmuz ayında şehre iyice yaklaşan isyancı ordu saldırıya hazırlanır.
İsyancılarla ilgili istihbarat alan Ebu Bekir derhal şehrin savunmasını hazırlamaya girişir. Beni Haşim kabilesinden oluşturulan savunma kuvvetinde sonradan önemli zaferler kazanacak olan Talha bin Ubeydullah ve Zübeyr bin Avvam gibi isimler de yeralmaktaydı. Ebu Bekir beklenmeyen bir hamle yaparak oluşturduğu orduyla saldırıya geçince isyancılar Dhu Hassa bölgesine kadar atılır.
Ertesi gün Ebu Bekir isyancıları takip eder. Takip sırasında Hibal adlı isyancı komutanının sürpriz saldırısı sonucu şehre geri çekilmek zorunda kalır. İsyancılar tekrar kaybettikleri mevzilere yerleşirler. Medine'de ordusunu yeniden oluşturan Ebu Bekir gecenin karanlığındna faydalanarak kuşatmacılara yeniden saldırır. İsyancıları Dhu Kissa bölgesine kadar süren Ebu Bekir 1 Ağustos 632 tarihinde isyanı bastırmış olur.
Ebu Bekir bu sırada seferden dönmekte olan Usama komutasındaki ana orduyla 4 Ağustos günü Medine'ye döner. Ana ordunun içinden seçtiği birliklerle yeniden toplanmaya başlayan isyancıların üzerine giden Ebu Bekir, kılıç artıklarını yener ve Tulayha'nın bölgeden ayrıldığını haber alır.

Strateji
632 yılının Ağustos ayında Ebu Bekir elindeki tüm kuvvetleri değerlendirmeye alarak harekât stratejisini belirler. Ebu Bekir bu harekât öncesigiriştiği muharebeler sayesinde ayaklanmacıları tartma fırsatını yakalamış hem de üstün bir konumda saldırma olanağını elde etmiştir. Ancak Ebu Bekir'in karşısında birden çok düşman bulunur: Tulayha Buzaha'da, Malik bin Nuvaira Butah'da ve Musaylima da Yamamah'dadır. Ayrıca doğu ve güney yönlerinde kıyı şeridi dahil olmak üzere başkaldırı haberleri Bahreyn, Umman ve Yemen başta olmak üzere çok sayıda bölgeden gelmektedir.
Ebu Bekir elinde kuvvetleri böler. En güçlü birlik Halid bin Velid komutasına verilir ve esas vurucu güç olur. Bu birlik en güçlü isyancı ordulara karşı gönderilecek, diğer birlikler görece daha zayıf ayaklanmalarla ilgilenecektir. Ebu Bekir önce Medine çevresini temizledikten sonra ayaklanmaları bastıracak en sona en güçlü ayaklanmayı Musaylima'yı bırakacaktır.

Görevlendirme
  1. Halid bin Velid: Önce Tulayha sonra Asad kabilesi, en son oarak da Malik bin Nuvaira üzerine yürüyecektir
  2. Ikrimah bin Ebu-Jahl: Musaylima ile Yamamah'da temas kuracak ancak destek gelmeden muharebeye girmeyecektir
  3. Amr bin al-As: Tebük civarındaki Quza'a ve Wadi'a kabilelerinin üzerine yürüyecektir
  4. Shurahbil bin Hasanah: Ikrimah'ı takip edecektir
  5. Halid bin Seyit: Suriye sınırını temizleyecektir
  6. Turaifa bin Hajiz: Mekke ve Medine doğusundaki Havazin and Beni Sulaim kabilelerinin üzerine yürüyecektir
  7. Ala bin Al Hadhrami: Bahreyn'deki ayaklanmanın üzerine yürüyecektir
  8. Hudhaifa bin Mihsan: Umman'daki ayaklanmanın üzerine yürüyecektir
  9. Arfaja bin Harsama: Mahra'daki ayaklanmanın üzerine yürüyecektir
  10. Muhacir bin Abi Umayyah: Yemen'deki ayaklanmanın üzerine yürüyecek ve Hadramut'a geçecektir
  11. Suwaid bin Mukaran: Kuzey Yemen'deki ayaklanmanın üzerine yürüyecektir
Ebu Bekir komutanlarına aşağıdaki talimatı vermiştir:
  1. Size verilen hedefteki kabileyi bulun
  2. Ezan okuyun
  3. Eğer kabile ezanla cevap verirse saldırmayın. Ezandan sonra kabilenin bağlılık bildirmesi talebinde bulunun, zekatlarını alın. Herşey yolunda giderse saldırmayın.
  4. Aman dileyenlere saldırmayın
  5. Ezana ezanla cevap vermeyenlerin veya ezandan sonra bağlılık bildirmeyenlerin hesabı kılıçla sorulacaktır
  6. Müslümanların kanına girmiş olan tüm isyancılar öldürülecektir
Orta Arabistan
Orta Arabistan bölgesindeki ayaklanma Musaylima tarafından yönlendirilmekteydi. Musaylima güçlü Beni Hanife kabilesinin desteğini almış durumdadır. Daha kuzeyde ise Beni Asad kabilesinin lideri Tulayha'nın başlattığı isyana çeşitli kabileler de destek vermekteydi. Najd'de ise Medine otoritesine karşı ayaklanan kabilelere Malik bin Nuveira komuta etmekteydi.

Buzakha
Kendisine karşı sefer hazırlıkları yapıldığını öğrenen Tulayha da hazırlıklara başlar. Ebu Bekir, Tulayha'ya saldırmadan önce gücünü azaltmak için çeşitli yollar deneyerek başarı şansını artırmak ister. Tulayha'yı destekleyen diğer kabilelerin aksine Tayy kabilesi lideri Adi bin Hatim Müslümandır. Ebu Bekir ile birlikte kabile önderleriyle görüşen Adi Tulayha'nın safındaki Tayy askerlerinin geri çekilmesini sağlar. Hatta Adi komutasında 500 süvari Halid bin Velid ordusuna dahil olur. Tulayha destekçisi bir başka kabilenin üzerine yürüyen Velid, yine Adi sayesinde kan dökmeden bu kabileyi de kendi safına çeker. Güçlenmiş şekilde ilerleyen Velid 632 yılı Eylül ayında Buzakha Muharebesinde Tulayha'yı yener. Tulayha'nın ordusunun kılıç artıkları da izleyen haftalarda yenilince çok sayıda kabile Ebu Bekir'in otoritesini kabul ettiğini ilan eder. Önüne çıkan Beni Saleem kabilesini de yenen Velid Najd'deki isyancı Beni Tamim kabilesi ve liderleri Malik bin Nuvayrah üzerine yürür.

Najd
Najd bölgesi de Velid'in zafer haberlerini alır. Beni Tamim kabilesi başta olmak üzere çok sayıda kabile Velid'i ziyaret edip bağlılıklarını bildirse de Beni Yarbu kabilesi ve kabile şefi Malik bin Nuvayrah bağlılığını bildirmez. Malik, Araplar arasında saygınlık belirtisi olan birçok özelliğe sahiptir, iyi bir savaşçı, cömert bir şef ve tanınan bir şairdir. Muhammed'in sağlığında Beni Tamim kabilesinin vergi tahsildarı olarak görevlendirilmiştir. Muhammed'in ölüm haberinin ardından halkından topladığı vergileri iade eder.
Halid bin Velid Najd'e vardığında karşısında hiçbir organize silahlı kuvvet bulamaz. Askerlerinden çevre köylere gidip aldıkları emir gereği ezan okumalarını emreder. Malik'in ailesi ezana cevap vermedikleri gerekçesiyle tutuklanır. Velid ile karşı karşıya gelmekten kaçınan Malik, ordusuna ve takipçilerine dağılmalarını söyleyerek yakınlarıyla beraber çöle geri çekilir. Bu sırada Medine'ye para göndermeye kalksa da isyancılık suçundan kurtulamaz. Malik'in yakalndıktan sonra Halid bin Velid tarafından öldürülmesi ve karısının başına gelenler çeşitli tartışmalara yol açmıştır.[4]

Yamama
Ebu Bekir'in talimatları gereği Musaylima ile temas kurmak üzere Yamama bölgesine giden görevli komutan Ikrimah bin Ebu-Jahl, Velid destek olarak yanına gelmeden muharebeye girmeme talimatı almıştır. Ebu Bekir'in görevi bu şekilde tanımlamasının ardında yatan sebep Musaylima'nın Yamama'da kalmak durumunda kalmasını sağlamaktır. Musaylima hem bölgeden ayrılamayarak sürekli olarak saldırı tehdidini üzerinde hissedecek hem de diğer bölgelere isyan hareketini yayamayacak, Velid'in diğer kabilelerin üzerine yürümesini engelleyemeyecektir.
Ancak emri yerine getirmeyen Ikrimah 632 yılı Eylül ayında izinsizce Musaylima'ya saldırıp başarısız olur. Konuyu haber alan Ebu Bekir planının bozulmasına sinirlenerek Ikrimah'ı diğer ikincil öneme sahip cephelere gönderir. Ebu Bekir, Musaylima ile ilgilenmek görevini Velid'e verir. Velid'in ordusu Medine'de toplanan yeni Ensar ve Muhacirun birliklerinin katılımıyla güçlenmiştir.
Bölgeye Ikrimah'ı desteklemek üzere gönderilmiş olan ve Velid'i beklemesi emredilen Shurhabil kuvvetleri Velid'i beklemeden saldırınca kazanan yine Musaylima olur. 632 yılı Aralık ayında bölgeye gelen Velid 13 bin kişilik ordusuyla Musaylima'yı Yamama Muharebesinde mağlup eder. Surlarla çevrili Yamama şehri de muharebenin ardından teslim olur. Yamama şehrini merkezi olarak kullanan Velid buradan komşu bölgelere yaptığı seferlerle Orta Arabistan'da duruma hakim olur.

Umman
632 yılı Eylül ayında Ebu Bekir, Hudaifa bin Mihsan komutasındaki birlikleri Umman'daki ayaklanmaları bastırması için gönderir. Burada Azd kalibesi ve liderleri Lakit bin Malik ayaklanmıştır. Umman'a giren Hudaifa, düşman karşısında yeterli birliği olmadığını değerlendirince destek beklemeye başlar. Ikrimah ile gelen destek kuvvetlerin yardımıyla Dibba'da 632 yılı Kasım ayında yapılan Daba Muharebesi ile isyan bastırılır. Lakit savaş sırasında öldürülür.

Kuzey Arabistan
632 yılı Ekim ayında Suriye ile sınır bölgesindeki isyancı Beni Kalb kabilelerinin üzerine yürüyen Amr bin al-As ilk başlarda başarılı olamasa da Yamama Muharebesinden sonra buraya desteğe gelen Shurhabil ile birlikte bölgede denetimi sağlayacaktır.

Yemen

Yemen bölgesi Muhammed'in zamanında da Medine'nin merkezi otoritesine çeşitli şekillerde baş kaldırmıştır. Kendisini peygamber ilan eden Asvad Ansi sahabelerden Fayruz el-Daylami tarafından öldürülmüştür. Muhamme hayattayken Fayruz Yemen'i idare etmiştir. Ancak Muhammed'in ölümünden sonra Yemen'de yine bir ayaklanma patlak vermiştir. Qais bin Abd Yaghus önderliğindeki isyancılar Müslümanları bölgeden atmak için önce başta Fayruz olmak üzere İslami liderleri öldürme planı yaparlar. Durumu erken haber alan Fayruz San'a'dan kaçarak kurtulacak, binlerce Müslüman da aylarca dağlarda saklanmak durumunda kalacaktır. Sonunda Fayruz birlklerini toplayarak isyancıların üzerine yürüyecek ve muharebede mağlup edecektir. Qais başta olmak üzere ayaklanmacılar teslim olunca bağışlanacaktır.

Mahra

Ikrimah, Ebu Bekir'in talimatları doğrultusunda Umman'dan sonra Mahra üzerine yürür. Kendisine katılması gereken Arfaja bin Harthama henüz gelmemesine rağmen yerel ayaklanmayı kendi başına bastırır. Abyan'a giderek talimat beklemeye başlar.

Bahreyn

Yamama Muharebesinin ardından Ebu Bekir, Ala bin Al Hadhrami birliklerini Bahreyn'deki isyancıların üzerine gönderir. Bahreyn'e geçen Ala isyancıların Hajr bölgesinde mevzilendiğini öğrenir. Geceleyin ani bir baskınla isyancıları dağıtsa da yeniden toparlanan isyancıları bu kez sahil bölgesinde tekrar yener. 633 yılı Ocak ayı itibarıyla bölge yeniden Medine denetimine geçer.

Hadramut

Ridde Savaşları kapsamındaki büyük ayaklanmaların sonuncusu güçlü Kinda kabilesinin denetimindeki Yemen'in doğusundaki Hadramut'ta olur. İsyan 633 yılı Ocak ayında patlak verir. Hadramut'un Müslüman valisi Ziyad bin Lubaid isyancılara karşı harekâ düzenlese de ayaklanma büyür. Kinda kabileleri Ash'as bin Qais komutasında tamamen ayaklanır. İki tarafın da güçleri birbirine denk olduğu için iki taraf da ilk saldıran olmak istemez. Ziyad destek birliklerini beklemeye başlar, Najran'daki muharebelerden gelen Muhacir bin Abi Umayyah ve Ikrimah da bölgeye yönlendirilir. Ziyad komutasında birleşen ordular 633 yılı Ocak ayı içinde Ash'as birliklerini yenilgiye uğratır. Ash'as surlarla çevrili Nujair kentine çekilir. Kuşatma altına alınan kent Şubat ayında düşer.

Sonrası

Hicret'in 11. yılında Ridde Savaşları sona erecek ve Arabistan topraklarında İslamiyetin önü açılacaktır. Tüm Arap toprakları Medine'deki halifenin merkezi otoritesi altına birleşmiş Ebu Bekir büyük bir askeri ve siyasi zafer kazanmıştır. Arap topraklarını denetimi altına alan Ebu Bekir, İslamiyetin denetimindeki toprakları genişletme planları yapar. Bundan sonra hedefte güçlü Bizans ve Sasani İmparatorlukları ile aralarında tampon bölge oluşturarak İslamiyet adına yeni topraklar kazanmaktır. Halid bin Velid bu yeni dönem seferlerinde Irak ve Suriye üzerine gönderilecektir.


Kaynakça

  1. Rogerson s.139-140
  2. Babası Zeyd bin Harise aynı bölgede 629 yılındaki Mute Muharebesinde hayatını kaybetmiştir
  3. Bu dönemde Arabistan'da peygamber olduğunu iddia eden 3 kişi ortaya çıkmıştır:
    1. Tulayha bin Huvaylid bin Navfal el-Asadi (Sonradan müslüman olmuştur)
    2. Asvad Ansi (Yemen'de sahabelerden Fayruz el-Daylami tarafından öldürülmüştür)
    3.Musaylimah (632 yılında Yamama Muharebesinde Vahşi bin Harp tarafından öldürülmüştür)
  4. İddialara göre Malik'in kendisine Ebu Bekir'i kastederek "Senin sahibin" olarak hitap ettiği Velid sinirlenerek Malik'i derhal ölüm cezasını infaz ettirmiş, karısının da ırzına geçmiştir. Diğer bir iddiaya göre ise Velid, Malik'in karısını alabilmek için onu öldürtmüştür. Gerekçesi ne olursa olsun Malik'in sorgusuz sualsiz idam edilmesi orduda huzursuzluğa yol açmış, Velid konuyla ilgili olarak bilgi vermek üzere Ebu Bekir ve Ömer bin Hattab tarafından Medine'ye çağrılmıştır. Ancak sonuçta Velid olayla ilgili ceza almamıştır.

reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
24 Ağustos 2009       Mesaj #2
reyan - avatarı
Ziyaretçi
Ridde Savaşları

Sponsorlu Bağlantılar
Rasûlüllah (s.a.s)'in vefatından sonra dinden dönüp İslâm devletine savaş açanların isyanlarının bastırılması için yapılan askerî harekâtlar.

Rasûlüllah (s.a.s)'in vefat haberini duyan Yemen ve Necid bölgelerindeki bazı kabileler özellikle zekât ödemeyi reddederek isyan ettiler. Ayrıca Rasûlüllah (s.a.s)'in vefatı ile ortaya çıkan karışık ortamdan istifade etmek isteyen bazı kimseler de peygamberliklerini itan etmişler ve kendilerine inandırdıkları kalabalıkları peşlerine takarak İslâm hükümranlığını tehdit etmeye başlamışlardı. Rasûlüllah (s.a.s)'in sağlığında onun hakimiyetine boyun eğmek zorunda kalarak müslüman olan, ancak imanın kalplerine nüfuz edip yerleşmediği bu bedevî topluluklar, onun vefatıyla cesaretlenmiş ve kalplerinde gizlediklerini açığa çıkarmışlardı. Aslında onların bu durumu bilinmiyor değildi. Zira Allah Teâlâ onlar için bir âyet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: "Ey Muhammed! Bedeviler "İman ettik" derler. Sen onlara şöyle de: "Hayır! İman etmediniz. Siz ancak, müslüman olduk deyin. Çünkü iman henüz kalbinize girmemiştir" (el-Hucurât, 49/ 14).

İrtidat hareketlerinin başlamasıyla başkent Medine her taraftan düşmanlarla kuşatılmış bir duruma geldi. Öte taraftan Yahudi ve Hristiyanlar, ortaya çıkacak fırsatları değerlendirmek için müslümanların durumunu izlemeye başladılar. Tarihçiler müslümanların o zaman içinde bulundukları dehşet verici durumu; "Müslümanlar, peygamberlerini kaybetmeleri ve azlıkları ve düşmanlarının çokluğu yüzünden sanki şiddetli soğuk, yağmurlu karanlık bir gecede sahrada kaybolmuş koyun sürüsüsün durumunu andırıyordu" (Taberî, Tarih, Beyrut ty, III, 225; İbnül-Esir, Tarih, Beyrut 1979, II, 333) şeklinde ifade etmektedirler. Medine'nin bu şekilde ciddi olarak tehdit altında bulunmasını ileri süren bazı kimseler, Rasûlüllah (s.a.s)'in vefatından az önce yola çıkan Usame'nin ordusunu bu seferden alıkoyması için Ebu Bekir (r.a)'a müracaat ettiler. İslâm devletinin başına henüz geçmiş olan Hz. Ebu Bekir son derece net ve kararlı bir ifade ile bu tavsiyeyi yapanlara; Bilsem ki kurtlar burada beni parçalayacak; Usame'nin ordusu için Rasulullah (s.a.s)'nin emretmiş olduğu şeyi uygulayacağım" (Taberi, a.g.e., III, 225, 228; İbnül-Esir, a.g.e., aynı ver) dedi ve bu orduya yoluna devam etmesi için emir verdi.

İlk dinden dönme hareketi Peygamber (s.a.s)'in sağlığında Yemen'de ortaya çıkmıştı. Kendisinin peygamber olduğunu iddia eden Esved el-Ansî, topladığı kuvvetlerle önce Necran bölgesini, peşinden de San'ayı, Vali Şehr ile yirmi beş gün savaşarak ele geçirdi. Hz. Peygamber'in Amil ve muallimi olarak bölgeye gönderdiği Mu'az b. Cebel, Ma'rib'de bulunan Ebu Musa el-Eşari'ye iltihak etmiş daha sonra ikisi birlikte Hadramevt'e gitmişlerdi (Taberi, III, 229-230). İbnül-Esir'in ifadesiyle, "Esved'in çıkarmış olduğu fitne bir alev gibi, Hadramevt'ten Taif, Bahreyn ve Ahsa'dan Aden'e kadar her yeri kaplamıştı" (İbnül-Esir, II, 338). Hadramevt'te toplanan müslümanlar endişeli bir şekilde beklerken, durumu haber alan Rasûlüllah (s.a.s)'in, Yemen bölgesinde bulunan müslümanların tamamına yönelik, Esved'e karşı savaşılması emri bölgeye ulaştı. Veber b. Yuhannis vasıtasıyla gönderilen mektubta; dinin korunması, mürtedlere karşı savaşılması, Esved el-Ansî'nin açıkça savaşılarak veya gizli bir tertiple ortadan kaldırılması ve bu emrin İslam'da sebat eden bölgedeki bütün müslümanlara ulaştırılması gibi talimatlar yer almaktaydı (Taberi, III, 231; İbnül-Esîr, II, 338).

Rasûlüllah (s.a.s)'in emri San'a'daki müslümanlara ulaştığı zaman, planlanan bir suikast ile Esved el-Ansî, Firûz adındaki biri tarafından öldürülmüş ve Kenan bölgesi tekrar İslâm'ın hâkimiyetine girmişti. Onun öldürüldüğü haberi Medine'ye Rasûlüllah (s.a.s)'in vefat ettiği günün sabahında ulaşmıştı (geniş bilgi için bk. Taberî, III, 227 vd.).

Peygamber (s.a.s)'in ölüm haberi üzerine, Müseyleme ve Tuleyha, peygamberlik iddiasıyla ortaya çıktılar, Tay ve Esed kabileleri Tuleyha'ya tabi olarak dinden döndüler. Gatafan ise, Uyeyne b. Hısn'ın başkanlığı altında isyan etti. Uyeyne: "Esed ve Gatafandan bir peygamber, bize Kureyşten olan bir peygamberden daha sevimlidir. Muhammed öldü. Tuleyha ise hayattadır" diyerek, Tuleyha'ya tabi oldu (İbnül-Esîr, II, 342). Havazinliler ise zekâtlarını ödemeyeceklerini bildirdiler. Her taraftan irtidat haberleri Medine'ye ulaştığı zaman Ebu Bekir (r.a), elçiler göndermek suretiyle İslâm'a dönmelerini sağlamaya çalıştı ve Usame'nin ordusunun dönüşünü bekledi. Ancak, Abslar'la, Zubyanlar'ın Medine'ye saldırmaları üzerine bu tehlikeyi yok etmek için faaliyete geçmek zorunda kaldı. Bu arada diğer bir takım kabilelerin elçileri Medine'ye gelerek, namazı kılacaklarını, ancak zekât'ı ödemeyeceklerini bildirdiler. Ve bu durumun kabul edilmesini istediler.

Ebu Bekir (r.a) elçilere; "Zekat olarak vereceğiniz hayvanların, bağlanacakları ipleri vermediğiniz taktirde bile sizinle savaşacağım" şeklinde sert bir cevap verdi (Taberi, III, 244). Hz. Ebu Bekir (r.a) tarafından istekleri reddedilen bu elçi heyeti dönüşlerinde, Medine'de bulunan müslümanların azlığını kabilelerine bildirerek Medine'ye yürümek için onları heveslendirdiler. Ebu Bekir (r.a) sayılarının azlığını öğrenen mürtedlerin Medine'ye saldırabileceklerini anladığı için bir takım tedbirler aldı. Yakında olan düşman birliklerinin şehre girişini önlemek için Ali (r.a), Talha (r.a), Zübeyr (r.a) ve İbn Mes'ud (r.a)'ı şehre giren yollara yerleştirdi ve herkesin mescidde toplanmasını istedi. Nitekim o, düşüncesinde yanılmamış ve üç gün sonra mürtedler gece vakti harekete geçmişlerdi. Ancak yolları bekleyen birlikler onlarla savaşarak şehre girmelerini engellediler ve durumu Hz. Ebu Bekir'e bildirdiler. Ebu Bekir (r.a) mesciddekilerle birlikte hemen harekete geçerek onları geri püskürttü ve Zahusa'ya kadar onları takip etti. Burada mürted askerlerin uyguladıkları bir yöntemle müslümanların develeri ürkmüş ve geri dönmüşlerdi. Mürtedler, müslümanların korkarak geri döndükleri zannına kapıldılar ve Zül-Kassa'da toplananlara haber göndererek kendilerine katılmalarını bildirdiler. Öte taraftan Ebu Bekir (r.a), geceyi savaş hazırlığı ile geçirdi ve sabaha yakın, sağ kanatta Numan b. Mukarrin, sol kanatta Abdullah b. Mukarrin, ortada Suveyd b. Mukarrin şeklinde bir tabya düzeni ile yola çıktı. Merkezinde Ebu Bekir (r.a)'ın bulunduğu ordu yaya olarak (sadece aracı birlikte süvariler vardı) hızlı bir yürüyüş yaptı ve fecirde düşmanın bulunduğu yere geldi. Onlar hiçbir şeyden habersiz olarak dururken, müslümanların ani saldırısı karşısında çok sayıda ölü bırakarak kaçmak zorunda kaldılar. Hz. Ebu Bekir, kaçanları Zül-Kassa'ya kadar takip etti. Numan b. Mukarrin'i bir miktar askerle orada bırakarak Medine'ye döndü. İrtidat eden Absoğulları ile Zubyanoğulları, aldıkları bu yenilginin acısıyla kabileleri içerisindeki müslümanları öldürmeye ve çevrede bulunan diğer müslümanlara saldırmaya başladılar. Bu haber Ebu Bekir (r.a)'a ulaştığı zaman o, müthiş bir şekilde hiddetlendi ve müslümanları çeşitli şekillerde öldüren mürted kâfirlerin, öldürdükleri müslümanlara karşılık olarak korkunç bir şekilde öldürüleceklerine dair yemin etti (Taberî, III, 246; İbnül-Esîr, II, 345). Bu olaydan sonra, müslümanların moralleri düzeldi ve kabileler içerisinde irtidat eden kimselerin bir bölümü tekrar İslâma dönmeye ve yeniden zekat mallarını Medine'ye göndermeye başladılar. İbnül-Esir'in kaydına göre de kırk gün sonra Usame b. Zeyd seferden dönerek Medine'ye geldi. Hz. Ebu Bekir onları sefer yorgunluğunu üzerlerinden atmaları için Medine'de bıraktı ve tertip ettiği kuvvetlerin başına geçerek, Necd yönünde bulunan Zül-Kassa'ya doğru hareket etti. Bu nazik ortamda Hz. Ebu Bekir (r.a)'ın bizzat savaşa çıkmasını doğru bulmayan bazı kimseler ona müracaat ederek Medine'de kalmasını istediler. Bu kimseler, eğer Halife Ebu Bekir (r.a)'a bir şey olursa, içinde bulunulan kritik durumun müslümanlar için bir felakete dönüşmesinden endişe ediyorlardı. Ebu Bekir (r.a); müslümanları bizzat koruyacağını söyleyerek bu teklifi reddetti (Taberî, III, 247).

Yolda kendisine katılan komutanlarından Mukarrinoğlu Numan, Abdullah ve Suveyd kardeşlerle birlikte Rebezelilerin toplandığı Ebrak denilen yere kadar ilerledi ve burada yapılan savaşta mağlup olan ve komutanlarını kaybeden Abslar ve Benu Bekr'ler dağılarak suratli bir şekilde bölgeden uzaklaştılar. Günlerce Ebrak'da kalan Ebu Bekir (r.a), Benu Zübyan'ları mağlup etti ve topraklarını ganimet olarak değerlendirerek bu arazileri Benu Zübyan'lar için yasak bölge ilan etti. Onun bu galibiyeti üzerine mürtedlerin çoğunluğu tekrar İslâm'a döndü. Ebu Bekir (r.a), itaat altına aldığı bu kimselere karşı Rasûlüllah (s.a.s)'in sünnetine uyarak oldukça yumuşak davranmıştır. Öte taraftan, dağılan Abs ve Zübyan kuvvetleri peygamberlik iddiasında bulunan Tuleyha'nın yanına gittiler. Tuleyha, Sumeyra'dan hareket ederek Buzaha'ya yöneldi ve burada karargâh kurdu. Medine'ye dönen Ebu Bekir (r.a) savaş hazırlıklarına girişti ve orduyu on bir kısma ayırarak her birine bir bayrak verip görev sahalarını belirledi. Buna göre, Halid b. Velid, Buzaha'da bulunan yalancı peygamber Tuleyha ile savaşacak, peşinden Butah'da bulunan Malik b. Nuveyre üzerine yürüyecek, İkrime b. Ebi Cehl Müseyleme ile mücadele edecek, Muhâcır b. Ebî Ümeyye, Esved el-Ansî'nin bağlılarına karşı harekete geçecek, peşinden de Kays b. Makşuh ve onu destekleyen diğer Yemenliler'e karşı, Ebnalar'a yardım edecek ve sonra Kindelileri te'dip için Hadramut'a yönelecek. Halid b. Said, Suriye taraflarına; Amr b. el-As, Kuzâ'aya karşı yürüyecek; Huzeyfe b. Mıhsan, Deba halkıyla savaşacak; Arfece b. Herseme, Mehre kabilesiyle; Tureyfe b. Haciz, Benî Süleym'i ve onlarla birlikte hareket eden Havazinliler'i itaat altına alacak; Süveyd b. Mukarrın, Yemen'in Tıhame bölgesine; Alâ b. el-Hadramî, Bahreyn'e gidecekti. Halife, Şurahbil b. Hasane'yi de, İkrime b. Ebî Cehl'in arkasından göndererek, İkrime'nin Yemen'den ayrılıp Kuzâ'alılar üzerine yöneldiği zaman ona iltihak etmekle görevlendirdi (Taberî, III, 248-249).

Ebu Bekir (r.a), orduyu Zül-Kassa'da taksim etti ve görevlendirdiği komutanlar birliklerini alarak görev bölgelerine doğru harekete geçtiler. Hz. Ebu Bekir irtidat eden kabilelere elçilerle, orduların önünden mektuplar göndererek onları İslam'a dönmeye davet ediyor ve tavırlarının doğuracağı sonuçlar hakkında onları uyarıyordu (Bu belgenin tam metni için bk. Taberi, Tarih, III, 249-251). Öte tarafta, mürtedlere karşı gönderdiği komutanlara da, düşmanla karşılaşıldığı zaman nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda talimatlar verdi. Bu talimatlar; Allah'dan korkmaları, Allah'ın emri dışına çıkanlarla savaşmada gayretli olmaları; savaştan önce düşmanın İslam'a davet edilmesi; karşı tarafa fayda ve zararlarına olan herşeyin açıkça izah edilmesi; emirlere uyanların açıkladıkları sözlerinin kabul edilerek iyi muamelede bulunulması; ganimetin şer'i kurallara göre taksimi ve müslümanlara her hal ve durumda iyi davranılması gibi maddeleri içeriyordu.


Halid b. Velid'in Tuleyha meselesini Çözümlemesi
Tuleyha, Beni Esed b. Huzeyme'ye mensup olup, Rasûlüllah (s.a.s)'in son zamanlarında peygamberlik iddiasında bulunmuştu. O, bağlı bulunduğu Esedoğullarına kendisine Cebrail'in geldiğini söyleyerek bazı tuhaf şeyler uyduruyor ve onlardan kendisine tabi olmalarını istiyordu. Kendisine tabi olanlara namaz kılarken secde etmeyi yasaklıyor ve Allah'ın buna ihtiyacı olmadığını ve, O'nu ayakta zikretmelerini emrediyordu. İbnül-Esir; "Kabilecilik taassubundan dolayı çok sayıda Arap ona tabi oldu" demektedir (İbnül-Esir, a.g.e., II, 344). Bu yüzden ona bağlı olanların çoğu Esed, Gatafan ve Tay kabilelerine mensuptular. Fezare ve Gatafanlılar Taybe'nin güneyinde toplanmış,

Tay kabilesi ise kendi topraklarının sınırda beklemekte idiler. Tuleyha'nın mensup bulunduğu Esed oğulları ise Sumeyra'da toplanmıştı. Abs, Sa'lebe ve Mürreliler ise Rebeze dolaylarında, Ebrek'de beklemekteydiler. Onların bir kısmı burada kalmış, diğer bir kısmı da Zül-Kassa'ya giderek Medine'yi tehdit etmişlerdi. Bizzat halifenin başında bulunduğu kuvvetler tarafından, önce Zül-Kassa'da sonra da Abrek'de yenilgiye uğrayan grup Sumeyra'dan ayrılıp, Gatafan ve diğer kabilelerle birleşerek Tay kabilesi arasında bir su kenarı olan Buzaha'da karargah kuran Tuleyha'ya iltihak etti. Bu olay üzerine Tuleyha Tay kabilesinin Cedile ve Gavş boylarına adam göndererek kendisine iltihak etmelerini emretti. Onların bir bölümü acele olarak onun yanına hareket ettiler; arkada kalanlara da gelmelerini söylediler.

Ebu Bekir (r.a), Halid b. Velid'e ilk önce Eknaf'da bulunan Taylıların üzerine yürümesi, peşinden Buzaha'da toplananlarla savaşması, sonra da Butah'a yönelmesi talimatını verdi. Halid'den önce, Adıy b. Hatem et-Taî Medine'den kabilesinin yanına giderek onları üzerlerine gelen orduyla korkuttu ve Halife'ye itaate çağırdı. Onlar, bu çağrıya uyarak, Adiy'den kendileri için Halid'den eman almasını ve kendilerine mühlet vermesini istediler. Onlar, Buzaha'da bulunan kabilenin diğer mensuplarını, Tuleyha'nın öldürmesinden korkuyorlardı. Adiy, durumu Halid'e bildirdi. O da onlara zaman tanıdı. Taylılar, Tuleyha'nın yanında bulunan akrabalarına haber gönderdiler. Onlar da oradan ayrılarak Halid'le birleştiler. Daha sonra Adiy'in teşebbüsü ile Cedileliler de İslam'a dönüp Halid'e iltihak ettiler. Tay ve Cedilelilerden bin beşyüz kişinin iltihakıyla daha da güşlenen Halid, Buzaha'ya Tuleyha'nın üzerine yürüdü. Benu Amirliler etraftan, hangi tarafın galip geleceğini gözetlemekte idiler. Halid b. Velid Tuleyha ile savaşa tutuştu. Tuleyha'nın yanında Uyeyne b. Hısn komutasında yedi yüz kişilik Fezareli asker bulunmaktaydı. Savaşın şiddetlendiği bir sırada Uyeyne bir kaç defa Tuleyha'nın yanına gidip kendisine Cebrail'in savaşın sonucu hakkında haber verip vermediğini sordu. Tuleyha sonunda ona; "Evet geldi ve bana; "bir gün düşmanlarınla karşılaşacaksın. Başlangıçta aleyhinde de olsa sonunda savaşı kazanacaksın. Değirmen gibi insan öğüten kanlı bir savaş... Ve işte unutamayacağın bir söz" diye haber getirdi" dedi. Uyeyne ona; "unutamayacağın bir sözmüş..." dedi ve askerlerine; "Ey Fezareliler! Bu adam bir yalancıdır. Savaşı bırakıp geri dönün" emrini verdiğinde adamları ona uydu. Savaşı kaybeden Tuleyha, atına binerek Suriye'ye kaçtı. Sonra da Kelb kabilesinin yanına gitti. Esed oğulları ve Gatafanlıların tekrar İslâm'a döndüğünü duyduğu zaman o da iman etti. Hz. Ebu Bekir (r.a) vefat edinceye kadar, Kelblilerin arasında yaşamaya devam eden Tuleyha ancak onun vefatından sonra Medine'ye gitmiş ve Ömer (r.a)'a bey'at etmişti. Tuleyha Hz. Ömer döneminde vukubulan Kadisiye ve daha sonraki savaşlarda akıl almaz kahramanlıklar göstermiş ve bu sefer gerçekten iman ettiği İslam için hayatını sürekli tehlikelere atarak hizmet etmekten geri kalmamıştır.




Benzer Konular

13 Nisan 2018 / ThinkerBeLL Dinler Tarihi
11 Haziran 2012 / ThinkerBeLL Tarih
23 Ağustos 2009 / Daisy-BT Edebiyat tr
30 Mart 2010 / LaSalle Basın/Magazin tr
16 Temmuz 2012 / Misafir Edebiyat tr