Arama

Ölüm ve Ötesi

Güncelleme: 30 Temmuz 2015 Gösterim: 9.049 Cevap: 4
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
18 Kasım 2008       Mesaj #1
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Ölüm anı anlaşılabilir mi?

Bilim insanları, ölümün eşiğini gelen hastaların deneyimlerini anlamak için 3 yıl sürecek bir çalışma başlattı

Sponsorlu Bağlantılar
İngiltere ve ABD’deki doktorlar, ölümün eşiğine gelinen andaki deneyimleri anlamak için, kalp krizi geçiren hastalar üzerinde büyük bir araştırma başlatıyor.

Bu iki ülkenin 25 hastanesindeki doktorlar, kalbi veya beyin faaliyetleri geçici olarak durmuş insanların “beden dışı” deneyimler geçirip geçirmediğini anlamak için 1500 kişi üzerinde çalışacak.

Southampton Üniversitesinin koordine ettiği araştırmanın 3 yıl sürmesi bekleniyor.
Bu tür deneyimler yaşadıklarını söyleyen bazı insanlar, o anda bir tünel veya parlak bir ışık gördüklerini, bazıları da hastanede başlarında bekleyen tıp personelini kuşbakışı gördüklerini anlatıyor.

Araştırmanın başkanlığını yürüten Dr. Sam Parnia, “Beyin durduktan sonra bilincin devam ettiğini gösterebilirseniz, bu bizi bilincin ayrı bir varlık olduğu olasılığına götürür. Bunun olduğu birçok vaka bulabileceğimizi zannetmiyoruz, ancak açık fikirli olmak durumundayız. Bu şimdi bilimsel araştırmaya konu olacak bir gizem” dedi.

Yoğun bakım doktoru olan ve ölümün eşiğindeki deneyimlerin yeterince araştırılmadığını düşünen Parnia, “Yaygın inanışın aksine ölüm belli bir an değildir. Aksine, kalp atışları durduğunda, akciğerler çalışmamaya başladığında ve beyin fonksiyonları bittiğinde başlayan bir süreç, ‘kardiak arrest’ diye tabir edilen bir tıbbi durumdur” dedi.

Parnia, “Kardiak arrest esnasında ölümün 3 kriterinin tümü vardır. Bunu, kalbin yeniden çalıştırılması ve ölüm sürecinin tersine çevrilmesi çabalarının başarıyla sonuçlanabildiği birkaç saniyeden bir saate kadar sürebilen bir dönem takip eder. İnsanların bu kardiak arrest döneminde geçirdikleri deneyimler, ölüm sürecinde hepimizin geçirmesi muhtemel deneyimi anlamada eşsiz bir pencere açmaktadır” diye anlattı.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen nötrino; 30 Temmuz 2015 11:15 Sebep: Kırık link!
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
18 Kasım 2008       Mesaj #2
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Hangi Tür Ölüm Ne Hissettiriyor?

Dünyanın en önde gelen bilim dergilerinden New Scientist, İskoçya'daki Caledonian Üniversitesi'nden psikolog Cynthia McVey'in, ölümün eşiğinden dönenlerle görüşerek ve bilimsel incelemeleri bir araya getirerek yaptığı araştırmayı yayımladı. Araştırmaya göre kafa kopmasından boğulmaya, yanmaya ya da yüksekten düşmeye kadar birçok ölüm şeklinde asıl darbeyi indiren, beyne oksijen gitmemesi...
Sponsorlu Bağlantılar

İşte o araştırma:

BOĞULMA

KİŞİ ilk anda büyük panik yaşıyor. Nefesini tutuyor. Ardından su ciğerlerine doldukça bir yanma ve yırtılma hissi duymaya başlıyor. Son olarak hissettiği şey ise sakinlik ve dinginlik oluyor. Oksijen alamadığı için bilinci kapanıyor, ardından ölüyor.

YANMA

YANIKLAR, çok şiddetli acıya yol açıyor. Sinir uçlarının yanması ise bu acı hissini bir süre sonra ortadan kaldırıyor. Ardından kişi biraz his kaybına uğruyor. Yanarak ölen kişilerdeki asıl ölüm nedeni çoğunlukla zehirli gazların solunması ve nefessizlik oluyor.

KAFANIN KOPMASI

UZMANLARA göre beyin, kafa koptuktan sonra saniyelerce fonksiyonlarını sürdürüyor. Fransa'daki raporlara göre 18'inci yüzyılda giyotinli idamlarda kopan kafada 30 saniye kadar yüz mimikleri görülüyordu.

YÜKSEKTEN DÜŞME

ABD'DEKİ Golden Gate Köprüsü'nden atlayan 100 kurban, akciğerin iflas etmesi, kalbin patlaması ve kırık kaburgaların iç organlara zarar vermesi sonucu öldü.

ELEKTRİĞE KAPILMA

EVDE bir şekilde elektrik akımına kapılma kalbi durdurabiliyor. 10 saniye sonra da bilinç kapanıyor. Ancak elektrikli sandalyede idam edilen mahkûmların ölüm nedeni beynin aşırı ısınması ya da boğulma oluyor.

KAN KAYBI

1.5 litre kan kaybeden kişi kendini halsiz, susamış ve korkmuş hissediyor. İki litre kan kaybedildiğinde baş dönmesi ve bilinç kaybı başlıyor.

DEKOMPRESYON (BASINÇ KAYBI)

ANİ basınç kayıplarından kurtulanlar göğsüne vurulmuş gibi ani bir acı yaşadıklarını anlatıyor. 15 saniyeden az süre içinde de bilinç kaybı yaşanıyor.

KALP KRİZİ

EN çok rastlanan olay, kaslar oksijen alamayıp çırpınmaya başladığında hissedilen göğüs ağrısıdır. Kalbin normal ritminin bozulması, kalp atışlarını durdurur. Bilinç kapanır, ölüm gerçekleşir.

ASILMA

YAĞLI urganla asılarak boğulma 10 saniye içinde bilinç kaybına yol açıyor. Fırlatma tarzı asılmalarda amaç, boynun kırılmasını sağlamak. Ancak bu yöntemle asılan mahkûmlarda ölümlerin yine boğulmadan kaynaklandığı belirlendi.

ZEHİRLİ İĞNE

ABD'DE idamlarda kullanılan yöntem doğrudan kalbi durduruyor. Araştırmalar, mahkûmların yanma ve büyük acı hissettiğini gösteriyor.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
23 Kasım 2008       Mesaj #3
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Voodo Ölümü


Voodoo büyüsünün bilimsel açıklaması var mı?

vudu1

Voodoo ölümü Haiti kültürüne ait bir öğe. Ölüm, kişinin kendisine büyü yapıldığına inanmasından hemen sonra, geçmişinde hiçbir fizyolojik neden yokken, zamansız bir şekilde gerçekleşiyor. Ancak olur da bu süreç içerisinde söz konusu kişi büyünün bozulabileceğine ikna edilebilirse bu ölüm gerçekleşmeyebiliyor. Bir kişinin tamamen psikolojik nedenlerden ötürü ölüme sürüklenebiliyor olması bizleri olduğu kadar doktorları da hayrete düşürüyor. Ancak zihnin fizyolojik işleyişler üzerindeki etkileri konuyu aydınlatmakta yol gösterici olabiliyor

Kişilik özelliklerinin ölüm riski üzerine etkileri Voodoo ölümüyle yakın ilişki içerisinde. Psikolojik etmenler, psikosomatik (psikofizyolojik) hastalıkları tetikleyebiliyorlar. Yaygın psikosomatik hastalıkların arasında ise ülser, asma, kronik baş ağrıları, hipertansiyon ve koroner kalp hastalıkları geliyor.

Üzerine dikkat yoğunlaştırılan bir diğer konuysa "nevroz, şizofren ya da kişilik bozukluğu"na sahip hastaların sigara içme, dikkatsizce araba kullanma, sağlıksız beslenme ve alkol kullanımı gibi yüksek risk davranışlarını daha sık gösteriyor olmaları. Bizlim insanları, psikiyatri hastalarının zamansız ölüm risklerinin normal nüfusa göre daha yüksek olduğunu belirtiyor.

Kişilik tipleriyle koroner kalp hastalıkları arasındaki ilişkiyse bir diğer nokta. Histeri, nevrotizm ve somatik şikayetler koroner hastalıkların ilk belirtileriyle büyük uyum gösteriyor. Ancak yine de kişilik özelliklerinin birinin yaşam süresini kısaltıp kısaltamayacağına dair net ve kesin bir bulgunun olmadığının altı çiziliyor.

• Son olaraksa kişinin stresle başa çıkma yöntemlerine değiniliyor. Üç farklı başa çıkma yöntemi sıralanıyor: Sabit, içe gerilim ve dışa gerilim. Gerilimi psikofizyolojik tepkiyle (içegerilim) yansıtan hastalar onu öfke ve şiddetle (dışa gerilim) yansıtan hastalara göre daha yüksek zamansız ölüm riski taşıyor. Bu kişiler, kaygı, iştah kaybı ve uyku düzen bozuklukları gösteriyor

• Sosyo-kültürel etmenlerin de ölüm zamanıyla ilişkilendirilebileceğine dair bulgular bulunuyor. Duygusal bir bağla inanç duyulan, örneğin kutsal olduğuna inanılan günler içerisinde ölüm oranları artabiliyor. Bu da bizlere Voodoo ölümünün psikolojik ve sosyal etmenlerden nasıl da etkilenebileceğini gösteriyor.

vudu2

Sonuç olarak, saydığımız tüm bu faktörler zihnin sağlık ve ölüm zamanı üzerine etkilerini gözler önüne seriyor. Voodoo ölümü ise, her ne kadar tartışmalı bir konu olmayı sürdürse de, bilim insanlarınca çizdiğimiz bu çerçeve içerisinde
değerlendiriliyor.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
25 Kasım 2008       Mesaj #4
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Ölülerin Gerçekten Kitabı Var Mı?


nugsoth


Necronomicon nedir? O kadar çok ismi var ki ve hakkında o kadar çok efsane oluşmuş ki, bırakın kendisini hakkında yazılanlar ciltleri dolduruyor; "Arabın Kitabı","Ölü İsimlerin Kitabı" veya "Ölülerin Çağrı Kitabı" ya da "Çıldırtan Kitap" kısacası bu bir mitik kitap. Yazarının adı El Hazret veya El Azif. Yani meşum yazar Şamlı bir arap. İnançlara ve de bilinenlere göre Necronomicon gerçek bir büyücünün el kitabı ve hiç şakası yok. Bazılarına göre, böyle bir kitap hiç yok, sadece Amerikalı korku yazarı Lovecroft´un hayallerinin ürünü, bazılarına göre ise var ama yerini kimse bilmiyor. Kısacası Necronomicon, tam manasıyle gizem dolu.

Necronomicon´un yedi cilt olduğu ileri sürülüyor, aslı 900 sayfanın üzerindeymiş, her cildinin 125 sayfa civarında olduğu düşünülebilir. Peki bu garip kitap nerede ve ne zaman yazıldı? Necronomicon´un MS 730´da Şam´da Abdül El Hazret tarafından yazıldığı biliniyor. Öyleyse El Hazret kimdir? Çok az bilgi var, onun çoğu da Necronomicon´un içinde; Hep yolculuk yapar çok okurmuş, İskenderiye´den Pencap´a kadar dolaşmış, onlarca dil konuşur ve öğrencilerine dünyanın her yerinden araştırıp öğrendiklerini anlatırmış. Metodları Heredot´u ve hatta Bruno´yu anımsatıyor. Nostradamus´un ünlü "Yüzlükler" inin ilk iki dörtlüğünde anlattığı metodun kaynağı uzmanlara göre Necronomicon´dan alınmıştır;

1. GECEYARISI, GİZLİ ODAMDA YANLIZ ÇALIŞIRKEN, OTURURUM ÜÇ AYAKLI PİRİNÇ SEHPADA, KÜÇÜK BİR IŞIK GELİR İNSANSIZ YERDEN, DÜŞÜNCEMİ AYDINLATIR, TALİHİMİN BOŞ YERE OLDUĞUNA İNANMIYORUM.

2. ASA ELLERİM ARASINDA, KONUŞULUR BRANCHES ORTAMINDA, SU HAREKETLENİYOR, LİMBE, ETEĞİNDEN AYAĞA, BİR BÜYÜK KORKU, İÇTEN BİR SES, FARKLI BİR TİTREME, İLAHİ IŞIK, KUTSAL HABER ARTIK YANIMDADIR.

Büyü veya daha doğru bir tanımla majikal kehanet için çağdaş araştırmacılar bilincin açılması ve güncel etkilerden kurtulabilmesi için belli uyuşturucuların kullanıldığını belirtiyorlar. Bunun bir formülü de ele geçirilmiş; "Günnük, aselbent, diktamnus, haşhaş kökleri, afyon" gibi maddeler kullanılıyormuş. Kaynak Columbia Üniversitesi´ nin inançlar ve yöntemlerle ilgili araştırma raporlarından alınma. Yani Necronomicon sadece bu yönden geleceği görebilmenin yolunu da gösteriyor veya öğretiyor. "Çılgın Arap" El Hazret´in çağının çok ötesinde olduğu da anlatılmakta, çünkü bu Necronomicon sayesinde geleceği gördükten sonra çağının dışında kalmış veya uyum sağlayamamış, ona çılgın denmesinin nedeninin altında çağına göre alışılmadık biri olması yatıyor.


globes


İnsanı çıldırtıyor ama nasıl?

Bir diğer kaynağa daha bakalım, Yunanlı Yeni-Platonist filozof Proclus (MS 410-485), astronomi, felsefe, matematik ve metafizik uzmanıydı ve kullandığı büyü yöntemleriyle Hekate adlı mitolojik tanrıyı görebildiğini yazıyordu. Proclus, Eski Mısır ve Kalde gizem öğretilerinden yararlanmıştı ve Proclus´un yazılı yöntemlerinin tamamen El Hazret´in eline geçtiği ve Necronomicon´a aktarıldığı da söylenmekte. Neyse, biraz da bu garip kitabın basılı olup olmadığına veya basım tarihçesine kısa bir göz atalım.

Hiçbir Arap kaynağında Necronomicon´un çıkış bilgisi yok. Araştırmacı ve tarihçi İdris Şah, kitabı Hindistan´da Deobund´daki, Mısır El Azhar´daki ve Mekke´deki antik kitaplıklarda araştırmış ama başarılı olamadığını yazıyor. 1487 tarihli bir Latince belgede Dominikan Rahip Olaus Wormius imzasıyla Engizisyon´un ölümcül ismi Kara papaz Torquemada´nın İspanyol Yahudileri´ne zulmederken, Necronomicon´u ele geçirdiği ve İtalyanca´ya çevirttiği belirtiliyor. Wormius´a göre, kitap son derece tehlikeli ve okuyan insanı olağanüstü etkiliyor ve aklını başından alıyor. İçindeki bazı bölümlerde Tevrat´ın Yaradılış Bölümü´ ndeki gizli ve şifreli bölümlerin açıklamalarının bulunduğu ve bunları anlamanın sonucunda insanın çıldıracağını da belirtiyor.


blesu


Çıldırtan kitabın izinde..

Wormius, kitabın bir kopyasını ele geçirmiş olmalı ki, Spanheim Başrahibi Johann Tritheim´ a yollamış ama sonra Wormius ekliyor; "Çeviriyi yaktım, bu Tanrı´ya küfürdü, gerçekler çok fazla ortaya çıkıyordu, İnsanlar buna hazır değiller, daha çok zaman gerekiyor.. Ama başka kaynaklar Necronomicon´un yokolmayıp Vatikan´a yollandığını yazmaktalar. Yüzyıl kadar sonra 1586´da, Wormius´a ait kopya Prag´da ortaya çıktı. Ünlü İngiliz majisyeni Dr. John Dee ve asistanı Edward Kelly bu kez Necronomicon´u ele geçirdiler, söz edildiğine göre Dee ve Kelly "Necromancy" denen ölüleri mezarlarından kaldırma deneylerine ondan sonra başladılar. Ama bir bomba daha duyuldu, Necronomicon´da simya yoluyla altın yapma yöntemleri de vardı.

Dr. Dee, Necronomicon´u İngilizce´ye çevirip Manchester´de Christ´s College´e bıraktı. Sonra büyük koleksiyoncu Elias Ashmole eliyle Oxford´da Bodleian Library´de yer aldı. Ve şu anda da Londra´da British Museum´da Necronomicon´un bir kopyasının bulunduğu müze kayıtlarında yer alıyor.

Bildiğimiz herşeye aykırı..

Ne var bu korkunç kitabın içinde? Ulaştığımız kadarıyle bildiklerimize bir göz atalım;

* Tufan öncesiyle ilgili inanılmaz gerçekler vardır. El Hazret kaybolmuş geçmişin içyüzünü anlatırken, Tevrat´daki "Yaradılış" bölümüyle, mitolojik kaynaklar arasında kesin benzerlikler olmasına rağmen Tevrat bunları gizlemekte, bugüne kadar yapılan çeviriler ise kutsal kitabın aslından çok uzak. Geniş ayrıntılarla geçmişin ve dinlerin kaynağının içyüzü anlatılıyor.

* İnsan ırkı, dünyadan önce başka bir yerdeydi. Buna başka kürelerden gelme denmekte. Neo-Platonist inançlara göre anlatılan dünya benzeri yıldızlarda kendilerine özgün yaşam formları bulunmaktadır. Bu yaşam biçimlerinin özellikleri kozmik hiyerarşinin evrim çizgisiyle belirlenirler.


necro1


* Özel zamanların belirlenmesiyle ve özel semboller kullanılarak, eskilerle ilişki kuralabilir ve onlardan istenilen kozmik bilgiler alınabilir, o zaman geçmişe ve geleceğe hakim olmak mümkündür ama bu tehlikeli bir yoldur çünkü insan taşıyabileceği bilgiyi edinmeli ve bunun farkında olmalıdır.

Hitler kitaptan yararlanamadı..

Necronomicon´un bilinen kopyaları kayıp görünüyor, bazı kaynaklar Adolf Hitler´in okkült ilgisi sonucunda kitabın bir kopyasını ele geçirdiğini belirtiyorlar ama sonrası bilinen bir şey, Führer´in sonu efsaneye göre Necronomicon´dan yararlanmışa benzemiyor. Dee´nin Bodleian Müzesi´ndeki çevirisi 1934´den sonra yok oldu, belki de Hitler´e giden kopya oydu. British Museum önceleri çalınmalardan söz ediyordu ama bunun doğru olmadığı anlaşıldı, Wormius baskısı oradaydı ama nedense kataloglardan silindi ve yeraltı depolarına kaldırıldı.

Hatta bir iddiaya göre çok değerli eşyalar klasmanına alınarak 1940´larda Kraliyet mücevherleriyle beraber Galler´de özel bir şatoya saklanmıştı. Sonra tüm dünya kitaplıkları Necronomicon ile ilgili kaynakları ve belki de kopyaları saklamak için sanki söz birliği ettiler. Necronomicon´ın çıldırtması anlaşıldığı kadarıyla sanıldığı gibi değil, sadece bildiğimiz, inandığımız herşeyi reddetmesi ve gerçeklerin çok farklı ve belki de çok acımasız olması yüzünden okuyanlar şoka giriyor olabilir. Ötesi, gizemin hala sürdüğünün gerçeği, kimbilir ne zaman kadar? Herhalde, kendimizden, ne için varolduğumuzdan ve geçmişizden korkmamayı öğrenene kadar da Necronomicon´u göremeyeceğiz.


BİLİNMEYENMsn SurprisedRG
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
7 Aralık 2008       Mesaj #5
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Bilinçli ölüm olabilir mi?

Tüm bu metafizik yaklaşımlar, bilincin yüksek tutulması doğrultusundadır ve özellikle de bunun ölüm sırasında yeterli düzeyde olması amaçlanmaktadır. Son sinirsel refleks, bilinç astral plana yollayacak ve alt düzeydeki zihinsel düzeylerden daha yüksek düşünce formlarına ulaşması gerekecektir. Bu oluşumun bilinçli ve hızlı olması önemlidir. Öte yandan ölüme hazırlıklı olmak önemlidir, gelecekte toplum bilinçle nasıl ölüneceğini çok daha iyi bilinecektir.

Gerek yukardaki ölüm ötesi tasvirleri, gerekse de bilimsel ölüm kabulü bilinçliliği çok sayıda insan için sanıldığından çok öte bir güç ve direnç kaynağıdır. Birçok kişi için ise, çok büyük bir ölüm endişesi, kişiliğinin yokolacağı korkusuyla parelel olarak, bilinçsizlik, yanlızlık ve sevdiklerinden sonsuzadek kopma düşüncesinin şoku geçerlidir. Uzun zamandır yapılan deneylerde, bu tür insanların özellikle iki uçta yani tümüyle inançsız maddeci ve aksine aşırıcı dinci ve tutucu kişiliklerde oldukları belirlenmiştir.

Oysa, klasik ruhçular eğer gerçekten öğretilerine inanmışlarsa veya antik öğretilerden etkilenerek bir çeşit bilgelik bilincine ulaşmış olanlar bilgilerinden eminseler, dünyayı kolayca terk edecek, gittikleri yeni dünyada çevrelerinde olan sevdikleriyle beraber olarak, sevgiyle karşılandıkları çok daha özgür bir alanda yaşamlarını sürdüreceklerdir. Aynı anda da, duygularını ve düşüncelerini bu yeni yere göre ayarlayarak, geçmişteki kişiliklerinden de sıyrılacaklardır. İnancın tam bu noktası, modern ruhçuluğun, ölülerle ilişki kurulamayacağı düşüncesinin kaynağıdır; birey dünya yaşamında kim olursa olsun yeni varolduğu alanda bir evrime uğramakta ve artık geride kalan kişiliği ve deneyimi ile ilgilenmemektedir ama bu bir unutma değildir aksine bir bilgelik düzeyidir.

Travmatik olayları dışarda bırakmak şartıyla, ölüm katı ve zor değildir aksine yumuşak ve huzurludur. Burada bilinçli bir geçişin ve astral ortamın ilk izlenimleri hissedilir. Fizik bedenin ölümünden sonra, bireysel ilginin astral düzeyde bir fiziksel oluşumu sağlamanın en önemli uğraş olduğuna inanılmaktadır. Bu çok daha süptil yani hassas düzeyde yetiler ve idrak fizik beyinin düşünme ve nedensellik kısıtlamalarından kurtularak daha özgürleşirler. Tüm bilgi ve deneyim çok daha net ve objektif olarak duyumsanır. Buradaki sevinç duyumunun ve özgürlük hissinin, madde dünyasının çok ötesinde olduğuna inanılmaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

9 Ekim 2013 / ThinkerBeLL Din/İlahiyat
16 Haziran 2011 / ThinkerBeLL Türkiye Cumhuriyeti
17 Eylül 2010 / ThinkerBeLL Mitoloji
1 Mart 2009 / ThinkerBeLL Mitoloji
1 Mart 2009 / ThinkerBeLL Mitoloji