MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Edebiyat (https://www.msxlabs.org/forum/edebiyat/)
-   -   Sözlü Anlatım ve Sözlü Anlatım Kuralları (https://www.msxlabs.org/forum/edebiyat/4639-sozlu-anlatim-ve-sozlu-anlatim-kurallari.html)

Misafir 4 Nisan 2006 22:04

Sözlü Anlatım ve Sözlü Anlatım Kuralları

Konu Başlıkları
  • Konuşmanın tanımı
  • Konuşma İlkeleri
  • Konuşma Türleri
    • Günlük konuşmalar
      • Selamlaşma
      • Hatır sorma
      • Tanışma ve Tanıştırma
      • Soru sorma - Cevap verme
      • Kutlama
      • Başsağlığı (Taziye)
      • Özür Dileme
      • Telefonla konuşma
    • Kitle konuşmaları
      • Konferans
      • Açık Oturum
      • Panel
      • Sempozyum
      • Forum
Konuşma
Düşünce ve duyguların, başkalarına sözlü olarak bildirilmesine konuşma yada sözlü anlatım denir.
Konuşma, insanın çevresiyle doğrudan iletişim kurmasının en etkili yoludur. Konuşma için sesli düşünme de denir. Buna göre insanlar, düşüncelerini başkalarına seslerle iletirler. Ancak bunu yaparken de sözlerini etkili kılmak için, jest, mimik, tonlama, vurgulama... gibi konuşmayı tamamlayıcı öğelere başvururlar.
Konuşma olgusu; dil, düşünce, duygu, ses ve konuşma organları gibi öğelerle doğrudan ilgilidir. Bunlardan birinin eksikliği yada yetersizliği, çeşitli konuşma kusurlarına yol açar.

Konuşma İlkeleri

İyi konuşma, güzel konuşma; her şeyden önce iyi ve sağlıklı düşünmeyle ilgilidir. İyi ve sağlıklı düşünmeyse, kişinin yeteneği yanında, doğuştan itibaren edindiği bilgi, beceri birikimine ve gördüğü eğitime bağlıdır.
Ancak her konuda olduğu gibi konuşmada da yetenek, tek başına belirleyici etken değildir. Yetenek ancak bilgi ve deneyimle birleşirse bir anlam taşır.Ayrıca burada ele alacağımız konuşma türlerinin çoğu için özel bir yeteneğe gerek yoktur. Bunlar, belli bir eğitimle herkesin başarabileceği türden konuşmalardır.
İyi bir konuşmacının başlıca ilkeleri şunlardır :
  • Yapıcılık: Toplumun değer yargılarına, inançlarına, gelenek ve göreneklerine ters düşen, onları yok sayan söz ve davranışlardan kaçınılmalıdır.
  • İnandırıcılık: Konuşmacı ; sözleriyle, davranışlarıyla, yargılarıyla, konuya hakimiyetiyle dinleyicide güven duygusu yaratmalıdır.
  • Amaca dayanma: Konuşmacı, niçin konuştuğunu bilmeli ve dinleyici üzerinde bu amaca yönelik bir etki bırakabilmelidir.
  • İlginçlik: Konuşma konusu, gerek konuşmacı, gerekse dinleyici yönlerinden ilgi çekici olmalıdır. İyi bir konuşmacı, pek ilginç olmayan, hatta sıkıcı sayılan bir konuda dahi ilgi yaratmayı bilmelidir.
  • Bilgi sağlamlığı: İyi bir konuşma, sağlam bilgi ve belgelere dayanmalıdır.
  • Ön çalışma : Konuşmanın hazırlanmasında; konu, dinleyici, konuşma süresi göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Yöntem: İyi bir konuşmada yöntem önceden belirlenmelidir ; “birlikte düşünme ve tartışma”, “öğretme”, “duygulandırma” yöntemlerinden hangilerinin seçileceği bilinmelidir.
  • Konuşmayı destekleyen öğeler: Konuşma, söz yanında bir takım el, yüz hareketleri (jest, mimik ve iyi bir tonlama ile desteklenmelidir.
  • Dil ve üslup: İyi bir konuşma elbette ki iyi bir dil ve üslup becerisi gerektirir. Kelimelerin seçimine, cümledeki yerlerine, kültür dilindeki biçimleriyle kullanılmalarına özen gösterilmelidir.
Konuşma Türleri

1. Günlük Konuşmalar

Günlük konuşmalar; insanların günlük yaşamda çok sık olarak yaptıkları hazırlıksız, anlık, doğal konuşmalardır. Konuşmalar gelişigüzel de denilen bu türlerin, elbette kendine özgü kuralları vardır. Bunların başında da içtenlik, incelik, saygı ve hoşgörü gelir. Ayrıca günlük konuşmaların pek çoğunda, ortak bir kültür dilinin herkesçe kullanılan söz kalıpları bulunur.

1.1. Selamlaşma
Selam, bir yerde buluşan,bir yolda karşılaşan kişilerin birbirlerine karşı duydukları sevgi ve saygının sözle ve davranışla anlatımıdır; uygar insan olmanın gereğidir. “Merhaba, günaydın, iyi günler, hoşça kal, Allahaısmarladık, güle güle, yolun açık olsun...” gibi sözler; dilimizde, yerine, zamanına hatta kişisine göre sırası geldiğinde kullanılması gereken hazır söz kalıplarıdır.
Güzel dilimizde ve kültürümüzde yeri olmayan “Hadi çav”, “hadi by by ( bay bay )...” gibi sözlerden kaçınılmalıdır.

1.2. Hatır sorma
Karşılaşan insanlar, birbirlerine hal hatır sorarlar. Hal hatır sormada, durumun gerektirdiği biçimde “nasılsınız?, iyi misiniz?...” sözleri; bunlara karşılık olarak da “teşekkür ederim, iyiyim, siz nasılsınız, sizi sormalı...” sözleri en sık kullanılan kalıplardır.

1.3. Tanışma ve Tanıştırma
İlk kez karşılaşan insanların birbirlerine adlarını, soyadlarını, gerekliyse mesleklerini söylemeleri görgü ve uygarlık gereğidir. Buna “tanışma” denir. Tanışma sırasında karşılıklı olarak “Memnun oldum, ben de” gibi sözler söylenmelidir.
Birbirlerini tanımayan insanlar, üçüncü kişilerle karşılıklı tanıtılıyorsa buna da “tanıştırma” denir.
UYARI: Tanıştırma sırasında “sizi arkadaşıma tanıtayım” demek yanlıştır. Doğrusu, “sizi arkadaşımla tanıştırayım”dır. Ayrıca tanışma sırasında “bendeniz, kulunuz, köleniz...” gibi abartılı ve küçültücü sözlerden kaçınılmalıdır.

1.4. Soru sorma-Cevap verme
Ulaşımın çok geliştiği günümüzde, her an kendimizi yabancı bir çevrede, yabancı insanlarla karşı karşıya bulabilir, onlara soru sormak yada onların sorularına cevap vermek durumuyla karşılaşabiliriz. Böyle durumlarda sorular yada cevaplar açık ve kısa olmalıdır.
Konuşma sırasında, duruma göre, “affedersiniz”, “bakar mısınız?”, yetişkinler için “hanımefendi”, gençler ve çocuklar için “kardeşim”, “yavrum...?” gibi hitaplar kullanılmalı; “hey!, hişt!, baksana!...” gibi ünlemler, “birader, dayı, babalık...” gibi sözler kullanılmamalıdır. Tanımadığımız ve yaşını kestiremediğimiz kişilere “amca, teyze...” gibi sözlerle hitap etmek de yanlıştır.

1.5. Kutlama
Kutlama; insanların kazandıkları bir başarı, yükseldikleri makam yada eriştikleri bir mutluluktan dolayı, onların sevinçlerini paylaşmak amacıyla söylenen sözlerdir.
Yüzyüze kutlamalarda, önce kutlamaya konu olan olay belirtilir.Sonra kişinin konumun ve onunla olan ilişkinin özelliğine göre, sevincimizi bildiren sözler ve mutluluğun artması dileğiyle bitirilir.

1.6. Baş sağlığı (Taziye)
İnsanlar, bir yakınlarını kaybettiklerinde, acılarını paylaşacak, kendilerini teselli edecek dostlar ararlar. Dilimizdeki “dost kara günde belli olur” sözü, bu gerçeğin en özlü anlatımıdır.
Başsağlığı ziyaretleri, yakınlık derecesiyle uyumlu olmalıdır. Böyle günler, üzüntülerin yoğun biçimde yaşandığı anlardır. Konuşmalar; insanları yatıştıracak, teselli edecek nitelikte, kısa, içten ve abartısız olmalıdır.
Duruma göre, başınız sağolsun, Allah sabır versin, Allah taksiratını affetsin, Allah rahmet eylesin, nur (huzur) içinde yatsın, Allah başka acı göstermesin... gibi söz kalıpları yanında, içten duyguları dile getirecek sözler de kullanılabilir. Ayrıca, Anadolu bölge ağızlarında kullanılan ve insanların bu acılarını unutturacak başka büyük acılar görmemeleri dileğini güçlü biçimde anlatan “Allah bu acınızı unutturmasın” gibi sözler de duygularımızı dile getirmede etkili olabilir.

1.6. Özür Dileme
İnsanlar bazen yanlış söz ve davranışlarıyla arkadaşlarını, dostlarını elde olmayan nedenlerle kırabilirler. Bazen bu kırgınlıklar, dostlukları kopma noktasına getirebilir. Bunu önlemek için, yapılan yanlışın söz yada davranışla giderilmesi gerekir. Buna özür dileme denir.
Özür dilenirken, önce konu belirtilmeli, ardından, yapılan yanlışlığın, varsa bağışlanabilir sebebi açıklanmalıdır. Hiçbir sebep yokken böyle bir surum doğmuşsa, yapay nedenlere sığınmadan hata itiraf edilmeli, asla yalana başvurulmamalıdır. Özür dileyen kişi, karşısındaki insanın sitem ve kızgınlığını anlayışla karşılamalı, gerekirse alttan almalıdır. Yoksa, “özrü kabahatinden büyük” sözüne hak verdirecek yeni yanlışlıklara düşebilir.

1.7. Telefonla Konuşma
Gelişen iletişim teknolojisi, telefonu günümüz insanının vazgeçilmez aracı durumuna getirmiştir. Gün geçmiyor ki, evimizde, işyerimizde... en az birkaç kez telefon konuşması yapmış olmayalım.
Elbette ki telefonla konuşmanın da yöntem ve kuralları vardır. Şimdi bunları sıralayalım :
· Telefonun yanında sürekli bir kalem, not defteri ve rehber bulunmalıdır.
· Uzun ve ayrıntılı konuşmalar için önceden hazırlık yapmalı, iletilecek istekler ve görüşler, sorulacak sorular, karşılaşabileceğimiz sorulara vereceğimiz cevaplar açık seçik belirlenmelidir.
· Telefon açılınca ilk söz olarak karşı numara sorulmalı, aradığımız numaranın doğruluğu anlaşılınca, kendimizi tanıtmalıyız.
· Daha sonra aradığımız kişi sorulmalı ve kendisiyle konuşmaya başlamamız sağlanmalıdır.
· Karşılıklı konuşma kısa, özlü olmalı, gereksiz ayrıntılara girilmemelidir.
· Telefon konuşmasını, arayan kişinin bitirmesi ve telefonu yine arayan kişinin kapatması bir incelik gereğidir. Aranan kişinin telefonu önce kapatması kaba bir davranıştır. Kapatmadan önce ayrılış selamı verilir, iyi dilekler iletilir.

2. Kitle Konuşmaları

Bir konuda toplumu aydınlatmak, bu alanda kamuoyu oluşturmak amacıyla yapılan konuşmalardır. Kitle konuşmaları, tek kişi tarafından belli bir topluluğa yönelik olabileceği gibi, birden çok kişinin katılımıyla gerçekleşen toplu görüşmeler yada tartışmalar biçiminde de olabilir.

2.1. Konferans

Bilim ve sanat konularında, yazar, bilim adamı, sanatçı ve düşünürlerin, bir konu hakkında derin bilgisi, görüşleri olan kimselerin, özel toplantılarda dinleyicilerine karşı düşüncelerini, bilgilerini açıklamak, öğretmek amacıyla yaptıkları konuşmalardır.
Bilimsel bir düşünceyi, akademik bir konuyu, orijinal bir görüşü anlatmak, bir tezi savunmak konferansın en belirgin amacıdır.
Konferanslar; genellikle bir topluluğa, bir kitleye, bilim, teknik, düşünce ve sanat öğeleriyle ilgili konuları açıklar. Her türden kompozisyonda olduğu gibi, konferansta konunun ilgi çekici olması, birlik, açıklık, ses, güzel Türkçe, dinleyenlerin sabır dereceleri, dikkat edilecek temel kurallardır.

2.2. Açık Oturum

Toplumu yakından ilgilendiren güncel bir konunun değişik görüşlerdeki uzman kişiler tarafından seçkin bir izleyici önünde tartışılmasıdır. Açık oturumda, değişik görüşlerin eşit oranda temsil edilmesi temel ilkedir, tartışmayı bir başkan yönetir. Başkan konuyu belirler, konuşmacıları tanıtır, sonra konuşmacılara sırasıyla söz verir. Konuşmacılar birbirlerini dikkatle dinler, gerekirse not alırlar. Başkan genellikle yapılan konuşmaları oturumun sonunda toparlayıp özetler.

2.3. Panel

Bir başkanın yönetiminde, küçük bir tartışmacı grubun izleyiciler önünde belli bir konuya ilişkin görüş ve düşüncelerini belirttikleri grup tartışmasıdır. Açık oturumdan farklı olarak, konuşmacıların görüşlerini bildirmelerinden sonra, izleyiciler soru olarak tartışmaya katılabilir, kendi görüşlerini açıklayabilirler. Sonunda başkan konuşmaları toparlayarak görüşleri özetler.

2.4. Sempozyum

Bir dinleyici topluluğu karşısında özellikle bilim, sanat ve fikir ağırlıklı konularda değişik konuşmacıların önceden hazırlanmış bir dizi konuşma yapmalarıdır. Her konuşma 5-20 dakika ile sınırlıdır. Sempozyumda ele alınan ortak konu çeşitli yönlerden incelenir, değişik görüşler ve yorumlar dile getirilir.
Sempozyumda da bir başkan bulunur. Konuyu bölümlere ayırır. Her bölüm için değişik mesleklerden belli sayıda konuşmacı bulunur. Başkan sempozyumu açarken konuyu belirler, gerekli açıklamaları yapar. Konuşmacıları tanıtır. Konuşmaların sonunda görüşleri kısaca özetler.
Sempozyumda yapılan değişik konuşmalar, konuyu bütünleyici niteliktedir. Burada tartışmadan çok sohbet havası vardır. Konuşmalardan sonra dinleyiciler soru sorabilirler.

2.5. Forum

Panel gibi bir toplu tartışma türüdür. Belli bir konuda ortaklığı bulunan bir grubun, ortak sorunlarının çözümlenmesinde görüş birliğine varmak üzere düzenlenen toplu tartışmaya forum denir. Genellikle grup başkanı denilen bir kişi tarafından yönetilen forumda, topluluğun her üyesinin konuşmada ve görüşlerini bildirmede eşit hakkı vardır. Forum sonunda, tartışma konusu olan sorunun çözümünde tutulacak ortak yolun belirlenmesi amaçlanır. Burada başkanın hem konuşmacıları hem de dinleyicileri yönetmesi daha güçtür. Bu bakımdan forum başkanının yönetmede ve konuşmada yetenekli ve birleştirici olması gerekir.


arwen 6 Nisan 2006 21:14

İlk okuma ve yazmanın genel amacı, çocuğu yaşamı boyunca kullanacağı okuma ve yazmanın temel becerilerini kazandırmaktır. Nasıl ilkokul her şeyin temeli ise, ilk okuma ve yazma öğretimi de ilkokulun temelidir.
Öğretmen, her şeyden önce neyi öğreteceğini ve nasıl öğreteceğini bilmelidir. Başarılı bir öğretmen, dilin bilgi işinden çok beceri işi olduğunu bilir. Öğretim çalışmalarını önceden iyice plânlar. Görsel ve işitsel araçlara özellikle yer verir. Öğrencilerin derslere katılımını sağlar. Bireysel ayrılıkları görür ve dikkate alır. Öğrenciyi isteklendirir.
İlk okuma ve yazma öğretiminde kullanılanı yöntemlerin başında çözümleme yöntemi gelir. Bu, cümlelerle yola çıkarak, sözcük, hece ve harflere doğru gidilerek okuma-yazma öğretme yoludur.
Cümle öğretimine geçmeden önce, hazırlık çalışmaları yapılır. Böylece çocuklar okul ortamına ısındırılır. Okuma ve yazma için gerekli ön hazırlıklar yapılır. Çocuğa bir takım el ve zihin becerileri kazandırılır.
Cümle öğretimi için kullanılacak cümleleri çok iyi seçmek gerekir. Cümle öğretimi yapılırken belli noktalara ve basamaklara dikkat edilmelidir.
Cümle öğretiminden sonra cümle çözümlemesi, sözcük çözümlemesi, hece çözümlemesi çalışmaları yapılır. Büyük bir özenle yapılması gereken bu çalışmaların ardından metin çalışmalarına geçilir.
Dördüncü ünite "Okuma Ve Dinleme Öğretimi" başlığını taşımakta ve alt başlıklar şu şekilde verilmektedir:
1. Giriş
2. Okuma Öğretimi (okumanın niteliği, okuma türleri, sesli okuma, sessiz okuma, inşat)
3. Dinleme Öğretimi
4. Okuma ve Dinleme Etkinlikleri (okuma etkinlikleri, dinleme etkinlikleri, anlama etkinlikleri)
5. Gelişme Düzeyine Göre Alınacak Önlemler (okumada başarısızlık gösteren öğrenciler, okumada ileri derecede başarı gösteren öğrenciler, dinleme gücü bakımından yetersiz öğrenciler)
Ünite sonundaki özet şöyledir:
"Okumanın insan yaşamındaki yeri çok önemlidir. İyi bir okuma becerisi ve alışkanlığı kazanmış bir kimse, öğretimi sırasında başarılı olur; iş ve mesleğinde rahatça ilerler; boş zamanlarını değerlendirmesini bilir.
İlkokulda yapılan okuma çalışmalarının amacı, öğrencilere hızlı, doğru ve anlayarak okuma becerisi kazandırmak, okuma zevki vermek ve onların sözcük dağarcığını zenginleştirmektir.
Okuma, sesli ve sessiz olmak üzere başlıca ikiye ayrılır. Öğrencilerin, her iki okuma tekniğini de bilmeleri gerekir. Bunun için ilkokulun ilk sınıflarından başlayarak çocuklara bu iki okuma türüyle ilgili beceri ve alışkanlıkları kazandırmaya çalışmalıyız.
Okulda dinleme ve okuma bakımından başarısızlık gösteren çocuklar ile okumada ileri derecede başarılı olan öğrencilere her zaman rastlanabilir. Öğretmen olarak bizim bütün bu öğrencilere durumlarının gerektirdiği biçimde yardım etmemiz gerekir."56
Beşinci ünitede sözlü ve yazılı anlatım ele alınmıştır. Konular şu şekildedir:
1. Giriş
2. Anlatım Etkinliklerinin Amaçları (Birinci devre: Birinci, ikinci, üçüncü sınıflar, İkinci devre: Dördüncü ve beşinci sınıflar.)
3. Anlatım Çeşitleri (sözlü anlatım, yazılı anlatım.)
4. Anlatım Etkinlikleriyle Kazandırılacak Beceriler ve Davranışlar (Birinci sınıfta, ikinci sınıfta, üçüncü sınıfta, dördüncü sınıfta, beşinci sınıfta.)
5. Anlatım Yetersizlikleri
6. Anlatımı Geliştirme Yolları (Sözlü anlatım becerisini kazandırma yolları, yazılı anlatım becerisini kazandırma yolları.)
Eserde bu ünite şöyle özetlenmiştir:
Türkçe dersi, her şeyden önce bir ifade dersidir. Anlatımın ise bir yönü konuşma, sözlü anlatım; öbür yanı yazma, yazılı anlatımı oluşturur.
Sözlü ve yazılı anlatım çalışmalarında temel amaç, çocukların gördüklerini, yaşadıklarını, duyduklarını, düşündüklerini söz ve yazı ile doğru, amaca uygun güzel bir biçimde anlatma becerisini kazandırmaktır.
Öğrencilerimize, hangi sınıfta hangi beceri ve davranışları kazandırmamız gerektiğini çok iyi bilmeliyiz. Böylece hem onları izlememiz kolaylaşır, hem de kendimizi ve öğretim etkinliklerimizi daha iyi değerlendiririz. Öğretmen, her şeyden önce kendi anlatım gücüyle çocuklara örnek olmalıdır. Anlatım becerisini kazandırmada oyunlaştırma çalışmaları ayrı bir değer taşır. Alıcı ile verici arasında tam bir iletişim kurulamıyor, anlaşma sağlanamıyorsa anlatım yetersizliği var demektir. Bunu belirleyen temel öğe ise cümlelerdir. Cümleleri doğru ve sağlam kurmak, sözcükleri doğru yazmak ve yerinde kullanmak, yazım kurallarına uymak, noktalama işaretlerini gerektiği yerde kullanmak, söyleyecekleri bir düzene koymak ve yazıları gözden geçirmek, düzgün anlatma için büyük bir önem taşır. Bunlardan biri ya da birkaçı olmazsa, anlatım yetersizliği doğar.


arwen 11 Nisan 2006 03:05

. SÖZLÜ ANLATIM :
1. Doğru ve düzgün konuşma, iyi konuşanlar örnek alınarak elde edilebilir. Bunun için öğretmen çocuklara iyi konuşma örneği olmalı; kendisi de düzgün ve güzel konuşmalı; kelimeleri iyi telaffuz etmelidir.
2. Sözlü anlatım, derslerden, ders dışı faaliyetlerden faydalanılarak geliştirilir. Bu maksatla, özellikle ileri merhalelerde "dilbilgisi"nden faydalanılmalıdır. Ayrıca, şiir ve nesir okuma yarışmaları, tartışmalar düzenlenerek çocukların konuşma kabiliyetleri geliştirilmelidir.
3. Çocuklar cesaretleri kırılmadıkça, büyük bir konuşma hevesi gösterirler. Başlangıçta, onlara, kendi alışkanlıkları şekilde konuşma imkanı verilmelidir.
4. Çocuklar, toplu konuşmada, başkan seçimi, gündem düzenlenmesi, söz alma, oylama v.b. kuralları öğrenmelidirler. Söze karışmayan öğrencileri konuşturmak için tedbirler alınmalı, sık sık söz isteyen öğrencilere her zaman söz verilmelidir.
5. Çocukları konuşturmak amacıyla, küçük dramatizasyon çalışmaları da yapılmalıdır. Dramatizasyon, belli konuların vücut hareketleriyle canlandırılmasına da fırsat ve imkan verir. Öğretmen, çocuklara dinledikleri veya okudukları bir masalı, bir hikayeyi veya derste geçen bir konuyu sınıfça temsil ettirmeli. Bu türlü faaliyetlere öğretimin ilk yılından itibaren yer verilmelidir. Burada sözü edilen basit dramatizasyon, çocukların kendilerini, dinledikleri veya okudukları şeylerde geçen şahısların yerine koyarak bir olayı temsil etmeleridir.
6. Ağız farklarını ve telaffuz yanlışlıklarını düzeltmek için söz korosu da yapılmalıdır. Söz korosu bir şiir veya nesir parçasının koro halinde okutulmasıdır. Öğretmen, bazan bütün sınıfa, bazan da ayırdığı gruplara, bir parçayı koro halinde okutabilir. Bu çalışma, bütün öğrencileri faaliyete katacağından, dersin canlı geçmesini de sağlar. 7. İlk Türkçe okuma yazma çalışmalarına çocukların bulundukları yabancı okulda o ülkenin diliyle okuyup yazmayı tereddütsüz becerebildikleri zaman başlanacağı gözönünde bulundurulmalı, henüz bu seviyeye ulaşmamış olanlar için bol bol sözlü anlatım çalışmaları yapılmalıdır.


Misafir 2 Haziran 2008 14:37

Güzel Konuşma Kuralları

1. Dinleyiniz. Doğru Ve Güzel Konuşmanın Ilk şartı Dinlemesini Bilmektir. Siz Dinlemesini Bilirseniz, Bu Alışkanlığın Sirayeti Yoluyla Herkes Dinlemesini Bilir Ve Siz De Dinlenen Bir Konuşma Yapabilirsiniz. Dinlenmeyen, Gürültülü, Ilgisiz Bir Yerde Güzel Konuşma Da Yapılamaz, Orada Konuşmanın Da Tadı Olmaz.
2. Doğru Ve Güzel Konuşmanın Ikinci şartı, Onun Sağlam Ve Sistemli Bir Fikre Dayanmasıdır. Konuşarak Düşünme Yerine, Düşünerek Konuşma Esas Olmalıdır. Boş Konuşulmamalıdır.
3. Konuşmanın Hazırlıklı Bir Sunuş Konuşması Olması Durumunda Hazırlığın Usulüne Göre Yapılması Ve Konuşmanın Planlanması şarttır.
4. Konuşma Ne Bıktıracak Kadar Ağır, Ne De Makineli Tüfek Gibi Süratli Olmalıdır.
5. Konuşma Ile Nefes Alıp Verme Ahenkli Olmalı, Nefessiz Ve Nefes Nefese Konuşulmamalı, Nefeslenme Sesi Hissedilmemelidir.
6. Insanın Kişiliğini Yansıtan Sesin Konuşmada önemli Bir Unsur Olduğu Unutulmamalıdır. Zira Ses Dalgınlık, Korkaklık, Aptallık, Mahcupluk, Kibirlilik, Tatsızlık, Bünyece Zayıflık Vb. Bir çok özellikleri Ortaya Koyar. Kaba, Pürüzlü, Sert, Haşin, Hım Hım, Genizden Gelen, Ince Sesler Dinleyenler üzerinde Iyi Bir Etki Bırakmaz.
7. Konuşmada Ses Tonu Sözün, Fikrin Ve Duygunun Mahiyetine Uygun Bir Tarzda Ayarlanmalıdır. Sesin Duyguları Yansıtmaya, Heyecanları Duyurmaya, Her Anlamı Ifadeye Elverişli Olması Ve Yerine Göre Tonunu Değiştirmesi De Konuşanın Başarısı Için önemli Bir Etkendir.
8. Konuşmada Mümkün Olduğu Kadar Zengin Bir Kelime Kadrosu Kullanılmalı, Sınırlı Bir Dilden, Tekrarlanan Belli Kelimelerden Kaçınmalıdır.
9. Konuşmada Kelimeleri Doğru Söylemeye özen Gösterilmelidir. Telaffuzun şive Ve Ağız özellikleri Taşımamasına çalışılmalı, Edebi Dil, Kültür Dili Ile Konuşmaya Gayret Edilmelidir.
10. Konuşma Veciz Denecek şekilde ölçülü Olmalı, Mana Ve Fikir Ile Söz Arasında Seçkin Bir Uyum Olmalı , Söz Fikri Tam Ihata Ve Ifade Etmeli, Fikir Sözü Tam Doldurmalı, Ondan Taşmamalıdır. Söz Konuya Ve Mekana, Duruma Uygun Düşmelidir.
11. Konuşmada Söz Açık Ve Seçik Olmalı, Anlaşılır Ve Tatminkâr Bir Vasıf Taşımalıdır.
12. Konuşmada Cümleler Düzgün Olmalı, Cümle Yanlışı Yapılmamalı, Uzun Cümlelere Tam Hakimiyet Yoksa Mümkün Olduğu Kadar Kısa Cümle Tercih Edilmelidir.
13. Konuşmada Doğrunun Yanında Güzel De Ihmal Edilmemelidir. Bunun Için Sanatkârâne Bir Dil Ve Ifade Kullanılmalı; Benzetmeler, Mecazlar, Başka Anlama Gelecek Kelimeler, Imâlar, Tezatlar, Tekrarlar, Parlak Anlamlar, Abartmalar, Kişileştirmeler, çift Anlamlı Ve Benzer Kelimeler, Paralellikler, ünlemler , Hitaplar, örnekler, Fıkralar Gibi çeşitli Söz Ve Anlam Ustalıklarına Yerli Yerinde Müracaat Olunmalıdır.
14. Konuşmada Inandırıcı Olmaya Dikkat Edilmeli, Bunun Için Konuştuğuna önce Kendisinin Inandığını Ispat Eden Bir üslup Ve Tavır Ortaya Konmalıdır.
15. Konuşmada Mimik Ve Jestlerden; Sözün Ve Fikrin âhengine Uygun Bir şekilde Ve ölçülü Olarak, şuurla Istifade Etmelidir. Ses Kadar, Vücudun Da Canlı Olması, Bezgin, Isteksiz Tavırlar Takınmak, Hatta Yerine Göre Anlamı Bakışlarımızla Da Ifade Etmek Dinleyenlerin Ilgisini çeker.
16. Konuşmada Tek Bir Noktaya Değil, Dinleyenlerin Hepsine Ve Her Tarafa Bakacak şekilde ölçülü Ve Kavrayıcı Bir Hitap Tarzı Seçilmelidir.
17. Konuşma Ne Doyurmayan Bir Kısalıkta Ne De Sabır Taşıracak Bir Uzunlukta Olmalıdır.
18. Konuşmada Dinleyenlerin Nabzı Tutulmalı, Konuşmanın Dozu Dinleyenlerin Tepkilerine Göre Ayarlanmalıdır. Dinleyiciler, âdeta Bitir De Gidelim Diyen Yalvaran Gözlerle Size Bakmaya Başlamışlarsa Sözü Fazla Uzatmadan Konuşmayı Toparlamakta Fayda Vardır. Dinleyenlerin Bakışlarından Yapılan Bu Konuşmadan Haz Aldıkları Seziliyorsa Konuşma Aynı Canlılıkta örneklerle Biraz Daha Genişletilebilir.
Güzel Konuşma Kurallarını Kısaca özetlemek Istersek:
1. Dinleyiniz.
2. Az Konuşunuz. şu Nükte Düşündürücüdür:

Bir Bilgeye Sormuşlar:
- Bir Insanın Zekasını Nereden Anlarsınız?
- Konuşmasından.
- Ya Hiç Konuşmazsa ?
- O Kadar Akıllı Insan Yoktur Ki.

3. çok Az şaka Yapınız.
4. Zarif Iltifatlarda Bulununuz.
5. Dedikodu Yapmayınız.
6. övünmeyiniz.
7. Muhatabınıza önem Veriniz.
8. Kaba Ve Argo Sözlere Yer Vermeyiniz.
9. Söyleyişe Dikkat Ediniz.
10. Konuşmanızı Yerine, Kişisine Ve Zamanına Göre Yapınız.
11. Içtenlikten Uzaklaşmayınız.
12. Kendinize Güveniniz. Rahat Olunuz.
13. Sözü Gereksiz Yere Uzatmayınız.
14. Ses, Konu Ve Anlam Uyumuna Dikkat Ediniz.


Misafir 8 Şubat 2010 15:18

Güzel Konuşma ve Diksiyon
 
Güzel Konuşma ve Diksiyon


Sözlü Anlatımın Temel Kuralları

a. Konuşma, bir kez işitildiğinden dolayı dinleyicilerin ilgi duymaması durumunda önemini hemen yitirir. Metinleri ise, geriye dönmek ve tekrar okumak mümkündür.
b. Konuşmacı, dinleyici grubun ve çevredekilerin dikkatini sağlama gereğini her zaman göz önüne almalıdır. Yazar ise, yazdığı sürece okuyucu kitlesinden uzaktır. Her dinleyici kitlesi, her topluluk; bir sorunun belirlenmesi, açıklanması için toplanır. Konuşmacı; dinleyici sayısını, ortalama düzeyini, öğrenim derecesini, özel ilgilerini vb. göz önünde bulundurmalıdır.
c. Konuşma üslûbu, yazı üslûbundan faklıdır; konuşma, o anda anlaşılır olmalıdır. Çünkü dinleyenler, o şeyi anlamak için geri dönemez; o cümle üzerinde uzun uzun düşünemez; cümleyi anlaşılır şekle koymak için çalışamaz. Konuşmacının cümleleri; kısa, anlatımı basit ve yazı dilinden daha açık olması şarttır.
ç. Sözlü anlatımda da, yazı türlerinden hiçbirinde önemi olmayan konuşmacının sesi, dikkate alınması gereken hususlardandır.
d. Konuşmacının anlatımının daha açık ve etkili olabilmesi için beden dili de son derece önemlidir.

DİKSİYON

Ses, insanın kişiliğini yansıtır. Gözlem yeteneği güçlü bir kimse, her hangi biri ile birkaç dakikalık konuşma sırasında, onun hangi özellikte bir insan olduğu hakkında genel yargıya varabilir.
Diksiyonda başarı; kişinin okuduğunu, söylediğini içinde duyabilmesine, içinden geldiği gibi sıcak, içten söyleyebilmesine bağlıdır. Havasına girebilen bir kişi, söylediklerine bir anlam derinliği ve inceliği kazandırır. (S. SARICA - M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 243)
Bazen bir tek kelimenin telâffuzu bile, o kişinin geçmişi, öğrenim derecesi, zihin faaliyeti ve yeteneği hakkında fikir verebilir. Ses; dalgınlık, kayıtsızlık, korkma, utanma, kibirlilik, kendini beğenme, dikkatsizlik, bünyece zayıflık vb. birçok özellikleri ortaya koyabilir. Aynı zamanda o kimsenin uyanık, yetenekli, dengeli, atak, makul, cesur olduğunu da gösterebilir. Kaba, pürüzlü, sert, haşin, genizsil, çok ince sesler; dinleyenler üzerinde iyi bir etki bırakmaz.
Sesimizin niteliği hakkında bilgi sahibi olabilmek için kimi basit paragrafları yüksek sesle birçok kez okumak yararlıdır. Böylelikle sesimizin başkaları üzerinde bırakabileceği etkileri ve kusurlarımızı öğrendikten sonra, sıkı bir çalışmayla sesin az çok eğitilebilmesi mümkündür.
Bu alanda başarılı olabilmek için aşağıda belirtilen iyi bir konuşma sesinin niteliklerini bilmek gerekir.


* Sesin işitilebilir olması
* Canlılık
* Sesin ayarlanması
* Anlatımda değişiklik
* Temiz ve doğru söyleyiş


"Hitabette galip gelen, kelimeler değil; kelimelerin nasıl söylendiğidir."
Karşılıklı konuşmanın ilk istediği şey açıklık ve bütünlüktür. Sözün ağızdan çıktığı anda anlaşılmasını sağlayacak bir telâffuz yeteneği, topluluk önünde konuşanlar için son derece önemlidir.
Dinleyiciler, hatibin sesinin tonundan ya da kalitesinden ötürü, hatip hakkında yanlış intiba edinirlerse büyük bir ihtimalle kabahat hatibindir. Sert, tiz ya da zayıf bir ses, gevşek bir telâffuz, hatibin mesajından çok şey eksiltir. Sözlü anlatım çalışmalarının ilk kısmında sesin yeterli ve uygun olup olmadığı kontrol edilmelidir.
Ses doğru çıkaklarında çıkarılmalı ve iyi tınlamalıdır. Bazı sesler, tınısı bakımından kulağa hoş gelir; ama bazıları da ses tonunun iyi ayarlanamamasından ya da çok sert, çok tiz olduklarından kulağı tırmalar. Tınısız ya da donuk bir ses, inandırıcı olamaz ve beklenen etkiyi meydana getiremez. Bunun için çıkarılan ses, iyi ayarlanmış ve ahenkli olmalıdır. Söyleyişte en küçük bir yanlışa bile rastlanmamalıdır; ton değişikliği, duygu ve düşüncelerin bütün özelliklerini en iyi şekilde yansıtmalıdır.
Ses perdesinin düzeyi (esneklik); pes, orta ya da tiz olabilir. Esneklik, ses hacminin değişikliğe bağlı olan ses tonunu ya da perde değişikliğini kap-sar. Ses, yükseltildiği zaman hacimce büyür; alçaltıldığı zaman ise küçülür. Konuşmaların tekdüzelikten kurtulması için, ses hacminin ve perdelerinin karışık olarak kullanılması gerekir.


Sesin esnek olmasının şu anlamları vardır:
Kuvvetli ve yüksek ton: öfke, hoşnutsuzluk
Tatlı ve biraz yükselen ton: sevgi, şefkat
Hafif sesle orta ton : düşünce ve sükûnet
Bir yukarıdakinin daha üstünde ton : ateşlilik ve ciddiyet
Kuvvetli bir sesle alçak ton: duygu ve düşüncede dayanıklılık
Tatlı bir ses ve alçak ton: ağırlık
Fısıltı hâlinde ton: sinsi ve aldatıcı bir durum

Sesin ton değişiklikleri, önemli yerleri vurgulamayı ve tekdüzeliği önlemeyi sağlar. Genel olarak konuşmaya orta bir tonla başlanır, ses yavaş yavaş yükseltilir.





Saat: 17:09

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık