Kapı ile ilgili deyimler nelerdir? Kapı ile ilgili deyim ve atasözleri bulabilir misiniz? |
Kapı dışarı etmek: Kovmak, dışarı atmak."Ben de bu evin insanıyım, beni kapı dışarı edemezsiniz!" Kapı kapı dolaşmak: 1. Ev ev gezmek, her eve uğramak. 2. Hemen her devlet dairesine başvurmak."Kapı kapı dolaştı, ne var ki bir iş bulamadı." Kapı komşu: Bitişikte oturan komşu, evleri yan yana olan ailelerden her biri."Kapı komşum öyle iyi bir insan ki.." Kapısında büyümek: Birinin evinde eğitim görüp yetişmek."Onun kapısında büyümüştü, ona bu kötülüğü nasıl yapmıştı aklı almıyordu." Kapısını aşındırmak: İstediğini elde edinceye kadar birinin yanına çok sık gidip gelmek. Kapı yoldaşı: Herhangi bir yerde aynı hizmette bulananlardan her biri. Kapıyı açmak: 1. Başlama. 2. Bir işte birilerine örnek olmak."Açık artırmada kapı bir milyon liradan açıldı." |
1- acemi katır kapı önünde yük indirir: beceriksiz ve anlayışsız kişi kendisine yaptırılan işi en önemli yerinde bırakır 2- Allah gümüş kapıyı kaparsa altın kapıyı açar: işi bozulan kişi umutsuzluğa düşmemeli, Tanrı'nın onu daha iyi bir işe kavuşturacağına inanmalıdır 3- altın anahtar her kapıyı açar: para olduğunda her güçlük yenilebilir 4-avrat (kadın) malı, kapı mandalı: bir erkek, karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir 5-borçtan korkan kapısını büyük açmaz (küçük açar): borçlanmak istemeyen fazla açılmaz, giderlerini kısar, kendi durumuna uygun bir yaşama yolu tutar 6-çalma elin kapısını, çalarlar kapını: kimseye kötülük yapma yoksa onlar da sana aynı kötülüğü yaparlar |
•Kapı ağzı: 1. Kapı yanı. 2. İpucu. •Kapı almak (yapmak): Tavla oyununda bir hanede iki pul toplamak. •Kapı baca açık: Korunmasız (yer). •Kapı dışarı etmek: Kovmak, dışarı atmak. •Kapı duvar: Çalındığı halde açılmayan kapı. •Kapı gibi: İri vücutlu, iri yarı kimse. •Kapı kadar: Eni ve uzunluğu çok olan. •Kapı kapamaca: Evde kimse kalmamak üzere. •Kapı kapı dolaşmak: 1. Her yere uğramak, ev ev gezmek. 2. Her devlet dairesine başvurmak. •Kapı (bir) komşu: Bitişikte oturan komşu. •Kapı mandalı: İşe karıştırılmayan, kendisine önem verilmeyen kimse. •Kapı tutmak: İşe yada hizmete girmek. •Kapı yapmak: 1. Bir şey istemek yada söylemek 2. Ev gezmesi yapmak. 3. Tavla oyununda bir haneye üst üste iki pul koymak. •Kapı yoldaşı: Aynı hizmette bulunan hizmet arkadaşlarının birbirine göre durumu. |
Aynı kapıya çıkmak Anlamı: Sonuç bakımından fark etmemek, aynı sonuca varmak: “Talihin aşırısı da insanı eninde sonunda aptallaştırdığından, sonuç aynı kapıya çıkardı.” -E. Şafak. Açık kapı bırakmak Anlamı: Gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak. Arka kapıdan çıkmak Anlamı: Okuldan başarısızlık nedeniyle ayrılmak. At çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak Anlamı: İş işten geçtikten sonra önlem almaya kalkışmak. Bir kapıya çıkmak Anlamı: Aynı sonuca varmak. (Bir şeyden) kapı açmak Anlamı: 1) bir şeyin sözünü etmek veya bir işe başlamak; 2) pazarlığa çok yüksek bir fiyatla başlamak. (Bir yeri) komşu kapısı yapmak Anlamı: Sık gidilen yer hâline getirmek. (Bir yeri) komşu kapısına çevirmek Anlamı: Yakın olmadığı ve sık sık uğranılması gerekmediği hâlde bir yere çok sık gitmek. (Birinin) kapısını çalmak Anlamı: Birine başvurmak: “İskele memurluğu isteyen işçiler hep benim kapımı çalıyorlar.” -M. Ş. Esendal. Çat orada çat burada çat kapı arkasında Anlamı: Çok çabuk yer değiştiren bir şeyin durumunu anlatan bir söz: “Sizin sevgili bir yerde durmaz, çat orada çat burada çat kapı arkasındadır.” -O. C. Kaygılı. Dış kapının mandalı Anlamı: 1) uzak akraba; 2) önemsiz, değersiz. Doksan kapının ipini çekmek Anlamı: İçinde bulunduğu sorunu çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak. El kapısına düşmek Anlamı: Yabancıya muhtaç olmak: “Başından nasıl bir sergüzeşt geçmişti de böyle el kapılarına düşmüştü?” -R. H. Karay. Han kapısından teğelti atmak Anlamı: Defetmek, kovmak: “Bir adamı hiç sormadan, etmeden böyle han kapısından teğelti atar gibi kolundan tutup fırlatınca içinde bir üzüntü kalır.” -M. Ş. Esendal. İkisi bir kapıya çıkmak Anlamı: Aynı sonuca varmak, aynı sonucu doğurmak. Kapı almak (yapmak) Anlamı: Tavla oyununda bir haneye üst üste iki pul getirmek ve o hanenin karşı oyuncu tarafından kullanılmasını engellemek: “Altı bir geldi mi köşeyi kapacaksın, kapıları almayı asla unutmayacaksın.” -T. Uyar. Kapı aralamak Anlamı: Bir konuya giriş yapmak, karşısındakini hazırlamak. Kapı aramak Anlamı: Ev ziyareti yapmak istemek. Kapı baca açık Anlamı: Korunmaya alınmamış. Kapı dışarı etmek (atmak) Anlamı: Kovmak, dışarı atmak: “Sizin hepinizi kapı dışarı edecekler. Çünkü kaçak işçiye memlekette iş yok.” -M. İzgü. Kapı gibi Anlamı: 1) iri vücutlu (kimse); 2) dayanak noktası güçlü, sağlam olan: “İçlerinden biri atından inerek celladın burnuna kapı gibi bir fermanı dayadı.” -İ. O. Anar. Kapı kadar Anlamı: çok enli ve uzun olan. Kapı kapı aramak Anlamı: Her yeri aramak. Kapı kapı dolaşmak (gezmek) Anlamı: 1) ev ev gezmek; 2) bir yerlere sürekli girip çıkmak: “Elbette öyle ama sen böyle panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta muhalefet var sanıp gerçekten de bir temizliğe başlayabilirler.” -A. Ümit. 3) iş aramak için her yere başvurmak. Kapı komşusu yapmak (etmek) Anlamı: bir yere sık gidip gelmek. Kapı yapmak Anlamı: 1) bir şey istemek veya söylemek için karşısındakini önceden başka sözlerle hazırlamak: “Rumeli'de bıraktığı çiftlikleri de anlattıktan sonra yaptığı kapıyı kâfi gördü. İşlere geçti.” -Ö. Seyfettin. 2) ev gezmesi yapmak; 3) kapı almak. Kapıda kalmak Anlamı: İçeri girememek: “Anahtar bendedir. Onlar sonra kapıda kalırlar.” -M. Ş. Esendal. Kapıdan çevirmek Anlamı: Geri döndürmek, kabul etmemek: “Fakat görücüleri de kapıdan çevirmeyi doğru bulmuyordu.” -H. E. Adıvar. Kapıdan kovsan bacadan düşer Anlamı: Yüzsüz, arsız kimseler için söylenen bir söz. Kapılar yüzüne (üzerine veya üstüne) kapanmak Anlamı: İstenilen şeye ulaşma imkânı verilmemek. Kapıları açık tutmak Anlamı: Herhangi bir konuda ilişkiyi kesmeden anlaşma ortamını sürdürmeye çalışmak. Kapıları kapamak Anlamı: Bütün ilişkileri kesmek veya anlaşma ortamını ortadan kaldırmak. Kapısına kilit vurmak Anlamı: 1) girilip çıkılmasını önlemek için bir yeri kapamak; 2) bir yerin çalışmasına son vermek. Kapıya dayanmak Anlamı: 1) gelip çatmak: “Kış kapıya dayandı, daha kömür alamadık.” -R. N. Güntekin. 2) bir şey elde etmek için bir yeri, bir kimseyi zorlamak, göz korkutmak: “Bereket versin ki padişahın cellatları kapıya dayanmadılar.” -İ. O. Anar. Kapıyı açmak Anlamı: 1) bir işe veya bir konuya öncelikli olarak başlamak; 2) bir işte başkalarına örnek olmak. Kapıyı büyük açmak Anlamı: Çok masraflı bir işe girişmek veya hesapsız harcamak. Kapıyı göstermek Anlamı: Kovmak, uzaklaştırmak. Kendini kapının dışında bulmak Anlamı: Kovulmak, işten atılmak, bir yerden istenmeden uzaklaştırılmak: “Bir gazeteci gelsin de bizden bir haber alsın. Haberi veren ertesi günü kendini kapının dışında bulurdu.” -M. Ş. Esendal. Kırk kapının ipini çekmek Anlamı: İçinde bulunduğu sorunu çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak. Masraf kapısı açmak Anlamı: Para harcamayı gerektiren bir işe girişmek. O kapı (mahalle) senin bu kapı (mahalle) benim Anlamı: Sürekli gezip dolaşmayı anlatan bir söz: O kapı senin bu kapı benim, akşamı eder. Seksen kapının ipini çekmek Anlamı: İçinde bulunduğu sorunu çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak: “Ama şimdi, bir çift lastik için seksen kapının ipini çekiyoruz.” -R. Enis. Şöhret kapısı açılmak Anlamı: Meşhur olmaya başlamak. Şüpheye kapılmak Anlamı: Şüphe duymak: “Eski bir bakan Ankara'nın bir köşesinde bir apartman mı yaptırmış, İsmet Paşa derhâl bir haksız iktisap şüphesine kapılıyordu.” -Y. K. Karaosmanoğlu. Yağlı kapıya konmak Anlamı: Rahat, sıkıntısız bir yere girmek, geçimini başkasının üstüne yıkmak: “Kondu, namussuz, yağlı kapıya, diye, hasedini belli ediyordu.” -H. Taner. Yanlış kapı çalmak Anlamı: İsteğinin yapılmayacağı, yersiz sayılacağı bir yere başvurmak. Yumurta kapıya dayanmak (gelmek) Anlamı: Yapılacak iş için zaman çok daralmak. |
Saat: 00:21 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık