Arama

Gülben Ergen - Sayfa 28

Anket Gülben Ergen'i Seviyor musunuz?

Evet
 
39 Oy
60.00%
Hayır
 
6 Oy
9.23%
Beni ilgilendirmiyor
 
20 Oy
30.77%
Güncelleme: 1 Şubat 2017 Gösterim: 999.668 Cevap: 272
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
3 Kasım 2015       Mesaj #271
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
29'uncu anaokulu 29 Ekim'de açıldı

Sponsorlu Bağlantılar
Cumhuriyet Bayramı'nın en güzel hediyesi başkentli miniklerin oldu. Çocuklar Gülsün Derneği'nin 29'uncu anaokulu Gölbaşı'nda açıldı

Gülben Ergen'in kurucusu ve başkanı olduğu Çocuklar Gülsün Derneği, 29'uncu anaokulunu Gölbaşı'nda açtı. Derneğin başkan yardımcısı Elvan Oktar'ın annesi Evren Oktar'ın adının verildiği okul, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda düzenlenen törenle açıldı. Açılışa, Gülben Ergen, Gölbaşı Kaymakamı Şahin Arslan, Belediye Başkanı Fatih Duruay, İlçe Milli Eğitim Müdürü Hayretti Balcı, çok sayıda veli ve öğrenci katıldı.

VATANA BORCUMU ÖDÜYORUM

Açılış kurdelasının kesilmesinin ardından açıklama yapan Gülben Ergen, Evren Oktar Anaokulu'nun Ankaralı miniklere bayram hediyesi olduğunu söyledi. Türkiye'nin hemen her yerinde başlattığı anaokulu projesinin vatani bir görev olarak yaptığını belirten Ergen, "Benim yaşamımda şarkı, sahne, konser, ailem, çocuklarım önemli ancak 'Çocuklar Gülsün' deyince akan sularlar duruyor. Ben kendimi vatanıma, milletime ve ülkemin geleceğine borçlu hissediyorum. Bir şekilde okul öncesi eğitimle ilgili çalışıyor olmak ülke genelinde 29 tane anaokulu açmak ve bunun devam ediyor olması benim hem kendime saygım hem de vatandaşlık görevim. Kişisel olarak bir gayret değil, bir vatani borç bilerek bu okulları insanımıza kazandırmaya çalışıyorum" dedi. Açılış töreninde konuşan İlçe Milli Eğitim Müdürü Hayretti Balcı ise, Türkiye'de en güzel Cumhuriyet Bayramı hediyesinin Ankaralı çocuklara verildiğini söyledi. Eğitimin milletlerin geleceğinin en önemli vazifesi olduğunu belirten Balcı, "değerli sanatçımız Gülben hanıma başkentimize kazandırdığı anaokulu için çok teşekkür ediyoruz. İki uygulama sınıfı, mutfak, oyun bahçesi ve diğer alanlarıyla yavrularımıza hizmet verecek okulumuz, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde eğitim verecektir" diye konuştu. Gülben Ergen ve çeşitli davetlilere plaketin verildiği açılışa Ankaralıların ilgisi yoğun oldu.

1500x500

1446137685297?10046002307720151030024726



Gülben Ergen İmza Gününde Ankara'yı Salladı!

Şarkıları, televizyon programları, başkanı olduğu sosyal sorumluluk derneği ile sanat dünyasında farklı bir yere sahip olan Gülben Ergen, 5 yıl aradan sonra çıkardığı ‘Kalbimi Koydum’ isimli yeni albümünü hayranlarıyla Kral POP Radyo sponsorluğunda ilk kez Ankara’nın önde gelen Alışveriş Merkezi Acity’de buluşturdu.

Albüm tanıtımı için Banu Noyan organizasyonuyla Türkiye'nin dört bir yanında imza günleri düzenleyecek olan sanatçıyı görmek için yaklaşık 5 bin kişi Acity'deydi.
Önceki gün gerçekleşen organizasyonda Gülben Ergen, yeni albümünü ilk kez Acity AVM ziyaretçileri için ücretsiz imzaladı.

Sevenlerine sürpriz yapan Gülben Ergen büyük ilgi gören Kalbimi Koydum şarkısını canlı söyledi.

Ankara Acity Müdürü Hande Seçilmiş Gülben Ergen'e sürpriz yaparak çocuklarıyla birlikte yer aldığı ressam İlker Sarı tarafından yapılan bir yağlı boya tablo hediye etti.

Ergen tabloyu görünce gözleri dolarak, "Beni can evimden vurdunuz. Nasıl güzel bir hediye bu... Evimin en güzel yerinde olacak" dedi.

Yaklaşık 5 bin kişi AVM'de izdihama yol açtı.

Bir hayranı Gülben'in bugüne kadarki tüm kaset ve cd arşivini getirince ünlü sanatçı hem şaşırdı hem çok mutlu oldu.

12142499 162602830753423 903037483 n





kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
22 Ocak 2016       Mesaj #272
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Can Dündar’a selamım siyasi değil samimiydi

Sponsorlu Bağlantılar
Çıkardığı albümlerle olduğu kadar liderlik ettiği sosyal sorumluluk projeleriyle de Türkiye’de ilk sıralarda yer alan Gülben Ergen, Sözcü Pazar’a konuştu.

Türkiye’de kabul edilmesi gereken ve asla kimsenin yarışamayacağı birkaç isimden biri o. Her adımı takip ediliyor, hatalarıyla, sevaplarıyla sınırsızca seviliyor ya da acımasızca eleştiriliyor. Kısa süre önce bir de kitap çıkaran Gülben Ergen, çocuklarına duyduğu muhteşem sevgiyi, sosyal medyadaki güçlü konumunu kısacası on parmağındaki on marifeti de bizler için kelimelere döktü. Beş yılda ilmek ilmek kurduğu ‘Çocuklar Gülsün Diye Derneği’ aracılığıyla 32. Okulunu açmaya hazırlanan Gülben Ergen büyük bir heyecanla yeni okul müjdesini verdi. Her adımında zirvedeki yerini biraz daha sağlamlaştıran güzel isim, tüm sorularımızı büyük bir içtenlik ve samimiyetle yanıtladı.

– Hayatınızın bu döneminde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Heyecanlı, mutlu, öğrenmeye, yenilenmeye hep açık… Belki de bu dönem için değil genel hislerim…
– Neredeyse kimse sizin kadar yakın mercek altına alınıp izlenmiyor. Bu koşullar altında nasıl bir hayatınız var?
Mesleğimin zorluklarından biri bu. Artık alıştım, yadırgamıyorum ama sınırlarımdan da vazgeçmiyorum. Hayatımı içimden geldiği gibi, yaşam felsefeme, değerlerime uyumlu olarak istediğim gibi yaşıyorum.

KİBİRLİLİK FITRATIMDA YOK

– Gıcık değilsiniz, kibirli değilsiniz, aksine alçak gönüllüsünüz. Bunları bünyede toplayabilmek için ne yaptınız?
Saydıklarınız benim fıtratımda yok, hiç olmadı. Ne çocukluğumda, ne öğrencilik yıllarımda kibirli yada gıcık olmadım. Yapıma, yaşam felsefeme ters. Inançlı olup alçak gönüllü olmamak inançların tümüne ters zaten.

KENDİME VAKİT AYIRDIĞIMDA OYUN OYNUYORUM

– Geceleri ne yapıyorsunuz? Evde, el ayak çekildikten sonra…
Hahaha… Güzel soru… Bizim evde el ayak akşam dokuz itibarı ile çekiliyor ama bu dokuz buçuğu da bulabiliyor. Sadece duruyorum desem yeridir çünkü durmaya ihtiyacım oluyor. Şahane dvd ler alıyorum kitap evlerinde geçirdiğim uzun zamanlarda. Bazen filme bile konsantre olamayacak kadar kafamı dinleme ihtiyacım oluyor o zaman iki oyunum var CandyCrush ve HayDay onlara gömülüp, seviye yükseltiyorum (gülüyor) Eşimle günün dedikodusunu yapıyoruz, ertesi güne hazırlamam gereken şeyler varsa onları yapıyorum. Okuyabilirsem kitap okuyorum, okuyamazsam kendime çok kızıyorum. İşte böyle

ÇOCUKLARIN ÖLÜM HABERLERİ BENİ KAHREDİYOR

– Üç çocuk, albüm hazırlıkları, sabah programı, sosyal sorumluluk projeleri… Bu yoğunluğun içinde en çok neler enerjinizi emiyor?
Kimse ve hiçbir şey enerjimi çoçuklara yapılan şiddet ve ölüm haberleri kadar ememiyor. Kahroluyorum! Bir çocuğun canı yanmış, ben bunu duymuşum, okumuşum ise o zaman şahit yazıyorum kendimi yaşanan her ne ise… Bir gün iki gün değil, günlerce kendime gelemiyorum. Kobani den kaçarken cesedi kıyıya vuran minik Aylan için yaşadığım çaresizlik bir ömür boyu geçmeyecek mesela… Özgecan’ın ölüm biçimi ile, ardında bıraktığı ailesinin soluk alıp acılarını içlerine nasıl gömdüklerini bilmek içimi yakıyor mesela…Şehit edilen askerimizin, polisimizin geride kalan evlatları, eğitim alamayan, sokakta dilenmek zorunda kalan evlatların içinde bulundukları durumlar içimi yakıyor mesela… Soma da yaşanan maden faciasını hala unutamıyorum mesela… Duyduğum gördüğüm her acıya şahit yazıyorum kendimi…
– Bir günün temposu nedir sizin evde? Trafiğin karıştığı durumlar oluyor mu?
Trafik en çok saatlerini şaştığı saatler çocukların programları ile ilgili bizim evde. Ev ödevini unutan, baskete giderken ayakkabısını unutan, arkadaşını eve davet etmek isteyenle arkadaşına gitmek isteyen. (Gülüyoruz) Benim işim gücüm, randevum, toplantım hiç aksamaz ve onların okulda olduğu saatler içinde sınırlıdır zaten. Çocuklar bir alem…

SİYASETE İLGİM SIFIRIN ALTINDA

– Gündemi nereden takip ediyorsunuz? Çünkü olup bitenlerle ilgili hep bir paylaşımınız var. Peki ya siyasetle ne kadar ilgilisiniz?
Gündemi takip etmeden sırf şarkısıyla, konseriyle meşgul olan biri değilim, olmayacağım. Kendime ve hayata saygım var. Elimizde akıllı telefonlar, hayatın her yerinde internet, başucumda gazete Nasıl haberdar olmam ki? Siyasete ilgim sıfırın altında, ama insana ilgim çok derin ve hassas…

ŞİDDETİN, TERÖRÜN, SAVAŞIN KARŞISINDAYIM

– Türkiye ve dünyada yaşananlar çocuklarınızın geleceği açısından sizi endişelendiriyor mu?
Bundan altı, yedi yıl önceydi. Twitter’ı yeni kullanmaya başladığım zamanlardı sanırım. Memleketimle ilgili endişelerim var demiştim de yine bir farklı linç operasyonu yaşamıştım. Şiddetin, savaşın, terörün susturulamadığı, şahsi menfaatlerin, insanlığın üzerine çıktığı her oluşumun direnişçisiyim kendimce… Ben annemden, ben dinimden, ben yaşamımdaki ustalardan böyle öğrendim, böyle yetiştim, böyle büyüdüm.

ÇOCUKLARIM NE KADAR ÜNLÜ OLDUĞUMU BİLMİYOR

– Çocuklarınız büyüyor. Artık ne yaptığınızın ve ne kadar ünlü olduğunuzun farkındalar mı?
Mesleğimin farkındalar, ne kadar ünlü olduğumun değil Msn Happy Ünlü olmanın benim mesleğimle sınırlı olmadığını anlattım onlara. Faydalı olmak lazım insana, insanlığa. Ben müziğimi de böyle şekillendiriyorum… Kalbimi koydum diyorum. Çocuklarımın babaları da görsel bir iş yapıyor, anneleri de, amcaları da. Ama bir yandan okuyarak, bir yandan iyi insan olmanın gerekliliklerini önceleyerek mesleğimizi yaptığımızı ve bunların önemini anlatıyoruz çocuklarımıza.
– Oğullarınız ile ilgili nasıl hayalleriniz var? Nasıl kareler canlanıyor gözlerinizi kapadığınızda?
Herkesin evladı nasıl değerliyse benim evlatlarımda o kadar gözümün bebeği, burnumun direği, gözümün dinmeyen yaşı. Hayat öğretmenlerim benim. Varlıklarına şükrettiğim mucizelerim, kahramanlarım benim… Üç ayrı karakter, üç ayrı kişilik. O kadar renkli ve o kadar komik ve eğlenceliler ki… Gözlerimi kapattığımda yaşlar süzülüyor yanağımdan hayallerimin ötesinde hayallerim…
– Mesela Gülben Ergen nasıl bir kaynana olur?
Eyvah! Kendimi terbiye etmem gereken, nefsimi temizlemiş olmam gereken bir konu bu. Sanırım gerçekleri söyleyemeyeceğim tek soru tek cevap hakkımı burada kullanacağım. İçimden geçenleri söylemeyeceğim ama inanın olgun ve saygılı olmaya gayret edeceğim. Düşününce çok güldüğüm bir konu bu ben ve kaynana olmak. Oğullarımın evlenmesi aman Allahım

ALLAH’A SÖZDE DEĞİL ÖZDE İNANIYORUM

– Bu kadar güçlü olmanızın sırrı nedir?
İçim göründüğüm kadar güçlü değildir belki. Sizin sorunuz dışarıdan gördüğünüz fotoğrafla ilintili. Güçlü olmaya çalışırken, çabalarken bunun bir mecburiyet olduğunu fark ettim ve bir vazifeli gibi güçlüyüm aslında. Kırılırım, gücenirim, sıkça ağlarım ama ne fayda, etiket yapışmış üzerime “Gülben halleder …” Öyle olsun, öyle de oluyor… Allah’a sözde değil özde inanıyorum. Bu bana sonsuz bir güç veriyor…

DOSTLARIM SANSÜRSÜZ TANIRLAR BENİ

– Peki siz ilk dertlerinizi kime anlatırsınız? İlk kiminle paylaşırsınız? İlk kimin telefonunu çevirirsiniz?
– Eşime, Nihat a , Elvan’a , Nilhan’a, Nurfer’e, Taşkın’a yani ciğerimi bilen dostlarıma anlatırım sınırsız sansürsüz tanırlar beni. Tasavvuf okurum… Geçmiş yaşam tecrübelerini okurum. Başarılı insanların acılarını kaleme aldıkları biyografileri okur, kendi derdimi hafife alırım.
– Çok zeki ve akıllı olduğunuzu hepimiz biliyoruz, peki siz kimden akıl alırsınız?
Duruşuna hayran olduğum herkesten akıl alırım… Sorarım, danışırım…
– Meslekte öğrendiğiniz en önemli şey nedir?
Bizim meslek karışıktır, zordur, ikilemleri, dönemeçleri fazladır. Kendi doğrularımı mesleğime aktarmak, mesleğimden öğrendiklerimden daha değerli benim yaşamımda ve seçimlerimde.
– O kadar çok hayranınız var ki…İnsanlar sizi neden bu kadar çok seviyor?
Ben beni sevene çok değer veririm, özenirim, sayarım önemserim… Beni yakından tanıyanlar bunu iyi bilirler. Minnetle teşekkür ederim tüm sevenlere…
– Sizi bu hayatta çok mutlu eden minik birkaç şey saymanızı istesem neler olur?
Çocuklarımın sağlıkla yüzü gülsün gerisi akar gider…


12407556 174571226235285 1800256303 n

kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
1 Şubat 2017       Mesaj #273
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Biz oğullarımla sağlam bir çeteyiz
Hep gündemde.
Hep yeni.
Hiç yerinde saymıyor.
Sürekli kendini geliştiriyor.
Demode olmuyor, eskimiyor.
Ahtapot gibi; herkese, her şeye yetişiyor.
Üç oğlu onu daha da güzelleştiriyor.
En çok da oğullarıyla WhatsApp mesajlarına bayılıyorum, arada dinletiyor.
Çok şekerler, şeker ne kelime, müthişler!
Sesli mesaj yolluyorlar birbirlerine aile boyu.
Üç oğlan, tek tek anneyle konuşuyor.
Gülben de tek tek hepsiyle.
Özenli, çocuklarının üzerine titreyen bir anne.
Dünyanın en manyak, en organize kadını.
Aferin, her şeye yetişiyor.
Oğullarına, onların aktivitelerine, aile trafiğine, işine, ününe, o müthiş Çocuklar Gülsün Diye Derneği’ne, Türkiye çapında açtığı anaokullarına...
Arada evlendi, boşandı, millet car car konuştu, o hiç laf yetiştirmedi, kimseye cevap vermedi.
Arkadaşım ya, ben hepsini sordum.
Bakın neler anlattı.
Yürü be Gülben, kim tutar seniiiiiiii...


588cd93a18c77317cc2c64dc

Fotoğraflar: Nihat ODABAŞI
Nedir bu güzellik yahu! Yıkılıyorsun Gülben... Üç oğlun ve sen, şahanesiniz... Hadi söyle, oğlanlar bu yeni filmdeki performansını beğendi mi?
- Abartma, fena değilim diyelim. “Yıkılmadıııım ayaktayıım” şarkısı bana gelsin. Kapadokya’da çekimler sırasında çok gelip gittiler. Konuya hâkimlerdi yani. Ama filmi izleyince büyülendiler.
Seni dilsiz görünce n’aptılar?
- Normal hayatta çenem maşallah kuvvetli olduğundan, konuşmayan, sesini duymadığımız bir Gülben herkese enteresan geldi! Çocuklarıma da... Ama Gülbahar’ın neden konuşmadığına, geçmişte anne ve babasının öldürülmesine koyduğu bu tepkiye daha çok takıldılar.

Her şeyi soruyorlar mı?
- Hem de nasıl! Sonsuza kadar... Meraklı olmaları hoşuma gidiyor.
MASAL UYDURMAKTAN SENARİST OLDUM
O üç tatlı adam sana âşık mı?
- Yok canım. Anneye düşkünler ama âşık değiller. Ayakları yere basan bir anne-oğul ilişkimiz var bizim. Ben pedagog Feriha Dildar’ın öğrencisiyim!
Peki kıskançlık olmuyor mu aralarında? “Anne, benimle uyu... Anne bana sarıl... Anne benimle oyna!” O trafiği nasıl ayarlıyorsun?
- O kadar ayrı üç karakterler ki, anlatamam. Kendi içlerinde anlaşamadıkları konular dolu. Biri Lego sever, diğeri futbol tutkunu, öteki Batman fanatiği... Spiderman, Sünger Bob, Ironman, Arda Turan, Selçuk İnan gibi gündemlerimiz ve meraklarımız var mesela. Ben ne bilirdim bunları? Şimdi her şeylerini bilir oldum! Adaletli olabilmek için, trafiği ancak kendimi helak ederek ayarlayabiliyorum. Sarılmak benim zaafım, olmazsa olmazım, ne dersen de, sarılmak bende sonsuz, orada bir sorunumuz yok. Birlikte uyuma günleri var ara sıra, o da pek keyifli oluyor. Masal uydurmaktan senarist olabilecek hale gelmiş durumdayım! Ama hâlâ uydurmaya devam ediyorum.
Seni hiç onlar kadar seven bir adam oldu mu?
- Anne-oğul ilişkisi iliğimi, kanımı taşımayan kimseyle mukayese edilemez ki! Oğullarım benim nefesim, ciğerim, gözüm, özüm, sözüm, yaşama sevincim. Uyurken izliyorum hâlâ onları ben. Ayak parmaklarının aralarını kokluyorum, terlerini tenimle siliyorum.
ÜÇÜNÜN BENİ SALAK ETMESİNE TUTKUNUM
Peki onlara nasıl yetişiyorsun?
- Büyük oğlum 10 yaşına geldi, kardeşleri 7.5 oldular. En çuvalladığım an, aktivitelerinin farklı olduğu an. Biri, bir arkadaşına gitmek istiyor, diğeri bir arkadaşını eve davet ediyor ve aynı zamanda ıslak kek istiyor, “İçine ceviz koyma!” diye talimat veriyor, diğeri “Mantı yiyelim!” deyip, birden “Aaaaa ev ödevimi okulda unuttum!” diyor. Diğeri, “Mataram nerde?” derken, ayakkabı çekeceğini arıyoruz mesela o sırada. Aynı zamanda biri nezle oluyor veya “Karnım ağrıdı!” diyebiliyor. Kendimi, hepsine ayrı ayrı yetişmeye çalışırken ve “Oynatmaya az kaldı doooktoorum nerdeeee!” şarkısını söylerken buluveriyorum. Ama yine de tutkunum üçünün beni aynı anda salak etmesine! Ve sanırım onlardan başka beni salak eden kimse de olmadı hayatımda!
Evde kaç bakıcı var?
- Bir yatılı, bir gündüzlü elemanımız var. Hep “Çok bakıcıları vardır!” dendi. Yalan! İkizlerin ilk doğum zamanları hariç, hiç çok bakıcım olmadı. Benim asistanım Nilay ve Mustafa’nın akrabası Şehabettin, çocukların hayatlarında çok varlar. Biri can ağabey, diğeri can abla tadında...
OĞULLARIM BİLİYOR: ANNE GÜLERSE HAYAT DA GÜLER
Hep mi kontrollüsün? Kontrolünü kaybettiğin olmaz mı?
- Kontrolü kaybedersem, planlı olmaya çalışmazsam, trafo patlar! Var mı yanlış şurup verme şansım? “Aaaa, yarın matematik sınavın mı vardı!” dediğim de oluyor, sahnede 15 yıldır söylediğim şarkının sözlerini unuttuğum da... Ama yapacak bir şey yok, insanım. Hüseyin Nazlıkulu’na gittim geçen gün. “Kendini şarj et, içeride göçük var!” deyip sağlam bir konuşma yaptı benimle. Ne check-up bilirim, ne vitamin alırım. Ananaslar, yeşillikler, doğa ana sağ olsun ama yetmiyor işte, bazen tosluyor insan. Üç-dört aydır takviye alıyorum.

588cd9b418c77317cc2c64de

Seni başka bir erkekle paylaşmaktan da hoşlanmıyorlardır... Öyle mi?
- Anneyi mutlu görmeye bakar benim evlatlarım. Gayet gerçekçi yaşıyoruz hayatın bize getirdiklerini. Kaldı ki anneyi hiçbir zaman başka bir erkekle paylaşmadılar! Anne hep anneydi... Anne hep önce anneydi... Yine aynı şekil devam ediyoruz. Biz, oğullarımla sağlam bir çeteyiz. Anneyi paylaşmak değil mesele, anneye mutluluk hakkını sonsuz tanırlar. “Anne güler, hayat güler” bunu bilirler...
Annelikte en çok nede zorlanıyorsun?
- Valla, üç tane daha evladım olsa, içimden bir ‘ahtapot anne’ fışkırıyor, annelik beni zorlamıyor, aksine hayata bağlanıyorum... Sürekli öğreniyorum ve macera adasında yaşıyor gibiyim. Şükretmekten dilim kurudu. Zikirmatiğime de laf ettiler!
BABALARINA BAYILIYORLAR
İleride kadınlara saygı duyan adamlar olmaları için ne yapıyorsun?
- Ooo, bak bu çok önemli. Matkap gibi yiyorum onları bu konuda. Kabalık ve düşüncesizlik, gördüm ki erkeklerin genetik yapısında var, o yüzden daha da dikkatliyim. Futbol oynarken, “Sen kızsın ne anlarsın!” dedi mesela benimki, üstüne haykırdım, “Oğlumun niyemiş, o da anlar!” diye. “Anlamaz!” dedi benimki ısrar, kız arkadaşı kaleye geçti, şaşkınlığından gol atamadı beyefendi! Saygı ve anlayış, benim onlara en çok anlattığım şey. Odalarına üç-dört yaşından beri kapıyı vurmadan girmem. Ertesi gün giyeceklerini alternatifli hazırlar, son kararı onlara bırakırım. Tatil ve giyim konularında toplantı yapar, birlikte karar veririz. “Kızlar sevgi ister, sarılmak ister, iyi yürekli erkekler ister ve her insan saygı ister” oğullarıma ettiğim değişmez cümlelerim...

588cd9d318c77317cc2c64e1

Babalarıyla araları nasıl?
- Bayılıyorlar babalarına! E komik ve korkunç özgürlükçü bir baba. “Geç yatalım” tamam, “Ödev yarına kalsın” tamam. Bu durumda ben kâbus gibi kalıyorum ama yapacak bir şey yok. Özetle, Mustafa ile araları şahane!
Mustafa, hafta sonu babası mı? Sadece hafta sonları mı görüyor?
- Canı ne zaman isterse ve ne zaman vakti varsa o zaman gelir, alır, görür... Çocuklar da bunu biliyor, Mustafa da. Hafta sonlarını düzenli ayırır çocuklara ama işi, turnesi, olur, o zaman hafta içi alır. Alamazsa telefon eder, sesli not yollar...
Onlarla en çok eğlendiğin günün en güzel anı ne zamanı?
- Kahvaltılarımız ve akşam yemeklerimiz efsane güzel geçer! Sofra komedilerimiz ve sofra sohbetlerimiz çoook güzeldir. Tatile gidiyorsak, ay ay ay ne maceralar. Söz vermeler... Önce efendi efendi sözlerinde durup, sonra afacanlıklarla caymalar... Ama çok komikler benim oğullarım! Can yakmayan, kalp kırmanın anlamını bilmeyen ve buna çok dikkat eden çocuklarım var.
BENDE ‘BİR EVLAT DAHA’ KONUSU KAPALI
Sence, sen bir daha başka bir aşk yaşar mısın? Var mı buna gücün?
- Yaşamazsam kendime ayıp ederim! Ama önce bir dinleneyim... Tadına varacağım çok işlerim ve arkadaşlarım var. Elbette yaşayacağım...
Belki manyaklık ama ben, senden bir çocuk daha bekliyordum, hayal kırıklığına uğrar mıyım? Yoksa yapar mısınız?
- (Gülüyor) Bunu ne kadar çok duyuyorum! Aklımda yokken aklıma sen de sok hadi! Büyük konuşmayayım ama üç sağlıklı oğlum var. Bende ‘bir evlat daha’ konusu kapalı. Bir daha dön başa gücünü ve kararını bana ben değil, karşıma çıkacak insanın duruşu ve bana hissettirecekleri yaşatabilir sadece...
MUSTAFA’YLA İLİŞKİMİ KİMSEYE SORGULATMAM
Aslında Mustafa’dan hiç kopamadığın için kurduğun ilişkiler yürümüyormuş, öyle mi?
- ‘İlişkiler’ diye bir şey yok bir kere, 2012’de Mustafa ile yollarımızı ayırdıktan iki sene sonra bir evlilik yaşadım ben, bu kadar. Çocuklarımın babasıyla ilişkimi de kimseye sorgulatmam. Mustafa’nın adı ‘eski eşim’ değil, ‘çocuklarımın babası’. Adını altın bir çerçevede ve başımın üzerinde, seve isteye taşıyacağım da bir gerçek.
Peki bir de şunu soracağım, yoksa ikinci eşinin mi ilişkisi vardı? Valla, ben ortalıkta dolaşan bütün dedikoduları soruyorum sana...
- Sen ortalıktaki dedikoduları sorarsan, bir gıdım yol alamayız biz. Erhan’ın kimseyle ilişkisini duymadım.
Ama yakışıyordunuz. Üzüldük de... Seninle evli olmak, sence bir erkeği karizmatik hale getiriyor mu?
- Bence şöhretli, başarılı, bir de güzel bir kadınla evli olmanın getireceği karizma, hiçbir erkeğin işine yaramaz. Kime ne faydam olduğunu söylemek de bana yakışmaz! Umarım ve dilerim ki, kattığım şeyler karizmadan ziyade daha insani değerler olmuştur.
Mustafa, “Çocuklarımın annesinin mutlu olmasını isterim” diyor. Tavrı hep böyle miydi?
- Sağ olsun Mustafa, hep sağlam durdu. “Biz hiç küsmedik ki, yeniden barışalım!” demiş geçen gün bir açıklamasında. Ne kadar doğru! Akıllı ve duyarlı bir baba, çocuklarının annesinin mutlu olmasını ister, ki bu annelerinden öte çocukları için isteyeceği bir şeydir aslında. Toplumda da yerleşse keşke...
Belki de aynı adamdan üç çocuk bir mesajdır? Belki de kaderin Mustafa’dır, ne dersin...
- Geçelim bu soruyu derim.
Onunla evlenmek istesen tekrar, ne der?
- Yedin beni be kadın! Neden Mustafa’yla evlenmek isteyeyim tekrar? Biz, hayattaki en yakın iki dostuz artık. Ne Mustafa ne de ben kadın-erkek gibi yaklaşmıyoruz birbirimize. Bildiğin kankayız biz...

ALINGAN, ACELECİ VE İŞTAHLIYIM
En zorlandığın şey, kilo kontrolü mü?
- Alınganım, aceleciyim ve evet iştahlıyım! Nefsimizle mücadelemiz hep çok zor...
Şeyda’yı (Coşkun) hayatından çıkarsam ne olur?
- Aman sakın çıkarma, Şeyda iyi hayatımda! Onun hayali 200 gr, WhatsApp mesajı 300 gr, sesli araması 400 gr, bizzat kendisini görmek 500 gr verdiriyor bana! İki sene önce toplam 12 kilo verdim sayesinde. 10’unu asla geri almadım. O diğer iki kiloyı, al gülüm ver gülüm idare ediyorum.
2017 için planların ne?
- Zerre planım yok. Tek planım, okullar kapansa da Bodrum’a gitsek... Çok plan yaptım, yapmıyorum artık, daha güzel böyle...
Hayat felsefeni söylesene... Sen iflah olmaz bir iyimsersin di mi?
- Eveeeeeet! İçimdeki ışık, hep parlamaya ve ışık saçmaya devam edecek. Güneş benim için hep doğacak... İçimdeki güneş, hiç batmıyor benim. En üzgün, en kırgın olduğum anlarda bile biliyorum biteceğini, dineceğini. Ben hep Yaradan’a sığınıyorum...
NE ALDATTIM NE ALDATILDIM
Oğulların senin bütün hayatını doldururken, araya evlilik nasıl aldın?
- Rahat battı sanırım! Yok, yok, aile olma arzum ve duygum o kadar fazla ki, nedense bendeki annelik duygusunun baskınlığından, sevgili olma halinde beceriksizleşiyorum. İlle de aile olmayı seçmeyi ben istedim. Daha fazla emek vermem gerektiğini biliyordum, yine de bunu tercih ettim. Olmadı, yürümedi...
Soru geliyooo... Neden boşandınız?
- Sen sor diye! İnsan, mutlu olmak için evlenir, mutsuz olursa boşanır. Mutluydum, 2 sene evli kaldım. Mutsuz oldum, boşandım. Bu kadar...
Sen aldatmışsın, öyle mi?
- Aa ne ayıp! Ben hayatımda kimseyi aldatmadım. Kimse tarafından da aldatılmadım.
Ama ortalık bu tür haberlerle yıkılırken, ”Hadi len!” demedin çıkıp, yoksa birbirinizi aldatmış olabilir misiniz?
- “Hadi len!” dememe değecek ağızlardan duymadım ki o lafları. Değer vermedim. Salak saçma; boyu, mutluluğa ve yaşamıma yetişemeyen minik zekâların kendilerince çamur atma çabasını uzaktan izledim sadece. Sesimden, cevabımdan mahrum, ellerine bir fotoğrafımı alıp haftalarca ekranda beni konuştular... Devam etsinler! Mahkemeleri bile meşgul etmeye değer bulmuyorum hiçbirini.

588cda1818c77317cc2c64e7

ÇALIŞKANLIK ANLAMINDA İLK DEFA BENDEN BETERİNİ GÖRDÜM: MAHSUN
Peki şimdi de filme dalalım... Ne diyorsun “Vezir Parmağı” hakkında?
- Film heyecan verici. Gülbahar da çok değerli, yürekte kalıcı bir rol. Bunca kuru gürültünün içinde filmde bu kadar hassas bir karakterle, tek kelime konuşmadan sadece “durmak” ve “bakmak” bence çok anlamlı. Hayat aslında çok şeye cevap veriyor...
Mahsun’la çalışmak nasıldı?
- Çalışkanlık anlamında benden beterini gördüm ilk defa! O da Mahsun... Müthiş bir disiplin ve konsantrasyonla işine tutkun bir adam. Dünya sinemasına kafa yoran, hayatında hedefleri olan, yapacakları yaptıklarından daha önemli bir adam ve istikrarlı. 12 senedir şarkı söylememeyi becerebilecek kadar da iradeli... Hava cıva değil bunlar. Okuması kolay, uygulaması zor!
Yönetmenliğini nasıl buluyorsun?
- Gayet başarılı. Yolu uzun, aydınlık ve açık. Eleştiriye tahammüllü, yenilenme sevdalısı, dünya dilini takipte ve hep daha iyisi için mücadele eden bir yönetmen o...
Bu yeni film, ‘Vezir Parmağı’ esnasında Mahsun’la adın aşk dedikodularına çıktı... Ne iş? Hadi itiraf et, Mahsun’la ilişkin mi var?
- Ay daha neler! Buna da yuh diyorum! Mahsun, 20 yıllık dostum ve arkadaşım. Film çekince, ille ilişki mi yaşamak lazım? Altın Kelebek Ödül Gecesi’ne birlikte gitmişiz, vay arkadaş, ispata gel. Ne diyeceklerini şaşırdılar!

36. ANAOKULUNU DA TESLİM ETTİM
Okul açmaya devam... Kaçıncı anaokulundasın?

-36’ncıda. İnşaatına sıfırdan başlayıp, tam donanımlı bir şekilde memleketime teslim ettim.
Süpersin! Ne hissediyorsun?
- Gurur! Okulöncesi eğitimin zorunlu olması, çoğalması, önemi ve değeri için çok önemli bu Çocuklar Gülsün Diye Anaokulları.
Mis gibi bir anaokulu teslim ediyorsunuz da... İş, binayla bitmiyor ki, eğitimciler kim, o çocuklar nasıl bir anlayışla yetiştirilecek? Türkiye’de her şey gittikçe kötüleşiyor, eğitim de... Ama yine de bence müthiş ötesi yaptığın, bir sürü insan poposunun üzerinde oturuyor, sen hep yapıcısın. Ara ara, “Ulan ben ne şahane kadınım!” diyor musun?
- İnsan, kendi deyince bir şey olmuyor. Takdir edilmek elbette güzel... Yoluma taş koyanların bile takdir edildiğimi görmesi, okuması iyi geliyor.

588cda4518c77317cc2c64ea

Muhalif olmak, bu aralar cezalandırılan bir şey. Memleketle ilgili seni üzen neler var?- Ben bir cumhuriyet kadınıyım. İnsan hakları ve özgürlükleri savunucusuyum. Kadına, seçme ve seçilme hakkını verenlere her zaman sahip çıkmak benim sorumluluğumdur. Laik ve aydınlık ülkemin, nerden nereye geldiğinin değerini bilir, önemserim. Kadına şiddet bu kadar meşrulaştırılmasın ve “Ya bendensin ya değilsin” zihniyeti bitsin isterim. İnsanların fikri özgürlükleri vardır. Mesele, karşılıklı saygıdır.



Benzer Konular

13 Aralık 2008 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Şubat 2010 / Misafir Edebiyat tr
17 Eylül 2013 / Jumong X-Sözlük
16 Şubat 2010 / Misafir Soru-Cevap