Arama

Başarılı Anne-Baba ve Çocuk İlişkisi

Güncelleme: 23 Aralık 2012 Gösterim: 6.853 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ekim 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ana-baba, çocuklarını eğitirken öncelikle gelişim evrelerini bilmeli ve çocuklarının içinde bulunduğu gelişim dönemini tanımalıdır. Başka bir deyişle,çocuklarını tanıyarak işe başlamalıdır.
Ana-baba,çocuklarının kendi modelleri olmadığı gibi,kardeşlerinden ve arkadaşlarından farklı,bağımsız,kendine özgü zeka ve kişilik özellikleri olan bir birey olduğu gerçeğinden hareket etmelidirler.
Sponsorlu Bağlantılar
Anne ve babanın çocuklarına , “uygun olan davranışı” ya da neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğretebilmeleri için,gerek kendi aralarında gerekse çocuklarına yönelttikleri davranışlarında dengeli,tutarlı ve kararlı olmaları gerekir.
Anne-babanın güvenli bir çocuğa sahip olabilmeleri için,önce kendilerine,sonra birbirlerine,ardından da çocuklarına güvenmeleri gerekir.
Anne-baba çocuğundan yaşı ve yeteneklerine uygun isteklerde bulunmalı,çocuğu hayal kırıklığına uğratacak,yaşının üstünde beklentiler içine girmemelidirler. Çocuğun ilgi ve yeteneği onun yönlendirilmesinde esas alınmalı,ana-babanın tutkuları dikkate alınmalıdır.
Anne-baba öncelikle çocuğunu bağımsız bir birey olarak kabul eden,ona sevgi ile yaklaşan ve olumlu ilişki kurmaya çalışan kişiler olmalıdırlar. Bilinmelidir ki,sevgi temeline dayanan eğitim,sağlam ve başarılı eğitimdir.
Anne-baba,soyut düzeyde uyarı yerine,somut düzeyde eylemi temel almalıdır.
Anne-baba öyle bir ortam hazırlamalıdır ki,çocuk sanki her zaman anne ve babası yanındaymış gibi kendini güvenli ve hiç yanında değilmiş gibi özgür hissetsin.böyle bir aile ortamı çocuğun kendine özgü anlayış ve düşüncesini ifade etme olanağı sağlar. Buna karşın sağlıksız bir aile,çocuğun nasıl algılaması,düşünmesi ve davranması gerektiğiyle ilgilenir. Çünkü bu ana-baba için,çocukları belirli bir kalıba sokmak,onu bağımsız olarak gelişmesinden daha önemlidir.
Anne- baba,çocuğunun kişiliğine saygı duyan,benlik saygısı üstün kişiler olmalıdır ki,çocuklarının benlik saygısı da üstün olabilsin.anne-babalar kendi kendini yönetebilen bireyler yetiştirmek için gerekli psiko-sosyal ortamı hazırlamalıdırlar. Bunun için de aşırı koruyucu yaklaşımdan kaçınarak çocuğun kendi kendini yöneten bir birey olmasına fırsat verilmelidirler.
Kısacası,anne-baba,çocuğa sevgi veren,girişim yeteneğini ve özgüvenini kazanabilmesi için onu destekleyen kişiler olmalıdırlar. Çocuğa yeterli düzeyde desteğin sağlandığı bu ortamda anne-babanın sağladığı disiplin ve eğitimin nitelikleri olumludur.Çocuğun istemi hiçbir zaman engellenmez. Aşırı davranışları anlayışla karşılanır ve yumuşak bir biçimde düzeltilir. Böyle bir esnek ortamda çocuk ,cesaretli ve topluma uyumlu bir insan olarak yetişir. Yaşamını yapıcı çabalar üstüne kurmayı öğrenir.
İdeal anne-babayı tanıtmak zor olmakla beraber başarılı anne-babalar ,çocuğun ihtiyaçlarını sezen,onlara uygun yanıtlar veren,aşırı hoşgörülü veya katı olmayıp ,çocuğa karşı esnek bir yaklaşım içinde olan ,davranışlarında belirli bir kararlılık ve devamlılık sağlayan,karşı çıkmadan önce her zaman çocuğunun isteklerini dinleyen anne-babalardır.
Yine başarılı anne-babalar,çocuğunun kendi kendisini denetlemesini ya da iç denetim demek olan ahlak gelişimine ortam hazırlayan,çocuktaki sorumluluk duygusunu geliştiren,olayların sonuçlarıyla onları başbaşa bırakan,onlara hak ve özgürlüklerinin sınırını öğreten,çocuklarına korku silahını çevirmeksizin,kendi kendilerini disipline eden ve düşüncelerini özgürce anlatabilen birer birey olarak yetişmelerine imkan hazırlayan kimselerdir.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Aralık 2012       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çocuğun fizik ve akıl sağlığı içinde normal gelişmesi, hepimizin amacıdır. Bunun için çocuğun insan ilişkileri açısından da sağlıklı bir ortamda yaşamını sürdürmesi gerekir. Bugün eğitim ve sağlık koşullarını dengelemekle, daha kişilikli ve başarılı gençler yetiştirme olasılığı artmıştır. Çocuk, ayrı bir kişi, her türlü hak ve sorumluluğu olan bir varlıktır. Anne-babanın geçmiş yaşantılarından gelen kişilik, inanç ve arzularına çocuklar uymaya zorlanmamalıdır. Davranış bozukluklarında tedavinin temelini, çocukla anne-baba ve çevresinin çocuğa karşı tutumunu düzeltmek oluşturmaktadır. Örneğin; Tek çocuklarda, kalabalık akraba çevresinin üzerine düştüğü çocuklarda, onlara karşı gösterilen aşırı bağımlılığın yarattığı çeşitli duygusal bozukluklar görülmektedir. Bu düşkünlük çocuğun zihin ve kişilik gelişimini engellemektedir. 6-7 yaşlarında bile hala annelerince beslenen, anne-baba koynunda yatan çocuklar az değildir.

Sponsorlu Bağlantılar
Her sağlıklı doğan çocuk sizin dengeli bakımınız altında sağlıkla büyüyebilir. Onun, kendinde varolan kendi ayakları üzerinde gelişme, kapasitesini tanımak ihtiyacını engellememek gereklidir. Tıpkı bir çiçek gibi bakım ve sevgi, olağan, makul ölçüde olmalıdır. Aşırı güneş ve su çiçeğe nasıl zararlı olabilirse, aşırı ilgisizlik veya düşkünlük de çocuk için öyledir.


Anne-Baba Eğitiminin Önemi

Günümüzde icra edilen tüm meslekler, eğitime tabi tutulmakta ve nasıl daha iyiye doğru götürülebileceği öğrenilmektedir. Bütün bunlar için enerji, zaman ve para harcanmaktadır. Toplumumuzun ve geleceğimizin ham maddesi olan çocuğun ev içinde nasıl gelişeceğini, eğitilip yetiştirileceğini öğrenip doğru uygulaması gereken anne-baba adaylarına da bu meslekte eğitim verilmelidir. Hemen hemen hepimiz, seçip seçmeme söz konusu olmadan, yetenekli olup olmadığımız soruşturulmadan, ön hazırlıksız, kurs-test almaksızın ve sınavlara dahi katılmadan yaşamımızın aşağı yukarı 20 yılını anne-baba mesleğinde geçirmekteyiz.

Anne-babalıkta çocuğu beslemek, giydirmek, sağlığını korumak ve onu okula gönderebilmek, iyibir ebeveyn olmak için yeterli değildir. Günümüz çağdaş dünyası kişiliğini, zekasını ve yeteneklerini de geliştirmiş, kendine güveni olan bireyler aramaktadır. Eğitim sadece okulların sağladığı bir avantaj değildir. Gerçek eğitim evde alınan eğitimdir. Bu da sadece yanlışların düzeltilmesi, öğütlerde bulunmak, uyarmak anlamına gelmez. Çocuk eğitmek, yetiştirmek, çocuğun kişiliğinin tüm potansiyelinin gelişebileceği bir ortamı okul dışında ve okulu tamamlayıcı olarak ev içinde sağlamak ve bunun işlevliğini temin etmek demektir. Uçakların uçuşa hazırlandığı havaalanları gibi ev ortamları da çocukların hayata hazırlandıkları yaşama uçuş alanlarıdır.

Çocuk eğitiminin bir bölümünü yuva ve okullar yüklenmişse de, çocuk yaşamının 1/4'ünü okulda, 3/4'ünü evde geçirir. Bu açıdan bakıldığında çocukların yetiştirilmesinde anne-babanın rolü çok daha büyük ve önemlidir.

Anne-babalar günün 24 saatini, hem de tatil hakkı bile kullanmadan yaşamlarının 20 yılını bu meslekte geçirirler. Diğer mesleklerde deneme-yanılma uygulanabilir. Ancak anne-babalık mesleğinde deneme-yanılmaların sonucu ne yazık ki çok ciddi sorunlara sebep olmaktadır. Bu nedenle ciddi bir meslektir, eğitim gerektirir. Ayrıca bir sanattır. Geleceğin ve toplumun temel taşları olan en değerli varlıklarımız, çocuklarımız için bu sanatın öğrenilmesi, eğitilmesi gerekliliğine içtenlikle inanıyorum.


Çağdaş Anne-Baba Eğitimi Neleri Kapsayabilir?


1. Yüreklendirme ve Çabaların Takdiri

Çocuk yapılması gereken ve beklenen davranışlarda bulunduğunda hiç bir tepki gösterilmez, çocuğun böyle yapması normal görülür. Ancak yaptığı en küçük hatada hemen olumsuz tepkiler verirsek hatalı davranmış oluruz. İkaz ve tepkilerin işlevliği ancak olumlu davranışlara da gösterilirse geçerli olur. Olumsuz davranışlara verilen olumsuz tepkiler üzerine kurulu eğitim sisteminde çocuk kişilik ve yeteneklerini geliştirme olanağı bulamadığı gibi girişimciliğini de yitirir.

2. Olumlu Pekiştirme

Biz canlılar hazza yöneliğizdir, hoşumuza gidenleri tekrar duymak, yaşamak isteriz. Aferin, ne güzel olmuş'un, sihirli bir etkisi vardır. İşte davranış mühendisliği denilen bilim dalı haz ve acı ilkesi üzerine kurulmuştur. Haz durumuna yaklaşır (yemek, okşamak, yakınlık, güzel söz) acı durumundan kaçarız (kötü söz, bağırma, acı verme, dayak, ceza).

Olumlu davranışı tekrarlatmanın, kalıcı olmasının en iyi yolu, o davranış görüldüğünde hemen olumlu tepki göstererek, davranışı pekiştirmektir. Aferin, çok iyi olmuş, çok hoşuma gitti gibi sözler hem davranışı tekrarlatmak için bir garanti, hem de aile içi sağlıklı iletişimin kaynağıdır. Bunlar zaten böyle olmalı deyip, tepki vermemek bir eğitim eksikliğidir.

Davranış mühendisliğinin diğer bir yöntemi kademeli yaklaşımlardır. İstenilen davranış yaklaşık olarak istenilene yakın hale geldiği zaman, anında olumlu pekiştirme yapılarak çabası yüreklendirilir. Örneğin; çocuk tabağındaki yemeğinin yarısını hiç uyarılmadan yedi, bitiremedi. Olumlu tepki, bugün yemeğinin yarısını ben söylemeden yedin, çok memnunum, şeklindedir. Çocuğun gayreti farkedilmiştir, yüreklendirilmiştir, pekiştirilmiştir. Böylece çocuk bu davranışı daha sık gösterir. Kademeli yaklaşmalar, davranış istenen kıvamda olmasa bile olumlu pekiştirme göstermek veya çabayı farkettiğinizi göstermektir.

3. Örnek Olmak

Eğitimin diğer bir güçlü öğesi de örnek olmaktır. Kızlar annelerini, erkekler babalarını, daha ileri yaşlarda öğretmen, arkadaş veya farklı yetişkinleri örnek alırlar. Ancak toplumumuzda yetişkinler dünyası, söylediğimi yap, yaptığımı yapma ilkesi üzerine kurulmuştur. Anne-baba çocuğunu döver, ancak çocuk kardeşini dövünce çok kızılır. Baba komşuya evde olmadığımı söyle der, ama çocuk yalan söyleyince kızılır, yalan üzerine konuşulur. Çocuğunun küfür ettiğinden yakınan bir anne "bu geri zekalı da nereden öğreniyor bunları" demişti bize. Öğütlerden çok istenilen davranışları örnek olarak göstermek güçlü bir yöntemdir.

4. Çocuğu Dinlemek

Çağdaş anne-baba eğitimine getirilen yeni bir yöntem de çocuğunu dinleyebilmektir. Bu yetenek kazanılır ve öğrenilir. Çocuğu gerçek dinleme sessizlik, anlayış, empati (kendini çocuğun yerine koyarak, olaya bakabilme yeteneği) ve yorumsuz dinleyebilme yeteneği gerektirir. Çocuğu dinlemek onun isteklerini mutlaka yerine getirmek değildir. Dinlemek o sırada sorunu olduğunu anlatan kişiyi rahatlatmak, anlayabilmek demektir.

Çocuk konuşurken dinlenildiği zaman:
Konuşma yeteneği, kelime hazinesi gelişir, kendini rahatlıkla ifade eder.
Çocuk derdini ve sorununu davranışla göstermek yerine (saldırganlık, ağlama, huysuzluk) sözle ifade ederek rahatlar.
Anlaşıldığını hisseden çocuk kendini daha huzurlu ve güvenli hissettiği gibi, sorunlarını konuşarak halleder.
Çocukla anne-baba arasında bir yakınlık doğar, çocuk onlara danışır, diyalog doğar.
Söyledikleri dinlenen çocuk da, anne-babasını dinlemeye başlar.
5. Yıkıcı Kızgınlık İfadesinden Yapıcı Kızgınlığa

Kızgınlığın yapıcı ve olumlu ifadesi, öğrenilmesi şart olan çok önemli bir yaklaşımdır. Yıkıcı kızgınlığın davranış ifadesi dayak, sözel ifadesi de sözle yaralamaktır. Kızgınlık genellikle SEN sıfatı ile dile getirilir. "SEN NE BİÇİM ÇOCUKSUN" gibi.

Çağdaş anne-baba eğitiminde SEN yerine BEN kullanılır. BEN ile ifade edilen olumsuz duygular "söylediklerime bu şekilde cevap verdiğin zaman çok kırılıyorum" gibi bir konuşma çocuğu savunulucuğa itmediği gibi, anne-babasının duygularını daha iyi anlamasına, onları üzmemek için davranışını değiştirmesine neden olur. Ben dili ile ifade edilen yapıcı kızgınlıktaki çatışmalar çözülerek aile içi iletişim daha sağlıklı ve değerli olur. Sosyal bilimlerin ilerlemesi sonucunda insan ilişkilerinde yararları geçerlilikleri saptanan bu yöntemler aile içinde de her kişinin kullanabileceği uygulamalara dönüşmüştür. Geleneksel katı yaklaşımların, kişilik gelişmesine zararları saptanmıştır. Zira çocuğumuzu yetiştirmek ve eğitmek, aslında kendimizi eğitmek ve yetiştirmek demektir.

kaynak çocuk, anne ve baba

Benzer Konular

16 Ekim 2018 / ayşe çelik Cevaplanmış
18 Ocak 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
13 Mayıs 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
15 Mayıs 2010 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri