1 ek mâni(Arapça ma’na, ma’ni'den), Türk halk edebiyatının en yaygın şiir türü. Halk arasındaki dil ve gelenek ortaklığı bakımından geniş bir coğrafi alana yayılmış olan mâniler, çoğunlukla 7 heceli, birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı, bağımsız dörtlükler biçimindedir. Uyak düzenleri değiştiği gibi, 5,6,8,10,14 dizeli olanları da vardır. Dizelerindeld hece sayısı 5,8 ve 11 olan ve mâni olarak ya da başka adlarla adlandırılan anonim dörtlükler varsa da, fazla yaygın değildir. Irak Türkmenleri arasında, Anadolu’nun hemen hemen her yerinde, İstanbul ve Rumeli’de, Besarabya Gagavuzlannda, Kırım Tatarlarında ve Azerbaycan’da mâni türünün yaygın olarak bilindiği ve değişik adlar altında kullanıldığı saptanmıştır. Mâni, Kınm Tatarlarında mane, Azerbaycan’da bayatı adını alır. Irak Türkmçnleri mâniye hoyrat adını verirler. Anadolu’nun değişik yörelerinde başka başka adlarla anılsa bile biçimsel özelliklerde ve mâni söyleme geleneğinde belirli bir birlik göze çarpar. Çoğu yörede mâni söylemek için “mâni düzmek”, “mâni yakmak”, “mâni atmak” deyimleri kullanılır. Mâni düğün, ölüm, ayrılık, buluşma, gurbet vb olaylar karşısındaki sevinç ve üzüntü gibi duygu ve dilekleri en güzel yansıtma aracıdır. Mâni türü tek dörtlükten oluşması ve uyak düzeninin a a x a biçiminde kalıplaşmasıyla öteki halk şiiri türlerinden ayrılır. Birinci ve üçüncü dizelerin uyaksız, ikinci ve dördüncü dizelerin uyaklı olduğu mânilere Kuzeydoğu Anadolu’da, Karadeniz kıyılarında ve İstanbul meydan kahveleri geleneğinde rastlanır. Dize sayıları üçe inen ya da dörtten yukarı çıkan mânilerde uyak düzeni de bu yapı değişikliğine uygun olarak değişir. İlk iki dizesi uyağı doldurmak ya da temel düşünceye bir giriş yapmak için söylenen mânilerde temel duygu ve düşünce son dizede diie getirilir. Dize sayısı dörtten fazla olan mânilerde uyak düzeni genellikle a a xaxaxayadaaxaxaxax biçiminde olur. Mâniler biçimsel özelliklerine göre “düz mâni”, “kesik mâni” ve “cinaslı mâni” diye çeşitlere ayrılır. Düz mâniler yedi heceli dört dizeden oluşmuş, uyakları çoğu kez cinassız olan mânilerdir. Bunlara “tam mâni” de denir. Kesik mânilerde dörtlüğün ilk dizesi düşerek, yerine anlamlı ya da anlamsız bir sözcük gelir. Bu sözcük aynı zamanda mânideki cinası da gösterdiği için önemlidir. Cinaslı mânilerin düz mânilerden tek farkı dize sonlarında cinas bulunmasıdır. Bunlarda kimi zaman mâninin uyak sözcüğünün koşulduğu bir ünlem, bir seslenme sözcüğü söylenir. Bölgelere göre bu ünlem “azizem”, “men aziz”, “bala bala can”, “ele mi”, “geç gönül”, “var geç gönül”, “gör bir afet”, “âşık”, “âşık der”, “baba”, “baba der”, “lala der” gibi sözcük ya da sözcük öbekleriyle başlar. İstanbul meydan kahveleri geleneğinde bu ön sözcük, “adam aman”, “geç gönül” gibi kalıplar halindedir. Âşıklar ve tekke şairleri de mâni söylemişlerdir. Hatayî (Şah İsmail), Muhyiddin Abdal, Dedemoğlu, Lala Sultan, Kasımî gibi tekke şairlerinin şiirleri arasında mâni biçiminde dörtlüklere rastlanır. Bu mânilerde şair her dörtlükte adını yineler. Araştırmacılar mânileri niyet (fal) mânileri, sevda mânileri, iş mânileri, bekçi ve davulcu mânileri, sokak satıcısı mânileri, meydan kahvelerinde okunan mâniler, Doğu Anadolu’ya özgü halk öyküsü mânileri ve mektup mânileri olmak üzere konularına göre sınıflara ayırmaktadır. Mâniler tek kişi tarafından söylendiği gibi, iki kişi arasında karşılıklı söyleşme biçiminde de oluşturulur. Bu deyişmeler, genellikle iki kız, delikanlı ile kız, ana ile oğul, baba ile oğul arasında olur. Oyun oynanırken ya da tarlada çalışırken karşılıklı söylenen sorulu yanıtlı mâniler de vardır. Mâniler koşma dörtlüklerinin arasına da girer. Bu tür koşmalara yedekli koşma adı verilir. Bazı Doğu Anadolu ve Azerbaycan âşıklarının karşılaşmalarında dörtlüklerin arasına mâniler serpiştirildiği de görülür. Halk arasında aynı temayı işleyen mânilerin arka arkaya dizilerek halk türküsü biçimine girdiği ve özel ezgilerle okunduğu da bilinmektedir. Tahir ile Zühre, Ferhad ile Şirin, Gül ile Sitemkâr, Arzu ile Kamber gibi halk öykülerinde kahramanların zaman zaman birbirlerine mâni dörtlükleriyle hitap ettikleri de olur. Mâniler yazma cönk ve mecmualardan başka, yazma ve basma kitapların boş yerlerinde ve sayfa kenarlarında da meraklılar tarafından yazıya geçirilmiştir. Ayrıca Batılı Türkologların 19. yüzyıldan beri yaptığı derlemelerde, Cumhuriyet döneminde Türk folklorcuların derlediği metinler arasında sayıları on bine varan mâni dörtlükleri bulunmaktadır. Türkiye’de ve Azerbaycan’da dergilerde ve derleme arşivlerde bulunan mâniler dışında, on binlerce mâninin derlendiği ayn kitaplar da yayımlanmıştır. Türkiye’de mâniler üzerine kitaplar yayımlayan araştırmacılar arasında M.Halit Bayrı, Niyazi Eset, Tahir Alangu, M.Haşan Göksu (Tank Dursun K.), Atâ Tevzibaşı, L. Sami Akalın ve Şerif Oktürk özellikle anılabilir. kaynak: Ana Britannica BAKINIZ Mani Nedir? |
Mâni (edebiyat)
|
Mâni Genellikle dört dizeden oluşan ve hecenin yedili ölçüsüyle söylenen bir halk edebiyatı nazım birimi. Manilerde birinci, ikinci ve dördüncü dizeler birbirleriyle uyaklıdır. Üçüncü dize ise bağımsızdır. Buna göre uyak düzeni şöyledir: AAXa. Ayrıca 5, 6, 7, 8, 10, 14 dizeli maniler olduğu gibi, uyak düzeni AXAX biçiminde olan maniler de bulunmakta, kimi manilerde ise 4, 5, 8, 11 heceli kalıpların kullanıldığı görülmektedir. Mani, bir ortak halk edebiyatı (folklor) ürünüdür. Sanatçısı belli değildir. Maniyi genellikle kadınlar söyler. Karşılıklı manilerde kadınlarla erkeklerin karşılıklı söylediği de olur. Mani söyleyenlere manici; mani söylemeye de mani yakmak, mani düzmek, mani atmak denir. Manilerde ilk iki dize ile son iki dize arasında anlam bakımından bağlantı yoktur; anlatılmak istenen asıl duygu ve düşünceler son iki dizede söylenir; ilk iki dizede genellikle doğa ile ilgili görüntüler, manicinin çevre ile ilgili gözlemleri anlatılır; sonra birdenbire asıl maksada geçilir; hiç umulmadık bir şeyle karşılaşma, dinleyiciyi etkilemekte, hoşa gitmektedir. Dört dizeden oluşmuş hecenin yedili ölçüsüyle söylenen maniler, düz mani adıyla anılır. Düz mani dışında yedekli ve kesik (cinaslı) mani denilen iki mani çeşidi daha vardır. Düz maninin sonuna iki dize eklenerek söylenen altı dizeli manilere yedekli mani denir. İlk dizesi düşerek, yerini, yedi heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir sözcük ya da sözcük öbeğinin aldığı, uyakları cinaslı manilere kesik mani denir. En az dört, en çok on sekiz dizeli kesik manilerde kesik dizeler uyağa giriş işlevi görür, söylenirken de kimi zaman ünlemlerle doldurulur. Genellikle sevgi temasının işlendiği maniler, konuları bakımından niyet, fal manileri; sevda manileri; iş manileri; bekçi ve davulcu manileri; İstanbul'da bazı sokak satıcılarının manileri; İstanbul meydan kahvelerinin cinaslı manileri; Doğu Anadolu'da hikâye manileri; mektup manileri biçiminde kümelenmektedir. Özellikleri:
1. Düz (tam) mani:
Çiçeği solmasaydı Ölüm Allah’ın emri Ayrılık olmasaydı Kaşların ok dedikçe Kirpiğin çok dedikçe Pek mi gönlün büyüdü Sen gibi yok dedikçe Kesik (cinaslı) mani:
Bülbül eyler güle naz Girdim bir dost bağına Ağlayan çok gülen az Boğaza Derdim çıktı boğaza Moskof gözün oyarım Yan bakarsan boğaza Bağ bana Bahçe bana bağ bana Değme zincir kâr etmez Zülfün teli bağ bana Yedekli (artık) mani:
Derdim var dağlar gibi Ciğerden yaralıyım Gülerim sağlar gibi Her gelen bir gül ister Sahipsiz bağlar gibi Derdim var beller gibi Söylemem eller gibi Kalbimin hüznü var Yıkılmış eller gibi Gözlerimden yaş akar Bulanmış seller gibi Ayaklı Mani:
Kakül örtmüş o beni Ben yarimi unutmam Unutsa da o beni MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi |
MANİ Türk halk edebiyatında koşma ile birlikte şiirde iki ana biçimden biridir. Halkın ortak ürünü olan, yaratıcılarının adları bilinmeyen mâniler genellikle yedi heceli dört dizeden (dörtlük, kıta) oluşur. Birinci, ikinci ve dördüncü dizeler uyaklıdır (a-a-x-a). 5, 6, 7, 8, 10, 14 dizeli ve dizeleri 5, 8 ya da 11 heceli mâniler de vardır. Mâni Anadolu'nun çeşitli yörelerinde değişik adlarla bilindiği gibi, Anadolu dışında da mâne, bayatı, hoyrat gibi adlarla anılır. Mâni sözcüğünün kökeni kesin olarak bilinmemekle birlikte bu sözcüğün "mâna" (anlam) sözcüğünden türediği görüşü yaygındır. Mâniler genellikle düğün, askere gitme, bayram, niyet çekme ya da tutma, çalışma, sevgi gibi bir durum söz konusu olduğunda söylenir. Böylece ortam ve duruma göre niyet mânileri, çalışma ya da iş sırasında söylenen mâniler, atışma mânileri, semai kahvelerinde söylenen mâniler, düğünlerde söylenen mâniler, bekçi ve ramazan davulcularının mânileri, âşıkların ve halk hikayecilerinin mânileri gibi bölümlere ayrılır. Mâniler yapılarına göre düz mâni ve kesik mâni diye de ikiye ayrılır. Tam mâni de denen düz mâniler yedişer heceli dört dizeden oluşur. Ayaklı mâni ya da cinaslı mâni diye de adlandırılan kesik mânilerin ilk dizelerinde hece sayısı eksiktir. İlk dize 3, 4 ya da 5 heceden oluşur. Bu tür mânilerin uyakları cinaslıdır. Kesik mâninin ilk dizesinin hece sayısı "adam aman; âşık der ki" gibi sözcüklerle tamamlanırsa "doldurmalı kesik mâni" denir. 4-18 dizeden oluşan kesik mânilerde uyak a-a-x-a-x-a-x-a... ya da a-x-a-x-a-x... biçiminde olur. Mâniler çoğunlukla kadınlar tarafından üretilip söylenir. Karşılıklı iki kişi tarafından söylenen mâniler de vardır. Ayrıca bazı âşıklar ve tekke şairlerinin de mâni söylediği bilinmektedir. Bu tür mânilerin ilk dizesinde şairin adı ya da mahlası yer alır. Düz Mani: Yedişer heceli dört dizeden oluşur. Kafiyeleri çoklukla cinassızdır. Kesik mani: Birinci dizesi 7 heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir sözcük grubu olan maniler. Bu kesik dize sadece kafiyeyi hazırlar. Eğer meydan ve kahvehanelerde söylenen ve ilk dizeleri “aman aman” ünlemi ile doldurulan manilerse bunlara İstanbul manileri denir. Örnek Kesik Maniler: Karaca Aldım aşkın tüfeğin Vurdum bir kaç karaca Dünyada bir yâr sevdim Kaşı gözü karaca Dağ bana Bahçe sana bağ bana Değme zincir kâr etmez Zülfin teli bağ bana Ayağı Kuşlardan bir kuş gördüm Var başında ayağı Üstad manici isen Aç maniden ayağı Cinaslı mani: Kesik manilerde eğer kafiye cinaslı ise bunlara cinaslı mani denir. Yedekli (artık) mani: Düz maninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen maniler. Cinaslı kafiye kullanılmaz, birinci dizeleri anlamlıdır. Yedekli maniye artık mani de denir. Örnek Yedekli Maniler: Ağlarım çağlar gibi Derdim var dağlar gibi Ciğerden yaralıyım Gülerim çağlar gibi Her gelen bir gül ister Sahipsiz bağlar gibi Ne viran çeşme imiş Su içecek tası yok Yıkıldı viran gönlüm Yapacak ustası yok Şu vefasız dünyanın Ucu var ortası yok Deyiş: İki kişinin karşılıklı söylediği manilerdir. Soru yanıt şeklinde düzenlenir. Bir başka kişinin ağzındanmış gibi aktarıldığı şekilleri de vardır. Adilem sen naçarsın İnci mercan saçarsın Dünya deniz olanda Gönlüm nere kaçarsın Ağam derim naçarım İnci mercan saçarım Dünya deniz olunca Ben kuş olup kaçarım Adilem sen naçarsın La’l ü gevher saçarsın Ben bir şahin olunca Yavrum nere kaçarsın Ağam derim naçarım La’l ü gevher saçarım Sen bir şahin olunca Ben yerlere kaçarım La’lü gevher saçarsın Ben azrail olunca Kuzum nere kaçarsın Ağam derim naçarım La’l ü gevher saçarım Sen azrail olunca Ben cennete kaçarım Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica |
MANİ a. (ar. macnSdan). Ed. 1. Türk halk edebiyatında yaratıcısı adsız halk sanatçıları olan dörtlük biçimindeki şiir türü. (Bk. ansikl. böl.) 2. Mani atmak ya da mani düzmek ya da mani yakmak, bir mani meydana getirerek özel ezgisiyle okumak. —ANSİKL. Ed. Çoğunlukla yedi heceli ve dört dizeli tek kıtadan oluşur. Birinci, ikinci ve dördüncü dizeler birbiriyle uyaklı, üçüncü dize bağımsızdır. Buna göre uyak düzeni şöyledir: a a x a. Tek dörtlükten oluşan maniler dışında 5, 6,' 7, 8, 10, 14 dizeli maniler olduğu gibi, uyak düzeni a x a x biçiminde olan maniler de vardır. Mani terimi az çok değişik biçimlerde Anadolu'da, Rumeli'de, Kırım'da, Azerbaycan'da kullanılır. Doğu Anadolu'da bayatı sözcüğü de yaygındır. Urfa'da, Kerkük'te hoyrat denir. 11 heceli olan en tipik manilere Eğin'de alagözlü de denir. Manilerin ilk iki dizesi, uyağı doldurmak ya da temel düşünceye bir giriş yapmak için söylenir, ilk iki dize ile son iki dize arasında anlam bakımından bağlantı yoktur. Asıl anlatılmak istenen duygu ve düşünceler son iki dizede söylenir, ilk iki dizede genellikle doğa ile ilgili görüntüler, köyün günlük yaşamından gözlemler vb. anlatılıh Sonra asıl amaca geçilir; hiç umulmadık bir sürprizle karşılaşma, dinleyicileri etkiler. Dörtlüğün anlam yükünü üçüncü ve dördüncü dizeler taşıdığı için mani söyleyen bütün ustalığını son iki dizede göstermek zorundadır. Hemen her yörede maniler, kadınlar tarafından söylenir. Karşılıklı söylemelerde, atışmalarda kadınlarla birlikte erkekler de mani söylerler. Karşılıklı mani söyleme, Anadolu'da özellikle Doğu Karadeniz, Kars yörelerinde yaygındır. İki kişinin karşılıklı söylediği manilere deyiş adı verilir. Bu tür deyişler söyleme (deyişme) kızlar arasında, delikanlı ile kız, ana ile kız, ana ile oğul vb. arasında olur. Âşıkların karşılaşmalarında manilerle deyiştikleri görülür. Kimi tekke şairleri de mani söylemişlerdir. Bu tür manilerin birinci dizesinde, şairin adı ya da mahlası geçer. Konularına göre; niyet, atışma, askerlik, iş, bekçi ve davulcu manileri; İstanbul'da sokak satıcılarının söyledikleri maniler; semai kahvelerinde söylenen cinaslı maniler; âşık hikayecilerin söylediği maniler; mektup ve düğün manileri; ayrılık ve gurbet manileri gibi türlere ayrılabilir. Hıdrellez eğlencelerinde, bayramlarda, gezme yerlerinde vb. karşılıklı mani söyleme geleneği vardır. Geleneksel halk edebiyatında manicilerin piri olarak Ferhat ile Şirin kabul edilir. Maniler öteki anonim şiirlerin çoğu gibi, kendilerine özgü bir ezgi ile bestelenerek okunur. Günümüzde mani söylemenin en canlı biçimde sürdüğü bölgeler Kerkük, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Kars yöresidir. Kaynak: Büyük Larousse |
MANİ ÇEŞİTLERİMânileri yapısı ve konuları yönlerinden çeşitlere ayırabiliriz. I. Yapı Bakımından Mâni ÇeşitleriDüz ya da Tam Mâni:Yedişer heceli dört dizeden oluşan manilere düz ya da tam mâni denir. Gel bakma kimseye hor Halkı yorma kendin yor Yıkmak için çok düşün Yıkmak kolay yapmak zor Kesik ya da Cinaslı Mâni:Birinci dizesindeki hece sayısı yediden az olan manilerdir. Dizeler cinaslı uyaklarla kurulur. Bunun için bunlara cinaslı mani de denir. Cinas, söylenişleri aynı, anlamları ayrı olan sözcüklerle yapılan bir sanattır: Bağ bana Bahçe sana bağ bana Değme zincir kâr etmez Zülfün teli bağ bana Kesik manilerde birinci dize, cinaslı uyağı oluşturan sözcük ya da sözcük öbeğidir. Anlamlı da olsa anlamsız da olsa düşünceye bir giriş ve uyağa başlangıç niteliğinde olduğundan mâninin yapısında ve anlamında bir aksaklığa yol açmaz. Kimi mânilerde aradaki iki dizeyi çıkarmakla da mâninin kuruluşu bozulmaz. Çünkü kesik manilerde anlam birliği beyittir. Mâninin altılı biçimi: Mâninin ikinci ve üçüncü dizeleri atılmış biçimi: Sarayım Sarayım Bülbül bekler Sarayım Yıktı kalbim Sarayım Bir haine dil verdim Bergüzarı istemem Yıktı gönlüm Sarayım Seni bir yol Sarayım Bergüzarı istemem Seni bir yol Sarayım Kesik manilerde birinci dize yedi heceli olursa, "doldurmalı kesik mâni" ya da "ayaklı mâni" adını alır: Ah demedi demedi Elinde gül demedi Ben nasıl güleceğim Yâ bana gül demedi Cinaslı ya da cinassız kesik mânide, kimi zaman tam mânilerde, mâni metninden önce bir ünlem, bir seslenme sözü söylenir, buna da mâninin uyak kelimesi koşulur. Bu ünlem sözü bölgeye ve mâninin konusuna göre değişiktir: Azizim, azizem, azziyem, men aziz, bala, balacan, ele mi, geç gönül, var geç gönül, gör bir âfet, âşık, âşık der, baba, baba der, lala der... İstanbul "Meydan Kahveleri" geleneğinde bu ünlem sözleri "adam aman"idi. Adam aman yâr asar Adam aman kuzusu Hekimsen bak nabzıma Çay kuru çeşme kuru Cerrah isen yara sar Nerden içsin kuzu su Beni kimse asamaz Beni yakıp bitiren Asar ise yâr asar Bir ananın kuzusu Yedekli ya da Artık Mâni:Düz manilerin sonuna uyakları aynı olan iki dize daha getirilerek yapılan manilere denir. Bunların kesik mâniden ayrılan yönü uyakların cinaslı olmayışı ve ilk dizelerin bir anlam taşımalarıdır: Ağlarım çağlar gibi Derdim var dağlar gibi Ciğerden yâreliyim Gülerim sağlar gibi Her gelen bir gül ister Sahipsiz bağlar gibi . Karşılıklı Mâni (Deyiş):İki kişinin karşılıklı olarak söyledikleri manilere deyiş adı verilir. Bunlar sorulu cevaplı biçimde düzenlenir. Böyle mânilerde kimi zaman mâninin kimin ağzından söylendiği belirtilir: Ağa - Adilem sen nâçarsın Âdile - Ağam derim nâçarım İnci mercan saçarsın İnci mercan saçarım Dünya deniz olunca Dünya deniz olunca Gülüm nere kaçarsın Ben kuş olup uçarım Katar Mani:Bir konu bütünlüğü içinde birbiri ardı sıra gelen mânilere katar mâni denir. Kilisli Rıfat Bilge’nin "Maniler" adlı eserinde 'İsmail Aleyhisselâm Hakkında Olan" başlığı altında 43 mâniden oluşan katar mâni örneği vardır. Aşağıya bu mânilerden ilk iki tanesi alınmıştır: Baharı benzer yaza Şahini mail baza Bu bir katar ma'nîdir Bir bir diyelim size Evvel Allah adına Şükürler bir yâdına Mil çekilsin ol göze Hor bakar üstadına Selasettin kuşudur Kiremitlere giren. Ona atmaca derler Aşar dumanlı dağı Karşı-beri:Yukarıdaki mani çeşitleri dışında karşı-beri bazı kaynaklarda mani çeşidi olarak geçmektedir. Karşı-berilerde karşılıklı olarak ve sıra ile kişiler iki dize söylerler; ikinci dizeler kendi arasında uyaklıdır: Beriki : Kuşlardan hangi kuştur Karşıki: Yavrusuna süt veren? Beriki: Kuşlardan hangi kuştur Karşıki: Boynunda var yel bağı? Konuları Bakımından Mâni Çeşitleri:
Suat BATUR |
Saat: 13:30 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık