Hayvanlann çoğunda, gündüzün geceye, yazın kışa döndüğünü algı-lamalannı sağlayan bir zaman duygusu ve kavramı vardır. Biyolojik saat denen bu algılama mekanizması, değişmez bir düzen içinde yinelenen gece-gündüz ve mevsim değişikliklerine hayvanın kendini hazırlamasına yardımcı olur. Bir hayvanın hayatta kalabilmesi için zamanı bilmesi, daha doğrusu zamanın gün ve yıl içindeki akışını algılayabilmesi gerekir. Eğer bir güvercin her gün akşam karanlığına doğru uyanırsa, bir süre sonra açlıktan ölür. Çünkü tohum ve meyveyle beslenen bu kuşlar, hava aydınlık olmadıkça yapraklann arasındaki yiyecekleri göremezler. Aynı biçimde, bir kuşun kışa girerken yuva kurup yumurtlaması da zamansızdır. En basit yapılı hayvanlarda bile bir biyolojik saat vardır. Amip, terliksi hayvan gibi basit, tekhücreli hayvanların yaşamsal etkinlikleri günlük bir çevrim izler. Sudaki küçük yiyecek parçacıklarını hücrelerinin içine alarak sindiren bu canlıların çoğu yalnızca gün ışığında beslenir. Bu canlılar tamamıyla karanlıkta bırakılsalar bile, beslenme ve dinlenme zamanlarını gündüz ile gecenin süresine eşit bir çevrim içinde sürdürürler. Bu da bu tekhücreli hayvanların gündüzün ne zaman bitip, gecenin ne zaman başladığını algılaya-bildiklerini gösterir. Demek ki bu en basit canlılarda bile, dış etkenlerden, özellikle ışıktan bağımsız olarak işleyen bir iç denetim mekanizması vardır. Hayvanların çoğunda, çevrimini 24 saatte tamamlayan biyolojik bir ritim söz konusudur. Buna günlük ritim ya da gece-gündüz ritmi denir. Arı, kelebek, yarasa, baykuş ve daha birçok hayvan günün yalnızca belirli zamanlarında, yiyecek aramak için yuvasından dışarıya çıkar. Arılar ve kelebekler gün-düzcü hayvanlardır; çünkü yiyeceklerini yalnız gün ışığında bulabilirler. Yarasa ve baykuşlar ise gececi hayvanlardır; bunlar çok keskin olan işitme ve görme duyularıyla avlarını karanlıkta da bulabilirler. Bazı hayvanların biyolojik ritmi ise, Ay'ın çekim etkisinden kaynaklanan gelgit olayına bağlıdır. Gelgit ritmi daha çok deniz kıyısında yaşayan hayvanlarda görülür. Bu hayvanların bir bölümü yuvalarından ya da kabuklarından çıkarak yiyecek aramak için suların kabarmasını, bir bölümü de tam tersine suların çekilmesini bekler. Her iki davranış grubundaki hayvanlar denizden uzaklaştırılarak bir laboratuvar havuzunun içinde beslenseler bile bir süre daha aynı ritmi korur ve suların alçalıp kabarma süresine uygun olarak davranmayı sürdürürler. Ama denizden uzak kaldıkları süre birkaç haftayı aşınca bu ritim yavaş yavaş kaybolur. Çünkü biyolojik saatlerinin "doğru zamanı" bildirebilmesi için doğal gelgit çevrimine gereksinimleri vardır. İnsanda da biyolojik saatin denetimi altında olan bazı günlük ritimler görülür. Sözgelimi belirli saatlerde uyur, uyanır ya da acıkırız; vücut sıcaklığımız bile gündüz ile gece arasında biraz değişir. Uzun süre yeraltı sığınaklarında ya da deney odalarında yaşamak zorunda kalan insanlar günlük ritimlerini birkaç hafta kadar koruyabilir, ama bu süre uzayınca bütün zaman duygularını yitirirler. Uçakla kıtalararası uzun yolculuklara çıkan kişilerde de çoğu kez "jet sendromu" denen biyolojik ritim bozukluğu görülür. Örneğin Hindistan'dan Amerika'ya uçarak öğle saatinde alana inen bir yolcuya gece yarısı olmuş gibi gelebilir. Birçok hayvan mevsimlere bağlı olarak davranış değişiklikleri gösterir. Örneğin ayılar havalar soğuduğu zaman kış uykusuna yatarlar; kaplumbağalar ise sıcak ve kurak yaz aylarını uykuda geçirirler. Biyolojik saatleri, bu hayvanlara uyku zamanının yaklaştığını ve hazırlanmaları gerektiğini haber verir. Böylece her iki hayvan da bu uzun uykuya yatmadan önce vücudunda bir miktar yağ depolar. Hiç beslenmeden, uyuyarak geçirecekleri bu süre içindeki tek enerji kaynaklan bu yağdır Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica |
İşte insanın biyolojik saati http://2.bp.blogspot.com/_M4vFqVpDfcc/STlf73Fbc5I/AAAAAAAALXg/LWuN2Zp3Rak/s200/saat.jpg Biyolojik saat, insan bedeninde olan birçok olayın ritmini belirler. Bu şema, sabah kalkıp öğlen yemek yiyen ve akşam uyuyan bir insanın günlük döngüsünü gösteriyor. Günlük beden ritmi, gece ve gündüzle paralellik gösterse de kişisel farklar, ortamın sıcaklığı, egzersiz, stres gibi unsurlar bunu etkileyebilir. 24.00 Gece yarısı. Uykunun ilk evresi başlıyor. 01.00 Beden kendini uykuya programlıyor. Dikkat azaldığından bu saatte çalışanların hata yapma olasılığı, iş ve trafik kazaları artıyor. 02.00 Derin uyku. Melatonin en yüksek düzeyde. Beden soğuğa karşı aşırı duyarlı oluyor. Görme duyusu ve refleksler zayıflıyor. Gece yapılan trafik kazalarının çoğu bu saatte oluyor. 03.00 Melatonin salgılanması azalıyor. Kişide kararsızlık ve melankolik hissetme artıyor. İntihar vakaları bu saatte çok görülüyor. 04.30 Beden sıcaklığının en düşük olduğu saat. 05.00 Erkeklik hormonu çok salgılanıyor. Stres hormonları artmaya başlıyor ve kaybolan enerji geri geliyor. 06.00 Kortizon salgılanması artıyor, beden uyanmaya başlıyor. Metabolizma hareketlenerek günün işleri için enerji ve proteinleri hazırlamaya başlıyor. 06.45 Kan basıncında ani yükselme. 07.00 Beden tüm gücünü daha toplayamadığından spor yapmak önerilmiyor. Sabah erken saatlerde yapılan yorucu sporlar kalbe gereksiz yere yüklenilmesine yol açıyor. Sindirim sistemi çalışmaya başlıyor. Güne iyi hazırlanmak için güzel bir kahvaltı şart. 07.45 Melatonin salgılanması duruyor. 08.00 Nikotinin sağlığa en çok zarar verdiği saat. Sabah içilen sigara damarları her zamankinden çok daraltıyor 08.30 Bağırsak hareketleri başlıyor. 09.00 Bedenin kuvveti artmaya başlıyor. 10.00 Yüksek alarm durumu. Enerjimiz yüksek, verimlik üst düzeyde, beyin yaratıcı ve dinamik. 11.00 Beden artık forma girdi. Beynimiz nızlı çalışıyor, özellikle hesap işleri zorlanmadan yapılıyor. 12.00 Öğle zamanı. Artık karnımız acıkıyor, dikkatimiz azalıyor, midedeki asit miktarı artıyor. 13.00 Beden formdan düşmeye başlıyor, verimlilik azalıyor. Sindirim başladığı için dolaşımdaki kanın büyük bölümü bağırsakların çevresinde. 13.30 Kan basıncı düşüyor, kendimizi bitkin hissediyoruz. 14.30 Çevre koşullarına en yüksek uyum. 15.00 Enerjimiz geri geliyor. Belleğimiz tam formunda. Sabahkinden az olmakla birlikte ikinci verimliliğe yaklaşıyoruz. 15.30 En hızlı tepki dönemi, reflekslerimiz hızlı. 16.00 Kalp-damar sisteminin verimliliği çok yüksek, kas gücü dorukta. 17.00 Organların etkinliği üst düzeyde. Kuvvetimiz artıyor. Spor için en iyi saat. 18.30 Kan basıncı en yüksek seviyeye ulaşıyor. 19.00 Beden sıcaklığının en yüksek olduğu saat. 21.00 Melatonin salgılanması başlıyor. 22.30 Bağırsak hareketleri yavaşlıyor. 23.00 Dinlenme saati. Bedende stres hormonu salgılaması duruyor. Sakinleşip gevşiyoruz. Kan basıncı ve beden sıcaklığı düşüyor. |
Biyolojik Saate Göre Hastalanma http://img859.imageshack.us/img859/456/111028104556clockafp304.jpg Amerikalı araştırmacılara göre bir insanın enfeksiyon kapması olasılığı, günün hangi saati olduğuna göre değişebiliyor. Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacıları, bağışıklık sistemindeki bir proteinin biyolojik saatten nasıl etkilendiğini inceledi.Immunity (Bağışıklık) adlı bilimsel dergide basılan araştırma sonuçlarına göre, bir enfeksiyonun ne kadar ciddi olduğu, günün saatine göre değişiyor. Ekipten bir uzman, ileride ilaçların biyolojik saate göre ayarlanmasının sözkonusu olabileceğini söyledi.Bitkiler, hayvanlar ve hatta bakteriler, "sirkadiyen ritim" olarak bilinen 24 saatlik bir rutine göre yaşıyor. Uzun uçak yolculukları ardından bünyenin uyum sağlamakta zorlanması, biyolojik saatin farklı bir zaman dilimine ayak uydurmaya çalışmasından kaynaklanıyor. Yale'deki doktor ekibi, bağışıklık sisteminin bünyeye giren virüs ve bakterileri tanımakta kullandığı TLR9 adlı bir proteinin işleyişini mercek altına aldı.TLR9, bakteri ve virüslerin DNA'sını tesbit ederek bağışıklık sistemini harekete geçiriyor. Fareler üzerinde yapılan deneylerde, vücudun ürettiği TLR9'un miktarı ve işlevlerinin biyolojik saate göre farklılık gösterdiği görüldü. Araştırmacılar, kan zehirlenmesi geçiren hastaların biyolojik saatin yavaşladığı sabah 2 ile 6 arasında ölüm riskinin arttığının bundan önce başka deneylerde kanıtlandığını hatırlatıyor. Deneylere başkanlık eden Profesör Erol Fikriğ, ''Sirkadiyen ritim ve bağışıklık sistemi arasında doğrudan bir moleküler bağ'' bulduklarını söylüyor. Cambridge Üniversitesi'nde biyolojik saat üzerine araştırmaları olan Dr. Akhilesh Reddy, sirkadiyen ritim ve bağışıklık sistemi arasında bir bağ olduğunun ''uzun zamandır bilindiğini'', fakat Prof. Fikriğ başkanlığındaki araştırmanın bunun nedenlerine ışık tutan ilk büyük adımlardan birini attığını söylüyor. Uzmanlar, ileride ilaçların günün belirli saatlerinde verilmesi sayesinde daha etkin hale getirilebileceğini ya da doğrudan biyolojik saati etkileyen ilaçlar geliştirilerek bağışıklık sisteminin güçlendirilebileceğini belirtiyor.Dr. Reddy, biyolojik saate göre ayarlı ilaçların ''10 yıl içerisinde'' piyasaya çıkabileceğini tahmin ediyor. Kaynak:BBC/Immunity(17 Şubat 2012,14:53) |
Biyolojik Saat İle Günün Saati Arasındaki Bağlantı Yaz Saati Biyolojik Saati Kötü Etkiliyor Yaz saati uygulaması başladı. Ancak gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamanın insan üzerinde olumsuz etkileri var.Yaz saati uygulaması, çalışma saatlerinin günün aydınlık saatlerine alınması sureti ile gün ışığından daha fazla yararlanılarak, elektrik tasarrufu yapılmasını hedefliyor. Kış saati uygulaması sona erdi, saatler bir saat ileriye alındı. Yaz saati uygulaması, Avrupa'da ve Türkiye'de eş zamanlı olarak mart ayının son pazar günü başlayıp, ekim ayının son pazar günü bitiyor. Ancak uygulamanın kişilerin biyoritim ve psikolojilerini olumsuz etkilediği yönünde eleştiriler yapılıyor. Gün ışığından yararlanmak ve enerji tasarrufu sağlamak amacıyla yapılan uygulama, insanların biyolojik saatleri üzerinde etkilere sahip. Biyolojik saat, göz hizasında beynin arka kısmında yer alıyor ve Suprakiazmatik çekirdek tarafından düzenleniyor. Sinir hücrelerinden oluşan sistem, gözlerden gelen sinyallere göre fonksiyonunu yerine getiriyor, ışık ve karanlığa göre vücut fonksiyonları arasında denge oluşturuyor. Uzmanlar, geçici de olsa saat uygulamalarının, biyolojik saat üzerinde etkileri olduğunu belirtiyor. İç ve Dış Saat Uymazsa Münster Üniversitesi'nden davranış biyolojisi Profesörü Sylvia Kaiser, saat uygulamasının insanlar ve hayvanlar üzerinde hormonal değişikliklere yol açtığına dikkat çekti. Sylvia, biyolojik saat diğer bir deyişle iç saat ile günlük saat birbirine uymadığında, uykusuzluk, uyku bozuklukları, iştahsızlık ya da depresyon gibi etkilere yol açabildiğine dikkat çekti. Prof. Kaiser, insanlarda ve hayvanlarda değişime ayak uydurmanın farklı şekilleri olduğunu belirtirken, birkaç gün içinde etkilerin geçtiğini söyledi. Almanya, yaz saati uygulamasına enerji tasarrufu yapmak amacıyla 1980 yılında başladı. Türkiye'de, tüm yıl ileri saat (yaz saati ) uygulamasında kalınması konusunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bir çalışma yürütüyor. Kaynak : DW Türkçe (26 Mart 2012,09:31) |
Saat: 10:41 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık