Cahit Külebi Cahit Külebi (1917 - 1997) 20 Aralık 1917'de Tokat’ta doğdu, 20 Haziran 1997 tarihinde Ankara’da öldü. Sivas Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Antalya lisesi'nde, Ankara Devlet Konservatuvarı'nda, Ankara Gazi Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı. Milli Eğitim müfettişi oldu. İsviçre’ye kültür ataşesi ve öğrenci müfettişi olarak atandı. Yurda dönünce Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettişliği ve Kültür müsteşar yardımcılığı görevlerinde bulundu. 1972'de emekliye ayrıldı. 1983 yılına kadar Türk Dil Kurumu'nda çalıştı. 1976'dan sonraki dönemde Türk Dil Kurumu Genel Yazmanı’ydı. İlk şiirleri "Nazmi Cahit" takma ismiyle 1938'de Gençlik dergisinde yayınlandı. Daha sonra Varlık Dergisi'nde yayınlanan şiirlerinde de aynı imzayı kullandı. 1950-1954 arasında Sokak, İnsan, Türk Dili, Yaratış, Kültür Dünyası gibi dergilerde çıkan şiirleriyle ünlendi. İlk şiir kitabı "Adamın Biri" 1946'da yayınlandı. 1949'da çıkan ikinci kitabı "Rüzgâr"da Orhan Veli şiirine yaklaştığı dikkat çekti. "Atatürk Kurtuluş Savaşı'nda adlı eseri, Nevit Kodallı'nın "Atatürk Oratoryosu"na temel oluşturdu. 1940 sonrasında başlayan şiirimizin yenileşmesi hareketinde kendine özgü bir yeri var. Rahat anlatımı, içtenlik ve duyarlılığıyla ilgi çeken titiz bir şiir işçisi. ESERLERİ ŞİİR:
ŞİİRLERİ VE YAZIN YAŞAMI Cahit Külebi, "ilk şiirlerini daha lise öğrencisiyken, Sivas Erkek Lisesi'nin Toplantı adlı dergisinde yayımlamış, Yücel dergisinde 'Sivas Erkek Lisesi-Ahmet' imzasıyla bir şiiri çıkmıştır (Mayıs 1935). İstanbul'a geldikten sonra Gençlik dergisinde Mahmut Cahit imzasıyla iki, Nazmi Cahit imzasıyla da iki şiiri yayımlanmıştır. Daha sonra Cahit Erencan adıyla Sokak, Gençlik ve Varlık dergilerinde de şiirleri çıkmıştır. Bir ara babasının aile adı Gullebi'den yararlanarak Külebi adını kullanmaya başlamış, Külebi'yi sonradan soyadı olarak tescil ettirmiştir." Külebi 1940 Edebiyat hareketi içinde etkin bir rol oynamamasına, hiçbir gruba ve eğilime katılmamasına rağmen şiirini kabul ettirmiştir. |
Cahit Külebi, Türk şairi (1917 - 1997). Tokat'ta dünyaya gelen Cahit Külebi Sivas Lisesi'ni (1936), sonra İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu'nun Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1940). Antalya Lisesi'nde, Devlet Konservatuarı'nda ve Ankara Gazi Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı (1942-1956). Milli Eğitim Bakanlığı başmüfettişliğinde, İsviçre bölgesi öğrenci müfettişliği ve kültür ataşeliğinde bulundu (1956-1964). Emekliye ayrıldığı 1973 yılına kadar, gene bakanlık başmüfettişliği (bir ara kültür müsteşarı yardımcılığı) yaptı. Aynı yıl Türk Dil Kurumu Yayın ve Tanıtma Kolu başkanı, 1977'de de TDK Genel Yazmanı oldu. Cahit Külebi 1997 yılında öldü. Sanatı ve Kişiliği Külebi, İkinci Dünya Savaşı yıllarında gelişen şiir akımlarının etkisi altında eser vermeğe başladı. Ayrı kaynaklardan beslenen ve değişik amaçlar güden bu akımlardan esinlenmekle birlikte kendine özgü bir bireşim yapmayı bildi. Hem halk edebiyatının, hem serbest şiirin tekniklerinden yararlandı. Yurt güzelliklerini çarpıcı yalınlığıyla yansıtmağa çalışırken Anadolu insanının acılı yaşamını da aynı yalınlıkla yansıtmaktan geri kalmadı. Anadolu gerçeğini uzak geçmişlerden günümüze kadar gelen çizgisi içinde, bakımsızlığı, çorak ovaları, eşkıyası, keskin rüzgârları, odun ve tuz taşıyan kağnıları, gezgin satıcıları, köylüleri, çiftçileri, balıkçıları, hamalları ve çobanlarıyla gönül tellerini inleten bir hava içinde dile getirdi. Külebi'nin şiiri bütün yalınlığı ve gerçekçiliğinin yanı sıra sevgiye, dostluğa ve kardeşliğe dayanır. Daha doğrusu yansıttığı gerçeklerin üstünde bu duygular tüter. Bunun sonucu olarak o barışçı, insancı dünya görüşüyle yüzyılımıza damgasını vuran kötülüklere de karşı çıkar. Bu görüşün belirgin örneği olan Atatürk Kurtuluş Savaşı'nda adlı eseri, seslendirilerek (Nevit Kodallı) oratoryo haline getirilmiştir (Atatürk Oratoryosu). Cahit Külebi Şiirleri CEBECİ KÖPRÜSÜ Cebeci köprüsünün üstü ***** YURDUM 1917 senesinde ***** ANLARSIN Bir gece habersiz bize gel ***** RÜZGAR Şimdi bir rüzgâr geçti buradan |
Cahit Külebi Şiirleri Sivas Yollarında Sivas yollarında geceleri Katar katar kağnılar gider Tekerleri meşeden. Ağız dil vermeyen köylüler Odun mu, tuz mu, hasta mı götürürler? Ağır ağır kağnılar gider Sivas yollarında geceleri. Ne, yıldızlar kaynaşır gökyüzünde, Ne, sevdayla dolup taşar gönüller, Bir rüzgar eser ki, bıçak gibi El ayak şişer. Sivas yollarında geceleri Ağır ağır kağnılar gider. Kamyonlar gelir geçer, kamyonlar gider Toz duman içinde, Şavkı vurur yollara, Arabalar dağılır şöförler söğer, Sivas yollarında geceleri Katar katar kağnılar gider. İstanbul Kamyonlar kavun taşır ve benBoyuna onu düşünürdüm, Kamyonlar kavun taşır ve ben Boyuna onu düşünürdüm, Niksar'da evimizdeyken Küçük bir serçe kadar hürdüm. Sonra âlem değişiverdi Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak. Sonra âlem değişiverdi Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak. Mevsimler ne çabuk geçiverdi Unutmak, unutmak, unutmak. Anladım bu şehir başkadır Herkes beni aldattı gitti, Anladım bu şehir başkadır Herkes beni aldattı gitti, Yine kamyonlar kavun taşır Fakat içimde şarkı bitti. |
Günler Bana Bir Hikaye Anlattı Geçen gün bir kadın gördüm, Kucağında bir çocuk vardı. Yüzü kehribar rengindeydi. Ne oldu sana bebek dedim Noldu da böyle zayıfladın? Çocuk yüzüme bakıp güldü. Geçen gün bir çocuk gördüm Yüzü kehribar rengindeydi. Geçen gün bir gelin gördüm Gelinin yüzü gül rengindeydi. Kocasının koluna asılarak gider. Ne oldu gelin sana dedim, Noldu da böyle güzelleştin? Gelin yüzüme bakıp güldü. Gözleri zeytin rengindeydi. Çok güvenme haline gelin dedim Bir gün gelir sen de anlarsın. Dünya dediğin şeker şerbet İçi başka dışı başkadır. Bir gün şu kadına dönersin, Dönersin de sonra ağlarsın. Çok güvenme haline gelin dedim. Geçen gün bir adam gördüm Bir şeyden korkar gibiydi. Kim korkuttu adam seni dedim Herif yüzüme bakıp güldü, Geçen gün bir adam gördüm. Dayanamıyorum onların haline Yüreğime oklar saplanıyor. İstiyorum ki kadınlar her zaman Vefalı, iyi, sıcak, Erkekler sağlam yapılı, çalışkan, Çocuklar tosun gibi, İstiyorum ki pırıl pırıl olsun Dünyamızın günleri. Ne çare evdeki hesap Çarşıdakine uymuyor İnsanlar bol bol laf ediyor ya Yine de işlerine Akıl fikir ermiyor. Bizim bir dünyamız var ki İstesek güzel olur, Denize gisek balık gibi Yumuşar kemiklerimiz, Güneşin altında otursak Isınır dinleniriz. Bizimdir rüzgarı, ağacı, meyvesi Bizimdir dostluğu, kardeşliği, sevdası. Ama biz insanoğulları Babadan mirasa konmuşuz Her gün bir taşını söker atarız Hele bir işimize elversin Tozu dumana katarız. Ama biz insanoğulları Babadan mirasa konmuşuz. Cahit Külebi |
Cahit Külebi 1917 - 1997 ATATÜRK'E AĞIT Edirneden Ardahana kadar Bir toprak uzanır, Boz kanatlı üveyikler üstünden uçar Ardahandan Edirneye Edirneden Ardahana kadar. Kopdağında akar bir çeşme var Serçe parmak kalınlığında suyu Haram etmiş gece gündüz uykuyu Akar da akar. Samsunun evleri denize bakar Sokakları yosun içinde; Çaparlar, takalara, mavnalar, Bilyalar gibi suyun yüzünde Bir iner bir kalkar. Kazovadan bir yar sevdim Adamı günaha sokar. Savaştepe köprüsünden geçen tirenler Sel olur İzmire akar. İzmirin denizi kız, kızı deniz Sokakları hem kız hem deniz kokar. Bu toprak bizim yurdumuzdur Deli gönül yücesine çıkar, Bir üveyik olur uçar gider Ardahandan Edirneye Edirneden Ardahana kadar. Amasya'ya benzin yüklü bir yaylı geldi Yağmurlu bir günde. Devrisi gün silâh çattılar Candarmalar hükümetin önünde, Kemal Paşa çıkageldi Bir alevdir aldı gitti yurdumuzun gönlünde, Çorap gibi söküp attı Düşmanları ordumuzun önünde. Bu ne inançtır ki Gazi Paşa! Atının teri kurumadan Sürüp gittin yeni yeni savaşların peşinde! Davullar zurnalar döğende Ben seni hatırlarım! Binip tirene gezende Ben seni hatırlarım! Tam iki yaşındaydım Düşman İzmire girende! Ben de gelecektim ama anam koymadı. Küçüksün oğul dedi. Ben giderim ana bırak dedim. Gideceğin bu yol dedi. Şimdi büyüdüm sürüp geldim Felek koydun ise bul dedi Cahit Külebi |
ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞINDA Ne bulutlar gitti, ne padişahlardan bir haber geldi. Kemal Paşa derler bir yiğit vardı. Bu sefer de millet türkülerle Kemal Paşaya haber saldı. V Kemal Paşa, yenilmez yiğit, şanlı komutan! Savaş girer gibi yetiş bize! Yetiş bize, çöllerde bile olsan! İnanç doldur, güç doldur içimize! Bin kere yurdumuzu kurtaran! Bir görseydin ağlardın hâlimize! Kuşun kanadında türküler Kemal Paşanın gönlüne vardı, Cevabından önce kendi geldi. VI Bir gemi yanaştı Samsuna sabaha karşı Selâm durdu kayığı, çaparı, takası, Selâm durdu tayfası Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman Duman değildi bu! Memleketin uçup giden kaygılarıydı. Samsun limanına bu gemiden atılan Demir değil! Sarılan anayurda Kemal Paşanın kollarıydı. Selâm vererek Anadolu çocuklarına Çıkarken yüce komutan Karadenizin hâlini görmeliydi. Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar Kalktı takalar, İzin verseydi Kemal Paşa Ardından gürleyip giderlerdi. Erzuruma kadar. Bu ne inançtı ki, Kemal Paşa Atının teri kurumadan Sürüp geldin yeni yeni savaşların peşinde VII Bir selâm gibi gitti Erzuruma, Bin selâm gibi geldi Sivasa Erzurumdan. Dağlar alçaldı yol vermeğe, Temizlendi ılkımından karından. Analar bacılar yola döküldü, Cephane taşıdı arkasından. Irmaklar suyundan faydalattı, Ağaçlar daldasından. Yer gök inledi bir yol daha Kurtuluş savaşından. ............................................. Düşman koymuş meydanları kaçıyordu. XI Kattı Kemal Paşanın ordusu düşmanı uğruna Pişman eti anasından doğduğuna. Çevirdi Sakarya, çevirdi süvariler, Veryansın etti topçu, Veryansın etti piyadeler. Kattı Kemal Paşanın ordusu sürdü gitti, Yetiştikçe vurdu düşmana. Hayın düşman sarhoş gibi sallana sallana On beş günde İzmiri dar buldu, Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu. Kaçtı gemiler. Alnı sargılı, kolu sargılı, boynu sargılı, Ahmetler, Bekirler, Aliler, Mahmutlar, Kâzımlar, İsmailler Peşlerinden yettiler, Diz çöküp Kordonboyuna Ta yürekten çekip tetiği Gemilere yaylım ateş ettiler. Bu ne inançtı ki, Gazi Paşa! Atının teri kurumadan Sürüp gittin yeni yeni savaşların peşinde. XII Sana borçluyuz ta derinden! Çünkü yurdumuzu sen kurtardın, Hasta, yorgun düşmüştük, Yaralarımızı iyice sardın. Yiğittin, inanç doluydun yapıcıydın, Sanatkârdın, denizler kadar engin; Kimsenin görmediğini görürdü Sevgiyle bakan gözlerin. Dedin ki: Bu millet, bu büyük millet Yüzyıllar boyunca geri kalmış; Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz Her yanından yaralar almış. Dedin ki: Bir güzel savaşmalı Kurmak için yeniden; Bilgiyle, inançla, çoşkunlukla "Öğün, çalış, güven!" Sana borçluyuz ta derinden! Işığısın bu yurdun. Dilimizi, ulusallığımızı öğrettin bize, Çünkü cumhuriyetimizi sen kurdun. Hürriyeti sen yaydın içimize, Halkçıyız dedin halk içinden, İnançta hür yetiştirdin bizi, Borçluyuz sana ta derinden! Devrimlerle yüceltti, çok yüceltti, Bu milleti temiz ellerin. Sana borçluyuz ta derinden En büyüğü Mustafa Kemallerin! Cahit Külebi Cahit KÜLEBİ |
MUSTAFA KEMAL'İN MANGASI Askerler geceyi beklediler, Bozkır gecesini!... Sıcak toprak üstünden Bir buğu yükseliyordu. Yıldızlara baktı Hasan Çavuş, Dedi: "Emme de parlak bu gece" Bir sigara yaktı. Mangasından tekmil getirdi Memiş Onbaşı: Aydınlı İsmail'in bacağında sızı varmış, Tireli Hüseyin sabaha kadar uykusuz kalmış. Bodur Ali ah diyor bir memlekete gitsem, Yine hafiften bir türkü tutturmuş, Giresun'lu Rüstem Tüfeği elinden düşmez Bergama'lı Ahmet'in, Avrat, tüfek, at, Namus sözüdür, diyor, Büyük taarruz bir an önce başlasın istiyor. Az ötede Mustafa Kemal'in Çadırı Gecede bir gümüş ehram gibi pırıldar. Kapısında bir nöbetçi Kulak vermiş içerdekileri dinliyor. Silâh sesleri duyar gibi Ürperiyor yağız teni Kulakları pusuda bir kaplan gibi dikilmiş, Düşünüyor Büyük Taarruzun neticesini!... "Mustafa Kemal"i gördüm, Bir şeyler süzüldü ışık ışık içime. Daha dağ, daha kaleyim. Bir başlasın top sesleri hele, Afyon'a girmezsek iki saatte, Öleyim" diyor... Mustafa Kemal'in mangasında, Korkudan eser yok Günlerdir yarı aç, yarı tok Bir kaşık tuzu bulunsun diye vatan macerasında, Paşalar Paşanın kumandasında Zaferden zafere koşuyor Cahit KÜLEBİ |
Cahit Külebi YAKINMA Bir halin var seviyorum Küçük ellerinden daha çok Bir halin var özlüyorum Sıcak dudaklarında yok Yıldızlı gözlerinde ayrı ufuk Bir halin var düşünüyorum Bir halin var gülüyorum Arsız burnunda çocuk Bir halin var çok üzülüyorum. CAHİT KÜLEBİ |
Cahit Külebi Şiirleri Hikaye Senin dudakların pembe Ellerin beyaz, Al tut ellerimi bebek Tut biraz! Benim doğduğum köylerde Ceviz ağaçları yoktu, Ben bu yüzden serinliğe hasretim Okşa biraz! Benim doğduğum köylerde Buğday tarlaları yoktu, Dağıt saçlarını bebek Savur biraz! Benim doğduğum köyleri Akşamları eşkıyalar basardı. Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem Konuş biraz! Benim doğduğum köylerde Şimal rüzgarları eserdi, Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır Öp biraz! Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin! Benim doğduğum köyler de güzeldi, Sen de anlat doğduğun yerleri, Anlat biraz |
2 ek Cahit Külebi |
Saat: 15:13 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık