Arama

Çirmen Savaşı (Zaferi)

Güncelleme: 18 Ocak 2017 Gösterim: 9.817 Cevap: 3
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
24 Mayıs 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi

Çirmen Savaşı

Ad:  Çirmen Savaşı1.jpg
Gösterim: 1720
Boyut:  64.7 KB

OsmanlIlarla Sırplar arasında yapılan vfe Sırbistan’ın güney kesimi ile Makedonya’nın Osmanlı denetimine girmesiyle sonuçlanan çarpışma (26 Eylül 1371).
Sponsorlu Bağlantılar

I. Murad’ın (hd 1360-89) Edirne’yi alarak (1361) Balkanlar’a açılan Meriç Vadisine egemen olması üzerine, Balkanlar’ daki Hıristiyan devletler OsmanlIları bölgeden çıkarmak için bir ittifak kurmuştu. Bu konudaki ilk girişimler yenilgiyle sonuçlandı ve 1366’da Bulgarlar da Osmanlı egemenliğine girdi. Ardından, Sırbistan’ın güneyinde hüküm süren Vukasin, 1371’de 70 bin kişilik bir orduyla Meriç Vadisine girdi. Ama Filibe ile Edirne arasındaki Çirmen’de (Çronomen) mola veren ordusu küçük bir Osmanlı kuvveti tarafından pusuya düşürüldü; aralarında Vukasin’in de bulunduğu çoğu Sırp askeri öldürüldü.

Çirmen Savaşı, Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’ne bağımlılığını kesinleştirirken, Sırbistan’ın güneyindeki krallığın da bağımsızlığını yitirmesiyle sonuçlandı. Ayrıca Makedonya’da ve zamanla bütün Balkan Yarımadasında Osmanlı yayılmasının yolu açılmış oldu.


Son düzenleyen Safi; 18 Ocak 2017 14:55
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çirmen savaşı
Türkler ile Sırplar arasındaki çarpışma (26 eylül 1371).
Sponsorlu Bağlantılar

Murat I döneminde Evrenos Bey komutasında türk kuvvetleri, sırp soylusu Vukaşin ve kardeşleri Uglieş ile Vojko yönetimindeki sırp ve balkan hıristiyanlarından oluşan birleşik orduyla karşılaştılar. Vukaşin ve kardeşlerinin öldürüldüğü bu savaş, Evrenos Bey'in zaferiyle sonuçlanınca, Çirmen osmanlı egemenliği altına girdi ve Makedonya kapıları Türkler'e açılmış oldu.

Kaynak: Büyük Larousse


Son düzenleyen Safi; 18 Ocak 2017 14:56
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
3 Ocak 2008       Mesaj #3
ener - avatarı
Ziyaretçi
Çirmen Savaşı
Makedonya'nın Osmanlı denetimine girmesiyle sonuçlanan Osmanlı-Sırp savaşı (26 Eylül 1371).

I. Murad'ın Edirne'yi alarak (1361) Balkanlar'a yönelmesi Hristiyan devletleri harekete geçirdi. Ancak Osmanlıları bölgeden çıkarmaya yönelik ilk girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Bulgarların da Osmanlı denetimine girmesinden sonra Sırbistan'ın güneyinde hüküm süren Vukaşin, yaklaşık 70 bin kişilik bir orduyla Osmanlılar üzerine sefere çıktı.

Ancak Çirmen'de Osmanlı kuvvetleri tarafından pusuya düşürülerek çok sayıda Sırp askeriyle birlikte öldürüldü. Bu zafer, Osmanlılara bütün Balkanlara yerleşmenin yolunu açmış oldu.

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs

Son düzenleyen Safi; 18 Ocak 2017 14:57
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mayıs 2008       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çırmen Zaferi
Ad:  Çirmen Savaşı2.jpg
Gösterim: 846
Boyut:  61.8 KB

Osmanlilarin Balkanlardaki fetihleri, kisa bir zaman diliminde gerçeklesmisti. Bir bakima 10 yil içinde Gelibolu'dan Sirbisbtan'a kadar gelinmis, Adriyatik Denizi'ne kadar nüfuz ve tesir sahasi kurulmustu. Avrupa, Osmanlilara karsi U. Haçli seferini tertipleyerek Sirp Sindigindan 7 yil sonra tekrar talihini denemek istedi. Bununla beraber bu defa ki kuvvetlerinin eskiye göre biraz daha az oldugu, esas ve temel kuvvetlerin Sirplar tarafindan teskil edildigi anlasilmaktadir. Tarihte Ikinci Meriç veya Çirmen savasi diye anilan bu muharebede Sirp Krali Vukasin ile kardesi veliahd prens Uglesa maktul düsmüslerdi. Eflak (Romanya) prensi ise kaçmisti. Savasin bu sekilde sonuçlanmasi üzerine Sirbistan'da hanedan ve iktidar degismisti. 26 Eylül 1371'de kazanilan bu zaferle, Osmanlilar için Makedonya'nin kapilari açilmisti. Eski idarecilerinin tahakkümünden bikan halk, buralarda yeni bir sistem ve adalet anlayisi getiren Osmanlilari bekliyordu. Zira Sirp ve Bulgarlarin idaresi Bizans'inkinden de kötü idi.

Bu muharebe neticesinde Gazi Evrenos kuvvetleri tarafindan ikinci defa elde edilen Gümülcine'den baska Borla, Iskeçe ve Marolye; Kadiaskerlikten vezirlige yükseltilmis bulunan Kara Halil Hayreddin Pasa tarafindan da Kavala, Drama, Zihne ile Makedonya, Sirp kralliginin mühim sehirlerinden olan Serez ve daha sonra Karaferye zapt edildi.

Sultan I. Murad, Serez ve havalisine Anadolu'dan asiretleri getirip yerlestirmisti. Osmanli Devleti'nin bu iskân politikasi, kurulustan itibaren devam etmekteydi. "Osmanli Devleti, kurulus devrinde konar-göçer Türk asiretlerini yeni alinan bölgelerin Türlestirilmesinde kullandigi gibi, yerlesik ahaliye nazaran savasçi vasiflari, bir disiplin ve teskilât içinde olmalari sebebiyle de anlari fethedilen bu bölgelere nakl etmistir. Nitekim Rumeli fatihi Süleyman Pasa zamaninda asiretlerin Rumeli'ye geçirilip iskân edilmelerinde, feth edilen topraklardan kaçan halkin yerini doldurmak gayesi de kismen rol oynamistir. Bu kabil iskan hareketleri, kurulus devrinde devletin sik sik müracaat ettigi sürgün usulü ile yapilmakta idi. Bunlarin yanisira sonradan Rumeli'den de Anadolu'ya insan topluluklari nakledilmistir. Osmanlilar'in daha Rumeli'ye geçtikleri andan itibaren Türk topluluklarinin buraya nakledildikleri bilinmektedir. Türk topluluklarinin Rumeli'ye nakledilmeleri sirasinda, devlet tarafindan kendilerine zengin topraklar vermek, bütün akrabalari ile geçecek olanlara ise yurtluk, toprak ve timar gibi imtiyazlar tanimak suretiyle mühaceret tesvik edilmistir. Bu durum, fütuhati tesvik amaci tasidigi kadar, memleketin senlendirilmesi ve iskani gayesini de tasimaktaydi."

Çirmen zaferinden faydalanan Türk akincilari, bir taraftan Adriyatik sahillerini, diger taraftan Yunanistan'a inerek Attika yarimadasini taradilar. Bu sekilde Osmanli Devleti'nin tesir sahasi, hemen hemen bütün Balkanlari içine alan bir genislige ulasti.
Çirmen zaferinin meyveleri derhal toplanmaya baslandi. Bunun için Sultan Murad, Rumeli fütûhati plânini emin, metin ve seri adimlarla gerçeklestirmeye çalisiyordu. Bu plânin iyi bir sekilde uygulanabilmesi için de gerekli tesebbüslerde bulunuluyordu. Nitekim bu maksatla Evrenos Bey, uc olarak kabul edilen Serez'i kendisine merkez yapti. Fakat daha sonra Bizans Imparâtorunun oglu olan Selanik valisi Manuel, Serez'i ele geçirmek için bir ayaklanma tertipledi ise de bu ayaklanma vezir Halil Hayreddin Pasa tarafindan bastirilmisti.

Bütün bu muvaffakiyetlerden sonra Osmanli kuvvetleri, Vardar nehri vadilerine girerken karsilarinda durabilecek bir kuvvet kalmamisti. Böylece bir buçuk veya iki sene gibi, harp ve devletler tarihi için çok az denebilecek bir sürede Vardar'in dogusundaki yerler Osmanli hakimiyeti altina girmisti. Bu esnada akinci kuvvetleri de Balkan yarimadasinin batisina dogru akinlarina baslamislardi.

Bulgar Krali Sisman ile Makedonya Sirp Krali'nin Samakov'da birlikte maglup olduktan sonra Köstendil'in elden çikmasi beklenen bir hadise idi. Hammer'in ifadesine göre, birçok kaplicasi, hasmetli kubbelerle örtülü on iki kükürtlü suyu, sehrin her tarafina içilecek su dagitan kanallari ve dagdan inen irmaklarla sulanan bahçeleri ile taninan Köstendil, ayni zamanda yakinlarinda altin ve gümüsten para basilan bir yer olmasi bakimindan da dikkat çekerdi. 1372 yilinda Köstendil ile çevresi feth edilerek burada bulunan Bulgar Prensi Çariçe Evdokia'nin oglu Kostantin, her türlü vergiden muaf olma karsiliginda sehrin (Köstendil) anahtarini Sultan Murad'a teslim etti. Böylece Kostantin, Osmanli hakimiyetini kabul ile vergi ve gerektiginde asker vermeyi taahhud etti. Hoca Saadeddin, Köstendil'in fethi ile ilgili olarak sunlari söyler:
"Adaleti ile ülkeleri tutan padisah, Allah'in verdigi destek ile açilan bahtini degerlendirerek cihad töresini sürdürmek ve yeni ülkeler zapt eylemek için bütün tedbirlerini almis bulunuyordu. Devletin gelismesi ile kendi öz benliginde yeni fetihlerin ve özlenen basarilarin belirmis olmasi, onu cihad sancaklarini açma yolunda bütün gayret ve himmetiyle çalismaya yöneltmisti. Rumeli uclarinda cihad yolunda ugrasan iyi niyetli beylerin, ülkeler feth eden padisahi çagirmalari üzerine 773 (M. 1372) yilinin baharinda büyük bir ordu ile tekrar Rumeli yakasina geçti. Ilk is olarak Lala Sahin'in Köstendil bölgesinde almis oldugu yerleri korumak ve geride kalan topraklar üzerinde kendi bayraklarini açmak için bu bölgeye hareket etti.

Köstendil tekfuru olan Konstantin, ülkesinin genisligi ve ordusunun kalabalikligi ile çevrede taninmis, Bulgar diyarinin hükümdari, altin ve gümüs madenlerinin bulundugu bölgelerin de hâkimi olmakla söhret yapmisti. Gücünün üstünlügüne gururlanarak çevresindeki "mulûke itaat etmez" bagimsizlik arzusu kara kafasindan çikmazdi. Ama ülkeler açan padisahin heybeti yüregine tesir etmekle onun üstün gücü ve kudreti ile kendi ülkesine dogru gelisi, devlet ve ikbal ile üzerine yürüyüse geçtigi haberi kulagina ulasinca, yenilecegini anlamis ye boyun egme yolunu tutmasi gerektigini kavramisti. Bunun için Kostantin, padisahi kendisine layik hediyeler ve degerli armaganlarla karsiladi. Sahip oldugu kalelerin anahtarlarini teslim ederek kulluk yolunda gerekenleri yerine getirdi. Böylece padisahin iltifatini kazanmakla sevindi. Ödeyecegi cizye ve harac ta tesbit edildikten sonra memleketini yönetme görevinin kendisine verildigini bildiren fermani aldi. Zamanin hükümdari da bu basaridan sonra tekrar Bursa'ya döndü."

Osmanlilarin, Makedonya'yi feth ederek Köstendil'e gelmeleri Yukari Sirbistan despotu Lazar Grebliyanoviç'i, Sultan Murad'la anlasmaya zorladi. Lazar, Osmanlilara vergi ile birlikte asker vermeyi de kabul ediyordu. Bu sekilde kral, prens ve despotlarin hakimiyetini taniyarak vergi ve gerektigi zaman muharebelerde yardimci kuvvet vermeleri genis ölçüde fetihlerde bulunan Türk devleti için büyük faydalar ve basarilar temin etti.
Son düzenleyen Safi; 18 Ocak 2017 14:55

Benzer Konular

18 Mayıs 2012 / GusinapsE Osmanlı İmparatorluğu
23 Haziran 2010 / GusinapsE Türkiye Cumhuriyeti
10 Haziran 2012 / GusinapsE Osmanlı İmparatorluğu
17 Ocak 2017 / GusinapsE Osmanlı İmparatorluğu
18 Ocak 2017 / GusinapsE Osmanlı İmparatorluğu