Arama

Devrim (İlk Yerli Otomobil)

Güncelleme: 3 Temmuz 2017 Gösterim: 60.958 Cevap: 7
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
8 Nisan 2007       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

Devrim

, Türkiye'nin Cemal Gürsel'in istek ve özel direktifi ile üretilen, ordunun binek otomobil ihtiyacını karşılamak amacı da güden, ilk yerli ve seri üretim hedefiyle başlanan otomobil projesidir.

Sponsorlu Bağlantılar
Dönemin rakamlarıyla 1.400.000 TL'ye malolmuş ve 4.5 ay gibi kısa bir süre içinde proje tamamlanmıştır. Otomobil dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'i (Cemal Ağa) Cumhuriyet bayramına götürerek hem tanıtımını hem ilk vazifesini gerçekleştirecek iken benzinin bitmesi nedeniyle sadece 100 metre gidebilmiştir. Cemal Gürsel tarafından "Garp kafasıyla araba yaptık, şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk" mizahi tabirine de konu olmuştur.

İşin aslında Eskişehir'den, Ankara'ya trenler ile taşınan devrim otomobillerine benzin koyulmamıştır.Çünkü trende oluşabilecek bir tehlikede otomobillerin en az zararlar kurtarılması düşünülmüş ve araçların ihtiyacı benzinin de Ankara'da konvoy yolunun üzerinde bulunan bir Mobil istasyonundan alınması, ve buraya kadar aracın ihtiyaç duyacağı benzinin mühendisler tarafından trene koyulması dahi mühendislerin en ince detayları dahi ne kadar düşündüğünü ve planladığını gösterir. Trenden indirilen arabalara çok daha sonradan Cumhurbaşkanı binmeden önce yapılan hazırlıklar sırasında neden benzin ikmali yapılmadığı bugün dahi bilinmez.

Ancak konvoy Mobil istasyonuna uğrayıp vakit kaybetmek istemez ve böylelikle arabalar benzinsiz kalır.
Motoru eski bir 6 silindir Chevrolet motorudur.İki silindiri kesilip dört silindire indirilmiş, daha sonrada bundan kalıp yaparak arabalara monte edilmiştir.
İki farkli renk otomobil götürülmüştür.Bej renk Devrim ve Siyah (Makam Aracı modeli) Devrim.Siyah olana Cemal Gürsel bindirilmiş ve 100 metre gidebilmiştir.

Geçen sürede Bej renkli olanın benzin ihtiyacı karşılanıp, Cemal Gürsel siyahtan indirilerek Bej renkliye bindirilmiş ve o gün belirlenen tüm güzergahları başarıyla tamamlamışlardır.

Devrimin o dönemde makina mühendisliği alanında Türkiye için gerçekten bir devrim olabileceği düşünülmekte, adı bu yüzden Devrim konulmuştur. Eğer Devrim beş arabayla kalmasaydı, şu anda Türkiye dünyanın en büyük makina sanayiilerinden birini kurmuş olabileceği yönünde fikirler mevcuttur. Devrim'in önemi Türk elinden ilk üretilen araba olması ve Türk mühendisliğinin bir şeyler yapabileceğini, başarabileceğini göstermiş olmasıdır. Ayrıca benzin, yağ, hız gibi göstergelerin Türkçe İkazlarla belirtilmeside buna eklenebilir

Bej renkli bir kopyası hala Eskişehirde saklanmakta ve hala çalışır halde tutulmaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 3 Temmuz 2017 21:05
kan105 - avatarı
kan105
Ziyaretçi
13 Ekim 2007       Mesaj #2
kan105 - avatarı
Ziyaretçi
İmal Tarihi: 1961
Ağırlık: 1250 kg.
Sponsorlu Bağlantılar
Uzunluk: 4500 mm.
Genişlik: 1800 mm.
Yükseklik:1550 mm.
İmal Yeri: Eskişehir Demiryolu Fabrikası
İmal Süresi: 4,5 ay
Üretim Sayısı: 4 Adet Binek Otomobili
10 Adet Motor: 4 adet A4L tipi 3 adet A4T tipi 3 adet B3T tipi
7 Adet Şanzuman: 3 adet A tipi 4 adet B tipi
Silindir Sayısı: 4
Silindir Çapı: 81 mm.
Silindir Hacmi: 20 70 cm
Strok: 100 mm.
Kompresyon: 6,8 : 1
Güç: 50 HP
Devir: 3600 d/d
Karakteristik: Dört zamanlı

16 Haziran 1961 TCDD Fabrikalar ve Cer Daireleri Yönetici ve Mühendisleri ile toplantıda Ulaştırma Bakanlığının yazısı okunarak, 29 Ekim 1961 tarihine kadar binek otomobili tipinin geliştirilmesi görevinin TCDD işletmesine verildiği bildirilir.
Bu iş için 1.400.000 TL. ödenek ayrıldığı belirtilir. Süre 4,5 aydır! Bu süre içinde bu çapta bir geliştirme çalışması yapılabilir mi ki? Bırakınız geliştirmeyi hiçten yola çıkarak çalışabilecek bir otomobil yapılabilir miydi?
Tüm ülkede Üniversiteden Basınına, bir avuç sanayicisinden politikacısına, sesi duyulabilen kimse ne otomobil ne de motor yapılabileceğine inanıyor, özel sohbetlerde, röportajlarda, film gösterili konferanslarda bu görüş vurgulanıyordu.
Fakat bu inanılmaz şey gerçekleşiyor ve 28 Ekim 1961 sabahı Türkiye’de yapılan bir otomobil, kaportası pürüzsüz olmasa da, kendi tekerlekleri üzerinde ve yine Türkiye’de yapılan kendi motorunun gücüyle Büyük Millet Meclisi Binası önüne götürülerek Devlet Başkanı Cemal GÜRSEL paşaya sunulabiliyor, bir ikincisi paşayı Anıtkabir’e götürüyor, sonra da Hipodrom'daki geçit resmine katılıyordu.

Bu nasıl gerçekleşmişti? Ne getirmiş, ne götürmüştü?
Projeyle başka bir kuruluşun değil de TCDD’nin görevlendirilmiş olması, o tarihlerde TCDD’nin onarım amacıyla kurulmuş fakat geniş ölçüde yedek parça imal eden Ankara, Eskişehir, Sivas ve Adapazarı’ndaki fabrikaları ile önemli bir teknik potansiyeli ve yetişmiş işçisinden mühendisine kadar güçlü bir teknik kadrosunun bulunmasıydı.
Yüksek Mühendis Emin BOZOĞLU yönetim grubunun (Necmettin Erbakan'da gruptadır) başı olarak 20 mühendisin olağanüstü bir tempoyla fakat gönül rahatlığı içinde çalışmasını sağlayıp eşyöneltmek suretiyle birinci derecede rol oynamıştı.
Zamana karşı yapılan yarışın kazanılmasında ikinci etken, görevalan mühendislerin, proje süresince hafta sonları da dahil her gün, en az 12’şer saat, gerektiğinde bazı geceleri, sökülmüş bir otomobil sedirinin üzerinde birkaç saat kestirerek işbaşında kalmayı yüksünmeyecek ölçüde davaya gönül vermiş olmalarıydı.
Çalışmalar için, Eskişehir Demiryol Fabrikalarında dökümhane olarak yapılıp kullanılmayan bir bina seçildi. Elden geldiğince çeşitli tipte otomobil yapısını yakından inceleyerek fikir edindikten sonra yapılacak tipin boyutları, motor, şanzıman vb. öteki grup ve parçaların nasıl tasarlanıp imal edileceği üzerinde durulması sonucuna varıldı.
Önce otomobilin ana hatları belirlendi. Dört ile beş kişilik, toplam 1000-1100 kg. ağırlığında ortaboy denilebilecek bir tip üzerinde uzlaşıldı. Motor 4 zamanlı ve 4 silindirli olarak, 50-60 BG. vermeliydi.
Karoser için hazırlanan 1/10 ölçekli maketlerden seçilen 1/1 ölçekli alçı modeli yapıldı. Kroserin damı, kaput ve benzeri saçları, sonra bu modelden alınan kalıplarla yapılmış beton bloklara çekilmek ve çekiçle düzeltilmek suretiyle tek tek imal edildi.
Karar verilen yandan subablı bir 4 silindirli motorun, gövde ve başlığı Sivas Demiryol Fabrikalarında dökülüp, Ankara Fabrikasında işlendi. Piston, segman ve kolları Eskişehir’de yapıldı. Motor Ankara Fabrikasında monte edildi. Frenlemede 40 BG.’den fazla güç alınamayan bu motora alternatif olarak Ankara Fabrikası aynı gövde ve krank milinden yola çıkarak başka bir tip geliştirdi.
B Tipi adı verilen üstten subablı bir üçüncü motorda bu kez tanınmış bir 6 silindirli otomobil motorundan esinlenerek, fakat krank ve eksantrik milleri yeni baştan çizilip, hesaplanmak suretiyle Eskişehir’de imal edildi. Bu motor frenleme de 60 BG.’ye ulaşmış ve daha sonra Diesel’e çevrilerek istasyon aydınlatılmasında kullanılmak üzere yapılan elektrojen gruplarına uygulanmıştır.
Süspansiyon grubu ön takımları için “Mc Phearson” sistemi önerilmişti. Bu gün çok yaygın kullanılan bu sistem, o tarihte bulduğumuz kadarıyla bir tek firma tarafından uygulanıyordu. Benimsendi ve Eskişehir’de yeniden imal edildi.
Eylül sonuna doğru, ön ve arka camları, piyasada bulunabilenlere uydurmak zorunluluğuyla modele göre biraz değiştirilmiş iki gövde çatılmış ve biri A diğeri B tipinden iki ayrı motor hazırlanmış bulunuyordu.

Şanzumanlar, Ankara Fabrikasınca tümü yerli olarak yapılmıştı.
Montaja geçildiğinde karşılaşılan en büyük sorunlardan biri de gövde-motor uyumunu sağlamak, debriyaj, gaz ve fren kumanda mekanizmalarını yerleştirmek ve direksiyonun en uygun konumunu bulmaktı. Ayarlı direksiyon önerisi kabul edilmedi. İki yıl sonra Cadillac bunu bir yenilik olarak getiriyordu.
Nihayet Ekim ortalarında Devrim otomobillerinden ilki tecrubeye hazır duruma gelebildi. Elektrik donanımı, diferansiyel dişlileri, kardan istavrozları ve motor yatakları ile cam ve lastikleri dışında tüm parçalar yerli idi.
Bir yandan bu ilk otomobilin yol tecrübeleri sürdürülürken bir yandan da ikinci otomobilin yetiştirilmesine çalışılıyordu. Siyah renkteki bu iki numaralı Devrim’in son kat boyası ancak 28 Ekim akşamı vurulabilmişti. Pasta ve cilası Ankara’ya sevkedilmek üzere yüklendiği trende, gece yol alırken yapıldı. Buharlı lokomotiflerde, çekilen trende bacadan sıçraması olası kıvılcımlardan ötürü güvenlik önlemi olarak benzin depoları boşaltılmıştı.
Tren sabaha karşı Ankara’ya geldi. İki Devrim o zamanlar Sıhhıye semtinde, şimdiki Adliye Sarayı’nın yerindeki Ankara Demiryol Fabrikasına indirildi. Manevra imkanı sağlamak için depolarına yalnızca birkaç litre benzin kondu. Asıl ikmal, sabahleyin Sıhhıye’deki Mobil Benzin İstasyonundan yapılacak, sonra da Meclis’e gidilecekti. 29 Ekim sabahı Fabrikaya gelen otomobilli, motosikletli oldukça kalabalık bir trafik ekibinden oluşan eskordun arasında Devrim’ler yola çıktı. Çıktı ama, eskorttakiler, benzin alma işinden haberleri olmadığı için Mobil’e uğramadan yola devam ettiler. Meclis’in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, acele getirilen benzin 1. arabaya kondu, 2 numaraya konacağı sırada Cemal Paşa Meclis’in önüne gelmiş ve Anıtkabir’e gitmek üzere 2 numaralı Devrim otomobiline binmişti. Yola çıkıldı fakat, 100 metre kadar sonra motor öksürerek durdu. Cemal Paşa’nın “Ne oluyor?” sorusuna direksiyondaki Y. Muh. Rıfat SERDAROĞLU “Paşam, benzin bitti.” cevabını verdi. Paşa’dan özür dilenerek 1 numaralı Devrim’e geçmesi rica edildi. Büyük bir hoşgörü ile buna uyan Cemal Paşa Anıtkabir’e bu otomobil ile gitti, inerken ünlü “Batı kafasıyla otomobili yaptınız ama doğu kafasıyla ikmali unuttunuz.” sözlerini söyledi.
Ertesi gün bütün gazetelerin sözbirliği etmişçesine “100 metre gidip bozuldu” başlığını attıkları 2 numaralı Devrim aynı gün Hipodrom’daki geçit törenine katılıyor, basınımız ne bunu, ne de Cemal Paşa’nın Anıtkabir’e bir başka Devrim otomobili ile gittiğini yazmıyor, yalnızca haber, yorum ve fıkralarda harcanan bunca paranın boşa gittiğinden dem vuruyorlardı. Oysa aynı yıl Tarım Bakanlığı bütçesine konmuş bulunan “At neslinin ıslahı” için 25 milyon TL ödenekten ve sonucundan kimse söz etmiyordu. Hala merak eder sorarım at neslinde o günden buyana bir gelişme sağlanmış mıdır diye...
Bir de otomotiv sanayimize bakalım: Ekonominin gerekleri uyarınca montaj biçiminde başlayıp bugün büyük birer sanayi kuruluşu durumuna gelmiş bulunan Kamyon-Otobüs-Otomobil firmaları yüzbinlerce araç üretebiliyor... Ve bunlar ithal yolları açık olduğu halde satışlarını arttırabiliyorlar.
Acaba bugüne kadar basınımızdan olumlu yazılar almamış olan Devrim Otomobilleri yapılmasaydı, Türkiye’de bir otomotiv sanayii oluşabilir miydi, hiç sanmıyorum. Çünkü Devrim Otomobillerinin ortaya çıkmasıdır ki “Türkiye’de otomobil ve motor yapılamaz” görüşünü yıkmış tartışmaların yönü değişmişti.

Devrim'lerin Üretimi devam etseydi, Türkiye şu anda Otomotiv sektöründe çok büyük bir yol almıştı.
Okuyup da sinirlenmemek elde değil.

RuffRyders - avatarı
RuffRyders
Kayıtlı Üye
8 Eylül 2008       Mesaj #3
RuffRyders - avatarı
Kayıtlı Üye

"Devrim Arabaları" yolda!



Bugün çoğumuzun bilmediği, bilenlerin de "benzini bitip yolda kalan araba" olarak eksik bildiği dramatik bir hikayenin filmi "Devrim Arabaları"nın çekimleri tamamlandı. Film 24 Ekim'de vizyonda...

"16 Haziran 1961. Cumhurbaşkanlığı konutunda verilen davette işadamları, gazeteciler ve darbe erkanı ülke kalkınmasını tartışırlar. Bir ara Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel sinirlenip bu ülkenin otomobil bile üretebileceğini söyler. Bu iddia ciddi ciddi meydan okumaya dönüşür. Paşa emrini verir. Yaklaşmakta olan Cumhuriyet Bayramı'na ilk yerli otomobil yetiştirilecektir". Devrim Arabaları filmi bu sahneyle başlıyor. Çekimleri tamamlanan film, Devrim Arabaları'nı üretme görevini üstlenmiş 23 mühendisin, kariyerlerini ve aile hayatlarını riske atarak girdikleri macerayı, zamanla, yoklukla, politikayla, karşılarına çıkan sayısız engelle mücadelelerini anlatıyor. 60 günde çekilen film 24 Ekim'de vizyona girecek.

Filmin yapımcısı Türker Korkmaz filmin kamera arkası ve seti ile ilgili düşüncelerini şöyle anlatıyor: "Devrim Arabaları filmi bir azim ve başarı öyküsü. Gönülden inandığımız bir iş yaptık. Settte çok güzel bir işbirliği ve dayanışma oldu. Hiyerarşi içinde işlemeyen bir sistemimiz vardı: Yönetmeni, yapımcısı, oyuncusu, ışıkçısı, dekorcusu… Hepsi aynı masada oturup bir şeyler kattı bu filme. Biz sette birey değil bir olduk".

Film hikayesi ve oyuncuları ile olduğu kadar dekoruyla da iddialı. Beykoz Eski Kundura Fabrikası'nın, gerçek "Devrim" arabalarının yapıldığı Cer Atölyesi'ne dönüştürülmesiyle oluşturulan dekor, izleyenlere zaman tüneline girilmiş hissi verecek.

Filmde iki adet Devrim Arabası filmin hikayesine eş zamanlı olarak yapıldı. Devrim Arabaları'nı film için yeniden yapan sanat yönetmenlerinin düşünceleri ise şöyle: "23 mühendisin ellerinde araba yapımı ile ilgili hiçbir bilgi ve imkan olmamasına rağmen inanılmazı başararak ürettikleri arabalar, aslında istenirse her şeyin yapılabileceğinin kanıtı. Ellerindeki çekiç ve örsle 129 günde iki araba yapmışlar. Bugünün teknolojisiyle bile mümkün değil bu".

2 yıllık bir araştırma döneminin ardından senaryosunu Murat Dişli'yle birlikte yazan filmin yönetmeni Tolga Örnek "Nedense biz toplum olarak olumlu hikâyeleri de birtakım olumsuzluklarla hatırlıyoruz. Bizim için hep bardak boş. Hiç kimse Türkiye'nin ilk yerli otomobilini 129 günde üreterek imkânsızı başarmış mühendisleri hatırlamıyor ama arabanın mecliste durmasını anımsıyor. Oysa araba durduktan sonra tekrar çalışıyor, ayrıca ikinci araba hiç durmuyor. O gün Ankara sokaklarını dolaşıyor. Bir tanesi de şu anda Eskişehir'de ve hala çalışıyor. Biz Türkiye olarak değerlerimize sahip çıkmak zorundayız. Başarılarımızı anlamalı ve anlatmalıyız. Devrim Arabaları hikayesi olağan insanların olağanüstü başarısı. Biz ancak böyle hikayeleri hatırlayarak hayatımıza ve geleceğe daha olumlu bakabiliriz. Bu hikaye şunu anlatıyor: Yapılabilir. Kafamıza koyduğumuz her şey irade ve azimle yapılabilir", diyerek filmin aslında bir başarı öyküsü olduğunu dile getiriyor.

FİLMİN KÜNYESİ:
Cast Luiza Almızrak / Kostüm Tasarım Ebru Kayahan / Ses Mühendisi İsmail Karadaş / Yardımcı Yönetmen Mehmet Öztekin / Otomobil Yapım Erhan Akgün / Sanat Yönetmeni Veli Kahraman / Kameraman Burak Kanbir / Ses Tasarım / Miksaj Burak Topalakçı / Müzik Demir Demirkan / Editör Niko / Görüntü Yönetmeni Hasan Gergin / Prodüksiyon Amiri Burak Şenkal / Uygulayıcı Yapımcı İsmail Çağlar / Senaryo Murat Dişli - Tolga Örnek / Yapımcı Türker Korkmaz / Yönetmen - Yapımcı Tolga Örnek Yapım / Ekip Film - Arti Film

Oyuncular
Taner Birsel
Ali Düşenkalkar
Halit Ergenç
Sait Genay
Altan Gördüm
Vahide Gördüm
Seçil Mutlu
Uğur Polat
Serhat Tutumluer
Onur Ünsal
Selçuk Yöntem
Ve
Haluk Bilginer

Yardımcı Oyuncular
Devrim Özder Akın
Cengiz Bozkurt
Levent Can
Charles Carroll
Gürhan Elmalıoğlu
Derin İrgin
Mert Kırlak
Ahmet İlker Okumuş

Konuk Oyuncular
Hakan Büyüktopçu
Yasemin Conka
Kaan Çaydamlı
Mina Dörtbudak
İrfan Kangı
Bahar Kerimoğlu
Erdal Küçükkömürcü
Hasan Mollaoğlu
Atilla Pekdemir
Murat Serezli
Turgay Tanülkü
Ender Tarhan
Şemsettin Terlan
ve Altan Erkekli

Devrim Arabaları filminin fragmanı Untitled Document ‘dan izlenebiliyor.


Son düzenleyen perlina; 3 Temmuz 2017 21:07
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
12 Ocak 2009       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  devrim oto.jpg
Gösterim: 1270
Boyut:  6.1 KB

Türkiye'nin ilk otomobili Devrim

1961'de Eskişehir Demiryolu Fabrikası'nda üretilen, Türkiye'nin ilk otomobili "Devrim", Türkiye Lokomotif Motor Sanayii A.Ş. Müzesi'nde özel olarak yapılan camlı garajda sergileniyor.

Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii A.Ş. (TÜLOMSAŞ) Müzesi yetkililerinden alınan bilgiye göre, 1961 yılında 4 adet üretilen "Devrim" otomobillerinden sadece biri bugüne ulaştı. 7 Nisan 2002'de özel olarak yapılan camlı garajda sergilenmeye başlanan "Devrim", halen çalışır durumda.

1961'DE ÜRETİLDİ
TCDD fabrikalarının yönetici ve mühendislerinden yaklaşık 20 kişi, 16 Haziran 1961'de Ankara'da bir toplantıya çağrıldı. Toplantıya başkanlık eden Genel Müdür Yardımcısı Emin Bozoğlu'nun okuduğu ve Ulaştırma Bakanlığı'ndan gönderilen yazıda "ordunun binek ihtiyacını karşılayacak bir otomobil tipinin geliştirilmesi görevinin TCDD İşletmesi'ne verildiği ve bu amaçla 1 milyon 400 bin lira ödenek ayrıldığı" belirtiliyor, bu otomobilin 29 Ekim 1961 tarihine kadar yapılması isteniyordu. Toplantıda söz alanların çoğu, böyle bir projede seve seve çalışmaya hazır olduklarını, fakat böyle kısa bir sürede sonuç alınabileceğini sanmadıklarını söyledi, bir kısmı da bu projeye karşı çıktı. İtirazlara rağmen "Devrim"in yapımına başlandı ve parçalarının çoğu yerli olan bu otomobillerden ilki, Ekim ayı ortalarında denenmeye hazır duruma getirildi.

CİLASI TRENDE YAPILDI
Bir yandan bu ilk otomobilin yol denemeleri sürdürülürken, bir yandan da Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'e sunulmak üzere ikinci otomobilin yapımının tamamlanmasına çalışılıyordu. Siyah renkteki, 2 numaralı "Devrim"in son kat boyası, ancak 28 Ekim akşamı yapılabildi. Pasta cilası, gece Ankara'ya sevk edilirken trende yapıldı. Buharlı lokomotiflerle çekilen trende, bacadan sıçraması muhtemel kıvılcımların otomobillere zarar vermemesi için benzin depoları boşaltıldı. Tren, sabaha karşı Ankara'ya ulaştı. İki "Devrim" otomobili, Sıhhiye'deki Ankara Demiryolu Fabrikası'na indirildi. Manevra imkanı sağlamak için depolarına yalnızca birkaç litre benzin konuldu. Asıl ikmal, sabah Sıhhiye'deki Mobil benzin istasyonundan yapılacak, sonra da meclise gidilecekti. 29 Ekim sabahı, "Devrim"ler, motosikletli kalabalık bir trafik ekibinden oluşan eskortun arasında yola çıktı. Eskorttakiler, benzin alınacağından haberleri olmadığı için, benzin istasyonuna uğramadan yola devam etti. Meclis'in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, acele getirilen benzin, 1 numaralı "Devrim"e konuldu. 2 numaralı "Devrim"e benzin konulacağı sırada, Cumhurbaşkanı Gürsel, Meclis'in önüne gelmiş ve Anıtkabir'e gitmek üzere 2 numaralı Devrim otomobiline binmişti. Yola çıkıldı. Fakat 100 metre sonra motor durdu. Cemal Paşa'nın "Ne oluyor?" sorusuna, direksiyondaki yüksek mühendis Rıfat Serdaroğlu, "Paşam, benzin bitti" cevabını verdi. Cumhurbaşkanı Gürsel'den 1 numaralı "Devrim"e geçmesi rica edildi. Anıtkabir'e bu otomobille giden Gürsel ünlü "Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama Doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz" cümlesini söyledi. "Devrim" projesi, daha sonra nedeni açıklanmadan uygulamadan kaldırıldı.
Osmi - avatarı
Osmi
Ziyaretçi
15 Haziran 2009       Mesaj #5
Osmi - avatarı
Ziyaretçi
Devrim otomobilinin başına gelenler Türk sanayisine ve Türk insanına yapılmış en büyük sabotajlardan bir tanesidir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
kayamel - avatarı
kayamel
Ziyaretçi
29 Temmuz 2009       Mesaj #6
kayamel - avatarı
Ziyaretçi
1961 yılında sadece 5 adet üretilen arabanın markası devrimdi. Neden seri üretime geçilememiştir, tam olarak bilmiyorum. Belki de parasızlık. Çünkü o dönemde arabanın maliyeti 1.400.000 TL'ye malolmuştu.

devrim 1.400.000 tl'ye malolmamış.
1961 yılında cumhurbaşkanı cemal gürsel'in talimatı ile "ordunun binek aracı ihtiyacının karşılanması" amacıyla TCDD'ye üretim talimatı verilmiş ve bu iş için de 1.400.000 tl. ödenek tahsis edilmiş.
(aynı yıl Tarım Bakanlığı bütçesine "At neslinin ıslahı" için koyulan ödenek 25.000.000 TL. imiş)

üretim için kendilerine verilen 4,5 ay gibi çok kısa bir süreye rağmen (aracın 29 ekim 1961 cumhuriyet bayramı törenlerine yetiştirilmesi istenmiş) TCDD çalışanları geceli gündüzlü çalışarak, elektrik donanımı, motor yatakları, cam ve lastikleri hariç %100 yerli parçalar kullanılarak devrim'in üretimi tamamlamışlar.
üretilen 2 adet araçtan ikincisinin boyası ancak 28 ekim 1961 günü atılabilmiş, pasta ve cilası ise üretildiği Eskişehir Demiryol Fabrikaları'ndan ankara'ya taşınmaı sırasında, trende yapılabilmiş. trenin bacasında sıçrayabilecek bir kıvılcımın yangına sebebiyet vermemesi için de araçların deposundaki benzin boşaltılmış. işte belki de devrim'in seri üretimine geçilmemesinin nedeni alınan bu tedbir olmuş...

29 ekim sabahı ankara'ya, ankara demiryol fabrikasına ulaşan araçlara, meclisteki törene giderken sıhhiye'deki bp benzin istasyonundan benzin alınmasına karar verilmiş. ancak eskort eşliğinde yola çıkıldığında bu işlem unutulmuş. araçlar meclis önüne geldiğinde son anda farkedilen bu olay üzerine derhal getirilen benzin birinci devrim'e konmuş, fakat cumhurbaşkanı'nın bineceği ikinci siyah devrim'e benzin ikmali yapılamadan yola çıkılmış.
100 metre gidildikten sonra cumhurbaşkanı benzini biten siyah devrim'den birinci devrim'e geçerek anıtkabir'e gitmiş. devrim aynı gün hipodromdaki törenlere de katılmış.

ertesi gün bütün gazetelerde, bütün bu emekler, %100 türk malı parçaların kullanılmasıyla 4,5 ay gibi kısa bir sürede gerçekleşen bu başarı ve aracın başarılı denemeleri gündeme dahi getirilmeden tek bir alaycı manşet atılmış :
"100 metre gidip bozuldu..."

oysa devrim 100 metre gidip bozulmamış, benzini bitmişti. cemal gürsel'in dediği gibi : "Batı kafasıyla otomobil yapılmış ama, doğu kafasıyla benzin ikmali unutulmuştu"...

işte bence devrim'in seri üretimine geçilmemsinin iki nedeni buydu : tren yolculuğu esnasında alınan tedbir ve doğu kafasıyla benzin ikmalinin unutuluşu...
Son düzenleyen _EKSELANS_; 11 Şubat 2015 21:55
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
14 Haziran 2016       Mesaj #7
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  800px-Devrim_at_Tülomsaş.jpg
Gösterim: 1027
Boyut:  139.4 KB
🌘 🚀
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
14 Haziran 2016       Mesaj #8
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye

"Devrim"



16 Haziran 1961 günü Devlet Demiryolları Fabrikaları ve Cer Dairelerinin yönetici ve mühendislerinden 20 kadarı Ankara’ da bir toplantıya çağrıldılar.
Toplantıya başkanlık eden Genel Müdür Yardımcısı Emin BOZOĞLU, Ulaştırma Bakanlığından alınan bir yazıyı okudu. Yazıda “ Ordunun cadde binek ihtiyacını karşılayacak bir otomobil tipinin geliştirilmesi “ görevinin TCDD İşletmesine verildiği ve bu amaçla 1.400.000.-TL ödenek ayrıldığı belirtiliyordu.
Ad:  siyahbeyazdevrim57.jpg
Gösterim: 2778
Boyut:  21.5 KB
Verilen termin 29 Ekim 1961, yani tanınan süre 4.5 aydı. Bu süre içinde bu çapta bir geliştirme çalışması yapılabilir miydi ? Bırakınız geliştirmeyi, hiçten yola çıkarak, çalışabilecek bir otomobil yapılabilir, böyle bir mucize gerçekleştirilebilir miydi? Toplantıda söz alanların çoğu böyle bir projede seve seve çalışmaya hazır olduklarını, fakat böylesine kısa bir sürede sonuç alınabileceğini sanmadıklarını dile getirmeye çalışmış, bir kısmı da “ hayır “ demişlerdi.
Tüm ülkede ise üniversitesinden, basınına, bir avuç sanayicisinden, politikacısına, sesini duyurabilen herkes Türkiye’de ne otomobil, ne de motor yapılabileceğine inanıyor, özel sohbetlerde, röportajlarda, hatta film gösterili konferanslarda bu görüş vurgulanıyordu.

Fakat bu inanılmaz şey gerçekleşiyor ve 29 Ekim 1961 sabahı Türkiye’ de yapılan bir otomobil, kaportası pürüzsüz olmasa da, kendi tekerlekleri üzerinde ve yine Türkiye’ de yapılan kendi motorunun gücüyle Büyük Millet Meclisi binasının önüne götürülerek Cumhurbaşkanı Cemal GÜRSEL Paşa’ ya sunulabiliyor, bir ikincisi Paşa’ yı Anıtkabir’ e götürüyor, sonra da Hipodrom’ daki geçit resmine katılıyordu.

Bu nasıl gerçekleşmişti?


Projeyle başka bir kuruluşun değil de Demiryollarının görevlendirilmiş olması,bir yandan, o tarihlerde TCDD’ nin onarım amacıyla kurulmuş fakat geniş ölçüde yedek parça imal eden Ankara, Eskişehir, Sivas ve Adapazarı’ ndaki fabrikaları ile önemli bir teknik potansiyeli ve yetişmiş işçisinden mühendisine kadar güçlü bir teknik kadrosunun bulunması, öte yandan Genel Müdür Yardımcısı Yüksek Mühendis Emin BOZOĞLU’ nun asker kökenli ve aynı zamanda Sıtkı ULAY Paşa’ nın akrabası olması dolayısıyla Milli Birlik Komitesi ve çoğu kabine üyelerince yakından tanınıyor ve güveniliyor olmasının sonucu idi.
Yüksek Mühendis Emin BOZOĞLU yönetim grubunun başı olarak, projenin yürütülmesi ve sonucuna ulaştırılmasında da gruptaki öteki yöneticiler gibi bütün bürokratik engelleri cesaretle aşarak her türlü imkanı sağlamak ve kimi kişisel sorunlar, kimi görevin çok yanlılığı ve ivediliği gibi nedenlerle büyük gerilim altında bulunan 20 mühendisin olağanüstü bir tempoyla fakat gönül rahatlığı içinde çalışmalarını sağlamak suretiyle de birinci derecede rol oynamıştı.

Zamana karşı yapılan yarışın kazanılmasında ikinci etken, görev alan mühendislerin proje süresince hafta sonları da dahil her gün, en az 12’ şer saat, gerektiğinde bazı geceleri sökülmüş bir otomobil sedirinin üzerinde birkaç saat kestirmek suretiyle işbaşında kalmaktan kaçınmayacak ölçüde davaya gönül vermiş olmalarıydı.
16 Haziran 1961 günü yapılan toplantıda, çalışmalar için en uygun yerin, (bugünkü TÜLOMSAŞ) Eskişehir Demiryolu Fabrikalarında dökümhane olarak yapılıp kullanılmayan bir bina, en uygun yöntemin de elden geldiğince çeşitli tipten otomobil yapısını yakından inceleyerek fikir edindikten sonra, yapılacak tipin boyutları, motor, şanzıman vb. öteki grup ve parçalarının nasıl tasarlanıp imal edileceği üzerinde durulması olduğu sonucuna varıldı.

İşyeri olarak seçilen atölyenin hazırlanması için Eskişehir’ e talimat verildi ve otomobili olanların 19 Haziran’ da Eskişehir’ de bulunmaları istendi. Dökümhane binası zemini, lokomotif kazanlarında kullanılmak üzere alınan saç levhalarla döşendi. Kapının üzerine, kocaman rakamlarla kaç gün kaldığını gösteren bir levha asıldı. Projenin bitimine dek bu levha, her gün bir azalarak, sonuna kadar orada kaldı. Atölyede bir baş üstü gezer vinç, çeşitli bankolar ve bir toplantı masası vardı. Yakınında bir de çay ocağı bulunan bu masa dört ay süreyle hem toplantılar, hem dinlenme, hem de gerektiğinde çalışma masası olarak kullanıldı.
Atölyede yapılan ilk toplantıda “ Yönetim Grubu “ açıklandı. Genel Müdür Yardımcısı Emin BOZOĞLU başkanlığında, Fabrikalar Dairesi Başkanı Orhan ALP, Cer Dairesi Başkanı Hakkı TOMSU, Cer Dairesi Başkan Yardımcısı Nurettin ERGUVANLI, Eskişehir Demiryol Fabrikaları Müdürü Mustafa ERSOY, Adapazarı Demiryol Fabrikası Müdürü Celal TANER, Ankara Demiryol Fabrikası Müdürü Mehmet NÖKER’ den oluşan grupta iki de emekli subay vardı: Genel Müdürlük Müşaviri Hüsnü KAYAOĞLU ve Necati PEKÖZ. Ardından çalışma grupları belirlendi: Dizayn, motor-şanzıman, karoseri, süspansiyon ve fren, elektrik donanımı, döküm işleri, satın alma işleri ve maliyet hesapları grupları.

Önce otomobilin ana hatları saptandı. Dört ila beş kişilik, toplam 1000-1100 kg-ağırlığında, orta boy denilebilecek bir tip üzerinde mutabık kalındı. Motor 4- zamanlı ve 4 silindirli olmalı, 50-60 BG vermeliydi.
Karoseri için hazırlanan 1:10 ölçekli maketlerden seçilen birinin 1:1 ölçekli alçı modeli yapıldı. Karoserin damı, kaput ve benzeri saçları, bu modelden alınan kalıplarla yapılmış beton bloklara çekilmek ve çekiçle düzeltilmek suretiyle tek tek imal edildi. Bir yandan da Willy’s Jeep, Warswa, Chevrolet, Ford Consul, Fiat 1400 ve 1100 motorlarının incelenmesinden sonra Warswa motoru örnek alınarak yandan supaplı bir 4- silindirli motorun gövde ve başlığı Sivas Demiryolu Fabrikasında dökülüp, Ankara Demiryolu Fabrikasında işlendi. Piston, segman ve kolları Eskişehir’ de yapıldı. Motor Ankara Demiryolu Fabrikasında monte edildi. Frenlemede 40 BG’ den fazla güç alınamayan bu motora alternatif olarak Ankara Fabrikası aynı gövde ve krank milinden yola çıkarak başka bir tip geliştirdi. B- motoru adı verilen üstten supaplı bir üçüncü motorda Eskişehir’ de imal edildi.

Süspansiyon grubu ön takımlar için “ Mc Pearson “ sistemini önerdi ve numuneye göre Eskişehir’ de imal edildi. Eylül sonlarına doğru ön ve arka camları piyasada bulunabilenlere intibak ettirme zorunluluğu nedeniyle modele göre biraz değiştirilmiş, iki gövde çakılmış ve biri A, öteki B tipinden iki ayrı motor hazırlanmış bulunuyordu. Şanzımanlar, Ankara Fabrikasınca tümü yerli olarak yapılmıştı.
Montaja geçildiğinde karşılaşılan en büyük sorun, gövde – motor uyumunu sağlamak, debriyaj, gaz ve fren kumanda mekanizmalarını yerleştirmek ve direksiyonun en uygun konumunu bulmaktı. Ayarlı direksiyon önerisi kabul edilmedi. İki yıl sonra Cadillac bunu bir yenilik olarak getiriyordu.
Nihayet Ekim ortalarında Devrim otomobillerinden ilki tecrübeye hazır duruma gelebildi. Elektrik donanımı ile diferansiyel dişlileri, kardan istavrozları ve motor yatakları ile cam ve lastikleri dışında tüm parçaları yerli idi.
Bir yandan bu ilk otomobilin yol tecrübeleri sürdürülürken bir yandan da Cumhurbaşkanı’ na sunulmak üzere B- motoru ile donatılan ikinci otomobilin yetiştirilmesine çalışılıyordu. Siyah renkteki bu 2 numaralı Devrim’ in son kat boyası ancak 28 Ekim akşamı vurulabildi. Pasta ve cilası Ankara’ ya sevk edilirken gece trende yapıldı. Buharlı lokomotiflerle çekilen trende bacadan sıçraması muhtemel kıvılcımlardan ötürü güvenlik önlemi olarak benzin depoları boşaltıldı.
Tren sabaha karşı Ankara’ ya ulaştı. İki Devrim Otomobili o zamanlar Sıhhiye semtinde bulunan Ankara Demiryolu Fabrikası’ na indirildi. Manevra imkanı sağlamak için depolarına yalnızca birkaç litre benzin kondu. Asıl ikmal sabahleyin Sıhhiye’ deki Mobil Benzin İstasyonundan yapılacak, sonra da Meclis’ e gidilecekti.
29 Ekim sabahı, Devrimler motosikletli oldukça kalabalık bir trafik ekibinden oluşan eskortun arasında yola çıktı. Çıktı ama, eskorttakiler, benzin alma işinden haberleri olmadığı için, Mobil’ e uğramadan yola devam ettiler. Meclis’ in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, acele getirilen benzin 1. Arabaya kondu. 2 numaraya konacağı sırada Cemal Paşa Meclis’ in önüne gelmiş ve Anıtkabir’e gitmek üzere 2 numaralı Devrim Otomobiline binmişti. Yola çıkıldı. Fakat 100 m. Kadar sonra motor öksürerek durdu. Cemal Paşa’ nın “ Ne oluyor ? “ sorusuna direksiyondaki Yüksek Mühendis Rıfat SERDAROĞLU “ Paşam, benzin bitti. “ cevabını verdi. Paşa’ dan özür dilenilerek 1 numaralı Devrim’ e geçmesi rica edildi. Buna uyan Cemal Paşa Anıtkabir’ e bu otomobil ile gitti. İnerken ünlü “ Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama, doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz ” sözlerini söyledi.
Ertesi gün bütün gazetelerin söz birliği etmişçesine “ 100 metre gidip bozuldu “ başlığını attıkları 2 numaralı Devrim, aynı gün Hipodrom’ daki geçit törenine katılıyor, ne bundan, ne de Cemal Paşa’ nın Anıtkabir’ e bir başka Devrim otomobili ile gittiğinden söz ediliyor; yalnızca haber, yorum ve fıkralarda harcanan bunca paranın boşa gittiğinden dem vuruluyordu. Oysa aynı yıl Tarım Bakanlığı bütçesine konmuş bulunan “ At neslinin ıslahı “ için 25 Milyon TL. ödenek ve sonucundan kimse söz etmiyordu.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
🌘 🚀

Benzer Konular

6 Mart 2016 / asla_asla_deme Taslak Konular
7 Aralık 2009 / ener Genel Galeri
26 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
18 Aralık 2008 / karayel Taslak Konular
13 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap