MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Türkiye Coğrafyası (https://www.msxlabs.org/forum/turkiye-cografyasi/)
-   -   Türkiye'nin Dağları (https://www.msxlabs.org/forum/turkiye-cografyasi/103094-turkiyenin-daglari.html)

Misafir 21 Ocak 2008 20:32

Türkiye'nin Dağları

Türkiye'nin kimi yerinde yüksek dağlar halinde, kimi yerinde orta derecedeki dağlar biçiminde görülen kıvrım dağları, ana çizgileriyle, Karadeniz boyunca Kuzey Anadolu'yu, Akdeniz boyunca Güney Anadolu'yu çevirir, Doğu Anadolu'nun türlü kesimlerinde de bunların birer devamı halinde sıra sıra uzanırlar.
Anadolu'nun kuzey dağlan Türkiye'nin bütün kuzey bölgesi boyunca sürekli sıradağlar olarak göz önüne alınabilirse de, dağ görünüşü bakımından, dağ özelliği Sakarya nehrinin aşağı kesiminden itibaren batıda kaybolur. Daha batıda Yıldız (lstranca) dağları, orta yükseklikteki dağlar olarak (700 - 1000 m.) uzanır. Kuzey Anadolu dağlarının doğu bölümü ise 3 - 4000 m. yüksekliğinde sarp dağlar olarak görülür. Bunların en yükseği olan Doğu Karadeniz dağları ve Giresun dağları, Türkiye'nin Karadeniz Bölgesinin doğu bölümünde Çoruh ırmağı ağzından Melet çayı vadisine kadar 400 km. boyda ve 50 - 60 km. enindeki dağ sırası boyunca yüksekliği 3500 m.'yi aşan daha birçok doruklar vardır. Eteklerinden doruklara doğru çok yerde dik yamaçlar uzanır. Bu dağların yüksek yerlerinde yazın da eriyip bitmeyen kalıcı karlar ve buzulları buzul devrinden kalma küçük küçük birçok göller uzanır. Burada bu va­dilerin tabanı bile 1200 - 1500 m. yüksekliğindedir. Bu vadilerin güney ve güneydoğusunda sıra sıra Mescit dağları, Kop, Otlukbeli, Gü­müşhane, Dumlu, Kargapazan, Yalnızçam, Allahüekber dağları (3000 m. ve daha yüksek) uzanırlar. Doğu Karadeniz dağlarında geçit yerleri hem az, hem de çok yüksektir. Rize - Of arasındaki kıyı bölümünü İspir ve Erzurum'a bağlayan Dağbaşı Beli 2750 m.'dir. Buradan stabilize bir yol geçer. Daha batıda Of - Sürmene kıyı boyunu Bayburt'a bağlayan yolun geçtiği dağ geçidi 2650 m. yüksekliktedir. Bunun batısında yüksekliği 2036 m. olan Zigana geçidi vardır ki, buradan ünlü transit yolu Trabzon - Erzurum asfalt yolu geçer. Karadeniz boyu kıvrım dağlarının bir bölümü olan Doğu Karadeniz dağları, kıvrım-kırıklı ve volkanik oluşmalara yer vermiş bir yapı gösterir. Burada Üçüncü Zamanın ilk yarısında volkanik püskürmeler olmuş, bu devrin sonunda yükselmeler meydana gelmiş, bölgedeki yüksek dağ özelliği bu sıralarda belirmiştir. Bu yüksek, geçilmesi güç, çok yerinde sarp ve keskin doruklu sı­radağların batısında, Karadeniz Bölgesinin orta bölümünde, Samsun'un sıra dağlarının batısında, Karadeniz Bölgesinin orta bölümünde, Samsun'un gerisindeki geniş bölgede daha alçak (1000 - 1500 m.) ve üzerleri çok yerde yassı olan dağlar yer tutmuştur. Burada kıvrım kırıklı dağ sı­raları daha parçalı olup, kıyı boyunu gerideki Kelkit ve Yeşilırmak va­dileriyle buralardaki ovalara çok daha elverişli geçitler bağlar. Bunlardan kıyı bölgesi dağları olan Canik dağları takriben Ordu ile Kızılırmağın aşağı kesimi arasında uzanır. Yüksekliği 1500 m. kadar olan orta yük­seklikte, üstleri dalgalı dağlardır. Güneyde Kelkit vadisi uzanır. Canik dağlarının çok yeri kıvrımlı kırıklı Kretase tabakalarıyla yine bu devre ait volkanik arazi ve Eosen tabakalarından oluşmuştur. Bu dağlardan içerilere doğru birçok yollar uzanır: Ordu - Suşehri, Ünye - Tokat, Samsun ­Amasya yolları gibi. Bu dağların güneyinde küçük dağ sıraları bulunur, bu arada Deveci dağları, Çamlıbel dağları nisbeten devamlı ve yüksekçe dağlar olarak görülür. Karadeniz Bölgemizin batı bölümündeki dağlar, Orta bölümündekinden daha yüksek, daha devamlı arızalı dağlardır. Burada yük­sekliği 2000 - 2500 m.'yi bulan dağlar az değildir. Deniz kıyısına paralel ve iç bölgeye sıra sıra uzanan bu dağlar, Kızılırmağın kolları olan Gö­kırmak ve Devrez çayı vadileri boyundan içerilere doğru başlıca üç dağ sırası görülür: Küre dağları, güneyde Ilgaz - Bolu dağları daha gü­neyde de Köroğlu dağları. Birçok yerkabuğu hareketlerine uğramış ve yerinden oynamış bir yapı gösteren Küre dağlarının batıdaki devamı Zonguldak’a uzanır ki, burası Türkiye'nin maden kömürü bölgesidir. Bu­rada Karbon ve onun üstünde de Kretase (İkinci Zamanın son devri) arazisi geniş yerler kaplar. Ilgaz dağları yer yer billurlu taşlardan ve tabakalardan oluşmuş bir yapı gösterir. Bundan sonra çok yeri volkanik arazi olarak görülen ve geniş anlamıyla Köroğlu dağları adı verilmiş bulunan dağlık bölgeye girilir. Buranın en yüksek yeri olan Köroğlu tepesi 2378 m.'dir. Buradaki kalın volkanik örtü altında yer yer kırılmış arazi vardır. Daha güneydeki kıvrımlı yapılı Sündiken - Sıra dağları ile İç Anadolu'ya geçiş başlar. Anadolu'nun güneyinde boydan boya uzanan ve bütününe Toroslar adı verilen sıradağlar da Alp dağ oluşumu sisteminin güney kanadına ait vasıfları gösterirler. Ancak, Toros kıvrımları bir sıradan ibaret de­ğildirler. Bu pek uzun dağ sıraları kuşağının iç yayları ve dış yayları vardır. Türkiye’nin Güneydoğu Bölümündeki Hakkari dağlarından iti­baren Siirt, Ergani, Maraş kuzeyinde uzanan, sonra güneybatıya dönerek Amanos Dağları ile devam eden sıradağlar dizisi, Torosların dış yayıdır. Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesini kucaklayan bu büyük yayın içinde de, bu sıradağlara bağlı birkaç dağ sırası daha uzanır. Batıda Ga­ziantep çevresindeki ve Antakya güneyindeki dağların da bu sıralara bağlı bulunduğu kabul edilir. Öte yandan bu dış yay, Kıbrıs adasında da devam eder. Bu büyük dış yay üzerinde, Hakkari bölgesinde, Türkiye'nin en yüksek dağları bulunur. Burada, Şemdinli ve Şırnak arasında sıra sıra uzanan ve yükseklikleri 3000 - 4000 m.'yi bulan, birçok yerinde geçit vermeyen, sarp ve keskin doruklu yüksek dağlar uzanır. Doğudan iti­baren Karadağ Sat Dağı, Cilo Dağı (şimdiki adı Buzul dağı), Hakkari kuzeyindeki Karadağ, Sümbül Dağı, Samur Dağı, Altın Dağı, -Ser ­dolusu dağı, Tanintanin Dağları ve daha birçok adlarla anılan yüksek dağlar, paralel diziler halinde sıralanmıştır. Bu dağlar, Şırnak ka­sabasının 20 km. kadar doğusundan geçen Hezil suyu boyuna kadar uzanır. Bunlar, yaklaşık olarak kuzey- güney doğrultusunda birkaç ırmak ve kolları ile derin yarılmışlardır: Doğu ucunda Karadağ ile Sat dağı arasındaki Şemdinli vadisi, Sat dağları ile Cilo dağı arasında İnci çayı vadisi, daha batıda Büyük Zap nehri vadisi, daha batıda da Habur çayının yukarı kesimi gibi Hakkari dağlık bölgesinde ova ve plato halindeki yukarı kesimi gibi. Hakkari dağlık bölgesinde ova ve plato halindeki düzlükler yoktur. Yalnız Sat ve Cilo dağlarının hemen kuzeydoğusunda Yüksekova adı ile anılan ve yüksekliği 2000 m.'yi bulan, ortasından Nehil çayının geçtiği büyük bir ova vardır. Bu devamlı dağlık ve geçitlerin az olduğu dağ sıralarını geçen ve her mev­simde gidiş gelişe açık olan yollar pek azdır. Bunlar da dar ve sarp yollardır. Başlıcaları Yüksekova - Şemdinli yolu, Hakkari - Çukurca yolu, Siirt - Şırnak - Cizre - Silopi yoludur. Hakkari Bölgesinin bu yüksek dağları yıl boyunca eriyip bitmeyen kalıcı karların, birçok buzulların, eski buzul göllerinin bulunduğu, yukarı kesimlerinde yüksek dağ çayırlarına yer veren, mevsiminde çağlayanlarla dolu ve güzel manzaralı yerlerdir. Bazı bakımlardan çok yerleri Av­rupa'daki Alp dağları özelliğindedir. Bu dağların en yükseği olan Cilo dağı, 4170 m. yüksekliğindeki Reşko doruğu ile Türkiye'nin en yüksek dağlarından biridir. Bu dağ sırasının Büyük Zap ırmağı ile İnci çayı ara­sında boyu 45 km., genişliği 15 km.'dir. Çok yeri sivri, sarp, dişli do­ruklarla dolu, yer yer kalın kar ve buz örtüleriyle kaplıdır. Üzerinde bir­kaç küçük göl, 3000 m.'den yüksek yerlerinde 10 kadar buzul vardır. Bu buzullardan bazıları 1 - 2 km. boyunda, 300 - 800 m. enindedir. Buz ör­tüsünün kalınlığı 20 m.'yi geçer, hatta kimi yerde 40 - 60 m.'yi bulur. Kat kat olan bu buz örtülerinin rengi çok yerinde açık mavi ile yeşilimsi ma­vidir. Buzullar boyunda derin çatlaklar ve yarıklar vardır. Buzul devrinde buralarda daha uzun buzulların bulunmuş olduğu anlaşılmıştır. Hakkari - Van gölü güneyinin bu sarp, yüksek ve az geçitli geniş dağlık bölgesinin batısında yükseklikleri daha az (1500 - 2500 m.), daha fazla geçit veren dağ sıralan uzanır. Bunların başlıcaları, doğudan batıya Muş Güneyi dağları, Akçakara dağı, Yumrutaş dağı, Akdağ, Maden dağları, Gördük dağı, Malatya Güneyi dağları, Engizek dağı, Maraş' ın Ahır dağı ve Amanos dağlarıdır. Bu dağ sıralarının hepsine birden "Gü­neydoğu Toroslu" denildiği de olur. Bu dağların geçitlerini geçerek, içbölgeleri güneye bağlayan önemli ve işlek yollar vardır ki, başlıcaları Bitlis - Siirt - Diyarbakır yolu, Bingöl - Diyarbakır yolu, Elazığ - Di­yarbakır yolu, Malatya - K. Maraş - Gaziantep yolu, İskenderun - An­takya yoludur. Güneydoğu Anadolu bölgesini kuzeyden çeviren bu dağ­lar yayının içinde, asıl sıradağlara paralel birkaç dağ sırası daha uzanır ki, yükseklikleri çok olmayan bu dağların bir kısmı (Raman dağı gibi) Türkiye'nin petrol bölgesidir. Bu dağlardan, mesela Amanos dağları Torosların bu dış yayının en uzun sıradağıdır. Bu sıradağ, K. Maraş yakınındaki Ahır dağından İs­kenderun körfezinin doğu kıyısındaki Hınzır burnuna kadar 175 km. uzunluğunda ve 20-30 km. enindedir. Amanos dağları ortalama 1500 ­2000 m. yükseklikte, sürekli ve çoğunca dik yamaçlı bir dağ sırası ise de, yer yer boyun ve geçit yerleri de vardır (Beylan geçidi gibi). Dağın üze­rindeki dalgalı düzlükler, dar ve derin vadilerle kesilmişlerdir. Üçüncü Zamanın Toros kıvrım sisteminin güneye doğru bir uzantısı olan Ama­nos dağları, doğuşu sırasında ve daha sonraları aşınmalara uğramış, Üçüncü Zamanın ikinci yarısı olan Neojen devri sonunda yükselmiş bu­lunan kıvrımlı kırıklı dağlardandır. Toroslar adı verilen kıvrımlı dağların iç yaylarına gelince bunların başlıcaları Çukurovanın kuzeyindedir. Orta Toroslar adı ile anılan bu dağlar, Taşeli yaylası ile Uzunyayla arasında dağ sıralan ha­linde uzanır, birçok yerlerinde 3000 m. yüksekliği bulur ve geçerler. Bun­lardan Bolkar dağı 3585 m.'yi, Aladağ 3734 m.'yi bulur ve Türkiye'nin en yüksek dağları arasında yer tutarlar. Bu iki dağda yazın da eriyip bit­meyen kalıcı karlar, yer yer buz örtüleri, buzyalağı denilen buz çanakları, buzul devrinden kalma şekiller vardır. Aladağlardan sonra daha az yük­sek olan Tahtalı dağı ve Binboğa dağları uzanır. Doğu yönünde bu dağlar Zamantı ile Göksu ve Ceyhan arasında yer almışlardır. Bu dağlara 60 yıl öncesine kadar "Anti Toroslar" denirdi. Bu ad kesin sınırları gös­teremeyecek şekilde kullanılmıştır ki, bugün bu ad kullanılmamaktadır. Uzunyayla çevresinden itibaren bu dağlar yer yer yüksekliklerini çok kaybetmişlerse de, doğuya dönerek Munzur ve Şeytan dağlarında yine yük­sek dağ özelliği kazanmışlardır. Bunların doğusunda kalın lav örtülen al­tında Toros kıvrım sistemi yapılarını bulmak güç olmuş ise de, Torosların jeolojik bakımdan devamlarını Bingöl dağlık bölgesinde ve güneyinde, daha doğuda Van gölünün kuzeyinde bulmak mümkün ol­muştur. Böylece orta Torosların doğusuna düşen ve Doğu Anadolu'nun orta bölümünde uzanan bu dağ sıralarına "Doğu Toroslar" veya "İç Doğu Toroslar" denilmektedir. Orta Toros dağ sıralarından geçen başlıca yol, Gülek Boğazından geçer. Bu boğaz Bolkar dağlarının güneydoğusunda, bugün Konya - Adana asfaltının geçtiği uzun, dar ve derin bir geçit ye­ridir. Eski çağlarda buraya "Kilikya Kapısı" adı verilmişti. Yerine göre genişliği 20 - 30 m. ve dik yamaçları olan Gülek Boğazı, pozantının gü­neybatısından Çamalan (Gülek) Bucak merkezi güneyine kadar 30 km. uzunluktadır. Asıl dar boğaz bölümü, Gülek gediği adı verilen yerde baş­lar, Çamalan köyü güneyine kadar uzanır. Boğazın denizden yüksekliği 1050 - 1150 m.'dir. İç Anadolu'yu Çukurova ve ötelerine bağlayan bu geçit, tarih boyunca başlıca akınlara sahne olmuştur.
Bir başka önemli ve işlek geçit yeri Çakıt Boğazıdır. Burası Gülek Boğazının 15 km. kadar doğusundadır. Bu boğaz, Seyhan nehrinin kol­larından olan ve şimdi Seyhan Baraj gölüne dökülen Çakıt Suyu aç­mıştır. Çakıt Boğazı, Çiftehan ve Hacıkın demiryolu istasyonları ara­sında uzanır. Boğaz dik yamaçlı, eğimli, derin bir vadi özelliğindedir. İç Anadolu'yu Çukurova'ya birleştiren yollar bu geçitten geçer. Daha doğuda Göksun ve Saimbeyli dağlık yerleri Çukurova'ya dar ve yüksek ge­çitlerden dolaşan dönemeçli yollarla bağlanmıştır.
Toros dağları yaylarının batıdaki devamına gelince, bunlar; An­talya körfezinin iki yanında uzanan ve Göller Bölgesinde birbirlerine yak­laşan dağ sıralarıdır. Bu iki yakadaki yüksek kıvrım dağlarının hepsine birden "Batı Toroslar" adı verilmiştir. Her iki yanda, yani batıdaki Teke bölgesinde ve Doğudaki İçel bölgesinde devam eden kıvrımlı - kırıklı yapıdaki dağlardır. Yükseklikleri çok yerde 2000 - 2500 m., bazı bö­lümlerinde 3000 m.'ye kadardır. Körfezin batı yakasında Yanartaş dağı, Bey dağları (3086 m.), Elmalı dağları, Boncuk dağı birbirine hemen hemen paralel olarak sıralanır, daha kuzeyde Katrancık dağı, Eğridir gölü güneyine uzanır. Bu dağ sıralarının aralarında geniş ovalar ve derin va­diler yer tutmuştur ki, iç bölgeyi kıyıya bağlayan yollar buralardan geçer. Bunlardan Antalya bölgesinin ünlü Bey dağları güneybatı - kuzeydoğu uzanan kıvrım dağlarıdır. En yüksek yeri Akdağ doruğunda 3086 m. dir. Sıradağın uzunluğu 50 km, eni 10 km.'dir. Bu dağlarda kıvrılmış olarak ikinci ve üçüncü zaman tabakaları yer tutar. Bolca yağış alan bu kalkerli dağların üst bölümlerinde pek çok sayıda irili ufaklı çanaklar vardır. Bunların bir kısmının içi zaman zaman sularla dolarak çok sayıda geçici göller belirir. Buzul devrinde dağlarda buz örtüleri de bulunmuştur. Karlı dorukları yaz boyunca uzaklardan görülür. Körfezin doğu yakasında birbirine paralel denilebilecek şekilde, Göller Bölgesine doğru birçok dağlar uzanır: Akçalı, Geyik, Dede göl Kuyucak, Erenler dağları gibi. Bunlardan Geyik dağları (2300 - 2600 m.), Göksu’nun iki ana kolu arasından Beyşehir gölüne kadar uzanan yüksek dağlar topluluğunun adı olmuştur. Burada birbiri yanında 20'den çok dağ vardır. Bu dağlar çok yerlerinde geçit vermezler. Sayıları zaten az olan boyun yerlerinin denizden yüksekliği 1700 m.'yi bulur. Buradaki Beyşehir kasabasını, Akseki üzerinden denize bağlayan çok dönemeçli bir yoldan başka yol yoktur denilebilir. Bu dağlık bölgede kireç taş­larının (kalkerlerin) çok yer tutmasına ve bu dağların yeter derecede yağış almalarına bağlı olarak, burada pek çok ve çeşitli karstik şekiller yani düdenler, obruklar, mağaralar, yeraltı dereleri, su yutan delikler, gür kaynaklar gelişmiştir. Burada dağların üstü çok yerde dalgalı düzlükler ve tepelikler görünüşündedir. Fakat hemen her yerinde dik ve sarp ya­maçlar da çoktur. Batı Torosların kuzey taraflarında Sultan dağları (1500 - 2000m.), 100 km. boyunda ve 15 km. eninde bir dağ sırasıdır. Birçok yerlerinde billuri şistelerden kıvrımlı bir yapı gösterir. Üstü dalgalı, tepelik bir gö­rünüştedir. Sultan dağlarına batıda Karakuş dağları, parçalı dağ sıraları ha­linde yaklaşır ve takriben Eğridir gölünün kuzeyinde bu dağlar birbirlerine yanaşırlar. Bu bölgenin kuzeyinde "İç Batı Anadolu Eşiği" adı ile anılan ve bir yandan İç Anadolu Bölgesinin bu yanını çevirirken, bir yandan da kollar ha­linde dağların Ege ve Marmara denizleri kıyılarına doğru açılarak uzandığı bir bölge olan dağlık arazi yer tutmuştur. Yaklaşık olarak, içine Afyon - ­Kütahya - Uşak bölgesi bunlar arasındaki yerleri almış bulunan ve basık fakat geniş bir yayılış gösteren bu eşik arazi, 1200 - 1500 m. yükseklikte olup yer yer yüksekliği 2000 - 2300 m.'yi bulan dağlar da yükselir. Bun­lardan başlıcaları Murat dağı, Emir dağıdır. Bu dağlık - eşik bölgede dağ­ların esas yapısında kıvrımlı kırıkların ve bu arada billuri şistler alan­larının türlü derecelerden payı vardır. Buradan Marmara ve Ege Bölgelerine doğru dağlar uzanır. Başlıcaları Türkmen dağları, Uludağ (2543 m.), batıya doğru Simav dağları, Alaçam dağları, Kaz dağı, Kozak dağı, Yunt dağı, Boz dağlar, Aydın dağları, Men­teşe dağları ve Honaz dağıdır. Ancak bu dağların yapılan farklıdır. Bu dağ­ların çoğu pek eski billuri şistlerden oluşmuş, yeni kırılmalara geniş öl­çüde uğramış ve çöken yerler arasında yükselerek dağ biçimi kazanmış eski kütleler alanlarıdır. Bunlardan Ege Bölgesinin dağları, burada bulunmuş olan Saruhan - Menteşe masifinin, çöken yerler ise bu bölgedeki çöküntü yerlerinde meydana gelmişlerdir. Çöken yerler ise bu bölgedeki çöküntü ova­larının ana çizgilerini veren çöküntü hendekleri olarak belirmişlerdir. İç Batı Anadolu eşiğinin doğusunda pek geniş yerler tutan İç Ana­dolu'da ise, daha çok, 800 - ı 000 m. yükseklikte düzlükler, tek tek yükselen volkan dağları ve tepelikler yer tutmuştur. Bunlardan volkan dağlarından ve şekillerinden ayrıca söz edilecektir. Kısaca belirtilirse görülür ki, Anadolu'nun kuzey ve güney bölgelerinde batı - doğu doğrultulu, birbirine paralel yüksek dağ sıralan uzanır. Bu yüksek dağ sıraları sıkışmış bir halde Doğu Anadolu'da uzandıkları gibi, Batı Anadolu'nun iç bölümünde de bir dağlık eşik biçiminde yer tutmuş olarak ve Ege ve Marmara 'ya doğru açılarak uzanan dağlar bulunmaktadır. Bütün bunların arasında her çeşit düzlüklerin yaygın olduğu ve tek tek yük­sek Volkan dağlarının sıralandığı İç Anadolu 'yu ve Güneydoğuda düz­lüklerin hakim olduğu ve Karacadağ volkanının yükseldiği Güneydoğu Ana­dolu'yu, bir tekne biçimi gösteren Trakya'yı belirtmek gerekir.


Misafir 21 Ocak 2008 20:47

Türkiye'nin Dağları

Genel olarak iç kuvvetlerin eseri olan dağlar ülkemizin farklıbölgelerinde farklıbiçimlerde karşımıza çıkarlar. Bu bakımdan bazıbölgelerimizde yan basınçlar neticesinde Alp sistemine bağlısıradağlar oluşurken, kimi yerde de sert kütlelerin kıvrılamayıp eprojenik hareketlerle yükselmesi neticesinde ortaya çıkan yüksek kütleler dağları meydana getirmiştir. Bazıbölgelerimizde ise kırıklar boyunca yüzeye çıkan lavların birikmesi ile dağlar ortaya çıkmıştır. Buna göre ülkemizde farklıbölgelerde farklı biçimde görülen dağlar sıradağlar, tekdağlar, kütlesel dağlar olmak üzere üç grupta incelenebilir.

1. Sıradağlar
Genel olarak Alpin hareketler neticesinde meydana gelen bu dağlar ülkemizde en geniş alanı kaplarlar. Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde Kuzey Anadolu (Karadeniz dağları) ve Toroslar adı altında dizi teşkil edecek şekilde uzanan bu dağlar kıyıdan itibaren birden yükselirler. Kuzey Anadolu "Karadeniz Sıradağları" dağları kıyıya paralel birkaç sıra halinde uzanır. Kıyı dağları ve iç sıralar şeklinde uzanan bu sıralar birbirinden oluk şekilli vadiler ile ayrılmıştır. Batı ve Doğu Bölümde yüksek olan dağlar orta bölümde (Yeşilırmak-Kızılırmak) arasında alçalırlar. Batı Karadeniz Bölgesinde kıyıdan içeriye doğru Küre "İsfendiyar" dağları, Bolu-Ilgaz dağları, Köroğlu dağları ve Sündikenler olmak üzere üç dağlık alan dikkati çeker. Bunlar içinde 2550 m.'yi bulan yükseltisi ile Ilgaz dağları en yüksek kesimi oluşturur. Orta bölümde kıyıkesimde yer alan dağlar, Ordu ile Kızılırmağın aşağıkeseminde Canik dağları olarak adlanır. Bunların yükseltisi yer yer 1000-1500 m.'ler arasında değişir.
İç kesimde ise Deveci ve Çamlıbel dağları daha küçük diziler halinde görülürler. Doğu bölümünde görülen dağlar yüksek ve sarp oluşlarıile dikkat çekerler. Kıyıkesimde Giresun dağları ve doğu Karadeniz dağları olarak anılan dizinin gerisinde "Güneyinde" Gümüşhane, Rize, Yalnızçam kütleleri yükselirken bunların güneyinde Otlukbeli, Mescit, Kargıpazarı, Allahüekber dağları uzanır. Derin vadi olukları ile birbirinden ayrılan bu diziler üzerlerinde çok az yerde geçitlere rastlanır. Bunların içinde en önemlileri Rize-Of arası kıyı şeridini Erzurum'a bağlayan Dağbaşıbeli,Sürmene'yi Bayburt'a bağlayan dağgeçidi, Trabzon, Erzurum transit yolu üzerinde Zigana geçididir.
Güneyde Akdeniz Bölgesinde dikkati çeken sıradağlar Toros Dağlarıolarak bilinir. Toroslar Kuzey Anadolu sıradağları gibi kıyıya tam olarak paralel uzanış göstermezler. Batı Toroslar, Orta Toroslar, Güneydoğu Toroslar-Amanus Dağları olmak üzere üç kısımda ele alınmaları doğru olur.
Batı Toroslar Antalya körfezinin kıyıları boyunca yay biçiminde uzanırlar. Kuzeyde Göller Yöresinde ise bu yaylar birbirlerine yaklaşırlar. Batı Toroslar Batıda Teke ve Menteşe Yöresinin Güneyine kadar Beydağları, Elmalı Dağları, Katrancık ve Boncuk Dağları dizisi halinde devam ederken Doğuda ise Akçalı, Geyik, Dedegöl, Kuyucak, Erenler sırası yer alır. Antalya körfezinin iki kıyısında uzanan bu dağlar tamamen kalker kayaçlardan meydana geldiklerinden çok sayıda karstik şekil (Dolin, polye, uvala, düden, mağara, yer altı deresi vb.) içerirler. Bu dağlar içinde Beydağlar'daki Akdağ zirvesi 3086 m. ile en yüksek noktadır.
Orta Toroslar ise Güneybatıda Taşeli platosu ile Kuzeydoğuda uzun yayla arasında uzanırlar. 3000 m.'yi geçen yükseltilere sahip olan bu dizi içinde Bolkar, Aladağ kütleleri ile Binboğa dağları dikkat çeker. Burada 3734 m.'yi bulan yükseltisi ile Aladağ en yüksek nokta olur. Bu dizinin Güneydoğusunda İskenderun körfezinin doğusunda Güneybatı Kuzeydoğu doğrultusunda uzanan sıra Amanuslar'dır. Torosların dışyayınıteşkil eden bu sıra Kahramanmaraşyakınlarında Doğuya doğru bükülür ve Ahır, Engizek, Malatya, Gördük, Maden, Akdağ, Muş, Aydınlı ve Bitlis Dağlarından oluşan Güneydoğu Toroslar dizinin doğu ucunu oluşturan Hakkari Dağlarında son bulur. Bu uzun dışyay üzerinde özellikle doğu uçta Hakkari kesiminde yer alan Cilo Dağı 4168 m. bulan yükseltisi en yüksek noktayı oluşturur. Burada Şemdinli, Şırnak arasında ve Hakkari kuzeyinde dik, eğimli keskin sırtlı birbirine paralel sıralar oluşturan küçük diziler içinde Karadağ, Sat, Sümbül, Samur, Altın, Tantanin gibi dağlar dikkati çeker.

2. Tek Dağlar
Bu tipe giren dağlar genelde ülkemizin iç bölgelerinde dikkati çekerler. Bu dağların teşekküllerinde volkanizma olayları kadar epirojenik hareketler sonucunda kütlesel yükselmeler ile ortaya çıkanlar yanında ayrıca aşınmaya direnç gösteren eski temele ait kayaçların yükseltilerini korumaları neticesinde görülen kütleleri de sayabiliriz. Bunlar içinde çatlaklar boyunca mağmanın yüzeye çıkmasıneticesinde ortaya çıkan volkaniklere örnek olarak İç Anadolu'nun Güneybatısındaki Erciyes, Melendiz, Hasandağı ile Doğu Anadolu Bölgemizde dikkati çeken Tendürek, Süphan, Büyük ve Küçük Ağrı ile Nemrut Dağlarısayılabilir. Ülkemizde volkanik yapıda ol mayan başlıca tekdağlar ise İç Anadolu'da Kuzey kesimde Elmadağ, İdris Dağı, İç-batı Anadolu eşiği üzerindeki Türkmen dağı, Akdağ, Simav Dağıile Uludağ, Şaphane, Murat, Honaz Dağları ve Marmara Bölgesinin Güneybatı kesimindeki Kazdağı olarak belirlenir.

3. Kütlesel Dağlar
Bu dağlar Doğu Anadolu Bölgemizde çoğunluktadır. Teşekküllerinde Alpin hareketlerinin rolü büyüktür. Bunlar yan basınçlar kıvrılma ve kırılmalar ile şekillenmiş kütlelerdir. Şerafettin Dağları, Şakşak Dağları, Karasu-Aras Dağları bu tipe örnek olarak gösterilebilir. Bu dağlara ayrıca Ege Bölgesinde dikkati çeken Madra, Kozak kütleleri ile Aydın Dağları, Bozdağlar ve Manisa Dağı kütleleri ilave edilebilir. Bu kütleler bölgenin yapı hatlarına uygunluk gösterip yükselmiş blokları horstları oluştururlar. Ayrıca İçbatı Anadolu eşiği üzerinde Güney kesimde görülen Sultan Dağları da kütlesel dağlara örnek olarak gösterilebilir.


Misafir 30 Mayıs 2008 17:59

TÜRKİYE’NİN DAĞLARI
Türkiye’deki dağlar orojenik hareketlerle ve volkanik olaylar sonucu oluşmuştur.
1) OROJENİK HAREKETLERLE MEYDANA GELEN DAĞLAR:
(Oro-Dağ, Jenez-Oluşum Orojenez > Dağ oluşum hareketleri ). Sıra dağlar genellikle derin denizlerde biriken tortulların, yan basınç oluşturan kıta hareketleri sonucu, kıvrılarak yükselmesi ile oluşmuştur. Ya da kırılarak yükselmesi sonucu oluşmuştur.
a-Kıvrım Dağları: Bu dağlar esnek tabakaların kıvrılarak yükselmesi sonucunda oluşmuşlardır. Türkiye’deki kıvrım dağlarını Apl-Himalaya kıvrım sistemi içinde düşünüyoruz.
Türkiye’nin bulunduğu yerde Tetis Jeasanklinali vardı. Bu deniz küçülerek 3. zaman ortalarına kadar varlığını devam ettirmişdir. Bu jeosanklinal, etraftan dış kuvvetlerin getirdiği materyallerle dolmuş ve kalın tortul tabakalar oluşturmuş,daha sonra bu tortul tabakalar kıvrılarak yükselmiş, böylece Alp-Himalaya kıvrım sistemi oluşmuştur. Ülkemizdeki Kuzey Anadolu Dağları ve Toroslarda, bu kuşak içersinde olup, kalker tabakalarının kıvrılmasıyla oluşmuştur.
Kuzey Anadolu Dağları ve Toroslar; Van gölünün kuzeyinde birleşirler. Bunlar oluşumlarını 3. zaman sonlarında, bugünkü şekillerini de 4. zaman başlarında Anadolu’nun toptan yükselmesiyle kazanmıştır.
b-Kırık Dağları: Kıvrılma özelliğini kaybetmiş olan tabakalar kırılmaya uğrarlar. Böylece fay hatları oluşur. Fay hatları boyunca, bazı kısımlar çökerken, bazı kısımlarda, yüksekte kalırlar. Çöken kısımlara GRABEN, yükselen kısımlara HORST denir. Bunlara örnek Ege’deki Horst-Graben hattı verilebilir. Kazdağı, Kozak D. Yunt Buzdağlar, Aydın D., Menteşe D. horstlara örnektir.
2) VOLKANİK DAĞLAR
Volkanik dağlar, yerin derinliklerinde bulunan kızgın, erimiş ve basınç altındaki magmanın yeryüzüne çıkmasıyla oluşur. Ülkemizdeki volkanik faaliyetler III. Zamanda yoğun olarak görülmüştür. Bu faaliyetler sonucu kırıklar boyunca magma yeryüzüne akmış ve volkanik araziyi oluşturmuştur. Volkanik dağları şu şekilde sıralayabiliriz.
a) Doğu An. Bölgesi Volkanları: Bu dağlar Van gölünün kuzeyinde bir fay hattı üzerinde yer almıştır. Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı dağı bu dağ sırasının kuzeydoğu ucunda yer alır.
Ağrı Dağı: 1203km2’lik alan içersinde kuruludur. İki kütle halindedir.Küçük Ağrı 3896cm yük.Büyük Ağrı ise 5137m yüksekliğe sahiptir.
Tendürek Dağı: Yüksekliği 3533 m’dir Çaldıran ilk Doğu beyazıt arasında bulunur.
Süphan dağı: Yüksekliği 4058 m’dir (Bitlis)
Nemrut Dağı: Bitlis de yer alır. Van gölü varlığını bu dağa borçludur.Nemrut Dağı şimdiki görünümünü son volkanik patlama ve çökmeden sonra kazanmıştır.son patlama sonucunda dağın tepe noktası yok olmuş ve krater olmuştur. Birkaç kraterin birleşmesiyle Kalderalar oluşmuştur.
Ayrıca Kargapazarı, Dumlu ve Bingöl dağları volkanik yapılı dağlardır.
B)İç Anadolu bölgesi Volkan Dağları :
Erciyes: 3917m dir. Bu dağ, İç Anadolu’nun en yüksek dağıdır. Erciyes dağının oluşumu birkaç aşamalıdır. Yamaçlardan merkezden çevreye doğru yayılan kırık hatları vardır. Doruk kesimlerinde sirkler ve buzullar vardır. Erciyes Kayseri ve Develi için su deposu görevini görür.Yurdumuzun başlıca kayak ve kış turizmi merkezleri arasındadır.
Hasan Dağı:
Aksaray da yer alan bu dağ bir volkan konisidir. Ayrıca: yine Aksaray’da yer alan
Melendiz Dağı, Karapınar yakınlarında
Karacadağ ve Karadağ genç volkan konileridir.
İç Anadolu’da Ürgüp-Nevşehir çevresinde tüfler ve tüflerin sıkışmasıyla oluşan kayaçların yer aldığı bir volkanik arazi yer alır. Bunların üzerinde Peribacaları bulunur. Karapınar (Konya) çevresinde volkanik arazi üzerinde oluşmuş göller vardır. Bunların en tanınmışı Meke Tuzlası dır.

C) Ege Bölgesi Volkanları:
Kula çevresinde yoğunlaşmıştır. Genç Kula volkanlarının 70 kadar konisi vardır. Bunlar fazla yüksek değildirler. Koyu renkli volkanik materyallerin yaygın olmasından dolayı yöreye halk arasında yanık arazi de denir.
D) Güneydoğu Anadolu Bölgesi Volkanları:
Bunlardan en tanınmışı 1957 m yüksekliğindeki Karacadağ’ dır. Karaca dağdan lavlar geniş bir alana yayıldığından yayvan biçimine sahip olan bu dağ halk arasında kalkan biçimli volkan olarak adlandırılıyor.
Bunlardan başka ;Köroğlu Dağı, Işık Dağı,diğer volkan dağlarıdır.
DAĞLARIN TÜRKİYE’DEKİ COĞRAFİ DAĞILIŞI
Kuzey Anadolu Dağları: Bu dağlar Alp sisteminin Türkiye’deki kuzey kanadını oluşturur. K.An. Dağ., Karadeniz Bölgesinde iki sıra halinde uzanır. Kıyı yakınındaki sıra dağlar Küre, Canik, Giresun, Gümüşhane, Kalkanlı, Trabzon ve Rize dağlarıdır. Giresun, Rize dağlarına Doğu Karadeniz dağları da denir. Doğu Karadeniz dağları dik yamaçlı yüksek dağlardır. Bu nedenle ulaşım iç kesimlerle Kalkanlı ve Kop geçitleriyle sağlanır.
Bu sıra dağlar kuşağının gerişimde batıdan doğuya doğru ikinci kuşak vardır. Bunlar Köroğlu, Ilgaz,Deveci, Yıldız,Çimen,Kop, Mescid ve yalnız Çam dağları.
Güney Anadolu Dağları :
Bunlara Toros dağları da denir. Alp kıvrım sisteminin güney kanadına dahildir. Üç kısımdan oluşur.
1) Batı Toroslar: Antalya körfezinin her iki tarafına doğru iki kuşak halinde uzanır. Batıda Ak dağlar, ve Boz dağlar, doğuda Sultan, Dedegöl ve Geyik dağları.
2) Orta Toroslar: Antalya körfezinin doğusunda kıyıya paralel uzanır. Bolkar Dağları,Aladağlar, Tahtalı Dağları, Binboğa Dağları.
İskenderun körfezinin hemen doğusunda Nur(Amanos) dağları uzanır.
Güneydoğu Anadolu Dağları:
Torosların uzantısı olduğundan bunlara Güneydoğu Toroslar denir. Bu kuşak üzerinde Malatya Dağları, Genç D., Bitlis D., Hakkari D. bulunur. En yüksek noktayı Cila D.(Uludoruk) (4135).
Doğu Anadolu Dağları:
Bu bölgedeki dağların büyük bir kısmı Orta Torosların devamı olan sıradağlardır Bunlar: Tahtalı D, Mercan D, Karasu D., Aras Dağı’dır. Allahu’ekber D.ise K.An. Dağlarının uzantısıdır. Ayrıca Şerafettin Dağı Bingöl D., Şakşak Dağı ve Kargapazarı D. bulunur.
Ayrıca volkanik dağlar vardır: B. ve K. Ağrı, Tendürek, Süphan ve Nemrut
İç Anadolu Dağları: Bölgede sıradağlar azdır. Sundiken ve Sultan Dağları sıradağlara örnektir. En dağlık kasım bölgeleri doğu kısmıdır. Tecer, Çamlıbel, Hınzır ve Akdağlar buradadır. Ayrıca Ankara ve çevresinde İdris D. Elmadağ ve Ayas Dağı volkanik Dağları; Erciyes, Melendiz, Hasan D. Karadağ ve Karacadağ.
Batı Anadolu Dağları:
Horst şeklindeki dağlardır. Kuzeyden güneye doğru Madra D. Yunt D. Bozdağlar ve Aydın Dağlardır.
Muğla yöresinde KB-G.D yönünde uzanan dağ sıralarından oluşan Menteşe Dağları yer alır. Kuzeyde Kaz dağları ve Biga Dağları bulunur. İç kesimlerde, Sandıklı, Eğrigöz ve Murat D. gibi yükseltiler bulunur Bursa’daki Uludağ eski bir volkanik kütlenin yüzeye çıkmasıyla oluşmuştur. Ülkemizin en önemli kış turizmi merkezlerindendir.
Dağların Doğal Ortam ve Ek. Faaliyetler üzerindeki Etkileri
Dağlar: İklim, toprak oluşumu, bitki örtüsünün dağılışı, yerleşme ve ekonomik faaliyetler üzerinde etkili olmaktadır.
Yükseklere çıkıldıkça, iklimin soğumasına bağlı olarak bitki örtüsü farklılıklar gösterir. Vadilerin iç kesimleri ile kuzeye ve güneye bakar yamaçları arasında farklı bitki toplulukları bulunmaktadır.
Yüksek ve engebeli olan dağlık sahalar genel olarak tarımın yapılmasını, yerleşmenin kurulmasını ve yol yapımını güçleştirir.Fazla yağış alan dağlık sahalar, önemli ölçüde akarsuların beslenmesini sağlar.
Dağlarda bulunan yerleşme şekilleri ve buralardaki insanların tarımsal faaliyetleri ovalara göre farklıdır


Misafir 5 Haziran 2008 10:45

Türkiye Dağlarının Oluşumu

Genel olarak ifade edersek, Türkiye’deki dağlar iki farklı süreçle oluşmuştur. 1) Kuzey Anadolu Dağları ve Toros Dağları gibi sıradağlarımız; Tetis / Paratetis Denizinin, Afrika plakasının Avrasya plakasına hareketiyle sıkıştırılması sonucunda denizin tabanında var olan binlerce metre kalınlığındaki çökel tabakalarının yükselerek dağ haline dönüşmesiyle oluşmuştur. Bu dağ oluşumu sırasında, Tetis'in -600 m ve daha derindeki kireç ağırlıklı çökelleri kireçtaşları haline dönüşürken, şelf bölümü ve kıta yamacındaki çökeller ise kumtaşı/kireçtaşı/konglomera tabakalarının ardalanmasından oluşan flis kayaçlarına dönüşmüştür. Tetis denizinin tabanında, deniz altı volkanizmasıyla oluşan volkanik kayaçlar ise bu sıradağların içinde/arasında yer alan ofiyolit adi verilen yeşil kayaçlara dönüşmüştür (Bu dağlar, Tetis'in yavaş yavaş karalaştığı 130 Milyon-24 milyon arasında oluşmuştur).

2) Tetis karalaştıktan sonra, kara volkanizmasıyla oluşan tek dağlar; Miyosen (24 milyon-5.5 milyon yılları arasındaki dönem), Pliyosen (5.5 milyon-1.8 milyon arasındaki dönem) ve Kuvaterner'de (1.8 milyon - günümüz arasındaki dönem) jeolojik dönemlerinde magmanın kırıklar boyunca yeryüzüne çıkarak üst üste birikmesiyle oluşmuştur.Bunlar; Doğu ve GD Anadolu’daki dağlar (Ağrı, Süphan, Nemrut, Cilo, Karacadağ vb) ve iç Anadolu’daki dağlar (Erciyes, Hasan Dağı, Melendiz Dağları vb) ve Ege’deki bazı tek dağlar (Asi Tepe Yağcı Dağ, Yamanlar Dağı vb) bu gruba girerler.

3) Türkiye’nin eski masiflerini oluşturan en eski dağlar; Bunlar, yaşını bilemediğimiz çok eski denizlerde oluşan çökellerin çok eski jeolojik dönemlerdeki plaka hareketleriyle kapanarak yükselerek dağ haline dönüşmesiyle oluşmuşlardır. Oluşmalarından sonra meydana gelen yani dağ oluşumu hareketleri sırasında yeniden tektonizma geçirdikleri için ultra-metamorfik kayaçlara dönüşmüşlerdir. Bunlar; İstiranca dağları (Istiranca Masifi), Kazdağı (Kazdağı Masifi), Uludağ (Uludağ Masifi), Boz Dağlar/Aydın Dağları (Menderes Masifi) vb gibi.


asla_asla_deme 11 Aralık 2009 22:20

Türkiye'de dağlar çok geniş bir alan kaplar. Dağ; çevresine göre 500 m. Ve daha yüksek kabarıklıklardır. Bazıları tek bulunurken bazıları da sıradağlar şeklindedir.
Oluşumlarına göre dağlar ikiye ayrılır.
  1. Orojenik hareketlerle oluşan Dağlar:
    Orojenez dağ oluşumu demektir. Yan basınçla sıkışan yerkabuğu plakaları kıvrılarak ya da kırılarak engebe kazanır ve sıradağlar oluşur. Ülkemizde orojenez iki şekilde görülür
    1. Kıvrılma ile:
      Orojenez sonucu esnek tabakalar kıvrılarak yükselir ve sıradağlar oluşturur. Ülkemizdeki dağlar Alp-Himalaya orojenezi sonucu oluşmuştur. Kuzey Anadolu ve Toros Dağları bu şekilde oluşmuştur. Kıvrılma sonucu yüksekte kalan kubbemsi kısımlara Antiklinal, alçakta kalan çanaksı yapıya ise Senklinal denir. Bu oluşumda da bazen kırılmalar dolayısıyla senklinaller boyunca fay hatları oluşabilir.
    2. Kırılma ile:
      Orojenez sonucu sert tabakalar kıvrılmaz kırılır. Böylece yükselen kısımlar (Horst) sıradağları oluştururken, Alçalan kısımlar Çöküntü ovalarını (Graben) oluştururlar. Horst ve Grabenler arasında ise kırıklar (Fay Hatları) bulunur. Bu yüzden buralar hem deprem alanlarıdır hem de kaplıca kaynaklarının sık görüldüğü yerlerdir. Ege bölgesinde kıyıya dik uzanan dağlar bu şekilde oluşmuşlardır.
  2. Volkanizma ile oluşan dağlar: Yerin derinliklerindeki mağmanın yerkabuğunun zayıf ve çatlak kısımlarından yer üstüne çıkmasıyla oluşan genelde tek dağlardan ibaret olan dağlardır.
Not: Volkanik sahalar mineralce zengindir. O yüzden tarım arazileri de çok verimlidir. Ayrıca maden bakımından da zengin alanlardır.



Saat: 09:43

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık