Arama

Mistisizm (Gizemcilik)

Güncelleme: 7 Haziran 2012 Gösterim: 17.166 Cevap: 4
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Mysticism Yunanca μυστικός (mystikos) yani Eleusis Gizemlerine "katılan kişi" (initiate) ve gizemlere katılım anlamına gelen μυστήρια (mysteria) terimiyle ilişkilidir. Kelimenin kökeni hakkıdaki görüşlerden biri Yunanca'da dudak ve gözleri kapamak anlamına gelen mueinden geldiği yönündedir Ancak günümüzde mistisizm kelimesi Eleusis gizemlerinden daha çok Neoplatoncu manevi hakikat veya Tanrı ile doğrudan deneyim, sezgi veya içe bakış yoluyla özdeşleşme veya yeni bir idrak seviyesine varma anlamında kullanılmaktadır. Bu deneyim yoluyla bilgeliğe ulaşılır

Sponsorlu Bağlantılar
Dinler ve Mistisizm


Mistisizm terimi çoğunlukla ana akım dini öğretilerle ilişkili veya bu öğretiler üzerine binae edilmesine rağmen dışsal (exoteric) uygulamaların ötesine geçen inanç ve uygulamalara işaret edilmekte kullanılır. Örneğin Kabala Musevilik içinde, Tasavvuf İslam içinde bir mistik hareket iken Gnostisizm hem Hristiyanlık içinde bir mistik hareket hem de Hristiyanlığın dışına çıkan çeşitli mistik gruplara işaret etmekte kullanılan bir terimdir. Kimileri Hristiyanlığın Musevilikten doğan bir mistik grup olduğunu iddia etmiştir. Budizm'de Vajrayana, Hinduizm'de de Vedanta bu dinlerin mistik kolları kabul edilebilir.
İnsanoğlu, gerçeğe, tarihin belli dönemlerinde, görünen ve bilinen yollardan ulaşamadığını anladığı bazı şeylere, "gözlerini kapayarak", aradığı gerçeğe sezgileri ile ulaşmaya çalışmıştır. Mistisizm bu çabaların sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Araştırmalar, İslamiyetten önceki Türk ve İslam öncesi çok dinli Arap topluluklarında da mistisizmin yaşadığını göstermektedir. Buna göre, örneğin şaman dinine inanan insanlar, evrende hiç bir şey yokken, bir tek varlığa inanırdı. O' da güzellik yani "cemal" idi. Ondan baska duyan ve gören yoktu. Söylenceye (mitolojik inanca) göre, evren ve dünya, güzel olan bu varlığın, bir gün yalnızlıktan usanması ve evreni yaratmasıyla oluştu. Şaman dinine inanan Türklerin İslamdan önce inandığı şaman dinindeki Tanrı (Cemalullah) bu tanrıdır.
Benzer bir durum, İslamiyetten önce yaşamış olan Arap toplumları için de geçerlidir. Bu dönemde, çok Tanrılı inanca sahip olan Araplar için, her Tanrının, korkuyla beslenen bir etki ve yaptırım gücü vardı.
Tasavvuf, evreni var eden, Tanrı ile, insan arasında bir sevgi bağı oluşturma temeline dayanan bu inançların uzantısı olarak doğmuştur.


Mistisizmin Felsefe ile İlişkisi


Mistisizm ve modern analitik felsefe mistisizmin deneyimsel ve bütüncül olması ve mistik deneyimin genellikle ifade edilemezliği, modern felsefenin ise analitik, sözel ve indirgemeci oluşu sebebiyle birbirleriyle zıtlık oluşturur. Ancak mistisizm ile felsefe arasındaki bu ayırım modern dünyaya özgüdür. Tarihin büyük bölümünde mistik ve felsefi düşünce birbirleriyle yakından ilişkili olmuştur. Plato ve Pisagor ve bir ölçüde de Sokrat'ın öğretilerinde açık mistik unsurlar bulunmaktadır.; pek çok büyük Hristiyan mistik aynı zamanda döneminlerinin önde gelen filozoflarıdır ve Buda'nın sutraları ve Şankara'nın 'Ayırım Mücevheri'nde mistik fikirler yüksek bir analitik yaklaşımla değerlendirilmiştir. Mistisizm ve modern felsefe arasındaki uçurum temelde modern felsefedeki doğal bilimlerden etkilenen belirli bilimci okulların etkisinden kaynaklanmaktadır.

kaynak = vikipedi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Pasakli_Prenses - avatarı
Pasakli_Prenses
Ziyaretçi
1 Ağustos 2008       Mesaj #2
Pasakli_Prenses - avatarı
Ziyaretçi
İnsanın mantık ve akıl yürütme yoluyla erişemediği ilahi ve doğaüstü denilen "hakikatler" i derin bir sezgi ile arama yoludur. Terim, kimilerine göre Grekçe'de "gözlerini kapamak" anlamına gelen "myein" sözcüğünden türetilmiştir.

Sponsorlu Bağlantılar
Mistisizm, felsefi kaynağını dinden alır. Fakat mistisizme din yerine, "dinin iç kısmı" demek daha doğru olur. (İslami toplumlardaki 'sufilik' ya da tasavvuf, mistisizm kapsamında ele alınmaktaysa da, sufilik, birçok konuda, gerek Batı gerekse Hint mistisizminden farklılık gösterir.)

Kaynağını dinden alan, tecrit olmaya ve 'vecd' e dayalı bir sistem olan mistisizme göre, insanoğlu akıl yolu ile kavrayamayacağı Tanrı'yı ancak metafizik bir sezgiyle kavrayabilir. Bilinmeyene, sonsuzluğa, mükemmelliğe, doğaüstü varlığa sezgi yoluyla ulaşmasında en önemli araçları tecrit olma (dış dünya ile ilişkilerini minimum düzeye indirme), vecd ve 'trans'tır.

Mistik, dış alemle bütün ilişkisini keser ve "hakikat" i vecd halindeki deneyimlerinde arar. Mistiğin ulaşmak istediği hedef, aydınlanma ya da uyanma denilen yüksek bir şuur halidir. Mistisizm göre bu, uzun zaman gerektiren deneyimlerle aşama aşama yaklaşılan, fakat ulaşılıp ulaşılamayacağı bilinmeyen bir hedeftir. (Reenkarnasyona inanan kimi mistiklere göre, bu hedefe ulaşma süreci pek çok enkarnasyonu kapsayan uzun bir süreçtir.) Rene Guenon'a göre sahte mistiği hakikisinden ayırt etmek çok güçtür.

Her ne kadar mistiklerde medyumnik (medyumla ilgili) yeteneklere, ruhsal fenomenlere rastlanmışsa da ve her ne kadar büyük mistiklerin birçoğu, ruhun tekrar bedenlenmesini (reenkarnasyon) kabul eden görüşlere sahip olmuşlarsa da, ruhçu sistem ile mistik sistem, gerek teorik gerekse pratik açıdan pek çok noktada birbirlerinden ayrılırlar.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
7 Eylül 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Mistisizm (Gizemcilik)
MsXLabs.org & Temel Birtannica

Mistisizm ya da gizemcilik, en genel anla­mıyla, Tanrı ile ya da herhangi bir kutsal varlıkla içten ve kişisel bir bağ kurma arayışı­dır. Mistikler, Tanrı düşüncesi dışındaki tüm düşüncelerden zihinlerini arındırarak Tanrı' ya ulaşılacağına inanırlar. Bazı mistikler, dün­yadan ellerini eteklerini çeker ve yalnızlığı seçer. Öbürleriyse insanlardan kopmaz, ama onlarla birlikte yaşarken dünyasal düşünce­lerden ve isteklerden uzaklaşmak için kendi­lerini eğitir.
Mistisizm'e bütün büyük dinlerde rastlanır. Hangi dinden olurlarsa olsun mistiklerin ya­şantıları büyük benzerlikler gösterir. Assisili Aziz Francesco, San Juan de la Cruz ve Avilalı Azize Teresa Hıristiyan Mistisizminin önemli adlarındandır.
Müslümanlık'ta tasavvuf öğretisini benim­seyen sofiler İslam mistikleri olarak tanımla­nabilir. Sofiler, kendini Tanrı'ya veren, Tanrı ile insan arasında bir öz birliği olduğuna inanan, Tanrı dışında bir varlık tanımayan kişilerdir. Musevilik içinde Mistisizmin en önemli temsilcisi Kabala Akımı'dır. Kabala'nın amacı saflığını yitiren in­sanlara Tann'ya bağlılık duygusunu yeniden kazandırmakdır.
Mistisizmin asıl yurdu, Hindu dini ve Budacılıkln ortaya çıktığı Hindistan'dır. Her iki dinde de keşiş ya da kutsal kişiler zamanın, uzayın, değişimin ve ölümün ötesinde var olduğuna inandıkları gerçeğe ulaşmak için meditasyon yöntemleri kullanırlar. Yoga bu yöntemlerin en önemlilerindendir. Bedensel ve zihinsel alıştırmalarla solunum denetlenir, zihin tek bir konuda yoğunlaşır. Bu yöntemle sonunda ruhun Tanrı'yla birleşeceğine inanı­lır. Hindu için amaç, iç huzura kavuşmak ve sonunda Brahman'la birleşmek­tir. Budacılar ise, kişisel ayrımların ortadan kalktığı, esenlik ve dinginlik vaat eden Nirvana'ya ulaşmaya çalışırlar. Hindu dini ve Budacılık, Mistisizm'e tüm tapınma biçimleri arasında en yüksek yeri vermiştir. Mistik öğretilerin tüm dinlerde var olmasına ve onları etkilemesine karşın, Musevilik, Hıristi­yanlık ve Müslümanlık'ta katı dinsel kısıtla­maların dışına çıkan mistiklere bazen kuşkuy­la yaklaşılmıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
2 Eylül 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Gizemcilik

Akılla kavranamayan doğaüstü güç ya da güçlerin varlığına inanmaya, bunlara sezgi ve sevgi yoluyla ulaşılabileceğini savunmaya dayalı dinsel-düşünsel öğreti; mistisizm.

Coşku ve esrime (vecd) içinde Tanrı'ya erişme, dünyasal varlıktan geçerek Tanrı'da yok olma çaba ve törenleri, gizemciliğin uygulama alanını oluşturur. Konfüçyüsçülük ve Taoculuk, Brahmancılık, Hermesçilik, Orfeosçuluk ve Pithagorasçılık gibi İlkçağ dinlerinden kaynaklanan gizemcilik, Orta Çağ'da Bernard de Claiarvaux, J. Tauler, Ackhart, Böhme, Swedenborg gibi düşünürlerce bir felsefe olarak geliştirildi. Temelde idealist felsefelerin tümü gizemci ögeler taşır. İnsanın gönül yoluyla mutlak varlık olan Tanrı'yla bir olma durumunu amaçlayan, bu yolda bir yaşama biçimini ve kişiliğin aşama aşama gelişimini öngören tasavvuf da gizemcidir. Bu bağlamda vahdeti vücut inancı gizemciliğin düşünsel, tarikatlar da eylemsel yanını oluşturur. Eski Türk edebiyatında tümüyle gizemsel eğilimler egemendir. Gerek dine dayalı dünya görüşünün belirleyiciliği gerekse tasavvufun etkisi bunun temel nedenidir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
7 Haziran 2012       Mesaj #5
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Mistisizm

Mistisizm ile ilgili araştırma yapan kaynaklar her ne kadar Eski Yunan düşünürlerine ve kelimenin Yunanca kökeniyle ilgili yorumlar yapsa da, günümüzde mistisizm gerçeği doğrudan doğruya tecrübe etme ve dini açıdan gerçek alındığında da Tanrının varlık kudretini tecrübe etme olarak kullanılır. Sezgiler yardımıyla kişinin kendi iç dünyasının temel yapı taşlarını anlaması olarak da kullanılan mistisizm, içe bakış yöntemlerinin bir bütünü şeklinde de düşünülebilir. Ancak mistisizmin en önemli olgusu olan idrak, kişinin belirli sezgilere sahip olsa dahi tecrübesiyle belirli bir seviyeye gelmesiyle ilgilidir.

Kişinin sezgisel yöntemlerle içe dönük bir hesaplaşmaya girmesi, bu tecrübenin sonunda bir takım “gerçekleri” idrak etmesine neden olur. Felsefi olarak kişinin tecrübe ettiği deneyimleri diğer insanlara dünyevi duygular ile ifade etmesi ya da anlatması mümkün olmadığından, mistik deneyimlerin ifada edilemez olduğu kabul edilir. Fakat çağdaş felsefede mistisizm ile elde edilen deneyimlerin bir bütünü kapsaması gerektiğine olan inanış, bu aşamada belirli çelişkiler yaşanmasına neden olur.

Bilinen insanlık tarihinde İlk Çağ’dan beri var olan toplumlar, genellikle felsefi düşünce ile mistisizmi birbirinden ayırmamış ve bu iki kavramı genel bir bütünün iç içe geçmiş parçaları olarak algılamıştır. Günümüzün Avrupalı bilimadamları ve düşünürlerinin kendi tarihlerinin dayanağı olarak ısrarla ön plana çıkarttıkları Antik Yunan toplumundaki meşhur Sokrat’ın dahi bir takım mistik öğretileri bulunmaktadır. Dolayısı ile günümüzün çağdaş felsefesi her ne kadar mistisizm ile ilgisizmiş gibi görünse de, aslında tarihsel süreç içerisinde insanoğlu her zaman mistik öğretilerle yakından ilgili olmuştur.

Günümüzün çağdaş felsefesinin genel hatlar dışında mistisizmden uzak durmasının en büyük nedeniyse, dünya genelinde hakim olan doğal bilimler odaklı bilimsel anlayıştır. İçinde bulunduğumuz çağın bilimadamları ve düşünürleri doğal bilimlere endeksli olarak düşündüğünden ve gözlemler sonucu “materyal” dünyadan kanıtlar aradığından, mistisizm gibi sezgisel içe dönük bir tecrübenin de tıpkı fizik, kimya ya da biyoloji biliminde olduğu gibi gözlemler yolu ile incelenmesi beklemektedir. Bu tür doğanın kendine odaklanarak bilim yapmaya çalışan bilim insanları, mistisizmin iki temel düşüncesi olan “panteizm” ve “panenteizm” kavramlarını farklı şekilde yorumlar.

Panteizm düşünce yapısı ile içinde yaşadığımız kainat bizzat tanrının kendisi olarak algılanırken, panenteizm düşünce akımındaysa evrende Tanırının varlığının görülmesi söz konusudur. Mistisizm bu iki temel görüşünün Tanrı olgusuyla ilgili taban tabana zıt görüşlere sahip olması, panteizmde kişisel bir tanrı varlığının kabul edilmemesidir. Panenteizmdeyse tam tersi olarak evren Tanrının varlığının bir parçası olarak algılanır.



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
In science we trust.

Benzer Konular

7 Haziran 2012 / buz perisi X-Sözlük