Arama

Frédéric Chopin

Güncelleme: 30 Nisan 2011 Gösterim: 32.061 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Kasım 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Frédéric Chopin (1810-1849)

Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  chopin.PNG
Gösterim: 1815
Boyut:  62.9 KB
Frédéric Chopin
Günün gündüzle geceye bölünmesi gibi Chopin'in hayatı da ikiye bölünmüştür. Annesi Polonyalı, babası Fransız'dı. Kırk yıla yakın süren ömrünün yarısı Polonya'da ikinci yarısı Fransa'da geçti. Yirmi yaşına kadar canlı hareketli bir çocuktu, Fransa'ya gittikten sonra durgun, küskün ve hastalıklı bir insan oldu. Kişiliği de ikiye bölünmüştü. Bir halk çocuğuydu ama kibar çevrelerde oraya aitmiş gibi davranmak için kendini zorlardı. Duyguluydu, sıkılganlığından dolayı acılarını belli etmemeye çalıştı ve bu nedenle büyük acılar çekti. İç dünyasını sadece piyanosu ve besteleriyle ortaya çıkarıyordu. Bir müzik tarihçisinin dediği gibi o piyanoca konuşuyordu. Duyguları derindi, ateşi yangın değil, bir kor parçasıydı. Bütün sanatını, yaratıcılığını piyanonun üzerinde toplamıştı. Chopin bir hasret bestecisiydi. Memleketindeyken müziğini dünyaya duyuracağı günlerin özlemiyle başka ülkelerin hasretini çekerdi. Bir akşam saatinde memleketinden ayrılmak zorunda kaldı, kısacık yaşamı boyunca memleket hasreti ile yanıp tutuştu.
Chopin müzik tarihinin gelmiş geçmiş en iyi piyano müziği bestecisi olarak kabul edilir. Tek bir enstrümanı kullanarak, Mozart, Beethoven, Bach gibi en büyükler arasında yerini almıştır.
Chopin 1810 yılında Polonya’da doğdu. Fransız asıllı babası, aristokrat ailelerin çocuklarına özel Fransızca dersi veriyordu, daha sonra Varşova Lisesi’ne öğretmen oldu. Chopin ilk müzik derslerini Polonyalı annesinden aldı. 6 yaşına geldiğinde, dehası ortaya çıkan besteci oldukça yaratıcı düzenlemeler yapmaya başladı. Bunun üzerine Zvyny’den ders almaya başladı. Bach, Mozart ve Beethoven’ın eserlerini inceledi.
1822’de Varşova Konservatuarı’na yazılan Chopin, Joseph Elsner’den, kontrpuan dersi aldı. Constantia Gladkowska’ya aşık olan besteci, 16 yaşında ilk bestelerini sevgilisi için yaptı. Bu arada, öğrencisinin dehasını anlayan Elsner bir tavsiye mektubu yazarak, Chopin’in Avusturya’ya gitmesini sağladı. Besteci Viyana’da birinci piyano konçertosunu çaldı. Ardından 1829 ile 1830 yılları arasında çeşitli kentleri gezen Chopin bir dizi konser verdi. Ancak Viyana klasik akımın merkeziydi, Chopin’in kullandığı serbest formlar burada pek ilgi çekmedi. Bunun üzerine Chopin, 1831 yılında sadece Lizst, Berlioz gibi müzisyenleri değil aynı zamanda Hugo, Balzac gibi yazarları, Delacroix gibi ressamları buluşturan, Romantik Dönemin sanat başkenti Paris’e yerleşmeye karar verdi.
Tam bu arada Polonya ve Rusya arasında bir savaşın başlamak üzere olduğunu öğrendi. Paris’e gitmeden önce, evine eşyalarını toplamaya giden Chopin’den, çocuklarının güvenliğini düşünen ailesi, bir daha Polonya’ya gelmeyeceğine dair söz vermesini istedi.
Sözünü tutan Chopin, 1831’de Paris’e yerleştikten sonra, bir daha geri dönmedi, ancak Polonya’yı çok seven Chopin, bir arkadaşının hediye ettiği, Polonya toprağıyla doldurulmuş gümüş kupayı, yanından ömrü boyunca ayırmadı, hatta bu kupa, öldükten sonra da vasiyeti üzerine mezarına gömüldü.
Babası Fransız olduğu için, Chopin Fransa’ya alışmakta çok zorluk çekmedi.
Zengin ailelerin çocuklarına piyano dersleri vererek geçimini rahatlıkla sağlayabiliyordu. Maddi sıkıntısı olmayınca, Chopin çok iyi bir piyano virtüözü olmasına karşın, büyük konser salonlarında çok az çalmış, daha çok küçük topluluklara ev konserleri vermeyi yeğlemiştir.
Chopin Lizst tarafından, ünlü yazar George Sand ile (Aurore Dudevant) tanıştırıldı. 1839’da çift birlikte Mallorca’ya gitti. Chopin 24 prelüdünün büyük kısmını bu dönemde tamamladı. 1847 yılına kadar Sand’in Nohant’taki evinde birlikte yaşadılar. George Sand, sağlığı oldukça bozulan Chopin’e bir çeşit annelik yapıyordu. Sağlığına rağmen, bu yıllar Chopin’in en verimli olduğu, en güzel eserlerini yazdığı yıllardır. 1847 yılında Sand’in çocukları çiftin ilişkisinin sona ermesine yol açtı.
Ayrılığın ardından İngiltere’ye giden Chopin, bu seyahatten oldukça zayıf düşmüş olarak döndü. Aradan bir yıl geçmeden, 1849 yılında, genç yaşta veremden öldü.
Chopin, çalış tekniği olarak Mozartçı geleneği devam ettirmiş, piyanonun kullanım imkânlarının gelişimine katkıda bulunmuştur.
Bir konçertante duo, bir piyano-çello sonatı ve gençliğinde bestelediği 17 melodi (ölümünden sonra yayımlandı) bir yana bırakılırsa, Chopin yalnızca piyano için yazmıştır. Bunlar dört grupta toplanabilir: Klasik tarzda olanlar (rondolar, çeşitlemeler, konçertolar, sonatlar), halk müziğinden kaynaklananlar (polonezler ve mazurkalar), serbest tarzda olanlar (scherzo’lar, impromptu’ler, noktürnler, baladlar, prelüdler, etüdler) ve çeşitli parçalar (valsler, barkaroller, bolero vb.)
Biri iki piyano, biri de orkestra için yazılmış olan beş rondosu ve dört defter tutan tüm çeşitlemeleri virtüozlara göredir. Yirmi yaşından önce bestelediği iki piyano konçertosu Hummel’in etkisini taşırsa da, op. 21'in adagio’su, gerçek bir dehanın erken yaşta belirişi olarak kabul edilir. Üç sonat’ın “cenaze marşı” olarak bilinen ikincisi, ünlü marşıyla birlikte düşsel bir dünyayı çağrıştırır (son bölüm). Üçüncü sonatıysa, sağlam yapısıyla, daha gelenekçi bir anlayışa dönüşü belirtir.

Elli dolayında mazurka ve yirmi dolayında Polonez, Chopin ile Polonya'yı birleştiren somut bir bağ gibidir. Bunlar, Polonya halk müziğinden kaynaklanan cüretli armoni yenilikleri ve büyük bir yazım çeşitliliği gösterir.
Chopin'in öğretici yapıtları (27 etüd; op.10 [1833], op.25 [1827; 1840] ve 4 balad [1836-43]) ile şiirselliğini ve melodi dehasını ortaya koyan yapıtları (19 noktürn [1827-46], 25 prelüd [1839; 1841] ve 4 impromptu [1834; 1838-43]), derin ve özlü bir lirizmi yansıtır ve bestecinin üslubunun özünü oluşturur.
Chopin'in müziğindeki melodi zenginliği, klavyeyi kullanma dehası, armoni duyarlığı ve düşgücü, herhangi bir edebi dayanağa gereksinim duymaksızın, bir iç zorunluluktan kaynaklanır. Fa minör fantezi (1842), Ninni (1845) ve Barkarol (1846), bestecinin değişik biçimler aramaktan hoşlandığı o şiirsel dünyadan görünümler sunar. Kimi zaman da Bolero, Tarentelle ve ünlü valsler gibi kısa parçalarla kendini dile getirdi. Kaynaklarını gelenekte bulmuş olmakla birlikte Chopin’in sanatı, Faure, Debussy ve Ravel’in getireceği sarsıntıları haber veren XIX. yy’ın ilk yarısını yansıtır.
Biyografi Konusu: Frédéric Chopin nereli hayatı kimdir.
MYDMR - avatarı
MYDMR
Ziyaretçi
23 Mayıs 2008       Mesaj #2
MYDMR - avatarı
Ziyaretçi
Frederic Francois Chopin (d. Zelazowa Wola,1810 - ö. Paris, 1849)
Chopin, müzik tarihinin gelmiş geçmiş en iyi piyano müziği bestecisi olarak kabul edilir. Tek bir enstrümanı kullanarak, Mozart, Beethoven, Bach gibi en büyükler arasında yerini almıştır. Piyano konçertolarının dışında, alışılagelmiş formları pek kullanmayan Chopin, 39 yıllık kısa yaşamına 55 Mazurka, 24 prelüd, 27 etüd, 19 noktürn, 13 polonez, 4 balad ve 4 scherzo sığdırmıştır.
Sponsorlu Bağlantılar
1810 yılında Polonya’da doğdu. Fransız asıllı babası, aristokrat ailelerin çocuklarına özel Fransızca dersi veriyordu, daha sonra Varşova Lisesi’ne öğretmen oldu. ilk müzik derslerini Polonyalı annesinden aldı. 6 yaşına geldiğinde, dehası ortaya çıkan besteci oldukça yaratıcı düzenlemeler yapmaya başladı. Bunun üzerine Zvyny’den ders almaya başladı. Bach, Mozart ve Beethoven’ın eserlerini inceledi.
1822’de Varşova Konservatuarı’na yazılan Chopin, Joseph Elsner’den, kontrpuan dersi aldı. Constantia Gladkowska’ya aşık olan besteci, 16 yaşında ilk bestelerini sevgilisi için yaptı. Bu arada, öğrencisinin dehasını anlayan Elsner bir tavsiye mektubu yazarak, Chopin’in Avusturya’ya gitmesini sağlamıştır. Besteci Viyana’da birinci piyano konçertosunu çaldı. Ardından 1829 ile 1830 yılları arasında çeşitli kentleri gezen bir dizi konser verdi. Ancak Viyana klasik akımın merkeziydi, Chopin’in kullandığı serbest formlar burarda pek ilgi çekmedi. Bunun üzerine Chopin, 1831 yılında sadece Lizst, Berlioz gibi müzisyenleri değil aynı zamanda Hugo, Balzac gibi yazarları, Delacroix gibi ressamları buluşturan, Romantik Dönemin sanat başkenti Paris’e yerleşmeye karar verdi. Tam bu arada Polonya ve Rusya arasında bir savaşın başlamak üzere olduğunu öğrendi. Paris’e gitmeden önce, evine eşyalarını toplamaya giden Chopin’den, çocuklarının güvenliğini düşünen ailesi, bir daha Polonya’ya gelmeyeceğine dair söz vermesini istedi. Sözünü tutan Chopin, 1831’de Paris’e yerleştikten sonra, bir daha geri dönmedi, ancak Polonya’yı çok seven Chopin, bir arkadaşının hediye ettiği, Polonya toprağıyla doldurulmuş gümüş kupayı, yanından ömrü boyunca ayırmadı, hatta bu kupa vasiyeti üzerine, öldükten sonra da vasiyeti üzerine mezarına gömüldü.
Babası Fransız olduğu için, Fransa’ya alışmakta çok zorluk çekmedi. Zengin ailelerin çocuklarına piyano dersleri vererek geçimini rahatlıkla sağlayabiliyordu. Maddi sıkıntısı olmayınca, çok iyi bir piyano virtüözü olmasına karşın, büyük konser salonlarında çok az çalmış, daha çok küçük topluluklara ev konserleri vermeyi yeğlemiştir.
Maria ve daha sonra Potozhka’yla yaşadığı, hayal kırıklığıyla sonuçlanan ilişkilerinin ardından Chopin’i Lizst, ünlü yazar George Sand ile (Aurore Dudevant) tanıştırdı. Chopin, Sand’i gördüğünde aşık olmaktan çok şaşırmıştı. 3 çocuk annesi ve kendisinden 6 yaş büyük olan bu kadın, toplumun genel kurallarını küçümsüyor, tepkisini erkek kıyafetleri giyerek gösteriyordu. Ancak zamanla aralarında oldukça tutkulu bir aşk başladı. 1839’da çift birlikte Mallorca’ya gitti. 24 prelüdünün büyük kısmını bu dönemde tamamladı. 1847 yılına kadar Sand’in Nohant’taki evinde birlikte yaşadılar. George Sand, sağlığı oldukça bozulan Chopin’e bir çeşit annelik yapıyordu. Sağlığına rağmen, bu yıllar Chopin’in en verimli olduğu, en güzel eserlerini yazdığı yıllardır. 1847 yılında Sand çocukları çiftin ilişkisinin sona ermesine yol açtı.
Ayrılığın ardından İngiltere’ye giden Chopin, bu seyahatten oldukça zayıf düşmüş olarak döndü. Aradan bir yıl geçmeden, 1849 yılında, genç yaşta veremden öldü.
Chopin’in müziği oldukça yenilikçidir. Karmaşık kromatik armoniyi Polonya halk ezgileriyle mükemmel bir uyum içinde kaynaştırmıştır. En iyi eserleri olarak Etude Revolutionaire (Devrimci Etüd), Fantasie İmpromptus, Nocturne No.20 ve Cenaze Marşı (2. Piyano Sonatı) gösterilebilir. Besteciliğinin yanında Lizst’den sonra belki de gelmiş geçmiş en iyi virtüözdür. Çalış tekniği olarak Mozartçı geleneği devam ettirmiş, piyanonun kullanım imkânlarının gelişimine katkıda bulunmuştur.
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
24 Mayıs 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Frédéric François CHOPIN (1810-1849)
MsXLabs.org & Temel Britannica & Vikipedi
Polonya asıllı olan Frederic Chopin piyano için bestelediği büyüleyici ve romantik yapıtlarıyla ünlüdür. Piyano parçaları dışında çok az bestesi bulunan sanatçının, özgün üslubu ve piyano çalmaktaki hüneriyle, müzik ustala­rı arasında apayrı bir yeri vardır. Chopin mutluluğunu, coşkusunu, umutsuzluğunu vals, prelüd (bir müzik yapıtının ana bölümüne giriş parçası) ve noktürn (duygulu parça­lar) gibi kısa parçalarda dile getirdi. Besteci yurdu Polonya'ya duyduğu sevgiyi ve özlemi halk danslarından esinlenerek yazdığı polo-nez ve mazurkalarında coşkulu bir biçimde müziğe dönüştürdü. Chopin'in yapıtlarından Fa Minör Fantezi (1840-41), dört skertso (canlı ve parlak bir biçimde çalınan müzik parçası) ve her biri müzikle anlatılan bir öykü izlenimi veren dört baladın yanı sıra, üç piyano sonatı ve iki piyano konçertosu ola­ğanüstü bir duyarlılığın ürünleridir. Beste­lediği valsler dans edilmek için değil, dinle­mek üzere yazılmış çekici ve romantik parça­lardır.
Chopin Varşova yakınlarında küçük bir köyde doğdu. Annesi Polonyalı, babası Fran­sız'dı. İlk konserini altı yaşındayken verdi ve erken yaşlarda küçük besteler yapmaya başla­dı. 19 yaşındayken halk önünde ve soyluların saraylarında kendi bestelerinden oluşan kon­serler veriyordu.
Berlin'e ve Viyana'ya yaptığı kısa yolculuk­lar dışında gençlik yıllarının büyük bir bölü­mü Varşova'da geçti. Daha sonra Viyana ve Paris'te şansını denemeye karar veren Chopin 1830'da Varşova'dan ayrıldı ve bir daha oraya dönmedi. Paris'te dönemin sanatçıları ile yakınlık kurdu. Gittiği yerlerde büyük bir ilgiyle karşılanan Chopin, Paris'in zengin evlerinde özel dersler vermenin yanı sıra bestelerini yayımlayarak, ünlü salonlarda konser ve resitaller vererek yaşamını kazandı'. 1836'da, George Sand takma adıyla tanınan kadın romancıyla tanıştı. George Sand özgür bir kadındı. Onunla beraberliği Chopin' in yaşamını derinden etkiledi ve 1841'e kadar en verimli dönemini yaşadı.
Paris'teki renkli ama yorucu yaşantı sonu­cunda sağlığı bozulan Chopin vereme yaka­lanmıştı. Hasta olmasına karşın, yaşamını kazanabilmek için ders ve konserlerini sürdü­ren sanatçı, ölümünden kısa bir süre önce İngiltere'ye giderek Londra, Manchester, Glasgovv ve Edinburgh'da konserler verdi. 1848'de hastalığı iyice ilerledi, bundan bir yıl sonra da öldü.





Fryderik Franciszek Chopin (okunuşu: Şopen) (1 Mart 1810, Zelazowa-Wola, Polonya - 18 Ekim 1849, Paris), Romantik dönemin önde gelen Polonyalı piyanist ve bestecisi. Bazı kaynaklarda doğum günü 5 Mart olarak gösterilir.
Babası Fransız, annesi Polonyalı olup ömrünün büyük kısmını şöhretini kazandığı Paris'te geçirmesine ve klasik müzik literatüründe Fransız ismiyle anılmasına rağmen gönlü her zaman o dönem Rus işgali altındaki vatanı Polonya'da olmuştur. Bu durumu ile Chopin devrinin önemli karakterlerindendir. Milli sınırların üzerinde bir müzisyendi denebilir. Zaten 19.yyda ortaya çıkan yeni tip bir sanatkarın veya dahi virtüozların hali milli bir sanatkar olmaktan çok evrensel bir sanatkar olmaktır.
Chopin, tam anlamıyla romantik bir sanatkar, fakat yine yaratılış bakımından bambaşka bir şahsiyetti. Besteciliği bunu en açık şekilde gösterir. Pek az eseri istisna edilirse besteciliği tamamen piyanoya vurmuştur. Piyanodan kendini gösteren yeni tınlama imkânları çıkarmış, ayrıca devrinin henüz ulaşamadığı tınıları bile keşfetmiştir. Bununla birlikte armonilerinin geniş ve zengin ifade sahası, çok farklı üstünlüğünü, bu melodiler ve onların ortaya konuşunda beliren ritmlerin özel bir serbestlikle düzenlenişi ve sonunda lirik şiire has bir tattan gelişerek yükselen ifade yeteneği gibi nitelikleriyle, Chopin’in Fransız müziğinin ancak çok daha sonra varabildiği özelliklerin ilk hatlarını tespit etmek mümkündür.
Ne kadar uzakta yaşasa da derin bir hisle vatanına daima bağlı kalmıştır. Kendisinden önce konser salonlarında görülen Mazurka ve Polonezleri folklör statüsünden çıkarıp sanat seviyesine yükselten odur.



Gerçekte, yeteneği küçük yaşta beliren ve genç yaşta olgunlaşan bu müzisyen de çalışma yolunu tutmak zorunda kaldı. Beethoven’in öldüğü sene Joseph Elsner’in öğrencisi olarak Varşova’da genel dikkat ve ilgiyi üzerine çekti. Viyana’da kaldıktan sonra Temmuz Devrimi sırasında Paris’e geldi. Orada piyanist olarak ünlendi ve adı Avrupa'nın her tarafına yayıldı. Besteciliği de orada gelişti ve yükseldi. 1837-1847 arasında Fransız yazar George Sand (Barones Dudevant) ile inişli çıkışlı bir ilişki yaşadı. Ömrü boyunca kırılgan ve zayıf olan bedeni 1849'da tüberküloza yenik düştü. Cenazesinde kendi bestelediği Marche Funébre-Cenaze Marşının (2. Piyano Sonatı - 3. Bölüm) değil Mozart'ın Requiem'inin çalınmasını istedi. Paris'te Pére-Lachaise mezarlığında gömülüdür.

Paris'te Pére-Lachaise Mezarlığında Chopin'in mezarı
450pxperelachaisechopin

Chopin’in yeni bir fikri aristokrasisinin temsilcisi olarak gören Schumann genç besteciyi sonsuz takdir ifade eden şu sözlerle alenen selamlıyordu:
“Şapkalarınızı çıkarın baylar, bir dahi geliyor. Şair olmak için kocaman ciltler doldurmak gerekmez; bir iki şiirle bu ünvana layık olabilirsin. Chopin de böyle şiirler yazmıştır.”
Son düzenleyen Safi; 23 Ekim 2015 18:40
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
30 Nisan 2011       Mesaj #4
ener - avatarı
Ziyaretçi
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs

Frédéric François CHOPIN

(1810 Zelazova-Wola-1849 Paris), Polonyalı piyanist ve besteci. Babası Fransız, annesi Polonyalı'ydı. Müziğe 6 yaşında piyano dersleriyle başladı. 1826'da Varşova Konservatuvarı'na yazıldı. Üç yıl içinde hem virtüoz, hem de besteci olarak Varşova'da ilk başarılarını kazandı. 1828'de Berlin'e, 1829'da Viyana'ya gitti. Viyana'da, beğenilen iki konser verdi. 1830'da Varşova'dan ayrıldı. 1831'de Paris'e yerleşti. Burada Luigi Cherubini, Félix Mendelsshon, Franz Liszt, Meyebeer ve Hector Berlioz gibi ünlü müzikçilerle tanıştı. Bir virtüoz olduğu ölçüde bir besteci de olduğunu kanıtladı. Bestelediği vals, noktürn, etüd, prelüd, polonez ve mazurka gibi piyano yapıtları Paris salonlarında büyük ilgi gördü. 1837 başlarında, devrin tanınmış Fransız kadın yazarı George Sand'la tanıştı. Aralarındaki aşk on yıl sürdü. 1848'de İngiltere'de konserler verdi. Londra'da sağlığı bozuldu, Paris'e döndü. Bir yıl sonra öldü. Chopin büyük besteciler arasında, minyatür (küçük boyda) yapıtlarına, büyük yapıtların sağlamlığını yerleştiren tek sanatçıdır. Buna karşı sayısı çok olmayan uzun yapıtlarında aynı başarıyı sağlayamamıştır. Romantik müziğin en büyük adlarından biri olan Chopin'in başlıca yapıtları şunlardır:
Piyano yapıtları:
  • 3 sonat,
  • 56 mazurka,
  • 27 etüd,
  • 19 noktürn,
  • 15 vals,
  • 13 polonez,
  • 4 ballad,
  • 4 scherzo,
  • 4 empromtü,
  • 3 çeşitleme,
  • 3 rondo.
Orkestra eşliğinde piyano için yazdıkları:
  • 2 konçerto,
  • "Don Juan Fantezisi",
  • "Polonya Şarkıları Üzerine Fantezi",
  • "Krakoviyak",
  • "Mi bemol majör Polonez."

Benzer Konular

11 Aralık 2009 / Alvarez Ocean Edebiyat ww
12 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Sanat ww
28 Kasım 2011 / Jumong Sanat ww
16 Mayıs 2009 / ThinkerBeLL Edebiyat ww
6 Nisan 2013 / Misafir Soru-Cevap