Arama

Adak Nedir? Adak Hakkında

Güncelleme: 24 Temmuz 2018 Gösterim: 52.303 Cevap: 4
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
8 Eylül 2007       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

Adak

Ad:  adak.jpg
Gösterim: 427
Boyut:  7.9 KB

Adak nedir ve çeşitleri nelerdir?


Sponsorlu Bağlantılar
Adak, k
işinin dinen yükümlü olmadığı halde, farz veya vacip türünden bir ibadet yapacağına dair Allah’a söz vermesidir.
Nezr, ya'nî adak ibâdettir. Adak ancak Allah için yapılır. Kul için yapılmaz. Adak, bir ibâdettir. Çünkü, namaz, oruç, hacca gitmek ve başka ibâdetler nezr olunur. Nezrin yerine getirilmesini dînimiz emretmektedir. Getirilmezse, günâh olur. Hac sûresi, 29.âyet-i kerîmesinde meâlen, (Adaklarını yerine getirsinler) buyurulmuştur. Bunun için, nezri yerine getirmek vâcibdir.
Bir şeyi adamak iki türlü olur: Mutlak adak, şarta bağlı adak.

1- Mutlak adak:

Allahü teâlâ için, bir sene oruç tutacağım, demek gibidir. Bir şarta bağlı değildir. Bunu söylerken, kastetmese de, söz arasında dilinden çıkmış ise de, yapması vâcib olur. Çünkü, adakta niyetsiz, düşünmeden söylemek, ciddî, istiyerek söylemek gibidir. Hattâ, Allahü teâlâ için, bir gün oruç tutmak üzerime borç olsun, diyeceği yerde, bir ay oruç tutmak diye ağzından çıksa, bir ay tutması lâzım olur.
Şarta bağlı olmıyan adağı, fakîr olsa da, hemen yapması lâzım olur. Yapmadan ölüm hâli gelirse, keffâret için vasıyet lâzım olur.

2- Şarta bağlı olan adak:

Murâd edilen, istenilen şart hâsıl olunca, yerine gelince adağı yerine getirmesi lâzım olur. Yerine getirmeyip, yemîn keffâreti yapması da câizdir. şarta bağlı olan adak, şart edilen şeye karşılık olarak yapılmamalı, Allahü teâlâya şükür olarak yapılmalıdır.
Şarta bağlı olan adağı, şart hâsıl olmadan önce yapmak câiz değildir. Meselâ, (Hastam iyi olursa, Allah için şu kadar sadaka vermek ve sevâbını seyyid Ahmed Bedevî hazretlerine bağışlamak adağım olsun) deyip, hasta iyi olmadan önce adağını yapması câiz olmaz. Hasta iyi olduktan sonra yapması lâzım olur.

Adak eti


Fakîr veya zengin, adakta bulunursa, adak hayvanın etinden yiyemez ve zekât verilmesi câiz olmayan anasına, babasına, evlâtlarına, kocasına veya karısına, fakîr olsalar da, yediremez. Yerse veya bunlara yedirirse yenilen etin kıymetini, fakîrlere sadaka verir. Akrabâsından ve evinde bulunanlardan, zekâtını vermesi câiz olan büyük, küçük herkes yiyebilir. Bunların içinde zengin olanlar yiyemez. Yerlerse, adak sahibi, bunların yediklerinin kıymetini fakîrlere verir.
Fakîre verirken bunun adak bedeli olduğunu söylemek gerekmez. "Hediyedir" dense de câizdir.

Adağın şartları


Adanan şeyin yapılmasının lâzım olması için, şunlara uygun olması gerekir:
1- Bir farz-ı ayn veya vâcib cinsinden olması lâzımdır. Meselâ oruç, namaz, sadaka gibi. (Şu işim olursa, yüz metre koşacağım) şeklinde bir adak sahîh olmaz.
2- Başlı başına bir ibâdet olması lâzımdır. Meselâ abdest almak başlı başına bir ibâdet olmadığı için adak olmaz.
3- Kendisi günâh olmamalıdır. Harâm bir şeyi adamak yemîn olur. Bunu yapması günâh olur. Meselâ birini öldürmeyi adayan, onu öldürmez, yemîn keffâreti verir.
Bayram günü oruç tutmak harâmdır. Fakat orucun kendisi harâm olmadığı için kurban bayramı günü oruç adamak câiz olur. Başka gün tutması lâzım olur.
Bunun gibi nâfile namazı cemâ'atle kılmayı adayan kimse, mekrûh işlememek için, bu namazı yalnız başına kılar.
4- Yapması kendine zâten farz olan bir şeyi adamak sahîh olmaz. Meselâ bu seneki Ramazan orucumu tutacağım demek adak olmaz.
5- Adanan şeyin mal olması, mülkündekinden çok olmaması ve başkasının malı olmaması lâzımdır. Meselâ bir kimsenin, gözünü falanca kimseye vermek için adaması sahîh olmaz.
Bir milyon lirası olan, bir milyar lira sadaka vermek için adakta bulunsa, bir milyonu verir. (Oğlumun hastalığı iyi olursa, onun maaşından bir hayvan keseceğim) diye adakta bulunmak sahîh olmaz. Kendi malından adaması lâzımdır.

Evliyâya adak


Şarta bağlı olarak evliyâya adak yapmak, kendini, günâhı çok, duâ etmeye yüzü yok bilerek, mübârek birini vesîle edip, Allahü teâlâya yalvarmak demektir.
Meselâ, (Hastam iyi olursa veya şu işim hâsıl olursa, sevâbı Seyyidet Nefîse hazretlerine olmak üzere, Allah için, üç Yasîn okumak veya bir koyun kesmek nezrim olsun) deyince, bu dileğin kabûl olduğu çok tecrübe edilmiştir. Burada, Allahü teâlâ için Kur'ân-ı kerîm okunup veya koyun kesip, sevâbı Seyyidet Nefîse hazretlerine bağışlamakta, onun şefâ'ati ile, Allahü teâlâ, hastaya şifâ vermekte, kazâyı, belâyı gidermektedir.
Bir dilek için adak edilen bir ibâdet, o dileği hâsıl etmez. Bu ibâdet, o dileğin hâsıl olması için yapılmaz. Allahü teâlâ, o ibâdetten dolayı veya sevdiği bir kuluna yapılan bir iyilikten dolayı, merhamet ederek, o dileği kabûl ve ihsân etmektedir.

Horoz ve adak


Adak ile adak kurbanı ayrıdır. (Hastam iyi olursa, Allah rızâsı için bir horoz kesip etini fakîre tasadduk edeceğim) diyen, horozu keser ve etini bir fakîre verir. Fakîre tasadduk edeceğim demese de, adak edilen şey, fakîrlere verileceği için sahîh olur. (Horoz kesmek nezrim olsun) demekle adak sahîh olur.
Kurbanlık hayvanlar deve, sığır ve davardır. Bu hayvanlardan başkası kurban olarak adanmaz. Bunun için horozdan kurban adamak câiz değildir.

Adak kurbanının da bayramda mı kesilmesi lâzımdır?


Bayram kurbanından başka bir de nezir [adak] kurbanı vardır. Adak yaparken kurban kelimesini söylemeyip de, filan işim olursa, Allah rızâsı için bir koç keseceğim diyen, dileği hasıl olunca, bayramı beklemeden kesebilir. Kurban hayvanı fakîrlere veya hayır cemiyetlerine diri olarak verilmez. Mutlaka kesilmesi gerekir.

BAKINIZ Adak Nedir?
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2018 21:06
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Kasım 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Adak Nedir? Adak ile ilgili Ayet ve Hadisler


Allah'u Teâlâ'ya ibâdet maksadıyla mükellef olmadığı halde mübah olan bir işi yapmayı kararlaştırmak, kişinin öyle bir ameli kendisine vâcip kılması ve bunu yapacağına dair Allah'a söz vermesine Adak denir.
Sponsorlu Bağlantılar

Allah rızası için yapılan adaklar Allah katında geçerlidir. Yalnız Allah'ın rızası gözetilirse böyle bir ibâdetten sevap elde edilir. Sırf Allah rızası için oruç tutmak, sadaka vermek, Kur'an okumak namaz kılmak gibi. Ancak sırf dünyevî bir maksat uğruna yapılan adaklar geçerli değildir. "Falan bir işim olursa şu kadar oruç tutacağım", veya şu kadar sadaka vereceğim demek gibi. Buna benzer dünyaya yönelik isteklerin olması halinde yapılan adaklarda sırf dünyevî bir arzu taşıdığından ibâdetlerde aranan ihlâs* ve Allah rızası özelliği kaybolmuş oluyor. Aslında böyle bir adak Allah'ın takdirini değiştirmez. Mukadder ne ise o olur. Fakat her ne olursa olsun "falan işim olsun, şöyle böyle oruç tutacağım, sadaka vereceğim..." gibi adakları yaptıktan sonra mutlaka yerine getirmek vâcip olur.

Allah'ın rızasını ve yardımını istemek maksadıyla yapılan bu ibâdet genellikle bütün semâvî dinlerde vardır. Kur'an-ı Kerim'de Hz. Meryem ile ilgili olarak anlatılan kıssada annesinin şöyle dediği ve adakta bulunduğu ifade edilmektedir: "Hani İmran'ın karısı şöyle demişti: 'Rabbim' karnımda taşıdığım çocuğu sadece sana hizmet etmek üzere adadım. Bunu benden kabul buyur Allah'ım sen her şeyi çok iyi işiten ve çok iyi bilensin. " (Âl-i İmrân, 3/35). Ve yine Hz. Meryem'e şöyle hitab edilmişti: "İnsanlardan birini görürsen "Rahman olan Allah'a konuşmama orucu adadım bugün kimseyle konuşmayacağım" de." (Meryem, 19/26). Yalnız Semâvî dinlerde değil, kısmen semâvî din özelliği ve kalıntıları taşıyan bazı toplum ve dinlerde de adak inancına rastlanmaktadır. Yahudi ve Hristiyanların yanısıra eski Çin, Türk ve Arap toplumlarında adakların yapıldığı bilinmektedir.

Kur'an-ı Kerim'de adak ile ilgili olarak bazı hususlar zikredilmişse de bu konuda herhangi bir emir veya nehiy mevcut değildir. Fakat ileride de ele alınacağı gibi adaklar yapıldıktan sonra mutlaka yerine getirilmesi gerekmektedir.

Bazı hadislerde Rasûlullah (s.a.s.), yapıldıktan sonra Allah'a itaat kabılinden olan adakların yerine getirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. (Tecrid-i Sarih Tercüme ve Şerhi, XII, 226 vd.) Adağın Hz. Peygamber tarafından yasaklandığını ileri sürenler olmuşsa da, bu adaklar insanı kaderden müstağni kılmaya sürükleyen anlayışlara dayalı olan adaklardır. Çünkü yapıldıktan sonra mutlaka yerine getirilmesi kesin olarak emredildiğine ve bu konuda gayet açık hükümler bulunduğuna göre, yasaklanmış bir hususun yapıldıktan sonra yerine getirilmesi isteniyorsa bu yasak ne ile izah edilebilir?

Adak, yemin keffâretinde olduğu gibi yerine getirilmesi kişinin İslâmî hükümlere olan sadakatine bağlıdır. Böyle bir adağı yaptıktan sonra onu yapmaması halinde İslâm devleti yetkilileri ibâdeti ihmal ettiğinden dolayı onu bu konuda zorlayamazlar. Ancak Cenab-ı Hakk Kur'an-ı Kerim'de "Nezirlerini edâ etsinler" (el-Hacc, 22/29) buyurmaktadır.

  • Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur. (2/270)
  • Hani İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olanı 'her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak' Sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz işiten, bilen Sensin Sen" demişti. (3/35)
  • Artık ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: "Ben Rahman'a oruç adadım bugün hiç kimseyle konuşmayacağım. (19/26)
  • Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler. Beyt-i Atik'i tavaf etsinler. (22/29)
  • Adaklarını yerine getirirler ve şerri (kötülüğü) yaygın olan bir günden korkarlar. (76/7)

Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2018 21:17
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
22 Aralık 2009       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Adak Nedir? Adak Hakkında
Tanrı'ya veya onun yerine kabul edilen yüce bir güce saygı göstermek ve rızasını kazanmak amacıyla bir fedakârlıkta bulunmak yahut bir ibadeti yapmak için verilen söze adak denir. Farklı din ve anlayışlara göre, adağın niteliği değişmekledir. Eski Yunan'da bazı doğal afet­lerden, fırtınadan, salgın hastalıklardan adak verilmekle kurt ulunacağına inanılırdı. Yine bazı anlayışlara göre; insanlar tanrıların hoş­nutluğunu kazanıp, onlardan gelecek gazap­lardan korunmak için fedakarlıklarda bulun­maları, bu nedenle de hayvan, insan ve halta öz evladın kurban edilmesi gerekiyordu. Ada­ğın felsefesinde bir dileğin Tanrı tarafından yerine getirilmesini sağlamak veya yerine gel­mesinden sonra ona şükran İfadesi olmak ya­tar. Bazaıı bir yatır veya eren türbesine bir şe­yin adanması da sözkomısu olur. Buna göre yi­yecek, kurban ve mum adanabilir.
Bu tür anlayışlarda adak ile Tanrı'nin veya insanüstü bir gücün hoşnutluğu sağlanmak is­lenirken; biryandan da adak sayesinde bazı is­teklerin kabul edilebileceği inancı göze çarp­maktadır. Yaratıcının insanların dünyevi bazı istek ve arzularını, onlarla belirli bir alışveriş sonucu tayin etmesinin sözkonusıı olmadığı dikkatten uzak tutulmaktadır.
İslam'ın konuya bakışı diğer din ve anlayış­lardan tamamen farklıdır. Öncelikle adak, dünyevi maksatlar içici yapılmamakla; adağın yapılması, Allah'ın rızasını kazanmayı hedef almaktadır. İslam'da adağın, kişinin dünyevi çıkarı ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Allah rı­zası için Kur'an okumayı, sadaka vermeyi ve­ya bir kurban kesmeyi kendi kendine adayan kişi bunu yapmak zorundadır. Adağın yapıldı­ğı şekilde yerine getirilmesi vaciptir. Ayrıca adak, günah olmayan bîr iş veya davranış ol­malıdır. Türbelere mum, tel vb. şeyler ada­mak, İslâm dininde haram olan davranışlar­dandır. İslamî çerçeve içinde yer atan adakta, kişinin Allah'ın rızasını kazanmak üzere ken­dinden bir fedakarlık yaptığı ve bunun karşılı­ğında ondan birşey bckleyemeyeceği anlaşıl­maktadır. Bir işe bağlı olarak yapılan adaklar varsa da, sırf Allah rızası için yapılanlar kadar samimiyeti ifade etmezler. Kur'an-ı Kerim'dc adaktan Dehr; 7, Al-İ İmran, 35 ve Hacc; 29 ayetlerinde söz edilir. İslâm'da adak kurban kesme şeklinde olabileceği gibi, inzivaya çekil­me, oruç tutma gibi daha değişik şekillerde de olabilir. I şifimi açıdan adaktan adağı adayan kişinin yakınları yararlanamazlar. Bu da ada­ğın İslâmi bir toplumda yardımlaşma ve kar­deşlik duygularını pekiştiriei bir unsur olduğu­nu göstermektedir.
Adak tavrıyla insanlar, adı ne olursa olsun; kendinden yüce olan bir varlığa sığınma ve onun hoşnutluğunu kazanma gibi bir davranı­şın gerekliliğini farkctmİşlerdir. Aynı zaman­da, kendilerinden gelen bir fedakarlığın o yü­ce kudreti memnun edeceğini de kavramışlar­dır. Bu haliyle adak, insandaki Allah inancı­nın köklülüğünü göstermektedir.

Adak Çeşitleri
A- Şarta bağlı olan adaklar

Bunlara ıstılâhî olarak "Muallak Adaklar" denir. Muallak adaklar ikiye ayrılır:
1- Bazı hususların gerçekleşmesine ve yapılmasına bağlanan adaklar. Meselâ 'Hastalığım geçer ve iyileşirsem şu kadar oruç tutacağım' veya 'Şu kadar kurban keseceğim' şeklinde yapılan adak gibi. Bu hastalığı geçerse bu ibâdeti derhal yerine getirmek gerekir. Böyle bir adağı daha sonra yapmak her ne kadar câiz ise de hemen yerine getirilmesi daha sevaptır.
2- Bazı iyi ve güzel hususların gerçekleşmemesi ve yapılmaması için adanan adaklar. Örneğin, 'Falan kimse ile konuşursam şu ibâdeti yapmak üzerime vâcip olsun' şeklindeki adaklar gibi. Burada koşulan şart falan kimse ile konuşmamadır. Bu şarta rağmen o kimse ile konuşulursa adağı yerine getirmek yahut bunun yerine yemin keffâreti ödemek gerekir.
Genel olarak belli bir şarta bağlanan adaklar belirtilen şartın gerçekleşmesinden önce yapılmazlar. Örneğin 'Falan işim olursa şu kadar oruç tutacağım' diye adak yapılıp o işi gerçekleşmeden adadığı orucu tutarsa adağını yerine getirmiş olmaz. Adı geçen işi gerçekleşince yeniden o orucu tutması gerekir.
Aynı şekilde bu tür bir adak belirli bir zaman, yer ve kişilere yahut belli bir şekle bağlanırsa mutlaka bu belirlenen şekilde yapılması şart değildir. Meselâ 'Falan işim olursa falan gün veya falan ay oruç tutacağım, şu parayı falan adama vereceğim', yahut şu kadar namazı falan camide kılacağım' dese belirtilen işi gerçekleşince belirttiği gün veya ayda oruç tutması şart değildir. Zikrettiği kişiye belirlediği parayı vermesi yahut söylediği camide namaz kılması şartı aranmamaktadır. Orucunu istediği bir zamanda tutması, sadakasını istediği kimseye vermesi, namazını istediği herhangi bir camide kılması mümkündür.

B- Şarta bağlı olmayan adaklar
Bunlara da "Mutlak Adaklar" adı verilmektedir. Bu tür adaklar da ikiye ayrılmaktadır.
1- Belirli olan yani muayyen adaklar: Şarta bağlı olmadan yapılan adaklardır. Meselâ 'önümüzdeki perşembe günü oruç tutmayı adamak' gibi.
2- Belirli olmayan adaklar. Bunlara da 'Gayr-i Muayyen Adaklar' denir. Bu tür adaklar da hiçbir şart ve zamana bağlı olmayan adak türleridir. Meselâ "Şu kadar gün oruç tutacağım" diyerek hiçbir şart ve zamana bağlamadan bir müddet oruç tutmayı adamak gibi.
Bütün bu hükümlere göre Mutlak yani bir şarta bağlı olmadan adanan oruçların kesin olarak yerine getirilmeleri gerekir. Belirli bir zamanda yapılması adanan adak başka bir günde kaza edilmelidir. Aynı şekilde bu tür mutlak adaklarda belirli bir yer ve kişi ile belirli bir miktar da önemli değildir. Mühim olan bu adakların yerine getirilmesidir. Belirlenen yer, kişi ve miktarlar değiştirilebilir.
Sami ŞENER
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2018 21:27
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
17 Kasım 2010       Mesaj #4
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
ADAK
Yapılması mubah olan, yani ya­pılıp yapılmaması bize bırakılan bir şeyi mübahlıktan çıkarıp kendi ken­dimize vacip (Bk.VACİP) kılmaktır. Günde beş vakit namazdan başka na­maz kılmak mubahtır. Kılarsak sevabı vardır ama kılmazsak günâhı yoktur. Fakat bir şarta bağlı olarak "iki re­kat", "dört rekat" namaz kılacağım dersek adamış oluruz. Bu adadığımız namazı kılmak bizim için gerekli ha­le gelmiş olur.
Adak adamanın bazı şartları var­dır. Gelişigüzel adak adanmaz.

Buna göre:
1- Adanan şeyin cinsinden farz ve­ya vacip bir ibadet bulunmalıdır.
2- Bu ibadet bizim zaten yapma­mız gereken bir ibadet olmamalıdır. Sözgelişi, bir kimse namaz kılmayı adayabilir, çünkü hem farz hem de vacip namaz vardır. Ama falan gün öğle namazı kılayım" diye adakta bu­lunamaz, çünkü öğle namazı zaten kendisine farzdır, kılması gereklidir. Oruç da adanabilir. Ama adanan oruç Ramazan orucu olmamalıdır. O zaten farzdır.
Ülkemizde en yaygın adak şekli kurban adamaktır.
Adak çoğu kez bir şarta (koşula) ve zamana bağlı olarak yapılır. (Fa­lan işim şöyle sonuçlanırsa on gün oruç tutacağım veya bir kurban keseceğim" diye adakta bulunan kim­se, işi dilediği gibi sonuçlanırsa ada­ğını yerine getirmesi gerekir, işi dile­diği gibi sonuçlanmazsa bir şey ge­rekmez.
Kurban adamış biri, kestiği kur­banın etinden yiyemez. Adak kurba­nı kesenin eşi, çocukları, anne ve ba­bası da adak etinden yiyemez.
Adak yalnız Allah adına yapılır. Türbeye, evliyaya adak adanmaz.
Basit nedenlerle adak adamayı ne Peygamberimiz ne islam alimleri doğ­ru bulmaz. Hele yerine getirilmesi zor adaklara hiç rızaları yoktur.
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2018 21:28
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
14 Ocak 2013       Mesaj #5
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Adak
  • 2. Sure (Bakara Suresi), 27. Ayet
    Onlar, Allah'a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah'ın korunmasını emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşeri ve ahlâki bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
  • 3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 35. Ayet
    Hani, İmran'ın karısı, "Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin" demişti.
  • 22. Sure (Hac Suresi), 27. Ayet
    İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.
  • 22. Sure (Hac Suresi), 28. Ayet
    Gelsinler ki, kendilerine ait bir takım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah'ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.
  • 22. Sure (Hac Suresi), 29. Ayet
    Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik'i (Kâbe'yi) tavaf etsinler.
  • 33. Sure (Ahzâb Suresi), 23. Ayet
    Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.
  • 76. Sure (İnsân Suresi), 5. Ayet
    İyiler ise, katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler.
  • 76. Sure (İnsân Suresi), 6. Ayet
    Bir pınar ki Allah'ın kulları ondan içer, onu (istedikleri şekilde) fışkırtıp akıtırlar.
  • 76. Sure (İnsân Suresi), 7. Ayet
    O kullar adaklarını yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatmış bir günden korkarlar.
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2018 21:29

Benzer Konular

6 Haziran 2018 / Ziyaretçi Cevaplanmış
5 Aralık 2013 / Ziyaretçi Cevaplanmış
5 Haziran 2010 / TiglonBoYs Siyaset tr
13 Aralık 2016 / sebahat Cevaplanmış
30 Temmuz 2018 / KisukE UraharA X-Sözlük