Metabolizma Nedir? Metabolizma Nedir ve Neden Önemlidir? Metabolizma, vücudun temel fonksiyonlarını devam ettirebilmek için yaktığı enerji miktarıdır. Yemek yeme, uyuma, temizlenme ve benzeri faaliyetler sırasında vücudunuz devamlı kalori yakar. Metabolizma vücut bileşimleri tarafından etkilenmektedir. Bu bileşimler, vücuttaki kas ve yağ dokularının birbirlerine oranıdır. Kaslar, vücutta yağlardan daha fazla kalori kullanırlar. Kaslı vücuda sahip olan kimselerin, daha az vücut yağına sahip olmalarından dolayı, daha hızlı metabolizmaları vardır. Örneğin aynı boy ve kiloda olan iki kişiyi ele alalım. Bunlardan düzenli olarak aerobik çalışma, vücut geliştirme, fitness ve benzeri aletli programlan uygulayan kişinin vücut yağ oranı daha düşüktür. Diğeri ise hiçbir sportif aktivite yapmadığı için, vücut yağ oranı diğer kişiye oranla daha yüksektir ve dolayısıyla metabolizma hızı da yavaştır. Başka bir deyişle, birinci kişinin vücut fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için, ikinci kişiden daha fazla kalori harcaması gerekmektedir. Bu nedenle düzenli egzersizle metabolizmayı hızlandırmak ve vücut fonksiyonlarının daha mükemmel olmasını sağlamak, en önemli bir sağlık tedbiridir. Yavaş bir metabolizmaya sahip olduğunuz da, üşüme, kuru bir cilt, yavaş nabız, düşük tansiyon ve peklik vs. gibi birçok rahatsızlığı da kabullenmiş olmaktasınız. Düz bir karına sahip olmak için veya vücudumun herhangi bir bölgesinde ki yağlardan kurtulmak için ne yapmalıyım? Bunun cevabını size vermeden evvel ana kural olarak bilinmesi ve hiç unutulmaması gereken husus şudur: "Yalnızca istediğiniz bölgeden kilo kaybetmek hiç bir zaman mümkün değildir." Erkeklerde yağ, genellikle, bel bölgesinde, kadınlarda ise, kalça bölgesinde depolanır. Belli bir bölgedeki yağı eritmeye yarayan bir egzersiz veya sihirli bir krem henüz ortaya çıkmamıştır. Bu konuda "Liposuction" dışında başka bir estetik müdahale prosedürü de yoktur. Yağlar ilk olarak sözünü ettiğimiz bu bölgelerde depolanır ve en son olarak da bu bölgeyi terk eder. Düz bir karın ve mide, ya da biçimli kalçalara sahip olmanın yolu, düşük yağ içeren bir beslenmeden ve düzenli aerobik türü çalışmaların, fitness ve vücut geliştirme ile takviyesinden geçer. Mekikler, yan, iç ve arka bacak çalışmaları, diğer vücut kısımları için yapılan form kazanma ve güçlenme egzersizleri, hem mide ve bel bölgesinde, hem de kaslarda ki yağ tabakalarını azaltarak, kalça ve bacakların, mide ve karın kaslarının daha sıkı ve biçimli görünmesini sağlayacaktır. Yağ yakmak için kalp atışımız kaç olmalıdır? Kalp atışı ( Nabız-HR ), kalbin bir dakikadaki atım sayısıdır. Genellikle sol şakak ya da iç bileğe hafifçe dokunmak suretiyle, belirli bir zaman aralığındaki vuruşun sayılması ile bulunur. Pratikte bilek veya şakak parmakla hafifçe dokunularak 15 saniye süreyle tutulur ve çıkan sayı 4'le çarpılır. Başka bir açıklama ile; sıfırdan başlayarak on saniye içinde kalp atışınızı 10'a kadar saya-bilirseniz, kalp atımınız (HR), dakikada 60 demektir. Aerobik karakterde bir çalışma sırasında maksimum kalp atım sayınızın (MHR) belirlenmesi, çalışma amaç ve verimi açısından önemlidir. Bu sayı şöyle hesaplanır: 220 - yaş formülü bu hesap için kullanılır. Buna formüle göre 20 yaşındaki bir kişinin, "Maksimum kalp atım sayısı" 200, 50 yaşındaki bir kişinin ise 170 olmalıdır. Aerobik çalışma sırasında nabzınız (HR); maksimum kalp atım sayınız ( MHR ) x % 50'si ile MHR x % 80'i arasında değişmelidir. Bu aralığa "Faydalı Antrenman Sınırı"(Training Effect Zone) denir. Bu hesaba göre, 20 yaşındaki bir kimsenin nabzı (HR), 100 ile 160 sayısı arasında değişmelidir. Bunun üstünde bir nabız sayısı daha fazla aerobik bir fayda sağlamaz. Aerobik açıdan ve yağ yakabilmek için en iyi sonuçlar, nabzın (HR), en az 12 dakika aerobik sınırda kalması ile elde edilebilmektedir. Bu süreyi ne kadar uzatır ve çalışma sıklığını da o kadar arttırırsanız, istediğiniz amaca ulaşmanız daha çabuk ve verimli olacaktır. Yağ yakmak için ne kadar süre çalışmalıyız? Aerobik bir çalışma en azından 12 dakika sürmelidir. Bu süre nabzın, faydalı antrenman sının içinde olduğu zamanı kapsar, ısınma ve soğuma hareketlerinde geçen süre buna dahil değildir. Söz konusu süreyi ve çalışma sıklığını arttırdıkça, istediğiniz hedefe daha çabuk ulaşırsınız. Burada doğal olarak neden 12 dakika sorusu akıllara gelecektir. Covert Bailey'e göre; bu süre vücudun yağ yakma enzimlerini üretene kadar ihtiyaç duyduğu süredir. Bu sayı değişebilir, ama asıl olan, yağın enerjiye dönüşebilmesi için, vücudunuzun kullanılmasıdır. Bu esasa göre, 5-10 dakika içinde, vücutta yanan yağ yüzdesi artarken, yanan karbonhidrat azalmaktadır.Burada asıl olan, örneğin 30 dakikalık bir koşudan sonra vücudun daha fazla yağ yakabilmesidir. |
Beslenme ve Metabolizma Hastalıkları Vücudumuzda hem yaşam için gerekli olan enerji, hemde hücre ve dokularımızın yapısı veya onarımı için gerekli temel yapı taşları beslenme yoluyla aldığımız maddelerin moleküler olarak değişime uğratılması yoluyla üretilir. Bu moleküler değişim olaylarına (ister moleküler yıkım, ister sentez yönünde olsun) topluca metabolizma diyoruz. Takdir edileceği üzere bütün metabolizma olgularını olası kılan ve vücudun ihtiyaçlarına göre yönlendiren makro moleküllerin tümü genetik yapımızdaki bilgiler doğrultusunda yapılanmaktadır. Bir başka deyişle metabolizma genetik yapımızın güncel hayatımıza bir yansımasıdır. Bu genel tanım içerisinde unutulmamalıdır ki metabolizma olayları çoğu biri birine ilintili birçok enzimatik basamağı olan karmaşık olgulardır. Dahası, bazı metabolik olgular birden fazla alternatif yolla gerçekleşebilmektedir. Bu karmaşık yapı ve alternatif yollar sayesinde aslında birçok hayati metabolizma olguları ciddi derecede esnek ve hata kaldırır bir düzeneğe sahiptir. Bu yapı sayesinde belli bir metabolik yolda yer alan bir enzimi kodlayan tek bir gende olası bir mutasyon mutad olarak mutasyonu taşıyan kişinin bariz bir hastalığı olacağı anlamını taşımaz. Ancak bazı dokularda ve belli metabolik olgularda alternatifler yollar yok veya tercih edilen metabolik yola nazaran son derece yetersizdir. Dahası birçok basamağı olan bir metabolik olgunun her basamaği eşit derecede toleransa sahip değildir. Bu sebeple Fenilketonüri hastalığı gibi ciddi beslenme ve metabolizma hastalıklarının büyük çoğunluğu kritik noktalarda yer alan son derece özgün genlerin genetik anomalileri sonucu görülmektedir. Yinede unutulmamalıdır ki kendi başına bariz bir hastalık etkeni olmasada özellikle bazı metabolik yolların biyo regülasyonunu sağlayan genlerde oluşan anomaliler obezite (şişmanlık) veya Tip-II Diyabet (şeker hastalığı) gibi ciddi hastalıklara zemin hazırlayan önemli risk faktörleridir. Bu bölümde moleküler genetik tanı yöntemlerinin endike olduğu, genetik lokus ve moleküler mekanizması belli hastalıklar üzerinde durulacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki burada bahis olunan beslenme ve metabolizma hastalıkları doğuştan var olan (inborn errors of metabolism) veya çocukluk yaşlarında ortaya çıkan hastalıklar olabileceği gibi daha ileri yaşlarda bulgu veren (adult onset) hastalıklar da olabilir. Bu sebeple moleküler genetik tanı yöntemleri bazı beslenme ve metabolizma hastalıklarında yalnızca tanı amaçlı değil perinatal tarama ve prognostik testler olarak da uygulanabilmektedir. |
Metabolizma MsXLabs.org & Temel Britannica Metabolizma sözcüğü, bitkilerin, hayvanların ve daha basit yapılı canlıların hücrelerindeki bütün biyokimyasal tepkimeleri tanımlayan çok genel bir terimdir. Örneğin fotosentez, solunum, sindirim ve özümleme birer metabolizma olayıdır. Bütün bu süreçlerde, madde ile enerji arasında gerçekleşen karmaşık dönüşümler canlının büyümesini, dokularını onarmasını, hareket etmesini, irkilmesini ve üremesini, kısacası yaşamını sürdürmesini sağlar. Enerji olmadan yaşamsal etkinliklerin hiçbiri sürdürülemez. Fotosentez yeteneği olan bitkiler, bazı bakteriler ve mavi-yeşil suyosunları, doğrudan güneş enerjisini kullanabilen ayrıcalıklı canlılardır. Oysa hayvanlar, yaşam için gerekli olan enerjiyi yedikleri yiyeceklerden sağlamak zorundadırlar. Yiyeceklerdeki büyük besin molekülleri parçalanarak daha basit bileşenlerine ayrıştırılırken kimyasal enerji açığa çıkar. Daha sonra canlı, bu enerjiden yararlanarak, dokularında tuttuğu basit molekülleri bu kez kendisi için gerekli olan karmaşık moleküller halinde bireşimler. İşte madde ile enerji arasındaki bu ters yönlü dönüşümler, hayvanlardaki metabolizma süreçlerinin temelidir. Yiyeceklerin basit bileşenlerine ayrıldığı ve enerjinin açığa çıktığı yıkım süreçlerine katabolizma, enerji tüketilerek karmaşık yapılı vücut bileşenlerinin bireşimlendiği yapım süreçlerine de anabolizma denir. Vücuttaki bu dönüşüm süreçlerinin en önemlileri karbonhidrat, protein ve lipit (yağ) metabolizmalarıdır. Örneğin protein metabolizmasında, hayvansal ve bitkisel yiyeceklerle alınan büyük protein molekülleri yıkıma uğrayarak aminoasitlere ayrılır; daha sonra bu aminoasitler değişik bir kimyasal yapı içinde yeniden birbirlerine bağlanarak canlının kendi proteinlerine dönüşür. Aynı biçimde karbonhidrat metabolizması da, örneğin nişasta gibi karmaşık bir karbonhidratın parçalanarak glikoz gibi basit bir karbonhidrata dönüşmesini sağlar. Bu tepkimelerden her biri, enzim denen biyolojik katalizörler aracılığıyla ve canlının genetik yapısının denetimi altında gerçekleşir. Daha açık bir deyişle, her tepkimenin gerçekleşmesini sağlayan ayrı bir enzim ve bu enzimin vücutta üretilebilmesi için gerekli bilgiyi taşıyan ayrı bir gen vardır. Katabolizma tepkimelerinde açığa çıkan enerji, adenozin trifosfat (ATP) denen özel bir bileşik halinde depolanır. Adenin gibi bir nükleik asit bileşeni, riboz gibi bir şeker ve üç fosfat grubundan oluşan bu bileşik yapısındaki fosfat gruplarını yitirerek önce adenozin difosfata (ADP), sonra adenozin monofosfata (AMP) indirgendiğinde enerji serbest kalır. Anabolizma tepkimelerinde tüketilen, işte bu ATP'nin indirgenmesiyle açığa çıkan enerjidir. İnsan yalnızca koşarken, çalışırken ya da ağır bir yükü kaldırırken değil, hiçbir iş yapmaz gibi gözüktüğü dinlenme anlarında da enerji tüketir. Çünkü kalbin çalışması, soluk alıp vermek, beyin ile öbür dokular arasındaki sinir iletisinin sürmesi, vücut sıcaklığının belirli düzeyde tutulması hep enerji gerektiren süreçlerdir. İnsanın, yediklerini sindirmek ya da herhangi bir kas hareketi yapmak için ek bir enerji tüketmeksizin, yalnızca hücre içi etkinliklerini sürdürmek üzere kullandığı enerji miktarına bazal metabolizma denir. Yemek yedikten en az 12 saat sonra ve mutlak dinlenme halindeyken ölçülen bazal metabolizma hızı, insanın sağlık durumunun en önemli göstergelerinden biridir. |
Bazal Metabolizma Metabolizma, organizmanın yaşama, büyüme, olgunlaşma ve üremesi için gerekli enerji ve maddeyi sağlayan olayların bütünüdür. Anabolizma ve katabolizma diye iki bölümden oluşur. Anabolizma, küçük moleküllerin büyük moleküller haline getirilmesidir ve enerji gerektirir. Katabolizma ise büyük moleküllerin, küçük moleküllere parçalanması işlemidir ve tam tersine enerji açığa çıkarır. Bazal metabolizma (Basal metabolism) ise, dinlenme esnasında vücuttaki kimyasal değişimlerin ve tüketilen enerjinin vücut yüzeyi birimine düşen miktarıdır. Normal bazal metabolizma hız’ı, belirli yaş ve cinsler için sabittir. 20-50 yaş arasındaki normal bir erkeğin bazal metabolizması, vücut yüzeyinin her metrekaresi için 30-40 kalori veya yaklaşık her kg. ağırlığı için bir kaloridir. Eğer kişi sağlıklı ise bu rakamlar değişmez.Bazal metabolizma, sabah uyanır uyanmaz, dinlenmiş vaziyette ve herhangi bir şey yemeden önce ölçülür. Bazal metabolizması ölçülecek kimse hava miktarını ölçen bir araçtan nefes alıp verir. Böylece ne kadar oksijen kullandığı tesbit edilir ve alınan sonuç ile bazal metabolizma ortaya çıkarılır. Standart ortalamadan +7 sapmalar genellikle normal kabul edilir. Çocuklarda bazal metabolizmanın da yüksek çıkması normaldir. Korku, öfke gibi sinirsel hallerde veya hipertiroidi gibi ger- çek hastalıklarda da bazal metabolizma normalden yüksektir. Kanda proteine bağlı iyod (PBI) miktarının ölçülmesi, bazal metabolizma hızını tayin eden diğer bir yöntemdir. Uyku esnasında veya beslenme yetersizliklerinde bazal metabolizma normalden düşüktür. Keza anemik kimselerde, bazı sinir hastalıklarında veya tiroid yetersizliklerinde (Miksödem) bazal metabolizma hızı düşer. Hipofiz ve böbreküstü bezleri, bazal metabolizmayı etkiler. Bu salgı bezlerinin az çalışmaları bazal metabolizmayı düşürür, aşırı çalışmaları ise yükseltir.Gebe kadınlarda doğumdan evvelki son 2-3 ayda ise çocuk ve annenin metabolizmaları birleşmiş vaziyette tesbit edilir.Zihni egzersizler, bazal metabolizmayı pek etkilemez. Şazal metabolizmayı en fazla etkileyen fizik egzersizlerdir. |
Her organizma, büyüme, gelişme, ısı, hareket, üreme gibi yaşamsal etkinlikleri sürdürebilmek için dış çevreden bazı maddeler ve enerji almak zorundadır. Bu maddeler ve enerji, yaşamsal etkinliklerin sürdürülebilmesi için gereken organik moleküllerin sentezlenmesinde kullanılacaktır. Dış çevreden alınan organik ya da inorganik moleküller, ya önce parçalanarak, yıkıma uğratılarak ya da yıkıma gerek kalmadan gerekli moleküllerin sentezlenmesinde kullanılır. Daha karmaşık yapıdaki molleküllerden oluşan maddelerin organizmada, daha basit yapılı moleküllere yıkımı süreçlerine metabolizmanın katabolizma süreçleri denilir. Daha basit yapıdaki molleküllerin, daha karmaşık yapıdaki molleküllerin sentezinde kullanılması ise anabolizma tepkimeleridir. Organizmada bir reaksiyonun başlangıç maddesinden ürüne dönüşmesi süresince meydana gelen kimyasal değişikliklere ara metabolizma, bu değişiklikler sırasında meydana gelen ara ürünlere metabolitler adı verilir. Başlıca metabolizma reaksiyonları:
|
Metabolizma Nedir ? 1 ek Metabolizma nedir ?
|
METABOLİZMA a (fr. mâtabotisme; yun. metabole, metabolein, değiştirmek' ten). Fizyol. 1. Organik yapım ve yıkım olayları (anabolizma ve katabolizma) sırasında, hücre ya da organizmanın gerçekleştirdiği sürekli ve karmaşık madde ve enerji dönüştürme süreçlerinin tümü. (En önemli metabolizmalar glusit, lipit ve protit metabolizmalarıdır.) 2. Ara metabolizma, belli bir maddenin, organizmanın iç ortamına girişinden yükseltgenmesinin bitimine kadar geçirdiği değişimlerin tümü. || Doruk metabolizma, sıcakkanlı bir canlının, soğukla karşılaştığında ortaya çıkarabileceği en yüksek ısı miktarı. (Türlere göre değişiktir.) —ANSİKL. Değişik organik işlevlerin temelini oluşturan ve mutlaka birtakım yükseltgenmelere dayanan (ısı yayan tepkimeler oldukları için de enerji kaynağı olan) çeşitli fiziksel-kimyasal tepkimeler sırasında, canlı yaratık aldığı besinlerden ya da yedekte tuttuğu maddelerden, dengesini sürdürmek için gerekli olan maddeleri ve enerjiyi sağlar, böylece her hücrenin harcadığı madde ve enerjiyi yerine koyar, çünkü hücrenin yaşamını sürdürmesi temelde buna bağlıdır. Bütün bu tepkimelerin en önemli özelliği, bu dönüşümlerin dinlenme sırasında dahi gerçekleşmesi ve enerji açısından, kullanılabilir potansiyel kimyasal enerjinin bir kısmının ısıya dönüşmesi olgusudur. Dinlenme sırasındaki bu enerji harcamasına temel ya da bazal metabolizma denir Demek ki enerjinin değişime uğraması canlı maddenin ana özelliklerinden biridir. • Glusit, lipit, protit metabolizması. Besinleri oluşturan bu kimyasal maddeler, sindirim kanalında geçirdikleri değişikliklerden sonra, organizmanın iç ortamına geçer; burada yeni metabolizma değişiklikleri geçirir ve canlı madde yapımına, yedek besin birikimine ve yükseltgenerek organizmaya enerji sağlanmasına katkıda bulunabilirler. • Ara metabolizmalar. Her madde, sayısız enzimlerin etkisiyle, dokuların ve suyukların içinde, şu ya da bu tepkime için özgülleşmiş karaciğer, böbrek ve içsalgı bezleri gibi bazı organlarda metabolizmaya uğrar. Birbirlerini koşullandıran çeşitli ara metabolizmalar arasında sayısız girişimler vardır. Kaynak: Büyük Larousse |
Saat: 00:52 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık