İsra ve Miraç Mucizeleri
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi
Miraç, yükseğe çıkmak anlamındaki uruc kökünden türemiş bir kelimedir ve merdiven demektir. Konumuz olan terim anlamı ise, Allah Teâlâ’nın, kulu ve peygamberi Hz. Muhammed'i Hicret'ten yaklaşık bir buçuk sene evvel bir gece kendi katma çıkarması, bu vesileyle ona ilahi güzellikleri seyrettirmesidir. Bu mucize Mekke devrinin 2. yılında Recep ayının 27. gecesi vukua gelmiştir. Kur'an-ı Kerim'de Mirac'a ilişkin âyet-i kerime şöyledir:
Mirac'ın Mekke'den Kudüs'e kadar olan kısmı Kur'an ayetiyle sabit olduğu için kesindir. Üzerinde ihtilaf yoktur. Tartışmalar Kudüs'ten sonrası içindir. Buradan sonrası sahih (doğru) hadislerle haber verümiştir. Müslümanların hemen hemen tamamı bizzat peygamber tarafından haber verilen bu kısmın gerçekleştiğine de inanırlar. Hadisler Mirac'ın çeşitli yönleri hakkında bilgi verdiği halde, Mescid-i Aksa'dan sonrasının bedensel ve ruhsal olarak mı meydana geldiği hakkında bilgi vermez. Fakat Müslümanların çoğunluğu Mirac'ın her bölümünün beden ve ruh birlikte ve uyanık halde vukua geldiğine inanırlar.
Miraç hadisesinin gece meydana geldiğini belirtmiştik. Bazı âlimler olayın geceleyin meydana gelmesinin müminlerin imanlarını artırmaya, müşriklerin de sapıklıkta direnmelerine bir vesile teşkil ettiğine inanırlar. Peygamberimiz Miraç olayını haber verdiği zaman müşrikler kendisini soru yağmuruna tuttular. Kudüs ve Mescid-i Aksa hakkında sorular sordular. Hz. Muhammed (S.A.V.) daha önce buralara hiç gitmediği halde müşriklerin bütün sorularını cevaplandırdı. Yine de kalplerinde imana bir eğilim olmadı. Müşrikler Hz. Ebubekir'e "Duydun mu, arkadaşın (Muhammed) bu gece Mekke'den Kudüs'e gittiğini oradan da göğe uruc ettiğini söylüyor" dediler. Bunu söylerken "Bu kadarı da olmaz, artık iyice (haşa) zırvaladı" demek istiyorlardı. Fakat Ebubekir henüz peygamberi görmediği halde müşriklere "Bu dediğinizi Muhammed mi söylüyor?" diye sordu. Onlar "evet" dediler. Ebubekir, "Eğer o söylüyorsa doğrudur" dedi. Bu yüzden de kendisine "Sıddık" (tereddütsüz tasdik edip bağlanan) lakabı verildi.
Miraç gecesinde Allah Teala tarafından Hz. Muhammed'e ve ümmetine bazı armağanlar verilmiştir. Bunlar:
Miraç hadisesinin ilk kısmı olan ve Allah Tealâ'nın Hz. Muhammed'i geceleyin Mekke'den Medine'ye yürütmesi demek olan İsra mucizesi Kur'an'da yer almış, İsra (gece yürütmesinden bahseden âyetin bulunduğu süre de İsra suresi adını almıştır. İsra suresinde toplum hayatının ve toplumsal ilişkilerin omurgasını teşkil eden on iki esas tebliğ edilmiştir. Bu esaslar da şöyledir:
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar
Miraç, yükseğe çıkmak anlamındaki uruc kökünden türemiş bir kelimedir ve merdiven demektir. Konumuz olan terim anlamı ise, Allah Teâlâ’nın, kulu ve peygamberi Hz. Muhammed'i Hicret'ten yaklaşık bir buçuk sene evvel bir gece kendi katma çıkarması, bu vesileyle ona ilahi güzellikleri seyrettirmesidir. Bu mucize Mekke devrinin 2. yılında Recep ayının 27. gecesi vukua gelmiştir. Kur'an-ı Kerim'de Mirac'a ilişkin âyet-i kerime şöyledir:
"Kulum (Muhammed S.A.V.) bir gece Mescid-i Haram'dan alıp etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah her türlü noksanlardan münezzehtir. (Bunu) o peygambere âyetlerimizden bazılarını gösterelim diye (yaptırdık). Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilen ve görendir." (İsra Suresi, 1)Miraç olayı İslam tarihinde üzerinde çok durulan çok konuşulan bir konudur. Çok çeşitli yönlerden ve açılardan Miraca yaklaşılmıştır. Tartışılan tarafları vardır. Miraç Cenab-ı Hakk'ın Hz. Muhammed'e iltifat ve itibarının zirvesini teşkil eder. Başka hiçbir kula ve peygambere Yüce Mevla bu ölçüde bir lütuf ve ihsanda bulunmamıştır. Mirac'da üzerinde birleşilen nokta Muhammed (S.A.V.)'in Allah katma çıkmasıdır. Ama bu çıkış nasıl olmuştur? Kimileri Miraç'ın ruhsal olarak gerçekleştiğini, kimileri ruhsal ve bedensel olarak gerçekleştiğini, kimileri de uyku esnasında sadık (doğru, gerçek) rüya halinde meydana geldiğini kabul ve iddia etmişlerdir. Bir kısım bilginler ise Mirac'ın Mescid-i Haram'dan (Mekke'den) Mescid-i Aksa'ya (Kudüs'e) kadar olan kısmının ruh ve beden birlikte gerçekleştiğini, Mescid-i Aksa'dan sonraki kısmını ise ruhani olduğunu söylemişlerdir.
Mirac'ın Mekke'den Kudüs'e kadar olan kısmı Kur'an ayetiyle sabit olduğu için kesindir. Üzerinde ihtilaf yoktur. Tartışmalar Kudüs'ten sonrası içindir. Buradan sonrası sahih (doğru) hadislerle haber verümiştir. Müslümanların hemen hemen tamamı bizzat peygamber tarafından haber verilen bu kısmın gerçekleştiğine de inanırlar. Hadisler Mirac'ın çeşitli yönleri hakkında bilgi verdiği halde, Mescid-i Aksa'dan sonrasının bedensel ve ruhsal olarak mı meydana geldiği hakkında bilgi vermez. Fakat Müslümanların çoğunluğu Mirac'ın her bölümünün beden ve ruh birlikte ve uyanık halde vukua geldiğine inanırlar.
Miraç hadisesinin gece meydana geldiğini belirtmiştik. Bazı âlimler olayın geceleyin meydana gelmesinin müminlerin imanlarını artırmaya, müşriklerin de sapıklıkta direnmelerine bir vesile teşkil ettiğine inanırlar. Peygamberimiz Miraç olayını haber verdiği zaman müşrikler kendisini soru yağmuruna tuttular. Kudüs ve Mescid-i Aksa hakkında sorular sordular. Hz. Muhammed (S.A.V.) daha önce buralara hiç gitmediği halde müşriklerin bütün sorularını cevaplandırdı. Yine de kalplerinde imana bir eğilim olmadı. Müşrikler Hz. Ebubekir'e "Duydun mu, arkadaşın (Muhammed) bu gece Mekke'den Kudüs'e gittiğini oradan da göğe uruc ettiğini söylüyor" dediler. Bunu söylerken "Bu kadarı da olmaz, artık iyice (haşa) zırvaladı" demek istiyorlardı. Fakat Ebubekir henüz peygamberi görmediği halde müşriklere "Bu dediğinizi Muhammed mi söylüyor?" diye sordu. Onlar "evet" dediler. Ebubekir, "Eğer o söylüyorsa doğrudur" dedi. Bu yüzden de kendisine "Sıddık" (tereddütsüz tasdik edip bağlanan) lakabı verildi.
Miraç gecesinde Allah Teala tarafından Hz. Muhammed'e ve ümmetine bazı armağanlar verilmiştir. Bunlar:
1 - Beş vakit namazBu âyetlerde İslam inançlarının esasları özetlenmektedir. Bu âyetlerin anlamı şöyledir:
2 - Muhammed ümmedinden Allah'a şirk koşmayanların mutlaka cennete girecekleri vadi
3 - Bakara suresinin son üç âyeti
- Semavat ve arzda bulunanların hepsi Allah'ın mülküdür. Gönlünüzde olanları açığa vursanız da gizleseniz de (farketmez), Allah onunla sizi sorguya çeker, sorgudan sonra dilediğini affeder, dilediğine azap eder. Allah her şeye kadirdir. (Bakara s. 284)
- Gönderilen peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de iman ettiler. Onlardan her biri Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. (Biz de onun için) Allah'ın peygamberlerinden hiçbirini ayırmayız (hepsine inanırız). Onlar "işittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz mağfiretini niyaz ederiz. Dönüş yalnızca sa-nadır"dediler. (Bakara s. 285)
- Allah her şahsa, ancak gücü yettiği kadar sorumluluk yükler. Herkesin kazandığı, ya kendi lehinedir, yahut aleyhinedir. (Bundan sonra şöyle dua edin!" Ey Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi hesaba çekme (yarlığa). Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bizim gücümüzün yetmediği işlerden bizi sorumlu tutma, bizi affet, bizi bağışla, bize acı. Çünkü sen, bizim mevlamızsın. Kâfir kavimlere karşı bize yardım et. (Bakara s. 286)
Miraç hadisesinin ilk kısmı olan ve Allah Tealâ'nın Hz. Muhammed'i geceleyin Mekke'den Medine'ye yürütmesi demek olan İsra mucizesi Kur'an'da yer almış, İsra (gece yürütmesinden bahseden âyetin bulunduğu süre de İsra suresi adını almıştır. İsra suresinde toplum hayatının ve toplumsal ilişkilerin omurgasını teşkil eden on iki esas tebliğ edilmiştir. Bu esaslar da şöyledir:
1. Allah'a şirk koşmamak. Tevhid inancının esasını teşkil etmektir.
2. Ana-babaya iyilik, hürmet ve itaat etmek. Ailede sağlam bir temelin şartıdır.
3. Hısımlara, yoksullara, yolda kalmışlara haklarını vermek, onlara yardım ederek yedirmek, içirmek.
4. İsraf etmemek, ifrat ve tefrite sapmayarak, ikisi arasındaki orta yolu bulmak.
7. Haksız yere adam öldürmemek, cana kıymamak.5. Çocukları öldürmemek.6. Zinaya yaklaşmamak.
8. Yetimlerin mallarına kötü niyetle el uzatmamak ve onlara iyi muamele etmek.
9. Verilen sözü yerin getirmek ve ahde vefada bulunmak.
10. Ölçerken tartarken doğruluktan ayrılmamak.
11. İyice tahkik edilip öğrenilmeyen şeylerin ardına düşmemek.
12. Kibirli gururlu bir tavır takınmamak. Bu tavrı ilan edercesine kurula kurula yürümemek.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!