Arama

Antlaşmalar - Mondros Mütarekesi (Mondros Ateşkes Antlaşması)

Güncelleme: 20 Ekim 2018 Gösterim: 21.990 Cevap: 8
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
7 Eylül 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Mondros mütarekesi

Ad:  Mondros Mütarekesi (Mondros Ateşkes Antlaşması)1.jpg
Gösterim: 4478
Boyut:  83.5 KB

Birinci Dünya savaşı sonunda Türkiye ile itilaf devletleri arasında imzalanan mütareke (30 ekim 1918).

Sponsorlu Bağlantılar

Savaşın Türkiye ve müttefikleri için kaybedildiği 1918 eylülünde kesin olarak anlaşılmıştı. Bulgaristan 29 eylülde mütareke imzalayarak savaştan çekildi. 4 ekimde Almanya, 5 ekimde Türkiye, 7 ekimde Avusturya-Macaristan mütareke için ABD başkanı Wilson’a başvurdular. Bu sırada güneyde İngiliz kuvvetleri Anadolu sınırına dayanmış, batıda ise Bulgaristan'ın savaştan çekilmesiyle Makedonya cephesi çökmüş, İstanbul, itilaf devletlerı’nin daha yakından tehdidi altına girmişti, itilaf donanması ise artık savunması 1915'tekı kadar güçlü olmayan Çanakkale boğazı'nı zorlamaya hazırlanıyordu. Wilson'dan gelecek cevabı bekleyecek durumda olmayan Türkiye, İzmir valisi Rahmi Bey aracılığıyla ingilizler'e ayrıca yaptığı mütareke girişiminden de bir sonuç alamadı. Savaşı yürüten Talat Paşa başkanlığındaki ittihat ve Terakki hükümeti mütarekeyi kotaylaştırmak amacıyla istifa etti (8 ekim).

14 ekimde Ahmet izzet Paşa başkanlığında kurulan yeni hükümet başlangıçta, Wilson’dan gelecek karşılığı beklemek ve mümkün olursa müttefikleriyle birlikte barış yapmak eğilimindeydi. Ancak askeri durumun ağırlığı karşısında ayrı barış aramaya yöneldi. Esir general Townshend, barışa aracılık etmesi için serbest bırakılarak İngiltere'nin Akdeniz filosu komutanı amiral Catthorpe'a gönderildi (18 ekim).

Bu girişimin olumlu sonuç vermesi üzerine Mondros limanında ingilizler’e ait Agamemnon zırhlısında mütareke görüşmeleri başladı (27 ekim). Türkiye'yi Bahriye nazırı Rauf Bey başkanlığında Hariciye nezareti müsteşarı Reşat Hikmet ile Genelkurmaydan kaymakam Sadullah beylerden oluşan bir kurul; İtilaf devletleri’ni ise amiral Calthorpe temsil ediyordu. Beş oturum süren görüşmeler sonunda mütareke koşulları, türk delegelerinin çabalarına karşın, ingilizler'in dayattığı biçimde gerçekleşti. 25 maddeden oluşan mütarekenin doğrudan İngiliz çıkarlarını ilgilendiren ilk dört maddesi ile 10. ve 13. maddeleri hiçbir değişiklik yapılmadan olduğu gibi kabul edilmiş, öteki maddelerde bazı değişiklikler yapılmıştı.

Türkiye’yi her bakımdan kıpırdayamaz duruma getirecek kadar ağır otan mütareke koşulları şunlardı:
  1. Çanakkale ve Karadeniz boğazlarının açılması ve Karadeniz'e geçişin sağlanması; Çanakkale ve Karadeniz boğazları istihkâmlarının Müttefiklerde işgal edilmesi;
  2. Türk sularındaki tüm mayın tarlalarının, torpido kovanlarının ve öteki engellerin yerlerinin gösterilmesi ve bunların taranması ya da kaldırılması için, istemde bulunulunca yardım edilmesi;
  3. Karadeniz’deki mayınlara ilişkin eldeki tüm bilgilerin verilmesi;
  4. Müttefik savaş tutsakları ve gözaltında bulundurulan ya da tutsak otan Ermeniler'in tümünün İstanbul'da toplanarak, hiçbir koşuta bağlı olmaksızın, Müttefikler’e teslim edilmesi;
  5. Sınırların denetlenmesi ve iç güvenliğin sağlanması için gerekli otan askeri birlikler dışında türk ordusunun gecikmeksizin terhis edilmesi (birliklerin sayısı ve durumu, daha sonra Müttefiklerde, türk hükümetine danışılarak, saptanacaktır);
  6. Türk karasularında ya da Türkiye'nin işgalindeki sularda bulunan tüm savaş gemilerinin teslim edilmesi; türk karasularında kolluk ya da benzeri amaçlar için gerekli görülebilecek belirli küçük gemiler dışında, anılan gemilerin gösterilecek türk limanında ya da limanlarında gözaltına alınması;
  7. Müttefiklerin, kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa, herhangi bir strateji noktasını işgal etme hakkına sahip olması;
  8. Bu sırada türk işgali altında otan tüm limanların ve barınakların müttefik gemilerince özgürce kullanılması ve düşman tarafından kullanılmasının önlenmesi (özdeş koşullar, ticaret ve ordunun terhisi amaçlan için türk sularında bulunan türk ticaret gemilerine de uygulanacaktır);
  9. Tüm türk limanlarında ve tersanelerinde her türlü gemi onarımı kolaylıklarından yararlanılması;
  10. Toros tünel sisteminin Müttefiklerde işgali;
  11. K. -B. İran’daki türk birliklerinin gecikmeksizin savaş öncesi sınırların gerisine çekilmeleri için daha önce verilmiş bulunan emrin yerine getirilmesi (“Maverai Kafkas’ın [Kafkasardı] bir bölgesinin türk birliklerince boşaltılması daha önce emredilmiş bulunmaktadır; bu bölgenin geri katan bölümünün boşaltılmasına, oradaki durum Müttefiklerde incelendikten sonra, gerek görülürse, girişilecektir”);
  12. Türk makamlarının haberleşmeleri dışında, tüm telsiz, telgraf ve kablo istasyonlarının Müttefiklerde denetim altına alınması;
  13. Denizciliğe, askerliğe ve ticarete ilişkin her türlü gereçlerin yok edilmesinin önlenmesi;
  14. Ülkenin gereksinimleri karşılandıktan sonra, Müttefikler’e türk kaynaklarından kömür, akaryakıt ve deniz gereçleri satın alma kolaylıktan gösterilmesi (“bu nesnelerden hiçbiri ihraç edilmeyecektir”);
  15. Kafkasya demiryollarının şu sırada türk denetimi altında bulunan bölümlerini de kapsamak üzere, tüm demiryollarında, halkın gereksinimleri gereği gibi göz önünde tutulmak koşuluyla, müttefik makamlarının bunları tümüyle diledikleri gibi kullanabilmeleri amacıyla, müttefik denetleme görevlilerinin yerleştirilmesi (bu hüküm Batum’un Müttefiklerde işgalini de kapsar); Türkiye'nin, Bakü’nün Müttefiklerde işgaline hiçbir biçimde karşı çıkmaması;
  16. Hicaz'da, Asir'de, Yemen'de, Suriye'de ve Irak’ta tüm garnizonların en yakın müttefik komutanına teslim olmaları ve beşinci maddede öngörülen düzenin korunması için gerekenler dışında, tüm birliklerin Kilikia’dan çekilmesi;
  17. Trablus ve Bingazi'deki tüm türk subaylarının en yakın İtalyan garnizonuna teslim olmaları (“bunlar teslim olma buyruğuna uymazlarsa, Türkiye, bu subaylara ikmal göndermemeyi ve kendileriyle haberleşmeyi kesmeyi yükümlenir”);
  18. Mısrata’yı kapsamak üzere, Trablus ve Bingazi'de işgal edilen tüm limanların en yakın müttefik garnizonuna teslimi;
  19. Denizci, asker ve sivil tüm Almanlar'ın ve AvusturyalIlarla bir ay içinde Türkiye'den çıkartılması;
  20. Beşinci madde uyarınca terhis edilecek türk ordusunun, taşıtlarıyla birlikte, araç ve gereçlerinin, silahlarının ve cephanesinin kullanılış biçimi konusunda verilebilecek buyrukların yerine getirilmesi;
  21. Müttefiklerin çıkarlarını korumak için iaşe nezareti'ne bir müttefik temsilcinin atanması. Bu temsilciye, işbu amacın gerektiği tüm bilgilerin verilmesi;
  22. Türk tutsakların Müttefik devletler buyruğunda tutulması (“askerlik çağı dışındaki türk sivil tutsakların salıverilmesi konusu göz önünde tutulacaktır”);
  23. Türkiye bakımından Merkezi devletler (Almanya ve Avustarya-Macaristan) ile tüm ilişkilerin kesilmesi zorun- luğu;
  24. Vilayat-ı sitte'de (altı vilayet: Erzurum, Van, Elazığ, Diyarbakır, Sivas, Bitlis) karışıklı çıkarsa, Müttefiklerin, bu illerin herhangi bir bölümünü işgal etme hakkını ellerinde tutması;
  25. Müttefiklerle Türkiye arasında düşmanca eylemlerin 31 ekim 1918 perşembe günü, yerel saatle öğleden başlamak üzere, durması.
Görünürdeki adının mütarekename olmasına karşın, üzerinde anlaşmaya varılan metin bir teslim belgesi niteliğindeydi. itilaf devletleri'nin mütareke hükümlerine uymamaları durumunda müeyyide bulunmadığı gibi, mütarekenin nasıl uygulanacağı da belirsizdi. Türk delegelerinin bazı güvenceler istemeleri üzerine amiral Calthorpe, Rauf Bey'e yalnızca padişah ve sadrazama açıklanması koşuluyla gizli bir mektup verdi. Calthorpe bu mektubunda “Boğazlar’daki istihkâmların işgalinde yalnız İngiliz ve transız askerlerinin kullanılacağı konusunda güvence vermeye yetkili kılındığını” belirtiyor, sonra Rauf Bey’in bazı taleplerini hükümetine tavsiye ettiğini ya da ilettiğini bildiriyordu.

Bunlar çok küçük sayıda türk askerinin Boğazlar istihkâmlarında kalmasına izin verilmesi, bugünkü şartlar altında hiçbir yunan askerinin İstanbul ya da İzmir’e girmemesinin sağlanması, türk hükümetinin düzeni ve müttefik kişi ve çıkarları korumakta acze düşmesi gibi zorlayıcı ve belirli sebepler gerçekleşmedikçe İstanbul’un işgaiinin sözkonusu olmamasıydı. Ancak, birinci madde dışında bu güvencelerin hiçbir hukuki değeri yoktu ve İngiliz hükümeti bu istekleri reddetmekte tümüyle serbestti.
Türk hükümeti mütarekenin yumuşak biçimde uygulanacağı umudundaydı.

Rauf Bey'e göre, imzalanan mütareke ile devletin bağımsızlığı ile saltanatın hukuku tamamen kurtarılmıştı; yenenle yenilen arasında imzalanmış bir mütareke değil, savaş durumundan çıkmak isteyen iki denk kuvvet arasında imzalanmış bir belge niteliğindeydi. Sadrazam Ahmet izzet Paşa ise ordulara ve mülki makamlara 2 kasımda gönderdiği genelgede OsmanlI devletinin, yapılan öteki mütarekelere göre daha hafifini imzalamayı başardığını bildiriyordu. Oysa hükümetin görüşüyle itilaf devletleri'nin Türkiye planları arasında bir karşıtlık vardı. Mütarekeyi sert biçimde uygulamaya kararlı otan İtilaf devletleri aralarında daha önce yaptıkları paylaşma antlaşmaları doğrultusunda ülkenin işgaline, ordunu terhisine ve silahların alınmasına giriştiler.
Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 20 Ekim 2018 18:56
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
13 Ocak 2010       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Mondros Mütarekesi (Mondros Ateşkes Antlaşması)2.jpg
Gösterim: 2182
Boyut:  69.5 KB

Mondros Ateşkes Anlaşması


Mondros Mütarekesi
Sponsorlu Bağlantılar
I. Dünya Savaşı’nda (1914-18) yenilgiye uğrayan Osmanlı Devleti’nin İtilaf Devletleri’ni temsil eden İngiltere ile yaptığı ateşkes antlaşması (30 Ekim 1918).

Eylül 1918’e gelindiğinde, Almanya ve müttefiklerinin I. Dünya Savaşı’nı yenilgiyle tamamlayacakları kesin olarak anlaşılmıştı. 4 Ekim’de Almanya, 5 Ekim’de de Avusturya, ABD’ye başvurarak barış isteğinde bulundu. Daha önce İtilaf Devletleri’ ne barış isteğiyle başvuran Bulgaristan 30 Eylül’de bir ateşkes antlaşması imzalamıştı. Bu durumda Osmanlı Devleti’nin önünde başka bir seçenek kalmamıştı. Sadrazam Talat Paşa’nın son İttihat ve Terakki hükümetinin 8 Ekim’de istifa etmesi ve İzzed Paşa başkanlığında yeni bir hükümetin kurulmasının ardından Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri’ni temsil eden İngiliz amiral Somerset Arthur Gough Calthorpe arasındaki ateşkes görüşmeleri, Ege Denizindeki Limni Adasının Mondros limanında 27 Ekim 1918’de başladı. Bu görüşmelerde Osmanlı tarafını Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf (Orbay) Bey, Hariciye Müsteşarı Reşad Hikmet Bey ve Miralay Sadullah Bey temsil ediyordu.

Görüşmelerin başında Calthorpe önceden hazırlanmış bir metni Osmanlı delegelerine okudu. Calthorpe Osmanlı hükümetinin bu metni imzalamaktan başka bir çaresi bulunmadığını, yoksa İtilaf güçlerinin askeri harekâtı sürdürerek çok daha ağır barış koşullarını dayatacağını öne sürdü, izlenecek tutum konusunda İstanbul Hükümeti’nden açık bir buyruk alamayan Osmanlı delegeleri, 30 Ekim 1918’de yenik Osmanlı Devleti’nin İtilaf Devletleri karşısındaki durumunu ortaya koyan Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kaldılar.

Yirmi beş maddelik Mondros Mütarekesi son derece ağır koşullar içeriyordu. Antlaşmaya göre, Çanakkale ve İstanbul boğazlarındaki istihkâmlar ile Toros tünelleri İtilaf askerlerince işgal edilecekti. Daha da önemlisi, İtilaf Devletleri’ne, güvenliklerini tehlikeye düşürecek olayların patlak vermesi durumunda, başka stratejik nokta ve bölgeleri işgal etme hakkı da tanınıyordu. Ayrıca, sınır güvenliği ve iç güvenlik için gerekli birlikler dışında bütün Osmanlı ordusu terhis edilecek ve limanlarla demiryolları İtilaf subaylarının denetimine verilecekti. Hükümet haberleşmeleri dışındaki tüm telsiz, telgraf ve kablo istasyonları da İtilaf Devletlerince denetlenecekti.

Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından İtilaf Devletlerinin yüksek komiserleri İstanbul’a geldiler. İngiliz kuvvetleri antlaşmanın ilk maddesi uyarınca Çanakkale bölgesindeki istihkâmları işgal etti. 13 Kasım 1918’de İtilaf kuvvetleri Boğazlardaki bütün istihkâmları ele geçirdi.

MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASINA DAYANILARAK YAPILAN İŞGALLER
30 ekim 1918’de imzalanan ateşkesten hemen sonra itilaf devletleri savaş sırasında imzaladıkları gizli antlaşmaları kısmen uygulayarak işgallere başladılar:
İngiltere:
Musul İskenderun Urfa Antep Maraş Kars Batum’u tamamen işgal etmiştir.Batum ve Kars’ı işgal etmesinin nedeni Kafkaslardaki petrol yataklarının denetimini elinde tutmak ve Doğu Anadolu’da kurulması düşünülen Ermenistan devletine zemin hazırlamaktı.İngiltere,1919 yılındaki Paris Konferansında alınan kararlara uyarak işgal etmiş olduğu Urfa Antep ve Maraş’ı daha sonra Fransızlara bırakmıştır.Ayrıca İngiltere Afyon Eskişehir İzmit Samsun ve Merzifon’a da asker göndermiş ve buralarda denetimi sağlamaya çalışmıştır.Musul Ateşkes antlaşmasından sonra ilk işgal edilen bölgedir.

Fransa
Mersin Dörtyol Adana çevresi ile İngiltere’den devraldığı Urfa Antep Maraş bölgesini işgal etmiştir.Ayrıca Doğu Trakya’daki tren istasyonları ile Afyon tren istasyonunu işgal etmiştir.

İtalya
Bodrum Kuşadası Marmaris Fethiye Konya Antalya çevresini işgal etmiştir.

Yunanistan
Paris Barış Konferansında alınan kararlar uyarınca 15 Mayıs 1919’da İtilaf devletlerinin gözetiminde İzmir’i işgal etmiştir.Daha sonra da Afyon ve Bursa yönüne doğru işgallerini genişletmiştir.Ayrıca itilaf Devletleri donanması da 13 Kasım 1918 de İstanbul boğazına demirleyerek şehir fiilen işgal etmişlerdir.

İtilaf devletlerinin bu işgalleri yurt içinde bazı azınlıklara cesaret vermiştir.Doğu Karadenizdeki Rumlar ile I.Dünya savaşında Rus ordusuyla Doğu ana doluya gelmiş olan Ermeniler isyan ederek bulundukları bölgede bağımsız devletler kurmayı amaçlamışlardır.
Ayrıca Fransızların işgali altındaki Güney Doğuana doludaki Ermenilerde ayaklanarak Müslüman halka karşı büyük bir saldırıya başlamışlardır.
Azınlıkları bu isyanları yine azınlıkların kurmuş olduğu çeşitli cemiyetler tarafından yönlendiriliyor,İtilaf devletleri tarafından da destekleniyordu.Bu cemiyetlerin yıkıcı faaliyetlerine karşı vatanseverler tarafından “direniş cemiyetleri” kuruldu.Böylece azınlık cemiyetlerinin sistemli çalışmalarına karşı koymak için çeşitli yöntemler geliştirilmeye başlanmıştır.
Sonuç olarak Osmanlı Devleti fiilen çökmüş hukuki varlığı da galip devletlerin arzu ve isteklerine bağlı kalmıştı.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 21 Ekim 2016 20:37
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
19 Mart 2010       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Mondros Mütarekesi
(30 Ekim 1918)

Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgisini belgeleyen Mondros Mütarekesi aslında bir silah bırakışması, bir ateşkes söz­leşmesi olarak hazırlanmakla birlikte içerdiği hükümler bakımından tam bir teslim antlaş­masıdır.
Ad:  Mondros Mütarekesi (Mondros Ateşkes Antlaşması)3.jpg
Gösterim: 2187
Boyut:  82.6 KB
Osmanlı Devleti ile bağlaşıkları Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan Eylül 1918'de artık savaşı sürdüremeyeceklerini an­lamışlardı. Önce Bulgaristan 29 Eylül'de ateş­kes antlaşması imzalayarak savaştan çekildi. Bunu Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı Devleti'nin ateşkes için ABD Başka­nı Woodrow Wilson'a başvuruları izledi. Ye­nilgiyi kabul eden bu devletler Wilson'un 8 Ocak 1918'de açıkladığı 14 maddelik barış programı çerçevesinde bir antlaşma yapmak istiyorlardı. Ama İngiltere ve Fransa buna karşı çıkınca ABD'de de onlara uyarak daha sert bir tutum takındı. ABD, Almanya ve Avusturya-Macaristan ile kendi bağlaşıkları­nın istekleri doğrultusunda ateşkes koşullarını görüşmeye başlarken Osmanlı Devleti'nin başvurusuna yanıt bile vermedi.

Bu arada 1913'ten beri başta bulunan İtti­hat ve Terakki hükümeti 8 Ekim'de istifa etmişti. Yeni hükümeti kuran Ahmed İzzet Paşa da ABD'den bir yanıt alamayınca ateş­kes için İngiltere'ye başvurdu. Bu isteği he­men kabul eden İngiltere, görüşmelerin Ege Denizi'ndeki Limni Adası'nın Mondros lima­nında demirli bir savaş gemisinde yapılmasını istedi. İngiltere'yi Amiral Arthur G. Calthorpe' un, Osmanlı Devleti'ni de Bahriye Nazırı Rauf (Orbay) Bey'in başkanlığındaki kurulların temsil ettiği görüşmeler 27 Ekim'de Mondros'ta başladı. Amiral Calthorpe görüşmeye ateşkes koşullarını içeren bir taslakla gelmişti. Osmanlı kurulurun son derece ağır hüküm­lerle dolu bu belgeye itiraz edecek gücü yoktu. Bazı hükümleri hafifletme yolundaki çabaları da başarılı olamadı ve 30 Ekim'de 25 maddelik mütareke metnini imzalamak zo­runda kaldı.

Mütareke hükümlerine göre İstanbul ve Çanakkale boğazları silahsızlandırılarak ser­best geçişe açılıyor, denetimi de İtilaf Devletleri'ne bırakılıyordu. Sınırların korunması ve iç güvenlik için gerekli sayının dışındaki askerler terhis ediliyor, yani ordu dağıtılı­yordu. Donanma da İtilaf Devletleri'nin gö­zetimi altında limanlara çekiliyordu. Bütün ulaştırma ve haberleşme hizmetleri İtilaf Dev­letleri'nin denetimi altına giriyordu. En önemli madde ise İtilaf Devletleri'nin, güvenliklerini tehlikeye düşürdüğünü ileri sürerek istedikleri yeri işgal edebileceklerini öngören yedinci maddeydi. Nitekim kısa bir süre sonra bu madde hükmüne dayanılarak dört bir yanda işgaller başlayacak, İtilaf Devletleri 1920'de Osmanlı Devleti'ne Sevr Antlaşması'nı imzalatarak bu işgalleri resmen kabul ettireceklerdi. Buna karşı çıkanlar ise Ana­dolu'da Kurtuluş Savaşı'nın bayrağını açacaklardı.

Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti'yle İtilaf Devletleri arasında imzalanan mütareke (30 Ekim 1918). Eylül 1918’e gelindiğinde, savaşın Türkiye ve müttefikleri için kaybedildiği kesin olarak anlaşılmıştı. Nitekim Bulgaristan, 29 Eylülde ve Almanya da 4 Ekim'de ABD’ye başvurarak barış istediler. Bu durumda Osmanlı Devletinin de yapacağı başka bir şey kalmamıştı. Güneyde İngiliz kuvvetleri, Anadolu sınırına dayanmış, batıda Bulgaristan’ın çekilmesiyle Makedonya cephesi çökmüş ve İstanbul, doğrudan İtilaf Devletlerinin tehdidi altına girmişti. Bu şartlar altında Türkiye de, 5 Ekimde, mütareke için ABD Başkanı Wilson’a başvurdu. Türkleri, tarihlerinin en büyük felâketine götüren Talat Paşa başkanlığındaki İttihat ve Terakki Hükümeti, istifâ etti (8 Ekim).

14 Ekimde İzzed Paşa başkanlığında yeni bir hükümetin kurulmasından sonra, Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletlerini temsil eden İngiliz Amiral Calthorpe arasındaki barış görüşmeleri, Limni Adasının Mondros Limanında başladı (27 Ekim 1918). Görüşmelerde Türkiye’yi, Bahriye Nâzırı Rauf (Orbay) Bey başkanlığında Hâriciye Nezâreti Müsteşarı Reşat Hikmet ve Miralay Sadullah Bey temsil etti.

Görüşmelerin başlamasıyla birlikte Calthorpe, önceden hazırlamış oldukları bir metni, Osmanlı delegelerine okudu. Calthorpe, Osmanlı Hükümetinin bu metni imzalamaktan başka çaresinin bulunmadığını, aksi takdirde İtilaf Devletlerinin askerî harekâtı sürdürerek, daha ağır barış şartları ileri sürebileceğini söyledi. Türk delegelerinin çabalarına rağmen, mütareke şartları, İngilizlerin istediği şekilde gerçekleşti ve 30 Ekim 1918’de imzalandı. Yirmi beş maddelik bu mütareke ile Türkiye, her bakımdan etkisiz bir hâle getirildi.

Mütarekenin en ağır şartları şunlardı:
1. Karadeniz’e geçişi sağlamak için Boğazlar açılacak ve geçiş güvenliğini sağlamak üzere Çanakkale ve İstanbul boğazlarındaki istihkâmlar, müttefiklerce işgal edilecektir.
2. Osmanlı sınırındaki bütün mayın tarlaları taranacak ve bunların kaldırılmasına yardım edilecektir.
3. Askerî kuvvetin, sınırların korunması ve asayişin sağlanması için gerekenden fazlası terhis edilecek ve bunların teçhizatı, İtilâf Devletlerine teslim edilecektir.
4. Güvenlik görevlisi küçük gemiler dışında, bütün Osmanlı donanması teslim edilecek ve donanma Osmanlı limanlarından dışarıya çıkmayacaktır.
7. İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehlikeye düşürecek olayların patlak vermesi durumunda, başka stratejik nokta ve bölgeleri işgal etme hakkına sahip olacaktır.
10. Hükümet haberleşmeleri dışındaki bütün telsiz, telgraf ve kablo istasyonları da İtilaf Devletlerince denetlenecektir.
16. Suriye, Irak, Hicaz, Yemen, Trablus ve Bingazi’deki Osmanlı orduları, en yakın İtilaf kuvvetlerine teslim edilecektir.
24. Vilayât-ı Sitte’de (altı vilayet: Erzurum, Van, Elazığ, Diyarbekir, Sivas, Bitlis) karışıklık çıkarsa, Müttefikler bu illerin herhangi bir bölümünü işgal edebileceklerdir. Mondros Mütarekesinin uygulanışı, şartlarından daha sert bir biçimde cereyan etti. İtilaf Devletleri, mütarekenin 7. maddesine dayanarak, keyfi hareketlerle Osmanlı Devletini parçaladılar. Antlaşma şartlarını, çoğu zaman kendi istekleri doğrultusunda yorumlayarak hareket ettiler. Bu durumda, Türk milleti, istiklal ve bağımsızlığını korumak üzere harekete geçti.

Antlaşmanın 7. maddesine dayanılarak yurdun çeşitli yerleri işgal edilmeye başlandı:

  • İngilizler Musul, Urfa, Antep, Maraş, Batum ve Kars’ı işgal ettiler. Ayrıca Samsun’a bir müfreze çıkardılar. Merzifon’a ise bir kıta gönderdiler.
  • Fransızlar; Dörtyol’u, Mersin’i, Pozantı’ya kadar Adana ilini, Afyon İstasyonu’nu işgal ettiler.
  • İtalyanlar; Antalya’yı, Kuşadası’nı, Fethiye, Bodrum ve Marmaris’i işgal ettiler. Ayrıca Konya’ya bir tabur ve Akşehir’e bir müfreze yerleştirdiler.
  • Yunanlılar; Uzunköprü-Hadımköy Demiryolu’nu işgal ettiler.
İngilizler, Fransızlar, Turgutlu-Aydın Demiryoluna el koydular. Daha önce de Fransızlar, Şark Demiryolları’na; İngilizler, Haydarpaşa İstasyonu’na el koymuşlardı.

Bütün bu işgaller ateşkes hükümlerine aykırıydı. Anlaşma Devletleri bu eylemleri ile Mondros’un hiçbir noktasına saygılı olmayacaklarını gösterdiler. Ayrıca, bu işgallerini dünya kamuoyuna haklı gösterebilmek için Türkler aleyhine yoğun bir propagandaya giriştiler.

Bu kargaşa ortamında sık sık hükümet değişiklikleri oldu. Ahmet İzzet Paşa ve Tevfik Paşa hükümetlerinden sonra Damat Ferit Paşa hükümeti kuruldu.

Yetkileri zaten çok sınırlı olan Osmanlı Mebusan Meclisi de padişah tarafından dağıtıldı.

MsXLabs.org & Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 21 Ekim 2016 20:37
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
19 Mart 2010       Mesaj #4
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi
Birinci Dünyâ harbinden sonra Osmanli Devleti'yle Itilâf devletleri arasinda 30 Ekim 1918' de Limni adasindaki Mondros limaninda demirli bulunan Agememnon ingiliz zirhlisinda imzalanan ateskes andlasmasi.
Ad:  Mondros Mütarekesi (Mondros Ateşkes Antlaşması)4.jpg
Gösterim: 3464
Boyut:  97.7 KB

Sultan ikinci Abdülhamîd Han'in tahttan indirilmesinden sonra, ittihâd ve Terakki iktidara geldi. Ittihâd ve Terakki ileri gelenleri, maceraci isteklerini tatmin etmek ve Rusya, ingiltere ve Fransa'dan meydana gelen îtilâf devletleri karsisinda Almanya'nin yükünü hafifletmek için Osmanli Devleti'ni Birinci Dünyâ harbine soktular. Osmanli Devleti AImanya, Avusturya ve Macaristan üçlüsü ile ittifak kurmak suretiyle, itilâf devletlerinin karsisinda harbe girdi. Kafkasya, irak, Sûriye-Misir ile Çanakkale cephelerinde harbe giren Osmanli Devleti yüz binlerce müslüman-Türk evlâdini sehîd verdi. Rusya 1917'de Bolsevik ihtilâlinin zuhur etmesiyle savastan çekildi. Bu durum îtilâf devletlerinin aleyhine oldu. Bu dönemde bütün devletlerde bir yorgunluk ve bikkinlik basgösterdi. Rusya ile Brestlitovsk andlasmasini imzalayan Osmanli Devleti, dogudaki topraklarini istilâdan kurtardi.

1917 Hazîran'inda Yunanistan, îtilâf devletleri safinda savasa girdi. Ayrica 1918 yazi sonlarina dogru îtilâf devletleri bütün cephelerde umûmî bir taarruza geçtiler, ittifak devletleri yaninda savasa giren Bulgaristan, Fransiz taarruzlari karsisinda yenilince, mütâreke isteyerek savastan çekildi. Böylece Almanya'nin doguya açilan yolu kesildi, Istanbul ise, Trakya yönünden gelebilecek bir saldiriya açik duruma geldi. Sayisi dokuza çikan ve uzaklarda çarpisan Osmanli ordulari da cephane ve gida sikintisi yüzünden yorgun ve bitkin bir hâle geldi. Gerek bu durum. gerekse Suriye cephesindeki maglûbiyet, yillardir zafer vadiyle aldatilan millete ittihâd ve Terakkî siyâsetinin basarisizligini gösterdi. Savasa devam etmekte hiç bir fayda ycktu.

Mart 1918'de sadrâzam olan ittihâd ve Terakkî'nin ileri gelenlerinden Talat Pasa, mütârekeyi imzalayacak bir hükümetin kurulmasina imkân vermek için, 7 Ekim 1918' de sadrazamliktan istifa etti. Sadrâzam olan Ahmed izzet Pasa, Bagdâd-Kerkük arasindaki Kütül Amare'de Osmanlilarca esir alinan ve Büyükada'daki kampta bulundurulan ingiliz generali Tovvshend araciligiyla Londra'ya bas vurarak mütâreke istedi, Ingiltere mütâreke teklifini kabul etti. Bunun üzerine Limni adasinin Mondros limaninda demirli bulunan Agememnon ismindeki Ingiliz zirhlisinda mütâreke (ateskes) görüsmelerine baslandi. Görüsmelerde Ingiltereyi, Akdeniz donanmasi baskumandani visamiral Calthorpe, Osmanli Devleti'ni ise, bahriye nâziri Rauf Bey (Orbay), Hâriciye naziri müstesari Resat Hikmet Bey ile erkân-i harb kaymakami Sâdullah beyler temsil ettiler. Pâdisâh sultan altinci Mehmed Vahîdeddîn Han, Dâmâd Ferîd Pasa'yi bu hey'etin basinda göndermek istediyse de, sadrâzam ve vekillerin karsi çikmalari üzerine vazgeçti. Pâdisâh, gidecek murahhaslara (delegelere); "Hilâfet, saltanat ve hanedan hukukunun korunmasini, bâzi eyâletlere verilecek muhtariyetin sâdece idarî olup, siyâsî olmamasini; siyâsî muhtariyetin, âlem-i. islâm'a ihanet sayilacagini tenbîh ediniz" diye söylemesini sadrâzamdan istedi. Pâdisâh'in bu arzusu üzerine sadrâzam; "Biz simdi mütâreke akdediyoruz, muahede degil. Bunlari muahede müzâkerelerinde düsünürüz" diye cevap verdi.

24 Ekim 1918'de gece yarisindan sonra bir vapurla Mondros'a hareket eden hey'etin mütâreke görüsmeleri dört gün sürdü, imzalanan bu andlasmayla, dört seneden beri büyük bir mahrumiyetle devam eden ve milyonlarca müslüman- Türk evlâdinin sehîd olmasina sebeb olan harbe son verildi.

Ingiltere hükümeti, müttefiki Fransa'ya bile haber vermeden Akdeniz baskumandani visamiral Arthur Calthorpe (Kaltrop)'a Londra'dan telsizle bildirdigi yirmi bes maddelik Mondros mütârekesini Osmanli temsilcilerine dikte ettirerek hiç bir îtirâza yer vermiyecek sekilde imzalatti. Osmanli târihinde görülmemis bir esaret ve teslim olus vesikasi olan bu mütârekenin imzalanmasini tâkib eden günlerde keyfî idareleri, ikbâl ve makam hirslari sebebiyle, Osmanli Devleti'nin yikilmasina sebeb olan ittihâd ve Terakki'nin, üç pasasi Talât, Enver ve Cemâl pasalar ile diger ileri gelenleri yurt disina kaçtilar.

Sâdece Birinci Dünyâ harbine degil, batili devletlerin tabiriyle 618 senelik Büyük Türk Devleti'ne de son veren yirmi bes maddelik Mondros mütârekesinin maddeleri özetle sunlardir:
  • Karadeniz'e geçisi saglamak üzere bogazlar açilacak ve geçis güvenligi için Çanakkale ve istanbul bogazlarindaki istihkâmlar îtilâf devletleri tarafindan isgal edilecek.
  • Osmanli sularindaki bütün mayin tarlalari ve öteki engeller gösterilecek; bunlarin taranmasina ve kaldirilmasina yardim edilecek.
  • Itilâf devletleri tebeasindan olan esirlerle, Ermeni esirleri istanbul'da toplanacak ve kayitsiz sartsiz Itilâf devletlerine teslim edilecek.
  • Sinirlarin korunmasi ve iç güvenligin saglanmasi için taraflarca kararlastirilacak gerekli sayida askerî kuvvetten fazlasi hemen terhis olunacak ve bunlarin silâh, cephane ve teçhizati îtilâf kuvvetlerine teslim edilecek.
  • Emniyeti saglamakla vazifeli tekneler disindaki bütün Osmanli savas gemileri belirlenerek îtilâf kuvvetlerine teslim edilecek ve Osmanli limanlarindan disari çikmayacak.
  • Itilâf devletleri güvenliklerini tehlikede gördükleri herhangi bir stratejik bölgeyi asker çikarmak suretiyle isgal edebilecek.
  • Osmanli Devleti'nin bütün liman ve tersaneleri îtilâf devletleri gemilerinin faydalanmasina açik bulundurulacak.
  • Toros tünelleri îtilâf devletlerince isgal edilecek; (böylece güneydeki Türk kuvvetlerinin geri çekilmesini önlemek ve Güney Anadolu'yu isgal öngörülüyordu).
  • Kafkasya ve Iran'in kuzey-batisinda Türk kuvvetleri savastan önceki yerlerine çekilecek, (Bu bölgede bir Ermenistan devleti kurulmasini öngören madde).
  • Hükümet haberlesmeleri disindaki her türlü haberlesme, îtilâf devletlerince denetlenecek.
  • Askerî ve ticarî kara ve deniz vâsitalari ve malzemesi tahrip edilmeyecek.
  • Ülkenin ihtiyâcindan fazla olan kömür, akaryakit ve deniz levâzimâti, îtilâf devletleri tarafindan satin alinacak.
  • Bütün demiryollari îtilâf devletleri me' murlarinca denetlenecek; Kafkas demiryollarini ise, dogrudan dogruya îtilâf devletlerinin me'murlari idare edecek ve Batum'un isgaline karsi durulmayacak.
  • Sûriye, Irak, Hicaz, Yemen, Trablus ve Bingâzi'deki Türk kuvvetleri en yakin îtilâf kumandanina teslim olacak.
  • Trablus'da ve Bingâzi'de bulunan Osmanli zabitleri en yakin italyan muhafaza kit'asina teslim olacak. Osmanli hükümeti teslim emrine itaat etmedikleri takdirde muhâberât ve yardimlasma kesilecek.
  • Misir da dâhil olmak üzere Trablus ve Bingâzi'de isgal edilmis bütün limanlar, Itilâf kuvvetlerine teslim edilecek.
  • Almanya ve Avusturya uyruklu sivil ve asker bütün vazifeliler bir ay içinde Osmanli ülkesinden ayrilacak.
  • Ordunun terhis edilmesi üzerine elde kalacak silâh ve cephane, îtilâf devletlerinin talimatina göre muhafaza edilecek.
  • îtilâf devletleri vazifelilerin çikarlarini kollamak üzere, iase nezâretinde kontrol memurlari bulunacak.
  • Itilâf devletlerince esir alinmis Türkler hemen iade edilmeyerek simdilik bulunduklari yerlerde muhafaza edilecek.
  • Osmanli Devleti merkezî hükümetlerle bütün münâsebetlerini kesecek.
  • Vilâyât-i Sitte'de (Erzurum, Sivas, Diyarbakir, Elazig, Van, Bitlis) herhangi bir karisiklik çikacak olursa, Itilâf devletleri bu bölgede önemli gördükleri yerleri isgal edebilecek.
  • Taraflar arasinda ateskes durumu 31 Ekim 1918 günü ögle vakti baslayacaktir.
Mütâreke (ateskes andlasmasi) olmaktan ziyâde muahede (baris andlasmasi) hüviyetinde olan ve Osmanli Devleti'ni îdâm sehpâsina çikaran Mondros mütârekesinden sonra, kendi menfaatlerini düsünen, harbin sonunda aslan payini ele geçirerek dünyâ siyâsetinde ön plânda rol oynamak isteyen ingiltere'nin tâkib ettigi siyâset, diger îtilâf devletleri tarafindan hos karsilanmadi. Osmanli Devleti'ni paylasmak hususunda çikar çatismasina düsen müttefik devletlerin arasi açildi. Fransa, Almanya'nin parçalanmasini ve Alsas Loren'in kendisine verilmesini istedi, Ingiltere ise, harb gücü ve donanmasini kaybeden Almanya'nin parçalanmasini istemiyordu. Çünkü, Avrupa'nin dengesi Fransa lehine bozulmus olacakti. Böylece ingiltere'ye Avrupa'dan gelebilecek en büyük tehlike Fransa'dan gelebilirdi.

Bu sebeble ingiltere, parçalanmis bir Almanya degil, birlesik bir Almanya olmasini müdâfaa etmeye basladi. Almanya'nin parçalanmasini istemeyen Amerika ile de karsilasan Fransa, Ingiltere' ye karsi çikmaya basladi. Ingiltere'nin yakin sarkta tâkib ettigi islâm âlemini parçalayarak himayesine almak istegini de kendi menfaati açisindan hos görmeyen Fransa, kendi hissesine Suriye ve Kilikya'nin ayrilmasina rizâ göstermedi. Aynca Osmanli Devleti'nin parçalanmasi veya yikilmasi durumunda, kapitülasyonlar sebebiyle en çok zarar görecek olan Fransa, ingiltere'nin Osmanli Devleti'ni yikma siyâsetine de karsi çikti, Italya'nin ise, gerek sömürgeler gerekse yakin sarkin taksimi hususunda Ingiltere'yle arasi açildi.

Harbden sonra Ingiltere'de iktisadî bir buhran ve issizlik bas gösterdi. Gizli emellerine Yunanistan'i âlet etmek isteyen ingiltere, Yunan gelismesini te' min ederek menfaat mikdârini arttirmak ve kendi menfaatlerini tehlikeye sokan belki de mâni olacak olan Türk mukavemetini kirmak, Türkleri de istegine boyun egdirmek için, izmir'i Yunanistan'a birakarak onu Anadolu'ya saldirtmak istedi.

Harbden çekilmis olan Rusya' nin, Dogu Anadolu'da terk ettigi arazî hususunda da görüs ayriliklari ortaya çikti, Ingiltere burada bir Ermenistan ve Kürdistan devletinin kurulmasini menfaatlerine uygun buluyordu. Fransa ve italya ise, ayni düsüncede degillerdi. Fransa kendisine mâl ettigi Kilikya'yi ermenilere terketmek Istemedigi gibi, ermeniler de Ingiltere'nin kendilerine bahsetmek istedigi yerleri kâfi görmüyorlardi.

Menfaat için çarpisan, harbi kazandiktan sonra en büyük menfaatleri ele geçirmek isteyen emperyalist îtilâf devletlerinin vaktiyle kendilerinden istifâde etmek için istiklâl ve hürriyet vâd ettikleri milletler de haklarini istediler.

Mondros mütârekesinin imzalanmasindan sonra 8 Kasim 1918 günü Ahmed Izzet Pasa sadrazamliktan istifa etti. Yerine Tevfik Pasa sadrâzam tayin edildi. Hiç bir sebeb yok iken mütârekenin yedinci maddesini tatbike koyup 13 Kasim 1918'de Ingiliz, Fransiz, Italyan ve Yunan gemilerinden meydana gelen itilâf donanmasi karaya asker çikararak Istanbul' un muhtelif yerlerini isgal ettiler. Sehirdeki rumlarin çilgin gösterileri ve Yunan bayraklari arasinda "Zito=Yasa" sesleriyle Itilâf askerleri sehre girip yerlestiler, Itilâf kuvvetleri Istanbul'a girdikten sonra mütâreke muahedesi artik bir hiç oldu. Haydarpasa'dan Ankara'ya kadar olan tren yolu güzergâhindaki istasyonlar; Karadeniz bogazindan Batum'a kadar olan limanlarimiz Itilâf devletleri tarafindan isgal edildi. Zonguldak ve Eregli' yi Fransizlar; Samsun, Merzifon, Batum ve Baku'yu Ingilizler isgal ettiler.

Ingilizler 19 Nisan 1919'da Kars'i isgal ederek ermenilere verdiler. 20 Nisan'da Gürcüler Ardahan'i, 29 Nisan'da Italyanlar Antalya'yi, Yunanlilar 11 Mayis'da Fethiye'yi, 15 Mayis'da da Izmir'i isgal ettiler. Yunan barbarlari karaya çikarçikmaz fes giyen yahut "Zito Venizelos" demiyen masum ve silâhsiz insanlarin hepsini hunharca katletmeye basladilar. O sirada otuz Türk zabiti sehîd edildikten sonra halktan bâzi kimseler denize atildi ve dükkanlar yagma edildi. Bütün gün katliâm ve yagma ile geçti. Irzlara tecâvüz edildi. Kendilerini medenî sayan Avrupa ve Amerika ise, bu müdhis sahneyi zevkle seyrettiler, Izmir'i isgal etmekle iktifa etmeyen Yunanlilar; Manisa, Salihli, Denizli ve çevresini de isgâl ettiler, italyanlar ise, Kusadasi'ndan baslayarak Mugla, Antalya ve Konya civarini isgale basladilar, ingiltere ve Fransa da taksim sonunda kendi hisselerine düsenyerleri isgal ettiler. Bu isgallerle beraber Millî Kurtulus hareketi basladi.

İlk İşgaller ve Tepkiler


  • İlk işgal edilen yer Musul’dur. 3 Kasım 1918- İngilizler
  • İngilizler daha sonra Maraş, Antep, Urfa, Samsun, Merzifon, Bilecik, Çanakkale, Kars ve Ardahan’ı işgal ettiler.
  • İngilizler Antep, Urfa, Maraş Bölgesini Suriye İtilafnamesi ile Fransa mandasına bıraktılar.
  • 4–5 Kasım 1918’de bu sefer Fransızlar Adana, Mersin, Hatay, İskenderun’u işgal ettiler. İşgallere karşı ilk direnişi Hatay-Dörtyol’da Kara Hasan Paşa göstermiştir.
  • 6–7 Kasım 1918’de İtalyanlar Antalya ve Konya çevresini işgal ettiler.
  • 13 Kasım 1918’de İtilaf Donanması İstanbul’u fiilen işgal etti. Bu sırada İstanbul’a gelen M. Kemal İtilaf Devletleri Donanması için “Geldikleri gibi giderler” demiştir.
  • 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar İzmir’i işgal ettiler. Onların bu işgallerinde kendilerine en büyük yardımı İngiliz Amiral Webb vermiştir. Webb bir gün önceden İzmir tabyalarını ele geçirmiş ve ertesi gün de buraları Yunanlılara vermiştir.
  • Yunanlılara ilk kurşunu Hukuk-u Beşer Gazetesi yazarı Hasan Tahsin (Osman Recep Nevres) atmıştır.
  • Kuvay-ı Milliye ilk olarak İzmir’in işgali üzerine Batı Anadolu’da ortaya çıkacaktır.
  • Türk halkının en büyük tepkiyi Yunan işgaline göstermesinin sebebi Yunan işgalinin kalıcı olmasıdır.

MsXLabs.org & OT
Son düzenleyen Safi; 21 Ekim 2016 20:38
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
23 Haziran 2010       Mesaj #5
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI (30 Ekim 1918)
Nedenleri:

  • Wilson İlkeleri’ne güvenilmesi.
  • Bulgaristan’ın I.Dünya Savaşı’ndan çekilmesi.
  • İttihatçılar savaşın kaybedilmesinin sorumluluğu kendi üstlerine kalacağından ülkeyi terk etmişlerdir.
  • Ahmet İzzet Paşa Kabinesi İtilaf Devletleri’nden ateşkes yapılmasını istemiştir.
  • Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda Osmanlı Devleti Bahriye Nazırı Rauf Orbay ile İngiliz Amirali Calthrope arasında Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır.
a) Osmanlı Devleti’nin Egemenliğini Kısıtlayan Hükümler:
  • Boğazlar tüm devletlere açık olacak ve İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecek.
  • İtilaf Devletleri, kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durumda herhangi bir stratejik noktayı işgal edebilecek (7. madde).
  • Vilâyât-ı Sitte’de (Altı il; Erzurum, Van, Harput, Diyarbakır, Bitlis, Sivas) bir karışıklık çıkarsa, İtilaf Devletleri buraları işgal edebilecek (24.Madde).
  • Bütün haberleşme-ulaşım araç ve gereçleri İtilaf Devletleri’nin kontrolüne verilecek.
b) Askeri Hükümler:
  • Güvenliği sağlayacak askerden fazlası terhis edilecek.
  • İtilaf Devletleri ve Ermeni esirleri serbest bırakılacak.
  • Türk askerleri İtilaf Devletleri’nin kontrolünde kalacak.
  • Hicaz, Yemen, Suriye, Irak ve Trablusgarp’taki Türk subay ve askerler en yakın İtilaf devletine teslim edilecek.
c) Ekonomik Hükümler:
  • Toros Tünelleri İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecek.
  • Tüm demiryolları ve donanma gücü İtilaf Devletleri’nin kontrolüne bırakılacak, gemiler limanlarda tutuklu kalacak.
  • Silah, cephane ve orduya ait tüm mallar İtilaf Devletleri’nin kontrolüne bırakılacak.
  • Yer altı ve yerüstü zenginlik kaynakları İtilaf Devletleri’nin kontrolüne bırakılacak.
  • Ülkenin ihtiyaç fazlası kömür, akaryakıt ve deniz gereçleri dışarıya satılmayacak.
Mustafa Kemal, 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesinin imzalanması ile savaşın sona ermesi üzerine 7. Ordu Komutanlığı uhdesinde olarak Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı Liman Von Sanders Paşa'dan devraldı.

Mondros Antlaşması’nın Sonuçları:

  • Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir.
  • İttihat ve Terakki Partisi, adını Teceddüt Partisi olarak değiştirmiş ve kendini feshetmiştir.
  • Ermeniler korumaya alınmış ve doğuda bir Ermeni Devleti kurma zemini hazırlanmıştır (24. madde).
  • Antlaşmanın 7. maddesi Osmanlı topraklarının işgalini kolaylaştırmıştır.
  • İlk olarak İngilizler Musul’u işgal etmiştir (3 Kasım 1918). Ardından Urfa, Antep ve Maraş’a girmişlerdir.
  • İtilaf Devletleri’nin donanmaları İstanbul önlerine gelmiştir (13 Kasım 1918).
  • işgallere karşı Türk milleti tarafından direniş cemiyetleri kurulmuştur.
  • Azınlıklar da işgalleri kolaylaştırmak için zararlı cemiyetleri kurmuştur.
  • M. Kemal Suriye-Filistin Cephesi’nde iken, yabancı işgaline açık bırakan maddelere tepki göstermiştir.
  • İstanbul Hükümeti, Yıldırım Orduları Grubu’nu ve VII. Ordu Karargâhı’nı kaldırmış, M. Kemal’i Harbiye Nezareti’ne almıştır.
Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan Sonra İşgal Edilen Yerler
  • İngiltere: Çanakkale, Musul, Batum, Antep, Maraş, Konya, Bilecik, Samsun, Merzifon
  • Fransa: Adana, Dörtyol, Mersin, Osmaniye, Afyon, Antep, Maraş, Urfa
  • İtalya: Konya, Antalya, Söke, Kuşadası, Bodrum ve Marmaris
  • Yunanistan: İzmir
İngiltere, Mondros'tan sonra işgal ettiği Urfa, Antep ve Maraş'ı Paris Barış Konferansı'nda; Fransa’ya bırakmıştır.

MADDELERİ
1.Çanakkale ve İstanbul Boğazları'nın açılması ve Karadeniz'e serbestçe geçiş, Çanakkale ve İstanbul Boğazları'nın İtilaf Devletleri tarafından işgali

2..Türk sularındaki tüm torpil tarlaları ile torpido ve kovan yerleri, diğer engellerin yerleri gösterilecek ve bunları taramak veya kaldırmak için istenildiğinde yardım edilecektir.

3.Karadeniz'de bulunan torpil yerleri hakkındaki bilgiler verilecektir.

4.İtilaf Devletleri'nin savaş esirleri ile Ermeni esirleri, tutukluları İstanbul'da toplanacak ve kayıtsız koşulsuz İtilaf Devletleri'ne teslim edilecektir.

5..Sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması için gerekli görülecek askeri kuvvetten başkası hemen terhis edilecek. (İşbu askeri kuvvetin sayısı durumu İtilaf Devletleri tarafından Osmanlı Devleti ile görüşüldükten sonra kararlaştırılacaktır.)

6.Osmanlı kara sularında güvenlik ve buna benzer konular için kullanılacak küçük gemiler dışında, Osmanlı sularında veya Osmanlı Devleti tarafından işgal edilen sularda bulunan bütün savaş gemileri teslim olunup Osmanlı liman veya limanlarında tutuklu bulundurulacaktır.

7.İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edici bir durum olduğunda herhangi bir strateji noktasını işgal hakkına sahip olacaklardır.

8.Bugün Osmanlı Devleti işgali altında bulunan bütün liman ve demiryollarından İtilaf Devletleri gemilerinin yararlanması ve İtilaf Devletleri'yle savaş halinde bulunanlara karşı kapalı bulundurulması. Osmanlı Devleti gemileri de ticaret ve ordunun terhisi konusunda buna benzer koşullarda yararlanacaklardır.

9.İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti'ne ait tersane ve limanlardaki bütün gemi onarım ve araçlarını kullanacaklardır.

10.Toros Tünelleri'nin İtilaf devletleri tarafından işgali

11.İran'ın kuzeybatı bölgesindeki Osmanlı Devleti kuvvetlerinin derhal savaştan önceki sınır gerisine çekilmesi konusunda önceden verilen emir uygulanacaktır. Kafkasya ötesinde önceleri Osmanlı kuvvetleri tarafından bir bölümü boşaltılan yerlerin geri kalan bölümü de İtilaf Devletleri tarafından yerinde incelenerek, istenirse boşaltılacaktır.

12.Hükümet haberleşmeleri dışındaki telsiz ve kablolar İtilaf Devletleri memurları tarafından denetlenecektir.

13.Denizciliğe, askerliğe ve ticarete ait maddelerin ve malzemelerin tahrip edilmesi önlenecektir.

14.Osmanlı Devleti'nin gereksinimi karşılandıktan sonra geri kalan kömür, akaryakıt ve deniz gereçleri satın alınacak, bunların hiçbiri dış ülkelere satılmayacaktır.

15.Tüm demiryolları İtilaf Devletleri subaylarının denetimine verilecektir. Bu demiryolları arasında halen Osmanlı Devleti'nin denetiminde bulunan Kafkas Demiryolları dahildir.İşbu Kafkas hatları serbest ve tam olarak İtilaf Devletleri memurlarının idaresi altına verilecektir. Halkın gereksiniminin karşılanması göz önünde tutulacaktır. Bu maddeye Batum'un işgali dahildir. Osmanlı Devleti Batum'un işgaline karşı koymayacaktır.

16.Hicaz, Yemen, Asir, Suriye ve ırak'ta bulunan Muhafız Kıtaları, en yakın İtilaf Devleti komutanına teslim olunacaktır. Kilikya'da bulunan kuvvetlerin düzeni koruması için gerekli sayıdan çoğu 5. maddedeki koşullara uyularak, kararlaştırılacak şekilde geri çekilecektir.

17.Trablus ve Bingazi'de bulunan Osmanlı Devleti Subayları en yakın İtalyan kuvvetlerine teslim olacaklardır. Osmanlı Devleti, teslim emrine uymadıkları taktirde, bunlarla haberleşmeyi ve yardımı kesmeyi kabul eder.

18.Mısratada dahil olmak üzere Trablus ve Bingazi'de işgal edilen limanların en yakın İtilaf muhafız kıtalarına teslimi gerekmektedir.

19Alman, Avusturya deniz, kara ve sivil memurların ve uyruklarının bir ay içinde ve uzak yerlerde bulunanların bir aydan sonraki en kısa zamanda Osmanlı Devleti'ni terk etmeleri

20.Beşinci madde gereğince terhis edilecek Osmanlı Devleti kuvvetlerine ait donanım, silahlar ve cephane taşıma araçlarının kullanılmasına ait verilecek emirlere uyulacaktır.

21.İtilaf Devletleri'nin çıkarlarını korumak için İaşe Nezaretinde İtilaf temsilcisi bulundurulacak ve kendilerine bu yolda gerekli görülen bütün bilgiler verilecektir.

22.Osmanlı savaş esirleri İtilaf Devletleri'nce tutulacaktır. Sivil savaş esirleri ile askerlik yaşları dışında olanların bırakılması göz önünde bulundurulacaktır.

23.Osmanlı Devleti İttifak Devletleri ile tüm ilişkisini kesecektir.

24.Vilayet-i Sitte'de (altı ilde: Erzurum,Van, Harput(Elazığ), Diyarbakır, Sivas, Bitlis) karışıklık çıktığında bu illerin herhangi bir bölümünün ele geçirilmesi hakkını İtilaf Devletleri saklı tutar.

25.İtilaf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında çatışma 1918 yılı Ekiminin otuz birinci günü yerel saatle öğle zamanı kesilecektir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 20 Ekim 2016 23:52
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ekim 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Mondros Mütareke'si Döneminde Kurulan Cemiyetler


Mondros Mütarekesinin memlekette yaptığı karışıklık oldukça acı bir şekilde kendini hissettirmekteydi. Uzun ve yıpratıcı bir savaşın sonucu bütün kurtuluş ümitlerini söndürecek şekilde acıklıydı. Halk karamsar ve kararsız, İstanbul Hükümeti ne yapacağını şaşırmıştı. Silahlar toplanmış, terhis dolayısı ile, ancak düzeni sağlayacak küçük kadrolu birlikler bırakılmıştı. Millet ne olacağını henüz bilmiyordu. Memleket bu durumda iken,Türkler aleyhine çalışan birtakım zararlı cemiyetler kurulmağa başlandı.

Azınlıkların Çalışmaları:


Uzun yüzyıllar Türk toplumu içinde hür ve rahat yaşamış olan azınlıklar, yer yer gizli cemiyetle kurmuşlardı. Bunların gayesi asayişi bozarak, mütarekenin 7'nci maddesinin uygulanması için bahaneler yaratıp hak kazanmak ve Avrupa Devletlerinin müdahalelerini sağlayarak yurdumuzun çeşitli bölgelerini kolayca işgal etmekti.

a-Mavri Mira Cemiyeti:
İstanbul Rum Patrikhanesinde kurulan "Mavri Mira Cemiyeti" Yunan Hükümetinden yardım görüyordu. Vazifesi, muhtelif illerde çeteler kurmak, Yunanlılar lehine mitingler ve propagandalar yapmaktı. Bu cemiyet bilhassa İstanbul, Marmara havzası ve Trakya'da faaliyette bulunuyordu. Buradaki Rumlara silah dağıttı. Yunan Kızılhaçı, Resmi Göçmenler Cemiyeti ve Rum okullarındaki izci teşkilatı Mavri Mira Cemiyetinin emrinde çalışıyordu.

b-Pontus Rum Cemiyeti:
Bu cemiyet Mavri Mira Cemiyeti tarafından korunuyordu. Pontus Rum Cemiyeti Samsun merkez olmak üzere İnebolu'dan, Batum'a kadar uzanan sahada bir Rum Pontus Devleti kurmağa çalışıyordu. Etniki Eterya Cemiyetinin devamıdır.

c-Hınçak Komitası:
Türkiye'deki Ermeniler de, bunlarla birlik olarak çalıştılar. Faaliyet halinde bulunan Ermeni Cemiyeti "Hınçak Komitası" idi. Bu cemiyetin gayesi Doğu Anadolu'da kurulacak olan Ermenistan için ortam hazırlamaktı. Ermeni Patriği Zaven Efendi, Mavri Mira Cemiyeti ile tam bir fikir ve işbirliği halinde çalışıyordu. İstanbul'daki Yahudilerin de ayrı bir cemiyeti vardı.

d-Makabi ve Alyans İsrailit Cemiyetleri:
Rumlarla işbirliği içinde olmuşlardır. İstanbul’da faaliyette bulunmuştur.

Yıkıcı ve Bölücü Nitelikteki Cemiyetler


a-Kürt Teali Cemiyeti:
Birinci Dünya Savaşından sonra İtilaf devletleri Osmanlı İmparatorluğunu içten yıkmak için çalışıyorlardı. Bu arada bir de Osmanlı ülkesinde yaşayan bir Kürt milletinin varlığından söz edilmekte ve Doğu Anadolu'da bunun geniş bir propagandası yapılmakta idi. Mondros Mütarekesinden sonra merkezi İstanbul'da olan bir Kürt Teali Cemiyeti kurulmuştu. Bu cemiyet İstanbul'u işgal eden İtilaf kuvvetlerinden yardım görmekte idi. Amacı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ayrı bir Kürt devleti kurmaktı. Bitlis, Elazığ, Diyarbakır'da şubeler açmıştı. Fakat bu bölgedeki vatansever halkın şiddetli tepkisi yüzünden olumlu bir sonuç vermemiştir.

b-Teali-i İslam Cemiyeti:
Merkezi İstanbul'da olan zararlı cemiyetlerden biri de Teali-i İslam Cemiyeti idi. Bu cemiyet İstanbul medreseleri öğretim üyeleri tarafından kurulmuştur. Osmanlı Devletini kuvvet yolu ile kurtarmak umudunu yitirmiş kimselerin kurduğu bu cemiyetin gayesi, halkın gözünde değerini kaybeden padişah ve hilafet makamının değerini, dini, ilmi, sosyal ve ahlaki örgütleme ile kurtarmaktı.
Saltanatçı ve hilafetçi bir siyaset güttüğünden Anadolu'daki milli harekete karşı idi. Bu cemiyet yalnız Konya ve civarında şubeler açtı. Bu cemiyet de olumlu bir sonuç alamadan kapanmıştır.

c-İngiliz Muhipleri Cemiyeti:
Bu, kurtuluşu İngiltere'ye bağlanmakta bulunan kimselerin kurduğu bir cemiyettir. Padişah, Damat Ferit ve ileri gelen devlet adamları bu cemiyete girmişlerdi. Sergüzeştçi ve şüpheli bir şahsiyet olan İngiliz rahibi Fru (Frow) bu cemiyetin manevi başkanlığını yapmakta idi.

d-Hürriyet ve İtilaf Fıkrası:
Osmanlıcı bir yaklaşımla öteki görüşler üzerinde etkili olmuş ve dönemin gelişmelerini yönlendirmiştir. D . Ferit’in yönetiminde Kuvayi Milliye’ye karşı çalışmalarda bulunmuştur. Devleti İngilizlerin yardımıyla kurtarmayı düşünüyordu.

e-Wilson Prensipleri Cemiyeti:
ABD himayesinde Osmanlı Devleti’nin kurtulacağını savunuyorlardı. Kurucuları arasında Halide Edip,Refik Halid gibi kişiler üye idi. Ancak Milli Mücadele ilerledikçe bu kişiler de Anadolu’ya katıldılar.

Milli Cemiyetler:


İstanbul Hükümeti, Türk davasını ele alıp yürütecek durumda değildi. Bütün bu felaketlere karşı kayıtsız, duygusuz bir seyirci durumunda kalmıştı. Bu koşullar altında örgütsüz, başsız Türk Milleti, kurtuluş görevinin kendisine düştüğünü anladı, bizzat çalışmağa karar verdi. Yurtsever Türk evlatları yer yer milli duygulara dayanan cemiyetler kurdular:

a)Trakya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti:
Edirne ve dolaylarında kurulmuştu. Cemiyet, Osmanlı Devleti yıkıldığı takdirde, Trakya ve Batı Trakya'daki Türkleri bir bütün olarak kurtarmak için çalışıyordu.

b-Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti:
Bu cemiyet ilk defa Mondros Mütarekesinden sonra İstanbul'da kurulmuştu. Sonra Doğu vilayetlerinde ve şubeler açmıştı. Cemiyetin kuruluş sebebi, Doğu illerimizin Ermenilere verilmesine engel olmaktı. Bunun için de şu üç nokta üzerinde çalışacaktı: Katiyen göç etmemek; derhal ilmi, iktisadi ve dini teşkilat yapmak; Doğu illerinin istilaya uğrayacak herhangi bir bucağının savunmasında birleşmek.
Cemiyet, Doğu illerinde Ermenilerin sayı bakımından az, kültür ve medeniyette Türklerden geri olduklarını ispata çalışıyordu. Bunun için hazırladığı raporları hem yabancı devletlere yolluyor, hem de gazetelerde yayınlıyordu.

c-Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti:
Bu cemiyet evvela merkezden ayrılmak gayesinde idi. Sonra "Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti" adını alarak Trabzon ve çevresinin Rumlara verilmemesi için çalıştı.

d-İzmir Reddi İlhak Cemiyeti:
İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edileceği duyulunca İzmirli vatanseverler bu cemiyeti kurarak İzmir'in işgaline engel olmak istediler.
Cemiyet, 14-15 Mayıs gecesi Yahudi Mezarlığında bir miting tertip ederek İzmir'in savunulmasına karar verdi. Aynı gece cephanelik yağma edilerek ele geçirilen silahlar halka dağıtıldı. Anadolu halkına ise: "Yunanlılar güzel İzmir'imizi ve memleketimizi istila ediyorlar. İzmir halkı silahıyla mukavemet ediyor. Vatanını seven herkes için İzmir'e doğru koşmak vazifedir. İzmir Anadolu'yu ve Efelerini bekliyor" diye telgraflar çekiyorlardı. Fakat sabahın erken saatlerinde Yunanlıların İzmir'e çıkmasıyla, Reddi İlhak Cemiyeti gayesine ulaşamamıştır.

e-Kilikyalılar Cemiyeti:
Aralık 1918 de İstanbul da kurulmuştur. Adana ve civarını korumak için kurulmuştur. Çukurova’nın savunmasına öncülük edecektir.

f-İstanbul Milli Kongre Cemiyeti:
Milli Kongre Cemiyeti,’’Milli Kongre’’ adıyla 29 Kasım 1918’de İstanbul’da kurulmuştur. Basın ve yayın yoluyla işgale karşı direnmiştir. Halkın aydınlanması ve iç kamuoyunun oluşması için çalışmışlardır. Paris’te yayınlanan iki kitapla Türk Mücadelesinin haklılığını dünyaya duyurmuşlardır.

g-Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti:
Sivas Kongresi’nden sonra 9 Aralık 1919’da Sivas’ta kurulmuştur. Kongreyle paralel çalışmıştır. Anadolu kadının bilinçlenmesini sağlamıştır. ABD Senatosuna ve Avrupa devletlerinin parlamentosuna bildiriler göndermiştir. Cemiyet ayrıca işgaller karşısında protestolarda bulunmuş ve milli çalışmaları desteklemiştir.

Mondros Antlaşması ve Şartları

Son düzenleyen Safi; 21 Ekim 2016 20:40
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Kasım 2010       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

MONDROSTAN SONRA KURULAN CEMİYETLER


I. ZARARLI CEMİYETLER :
A) Azınlıkların Kurduğu Cemiyetler :
  • Mavri Mira : Rumlar kurmuştur. Batı Anadolu ve Trakya’yı Yunanistan’a dahil ederek Megalo İdeayı gerçekleştirmek istemişlerdir. Yunan Kızıl Haçı, Fener Rum Patrikhanesi, okullardaki izci teşkilatları ve diğer Rum cemiyetleriyle işbirliği içindedirler.
  • Etnik-i Eterya : Megalo İdea amacıyla 19. Yy. başlarında kurulmuş aynı amaçla Mondrostan sonra da faaliyetlerini sürdürmüş bir Rum cemiyetidir.
  • Rum Pontus Cemiyeti : Fatih'in 1461'de ortadan kaldırdığı Trabzon Rum İmparatorluğunu yeniden kurmak için çalışmalar yapmıştır.
  • Hınçak ve Taşnak Cemiyeti : Çukurova’dan Trabzon’a çizilen bir hattın doğusunda kalan bütün topraklarda bir Ermeni devleti (Magna Armania) kurak için çalışmalar yapmışlardır.
  • Alyans-İsrailit (Makkabi) Cemiyeti : Yahudi azınlık tarafından ekonomik, dini ayrıcalıklarını sürdürmek amacıyla kurulmuştur.
Türkler Tarafından Kurulan Milli Varlığa Düşman Cemiyetler :
  • İngiliz Muhipler Cemiyeti : İngilizlerle iyi geçinerek ülkeyi en az zararla kurtarmak isteyen ve İngiliz mandasını savunan bu cemiyette padişah Vahdettin, Sadrazam Damat Ferit gibi kimseler de üyedir.
  • Teali İslam Cemiyeti : Halifeye ve İslamiyet’e kesin bağlılıkla kurtuluşun gerçekleşeceğine inanmışlardır. İlmi, ahlaki, sosyal yollarla siyaset yapmışlardır.
  • Wilson Prensipleri Cemiyeti : Amerikan mandasını savunmuşlardır.
  • Sulh ve Selamet-i Osmaniye Cemiyeti : Kurtuluşun Osmanlı saltanatına bağlılık ve padişaha kesin itaatle mümkün olacağına inanmışlardır. Meşruti demokrasiyi ilke edinmişlerdir.
  • Kürt Teali Cemiyeti : Doğu Anadoluda bağımsız bir Kürt devleti kurmak için kurulmuşsa da halkın fazla desteğini alamamıştır.
  • Hürriyet ve İtilaf Fırkası : 20. Y.y. başlarında İttihat Terakkiye muhalif olarak kurulmuş Mondrostan sonra da milli mücadeleye karşı faaliyet sürdürmüştür.
  • Trabzon Adem-i Merkeziyet Cemiyeti : Trabzon ve çevresinde bağımsız bir Türk devleti kurmak istemişler, zamanla milli mücadele safına geçmişlerdir.
II.YARARLI CEMİYETLER :
  • Trakya ve Paşaeli Cemiyeti : Trakya ve çevresini özellikle Mavri Miranın faaliyetlerine karşı korumak amacıyla kurulmuştur. İlk kurulan cemiyettir.
  • İzmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti : Batı Anadoluyu Rumlara karşı korumak amacıyla kurulmuştur. İzmirin işgali sonrası Anadoluya milli mücadele için cephane taşımışlardır.
  • Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti : Bir yandan Rum Pontus cemiyetine diğer yandan Adem-i merkeziyet cemiyetine karşı faaliyet gösteren, Trabzon ve çevresini korumaya çalışan cemiyettir.
  • Kilikyalılar Cemiyeti : Çukurova bölgesini Ermenilere ve Fransızlara karşı savunmak amacıyla kurulmuştur.
  • Harekat-ı Milliye ve Redd-i İlhak Cemiyeti : İzmirin Yunanlılarca işgaliyle beraber ilhakı önlemek amacıyla kurulmuştur. İşgallere karşı fiilen karşı koymuşlardır.
  • Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti : Merkezi Sivas olmak üzere kurulmuş ve kısa sürede bütün vatana yayılmıştır. İşgalleri protesto ettikleri gibi Milli Mücadeleye para ve Mal yardımı sağlamışlardır.
  • Milli Kongre Cemiyeti : Türk halkının haklılığını basın yoluyla Dünya kamuoyuna duyurmayı amaçlayan bir cemiyettir. Silahlı direnişi düşünmemiştir.
  • Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti : Doğu Anadoluda Ermeni devletinin kurulmasına engel olmak amacıyla ortak savunma kararı almış bir cemiyettir.
Not
  1. Cemiyetlerin hemen hepsinin kuruluşunda dayandıkları nokta Wilson ilkeleridir.
  2. Milli cemiyetler kendi bölgelerin kurtarmak için kurulmuş, Sivas kongresinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleşmişlerdir.
  3. Milliyetçilik ve bağımsızlık amacıyla Mondros Müterakesi’nden sonra kurulmuşlardır.
  4. Başlangıçta basın-yayın yoluyla mücadeleyi, gerekirse silahlı direnişe geçmeyi amaçlamışlardır.
Mondros Ateşkes Antlaşması ve İşgaller


Son düzenleyen Safi; 21 Ekim 2016 20:42
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Ekim 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Mondros Ateşkes Anlaşması


Mondros Ateşkes Anlaşması ya da Mondros 17 Mütarekesi, I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan ateşkes belgesi. Osmanlı Devleti adına Bahriye Nazırı Rauf Bey, Limni adasının Mondros Limanı'nda demirli Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanmıştır. Mondros Ateşkes Anlaşması, Osmanlı Devleti'nin yıkımından sonra kurulan Türkiye'nin çerçevesini çizen ilk uluslararası belge olarak önem taşır. Türk Kurtuluş Savaşı'nın siyasi manifestosu olan Misak-ı Milli Beyannamesinin birinci maddesi,

"30 Ekim 1918 tarihli anlaşmanın çizdiği hudutlar dahilinde, dinen, ırkan ve emelen müttehit [birleşik] Osmanlı İslam ekseriyetiyle meskûn bulunan aksamın tamamı, fiilen ve hükmen gayrı kabil-i tecezzi bir küldür [bölünmez bir bütündür]."
demek suretiyle, Milli Mücadele'nin hedefi olan ulusal varlığı Mondros Ateşkes Anlaşmasına gönderme yaparak tanımlar.

Antlaşmanın İmzalanması


Filistin'de İngiliz hücumu karşısında hezimete uğraması ve 1 Ekim'de Şam'ın düşmesi üzerine, Talat Paşa hükümeti 5 Ekim'de İngiltere ile ateşkes sağlamak için ABD'nin arabuluculuğuna başvurdu. Bu arada 29 Eylül'de Bulgaristan ateşkes imzalamış, bu ülkeye giren Fransız ve müttefik ordularının İstanbul'a yönelmesi olasılığı doğmuştu.

8 Ekim'de Talat Paşa kabinesi istifa etti. Eski genelkurmay başkanlarından Ahmet İzzet Paşa'nın 14 Ekim'de kurduğu kabinede, İttihatçı olduğu halde hükümetin Alman yanlısı savaş politikasına karşı çıkan ve İngiliz dostu olarak tanınan Rauf Bey (Orbay) Bahriye Nazırı oldu. 18 Ekim'de Osmanlı'da esir bulunan İngiliz generali Townsend, Osmanlı'nın ateşkes şartlarını iletmek üzere bir gemiyle gizlice Midilli'ye gönderildi. 24 Ekim'de İngiliz hükümeti Limni'de bulunan Amiral Calthorpe'a ateşkes görüşmelerini başlatma yetkisini verdi. Ertesi gün Türk hükümetinin görevlendirdiği Rauf Bey Zafer römorkörüyle Foça'dan Midilli'ye geçti; burada kendisini karşılayan İngiliz kruvazörüyle Limni adasına ulaştı. 27 Ekim'den itibaren dört gün süren çetin müzakereler sonunda 30 Ekim akşamı anlaşma imzalandı. 1 Kasım sabahından geçerli olmak üzere Osmanlı Devleti ile Britanya İmparatorluğu arasında ateşkes ilan edildi.
Müzakerelerde Rauf Bey'e Dışişleri Müsteşarı Reşat Hikmet Bey eşlik etti.

28 Ekim günü Fransız hükümeti bir notayla anlaşma görüşmelerine katılma isteğini bildirdiyse de bu talep İngiltere tarafından dikkate alınmadı. (Savaşın bu aşamasında Osmanlı sadece İngiltere ile fiili çatışma halindeydi.)

Bu esnada 24 Ekim'de Almanya'da ihtilal başladı. 3 Kasım'da Avusturya-Macaristan Villa-Giusti Anlaşması ile savaştan çekildi. 7 Kasım'da Alman imparatoru II. Wilhelm tahttan feragat etti. 11 Kasım'da Compiègne Ormanı'nda imzalanan ateşkes ile Almanya yenilgiyi kabul etti. Aynı gün Avusturya-Macaristan imparatoru I. Karl da tahtını bıraktı.

Antlaşma koşulları


Mondros Ateşkes Antlaşmasın koşulları, aynı günlerde imzalanan Bulgaristan, Avusturya-Macaristan ve Almanya anlaşmalarıyla benzerlik gösterir. Stratejik noktaların işgali, ordunun terhisi ve donanma ile cephanelerin teslimi gibi askeri tedbirler, yenilen tarafın savaşa devam edemez hale getirmeye yöneliktir. Sadece doğu illerinde karışıklık çıkması halinde İtilaf devletlerine buraları işgal etme yetkisini veren 24. madde, Türk ateşkesine özeldir. Bu madde, tehcirden dönecek Ermenilere karşı direniş gösterilmesi olasılığına karşı anlaşmaya konmuş ancak uygulama görmemiştir.

Anlaşmada Osmanlı Devleti'nin sınırlarına ve statüsüne ilişkin bir ifade yoktur. Ancak İngilizler Suriye cephesinde ateşkesi tam Türk-Arap etnik sınırında kabul etmekle, Osmanlı Devleti'nin barıştan sonraki sınırlarına ilişkin ilginç bir fiili durum yaratmışlardır.

Taraflar arasında ateşkes durumu 31 Ekim 1918 günü öğle vakti başlayacaktır.
Resmî anlaşmanın yanısıra, Amiral Calthorpe'un sözlü açıklamalarını içeren bir mektup da Türk tarafına sunuldu. Bu mektupta, işgal kuvvetlerine Yunan askerinin katılmayacağı ve benzeri taahhütler yer alıyordu. 7/24 Maddeleri en önemli maddelerdir.

Yavuz Zırhlısı Tuzağı


Ateşkesin ilginç ayrıntılarından biri, 6 madde aracılığıyla Yavuz zırhlısının Osmanlı'da kalmasının sağlanması idi. Alman donanmasının en güçlü gemilerinden biri olan Goeben zırhlısı savaşın ilk günlerinde Osmanlı'ya gelmiş, Osmanlı donanmasına katılıp adı "Yavuz" olarak değiştirildiği halde, mürettebatı ve kaptanı Alman kalmıştı. Rauf Bey ile Calthorpe arasında anlaşmaya varıldığı şekliyle madde, geminin Haliç'te hapsedilerek Almanların eline geçmesini önlemeye yönelikti.
2 Kasım'da yapılan hassas bir operasyonla Liva Amiral (Tuğamiral) Arif Paşa Yavuz zırhlısını Osmanlı zabit ve eratıyla ele geçirdi ve Haliç'e hapsetti.

Tepkiler


İstanbul kamuoyu anlaşma hükümlerini ağır buldu, ancak genel bir iyimserlikle karşıladı. 1 ve 2 Kasım tarihli İstanbul gazeteleri daha çok İstanbul'da savaş ihtimalinin ortadan kalkmış olduğunu vurguladılar. (Bulgaristan'ı işgal eden İtilaf ordularının o günlerde İstanbul'a yönelik taarruzu bekleniyordu.) Mustafa Kemal Paşa'nın görüşlerini yansıtan Minber gazetesi 1 Kasım'da, "Bir devletin küçülmüş bile olsa herhalde bir siyasi mevcudiyet ve milli birlik muhafaza ederek böyle bir badireden kurtulabilmiş olması en büyük siyasi başarı sayılmalıdır." yazıyordu.
Minber, başka birçok yorumcu gibi, Rus ve Avusturya imparatorluklarının parçalanıp anarşiye ve iç savaşa düşmelerini örnek gösteriyor, Türkiye'nin bu akıbetten kurtuluşunu memnunluk verici buluyordu. Fethi Bey'in (Okyar) aynı tarihli başyazısında şöyle deniyordu:

"Cihan Harbi henüz her tarafta bitmemiştir. Ne zaman sona ereceği de katiyetle hesap ve tahmin edilemez. Anlaşma koşullarının ağırlığı bundan ileri gelmiştir. Dünya durumunun fevkaladeliği karşısında İtilaf devletleri tarafından konulan bu kayıtların, bu anlaşma maddelerinin devamı olamaz. Sulh zamanına kadar alınmasına lüzum görülmüş geçici ve ihtiyati tedbirler kabilindendir."

Ancak 13 Kasım'da İtilaf donanmalarının İstanbul'a gelmesi ve Tevfik Paşa kabinesinin kurulmasından sonra anlaşma hükümlerine yönelik kuşku ve kaygılar İstanbul basınında daha sık görülmeye başlandı.

Uygulama


13 Kasım 1918'de İtilaf donanmalarına mensup bir filo, ateşkesin 1. maddesi uyarınca Çanakkale ve İstanbul boğazlarındaki askeri tesisleri işgal etti. Aralık 1918 ve Ocak 1919 aylarında Fransız ve İngiliz birlikleri, 10. ve 16. maddeler uyarınca Antakya, İskenderun, Adana, Tarsus, Kilis ve Antep'e girdiler.
11-26 Kasım tarihleri arasında Türk ordusu Batum, Ardahan, Ahıska ve Kars'ı tahliye etti. Bu yerlerde Türk direniş örgütlerinin denetiminde, Sovyet modelinden esinlenen milli şura hükümetleri kuruldu.

İtalya Fransızların Kilikya (Adana) bölgesine girmesini kendi çıkarlarına yönelik bir tehdit sayarak protesto etti. 22 Mart 1919'da anlaşmanın 7. maddesini gerekçe göstererek tek taraflı olarak Antalya'yı işgal etti. Bu olay Paris'teki barış konferansında diplomatik bir krize yol açtı. Nisan ayında İtalya bir ay süreyle barış konferansını terketti.

Bu olaylar dışında anlaşmanın ilk altı ayı önemli gerilimler olmadan geçti. İstanbul'daki İtilaf temsilcileri ile Türk hükümeti arasındaki en ciddi sorunlar, eski İttihat ve Terakki yöneticilerinin savaş ve tehcir suçları nedeniyle yargılanması ve tutuklanması konusundan doğdu.

Anlaşmanın nisbi sessizlik dönemi Mayıs 1919 başlarında sona erdi. Bu tarihte Paris Barış Konferansı, Mondros'ta verilmiş sözlere aykırı olarak, İzmir'in Yunanlılarca işgali kararını aldı. Aynı günlerde Osmanlı Devleti'nin birçok köşesi İtilaf devletlerince işgal edildi; Kars ve Batum milli şura hükümetleri İngilizler tarafından dağıtıldı. Aynı günlerde ilan edilmesi beklenen barış anlaşması belirsiz bir geleceğe ertelendi.

İtilaf devletleri politikasında meydana gelen bu ani değişim, Türk tarihçileri tarafından henüz yeterince incelenmemiş bir konudur.

Mondros, Isgaller, Cemiyetler Mondros Ateskes Antlasmasi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Ekim 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Mondros Ateşkes Anlaşması (30 Ekim 1918)
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın en önemli maddesi 7. maddedir. (İtilaf devletleri kendi güven­liklerini tehlikede hissettikleri zaman Anadolu'da askeri bakımdan önemli olan yerleri işgal edebilcekti)

Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 24. maddesi Doğu ile ilgiliydi.
Bu madde:
  • Ermeniler'e verilecek yerler için (Vilayet'i Sitte: Sivas, Erzurum, Diyarbakır, Van, Elazığ, ve Bitlis'te karışıklık çıktığında işgal edecekti.) antlaşma'ya konulmuştur. Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu fiili işgal edilmiş durumdaydı. (Fiili baş­langıç)
ANADOLU'NUN İŞGALİ:
Mondros Ateşkes Antlaşma­sından kısa bir süre sonra;
  • 3 Kasım 1918'de =>İngiltere -> Musul ve Halep'i, daha sonra Antep, Urfa ve Maraş'ı
  • 13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri'ne ait 60 parça donanma İstanbul ve boğazları.
  • Fransa -> Adana, Dörtyol Çukurova ve çevresini
  • İngilizlerin boşalttığı Antep, Urfa ve Maraş'ı Fransızlar işgal etti.
  • İtalya -> Antalya, Konya ve Kuşadasını
  • Yunanistan -> 15 Mayıs 1919'da İzmir'i işgal etti (Paris Barış Konferansı kararıyla)
OSMANLIYI PAYLAŞIM TASARISI
I. Dünya Savaşı devam ederken İtilaf Devletleri Osmanlı Devleti'ni kendi aralarında paylaşmak amacıyla Sykis Picot adlı gizli bir antlaşma imzaladılar.
Bu antlaşmaya göre;
  • Rusya -> Boğazlar ve Doğu Anadolu'yu,
  • İtalya -> İzmir'in güneyinden başlayarak Ege, Akdeniz kıyıları Mersin dahil, iç kesimde ise Konya'yı.
  • Fransa -> Adana, Sivas, Mardin ve Suriye'yi,
  • İngiltere -> Irak, Ürdün ve denizlerle serbest dolaşma hakkını alacaktı.
  • Ancak Rusya'nın 1917'de yıkılmasıyla paylaşımdeğişti. Rusya'nın payı üzerineİngiltere ve A.B.D. anlaştı.
Buna göre;
  • Boğazlar ortak bir yönetime bırakılacak.
  • Doğu Anadolu bölgesinde, başta Ermeni Devleti olmak üzere diğer devletlerin kurulmasına izin verilecekti.
MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

27 Mart 2016 / Misafir Cevaplanmış
27 Ekim 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
26 Şubat 2010 / Misafir Cevaplanmış
12 Aralık 2011 / Misafir Cevaplanmış
12 Ocak 2015 / Misafir Cevaplanmış