Kur'an-ı Kerim'de evrenle ilgili ayetler nelerdir? Kur'an-ı Kerim'de evrenle ilgili ayetler nelerdir? |
MUCİZELERLE DOLU KURANPeygamberimiz (sav)’e verilen en büyük mucizenin Kuran olduğunu daha önce belirtmiştik. Kuran, insanlara günümüzden 1400 yıl önce gönderilmiştir. Fakat içinde anlatılan öyle gerçekler vardır ki, onların günümüzdeki bilimsel buluşlara uygun olduğu daha yeni anlaşılabilmiştir. Kainattaki herşeyi, gezegenleri, yıldızları, insanları, hayvanları, doğa kanunlarını Allah yaratmıştır. Rabbimiz olan Allah, bizim daha keşfetmediğimiz herşeyi zaten bilmektedir. Dilediklerini Kuran’da bize bildirmiştir. Biz sadece zamanı gelince bu bilgileri öğrenmekte ve bunların Allah’ın birer mucizesi olduğunu anlamaktayız. Kuran'ın pek çok bilimsel mucizesi vardır. Burada Kuran'ın bilimsel mucizelerinin hepsini değil, sadece birkaç tanesini örnek olması için anlatacağız. (Kuran'ın daha pek çok mucizesini öğrenmek istiyorsanız Kuran Mucizeleri isimli kitabımızı okuyabilirsiniz.) Evrenin yaratılışı BİZ GÖĞÜ 'BÜYÜK BİR KUDRETLE' BİNA ETTİK VE ŞÜPHESİZ BİZ, (ONU) GEİŞLETİCİYİZ. (ZARİYAT SURESİ, 47) Kuran'da evrenin ortaya çıkışı şöyle açıklanır: O gökleri ve yeri yoktan var edendir... (EnamSuresi, 101) Kitabın ilk bölümünde hatırlarsanız evrenin hiçbir şey yokken bundan yaklaşık olarak 15 milyar yıl önce bir patlamayla ortaya çıktığını detaylı olarak anlatmıştık. Yani evren hiçbir şey yokken birdenbire var olmuştur. Bu büyük buluşun delilleri ise, ancak geçtiğimiz yüzyılda çok modern teknolojik aletlerle elde edildi. Dolayısıyla bunun 1400 yıl önce bilinmesi mümkün değildi. Ama yukarıdaki ayette de gördüğünüz gibi, Allah bu gerçeği bize hiçbir insanın bundan haberdar olmadığı, Kuran ilk indirildiği dönemde bildirmiştir. Bu anlatım Kuran’ın bir mucizesidir ve onun Allah’ın sözü olduğunun delillerinden biridir. Evrenin genişlemesi Evrenin patlamayla ortaya çıkışı ve hala genişlemekte olduğu günümüzde ispatlanmıştır. Bunu da size baştaki bölümlerde şişirilen bir balon örneği vererek anlatmıştık. 15 milyar yıl önce yaratılan maddeler bu patlamanın etkisiyle hala birbirlerinden uzaklaşmaya devam etmektedirler. Yani tüm evren büyük bir patlamanın ardından genişlemeye devam etmiştir ve hala da genişlemektedir. Modern astronomi araçları ile yapılan araştırmalar sonucu bu, çok açık olarak gözlemlenmiştir. Bu gerçek de 1400 yıl önce, tek bir insanın dahi bundan haberdar olmadığı bir zamanda, Kuran’da bir mucize olarak bildirilmiştir. Bu konuyla ilgili ayet şöyledir: Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47) Yörüngeler İŞTE BU, SİZİN RABBİNİZ ALLAH'TIR; HERŞEYİN YARATICISIDIR; O'NDAN BAŞKA İLAH YOKTUR. ÖYLEYSE NASIL OLUR DA ÇEVRİLİYORSUNUZ? (MÜMİN SURESİ, 62) Pek çoğunuz Dünyamızın ve diğer gezegenlerin bir yörüngesi olduğunu biliyor olabilirsiniz. Aslında sadece Güneş Sistemimizdekilerin değil, evrendeki bütün gök cisimlerinin bir yörüngesi vardır. Yani hepsi kendileri için belirlenmiş olan bir yol üzerinde dolaşırlar. Bilim adamları bu bilimsel gerçeği yakın bir dönemde keşfetmişlerdir. Ancak günümüzden 1400 yıl öncesi gibi, gök cisimlerinin yörüngelerinden haberdar olunmadığı bir dönemde, Kuran’da Allah bu gerçeği bir mucize olarak şöyle bildirmiştir: Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yaratan O'dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor. (Enbiya Suresi, 33) Bu ayette gördüğünüz gibi, Allah ancak günümüzde anlaşılan bilimsel bir gerçeği haber vermektedir. Kuran’ın indirildiği dönemde insanlar gök cisimlerinin sabit yörüngelerde hareket ettiklerinden habersizdirler. Ama Allah herşeyi bilen ve dilediğini de kullarına bildirendir. Dünya'nın yuvarlak oluşu Kuran’ın gönderildiği dönemdeki gök bilim anlayışına göre, Dünya’nın tıpkı bir tepsi gibi düz olduğu düşünülüyordu. Dikkat ederseniz, bugün herkesin bildiği bu gerçek bile o zaman bilinmiyordu. Ama Kuran’da kullanılan kelimelerden Dünya’nın yuvarlak olduğu açık şekilde anlaşılıyordu. Bu bilginin bize haber verildiği ayet şöyledir: Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp-örtüyor... (Zümer Suresi, 5) Bu ayetin Türkçesinde “sarıp-örtme” diye tercüme edilen kelimenin Arapçadaki tam anlamı, “bir şeyi yuvarlak bir şeyin üstüne sarmak”tır. Demek ki, gece ve gündüzün üzerine sarıldığı Dünya yuvarlaktır. Oysa biraz önce de söylediğimiz gibi, Kuran’ın indirildiği dönemde Araplar Dünya’nın düz olduğunu zannediyorlardı. Kuran’da ise Dünya’nın yuvarlak olduğuna işaret edilmişti. Çünkü Allah herşeyin en doğrusunu insanlara öğretendir. Allah’ın kitabı Kuran’da o devirde bildirilen bu gerçek yüzyıllar sonra bilim adamları tarafından keşfedildi ve Dünya’nın yuvarlak olduğu anlaşıldı. Kuran, Allah’ın sözü olduğu için bilimsel tarifler yapılırken olabilecek en doğru kelimeler kullanılmıştır. Herhangi bir insanın bunları bilip kullanması mümkün değildir. Ama Allah herşeyi bildiği için gerçekleri istediği herhangi bir dönemdeki insanlara bildirebilir. Parmak izi Allah Kuran’da insanın yaratılışından söz ederken özellikle parmak uçlarına dikkat çekmiştir: İnsan, onun kemiklerini bizim kesin olarak biraraya getirmeyeceğimizi mi sanıyor? Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz. (Kıyamet Suresi, 3-4) Tamamen dağılıp çürümüş olan bir insan vücudunun tekrar biraraya getirilmesi Allah için çok kolaydır. Şimdi parmak ucunuzu inceleyin. Parmak izleriniz hepinizde ayrı ayrıdır. Hatta ikiz olsanız bile kardeşinizinki sizinkinden farklıdır. Dünyada hiçbir insanın parmak uçlarındaki bu çizgiler bir başka insanınkine benzemez. Yani her insanın adeta kimliği gibidir bu izler... Allah sonsuz kudret sahibi olduğu için, bu kadar ince farklılıklara kadar bizi tekrar yaratabileceğini söylemektedir. Fakat bu arada biz bir şeyi daha öğrenmekteyiz. Bu izlerin önemi ve herkeste farklı olduğu ancak 19. yüzyılda öğrenilmiştir. Ama Allah 1400 yıl önce yukarıda okuduğunuz ayetle Kuran’da buna dikkat çekmiştir. Yani bu da bilimsel bir Kuran mucizesidir. Daha bunun gibi birçok konu mucizevi şekilde Kuran'da bildirilmiştir. Biz burada bir kısmını anlattık. Bu kadarı bile Kuran'ın Allah sözü olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. (Daha fazlasını öğrenmek için Kuran Mucizeleri isimli kitabımızı okuyabilirsiniz.) Allah, mucizelerle dolu olan Kuran için şunları söylemektedir: Onlar hâlâ Kuran'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler-tutarsızlıklar) bulacaklardı. (Nisa Suresi, 82) Yukarıdaki ayette bildirildiği gibi, Kuran’da haber verilen herşey doğrudur. Bilim ilerledikçe her geçen gün Kuran’da haber verilen yeni mucizeler bulunmaktadır. Bu da bize Kuran’ın Allah’ın gönderdiği hak kitap olduğunu göstermektedir. Bizim yapmamız gereken ise, Allah’ın gönderdiği bu kitaptaki herşeyi eksiksiz olarak öğrenmek ve uygulamaktır. Allah Kuran’a uymamızı birçok ayetinde emretmiştir. Bu konudaki ayetlerden birkaçı şöyledir: Bu indirdiğimiz mübarek bir Kitap'tır. Şu halde O'na uyun ve korkup-sakının. Umulur ki esirgenirsiniz. (Enam Suresi, 155) ... O (Kur'an), bir öğüttür. Artık dileyen, onu 'düşünüp-öğüt alsın. (Abese Suresi, 11-12) BAKINIZ Kur'an'ın Bilimsel Mucizeleri |
Muhakkak sizin Rabbiniz O ALLAH tır ki altı günde gökleri arzı(yeri) yarattı sonra arşa yöneldi Geceyi kendisini sürekli takip eden gündüzle örttü Güneşi, Ayı ve Yıldızları emrine boyun eğdirdi yaratmada emirde onun değilmidir. Göğe ve Tarıka(burgulu yola) andolsun. tarıkın ne olduğunu sen ne bilirsin Delik yıldızdır.(karadelik) biz onu(evreni) yoktan var ettik ve biz onu genişletecegiz. |
Kuran-ı Kerimde Evren (Dünya) İle İlgili Hadislwer Fihristi tabi, evren diye dünya kelimesini yanlış anlamamışsam,, Dünya bozulurdu.. 2/251,253 Dünya geçimi 42/36 Dünya hayatı 3/185 4/77 6/32 10/7,8,24 Dünya hayatı (sadaka-zekât) 47/36-38 Dünya hayatı (yağmurla misâl) 57/20 Dünya hayatı geçici, âhiret ise ebedîdir 40/39 Dünya hayatı sizi aldatmasın... 31/33 Dünya hayatı ve süsünü isteyen 11/15,16 Dünya hayatı, (güzel davrananlar) 39/10 Dünya hayatı, âhiret hayatı 29/20 Dünya hayatını misâl... 18/45 Dünya hayatının aldatıcı bir zevk olduğu 57/20 Dünya hayatının bir oyun ve eğlence olduğu 29/64 Dünya hayatının geçimi 9/38 Dünya hayatının süsü 20/131 28/60 Dünya malı 16/96 Dünya malı isteyenin âhirette nasibi olmadığı 42/20 Dünya malı ve mevkisiyle övünen 19/77-80 Dünya menfaati 7/169 Dünya sevabı 4/134 Dünya’da bir saat kadar kalmış olunduğu 10/45 Dünya’da ne kadar kalındığı 20/103,104 79/46 Dünya’nın döndüğü ile ilgili 91/3,4 Dünya’nın hareket ettiği 27/88 Dünya’ya geri dönmek isteyenler 6/27 32/12 Dünyâlığa göz dikmek 15/88 Dünyanın süsü 2/212 Dünya'nın yuvarlak olduğu 91/6 Dünyayı isteyenin âhirette nasibi olmadığı 2/200-202 Dünyayı (=çabuğu) sevip, âhireti bırakanlar 75/20... Dünyayı isteyene... 17/18 |
Ey Muhammed! De ki: "Yemin olsun, eğer insanlar ve cinler bu Kur'ân'ın benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine yardımcı olsalar bile, yine onun bir benzerini meydana getiremeyeceklerdir." (İSRA/88) Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar, Kur'ân'ın şüphesiz Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilsinler ve ona iman etsinler de kalpleri ona saygı duysun. Çünkü Allah, iman edenleri doğru yola eriştirir. (HAC/54) Kendisinde şüphe olmayan bu kitabın indirilişi, âlemlerin Rabbi olan Allah tarafındandır. Yoksa onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? Hayır, o senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi korkutman için, Rabbin tarafından gelen bir haktır. Gerek ki, hidayeti kabul ederler. (SECDE/2-3) O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz. Bir kâhin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz! O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir. (HAKKA/41-43) Bu Kur'ân, Allah'dan başkası tarafından uydurulamaz, lâkin kendinden önceki kitapları tasdik eder ve o kitabı (levh-i mahfuzu) ayrıntılı olarak açıklar. Onda şüphe edilecek hiç bir şey yoktur. Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. (YUNUS/37) "Onu o (peygamber) uydurdu" mu diyorlar? De ki; "Haydi siz de onun gibi bir sûre getirin ve Allah'dan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onu da yardıma çağırın. Eğer sözünüzde sadık iseniz (bunu yapın). (YUNUS/38) Elif, Lâm, Râ. Bu Kur'ân öyle büyük bir kitaptır ki, insanları Rablerinin izni ile karanlıklardan aydınlığa, her şeye galip ve hamde lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için onu sana indirdik. (İBRAHİM/1) Ona ne önünden, ne de ardından batıl gelemez. O hüküm ve hikmet sahibi, öğülmeye layık olan Allah tarafından indirilmiştir. (FUSSİLET/42) Bu kitabın indirilişi, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafındandır.(ZUMER/1) Bu Kur'ân, kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara gönderilmiş bir tebliğdir. (İBRAHİM/52) Elif, Lâm, Râ. Bu Kur'ân öyle büyük bir kitaptır ki, insanları Rablerinin izni ile karanlıklardan aydınlığa, her şeye galip ve hamde lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için onu sana indirdik. (İBRAHİM/1) Onu dosdoğru (bir kitap) olarak (indirdi) ki katından gelecek şiddetli azaba karşı (insanları) uyarsın ve yararlı işler yapan müminlere kendileri için güzel bir mükafat bulunduğunu müjdelesin. (KEHF/2) (Ey Muhammed!) Onlara de ki: "Kur'ân'ı Cebrail, iman edenlere sebat vermek, müslümanlara bir hidayet ve bir müjde olmak için Rabbinin katından hak olarak indirdi. (NAHL/102) (Ey Resulüm!) Biz, sana bu kitabı (Kur'ânı) sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklaman için ve iman edecek topluma bir hidayet, bir rahmet olsun diye indirdik. (NAHL/64) (Ey Muhammed!) Biz Kur'ân'ı senin dilin üzere kolaylaştırdık ki, onunla Allah'tan korkup sakınanları müjdeleyesin, inat edenleri de korkutasın. (MERYEM/97) (Bu), diri olanları uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olması içindir. (YASİN/70) Bu Kur'ân, kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara gönderilmiş bir tebliğdir. (İBRAHİM/52) Bu Kitap (Kur'ân), kendinden önceki kitapları tasdik eden, şehirler anası (Mekke) halkını ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahiret gününe iman edenler bu Kitab'a da iman ederler ve onlar namazlarına da devamlıdırlar. (EN'**/92) Hayır, hayır, O kur'ân kuşkusuz bir öğüttür. Dileyen onu düşünür. (MÜDDESSİR/54-55) |
O inkar edenler görmüyorlar mı ki (başlangıçta) göklerle yer birbiriyle bitişikken biz onları ayırdık … (Enbiya Suresi 30) Bu ayeti şu şekilde açıklayabiliriz - "Gökler" kelimesi tüm evren anlamına gelir. - Öyleyse "Göklerle yer birbiriyle birleşikti" ifadesi eskiden evrendeki tüm varlıkların birbirleriyle içiçe olduğunu anlatır. - Son olarak "Onları ayırdık" ifadesi evrenin patlamayla parçalara ayrıldığını belirtir. Kuran'da bilimin yeni keşfettiği evrenle ilgili daha pek çok bilgi vardır. Şimdi bu bilgilerden bir örnek daha verelim. Size daha önce söz ettiğimiz Hubble adlı gök bilimci evrenin genişlediğini ispatladığında yıl 1929'du. Yani bundan sadece 72 yıl önceydi. Oysa aynı bilgi Kuran'da bundan tam 1400 sene önce haber verilmiştir. Ayetlerde bu konudan şöyle bahsedilir: Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi 47) Ayette geçen "gök" kelimesi uzay ve evren anlamında kullanılmıştır. "Biz (onu) genişleticiyiz" ise açıkça evrenin genişlediğini bildirir. |
Alıntı:
Resulullah Efendimiz(s.a.v) şöyle buyurmuştur: "O (Mehdi) benim neslimden bir adamdır. Yüzü, sanki ışıldayan bir yıldız gibi parlaktır. Sağ yanağında siyah bir ben vardır. Kırk yaşlarındadır... '' "Mehdi, benim evladımdan bir adamdır. Parlak yıldız gibidir. Rengi, Arap renginde ve cismi İsrail gibidir.'' "Mehdi, alnı açık, burnu kırmızıdır. Yeryüzü daha önce zulüm ve haksızlıkla dolu olduğu gibi mehdi tarafından adalet ve doğrulukla doldurulacaktır. 7 yıl hükümdarlık yapacaktır." ''Çalışanlar üzerine disiplinli olması, malı cömertçe vermesi ve yoksullara karşı çok merhametli olması, Mehdi'nin alametlerindendir." Ukab(okab)=>Arapçada duman,toz ve kartal takımyıldızı anlamına geliyordur,Kartal takımyıldızının diğer bir adı =>Dene el Okab olarak geçer .Ukab Kartal takım yıldızı islam dinini temsil eder ve Samanyolu galaksisindeki en parlak takım yıldızıdır.Peygamber Efendimizin(s.a.v) sancağı Ukab siyah renklidir bu siyah renk kainatı,sancak üzerindeki hilal ise kainat içindeki gezegenleri temsil etmektedir. Tarik Suresinde ise: 1) Göğe ve târıka andolsun. 2) Târıkın ne olduğunu sen ne bileceksin? 3) O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır. Bu ayetlerde bahsedilen Tarık,Allah'a giden yolu gösteren Peygamber Efendimizin(.s.a.v) mübarek sancağında temsil edilmiştir.Peygamber Efendimizin(s.a.v) sancağı ukab ahir zamanda hak ile batılı ayıran,inkar ve karanlığı delen bir yıldız olarak Kuran-ı Kerim de anlatılmıştır. Peygamber Efendimizin(.s.a.v) mübarek sancağı ,Hz Mehdi(a.s) ın yanındadır Bu sancak samimi,gerçek müslümanların imanlarını,düşmanlık edenlerin ise korkularını arttıracaktır. Göğe ve Tarık’a andolsun, Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir? (Karanlığı) Delen yıldızdır. (Tarık Suresi, 1-2-3) Ayette geçen ”delen” (’’sakıb”) fiiliyle ”karadelik” ismi arasındaki söyleyiş benzerliğinden dolayı mucize iddiasında bulunulmakta... Bu konuda,Kur-an ayetlerini tefsir eden,sağlam müfessirlerin görüşleri şu şekildedir; İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 19/10 (Tarık/3) Es-sâkib” “Delip, geçen;” aydınlatan, aydınlık saçan, demektir. “Şihâbun sâkibun” “Parlak, delici bir alev” (es-Saffat, 37/10) buyruğunda da bu anlamda kullanılmıştır. “Sekabe, yeskubu, sukuben ve sikâbeten” “Aydınlattı, aydınlatır, aydınlatmak” ifadeleri aydınlatmayı anlatmak için kullanılır. (Buna göre) “delip geçmesi” onun aydınlatması, ışık saçması demektir. Araplar: “Ateşini aydınlat (alevlendir)” anlamında; Eskib nârake” derler. Şair de şöyle demiştir:”İnsanlar onu (ününü) etrafa yaydılar, sanki o,Çalıçırpı ile yakılıp alevlendirilmiş yükseklerdeki bir ateş gibidir.” Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kuran Dili, Tarık/3 Necm-i Sakıb delik mânâsına “sakb” kökünden “delen yıldız” demek olup ışığının kuvvetinden dolayı karanlığı deliyor gibi görünen her parlak yıldıza denir. Nitekim aynı mânâ ile şihaplara yani kıvılcımlara veya akan yıldızlara da “sâkıb” denilir. Bir de kuş yukarı yükseldi demek olan tabirinde olduğu gibi sakb, yükselme mânâsına gelir ki bazıları bu mânâyı göz önünde bulundurarak necm-i sâkıb, yüksek yıldız demek olduğunu söylemişlerdir. Şu halde ‘nün başındaki “lâm” cins ifade eden lâm olmak üzere, gece doğan herhangi bir parlak veya yüksek yıldız cinsi veya lâm ahd için olarak, sabah yıldızı ve İbnü Abbas’tan bir rivayete göre Cediy yıldızı veya Sûresi’nin başında geçtiği gibi Süreyya veya Kur’ân yıldızı olmak ihtimali de vardır. Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 23/52 (Tarık/3) Sakıb;Cenâb-ı Hak şu sebeplerden ötürü bu yıldızı, “sakıb” (delen) diye tavsif etmiştir: 1) Işığı ile karanlığı delip, karanlığa nüfuz ettiği için. 2) Havada tıpkı birşeyi delen birşey gibi, doğudan nüfuz edici olarak doğduğu için. 3) Sayesinde şeytanın görüldüğü ve vurulduğu, yani delindiği yakıldığı bir şey (şihâb) olduğu için, ona bu sıfat verilmiştir. 4) Ferrâ şöyle der: Bu ifade, “diğer yıldızların üzerine çıkan, hepsinin üstüne yükselen yıldız” manasınadır. Çünkü Araplar, gökyüzünün çok yücelerine çıkan bir kuşa, “Göğü delip gidiyor” manasında, “Kad sekabe’t-tairu” derler. Sonuç olarak;diğer bütün muteber tefsirlere bakarak da teyid edebileceği gibi ayetin mümkün yorumlarından hiçbiri astronomi biliminin ”karadelik” olarak adlandırdığı olguyu çağrıştırabilecek bir manâ içermemektedir. -Tam tersine- en muhtemel yoruma göre ayetten çıkan anlam karadelik olgusuyla taban tabana zıttır. Ayette ışığı ile karanlığı delen, parlayan yıldızdan söz edilmektedir!.3 ayetten de modern astronomi biliminin ”karadelik” olarak adlandırdığı olguyu çağrıştırabilecek bir anlam çıkarmak mümkün değildir. |
Kuranda kainatın yaratılışı Kuranda kainatın yaratılışı ile alakali tahmini 21 ayet geçiyor
|
Saat: 16:57 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık