MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Tıp Bilimleri (https://www.msxlabs.org/forum/tip-bilimleri/)
-   -   Neoplazi (https://www.msxlabs.org/forum/tip-bilimleri/198183-neoplazi.html)

volture 9 Eylül 2008 17:05

  • 1.Neoplazinin Genel Özellikleri;
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.
  • Kanser tüm malign tümörlere verilen addır. Amerika Birleşik devletlerinde (ABD) ikinci en sık ölüm nedenidir.Her yıl 1.380.000 yeni vaka görülmektedir. 900.000 ‘i non melanotik deri kanserleridir. Ki bunlar yassı hücreli karsinom ve bazal hücreli karsinomdur. Erkeklerde en sık akciğer kanseri görülmekte bunu prostat,kolon,pankreas izler. Akciğer kanserinin % 90 nedeni sigaradır. Kadında ise akciğer kanseri,meme ,kolon,pankreas ve over kanseri sıktır.Uterus Kanserleri azalmıştır. Bunun da nedeni Pap smear ile taramanın yapılıp jinekolojik kanserlerin tanısının erken dönemde konulması olmuştur. Buna rağmen ayrıca dünyada kanser sıklığı değişkendir.
  • 2. Tanım;
  • Neoplazm yani tümör herhangi bir sınırlanma veya sonlanma göstermeyen konak canlının kontrol mekanizmalarının etkisinde kalmayan,hızlı,sınırsız ve anormal bir hücre çoğalması ile karakterlidir.Çoğu neoplazmlar tek hücrenin neoplastik transformasyon sonucu klonal çoğalması ile olur. Transformasyon kimyasal,fiziksel,veya biyolojik ajanlarla direk ,indirek olabilir.Neoplastik hücreler hücrelerin bazı özel fonksiyonlarını yitirip yeni biyolojik özellikler kazanmasıyla ortaya çıkar. Özellikle otonom,kontrol edilemeyen büyümedir.Neoplastik hücreler kalıtsal biyolojik özelliklerini yeni hücrelere aktarırlar.Neoplazmların sınıflandırılmasında 3 yöntem kullanılmaktadır.Bunlar
  1. Biyolojik davranışa göre ;a).Benign b) Malign Benign; daha az otonom,genelde invazif değil metastaz yapmaz,yeterli tedavi ile zarar vermez. Malign tümör ise otonomisi fazla,invazyon ve metastaz yapar,tedaviye dirençli olabilir ve ölüme neden olur.Kanser malign neoplazmdır. Anaplazi kanser hücresinin karakteristik özellğidir. Normal yapısal ve fonksiyonel özelliklerini kaybeder. Andifferensiye hücre de denir.
  • OMA eki tümör anlamına gelir. Genelde benign tümör anlamındadır. Örneğin;Lipom, Fibrom, Osteom. Bazen oma ekine rağmen tümör malign karakterdedir. Bu tümörler;melanom,hepatom,seminom,disgerminom. Bazen ise tümör olmasına rağmen sonu oma ile biten lezyonlar vardır. Bunlar ise;Hematom,granulom,hamartom gibi örneklerdir.BLASTOM embryonik hücre kökenli olduğunu gösterir. Nöroblastom, Retinoblastom gibi.
  • 2) Histogenetik sınıflandırma; Tümörün köken aldığı doku veya hücre tipine göre yapılan sınıflamadır.Buna göre;a) Epitelyal b) Mezenkimal c) Hematopoetik d) Sinir Dokusu
  • 3) Morfolojik Özelliklerine göre;Makroskopik özelliğe göre;Polipoid,ülseratif ve diffüz
  • Milroskopik özelliğe göre; Papiller foliküler gibi.
  • Onkoloji tümör bilimidir. Tümörün etiyolojisi ve patogrnezi yanı sıra tedavi ile ilgilenir.
  • Bazı hücresel proliferasyonlar neoplaziden ayrılmalı. Hiperplazi dokunun birim alanına düşen hücre miktarında artıştır. Metaplazi,matür bir hücre tipinin birbaşka matür hücre tipine dönmesidir. Bu bir adaptif cevaptır. İnflamasyon veya anormal stimulusa karşı ve sıklıkla reversibldir. Displazi ise anormal atipik hücresel proliferasyondur,genelde reversibldir,bazen tümöre prekürsör bir lezyon olabilir.
  • BENİGN-MALİGN TÜMÖR BİYOLOJİK KARAKTERLERi
  • Tümör ve tümör hücrelerinin yapısal özellikleri;Tümörlerin gros görünümü değişkendir. Orijin,büyüklük ve biyolojik davranışa bağlı değişir. Yumuşak,sert; Solid,kistik; Soluk,koyu; Homojen,heterojen; Hemoraji,nekroz şeklinde değişiklik gösterebilir.Benign tümöre ekspansif büyür,iyi sınırlıdır,bitişik dokudan kolay ayrılır,yavaş büyür.. Malign tümör infiltratif gelişir,kapsülsüzdür,irregüler sınırlıdır ve hızlı büyür.Histolojik özellikler şöyledir. Tümörün 2 temel komponenti vardır.
  1. Parankim; Tümör hücrelerinden oluşur. Stroma;Tümörü destekleyen dokudur.İster benign ister malign tümör olsun tümörlerdeki stroma normal dokulardaki bağ dokusundan farklı değildir. Ancak normal dokudaki stroma parankim ilişkisi tümörde izlenmez. Bazı tümörlerde bağ dokusu çok azdır. Böyle tümörler çok yumuşak kıvamlı oldukları için beyin dokusuna benzetilerek ansefaloid veya medüller adıyla da tanımlanır. Bazı tümörlerde ise bağ dokusu oluşumu aşırı miktardadır. Bağ dokusu ve kollojen miktarındaki fazlalık nedeniyle böyle tümörler çok sert kıvamda olduklarından bunlara desmoplastik veya skirö adıyla tanımlanır.
  • Tümörde Hücre Morfolojisi;Benign tümör hücreleri köken aldıkları dokuya çok benzer, bu nedenle bunlara tipik hücre denir. Malign tümör hücresi ise köken hücreye olan benzerliğini büyük ölçüde kaybeder. Bu nedenle bu hücrelere tipik olmayan hücre anlamında atipik hücre denir. Tümör hücresindeki değişiklik normal hücrenin diferensiyasyonla kazandığı karakterlerin kaybı ile birlikte olduğundan bunu bir dediferensiyasyon olayı kabul ederek malign tümör hücrelerine indiferensiye hücre veya anaplastik hücre de denebilir.Işık mikroskopunda atipik hücre özellikleri şunlardır.
  1. Nükleus büyümüştür. Nükleus sitoplazma oranları büyümüştür.
  2. Nükleus koyu boyanır buna hiperkromazi denir. Bunun nedeni hızlı çoğalmayı sağlamak üzere DNA sentezinin hızlanması sonucu nükleustaki DNA miktarının artmış olmasıdır.3.Aşırı anizokaryoz görülür. Büyüklük ve şekil bakımından nükleuslar arasında büyüklük farkı vardır.4. Nükleollerin sayısı ve büyüklüğünde artış olur.5. Kromatin kaba taneli ve düzensiz dağılımlıdır.
  • Hücre dizilişi ve organizasyon;Normal organ ve dokularda hücrelerin dizilişi ve stroma ile ilişkisi fonksiyonel bir ünite oluşturacak tarzdadır. Buna organizasyon denir. Örneğin bez (Glandüler) dokusunu ele alacak olursak epitel hücreleri bir lümen oluşturacak şekilde dizilirler. Böylece ortaya çıkan asinüsler salgılarını döktükleri boşaltıcı kanallara açılırlar.,stromadan bir bazal membranla ayrılırlar ve epitel hücreleri bazal membrana dik olarak dizilir. Epitel hücrelerinin bazal membrana dik dizilimleri hücre polaritesi olarak tanımlanır. Benign tümörlerde organizasyon ve polarite bozukluğu fazla belirgin değildir.Organizasyon ve polarite normal dokudakine benzer. Ancak malign tümörlerde organizasyon çok bozuktur ve polarite kaybı belirgindir. Hücre dizilişindeki bozukluk nedeniyle asinüs oluşturma yeteneği kaybolur. Mitoz;Benign tümörde mitoz seyrek görülür. Malign tümörlerde mitotik aktivite daha yüksektir. Mitoz sıklığı ile tümör büyümesi arasında kaba bir paralellik vardır. Hızlı büyüyen bir tümörde mitoz sayısı o kadar çoktur. Bazen bu kural geçerli değildir. Anaplastik bir tümörde tek tük mitoz veya yavaş büyüyen bir tümörde beklenenden çok mitoz bulunması olabilir.Bu çelişkinin nedeni mitoz süresinin değişik olmasıdır. Mitoz uzun sürede tamamlanıyorsa sayıca çokmuş gibi görünür,tersine çok kısa sürede tamamlanan mitozu görme şansı daha azdır. Malign tümörde atipik mitoz şekilleri ortaya çıkar. Kutuplara giden mitoz sayısı eşit olmayabilir veya kutup sayısı artabilir.Dev Hücreler;Malign tümörlerde çok nükleuslu dev hücreler oluşabilir. Diğer dev hücrelerden ayrılabilir. Tümör dev hücresinin özellikleri
  1. nükleusları sayıca daha azdır.
  2. belirgin anizokaryoz,kaba kromatin ve hiperkromazi vardır.
  • Damarlanma;Benign tümörlerde normal dokulardakine benzer gelişmiş bir damar sistemi vardır.Malign tümörlerde damarlar ilkel yapıdadır. Tümördeki hızlı büyümeye ayak uyduramayan damarlar arter ve ven şeklinde olgunlaşma gösteremezler. İlkel kan damarları nedeniyle yeterince beslenemeyen tümör dokusunda yer yer nekroz alanları oluşur.Gelişme Hızı;Benign tümörler yavaş büyürler.Malign tümör ise çok hızlı büyür. Ancak bu hız tümörden tümöre değişir ve bazı tümörler yavaş büyüyebilir.
  • Gelişme Şekli;Benign tümörler büyüdükçe çevrelerindeki dokuları iterek kendilerine yer açarlar buna ekspansif büyüme denir.Genellikle tümör çevresinde bağ dokusu bir kapsül oluşur.Malign tümörler hem ekspansif hem infiltratif gelişim gösterir.Tümör hücreleri çevredeki normal dokuların içerisine ilerleyerek zamanla normal dokuyu ortadan kaldırırlar. Buna infiltratif gelişme denir. İnfiltratif gelişmeyi sağlayan faktörlerin neler olduğu kesin bilinmememkle beraber hızlı hücre çoğalması ,ameboid hareket etme yeteneği, Hücreler arası bağlantı zayıflığı ve karşısındaki dokunun direncici azaltan enzim salgılanması gibi faktörlerin rolü üzerinde durulmaktadır.
  • İnfiltratif gelişmeye karşı dokular farklı direnç gösterirler. Direnç ile damarlanma arasında ilişki olduğu düşünülmektedir. En fazla direnç gösteren dokular kıkırdak, fasiya, periost, tendon ve statris dokusu gibi damardan fakir olan dokulardır. Buna karşın kemik damardan zengin olduğu için daha kolay infiltrasyona uğrar.
  • Malign tümörler kapsülsüz oldukları için çevre dokuya sıkıca yapışır, elle muayenede hareket ettirilemez,yani fiksedir. Benign tümörler ise kapsülle çevrili olmaları nedeniyle komşu dokular arasında kolay hareket ettirilirler, yani mobildir.Nüks;Benign tümörler kapsüllü oldukları için tüm olarak çıkarılır bu nedenle nüks olmaz. Ancak malign tümörler kapsülsüz olduklarından tam çıkarılamaz ve nüksler olur.Metastaz;Tümörün uzak organ ve dokularda kendine benzer yavru tümörler oluşturması olayına metastaz denir. Bu olay benign tümörlerde rastlanmaz. Buna karşılık malign tümör metastaz yapması olağandır. Hatta bir tümörün metastaz yapması onu malign bir tümör olduğunu kanıtlar. Yani metastaz yapan her tümör malign olarak kabul edilir. Sonuç olarak malign ve benign tümör arasında 4 biyolojik fark vardır. Bunlar;
  1. Büyüme hızı
  2. İnvazif büyüme özelliği
  3. Yapısal özellikleri
  4. Metastaz Buna göre;


  • TÜMÖRLERİN ÖZEL YAPISI
  1. EPİTELYAL DOKUNUN BENİGN TÜMÖRLERİ; Epitel dokusunun 2 önemli özelliği vardır. Biri,epitel hücrelerinin birbirine benzemeleri ve aralarında her hangi bir bağ olmadan yan yana gelerek kümeler ve kordonlar yapmalarıdır. Diğeri epitelyal dokuların gelişmeleri için bir stromaya gereksinim göstermeleridir. Yüzeyleri örten epitelden köken alan tümörler PAPİLOMları, ekzokrin ve endokrin bezlerden ve karaciğer ile böbrek gibi parankimatöz organlardan köken alanlara ADENOM olarak tanımlanır.PAPİLLOM; Parmak şeklinde stromayı epitel hücrelerinin örtmesi ile meydana gelen uzantılardan yani villöz yapılardan meydana gelir. Epitelin geliştiği yerde bağ dokusu eşlik eder ve epitel çoğalmasına devam eder. Papillomlar köken aldıkları epitele göre değişiklik gösterir. Yassı epitel hücreli papillom, Değişici epitel hücreli papillom gibi. Papillomların çoğu basit yapıya sahip olsalarda malignite tehlikesi taşırlar bu yüzden bunlara premalignant lezyonlar olarak bakılır. Papillomların malignleştiği onların sap kısımlarında kanser dokusunun bulunması ile kanıtlananbilir.Polip papilomdan farklı bir gelişimdir. Bez içeren organların yüzey kısımlarında oluşan örtücü epitel tabakası ile çevrili papiller küçük çıkıntılardır. Tek bir parmaksı çıkıntı söz konusudur. ADENOM;Ekzokrinveya endokrin organların duktus ve asinilerinden köken alan bez yapısı ile karakterli tümörlerdir. Köken aldıkları bez dokularına histolojik olarak benzerlik gösterirler. Adenomlar bez epitel hücrelerinin proliferasyonları, küme meydana getirmeleri ve bu kümelerin ortalarında lümenlerin oluşması sonucu meyadana gelir. Lümende salgı birikimi vardır. Adenomlar normal bezde bulunan boşaltıcı duktus sistemine sahip değildir.Köken aldıkları bez epiteline benzer yapılar içerirler. Bazı adenomlar ise köken aldıkları bez dokusuna benzemez. Örneğin; Tükrük bezi adenomu, Overde müsinöz ve seröz adenomlar .Adenomların boşaltıcı duktusları olmadığı için asiniler zamanla genişler ve kistik hal alabilir. Bazen lümene doğru papiller yapılar oluşturur. Bunlara papiller adenom denir.
  • 2.EPİTELYAL DOKUNUN MALİGN TÜMÖRLERİ;Malign epitelyal tümöre karsinom denir. Karsinomlar direkt veya önceden var olan bir benign epitelyal tümörün malignleşmesi ilede olabilir. Benign tümörlerde belirtilen epitelyal yapılar ve stroma ilişkisi kanserler için de doğrudur. Ancak burada hücrelerin diferansiyasyon dereceleri farklıdır. Hücreler köken aldığı dokuya az benzer veya hiç benzemez. Kanserler infiltratif oldukları için çevreleri düzensizdir.Kanserlerin çoğunda damarlar üzerine baskı veya infiltrasyon sonucu lümenin tıkanması iyi beslenmeyi engeller nekroz ve kanamalar oluşur. Nekroz sarı kanama kırmızı renklidir. Yüzeyde yer alan kanserlerde beslenmenin iyi olmaması nedeniyle epitel dökülür ve kanser nodülü dış etkilere açık hale gelir.
  • Organların yapılarına göre kanser tipleri değişiktir. Yassı epitel hücreli kanser, Değişici epitel hücreli kanser ,adenokanser gibi.
  • Yassı Epitel Hücreli Kanser; Gerek epidermis gerekse tüm çok katlı yassı epitel ile döşeli mukozalardan köken alan kanserdir. Yassı epitel metaplazisinin ardından da gelişebilir. Bronş kanserleri buna örnektir.Histolojik olarak yassı epitel kanserleri yassı epitel hücrelerine benzeyen hücrelerin oluşturdukları adalar, kordonlar ve tek tek hücrelerin derin dermise doğru ilerlemesiyle karakterlidir. Sitoplazmalarında değişen oranda diferansiyasyon derecesine göre keratohyalen dejeneresans gösterir. Epitel adaları arasında iyi diferansiye alanlarda epitel incileri (Glob korne)denen keratohyalen dejeneresans gösteren geniş eozinofilik hücrelerin oluşturdukları yuvarlak adalar bulunur. Bu görünüm diferansiyasyon ile ilgilidir. Prognoza etkilidir. Diferansiyasyon azaldıkça bu glob korne veya epitel incileri denilen yapılar daha az görülür.
  • Bazal Hücreli Kanseri; Yassı epitel kanserinin bir diğer tipini oluşturur. Özellikle yüzde, orbita çevresinde, yanak,alın,kulak ve boyunda görülür. Güneş ışınları nedeniyle oluşur. Mitoz sık değildir. Yavaş gelişir. Aslında metastaz yapmadığı kabül edildiğinden bunların kanser olarak adlendırılmalarını yanlış bulanlar da vardır. Bazal hücreli epitelyoma da denilebileceği belirtilmektedir. Cerrahi sınırları iyi temizlenemediği durumlarda yeniden tekrarlama riski (nüks) vardır.
  • Değişici Epitel Hücreli Kanser;Üriner sistemde bu tipte epitel olduğundan bu bölgeden kaynaklanan tümörlere denir. Değişici epitel papilomundan kaynaklanabilir. İyi diferansiye ise hücre dizilimleri düzgündür. Az diferansiye olanlarda nükleer atipi,organizasyon ve polarite kaybı ve mitoz görülür.
  • Adenokanser;Adenomlardan ,duktuslardan ve yüzey epitelinden kaynaklanır. Mide,kolon,pankreas,safra kesesi,meme,uterusda görülürler. Adenomlara benzesede çevreye invazyon ve infiltrasyon gösterir. Ayrıca asini veya gland yapılarını döşeyen epitel hücreleri atipiktir.Yer yer gland epitel hücreleri yarım ay şeklinde tamamlanmamış asiniler veya glandüler yapılar vardır. Diferansiyasyon azaldıkça gland yapma özellikleri iyice kaybolur. Papiller projeksiyonlar gösterebilir. Bunlara Papiller adenokarsinom denir. Eğer kistik yapılar içine doğru papiller yapılar varsa papiller kistadenokarsinom denir.
  • KARSİNOMA İN SİTU
  • Köken aldığı hücrelerin bulunduğu yerde kalan bazal membranı geçmeyen ve infiltrasyon,invazyon göstermeyen kanserlere denir. İn situ kanserin invazif kanser olabilmesi için zaman geçmesi gerekir (15-20yıl).İn situ kanserlerde makroskopik olarak bir şey görülmez. Histolojik olarak epitel dokusu kalınlaşır, yani proliferasyon gösterir. Hücrelerin dizilimleri normale göre bozulmuştur. Nükleusları büyük ve hiperkromatiktir. Mitoz vardır.
  • Melanotik Tümörler;Melanin yapan hücreler nöral tüpten gelişir ve bunlara melanosit denir. Deri,göz melanotik tümörlerin an sık görüldüğü yerlerdir. Melanositlerin meydana getirdiği benign tümörlere nevüs, malign olaylarına malign melanom denir.
  1. MEZENKİMAL DOKU TÜMÖRLERİ; Yumuşak ve kemik dokusu olmak üzere 2’ye ayrılır. Bağ dokusundan köken alan fakat kemiğin dışında kalan mezenkimal doku tümörlerine yumuşak doku tümörleri denir. Benign olanların sonuna OMA, malign olanların sonuna SARKOM adı verilir.
  • Yumuşak doku Tümörleri; Fibröz doku Tümörleri,A.Fibrom:Fibröz dokunun benign tümörüdür. Tümörü fibroblastlar ve bunların matriksini oluşturan kollogen yapar. Fibroblastlar,uzun dar nükleuslu ve iğsi şekillidir.Hücreler arasında yoğun kollogen bantlar bulunur. Bağ dokusunun olabileceği her yerde görülebilirler. B. Fibrosarkom: Fibröz dokunun malign tümörüdür. Fasiya ve deri altı dokusundan kaynaklanırlar. İğsi şeklindeki hücreler atipiktir ve balık sürüsü gibi dizilirler. Arada atipik mitoz vardır. Bazen hücreler oldokça pleomorfizm de gösterir. Adipöz Doku tümörleri
  • Lipom: Yumuşak doku tümörleri içinde en sık rastlanan tümör lipomdur. Tek veya çok olabilir. Büyük çoğunluğu yağ metabolizması ile ilgilidir. Yuvarlak ve iyi huyludur. Hücrelerin sitoplazmasında yağ birikir ve hücre şişerek nükleusu bir kenara itilmiş gibi olur. Lipom histolojik olarak yağ dokusuna benzediğinden bazı yerlerdeki yağ dokusu artımını lipomdan ayırmak için kapsülün olup olmadığına bakılır. Lipomlar kapsüllüdür.
  • Liposarkom
  • Yumuşak dokunun en sık rastlanan malign tümörü liposarkomdur. Uyluk, popliteal,gluteal bölge ve retroperitonda görülür. Nükleusları büyük, adült yağ dokusunun fuziform ve iğ şeklindeki hücreleri ve lipoblastlardan oluşur.
  1. Kas Dokusunun Tümörleri;Leiomyom: Düz kas dokusunun benign tümörlerine denir. Düz kas olan her yerde gelişebilir. Histolojik olarak birbirinin içine giren iğ şeklindeki nükleuslu hücrelerin meydana getirdikleri birbirini kesen demetlerden oluşur.Hücreler normal düz kas hücrelerinden biraz daha büyüktür.Leiomyosarkom: Düz kas dokusunun malign tümörüdür. İğsi şekilli atipik nükleus ve sitoplazmaya sahip düz kas hücrelerinden oluşur. Mitoz olabilir.Hücre dizilimi palizatik şekildedir. Rabdomyom; Çizgili kas benign tümörlerine denir. Kalb dışında ender görülür. Histolojik olrak sitoplazma sınırları belirgindir ve nükleusları ortada yerleşmiştir.Sitoplazmalarında ince ipliksi şeritler uzanır. Rabdomyosarkom; Çizgili kas malign tümörüdür. Çok değişik yapılar gösteren tümördür. Kişilerin yaş durumuna göre çocukluk ve erişkin rabdomyosarkomları diye 2 grupta incelenir. Çocukluk çağındakiler baş boyun ve ürogenital sistemde yerleşim gösterdikleri halde erişkinlerin sarkomları çizgili kasların bulunduğu yerde olur. Histolojik olarak rabdomyoblast varlığı gerekir. Rabdomyoblastlar; yuvarlak uzun birkaç nükleuslu veya tek nükleuslu raket şeklinde olabileceği gibi dev hücreler şeklinde de olabilir.
  2. Damar Tümörleri;Hemanjiyom; Damarların benign tümörlerine denir. Vücudun her yerinde olabilir. Yumuşak,iyi sınırlı,koyu renkte mavi veya şarap renginde kitlelerdir. İnsanda en çok görülen ve nevüslere benzeyen oluşumlardır. Çoğu doğumsaldır. İnce cidarlı kapiller damar şeklinde olanlara kapiller hemanjiyom denir. Kpillerden daha büyük damarlardan olşanlara ise kavernöz hemanjiyom denir. Anjiyosarkom; Çoğu organ ve kemiklerden köken alır. Nadir görülürler. Mikroskopik olarak atipik birbiri ile anastamoz yapan kapillerler görülür. Kapillerin endoteli şiş görünümdedir.
  • 3)Kemik Tümörleri;Sınıflamaları zordur. Çünkü kemiği oluşturan değişik yapılar vardır. Kemikte oluşan tümörler osteoid doku, kıkırdak doku, diğer mezodermal elemanlardan köken alırlar. Tümör osteoid veya kemik yapıyorsa osteoblastlardan, Kıkırdak yapıyorsa kondroblastlardan köken aldığı düşünülür. Kemiğin benign tümörüne Osteoma malign tümörüne osteosarkom denir. Kıkırdak kökenli olanlar ise kondrom ve malign ise kondrosarkom olarak tanımlanır.
  • 3.MİKST TÜMÖRLER;Bu gruptaki tümörler 1 veya daha fazla dokudan oluşur. Karsinojenik etkinin değişik 2 doku üzerinde ayrı ayrı etkisi sonucu meydana geldikleri ileri sürülür. Biri epitelyal diğeri mezenkimal komponent içeriyorsa KARSİNOSARKOM olarak adlandırılılır. TERATOM mikst tümörlerin en dikkat çekenidir. Her 3 germ yaprağına ait elemanlar bulunur. Örneğin; kemik,kıkırdak,bez epiteli,epidermis,hematopoetik hücrelere ait elemanlar rastlanır.
  • 4.EMBRYONEL TÜMÖRLER;Çocuklarda meydana gelen olgun olmayan dokulardan köken alan malign tümörlerdir. Medulloblastom,nöroblastom, hepatoblastom Wilms tümörü gibi. Bu tümörlerin en sık rastlanılanı Wilms tümörüdür.


  • TÜMÖR- KONAK CANLI İLİŞKİSİ
1.Tümörlerin konak canlı üzerindeki etkileri;Benign Tümörler;İç ve dış boşluklara doğru gelişen veya önemli fonksiyonu bulunmayan dokularda gelişen benign tümörler genelikle hastaya fazla zararlı olmazlar. Bazı hallerde ise tehlikeli olabilir. Yerlesme yeri nedeniyle; Kafatası içinde gelişen tümör büyürken çevredeki dokuları iter. Beyin ve beyincik fonksiyonyapamaz duruma gelir. Koledok kanalında bir taş ampulla vateriyi tıkayarak safra pasajını engeller.Komplikasyonları nedeniyle;Benign tümörde ülserasyon ve enfeksiyon olabilir. Aşırı hormon salgısı olabilir.b.Malign Tümörler;Bunlar yukarda sayılan etkiler yanı sıra metastaz ile de zarar verirler. Malign tümörlerin sistemik olarak etkileri hematolojik,aşırı kiol kaybı,paraendokrin sendrom gibi olabilir.Bazı tümörler köken aldıkları hücrede görülmeyen ektopik hormon salgılaması gösterebilir.Bu para endokrin sendrom olarak bilinir.
  • 2.Konak canlının tümör üzerine etkisi;Tümör gelişmesiüzerinde etkili olan faktörleri başlıca 2 grupta toplayabiliriz.Hormonal etki; Meme kanseri gelişmesi gebelik sonrası hızlanır. Buna karşılık ooferektomi, sürrenalektomi ve hipofizektomi kanserin gelişmesini inhibe eder. Yine uterus myomlarında menapozdan sonra yavaş büyüme olur.İmmunolojik etki; Malign tümörlü hastalarda immünitenin kırıldığı tümör gelişiminin hızlandığı ayrıca ımmunsuprasif tedavi görenlerde tümör sıklığının artması gibi olaylar buna örnektir.
  • TÜMÖR ETYOPATOGENEZİ
  • Deney hayvanlarına uygulandığında tümörlerin oluşmasına yol açan ajanların varlığı ortaya konmuştur. Bunlara karsinojen, kanserojen veya onkojen gibi adlar verilmiştir.Karsinojenik ajanlar fiziksel,kimyasal,biyolojik kökenli olabilir.
  1. KİMYASAL KARSİNOJENLER
  • En büyük grubu oluşturan karsinojenlerdir. Karsinojenik etki yapan kimyasal maddeler birbirinden farklı yapı gösterirler.
  1. Polisiklik aromatik hidrokarbonlar; 1-2 benzenzantrasen, 3-4 benzpyrene
  2. Aromatik aminler; Bunların karsinojenik etkisi anilin boya endüstrisinde çalışan işçilerle mesane kanserlerinin görülmesi üzerine ortaya çıkmıştır. Asıl karsinojenik etkinin 2 naftilamin olduğu anlaşılmıştır.
  3. Azo Bileşikleri; Sanayide boya maddesi olarak kullanılan bu bileşikler hangi yolla verilirse verilsin genelikle karaciğerde tümör oluştururlar.
  • Kimyasal karsinogenezisde 2 basamak vardır.İnisiasyon ve Promosyon
  • İnisiasyon; Karsinojenik ajanın yeterli dozunun alınmasıyla başlar. Sadece inisiasyon tümör oluşumu için yetmez.İnisiasyon kalıcı DNA hasarı yani mutasyon yapar. Hızlı ve irreversibldir.Promosyon; İnisiasyondaki hücreleri indükler ama kendileri nontümörojeniktir. Promoterler DNA’yı direkt etkilemez ve reversibldir. Bunlar hücresel proliferasyon yoluyla ek mutasyonlara duyarlı olurlar. İnisiasyona uğramış hücrelerle multipl promoter uygulanımı arasında yeterince uzun süre gelişirse tümör oluşmaz.
  • Karsinogenezisin İnisiasyonu:Karsinogenezi başlatan kimyasallar yapısal olarak değişiktir. 2 kategoriye ayrılır.Direkt etkili bileşikler ve İndirekt etkili veya prokarsinojenler.Her ikisinin ortak özelliği yüksek reaktif elektrofillerdir. Hücrenin nükleofilik bölgesiyle reaksiyona girebilir. Elektrofilik reksiyonlar hedef hücrede bazı elektron zengin bölgeleri etkiler ki bunlar DNA,RNA dır.Kimyasal karsinojenlerin moleküler hedefi DNA’dır.DNA’da tamir edilemeyen değişiklikler inisiasyon proçesinin ilk basamağında gereklidir. Değişikliğin kalıtsal olabilmesi için hasarlı DNA’nın replike olması gerekir.Bu nedenle inisiasyon olması için karsinojenin değiştirdiği hücrelerin en az bir siklus proliferasyon göstermelidir ki DNA değişiklikleri kalıcı olsun.
  • Karsinogenezisin Promosyonu;Bazı kimyasal maddelerin karsinojen etkisi proöoter uygulanımı sonucu oluşur. Kendileri tümörijenik değildir. İnisiasyon uygulanım ile preneoplastik veya hiperplastik lezyona zemin hazırlar. Bunu takiben promoter uygulanımı mutant hücrenin klonal ekspansiyonunu sağlar. Proliferasyona zorlanan inisiasyondaki hücrelerde ek mutasyonlar olur. Ve malign tümör gelişir.
  • Direkt etkili Karsinojenler;Alkilleyici ajanlar, Acylating ajanlar.
  • İndirekt etkili ajanlar;Polisiklik aromatik hidrokarbonla,Aromatik aminler,Mikrobiyal ürünler
  • 2.FİZİKSEL KARSİNOJENLER
  1. Güneş Işını ve Ultraviyole;Karsinojenik etkinin nedeni olarak ultrviyole ışınlarının DNA molekülünde yol açtığı mutasyonlar gösterilmektedir.
  2. Radyasyon;Güçlü onkojendir. Kromozom kırığı, translokasyon ve nokta mutasyonu olur. Latent periyod uzundur. Ek mutasyonlar ve çevresel faktörler olaya eklenir.
  1. VİRAL KARSİNOJEN AJANLAR
  • Viruslerin hepsi onkojenik etki göstermez. Hayvanlarda tümörlere yol açan 150 kadar virus bulunmuş. Bunlardan 1/3’ü DNA yapısında diğerleri RNA yapısındadır. DNA virusleri arasında papova ve herpes virusleri, Epstein Barr Virusu (EBV), Hepatit B virusu, Papilloma virusü sayılır.
  • RNA Virusleri ise HTLV-1, fare meme kanseri, fare lösemi virusu.
  • Transforme olan DNA virusu konakçı hücre genomu ile stabl bağlantı kurar. İntegre virus replikatif siklusunu tamamlayamaz.
  1. HORMONLAR
  • Uzun süre yüksek dozda verilen hormonların tümöre yol açtığı gösterilmiştir. İnsan tümörleri etyolojisinde hormonal etkiyi gösteren en iyiörnek yüksek östrojen salgılanması ile birlikte bulunan granuloza hücreli tümörlerde, endometriyumda önce hiperplazi daha sonra kanser gelişimidir. Genel kanıya göre hormonlar kokarsinojenik etkiye sahiptir.
  1. GENETİK FAKTÖRLER
Bazı tümörlerin sık görüldüğü aileler vardır. Retinoblastom, Familyal kolon polpipozis gibi.



Saat: 19:43

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık