Örümcek Resimleri 1 ek Örümcekler (Araneae) Örümcek, eklembacaklıların örümceğimsiler (Arachnida) sınıfının örümcekler (Araneae) takımından türlerine verilen genel ad. Hemen hemen dünyanın her tarafında yaşarlar. 30.000 kadar türü vardır. Baş ve göğüs kaynaşmıştır. Karın, göğüse ince bir bel ile bağlanmıştır. Aynı büyüklükte başka bir canlının beli bu kadar ince değildir. İçinden sindirim borusu, kan damarları nefes boruları ve sinir sistemi geçer. Örümceklerin boyları, birkaç cm'den 20 cm'ye kadar değişir. Ağızlarının önünde iki zehir çengeli (keliser) ve iki his ayağı (pedipalp) yer alır. Göğüslerinde ise, gelişmiş dört çift yürüme bacağı vardır. Uçları, tarak gibi dişli iki çengelle sonlanır. Örümcek bunların sayesinde ağ üzerinde rahatça dolaşır. Bir kısmı ileriye, geriye ve yanlara doğru yürüyebilirler. Çoğunun başında 8 adet osel (basit) göz bulunur. Gözlerin dizilişi, sınıflandırmada önemli bir özelliktir. Yuvarlak olan karın kısmı yumuşak ve esnek olup, alt kısmında solunum delikleri, ipek bezleri, anüs ve cinsiyet organları yer alır.Örümcekler yırtıcı ve aç gözlü hayvanlardır. Birbirlerine saldırmaktan çekinmezler. Avları çok çeşitlidir. Çoğu, böceklerle beslendiklerinden faydalı sayılırlar. Bazı tropikal türler amfibyum, sürüngen, küçük kuş ve memeli gibi omurgalıları avlarlar. Örümceklerin hepsi avlarını yakalamak için tuzak ağları kurmaz. Bir kısmı avlarını kovalayarak veya üzerlerine sıçrayarak yakalar. Suda böcek, kurbağa ve balık avlayanlar da vardır. Yakaladığı avını, kıskaçlarına açılan zehir salgısı ile felce uğratır. Sonra ısırarak avının iç organlarına, eritici enzimler ihtiva eden tükrük salgısını akıtır. Kısa bir zaman zarfında, avın iç organları eriyerek sıvı haline gelir. Örümcek, emici midesini bir pompa gibi kullanarak bu sıvıyı emer. Av, kısa bir sürede içi boş kabuğa döner. Örümcek, bu boş kabuğu ya olduğu yere bırakır veya başka bir yere atar. Böcekler, küçük kuşlar bu avlar arasındadırlar. Dişi örümcekler yumurtalarını, ağ ipiyle yaptıkları kozalara (torbalara) bırakırlar. Bir kozada bazan yüzlerce yumurta olabilir. Genellikle yazın sonlarında döllenen yumurtalar, ilkbaharda yavru verir. Yaz başlarında döllenen yumurtalardan 20-60 gün içinde yavru çıkar. Örümcek, sonbaharda sarı bir ipek kozası içine bıraktığı yumurtalarına karşı çok şefkatlidir. Yumuşak ve çok küçük olan bu yumurtalarla dolu kozayı bir dala, taş altına duvar yarığına, ağaç kovuğuna veya çalılıklar arasına emin bir yere yapıştırır. İlkbaharda doğan yavrular ana-babalarına benzerler. Doğduktan birkaç gün sonra iyi bir ağ kurup kendi kendilerine beslenirler. Çoğu türlerde, yavrular dünyaya geldikleri zaman anneleri çoktan ölmüş olacaktır. Zira örümcekler 1-2 yıl yaşarlar. Resim ve fotoğraf konularında uygulanan kurallar şöyledir:
|
size bi kaç böcek... |
1 ek Suyun Yüzeyini Dans Pisti Gibi Kullanan Örümcekler Suda yürümek gibi zor hatta imkansız gibi görünen bir işi başaran canlılar arasında en yetenekli olan balıkçı örümcektir (Dolomedes triton). Bu örümcekler su üstünde yürüme teknikleri ile adeta biyolojik bir mucize sergilerler. Onlar için suyun yüzeyi bir dans pisti gibidir. Balıkçı örümcekler havuz ya da su kaynağının kenarlarında pusuya yatarlar ve suya bir böcek düştüğünde bu örümcekler avlarına saldırmak üzere suyun üstünde koşarlar. Ayrıca bacaklarını suyun altına daldırıp, yüzen iribaşları ve küçük balıkları da yakalayabilirler. Bu tür bir yaşama sahip olan hayvanların birinci işi suyun üstünde durmaktır. Balık tutan örümcekler suyun yüzey geriliminden yararlanırlar. Su molekülleri havadaki moleküllere göre birbirlerini daha çok çekerler. Bu moleküler çekim, suyun yüzeyini lastik gibi bir tabaka haline getirir. Örümcek bir bacağını suya koyduğu zaman etrafında gamzeye benzer bir çukur oluşur ve su tekrar düzelmek için kendini geri iter. Yüzey gerilimi çok güçlü bir kuvvet değildir; örneğin suya bir taş bıraksanız hemen dibe çöker. Ama örümcekler hem hafiftirler, hem de ayaklarında suyu geri püskürten mumsu bir kılıf vardır. Ayrıca bacaklarının da uzun olması sayesinde suyun üstünde durmaları mümkün olur. Yüzey gerilimi suyun üstünde bulunan nesneleri uçlarından ittiği için, uzun bacaklar daha fazla yüzey gerilimi anlamına gelir. (Bir iğnenin düzgün şekilde suya konduğunda batmama sebebi de budur.) Yüzey gerilimi balıkçı örümceği su üstünde tutmasına rağmen, bir başka yere gitmesini sağlayamaz. Örümceğin mumlu bacakları da su yüzeyinde adım atması için yeterli değildir. Ama su, örümceğin hareket etmesi için yeterince kaygan bir yüzey oluşturur. Balıkçı Örümcek Kürek Çekiyor Balıkçı örümcek suyun üzerinde hareket ederken üç farklı tür hareket kullanır. Vassar Koleji’nden Robert Suter araştırmaları sonucunda, örümceğin ayaklarının oluşturduğu çukurları kullanarak kürek çektiğini ortaya çıkarmıştır. Balıkçı örümcek bir ayağını önden geriye doğru hareket ettirdiğinde, su yüzeyinde oluşan çukuru da beraberinde geri çeker. Bu çukur hareket ettikçe bir kürek gibi davranır ve suyla birlikte örümceği de ileri doğru iten bir kuvvet oluşturur. Ayrıca örümcek dört çift bacağından ortadakilerle kürek çeker. Ön ve arka bacak çiftlerini ise hareketsiz tutar. Bu bacaklarını kendisini suyun üstünde tutmak üzere yaptığı hareketler için kullanır. Balıkçı örümceklerin hızının bir limiti vardır. Bir örümcek hızlanmak için ya daha derin gamzeler yapar ya da çukurları daha hızlı geriye iter. Her iki strateji de suyun yüzeyinde daha büyük bir basınç oluşturur ve belli bir noktadan sonra bu basınç su gerilimini geçer ve çukurlar çöker. Dört Nala Koşan, Yelken Açan Bir Örümcek Türü Örümceklerin diğer bir yürüyüş şekli de dört nala yürüyüştür. Saniyede 1 metreden daha hızlı gitmeye ihtiyaçları olduğu zamanlarda, örümcekler bu ikinci yürüyüş şekline geçerler. Bacaklarını neredeyse dikey konumda tutacak kadar kaldırırlar, sonra da onları suyu kesercesine daldırırlar. Dört nala giden bir örümcek bacaklarını aşağı ve geri iterken su, karşı bir tepki vererek örümceği yukarı ve ileri doğru iter. Yukarı hareket örümceğin batmasını önlerken, ileri hareket de örümceğin mesafe kat etmesini sağlar. Bu yürüyüş, basilisk kertenkelelerinin suda koşarken kullandığı tekniğe çok benzerdir. Ancak bu yürüyüş şekli balıkçı örümcek için oldukça zor olduğundan, bunu bir avı yakalamak için hıza ihtiyaçları olduğunda ya da bir tehlikeden kaçmak istedikleri vakit kullanırlar. Daha az aceleleri olduğu zaman ise üçüncü yürüyüş şekline geçerler: Yelkenle açılma... Bir rüzgar estiğinde balıkçı örümcek bazen ön iki ayağını rüzgara doğru kaldırarak (daha küçük örümcekler tüm vücutlarını kaldırırlar), rüzgarın kendilerini aynen bir yelkenli gibi itmesine izin verirler. Örümceğin altındaki su hassas bir kayganlığa sahip olduğundan en ufak bir itme bile örümceği bulunduğu yerden karşı kıyıya kadar taşıyabilir. Balıkçı örümceklerin vücutlarındaki bu özel tasarım ve kullandıkları yürüyüş şekillerindeki teknikler Allah’ın benzersiz yaratma sanatını ve üstün ilmini sergileyen örneklerden sadece birkaçıdır. |
|
|
|
|
|
|
1 ek |
Saat: 09:50 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık