Arama

Gülben Ergen - Sayfa 25

Anket Gülben Ergen'i Seviyor musunuz?

Evet
 
39 Oy
60.00%
Hayır
 
6 Oy
9.23%
Beni ilgilendirmiyor
 
20 Oy
30.77%
Güncelleme: 1 Şubat 2017 Gösterim: 999.665 Cevap: 272
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
22 Eylül 2013       Mesaj #241
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
GÜLBEN ERGEN (İZZET ÇAPA EYLÜL 2013) Röportajı

Sponsorlu Bağlantılar
Her babayiğidin harcı değil hem 3 çocuk büyütmek hem de gerçek anlamda star olmanın faturasını ödemek. Ama o, adeta “nükleer santral destekli” enerjisiyle hepsinin altından başarıyla kalkabiliyor. Şöhretinin tam zirvesindeyken sahip olduğu evlatları bütünüyle değiştirmiş Gülben Ergen’in yaşamını. Efsane folk müzik sanatçısı Joan Baez’e ünlü olmakla ilgili bir soru sorulduğunda “Benim için en kolay ilişki 10 bin kişiyle, en gücü tek bir kişiyle kurulan ilişkidir” demiş ya... Şimdi Gülben de milyonlarca hayranının yanında oğullarıyla birlikte kendisine kurduğu dört kişilik bir dünyada yaşıyor. Dernek çalışmaları, albüm ve sahnenin yanında yarından itibaren hafta içi her sabah Show TV’de yeni programıyla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Onun “ödüllerim” dediği oğullarıyla olgunlaşan “yeni dünyasına” birlikte bir göz atalım ister misiniz? O zaman haydi başlayın okumaya...

* Geçen gün internette dolaşırken küçücük bir kızın Erkan Yolaç’ın karşısındaki zor anlarını izledim. Tanıyor musun onu? Burada evet-hayır şeklinde cevap verebilirsin gerilmene gerek yok.

- (Gülüyor) Evet, evet, evet... Televizyonda insanlar beni ilk kez Erkan Yolaç’ın “Evet-Hayır” yarışmasında gördüler. Tabii o gördüklerinin Gülben Ergen olduğunu çok sonra anlayabildiler.

* Zaten orada Gülben Ergen değil, daha çok “ergen” Gülben’sin...

- Hakikaten soyadımı en çok hak ettiğim yıllardı. Sonra da macera başladı. 87’de Hürriyet Türkiye Sinema Güzeli yarışmasında ikinci oldum. Kenan Kalav’la “Deniz Yıldızı” filmiyle sinemaya, “Hanımın Çiftliği” dizisiyle de televizyona merhaba dedim.

* Dinlerken yoruldum valla...

- Sen onu bir de bana sor. Hiç kolay olmadı ama asıl dönüm noktam “Dadı”ydı.

ANNEM HEM OSMANLI’DIR HEM DE CUMHURİYET

spacer
* “Dadı”dan gerçek hayattaki dadılığa geçişine birazdan geleceğim de önce şunu söyle, sence Gülben iyi bir şarkıcı mı?

- Şarkıcılıktan yorumculuğa geçişim biraz zaman aldı ama daha öğrenecek çok şey var tabii. Müziğe tutkunum, müzikle yenileniyorum, çoğalıyorum. Hem nereden çıktı şimdi bu soru, sesimi beğenmiyor musun yoksa?

* Valla ben beğeniyorum da, annen Gülser Hanım “Kızım sesin bu kadar vasatken kasetlerin nasıl bu kadar satıyor” diyormuş.

- Demiştir, doğrudur. O kolay beğenmez, beğenmedikçe ben daha iyisini yaparım. Başarımın kamçısıdır annem benim. Ama son zamanlarda albümlerimi aldığını gördüm.


* Annen böyle acımasız eleştiriler yaparken, diğer eleştirileri takmıyorsundur herhalde?

- Hiç acımasız değildir, aslandır, candır, hem Osmanlı’dır hem de Cumhuriyet’tir benim annem. Bir başına beni yetiştirmiş; ağabeyimi toprağa verdikten sonra bütün acılarını sindirip kendini torularına vermiştir. İçinde gizlediği hüzünleriyle severim ben onu. Nefesi yeter, nefesine kurban olduğum...


* Bazı insanların düşündüğü gibi “sahte ve sentetik” davranmak zorunda kaldığın zamanlar oldu mu hiç?

- Yoo, hiç gerek kalmadı buna. Hep doğru insanlarla, doğru zamanlarda, doğru işlerde yer aldım. Sahte, sentetik olan hiçbir şeyi yapamıyor ve taşıyamıyorum. O kumaş benim üstümde sırıtır.


* Hırsına yenik düştüğün zamanlar da olmadı mı peki?

- Hırsım sadece çalışkanlığımdan ibarettir. Mesleğimle ilgili akıl kararlarımı, yürek kararlarıyla değiştireli 10 seneyi geçti.

* Akıldan kalbe nasıl transfer oldu kararların?

- İnsan aklıyla verdiği kararlarda pişmanlık yaşayabilir. Artık tüm kararlarımı kalbimle veriyorum, tüm riskleri onunla omuzluyorum. Bu yüzden de pişmanlığım yok.

* Geriye dönüp baktığında hiç mi pişmanlığın yok gerçekten?

- Biraz klişe olacak ama inan hiç pişmanlığım yok. Yaşadığım her şeye minnettarım, çünkü onlar beni bugünlere getirdi. Zamanında üzüp ağlatanlar, hele hele yargılayanlar sabrı konusunda bir imtihana soktular Gülben’i. Hepsine selam olsun. Ben sadece onlardan gittim o kadar.

* Şarkındaki “Bendeki sabrın yarısını gösterene evliya diyorlar” misali...

- Eyvallah aynen...

SELÜLİTLERİMLE YAŞAMAYI SEVİYORUM

spacer
* Söylemeden geçemeyeceğim, galiba çocuk doğurmadan önce bile bu kadar zayıf değildin...

- 10 kilo verdim. Şeyda (Coşkun) ile çalışmak şahaneydi. Kilo değil, dertlerimdi giden.

* Bir dönem manşetlerden düşmeyen meşhur selülitlerin ne alemde?

- Selülitlerim gayet iyi, sana selamı var (gülüyor). Azalmakla birlikte hâlâ duruyorlar. Tenimdeki her iz gibi onlarla yaşamayı da seviyorum...

* Beden güzelliği için sırlarını biliyoruz. Peki ruh güzelliğin için ne kullanıyorsun?

- Ruhun tek şifası var Allah’a inanmak ve O’nun varlığını anlamaya çalışmak. Ruha parfüm sürülmüyor İzzet, iki ceviz bir avokado ile de besleyemiyorsun ruhunu. Dürüstlük, hayırseverlik, nezaket, yargılamamak, edep... Hepsi ruh güzelliğinin ilaçları.

* Hayata bakışında köklü bir değişim var sanki...

- Ben yolun çok başında bir tasavvuf öğrencisiyim, sadece okuyorum. İnsanın yaradılışını, mucizesini görmeye; Allah’ın lütuflarını öğrenmeye başladıkça güzelliğin kremden, rimelden ibaret olmadığı anlıyorsun.

* Ya o şöhret denen “parıltılı canavar” ve mesleğin?

- Güzel olma çabası bana mesleğimin getirdiği renkli ve eğlenceli bir yolculuk. Bunun dışında ışıklar söndüğünde bambaşka bir hayatım var. Mesela sana baktığımda ya da şuradaki kıza baktığımda seni yaradanı görüyorum sadece. Sen bir bahanesin benim için. “Bakalım bedeninde bana görünüp, ne söyleyecek” diye bekliyorum. Her insana bakışım bu...

* Tamam ben bahaneyim ama sorumun cevabını alamadım.

- Hmm, anladım, kesmedi seni bu söylediklerim. İlle de bir tarif istiyorsan; yediğim tüm meyve ve sebzelerin kabuklarını suratımda görebilirsin (gülüyor)... Neredeyse bir vejetaryen gibi besleniyorum. Kırmızı eti çok az tüketirim. Doğallığı seviyorum.

* Duyan da sahneye çıkarken ben makyaj yapıyorum sanacak.

- İnan bana kalsa hiç makyaj yapmam, eşofmanla geçiririm bütün günümü. Ne kadar az parfüm sürersem o kadar çok duyuyorum tenimin kokusunu. Mücevherlerden arındıkça ben parladım; ortaya çıktım. Kalabalıklarımı, ağır yükler gibi attım üzerimden.


VUR PATLASIN, ÇAL OYNASIN EĞLENCE BÜNYEME AYKIRI

spacer
* Geceleri eve girip, perdeler kapanınca yalnız olduğunu düşünüyor musun?

- Çocukların uyku saati 9... Tüm masal kahramanları yerini sessizliğe bırakıyor, o saatten sonra. Ne Spiderman ağını; ne Buzz Lightyear “sonsuzluğa ve ötesine” naralarını atıyor. O zaman yalnız olduğumu düşünmemem imkansız. İşte Twitter’da en aktif olduğum saatler. Arkadaşlarımın bana kukumav kuşu dedikleri anlar (kahkaha atarak anlatıyor). Ama sapasağlam dostlarım var. 7/24 çalarım kapılarını, ağlar haykırırım. Onlar benım sırtımı yaslayabildiğim dostlarım.


* Yalnızlığı ertelemek için ‘vur patlasın çal oynasın’ deyip sokaklara da atmıyorsun kendini.

- Ne geceden anlarım, ne sokaktan... Ne gece gezmesi bilirim, ne moda mekan... Senede bir-iki kez Nihat (Odabaşı) beni dışarı çıkarır. Bak burası trend yer, herkesin geldiği yer diye anlatır, gideriz. Ama ertesi gün başım ağrıyor, yüksek volümlü müzik sonrası kulaklarım zonkluyor, toparlanamıyorum. Vur patlasın matlasın bünyeme aykırı, sevmediğimden değil, taşıyamadığımdan.

'USTA'NIN HİKAYESİ' HAKKINDA ÇOK YORUM YAPILDI

spacer
* Gelelim son günlerin çok konuşulan Başbakan’ın hayatının anlatıldığı “Usta’nın Hikayesi” belgeselinde makaslanma olayına...

- Bu konuda o kadar çok yorum yapıldı ki... Yok veto yemişim, falan filan. Oysa tek bir gerçek var! Bir anımı anlatmamı ve soru sormamı istediler. Sayın Başbakan ile bir anım yoktu. Her karşılaştığımızda benim nasıl olduğum kadar, çocuklarımın gelişimini ve hatırlarını sormasına teşekkürümle başladım ve birisi mesleğimle diğeri derneğimle alakalı iki soru sordum.


* Beğenilmemiş olabilir mi?

- Çekim esnasında tüm yetkililer pek beğenerek, tebrikler ederek, onlarca teşekkürlerle uğurladılar sağ olsunlar. Sonra herkes yayınlandı, ben yayınlanmadım. Allah’tan konuşma metnimi ve çekim esnasında tüm görüntüyü asistanım cep telefonuna kaydetmiş.


MERYEM UZERLİ'YE SAYGI DUYDUM

spacer
* 2002’nin Hürrem Sultan’ı, 2013’ün Hürrem’i Meryem Uzerli’nin yaşadıklarına; anne ve bir kadın olarak nasıl bakıyor?

- Ayşe Arman’a verdiği röportaj hariç, Uzerli’yi tanımam ama yaşadıklarından bir kadın olarak etkilendim. Bir karar alırken elinin tersiyle geri çevirdiklerine ve her şeyden vazgeçebilmesine bayıldım.


* Kısaca çok cesur diyorsun Meryem için...

- Hiçbir kadın ne babasız çocuk yetiştirmek ister ne de hamileliği boyunca yalnızlığı omuzlar. Bundan sonraki yaşamı ve tercihleri fazlasıyla irdelenecektir tabii ama ben annelik yolculuğuna, dürüstlükle paylaştığı acılarına, açıkyürekliliğine saygı duydum.


İÇİMDEKİ ATLI ORDUSU DÖRTNALA KALKAR BAZEN

spacer
* Yaşadığın onca zorluğa rağmen “Bunlar herkesin başına gelebilir” gibi nasıl davranabiliyorsun? Bize gösterdiğin kadar güçlü bir kadın mısın?

- Gibi davranmıyorum. İçimde atlı ordusunun dörtnala kalktığını hissederim bazen. Güçlüyüm evet. Entrikası olmayan ve Allah’a sözde değil özünde inanan herkes güçlüdür. Kaldı ki en doğrusu da bu. Dediğin gibi her seferinde “Herkesin başına gelebilir” dedim. Duyulmadık travmaları ünlüler yaşayınca onlara hasmış gibi görüyor insanlar... Oysa gerçek hayatta öyle hikayeler var ki; senaryo yazıp dizi yapsalar bizlere bile “Olur mu ya bu kadar da?” dedirtebilirler.


* Eski Gülben’e bakınca o polemiklere nasıl girmişim diye hayıflanmıyor musun?

- Sorma, gereksiz taktığımız otrişler gibi geliyor şimdi bana o polemikler. Konuşacak başka bir şeyin yok muydu be kadın diyorum ama hatırlıyorum o zamanki hislerimi. Birisi hakkımda bir şey söyleyince, aman cevap vermek için ertesi günü zor ediyordum. İnsanın kendini ifade edebilme süreci çok zor. Magazin bugünkü gibi sükunetli de değildi o zamanlar. Flaş, bam, güm yer yerinden oynuyordu, benim de salak gibi hoşuma gidiyordu ki ertesi hafta yine cevap verebilecek gücü buluyordum kendimde. Pes bana (gülüyor)... Neyse, geçti bitti.

* O dönemlerde Hülya Avşar ile kıyaslanıyordun. Bugün yeni çıkan popçular bile sana rakip gösteriliyor. Bu senin kendini ne kadar geliştirdiğinin bir kanıtı mı yoksa tam tersi mi?

- Tüm dünyada olduğu gibi rakip olma hâli başarılı her ismin yaşayacağı bir durum. Başarılı ama üreten, kendini yenileyen, krediden yemeyen, mesleğine saygılı herkes rakibim olabilir. Ben de onların tabii.

İLK BEBEĞİMİ KAYBETTİĞİMDE HİÇ İSYAN ETMEDİM

spacer
* Gelelim hayatındaki yakışıklılara...

- Pardon?

* Hayatındaki 3 yakışıklı adama; Atlas, Ares ve Güney...

- Ee böyle adam gibi girsene konuya (gülüyor).

* Bir dönem Türkiye’nin “Dadı”sıydın, çocukların için böyle bir dadı çalıştırır mıydın?

- Hayatımın son altı senesinde gerçek dadı oldum işte. Nerede öyle neşeli, çiçekli, şarkılı rengarenk bir dadı? Bayıla bayıla çalıştırırdım tabii... Nasıl olsa evde bir Kenan Işık yok (gülüyor).

* Başbakan’ın “üç çocuk” çağrısını üstüne alınmış olabilir misin?

- Hiç alakası yok... Şehrazat geçenlerde bir laf söyledi, bayıldım; “Kızım senin fıtratında varmış annelik” dedi. Değil üç, beş çocuğum olsa gocunmam. Ben durduramadım anneliği, hayat böyle ilerledi. İlk bebeğimin karnımda ölümünden sonra üç kez yaşattı Allah bana ödüllerimi.


* Bebeğini kaybettiğinde hiç isyan ettin mi?

- Hiç ama hiç isyan etmedim, şikayet etmedim. Sabretmek benim diğer adım. Ama ciğerlerim yandı, kahroldum, çok üzüldüm. İlk hamileliğimdi...


İKİZLERE HAMİLEYKEN SADECE EV İÇİNDE 8 ADIM ATABİLİYORDUM

spacer
* Tam zirvedeyken peş peşe gelen üç çocuk... Bunun altında sanat dünyasından gizli bir kaçış mı vardı?

- Sanat dünyasından hiç kaçmadım, niye kaçayım? Ben renkli dünyamı kendi seçtiğim renklerimle seviyorum.


* Güç olmadı mı peki hamilelik ile sahneyi bir arada yürütmek?

- Her hamileliğim mesleğimin zirvesinde, işten işe koştuğum zamanlara denk geldi. Vazgeçebilmeyi sindire sindire öğrendim. Hiç almadığım kadar konser, dizi, televizyon programı teklifi aldım.

* Neden hiçbirini kabul etmedin, insanlar hamileyken ne konserler veriyorlar...

- Atlas’a hamileliğimde yerimde durmadım. 7,5 aylıkken bile konserlerimi verdim. Çok hareketliydim. Ama ikizlere hamileliğimde şartlar fazlasıyla değişti. 4 ay, evin içinde sadece 8 adım atabilme iznim vardı. Duşun içine iskemle koymuştum, oturarak yıkanırdım. İki canı sağlıkla doğurabilmemin şartı buydu. Hep yatarak geçirdim günlerimi, gecelerimi... Altın Kelebek ödül töreni benim için çok kıymetlidir. Oraya bile gizlice tekerlekli sandalyede gittim.


ALTIN KELEBEK TÖRENİNE TEKERLEKLİ SANDALYEYLE GİTTİM

spacer
* Anlamadım sahneye tekerlekli sandalye ile mi çıktın?

- Arka kapıdan girip kimseye görünmeden tam ismim anons edildiğinde ayağa kalkmıştım hiç unutmam. Babetlerimle ödülümü almak için sahneye çıktım, 4 adım ileri gittim 5 adımda döndüm. Tekerli sandalyeden arabaya, arabadan yatağıma. Doktorum adımlarımı sayıyordu. Zordu, geçti...

* İkizlere hamile kaldığında “Atlas kıskanır mı?” diye bir suçluluk duygusu yaşamadın mı?

- Atlas’a hayatının en büyük zenginliğini verdiğimi bilmeme rağmen ikizlere hamileliğim döneminde sürekli yatmam gerektiğinden sadece onu kucağıma alamadığım için çook canım yanıyordu.

* Bir annenin zorlu imtihanı...

- Gerçi yattığım yerde gelirdi kucağıma. Saatlerce ikizlerim karnımda, Atlas’ım göğsümde uyurduk ama ayağa kalkıp onu kucağıma alamadığım haftalar benim için cidden çok zordu.

* Şimdi aranız nasıl küçük beyle, suçluyor mu seni?

- Biz Atlas’la kalp yolu ile konuşuruz, kelimeler hafif kalır ana-oğul ilişkimizde. Suçluluk tanımadığımız bir duygu.

ÇOCUKLARIM PRENS DEĞİL

spacer
* İkiz doğurmak genetik değil mi?

- Evet öyle ama ailede o gen yoktu. Ben herhalde gen başlangıcıyım.

* Doğru söyle yoksa tüp bebek mi?

- Ne tüp bebeği Allah aşkına! Neler konuşuldu, neler yazılmadı ki... Taksi plakalarım olduğu gibi bir dolu şehir efsanesi yazıldı, söylendi yıllardır. Atlas’ın göbek bağını Harvard’a gömmemden tut, tüp bebeğe kadar neler neler...

* Ee naptın göbek bağını, Harvard uzak geldiyse bari Boğaziçi Üniversitesi’ne gömseydin?

- Allah iyiliğini versin İzzet (gülüyor). Ne yapacağım, çocuğun göbek bağı doktorun teslim ettiği gibi kutunun içerisinde evde duruyor.

* Çocuklarının fotoğraflarını devamlı Instagram’da, Twitter’da paylaşıyorsun. Korkmuyor musun nazardan?

- Benim çocuklarım prenses çocukları değil. Kralın tahtına sahip varisler de değiller. Eminönü’ne de gidiyoruz, metroya da biniyoruz. Zevkle paylaşıyorum kendi sınırlarım altında fotoğraflarımızı çünkü milyonlarca seveni olan bir anneleri var. Koyduğum her fotoğrafa değil nazar değmek, varsa olan nazarı alacak kadar sevgiyle baktıklarına, sahiplendiklerine o kadar eminim ki.


* Müzik çalışmaları yetmiyormuş gibi şimdi de TV programların başlıyor. Çocukları nasıl kontrol ediyorsun?

- Onların kontrole değil, sevgiye ihtiyaçları var. Kendi kendilerini kontrol edebilecek kadar akıllı bıdık onlar. Evimizde düzenimiz tıkır tıkır işler. Ne işe başlarsam başlayayım; onların uyuması, yemekleri, banyoları, sohbetlerimiz, oyunlarımız asla aksamaz.


BOŞANMA KARARINI ÇOCUKLARA BABALARIYLA BİRLİKTE ANLATTIK

spacer
* Bu konuda konuşmayı sevmediğini biliyorum ama gelelim boşanma kararına...

- O kararı almak kolay olmadı ve uzun zaman aldı. Çok tatsız günlerimden birinde sanırım annemdeydim ve uzanmıştım. Elimde Elif Şafak’ın “Aşk” kitabı, sayfa 134 hiiiç unutmam. 14’üncü kurala gelmişti sıra... “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme, ne biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?” diyordu.

* Çocuklara boşanacağını nasıl anlattın, zor olmadı mı?

- Önce ben anladım, yaşadım, sindirdim. Tek başıma değil, iki sene önce babalarıyla birlikte anlattık.

YALNIZLIĞIN BİR SONU OLMADIĞINI BİLİYORUM

spacer
* Annem beni ne kadar zor yetiştirdiğini hâlâ kafama vura vura anlatır durur. Sen hem anne, hem starsın. Vıdı vıdılayacak ne çok hikayen olur.

- Hiç kafalarına vurmayacağım anlatırken. Onları büyütürken aydınlandım ben; onları doğururken yeniden doğdum ben. Onlar benim yaşama sebebim. Onlar benim şükürlerim. Onlar benim onlarsız geçen 35 senemin ödülleri. Onlar benim burnumun direği.

* Üç çocuğa bakmak maddi olarak kolay olmasa gerek...

- Sorana bak... Gören de 10 tane çocuğu var zanneder. Ama haklısın hiç ama hiç kolay değil. Eğitim masrafları babalarına ait.

* 3 çocuk annesi Gülben Ergen için aşk defteri kapandı mı artık?

- Sevilmeden, sırtıma bir el dokunmadan, beni düşünen biri olmadan, sevgimi sadece evlatlarıma bu denli güçlü vermenin sağlıklı olmadığını biliyorum. Yalnızlığın bir sonu olmadığını da... Aşkın defterini kapatmak bizim elimizde de değil ayrıca. Aşk bir lütuf ama kısa süreli aşklar beni yorar.

* Bundan sonra aşkın kanunu nedir senin için?

- Aşkın kanunu, manunu olmaz da bundan sonra sonsuz bir aşk için söylenecek tek bir şarkım var: “Devlerin aşkı büyük olur/ Ya dağlar yerle bir olacak/ Ya kıyametler kopacak/ Ya da dünya duracak/ Senden öyle ayrılacağım...” İşte, ya bu şarkıyı birlikte söyleyebileceğim biri olur ya da hiç olmaz...


* Diyelim ki, karşındaki şarkının sözlerini unuttu...

- Bu şarkının sözleri unutulur mu arkadaş? Benimki yalnızlık mı, tek başınalık mı bilmem. Ama bir başıma hayatımda özel bir şey yaşamadan da dünyanın döndüğünü gördüm, yaşadım, öğrendim.

* Peki ya çocuklar... Defterin kapağı yeniden açıldığında onlardan izin alman gerekmeyecek mi?

- Oğullarımdan izin almam elbette, ama bu elim ayağıma dolanmaz anlamına gelmesin. Hayatıma birisi girerse; bir süre sonra çocuklarıma anlatırım. Mühim olan çocuklarımın bendeki huzur ve mutluluğu görmeleridir zaten. Sana bunları anlatırken bile avucumun içi terledi. Ne zor...

* Allah kısmet ederse ileride 3 gelinin olacak. Ya oğulların da senden izin almazsa, kaynana Gülben dünyanın kaç bucak olacağını gösterir ve çekilmez olur mu?

- Kesinlikle aynı fikirdeyim ve bu konuda hiç kendimden emin değilim. Umarım tüm bildiklerim çöpe gidip, kendimi rezil etmeden efendi bir kayınvalide olup, susar evimde otururum.


MEVLANA İLE ŞEMS'İN TÜRBESİNİN ARASINDA MEZAR ALMAK İSTEDİM

spacer
* Tasavvuf öğrencisiyim dedin, hocan Cemalnur Sargut sanırım.

- Yaşadıklarımı, gördüklerimi bir ben bilirim; bir de bendeki beni bilenler. İbadetim Allah ile benim aramda. Anlatmak mümkün değil. Ama bir ibadetim var ki onu avaz avaz anlatırım, derneğim Çocuklar Gülsün Diye... O başka...

* Peki Şems mi daha çok etkiliyor seni, yoksa Mevlana mı?

- Şems-i Tebrizi.. Şems bir güneş, ona gözlüksüz bakamayız. Gözlerimiz kamaşır. Ona bakmak için gözlüğüm Rumi’dir.


* Öldükten sonra gömülmek için Mevlana ve Şems’in türbeleri arasında bulunan bir mezarlık satın almak istediğin doğru mu?

- Doğru, istedim ama olmadı. Konya’da Şems ile Mevlana türbesinin arasında bir mezarlık var, Üçler Mezarlığı. Oradan mezar satın almak isteyen ilk ben değilim sanırım.

*Neden alamadın?

- Her yerden mezarlık satın alınabileceğini ama oradan ölmeden “satın” alınamayacağını öğrendim. Bu bile o kadar çok şey anlatıyor ki... Madde, güç, çevre ne güzel de yetemeyebiliyor bazen hayatta istediklerimize.


Kaynak

Gülben Ergen

Gülben Ergen
Gülben Ergen
...

kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
30 Eylül 2013       Mesaj #242
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Gülben Ergen'den Haber Var

Sponsorlu Bağlantılar
Çocuklar Gülsün Diye Derneği 16. Anaokulunu Tekirdağ'da açıyor

Türkiye'de daha çok çocuğun okul öncesi eğitim almasına katkı sağlamak hedefiyle yola çıkan Çocuklar Gülsün Diye Derneği 16. anaokulunu Tekirdağ'ın Saray ilçesindeki Büyükyoncalı Köyü'nde açmaya hazırlanıyor. Daha önce Trabzon, İstanbul, Mardin, Tokat, Erzurum, Sinop, Hatay, Aydın, Zonguldak, Van, Sivas, Manisa, Çanakkale ve Kars'ta anaokulları açan Çocuklar Gülsün Diye Derneği yeni okulun açılışını 5 Ekim 2013 Cumartesi günü Dernek Başkanı Gülben Ergen, Başkan Yardımcısı Elvan Oktar ve Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya'nın katılımıyla gerçekleştirecek.
İnşaat yapımını hayırsever bir ailenin üstlendiği, "Çocuklar Gülsün Diye - Zehra Musaoğlu Anaokulu" açılış töreninin ardından Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışlanacak. Yaklaşık 100 öğrenciye okul öncesi eğitim olanağı sunacak kapasiteye sahip okulun iç donanım malzemelerinin taşınmasına, Yurtiçi Kargo taşıma sponsoru olarak destek verirken, Faber Castell de okulun kırtasiye ihtiyaçlarını karşıladı.
Çocuklar Gülsün Diye Derneği, Milli Eğitim Bakanlığı ile imzaladığı protokol çerçevesinde ihtiyacı olan illerde anaokulu yapmak üzere çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. Dernek, sponsorları ve bağışçılarının desteğiyle gelecek eğitim-öğretim döneminde hizmete girmek üzere yeni okullar açmaya hazırlanıyor.


Kaynak

İhtiyacı olan çocuklarımıza yollanmak üzere eskileri seçmedim , çıktım yeni yepyeni şeyler aldım diyorsanız ; ARAS KARGO ya gidiyorsunuz , "BEN ÇOCUKLAR GÜLSÜN DİYE KAMPANYASI İÇİN GELMİŞTİM YARDIMLARIMI ULAŞTIRDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİMMsn Happy" diyorsunuz ve kolilerinizi teslim ediyorsunuz. (Kolilerinizin içine size ulaşabileceğimiz adres,telefon,e-mail bilgilerinizi yazmayı unutmayın ki size ayni yardım makbuzunuzu gönderebilelim Msn Happy

___--- İHTİYAÇ LİSTESİ ___---

Sulu boya Sayı çubukları Türkiye haritası halısı
Parmak boyası Eğitici öğretici kitaplar Mevsim ay gün halısı
Gazlı kalem Oyuncak müzik aletleri Fotokopi makinası
Fırça seti Oyuncak hayvanlar Duvar sticker
Boya önlüğü Tamir çantası Boy ölçme cetveli
Pritt-uhu Oyuncak arabalar Çocuk şarkıları Cd leri
Makas Oyuncak meyve sebze Cd çalar
Hamur-hamur kapları Kukla Oyun parkı
Baskı için süngerler Kova kürek takımı Oyuncak ve malzeme dolabı
Simler-pullar-boncuklar Masal kitapları Öğrenci masası ve sandalyesi
Domino Boya kitapları Pano
Eşleştirme oyunu Karton-elişi-graponkağıdı Minder
Abeküs seti Kırmızı önlük ve yaka
Sayı küpleri tahtası
Lego

Haberi alır almaz hastaneye koştu

Fan Club üyelerinden birisinin kaza geçirdiğini duyan ünlü şarkıcı Gülben Ergen, hemen hastaneye koştu.
Instagram hesabından bu fotoğrafı paylaşan ünlü şarkıcı, "Allah'a emanet benim kardeşim, selamıyla moralle uğurladı beni, benim ona ve tüm GEFC ye öyle çok vefa borcum var ki, ne yolla, ne emekle ödeyemem haklarını, yıllardır sırtımda duran ellerini, dualarını, alkışlarını..." notunu paylaştı.



Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:32
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
8 Ekim 2013       Mesaj #243
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Gülben Ergen'e "16" kere maşallah

Ünlü sanatçı Gülben Ergen, Tekirdağ'ın Saray ilçesine bağlı Büyükyoncalı köyünde yapılan anaokulunu açtı. Bu okulla birlikte 'Çocuklar Gülsün Diye Derneği'nin 16. okulu açılmış oldu.

Sanatçı Gülben Ergen, Büyükyoncalı halkının sevgi gösterisiyle karşılaşırken, açılış töreninde anaokulu öğrencileri ve Saray Teknik Lisesi halk oyuncuları tarafından yapılan gösteriyi cep telefonuyla kaydetti. Sanatçı kişiliğinin yanı sıra toplumsal konularda duyarlılığı ile dikkat çeken Gülben Ergen, anaokulunda eğitim alan öğrencilerle yakından ilgilendi. Onlarla birlikte resim yapan Ergen, kendisinin de bir anne olduğunu hatırlattı.
İnşaat yapımını hayırsever bir ailenin üstlendiği "Çocuklar Gülsün Diye- Zehra Musaoğlu Anaokulu" açılışı Büyükyoncalı 1 Kasım Ortaokulu'nda düzenlenen törenle gerçekleştirildi. Ergen, törende yaptığı konuşmada, duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Okul açılışına katılmaktan son derece mutlu olduğunu söyleyen Ergen, sözlerine şöyle devam etti: "Çocukları mutlu etmek anneleri mutlu etmek demektir. Eğitim tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de önemli. Okul öncesi eğitim ise işin başlangıcıdır. Bu okulumuzun kazandırılmasına vesile olan Musaoğlu ailesi çok sıcak bir ailedir. Kendileri Çanakkale açılışımızda bizlere gönül vermişlerdi."

BURSA'YA MÜJDE

Ergen, Musaoğlu ailesinden Bursa'da okul yapma sözü aldığını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Okullarımızı öğrencilerimizin annelerine emanet ediyorum. Allah bizlere bu anaokullarından mezun olan çocuklarımızı ileri de tanımayı nasip etsin. Aydınlık ülkemizin pırıl pırıl gençleri bizim anaokulunda yetişsin. Bu projemize desteklerini esirgemeyen Milli Eğitim Bakanlığı'na, Tekirdağ Valiliği, kurumlara ve benim yol arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Musaoğlu ailesinden yolda gelirken de Bursa'da okul yapma sözü aldık."

"ÇOK HAYIRLI BİR İŞE ÖNCÜLÜK EDİYOR"

Programda yer almaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Ak Parti Tekirdağ Milletvekili T. Ziyaettin Akbulut da, "Devletimiz ödeneklerinin bir çoğunu eğitime harcamaktır. Ama öylesine gelişen bir toplumuz ki sadece hükümetin el atması yeterli değildir. Hayırseverlerin, sanatçıların, herkesin bu alanda yapacağı çok şey vardır. Gülben Ergen'in kendisine saygı duyuyorum. Büyük sanatçılığının yanında dünya ve ahiret adına da çok hayırlı bir işe öncülük ediyor. Gerçekten en hayırlı iş çocuklarımıza bir yuva ve onlara verilecek bir eğitimdir" dedi.
Açılış törenine sanatçı Gülben Ergen, Ak Parti Tekirdağ Milletvekili T. Ziyaettin Akbulut, Tekirdağ Vali Yardımcısı Ahmet Büyükçelik, Tekirdağ Milli Eğitim Müdürü Halis İşler, Saray Kaymakamı Hüseyin Öner, Saray İlçe Emniyet Müdürü Murat Ogan, Saray Belediye Başkanı Nazmi Çoban, Büyükyoncalı Belediye Başkanı Necati Sezer, Çocuklar Gülsün Diye Derneği Başkan Yardımcısı Elvan Oktar, Okul Öncesi Temel Eğitim Müdürü Funda Kocabıyık, Hayırsever Zehra Musaoğlu ve ailesi ile çok sayıda vatandaş katıldı.

Kaynak


... Msn Happy

Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:32
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
17 Kasım 2013       Mesaj #244
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Gülben’in Kaleminden Elele Dergisi İçin…

Evlilik…
Birbirinden bir haber bir yaşam sürer iki insan… Her şeyi farklıdır aslında her insanın, birbirinden farklı bakan gözleri gibi…
Yaşamın en büyük imtihan kağıdıdır evlilikte atılan imza…
Senden ayrıydım bugüne dek ama artık aynı çatı altında her an seninle yaşamanın tek dayanağı ‘aşk’ demektir evlilik…
Aşk olmadan evliliğe inanamasam da ben, var biliyorum.
O yüzden aşk evliliği üzerinden yapacağım değerlendirmelerimi.
Aşkın ilk olmazsa olmazlarından biri ‘gözü karalık’tır. Gözün görmez ondaki sana uymayan değerleri, gözün görse gönlün örter üstünü.
Aşkın bir diğer olmazsa olmazı da onsuz olmayı düşünememe halidir… Hani benim sonum, sonsuzum cümleleri…
Renkli bir balonun içinde gökyüzünde dans etme halleri…
Evlilik…
Gelinlik…
Telaş…
Çevreye karşı ben evlendim madalyası…
Balayı…
Yeni bir hayat kurmak…
Aşk… Aşk… Aşk…
Sevgiyle kenetlenmek…
Saygıdan doğan bir sevgiyse bu, hep daha fazla şans veririm…
Sonra yeni bir şey girer hayatına; ‘alışmak’… Tüm bu güzellikleri yaşadıktan sonra nasıl olsa ‘o’, bana ait diye tüm hayaller cebe inince sıradanlaştırmak her şeyi.
Her gece yatağımda ‘nasıl olsa?’ diye düşünmek…
Seviyor beni duygusunun, dibe çöreklenen çapası…
Peki…
Yatağım benimse, çiçeğim misse, karnım toksa, o zaten varsa diye düşünmek bir ilişkinin ilk katilini çağırır kapıya.
İhmaldir o da…
İhmal defteri çok sinsidir…
Ara sıra uyarı verdirir, biraz gözyaşı döktürür, yazdırır, söyletir, hüzünlendirir ve güveni zedeler. Sonra bir diğer katili çağırır yanına; değersizliği. Katliama ortak etmek için. Ve bir evliliğin cinayeti böyle böyle tasarlanmaya başlar…
Sen kendini değersiz hissetmezsin aslında, yıpratılmışlık ve kabul edemediklerin karşısındaki çaresizliğindir sana kendini değersiz hissettiren…
Işık saçmazsın, çünkü hiç solmayacağına inandığın gül solmuştur…
Yaşayan hiç bir canlı ve yaşamadığını sandığımız hiç bir eşya bakımsız, ilgisiz, özensiz, güneşsiz YAAA- ŞAAA-YAAA-MAAAZ…
Bir de bu yazdıklarımın istisnaları, tam tersi örnekleri mevcut elbette…
Karşılıklı güven ve yapıcılık içerisinde uzun bir yol arkadaşlığı…
O çiftlerin birlikte tekamül ettikleri çok aşikardır.
Kavga ederler ama öfkelerine yenilmezler…
Küserler, ama küs kalamazlar…
Gönül almayı, racondan kayıp saymazlar ve onları hep önce sayarlar…
Saymak; güveni beraberinde getir. Sevdiğine güvenemeyebilirsin ama saydığına illa güvenirsin. …Güven duygusu temeli sağlam bir sevgiyi oluşturur..
Vücutta ortaya çıkan her yaranın iyileşmesi için yardıma koşan milyonlarca tedavi edici hücre hazırda bekler… Kan akarken onlar tedaviye başlamış olurlar bile…
Çift olmak, hakkınca birbirini tamamlayan çift olmak aslında budur…
Sadakatse zaten olması gerekendir. Konuşulmamalıdır bile… Anca gülüp geçersin… Kendine dürüst olan zaten sevdiğine de dürüsttür. Aksi düşünülemez… Yazık ki eğer düşünülüyorsa onun adı sevgi değil yıpratıcı bir ilişkidir… Gözyaşı hep akar… Yalan ve yılan ilişkiyi kemirir… Gerçek aşk bu değildir!
Kişilik savaşlarının sona erdiği, kendini ifade edebilme köprülerinin geçildiği zamanlarda evlilik ve anne-baba olmaksa yaşamın kadına ve erkeğe taktığı en değerli rütbedir, taçtır, ışıktır, şifadır, ödüldür…

Kaynak


g 0057 copyfinal?w624&amph324

Gülben ‏@GeErgen Biz nefes aldığımız müddetçe , o kırmızı yollarımız çoğalacak.@CocuklarGulsun 17.Anaokulumuz Çanakkale Biga/Gümüşçay köyünde... Açılışı 14 Aralık ta. Msn Happy


...Msn Happy
Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:32
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
8 Aralık 2013       Mesaj #245
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!



Gülben Ergen - Elektrik Süpürgesi Ayağıma Gelecek Reklam Filmi





Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:33
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
1 Ocak 2014       Mesaj #246
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
İnstyle Home / 2014 Ocak Sayısı Bayilerde..

Bct3OgWIUAEBbFT
Benim evim dünyamdır...

BcvDI96CQAAoCzZ

Bir dünya yarattım kendime,kendimceeee....Gel mucize gel bize Msn Wink Uzun zamandır hazırız sevinçlere...



*Gülben ‏@GeErgen Sen değiş dünyan değişsiiiiin Msn Wink)) Ben ve Biz Mutlu Yıllar Dileriiiiiiiiz Msn Wink
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:33 Sebep: kırık link yenilendi.
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
16 Şubat 2014       Mesaj #247
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Çocuklar Gülsün Diye Derneği... GÜLBEN ERGEN 18. ANAOKULU'NU AÇIYOR!

Gülben Ergen'in kurucusu ve başkanı olduğu Çocuklar Gülsün Diye Derneği 18. Anaokulunu Şanlıurfa'nın Harran İlçesindeki Akkuş Köyü'nde açıyor.

Gülben Ergen in kurucusu ve başkanı olduğu Çocuklar Gülsün Diye Derneği 18. Anaokulunu Aqua Florya AVM ile birlikte gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projesi kapsamında, Şanlıurfa'nın Harran İlçesindeki Akkuş Köyü'nde açıyor.

Çocuklara modern bir eğitim ve oyun ortamı sunacak olan anaokulu, 22 Şubat ta yapılacak açılış töreninin ardından Milli Eğitim Bakanlığı na bağışlanacak.

Türkiye de daha çok çocuğun okul öncesi eğitim almasına katkı sağlamak hedefiyle yola çıkan Çocuklar Gülsün Diye Derneği bu kez Aqua Florya AVM ile ortak yürüttüğü proje kapsamında Şanlıurfalı çocukların yüzünü güldürecek.

Daha önce Trabzon, İstanbul, Mardin, Tokat, Erzurum, Sinop, Hatay, Aydın, Zonguldak, Van, Sivas, Manisa, Çanakkale, Kars ve Tekirdağ'da anaokulları açan Çocuklar Gülsün Diye Derneği yeni okulunun açılışını 22 Şubat 2014 Cumartesi günü gerçekleştirecek.

Proje kapsamında Aqua Florya AVM den alışveriş yapan müşterilerin katıldığı çekilişte, kazanan talihlinin isminin verileceği anaokulu açılışına, Şanlıurfa Vali Vekili Ramazan Seçilmiş, Dernek Başkanı Gülben Ergen, Başkan Yardımcısı Elvan Oktar ve Aqua Florya AVM Genel Müdürü Sami Milli katılacak. Anaokulu, açılış töreni ardından Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışlanacak.

Yaklaşık 100 öğrenciye okul öncesi eğitim olanağı sunacak kapasiteye sahip okulun iç donanım malzemelerinin taşınmasına Yurtiçi Kargo taşıma sponsoru olarak destek verirken, Dedeman Şanlıurfa da konaklama sponsoru olarak destek verdi. Faber Castell de okulun kırtasiye ihtiyaçlarını karşıladı.

Çocuklar Gülsün Diye Derneği, Milli Eğitim Bakanlığı ile imzaladığı protokol çerçevesinde ihtiyacı olan illerde anaokulu yapmak üzere çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. Dernek, sponsorları ve bağışçılarının desteğiyle gelecek eğitim-öğretim döneminde hizmete girmek üzere yeni okullar açmaya hazırlanıyor.

Çocuklar Gülsün Diye Derneği Hakkında

Çocuklar Gülsün Diye Derneği, en büyük hedefi daha çok çocuğun okul öncesi eğitim almasına katkı sağlamak olan ilk ve tek sivil toplum kuruluşudur. Gülben Ergenin başkanlığını, araştırmacı Elvan Oktar'ın ise başkan yardımcılığını üstlendiği Çocuklar Gülsün Diye Derneği, bağışlar ve sponsorluk çalışmaları sayesinde yaptırdığı anaokullarını, 22 Ekim 2011 tarihinde imzalanan işbirliği protokolü çerçevesinde Milli Eğitim Bakanlığı na bağışlamaktadır.



Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:33
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
25 Şubat 2014       Mesaj #248
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Gülben Ergen'den bir anaokulu da Harran'a

Şanlıurfa'nın Harran ilçesine bağlı Akkuş köyünde iki derslikli anaokulu açılışı yapan sanatçı Gülben Ergen'e kadın ve çocuklar yoğun ilgi gösterdi.

Milli Eğitim Bakanlığı ile Çocuklar Gülsün Diye Derneği Başkanı ve pop sanatçısı Gülben Ergen'in işbirliğinde, Şanlıurfa'nın Harran ilçesi Akkuş köyünde 2 derslikli anaokulu törenle açıldı. Törene katılan sanatçı Gülben Ergen’e kadın ve çocuklar yoğun ilgi gösterdi. Tören alanına gelen Gülben Ergen, davul gösterisi ile karşılandı. Sanatçı Ergen, gösteriye alkışla eşlik etti.

Ergen’in kurucusu ve başkanı olduğu Çocuklar Gülsün Diye Derneği'nin, yürütülen kampanya kapsamında Şanlıurfa’nın Harran ilçesinde yaptığı 18. okulun açılışına Şanlıurfa Vali Vekili Ramazan Seçilmiş, bürokratlar ve çok sayıda vatandaş katıldı. Çocuklar Gülsün Diye Arif Burak Balduk Anaokulu'nun açılış töreni saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Daha sonra halkoyunları gösterilerinin yer aldığı programda anaokulu öğrencilerinin temsili çiğ köfte yoğurması ve halay eşliğinde mini konser vermeleri sanatçı Ergen’in beğenisini topladı. Ergen, zaman zaman cep telefonu ile gösteriyi kayıt altına alırken, kimi zaman ise çocuklara eşlik etti. Çocuklarla yakından ilgilenen Ergen, hayranlarıyla sık sık hatıra fotoğrafı çektirdi.
Açılış konuşması için kürsüye çıkan Ergen, tüm kadınları kürsünün çevresine çağırdı. Sanatçı Ergen’i yakından görmek isteyen kadınlar, kürsünün çevresine hücum edince yoğun izdiham yaşandı. Ergen, kürsünün önüne sandalye getirtirken, sandalyenin ayağı yüzüne çarpma tehlikesi atlattı. Ergen, son anda eliyle sandalyenin ayağını tuttu. Sandalyenin üzerine çıkan Gülben Ergen, kadınlara mesaj verdi. Ergen, “İşte bu. Hanımlar anaokulu açmaya geldim ama sözüm size. Hiçbir zaman geride durmayacaksınız. En önde duracaksınız” dedi. “Güzel anneler, çocuklarınızı anaokuluna gönderecek misiniz?” diye soran Ergen, kadınların “evet” cevabı üzerine ise, “İbrahim Tatlıses boşuna söylememiş, ‘Urfa’da Oxford vardı da biz mi gitmedik’ diye. İşte anaokulu, işte anaokuluna çocuklarını yollayan anneler” dedi.
“Annelere ve babalara bir sorum var. Çocuklarınız bu anaokuluna gittikten sonra ilkokula gidecek mi? Kızlar da gidecek mi” diye soran Gülben Ergen, kadınlardan söz aldıktan sonra kürsüden indi. Vali Vekili seçilmiş tarafından Gülben Ergen'e ve okulun yapımına destek olanlara plaket verildi. Okulun açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından okul gezildi.Ergen, hayranlarının gösterdiği yoğun ilgi nedeniyle okuldan güçlükle ayrılabildi.



GÜLBEN’İN YAKTIĞI EĞİTİM MEŞALESİ

Tarih 22 Şubat 2014... Yer Şanlıurfa’nın Harran ilçesine bağlı Akkuş köyü...
Çocuklar Gülsün Diye Derneği’nin Aqua Florya AVM’nin sponsorluğunda yaptırdığı Arif Burak Balduk Anaokulu’nun açılışı için buradayız... Türkiye’nin birçok bölgesindeki gibi Harran’a da erken geldi bahar...
Gülben Ergen’in 18’inci anaokulunun bahçesinde birkaç kaydırak, salıncak, tahterevalli ve benzeri malzemelerin de bulunduğu çocuk oyun parkı var...
Açılış töreni için alandaki yetişkin insan sayısı 200 ise bir o kadar da çocuğun orada olduğunu düşünün...
Sonra da o çocukların hayatlarında ilk kez gördükleri oyun parkının tadını nasıl çıkardıklarını hayal edin...
Adeta birbirlerini ezerek oynadılar, ama tören boyunca dünyanın en mutlu çocuklarıydılar...
İnancım o ki, Harran Kaymakamı Selami Yazıcı, Urfa Vali Vekili Ramazan Seçilmiş gibi bürokratların ve Gülben Ergen gibi “eğitim gönüllüsü sanatçı” sayısını artırdığı sürece, o çocukların da Türkiye’nin de önü açık olacaktır.
Gülben Ergen, açılış törenine katılan Harranlı kadınları yanına çağırıp, onlardan çocuklarını kız erkek ayrımı yapmadan çocuklarını önce anaokuluna, sonra ilköğretime göndermeleri için söz istedi.
Mor renkli başörtülü kadınların koro halinde Ergen’e eğitim için söz verip, ardından zılgıt çekmeleri, eğitime olan açlığın çığlığı gibiydi.
Açılışta anaokulu öğrencilerinin İbrahim Tatlıses’i taklit ederek yaptıkları “Sıra gecesi” şovu da süperdi.
19’uncu anaokulunu 2 Mart’ta Kahramanmaraş’ta açacak olan Gülben Ergen’in 2010 yılında yaktığı eğitim meşalesinin aydınlattığı çocuk sayısı şimdiden 2 bini geçti. Kutluyorum Gülben Ergen ve Çocuklar Gülsün Diye ekibini...

Kanal D İrfan Değirmenci ile Günaydın - Şanlıurfa Harran Akkuş Köyü Anaokulu Açılışı Video Haber


Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:33
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
4 Mart 2014       Mesaj #249
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Gülben Ergen anaokulu açtı

Şarkıcı Gülben Ergen, başkanlığını yaptığı Çocuklar Gülsün Diye Derneği tarafından Kahramanmaraş'ta yaptırılan 2 derslikli Tevfik Sıtkı Bursalı Anaokulu'nun açılışını yaptı.

Milli Eğitim Bakanlığı ile Çocuklar Gülsün Diye Derneği işbirliği ile kentin Ballıca Mahallesi'nde yaptırılan 2 derslikli Tevfik Sıtkı Bursalı Anaokulu, düzenlenen törenle açıldı. Açılışa, Kahramanmaraş Vali Yardımcısı Erkan Bulgan, Milli Eğitim Müdürü Mesut Alkan, Çocuklar Gülsün Diye Derneği Başkanı şarkıcı Gülben Ergen ve vatandaşlar katıldı. İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan açılışta anaokulu öğrencileri tarafından dans gösterisi sahnelendi. Açılışa katılan vatandaşlar ile çocuklar, Gülben Ergen ile fotoğraf çektirebilmek ve imza alabilmek için birbiriyle yarıştı.

Törende konuşan Gülben Ergen, açılışını yapacakları anaokulunu annelere armağan ettiğini belirterek, "Bizim derneğimizin 19’uncu anaokulunu burada açtık. Milli Eğitim Bakanlığı’na ve emek veren herkese teşekkür ediyorum. Beni burada karşılayan bütün annelere bu okulu armağan ediyorum. Kahramanmaraş’tan hiç unutulmayacak anılarla ayrılacağım" dedi.

Konuşmaların ardından Gülben Ergen ve protokol üyeleri tarafından açılış kurdelesi kesilen okul gezildi. Gülben Ergen, gezdiği sınıflardaki çocuklarla sohbet edip fotoğraf çektirdi. Kahramanmaraş Vali Yardımcısı Erkan Bulgan, eğitime katkılarından dolayı Gülben Ergen'e teşekkür plaketi ve çeyiz sandığı hediye etti.
Kaynak


Şıkır şıkır kulis

*Sabah Gazetesi AYŞE ÖZYILMAZEL Yazısı

Hayatımın en sevdiğim dönemlerinden birindeyim. Şarkım 'Nefis' çıktı ya, oradan oraya koşturuyorum. Gün içinde 'Yeter artık, hiçbir şeye yetişemiyorum' çıkışları yapıp, ilk uçakla kaçıp gidesim gelse de ben bu işe bayılıyorum.
Albüm hazırlıkları bir yandan, 'Nefis'in tanıtım turları diğer yandan... İşte tam da bu sebeple Gülben Ergen'in gündüz kuşağı programı 'Gülben'e konuğum.
Diğer konuk, magazin gazeteciliğinin babalarından Kenan Erçetingöz.
Bakalım neler olacak.
Uzun zamandır ilk canlı yayınım; biraz gerginim galiba.
Daha bismillah, güne gözümü açar açmaz evde bardaklar kırılmaya başladı.
Kalk git kuaföre, orada da beni gören bardaklar paramparça.
Bir şey var üzerimde ama ne bilemiyorum.
Sadece yetişmeye çalışıyorum.

SANKİ TAKI CENNETİ!
Çekimin yapıldığı stüdyoyu bir türlü bulamıyorum. Ekipten birinin akıllı telefonuma gönderdiği konumu takip ede ede Kemerburgaz yolunda şantiyenin içine düştüm! Çıldırmama çeyrek var.
Nihayet stüdyoyu buluyorum. Yayına yarım saat var ve benim hâlâ makyajım yok! (Böyle streslerimiz var, n'apalım) Önce programın sahibi Gülben Ergen'in kulisine giriyorum. Ooooh! Sanırsınız Gülben'in evine geldik. Kendisi kulisini yeniden dekore etmiş.
Kapıdan girer girmez sağda askılara asılmış onlarca kıyafet. Hemen yerde sıra sıra dizilmiş ayakkabılar.
Devamında L şeklinde konuşlandırılmış iki tane üçlü koltuk, ortada masa.
Karşı duvarda dev bir Gülben portresi; tabii ki yüzünde meşhur gülümsemesi...
Odanın solunda uzun bir makyaj masası. Sol tarafı her kadının rüyası kozmetik ürünler ve makyaj malzemeleriyle dolu. Sağ tarafsa takı cenneti.
Mesela benim gibi kararsız biri, o kadar seçenek içinden hangi takıyı takacağına karar veremez ve sonunda hiçbir şey takmaz ama Gülben kararlı kadınlardan.
İki bölüme ayrılan, üzeri rengarenk ışıklarla süslü makyaj masasının ortasındaki duvarda Gülben'in oğullarının kocaman fotoğrafı var; altındaki çerçevede ise minik Gülben, ailesiyle...
Ben odaya girer girmez; makyaj yaptırırken ekibiyle programının son detaylarını konuşan Gülben koltuğunda dönüyor ve ayağa kalkıp kocaman sarılıyor.
Üzerinde spor taytı ve tişörtü var, belli ki sabah yürümüş yine aslanlar gibi.
Panikle "Hâlâ makyaj yaptırmadım deme" diyor. Dedim bile.
Kendi kulisime koşup hazırlanmaya başlıyorum.
Ne yalan söyleyeyim, programda başıma ne geleceğiyle ilgili hiçbir fikrim yok. Zaten bu saatten sonra sormamın da bir manası yok, değil mi?
Gülben yayına çıktı, şarkı söylüyor; benim için son üç dakika ama hâlâ hazır değilim.
Bir şekilde adımın anonsuyla birlikte kendimi yayına atabiliyorum.
Gülben'in ekibi 35 kişi, çoğu da kadın. Hem de nasıl güzel ve bakımlı kadınlar!
Kamera arkasında çalıştıklarına inanmak çok güç.
Ellerinde beyaz kartonlar, devamlı Gülben'e bir şeyler yazıyorlar.
Önce Gülben'i de, beni de incecik yapan Şeyda Coşkun bağlanıyor yayına. Sonra sevgili babam. Sonra yıllar öncesinden bir arşiv görüntüsü çıkıyor karşıma: Shakira ben!
Aman tanrım! Fenalıklar geçiriyorum.
O zamanlar neyin kafasını yaşıyorsam artık, neyin cesareti ve inancıysa...
En azından başıma kötü bir şey gelmeyeceğini, en güzel şekilde ağırlanacağımı biliyorum.
Gülben Ergen'i ilk kez annem sayesinde tanımıştım.
Lisedeydim sanırım, annem her sabah TGRT'de "Ahh canımmm, ne tatlı kız" diye diye bir program seyrediyordu.
İşte o ne tatlı kızdı Gülben.
Sonra arkadaş olduk ve ben onun çalışmasına, azmine, ekip çalışmasındaki becerisine, geri adım atmamasına her zaman hayran oldum. Bu programda da kimleri kimleri ağırlamadı ki: Sertab Erener, Elif Şafak, Belçim Bilgin, Doğan Cüceloğlu, Deniz Seki, Kemal Sayar, Demet Akalın...
Bence umuttur, neşedir, sürprizlerdir, bilgilendirme telaşıdır Gülben'in programlarının farkı. Gündüz kuşağının gülümseten kadınıdır. Üstelik pek de tatlıdır. "Ben bu kulisi çeker, GÜNA YDIN 'a koyarım" dedim. "Çek" dedi.
İşte budur Gülben'in her sabahki hali.
Evine dönmüş kulisi. Eee kadın kısmı ille de gittiği yeri evi yapacak değil mi?


Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:34
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
20 Nisan 2014       Mesaj #250
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
'O fotoğrafı görüp hiçbir şey olmamış gibi yaşayamazdım'

Gülben Ergen, Show TV’de yayınlanan programında sağlık durumu kritik 3 çocuk için bir yardım kampanyası başlattı. Ergen’le yeni kampanyasını ve programını konuştuk

Çocuklar Gülsün Diye kampanyasıyla 2010’dan beri sosyal sorumluluk projelerine ağırlık veren Gülben Ergen, sonunda bu kampanyayı bir derneğe dönüştürdü. Türkiye’de okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına katkıda bulunan Ergen, çocuklar söz konusu olunca elini her taşın altına koyuyor. Show TV’de yayınlanan “Gülben” adlı programında da sağlık durumu krtik 3 küçük çocuk için yeni bir yardım kampanyası başlattı. Kalp hastası Muhammet için başlayan kampanya, nöroblastom kanseri olan Deniz ve Tuana’nın da yayınlara dahil edilmesiyle büyüdü. 35 günde tam 4.5 milyon lira toplandı. Muhammet, Deniz ve Tuana tedavileri için Almanya’ya gönderildi. Gülben Ergen “Hasta çocuklar için yardım toplamaya devam edeceğiz. Benim 3 evladım var. Nasıl olur da bu hasta üç çocuğu görmezden gelirim? Onlar da artık benim ailemin birer parçası oldu” diyerek çocuklar için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacağını dile getiriyor.

■ Bu yardım kampanyasını hangi olay tetikledi?
Aslında “Gülben”, kadınlara yönelik bir eğlence programıydı. Ancak Berkin Elvan’ın ölüm haftasında daha dingin bir formata geçiş yaptık. O haftayı Berkin’in yasıyla geçirdik. O esnada programın genel koordinatörü Ebru Erkal Kip, bizi Muhammet bebekten haberdar etti. Programda onun için bir VTR hazırlattık ve sonrasında onun için para toplamaya başladık.

‘SOSYAL MEDYA BU KONULARDA DESTEKÇİ’

■ Koordinatör Ebru Hanım’ın nasıl haberi olmuş?
Muhammet’in babası tarih öğretmeni. Onun öğrencileri sosyal medyada seslerini duyurmuş. Sosyal medya bu konularda destekleyici bir platform. Çünkü bizler Etiler’de ya da Nişantaşı’nda hayatımızı sürdürürken bu çocuklardan haberdar olamazdık.

Muhammet’in hastalığı nedir?
Doğuştan 10 yaşındaki bir çocuğun kalbine sahip. Bu sebeple kalp nakli yapılması gerekiyor. Annesi ve babası stüdyoya geldiklerinde bütün umutları bitmişti. Düşünün 17 aylık bebek, 16 aydır yoğun bakımdaydı.

■ Türkiye’de tedavisi mümkün değil mi?
Türkiye’de de yapılıyor ama maalesef iyi sonuçlar alınmamış. Bu naklin en iyi yapıldığı yer Almanya. Orada nakli 2 Türk doktor yapacak. Muhammet’in durumu çok kritikti. Almanya’ya gitmeden önce 2 kez kalbi durdu. Biz onu ve ailesini programa sadece 3 kez konuk ettik ve 1 milyon 600 bin lira para topladık.

■ Bu kadar kısa sürede...
25 yıllık meslek hayatımda birçok yardım programına katıldım. Milyonlarca lira topladığımızı düşünürken ertesi sabah bankada 100 bin gibi rakamlarla karşılaştığımız oldu.

■ Hep yüksek miktarlarda mı yapıldı bağışlar?
Bu paraları imece usulü topladık. 10 lira yatıran da var. Bir kadın izleyicimiz programı arayıp “Ay sonuna kadar 100 liram var. Ben 50’sini Muhammet’e yatırıyorum” dedi. İnsanlarımız çok duyarlı. Toplamda 4.5 milyon lira topladık.

‘SESLERİNİ DUYURMAK İÇİN BÖYLE BİR PROGRAM VAR’

■ İki çocuk daha tedavi olacak değil mi?
Evet, ikisi de nöroblastom (sinir ucu) kanseri. Deniz ve Tuana adında iki küçük çocuk.

■ Durumları çok kritik...
Eğer Türkiye’de tedavi olurlarsa yüzde 5, yurtdışında ise yüzde 40. Hastanede Deniz’in annesine “Eve götürün orada ölsün” demişler.

■ Onları nasıl buldunuz?
Deniz’den kendi İnstagram hesabıma gelen bir bildiri sonucu haberdar oldum. İnsan olmak, buna duyarlı olmaktır. Onun fotoğrafını görüp de hayatıma hiçbir şey olmamış gibi devam edemezdim. Elimde onların sesini duyurabilmek için böyle bir program var. Bundan yararlanmam gerekiyordu.

■ Çocuklarla yakın bir ilişki içinde misiniz?
Tabii, mesela Deniz bize geldi. Çocuklarımla oynadı. Beraber yemek yaptık. Güldük, eğlendik.

■ Özel bir bağ oluşmuş aranızda...

Deniz çok özel bir çocuk. Saçları dökülmüş ve buna üzüldüğü için kendine oyun hamurlarından saç yapıyor. Hiçbir çocuğun ağzına maske yakışmaz ama özellikle Deniz’e hiç yakışmıyor. O kadar sıkılıyor ki size anlatamam.

■ Deniz’i de yurtdışına mı yolladınız?
O da Frankfurt’a gitti. Onun için bağış topladığımız gün Emel Acar program konuğumdu. Hayat o kadar enteresan ki... İnsanların basın yoluyla tanıdığı bir EmelErdal Acar çifti var. Güzel giyinen, iyi yaşayan bir aile. Eminim onların hayat tarzını yargılayanlar da vardır. Ama bu insanlar tek bir sözleriyle 500 bin Euro bağışladılar ve Deniz’in tedavisini üstlendiler.

■ Tuana da nöroblastom hastası demiştiniz. Onun durumu nasıl?
O 4. evrede. Kanser kemiğe ve beyine sıçramış. Bu yüzden durumu biraz daha riskli. Ama onu da cuma günü Almanya’ya gönderdik. Onun için de 500 bin Euro tedavi parası gerekiyordu. Onu da Azeri işadamı Mübariz Mansimov karşıladı. Hatta aileye özel uçak da tahsis etti.

‘Bu çocuklarla karşılaşmam Allah’la aramdaki bir sınavdı’


■ Programa artık bu formatta mı devam edeceksiniz?
Çok şanslıyım, Show TV programımıza sınırlama getirilmedi. Eğlenceden de kopmadık ama hiçbir yöneticim de bana “Hadi bakalım şimdi de dansöz getirin ya da şarkı söyleyip eğlenin” demedi. Benim de ekibimin de gözü döndü ve bu işe kalkıştık.

■ Çocukların tedavi süreçleri de ekrana gelecek mi?
Onlar bizim ailemize dahil oldu. Her dakikalarından haberimiz var ve gerek seyircileri gerekse yardım yapan aileleri bilgilendirmek amacıyla tedavi süreçlerini paylaşacağız.

■ Kendinizi nasıl hissediyorsunuz peki?
Aracı olduğum için çok şanslıyım. Bağış yapanlara her gün dua ediyorum. Bana sunulan bu stüdyoyu ve kameraları maydanozla selülit tedavisini anlatmak için değil de bu çocukların sesini duyurmak için kullanıyorum. Hiçbir teşekkürü de kabul etmiyorum. Bu çocuklarla karşılaşmış olmam Allah’la benim aramdaki bir sınavdı.

■ Yıllardır sosyal sorumluluk projeleri yürütüyorsunuz. Bu kadar büyük bir meblağnın bu denli kısa bir sürede toplanmış olmasında kendi payınız olduğunu düşünmüyor musunuz?
25 yıldır sanat camiasındayım. Tanınıyorum. İnsanlar bana güven duyuyor. Ben de söz konusu çocuklar olunca deli bir güce sahibim.

■ Çocuk sahibi olmadan önce de böyle miydiniz?

Bu kadar sesim çıkmıyordu ama emin olun böyleydim. Ancak çocuklarım dünyaya geldikten sonra okul öncesi eğitime daha çok önem vermeye başladım. Bundan böyle misyonum bu.

1515876 538941009560946 815910242 n


...
Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:34

Benzer Konular

13 Aralık 2008 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Şubat 2010 / Misafir Edebiyat tr
17 Eylül 2013 / Jumong X-Sözlük
16 Şubat 2010 / Misafir Soru-Cevap