Arama

Mekruh Nedir? Mekruh Hakkında

Güncelleme: 14 Aralık 2008 Gösterim: 156.626 Cevap: 3
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
16 Aralık 2007       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Mekruh (Arapça: مكروه) İslam dini terimi. Ef'al-i Mükellefin'dendir. İslam'da "hoş görülmeyen, beğenilmeyen şey" manasına gelir. İslam'da dinî bakımdan yasaklanmamış olsa da yapılmaması istenen eylemlere verilen isimdir. Ayrıca mekruh sözcüğü eski dönemlerde Türkçe'de "iğrenç, tiksindirici" gibi manalara da gelmekteydi.
Diğer mana: Haram olmayan, ancak harama yakın.
Sponsorlu Bağlantılar


MEKRÛH



İslâm'ın, yükümlü müminlerin bazı fiillerine verdiği vasıf. Kerahet kökünden ism-i mef'ul. Kerahet; istememek, hoşlanmamak ve çirkin görmek demektir. Mekrûh ise; istenmeyen, hoşa gitmeyen, çirkin iş anlamındadır. Bir fıkıh terimi olarak mekrûh; Allah ve Resulunun, yapılmamasını, bağlayıcı olmayan bir tarzda istediği fiildir.

Yükümlünün fiilleri şu hükümlerden birisine girer: Farz, vacip, sünnet, müstehap, mübah, haram, mekruh ve müfsit (bk. "Ef'âl-i Mükellefin" mad.). Hanefîler dışındaki çoğunluk fakihlere göre, bu fiiller; vâcip, mendup, haram, mekruh ve mübah olmak üzere beş tanedir.

Haram ve mekruh arasında bazı yakınlıklar vardır. Her ikisi de yasaklanan ya da hoş karşılanmayan veya çirkin olan fiilleri ifade eder. Ancak haram, Allah ve Resulunun kesin ve bağlayıcı şekilde yapılmamasını istediği fiilleri kapsar. Buna şu nasslar örnek verilebilir: "Size analarınız, kızlarınız... (ile evlenmek) haram kılındı" (en-Nisâ, 4/23). "Müslüman bir kişinin malını onun gönül rızası olmaksızın (almak) helâl olmaz" (Ahmed b. Hanbel, V, 72); "Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin" (el-En'âm, 6/151).

Mekruhtaki yasaklık ise haramdaki kadar kesin ve bağlayıcı değildir. Bir fiilin kerahet derecesinde yasak oluşu ayet ve hadislerde kullanılan bazı ifadelerden ve kastedilen kavramlardan anlaşılır. Kerahet lâfzının veya kesin haramlık bildirmediğine dair bir karine bulunan nehiy sıygasının kullanılması, ya da nassla fiili yapmamayı özendirici ifadelerin yer alması, mekruhu haramdan ayıran belli başlı özelliklerdir.

Şu hadis-i şerifte haram ve mekruh fiilleri birlikte görmek mümkündür:

"Şüphesiz Allahü Teâlâ, analara saygısızlık göstermeyi, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, verilmesi gereken hakkı önlemeyi ve hak edilmeyen şeyi istemeyi haram kılmıştır. Yine Allah, dedikoduyu, çok soru sormayı ve malları heder etmeyi sizin için mekruh görmüştür" (Buhârî, Rikâk, 22, Zekât, 53; Müslim, Akdiye, 10, 13, 14; Malik, Muvatta', Kelâm, 20; Dârimî, Rikâk, 38).

Mekruh anlamı taşıyan nehiy sıygasına şu ayet örnek verilebilir: "Ey iman edenler, Cum'a günü namaza çağrıldığı zaman, hemen Allahı anmaya koşun ve alış-verişi bırakın"(el-Cum'a, 62/9). Bu ayetteki, "alışverişi bırakınız" sözü, "alış-veriş yapmayınız" anlamında, haramlık bildirecek bir nehiy uslûbudur. Ancak buradaki yasaklama, bizzat alım-satıma yönelik olmayıp, alım-satım fiilinin dışındaki bir durumdan kaynaklanmış olmaktadır. Bu da, cuma namazı sırasında yapılacak alış-verişin namaza gitmeyi engellemesidir. Bu yüzden cuma namazı ile yükümlü bulunmayan kadın, çocuk veya gayri müslimlerin bu saatte alış-veriş yapmaları caiz görülmüştür.

Yasağın dış bir sebebe dayanması yüzünden Hanefîler böyle bir alışverişe "tahrimen mekruh" derler ve akdi geçerli sayarlar. Çoğunluk fakihlere göre ise, bu alış-verişin hükmü haramdır (bk. İbn Rüşd, Bidâyetü'l-Müctehid, Kahire 1952, II, 167-168; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuh, Şam 1985, II, 263-264, IV, 240).

Bazen fiilin yapılmamasını özendirici bir ifade kullanılmış olabilir. Meselâ; Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Mehrin en iyisi en kolay olanıdır" (Ebû Dâvud, Nikâh). Bu hadiste mehirde aşırı gidilmemesi teşvik edilmektedir.

Hanefîlerde, haram ve mekruh kavramları, diğer mezheplere göre ban farklılıklar gösterir. Hanefîlere göre, haram; Kur'ân, mütevâtir veya meşhur sünnet gibi kesin bir delil ile kesin ve bağlayıcı tarzda, yapılmaması istenen fiildir. Zina, ribâ, şarap içmek, kan ve murdar ölmüş hayvan eti yemek gibi... Haramın hükmü ise; fiili işleyenin cezaya çarptırılması, o fiilin haramlığını inkâr edenin kâfir ve mürted sayılmasıdır.

Mekruh tahrîmen ve tenzîhen olmak üzere ikiye ayrılır.

a) Tahrimen mekruh:

Allah ve Resulunun bir fiilin yapılmamasını, kesin ve bağlayıcı tarzda istemiş olmakla birlikte, bu istek haberi vahit gibi zannî bir delil ile sabit olmuşsa, buna "tahrîmen (harama yakın) mekruh" denir. Şu hadisi buna örnek gösterebiliriz: "Kişi, kardeşi izin vermedikçe, kardeşinin alış-verişi üzerine alış-verişe girişmesin ve dünürlük üzerine dünürlük yapmasın." (bk. Buhârî, Nikâh, 45; Müslim, Büyü', 8, Nikâh, 38, 49, 52, 54, 56). Hadiste, satış üstüne satış ve dünürlük üstüne dünürlük yapmaktan sakınılması kesin ve bağlayıcı bir tarzda istenmektedir. Bunun hükmü, haram olması gerekirken, hadisin haber-i vahit olması nedeniyle "Tahrimen mekruh" sayılmıştır.

Tahrîmen mekruhu işlemek cezayı gerektirir. Ancak inkâr eden dinden çıkmaz.

b) Tenzîhen mekruh:

Allah ve Resulunun koyduğu yasağın, kesin ve bağlayıcı nitelikte olmaması halinde, fiil "tahrimen (helâla yakın) mekruh" adını alır. Camiye gidecek kimsenin soğan ve sarmısak vb. kokusu çevreyi rahatsız edecek şeyleri çiğ olarak yemesi gibi. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Soğan ve sarmısak yiyen kimse, mescidimize gelmesin, evinde otursun." (Buhârî, Ezan, 160; Ebû Dâvud, Et'ime, 41). İkindi namazından sonra, güneş batmadan az önceye kadar nafile namaz kılmanın hükmü de tenzîhen mekruhtur.

Tenzîhen mekruhu işlemek cezayı ve kınanmayı gerektirmez. Ancak her iki çeşit mekruhu terkeden kimse övülür. Hanefîler dışındaki mezhep imamları, Hanefîlerin Tahrîmen mekruh saydıkları fiilleri de haram kapsamına alırlar. Onlar, haram anlamında yasak edilmediğine dair işaret bulunan fiiller için yalnız "mekruh" terimini kullanmakla yetinirler. Meselâ; "Ey iman edenler, size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın..." (el-Mâide, 5/101) ayeti ile Allah, sizin için dedikoduyu, çok soru sormayı ve malı boşa harcamayı hoş görmedi" (Buhârî, İstikrâz. 19) hadisi buna örnek gösterilebilir (bk. M. Ebû Zehrâ, Usûlü'l-Fıkh, y.y., 1377/1958, s. 45, 46; Zekiyüddin Şa'ban, Usûlü'l-Fıkh, Terc. İbrahim Kafi Dönmez, Ankara 1990, s. 217 vd.; "Haram", "Kerahet" maddeleri).

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
KENCISii - avatarı
KENCISii
Ziyaretçi
30 Nisan 2008       Mesaj #2
KENCISii - avatarı
Ziyaretçi
Mekruh

Sponsorlu Bağlantılar
Vikipedi, özgür ansiklopedi


Mekruh
(Arapça: مكروه) İslam dini terimi. Ef'al-i Mükellefin'dendir. İslam'da "hoş görülmeyen, beğenilmeyen şey" manasına gelir. İslam'da dinî bakımdan yasaklanmamış olsa da yapılmaması istenen eylemlere verilen isimdir. Ayrıca mekruh sözcüğü eski dönemlerde Türkçe'de "iğrenç, tiksindirici" gibi manalara da gelmekteydi. Diğer mana: Haram olmayan, ancak harama yakın.

İslam'da mekruh

İslam'da yasak olduğu haram gibi kesin olmamakla berâber, Kur'ân-ı kerîm'de (şüpheli delil ile yani) açık olmayarak bildirilmiş veya bir sahâbînin (İslam peygamberi Muhammed ile aynı dönemde yaşamış arkadaşları ve taraftarları) bildirmesi ile tanımlanmış yasaklar.
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
13 Aralık 2008       Mesaj #3
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Mekruh'un anlamı

Mekruh sözlükte "sevilmeyip kerih, nahoş görülen şey" demektir. Bunun mastarı olan kerâhet de sözlükte "çirkinlik, sevimsizlik, bir şeyi sevmemek ve hoşlanmamak" gibi anlamlara gelir.

Fıkıh terimi olarak ise mekruh, şâriin yapılmamasını kesin ve bağlayıcı olmayan tarzda istediği fiil ve davranışlardır. Gerek şâriin bu tarz yasaklaması gerekse bu yasaklamanın sonucu kerâhet diye anılır; yasaklanan fiil için de mekruh terimi kullanılır. Mekruh da haram gibi meşrû olmayan fiil ve davranış olmakla birlikte, aralarında bazı farklılıklar bulunmaktadır.


Bir fiilin mekruh olduğunu tesbit edebilmek için nasların iyi incelenmesi gerekir. Zira şâri` bu hususu değişik üslûp ve şekillerde göstermiş olabilir:

a) Şâri`, bir fiilin yapılmamasını istemek üzere kerâhet lafzını kullanmış olabilir. Meselâ, "Allah, size dedikodu yapmanızı, çok soru sormanızı ve mal mülk ziyan etmenizi mekruh kılmıştır" (Buharî, "İstikrâz", 19) hadisinde, dedikodunun, çok soru sormanın ve mal mülk ziyan etmenin mekruh olduğu bildirilmiştir.

b) Şâri`, bir fiilin yapılmamasını istemek üzere, kendisinde haramlığa değil, mekruhluğa delâlet eden bir karînenin bulunduğu yasaklama ifadesi kullanmış olabilir. Meselâ "Allah nezdinde helâllerin en sevimsizi boşamadır" (İbn Mâce, "Talâk", 1) hadisinde, helâl lafzı kullanıldığından şâri` tarafından istenmeyen bu fiilin haram değil, mekruh olduğu anlaşılmaktadır.

c) Şâri` bazan da fiilin yapılmamasının tercihe şayan olduğunu dolaylı bir üslûpla istemiş olabilir. Meselâ, Hz. Peygamber, "Mehrin en iyisi en kolay olanıdır" hadisinde mehirde aşırılığın terkedilmesini teşvik etmiş ve mehirde aşırılığa gitmenin mekruh olduğunu zımnen ifade etmiştir.


Mekruh fiil işleyen cezayı hak etmez; bazan kınanma ve azarlamaya müstehak olur. Ancak mekruh fiili Allah rızâsı için terkeden, kişi, övülmeye ve sevaba müstehak olur.


Bu açıklamalar fakihlerin çoğunluğuna göredir. Hanefî fakihlere göre ise mekruh iki nevidir:

a) Tahrîmen Mekruh

Bu, şâriin yapılmamasını kesin ve bağlayıcı tarzda istediği bir fiil olmakla birlikte, bu talep haber-i vâhid gibi zannî bir delil ile sabit olmuştur. Bu tür mekruh harama yakın olup, vâcibin karşıtıdır.

b) Tenzîhen Mekruh

Bu, şâriin yapılmamasını kesin ve bağlayıcı olmayan bir tarzda istediği fiildir. Bu tanım, cumhûr-ı fukahânın mekruh tanımına uygundur. Tenzîhen mekruh, helâle yakın olup, mendubun karşıtıdır.


GAZETEPORT
Muhabbetci - avatarı
Muhabbetci
Ziyaretçi
14 Aralık 2008       Mesaj #4
Muhabbetci - avatarı
Ziyaretçi
SAPTIRILAN KAVRAM MEKRUH
Kurana göre bir sey ya haramdir, yada mübahtir. Allahin insanlara
çok genis biraktigi bu alana dereceler koymak hiç kimsenin yetkisinde degildir.
Ama maalesefki yüzyilardan beri yapilmis, alimlerin indi yorumlari insanlara
Allahın hükmü diye dayatilmistir.

Isra suresi
23- Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara "yuh deme ve onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle.(allahtan başkasına ibadet etmek,anne babaya hakaret etmek haram)
26- Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma. (israf haram)
27- Çünkü (malını) saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.
28- Eğer Rabbinden beklediğin bir rahmet (rızık) için, onlardan yüz çevirmek mecburiyetinde kalırsan, o vakit de onlara yumuşak ve tatlı bir söz söyle.(kaba ve sert davranmak haram)
29- Elini boynuna asıp bağlama (cimri olma), hem de onu büsbütün açıp saçma (israf etme); aksi halde kınanmış olursun ve eli boş açıkta kalırsın.(cimrilik yapmak haram)


31- Bir de geçim korkusuyla çocuklarinizi öldürmeyin, onlara da, size de rizki biz veririz. Süphesiz ki onlari öldürmek, çok büyük bir suçtur.(çocukları öldürmek haram)

32- Zinaya da yaklasmayin, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur.( zina haram)

33- Hakli bir sebep olmadikça, Allah'in öldürülmesini haram kildigi cani öldürmeyin. Kim haksiz yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede asiri gitmesin. Çünkü ona (dinin kendisine verdigi yetki ile) yardim olunmustur
.(insan öldürmek haram)

34- Yetimin malina da yaklasmayin. Ancak rüsdüne erinceye kadar en güzel bir sekilde yaklasabilirsiniz. Ahdi de yerine getirin. Çünkü verilen sözde elbette sorumluluk bulunuyor
.( yetimin malını yemek haram)

35- Ölçtügünüz zaman tam ölçün ve dogru terazi ile tartin. Bu hem daha hayirlidir ve sonuç itibariyle de daha güzeldir.(ticarette hile yapmak haram)

36- Bir de hiç bilmedigin bir seyin ardina düsme! Çünkü kulak, göz, gönül, bunlarin her biri yaptiklarindan sorumludurlar.
(bilmeden sallamak haram)

37- Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsin ve boyca da daglara erisemezsin
.(kibirlenemek haram)

38- Kötü olan bütün bu yasaklar, Rabbinizin katinda hos olmayan seylerdir.

Simdi son ayetin metinini de yazalim

'' Kullu zalike kane seyyi
,uhu inde rabbike (MEKRUHA)

Haram ile mekruh Kurana göre paralel kavramlardir. Geleneksel fikih literatürüne göre ise
mekruh; haram kadar kesin olmayan yasaklar olarak ifade edilir

Ulema hakkinda
ayet olmayan konularda hadislere dayanarak ictihad ederken haram diyememis, mekruh diyerek isin içinden siyrilmaya çalismistir.

Eger bir sey ulemanin hosuna gitmiyorsa bu ser,an hiç bir kimseyi baglayici degildir.
Eger Allahin hosuna gitmeyen bir konu ise, Allah bunu Kuranda açik açik bildirdigi için
mutlaka konuyla ilgili ayeti ileri sürmek zorunlulugu vardir..

Kuranı bir tarafa bırakıp ne hadislerden, nede ne idüğü belirsiz sünnet diye iddia edilen şeylerden haram hükmü çıkarmak Kurana göre asla mümkün değildir.Zira peygamber şari olmadığı gibi haram kılma yetkiside yoktur.
66/ 1- Ey Peygamber! Eslerinin rizasini arayarak Allah'in sana helâl kildigi seyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bagislayan çok esirgeyendir


Mekruh = haram demektir. Fikih kitaplarina bir bak
ıldığında yüzlerce konu hakkinda mekruh nitelemesi vardir. Örnek olarak abdestle ilgili mekruhlar diye bahsedilir.Insanabdest alirken nasil haram isliyor hayret etmemek elde degil.

Ulema bununlada yetinmemis, mekruhu dallanip budaklandirip iki kisma ayirmistir.

tahrimen mekruh; harama yakin olanlar
tenzihen mekruh; helale yakin olanlar

Mekruh zaten haram demektir
harama yakin haram
helale yakin haram
böyle bir seyi nasil kabul edilebilir.


Iste bu sebepten dolayi, geleneksel fikih literatüründeki (mekruhu)
''TENZILATLI
HARAMLAR
diye nitelemek hiçte yanlış olmaz

Kuranda KRH kalıbının değişik mastarlarının geçtiği ve insanlar içinde kullanılan bu kelime bütün ayetlerde hep olumsuz olarak geçmektedir.


Enfal 7. İşte o zaman Allah size iki taifeden (kervan veya kureyş ordusundan) birini vaad ediyordu ki, sizin olacaktı. Siz ise arzu ediyordunuz ki, şanı ve şerefi olmayan şey (kervan) sizin olsun. Halbuki Allah, âyetleriyle hakkı yerine oturtmak ve kâfirlerin arkasını kesmek istiyordu.
8-Mücrimlerin hoşuna gitmese bile, hakkın hak olduğunu tanıtsın ve batılı büsbütün yok etsin


Olumsuz


8-Mücrimlerin hoşuna gitmese bile, hakkın hak olduğunu tanıtsın ve batılı büsbütün yok etsin
33- O öyle bir Allah'dır ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kılmak için göndermiştir. Müşrikler hoşlanmasalar da.


Olumsuz


Yunus 82-Allah, hakkın hak ve gerçek olduğunu kelimeleriyle ispat eder, günahkârların hoşuna gitmese de


Olumsuz


Mümin 14- O halde siz, dini Allah için halis kılarak hep O'na yalvarın. İsterse kâfirler hoşlanmasınlar
Olumsuz
8-Mücrimlerin hoşuna gitmese bile, hakkın hak olduğunu tanıtsın ve batılı büsbütün yok etsin
33- O öyle bir Allah'dır ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kılmak için göndermiştir. Müşrikler hoşlanmasalar da.


Hucurat 12- Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından kusurlarını araştırmasın. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemeyi severmi? İşte bundan hoşlanmadınız. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.


Olumsuz


Tevbe .47. Eğer içinizde sizinle beraber cihada çıkmış olsalardı, bozgunculuk etmekten başka şeye yaramayacaklardı ve aranıza fitne sokmak için uğraşacaklardı. İçinizde onların laflarına kanacaklar da vardı. Allah, o zalimleri iyi bilir.
48- Şurası kesindir ki, bunlar daha önce de fitne çıkarmak istediler ve sana türlü işler çevirdiler. Nihayet hak yerini buldu ve Allah'ın emri onların hoşuna gitememesine rağmen açığa çıktı.


Enfal 6- Ve gerçek, gün gibi açığa çıktıktan sonra bile seninle münakaşaya devam etmişlerdi; sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlardı

53- O münafıklara şunu da de ki; gerek isteyerek, gerek hoşlanmayarakinfak edip durun. O infak ettikleriniz sizden hiçbir zaman kabul edilmeyecektir. Çünkü siz fasık bir kavimsiniz.

Olumsuz


Nisa 19- Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir. Verdiğiniz mehrin bir kısmını kurtaracaksınız diye, onları sıkıştırmanız da helal değildir. Ancak açık bir hayasızlık yapmış olurlarsa başka. Onlarla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmadınızsa, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmasanız da Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur.


Olumsuz


Tevbe 81- Savaştan geri kalan münafıklar, Resulullah'ın hilafına, onun savaşa gitmesine karşılık, oturup kalmalarıyla ferahladılar ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar, üstelik "Bu sıcakta savaşa gitmeyin." dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır." Keşke anlayabilselerdi.


Olumsuz


Muhammed 8 küfredenlere gelince yıkılsın onlar.Allah onların amellerini bışa çıkarmıştır
9- Bu onların, Allah'ın indirdiklerinden hoşlanmadıklarıiçindir. Allah da bunun için onların amellerini boşa çıkarmıştır
25- Gerçekten doğru yol kendilerine açıkça belli olduktan sonra gerisin geri küfre dönenlere şeytan, kötülüklerini güzel göstermiş ve onları uzun emellere düşürmüştür.
26- Çünkü onlar Allah'ın indirdiklerinen hoşlanmayan kimselere: "Bazı işlerde biz size itaat edeceğiz." demişlerdi. Oysa Allah onların gizlediklerini biliyordu.
27- Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak
28- Bu onların Allah'ı gazablandıran şeylere uymaları ve O'nun rızasına sebep olacak şeylerden hoşlanmadıkları içindir. Allah onların amellerini boşa çıkarmıştır.


Olumsuz


Bakara 216- Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.


Olumsuz


Nahl 62- Müşrikler, kendilerinin hoşlanmadıkları şeyleri, Allah'a isnad ediyorlar. Dilleri, en güzel şeylerin kendilerine ait olduğunu yalan yere durmadan söyler. Hiç şüphesiz onlar için, sadece ateş vardır. Oraya en önde gidip kalacaklardır.
İnsanların herhangi bir şeyden hoşlanmamaları din değildir.Dolayısıyla insanların hoşlanmadıkları bir şey hakkında kurandan o konu hakkında delil getirmeden ister dini kisve altında ister sünnet üzerinden peygambere dayandırılarak olsun mekruh diye nitelemeleri hangi sebeple olursa olsun Allaha hükmünde ortak olmak anlamına geldiği için şirktir,zira


Kehf 27 De ki: Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O'na aittir. O'nun görmesi de, işitmesi de şayanı hayrettir. Onların O'ndan başka bir velisi de yoktur. O, hükmünde kimseyiortak etmez.

Fussilet 11- Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yerküreye: "İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin." dedi. Her ikisi de: "İsteyerek geldik" dediler.


Olumsuz


Ahkaf 15- Biz insana ana ve babasına iyilik yapmayı tavsiye ettik. Anası onu zorlukla karnında taşıdı ve doğurdu. Onun ana karnında taşınması ile sütten kesilme süresi otuz aydır. Nihayet insan olgunluk çağına ulaşıp, kırk yaşına geldiğinde der ki: "Ey Rabbim! Bana ve ana babama ihsan ettiğin nimetlerine şükretmemi ve senin hoşnut olacağın salih amel işlememi ilham et. Benim neslimden gelenleri de salih kimseler kıl. Doğrusu ben tevbe edip sana yöneldim. Ve ben gerçekten müslümanlardanım."
Olumsuz çünkü kadınını bebeğini dokuz ay karnında taşıması ve doğurması gerçekten zordur.Bu zorluğu kadınlar biz erkeklerden daha iyi bilirler. Zira bu zorluğu yaşayan onlardır


Enfal 5- Nitekim Rabbin seni, hak uğruna savaşmak için evinden çıkarmıştı. Oysa müminlerden bir kısmı o zaman bundan hoşlanmamışlardı.


Olumsuz


Hud 28- Nuh dedi ki; "Ey kavmim! Peki şu söyleyeceğime ne diyeceksiniz? Ben Rabbimden apaçık bir delil üzere isem ve O, bana kendi tarafından bir rahmet bahşetmişse, size de onu görecek göz verilmemişse biz, hoşlanmadığınız halde onu size zorla mı kabul ettireceğiz?"
Olumsuz


Muminun 70- Yoksa onda bir delilik olduğunu mu söylüyorlar? Aksine o, kendilerine hakkı getirmiştir. Halbuki onlar haktan hoşlanmamaktadırlar.
Olumsuz


Şura 78- Andolsun ki biz size hakkı getirdik. Fakat sizin çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz

Taha 73- "Doğrusu biz hem günahlarımıza, hem bizi zorladığın sihre karşı, bizi bağışlasın diye, Rabbimize iman ettik. Allah (sevabça senden) daha hayırlı ve (azab verme bakımından da) daha devamlıdır.(olumsuz)


Yunus 99- Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi toptan iman ederlerdi. O halde insanları hep mümin olsunlar diye sen mi zorlayacaksın? (olumsuz)

Nur 33- Evlenme imkanını bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde (hürriyete kavuşmalarında kendileri için) bir iyilik görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir. (olumsuz)


Nahl 106- Kalbi iman ile sükûnet bulduğu halde (dinden dönmeye) zorlananlar dışında, her kim imanından sonra küfre kalbini açarsa, mutlaka onların üzerine Allah'tan bir gazab gelir ve kendilerine çok büyük bir azab vardır. (olumsuz)



Bakara 256-Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir. (olumsuz)
İnsanlarrın ağzında ise bu kelime adeta sakız olmuş bir duruma gelmiştir.Herkes kendi hoşlanmadıkları şeyleri başkalarınada dayatmak istedikleri için önüne gelen bir çok şeye neye mal olacağını hesaplamaksızın mekruh deyip geçivermektedirler.Dolayısıyla böylece kuranda olmayan haramlar icad edilmek suretiyle din yaşanılamaz bir hale getirilip zorlaştırılmış yani Allahın dini kerih kılınmıştır.
Tekrar ediyor ve diyoruzki bir şeyi mekruh =haram kılmak sadece Alllah mahsus bir yetkidir. Allahın yetkisine el atarak ictihad adı altında sahte mekruhlar/haramlar üreterek insanların tepesine rab kesilen despotları Allah Teala yukarıdaki ayetlerede görüldüğü gibi
müşrik,münafık,kafir,mücrim olarak nitelemiştir


6/ 116- Dillerinizin yalan vasfetmesi ile: "Su helaldir, su haramdir (mekruh)" demeyin; aksi halde Allah'a iftira etmis olursunuz. Süphesiz Allah'a yalan uyduranlar asla kurtulamazlar.


(hanif arkadasima tskler ondan alinti)

Benzer Konular

11 Kasım 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
24 Ocak 2014 / Misafir Cevaplanmış
10 Ocak 2016 / ThinkerBeLL X-Sözlük