Arama

Osmanlı Kalite Anlayışı

Güncelleme: 27 Ağustos 2008 Gösterim: 2.357 Cevap: 0
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
27 Ağustos 2008       Mesaj #1
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Osmanlı’da Kalite Anlayışı

Sponsorlu Bağlantılar
Osmanli Devleti, duzenli ve sistemli yapisiyla dunyanin ornek aldigi bir medeniyet kurmustur. Osmanli’nin ekonomi, hukuk, kalite, tip, ictimai hayat, askeriye gibi bircok alanda uyguladigi sistem, ozellikle Amerika ve Avrupa devletleri tarafindan incelenmekte ve gunumuze uyarlanarak kullanilmaktadir. Osmanli devletinin 15. yuzyildan itibaren kaliteye verdigi onem, ornek alinan sistemlerden sadece biri olan bu yazida ele alinmistir..

Osmanlilardaki “Ahilik Teskilati”nin kalite sisteminin cekirdegini olusturdugunu soylemek mumkundur. 13. yuzyildan itibaren, Selcuklular doneminde olusmaya baslayan ve Osmanli devletinin kurulmasinda onemli bir rol oynayan Ahiler, hizmet ve ictimai hayatta kalitenin artirilmasi konusunda buyuk katkilarda bulunmustur. Ayrica mal ve kalite kontrolu, fiyat tespiti ve esnaf ahlakinin kontrol ve denetimi konusunda da onemli gorevler ustlenmistir. Osmanlinin ilk yillarinda, pazar yerlerinde sergilenen mallarin kalitesi, ustanin hunerini yansittigi icin ahilik teskilatinin yapilanmasinda kalite kavrami on plana cikmis, hammadde, surec ve urunler icin bugunku kalite kavraminin benzeri olan ve uyulmasi gereken standartlarin olusmasi saglanmistir. Tum bunlari yaparken dinî olculer icersinde kul hakki ve ahlak kaidelerini esas alarak calismalar yurutmusler, olcude, tartida, kalitede ve fiyat belirleme konularinda cesitli temel kurallar koyarak kalite bilincinin olusmasini saglamislardir.

Osmanli devletinde kalite ile ilgili ilk calismalari, Fatih devrinde cikarilan ve 2. Bâyezid doneminde genel cercevesi belirlenen “Ihtisab Kanunnâmeleri” olusturur. Bu kanunnameler ile, kalite kavrami yazili hâle getirilerek uygulamaya koyulmustur. Bu kanunnamelerde carsida satilan ekmegin, meyve-sebzenin kalitesinden, uretilen mamullerin kalitesine, bunlarin uretilecegi sekil ve boyutlarina kadar bircok konuda kanun cikarilmistir. Fatih devrinde cikarilan ilk ihtisap kanunnamesinde derinin kalitesi acisindan kasaplarin yuzdukleri deriyi delmemesi icin dahi kanunname cikarilmistir. Ornegin; “deriyi kasbane (bagirsaktan yapilan kesici bir alet) ile yuzeler, bicag ile yuzmeyeler, deluk ve yaruk etmeyeler. Eger deride deluk ve yaruk bulunursa yuzen kimesnenin (kimsenin) muhtesib hakkindan gelup cerimesin ala.”

Osmanli Devleti’nde, ureticilerin kaliteli urun uretim yapmalarini saglamak amaciyla basvurulan yontemlerden bir tanesi de hammadde kontrolu idi. Osmanli ihtisap kanunnâmelerinde ve tasra kadilarina yazilan emirlerde imalat sirasinda kullanilan hammaddelerin kalitelerine dikkat edilmesi gerektigi surekli olarak vurgulanmis, imalat asamasinda sabuna katilacak suyun niteligi bile buyuk ehemmiyet arz ettiginden uretimde kullanilacak suyun temiz su olmasi ve olcusu oraninda suyun katilmasi istenmektedir.. Kalitenin korunmasina yonelik uygulamalardan bir tanesi de numune (prototip) imalat olup mamulun kalitesinin eski duzeyinde tutulmasi icin esnaftan birkac kisi tayin edilerek numune imalat gerceklestiriliyor ve esnafin da bundan sonra bu numuneye uymasi isteniyordu.

Kalitenin korunmasi hususunda, esnafin cok duyarli oldugu cesitli arsiv belgelerinden anlasilmaktadir. Esnaf, kendi icinde kalite kontrolu yapar; standarda uymayan olursa esnaf idarecileri (kethuda, yigitbasi) tarafindan ikaz ve ihtarda bulunulur; tespit edilmis standarda uymayan imalatin devami hâlinde konu muhtesib ve kadiya goturulurdu. Kadi sicillerinde standardlara uymayanlara dair bircok kayit vardir. Mesela, abanoz yerine sakiz agacindan kabza yapip ustunu boyayarak abanoz gibi gosteren veya eski civileri eriterek imal ettigi civileri yeni gibi satan, yahut standardin altinda yag imal eden veya kumas dokuyan esnaf bu hâllerinin devami hâlinde ustaliktan kalfaliga indirilebiliyor (yani artik bir dukkân sahibi olmak yerine baska bir ustanin yaninda calismak mecburiyetinde birakiliyor), kurek cezasina mahkum edilebiliyor yahut esnaflik yapmasi tamamen yasaklanabiliyordu. Bu duruma dusen esnafin pabucu dama atiliyordu ki bu durum gunumuze kadar atasozu olarak gelmistir. Ekmegin, hangi cins unlardan ne miktarlarda karistirilarak yapilacagi, bir okka kayisi recelinde ne kadar kayisi, ne kadar seker, ne kadar su ve kaynatilmasi icin ne kadar odun kullanilacagi tespit edilir; boylece, hem standart ve kalitesi hem de satis fiyati belirlenirdi.

Osmanli devleti, vatandasina kalitesiz urun kullandirmamak icin uretimde oldugu kadar ithal mallarin da kalitesini ve sagliga zararli olup olmadiklarini kontrol etmis ve bu konuda nizamnameler cikarmistir. Bunlari yurdun dort bir yanina dagitarak devlet sinirlari icindeki butun vatandaslarin bu kontrollu urunleri kullanmalari icin gereken hassasiyeti gostermistir. Kalitenin korunmasi maksadiyla sinâi urunlerinin standartlara uygunlugu ciddi sekilde izleniyor, tespit edilen bu standartlar kadi sicillerine kaydediliyor, ulkenin uzak bolgelerine gonderdigi bu standartlara uyulmasi isteniyordu.

Ahilik orgutunde, ustalarin imal edecekleri urunler standarda baglandigi gibi, yanlarina almak istedikleri cirak sayisi dahi belirli standartlara baglanmistir. Ciraklarin sayisi arttigi takdirde egitim istenilen duzeyde gerceklesmeyeceginden ustalarin sadece orgutun on gordugu sayida cirak almasina izin verilirdi. Gunumuz modern ciraklik egitim sisteminde de benzer anlayis hakimdir. Fakat bu durum teorikte kalip gercekte yeterince uygulanamamaktadir. Fakat Osmanli, bu kurali dikkatli bir sekilde uygulamis ve cok kaliteli ustalarin yetismesi saglanmistir.

Gunumuzdeki “toplam kalite yonetimi” ilkelerinde on plana cikan musteri memnuniyeti icin urun kalitesi, bu kalitenin tutturulmasi icin yazili hâle getirilmis standartlarin olusturulmasi ve uygulanmasi, sistemin surekliliginin saglanmasi icin egitim ve ogretim, surekli gelisim ve denetleme mekanizmalari, Osmanli’nin olusturdugu sistemde tam karsiligini bulmakta ve hassas olarak uygulanmaktadir. Cikarilan kanunnamelerle bu sistemin ulke icinde uygulanmasi icin “hisbe teskilati” (bugunku belediye hizmetleri) ile siki bir denetim mekanizmasi getirilmistir. Bugunku kalite kavraminda on planda olan denetleme mekanizmasindaki denetcilerin tarafsiz ve egitimli olmasi Osmanli’da muhtesibin (denetci) tarafsiz, objektif denetim yapabilmesi icin bazi sartlari haiz olmasi icin kurallar getirilmistir. Bir muhtesipte, muslumanlik, mukellefiyet, erkek olmak, adalet, kudret, ilim, ilmiyle amil olmak, Allah rizasi, iyi ahlak gibi ozellikler bulunmasi gerekiyordu. Bu da bize gostermektedir ki iktisadi ve ictimai hayatta, kalite standardinin yakalanabilmesi icin ilk basta muhtesibin (denetci) daha dogrusu insanin kalitesi on plana cikmaktadir. Bunlara ilave olarak cok genis faaliyet ve nufuz sahasina malik olan muhtesip, carsi ve pazari oldugu kadar ahlaki ve dinî davranislari da gorup gozetmek zorunda idi. Vazifeleri arasinda, alis-veriste mutat agirlik ve diger olculerin usulunce kullanilip kullanilmadigini kontrol, borclanilan seylerin odenip-odenmedigine nezaret, ahlaki degerlere riayet edilip-edilmedigine bakmak idi.

Kalite kavraminin Avrupa ve Amerika’da, sanayi devriminin basladigi 18. yuzyilin sonlarinda ortaya cikmasi ve Osmanli’nin 500 yil oncesinden kalite sistemini yazili hâle getirerek uygulamaya baslamis olmasi, o donemde ne kadar ileri oldugumuzu cok iyi izah etmektedir. Osmanli, “bizi Aldatan da bizden degildir” hadisi geregince, vatandaslarinin kaliteli ve hilesiz urun almalarini saglamak amaciyla, kalite sistemini kurmus ve basariyla uygulamistir.

"alıntıdır"


Benzer Konular

29 Nisan 2011 / Misafir Cevaplanmış
4 Şubat 2010 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu
27 Ağustos 2008 / nünü Osmanlı İmparatorluğu
11 Ağustos 2008 / nünü Ekonomi
14 Şubat 2016 / careless_WhispeR X-Sözlük