Arama

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu

Güncelleme: 20 Mayıs 2015 Gösterim: 14.276 Cevap: 6
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
25 Aralık 2007       Mesaj #1
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Borderline Kişilik Bozukluğu ve tedavisi

Duygularda, insan ilişkilerinde, davranışlarda dengesizlik ve aşırı kaybetme korkusu...
Sponsorlu Bağlantılar

Nedir?

Borderline kişilik genelde çocuklukta yaşanılan önemli bir kayıp, anne-baba ile olan bağın dengesiz olması, travma, kötü muamele yada duygusal olarak yoksun kalmak gibi tecrübelere dayanmaktadır. Oldukça yaygın görülen bir hastalıktır, toplumun yüzde 2 yada 3 ünün sahip olduğu tahmin edilmektedir.

Eğer Borderline Kişilik Bozukluğunuz varsa, sürekli olarak terkedilme duygusunun yarattığı panik ile mücadele ediyorsunuz demektir. Genel olarak davranışlarınız değişken ve ani hareketlerden oluşur. Duygularınız sürekli değişir, insanlarla olan ilişkileriniz ise yoğun ve fırtınalıdır.

Büyük ihtimalle, değer verdiğiniz insanlara tutunmak için çılgınca bir çaba sarfederken bir yandan da kaybetme korkusundan kaçınmak için önemsizleştirmeye çalışırsınız. Yalnızlık duygularını uzaklaştırmak için çevrenizi insanlar ile doldurursunuz, hatta sevmediğiniz yada anlaşamadığınız insanları bile kabul edersiniz. İnsanlar ile olan ilişkilerinizde strese yol açan olaylar, örneğin maddi zorluklar, ilişkide yaşanan problemler vs genelde hastalığı daha da kötüleştirir.

Borderline kişiliğe sahip kişilerin kendine güven duyguları çok kırılgan olduğu için insanlar tarafından kabul edilmeye yada reddedilmeye karşı aşırı derecede hassastırlar. Eğer bu hastalığa sahipseniz, bir ilişkiniz olsa bile kendinizi dışlanmış ve yalnız hissedersiniz. Olası bir kayıp, ayrılık yada terkedilme ihtimali karşısında kendinizi tehdit altında hissederseniz ve genelde hiddet, aşırı öfke, aşağılama yada sözlü saldırılar ile tepki verirsiniz. Borderline kişiliğe sahip insanların duygularını kontrol etmekte zorlandıkları yaygın olarak bilinmektedir. Ayrıca bazı durumlarda yalnızlık ve terkedilmişlik duygularından kurtulmak için alkol, uyuşturucu, yeme bozuklukları, kendine zarar vermek yada intihara teşebbüs etmek gibi davranışlar görülebilir

Belirtiler


1.İdealleştirme ile aşağılama arasında sürekli değişen bir ilişki
2.Tehlikeli boyutlarda kendine güven eksikliği ve dengesizlik
3.Ruh halinde sürekli ve büyük değişimler.
4.Aşırı ve yoğun öfke
5.Kızgın ve saldırgan patlamalar
6.Ayrılıkta yada kayıp anında panik duygusu
7.Sürekli olarak kendini boş hissetme.

Tedavi

Kişilik hastalıklarının erken yaşlarda gelişiyor olması ve insanların kendilerini bu hastalık ile tanımlıyor olması tedavinin çözümünü zorlaştırmaktadır. Tedavinin başarılı olabilmesi için kişinin kökleşmiş davranış şekline, yaklaşımlarına, bakış açılarına, ilişki yapılarına ve kapasitelerine değinilmesi gerekir. Genelde kişilik problemleri psikoterapi ile çözümlenebilmesine rağmen, uzun zaman içinde yerleşmiş olan bu duygu, düşünce ve davranış alışkanlıklarını değiştirmek yoğun ve sürekli tekrarlanan bir tedavi ve öğrenme süreci gerektirir.

Örneğin, uzun vadeli psikoterapi Borderline kişiliği olanlar için oldukça etkili olabilir. Fakat ilişkilerde yaşadıkları problemleri düşünürsek, terapi sürecinin oldukça değişken olduğunu ve sabit bir iyileşme eğrisi çizmediklerini belirtmek gerekir. Terapi sırasında devamlı değişen duygulara, aşırı ilgi ihtiyacına ve sürekli tekrarlanan krizlere terapistin dayanması gerekir. Her şey yolunda gitse ve terapist her şeyi doğru yapsa bile, Borderline kişilik bir süre sonra terapiyi ve terapisti aşağılamaya başlayacak ve kızgınlıkla aniden tedaviyi sonlandıracaktır. Bir kaç ay sonra yeniden terapiye dönmesi ile aynı süreçler yeniden yaşanacak ve bu şartlar altında tedavi en azından 2-5 yıl arasında sürecektir.

Bazı zamanlar, özellikle kriz anlarında kişi intihar teşebüssünde bulunabilir. Bu durumda hastanın kısa bir süreliğine hastaneye yatırılması gerekebilir. Eğer kişinin hastalığı ilerlerse ve evde ihtiyacı olan bakım ve ortam sağlanamıyorsa, daha uzun süreli olarak hastanede kalması istenebilir.

Araştırmalar bazı kişilik sorunlarının kişide devam ettiğini ama bazılarının yok olduğunu göstermektedir. Görünüşe göre hayat tecrübeleri ile birlikte hasta karakterinin temel özelliklerini değiştirmeyi öğreniyor. Tedavi uygulandığı zaman ise hastalığın gelişmesi hızlanıyor. Özellikle kişi tedaviye gönüllü olarak geliyorsa, iyileşmek için çaba sarfediyorsa ve problemlerinin sorumluluğunu üstleniyorsa hastalığın iyileşmesi daha hızlı oluyor. Ama diğer tarafta kişi sorunlarının başkalarından yada çevresinden kaynaklandığına inanıyorsa, sorumluluğunu üstlenmeyi reddediyorsa ve problemlerini çözemeyecek kadar güçsüz ve zayıf olduğunu iddia ediyorsa iyileşme süreci biraz daha uzun zaman alıyor.



asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
29 Aralık 2007       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Borderline Sınırda Kişilik Bozukluğu , mevcut kişilik bozukluklarından tanısı yapılabilmiş olanlarındandır.
Aşağıdaki belirtilerden en az beşinin varlığı ile birlikte ,genç erişkinlik döneminde başlayan, kişilerle olan ilişkilerde, kendilik algısında ve duygulanımdaani dürtüsel davranışlarla nitelendirilen bir durumdur.
Sponsorlu Bağlantılar

Belirtiler

Gerçek ya da varsayılabilecek, olası bir terk edilmeyi önlemek için çılgınca çaba harcamak.

Karşısındakileri aşırı büyütüp, göklere çıkarma veya aşırı değersizleştirip, gözden düşürerek, yerin dibine sokma gibi başkalarına aşırı değer/değersizlik verme ile giden tutarsız ilişkiler

Kimlik karmaşası denilen kendini algılayışında, arkadaşlık, cinsel durum ya da önem verilen kültürel-ahlaki değer anlayışında değişkenlikler

Kendine zarar verme olasılığı fazla olan iki ya da daha çok durumda sonunu düşünmeden, aniden yapılan eylemler (Aniden çok para harcama, madde kullanımı,hızlı ve tehlikeli araç kullanma, birden aşırı yemek yeme, önceden düşünülmeyen uygunsuz cinsel davranışlar) .

Tekrarlayan bir şekilde intihar girişimleri, intihar tehditleri, kendi kendine zarar verme (bıçak, jilet vs. ile kendi cildini kesme, sigara ile yakma, kafasını, yumruğunu sert yerlere vurma gibi)

Duygu durumunda aşırı tepkililiğe bağlı olarak sürekli duygusal değişkenlik hali (saatler içinde değişen sürelerde birbirini izleyen öfkelilik, üzüntü, kaygı, sevinç dönemleri)

Kişinin kendisini sürekli olarak boşlukta hissetmesi.
Öfkeye hakim olamama (kavga etme, yüksek sesle hakaret, çığlık atma eşya kırma gibi).

Stresle ilişkili, gelip geçici kendine kötülük yapılacağı düşünceleri ya da dissosiyatif belirtiler
Özellikler

Rahatsızlığın asal özelliği karşılıklı birebir ilişkilerde, kendilik algısı (kendine bakış , kendini kabul ediş ve kendini sergileyiş) ve duygulanımda tutarsızlık ile ilişkileri etkileyebilen ani hesapsız davranışlardır.
Bu kişilerde sürekli bir ayrılık ve reddedilme fikri yaşandığı için bu gibi bir durumun izlenimi edinildiğinde duygulanım, kendilik hissi ve davranışlarda önemli farklılıklar yaşanır. Ayrılık ya da planlananların oluşmaması durumlarında yoğun öfke ve diğer belirtiler yaşanır. Yalnız başlarına olmaya dayanamaz ve birilerinin varlığına gereksinim duyarlar. Bu yalnızlığı önlemek için intihara yeltenebilirler.
Birebir ilişkilerinde özellikle karşı cinsten kişilere sürekli bağlanma, onları bir eski yunan tanrısı ya da tanrıçası gibi görüp yüceltirler. İlişkilerine çok büyük iddia ve hedeflerle başlar, gerektiğinden fazla özel hayatlarını paylaşır, karşılığında aynısını beklediklerinden düş kırıklığına uğrarlar. Bu kez onları daha önce oturttukları tahtlarından indirip gözlerinden düşürürler. Bu nedenle arkadaşlıkları gelip geçici ve fırtınalı bir seyir izler.
Hedefleri, inandıkları değerler, arkadaş yapıları, cinsel eğilimleri, benimsedikleri görüşler, mesleki heves ve amaçları değişkendir.
Devamlı olarak kendilerini boşlukta hissettikleri için uğraşıp, oyalanacak bir şeyler arıyor gibidirler. Karşı taraftan beklediklerini bulamadıklarında öfkelerini sergiler, sonrasında bundan dolayı suçluluk, pişmanlık, utanç duyguları yaşar ve kendilerini değersiz, zayıf, kötü hissederler.
Yoğun stresli dönemlerde halüsinasyon denilen varolmayan ses,görüntü vs. gibi algılar, kendi vücuduna ve çevreye yabancılaşma görülebilmektedir.
Kendilerine ya da çevreye yabancılaşma yaşayabilirler. Kişisel ilişkilerinden ziyade kendilerini terketmeyeceklerini ve gerekli karşılığı alabileceklerini düşündükleri sanal şeyler, cansız nesneler ya da hayvanlar üzerinden doyum sağlamaya çalışıp, kendilerine güvenli bir liman oluşturabilirler.
Eğitim ve evlilik hayatları fırtınalı bir denizde filikayla yolculuk gibidir. Ayrılık, boşanma ve tekrar bir araya gelmeler görülebilir.

Eşlik edebilecek bozukluklar

Depresyon ve distimik bozukluk

Alkol-madde kullanım bozuklukları

Yeme bozuklukları

Travma sonrası stres bozukluğu

Dissosiyatif kimlik bozukluğu

Diğer kişilik bozuklukları

Toplumda görülme oranı

Genel nüfus içinde % 2-3 oranında görülmektedir. Araştırmalara göre hastanede yatanlar arasında %19 ; ayaktan tedaviyi sürdürenler arasında % 11 oranında olduğu gözlenmiştir.

Rahatsızlığın cinsiyet-kalıtım özellikleri

Toplum geneli ile karşılaştırıldığında rahatsızlık gösterenlerin 1. derece yakınlarında beş kat daha fazla görüldüğü saptanmıştır. Ailede madde bağımlılığıkişilik bozukluğu ve depresif bozukluklara karşı da daha yüksek bir risk vardır.


Rahatsızlığın oluş sebepleri

Rahatsızlıktaki merkezi serotonin işlevindeki azalmanın öfkeli ve dürtüsel davranışlarla ilişkili olabileceği düşünülmüştür.
Bir başka görüşe göre de çocuk gelişmesinde 1,5-2,5 yaş arası dönemde çocuğun ayrılma ve kendi başına davranışlar sergileyebilme çabalarına annelerinden gelen cezalandırıcı tavırların şiddetli ayrılık korkularına yol açtığı öne sürülmüştür.
Gene benzer bir görüşe göre çocuk-ebeveyn ilişkisinin erken dönemlerindeki bozukluklar, çocuğun yeterli dikkate alınmayıp, hislerini ve davranışlarını gözardı etmek çocukta uygun, olumlu ve sabit bir benlik hissi oluşmasını önleyecek, sürekli desteğe gereksinim duyacaktır. Ailede duygusal paylaşımın olmaması, aile içi yoğun çatışmalar, küçük yaşlarda ana-baba kaybı, ayrılığı, çocuğun yaşadığı fiziksel ve cinsel tacizler rahatsızlığa eğilim oluşturur.

Ailesel özellikleri

Bu kişilerin ailelerinde erken dönemde ebeveyn kaybı, travmatik ayrılmalar ya da her ikisi yüksek oranda bulunmaktadır. Genellikle her iki ebeveynde de belirgin bir şekilde psikiyatrik sorun vardır. Annelerde karasızlık ve depresyon gözlenirken; babalar ya meydanda yoktur ya da karakter itibariyle yoktur ya da bozuktur. Aileler saldırgan davranışlar, alkolizm, fiziksel ya da cinsel tacizler (ki bunlar hastaya da uygulanmıştır) nedeniyle yıpranmış veya parçalanmıştır. Rahatsızlık boşanmış ya da evlatlık verilmiş ailelerde daha fazla saptanmıştır.

Hastalığın süreci

Rahatsızlık gençlik dönemi öncesinde konuya dikkat verememe, öğrenme güçlükleri ve toplumsal çekilme, sosyal ortamlardan soğukluk ile kendini göstermektedir. Gençlik döneminde tüm yakınmalar başlamakta, yarı sayıda vaka ise 40'larından sonra düzenli bir çevre ve iş hayatına kavuşabilmektedir. Bununla birlikte çoğu eğitimini tamamlayamamakta, işlerini kaybedip, evliliklerini ya da birlikteliklerini sürdürememektedir. Rahatsızlıkta intihar tehditleri önemsenmelidir. Bu grup hastalarda % 8-10 oranında intihar sonucu ölüm görülmektedir.

Tedavi

Bu kişiler uzun süreli bireysel psikoterapiden faydalanırlar. Bireysel terapide bilişsel- davranışçı terapi yanında duygulanım dalgalanmaları ve ani dürtüsel davranışlar için ilaç tedavileri uygulanabilmekte, intihar eğiliminin olduğu yoğun gerilim dönemlerinde kısa süreli hastanede yataklı tedavi uygun olmaktadır. Kişiler grup terapisinden faydalanabilmektedirler.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
25 Haziran 2009       Mesaj #3
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
DSM-IV’de Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu

BKB’nun temel özelliği erken erişkinlik döneminde başlayan kişiler arası ilişkilerde, kendilik imajında ve duygulanımında dengesizlik, ve belirgin impulsivitedir.

Aşağıdakilerden beşinin (ya da daha fazlasının) olması ile belirli, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, kişilerarası ilişkilerde, benlik algısında ve duygulanımda tutarsızlık ve belirgin dürtüselliğin olduğu sürekli örüntü (DSM-IV):

1. gerçek ya da hayali bir terkedilmeden kaçınmak için çılgınca çabalar gösterme. Not: 5’inci Tanı Ölçütünün kapsamına giren intihar ya da kendinekıyım davranışını buraya sokmayınız.
2. gözünde aşırı büyütme (göklere çıkarma) ve yerin dibine sokma uçları arasında gidip gelen, gergin ve tutarsız kişilerarası ilişkilerin olması
3. kimlik karmaşası: Belirgin olarak ve sürekli bir biçimde tutarsız benlik algısı ya da kendilik duyumu
4. kendine zarar verme olasılığı yüksek en az iki alanda dürtüsellik (örn. para harcama, cinsellik, madde kötüyekullanımı, pervasızca araba kullanma, tıkanırcasına yemek yeme). Not: 5’inci Tanı Ölçütünün kapsamına giren intihar ya da kendinekıyım daranışını buraya sokmayınız
5. yineleyen intiharla ilgili davranışlar, girişimler, göz korkutmalar ya da kendinekıyım davranışı
6. duygulanımda belirgin bir tepkiselliğin olmasına bağlı affektif instabilite (örn. yoğun episodik disfori, irritabilite ya da genellikle birkaç saat süren, nadiren birkaç günden daha uzun süren anksiyete)
7. kendini sürekli boşlukta hissetme
8. uygunsuz, yoğun öfke ya da öfkesini kontrol altında tutamama (örn. sık sık hiddetlenme, geçmek bilmeyen öfke, sık sık kavgalara karışma)
9. stresle ilişkili gelip geçici paranoid düşünce ya da ağır dissosiatif semptomlar

Tanımlama:

“Borderline” terimi DSM sisteminde olduğundan çok farklı şekillerde kullanılmıştır. Bu terim orijinal olarak klinisyen tanıdan emin olmadığı durumlarda hasta hem nevrotik hem psikotik semptomlar gösterdiğinde kullanılmıştır. Bu hastaların nevrotik ve psikotik bozuklukların sınırında olduğuna inanılmıştır. Bazı durumlarda halen tanı oymakta güçlük çekildiğinde çöp sepeti tanısı olarak kullanılmaktadır. Psikodinamik yaklaşımlı yazarlar tarafından da kişilik yapısını tanımlamak için kullanılmaktadır. Borderline kişilik yapısını bu yazarlar farklı şekillerde tanımlamaktadırlar. “Zayıf entegre olmuş kişilik”, “ilkel savunma örgütlenmesi”, “relatif olarak katı self-obje sınırları”, “gerçeği değerlendirmenin oldukça sağlam olması” gibi özelliklerin bu kişilik yapısını oluşturduğu belirtilmiştir. Ancak dinamik kaynaklı bu özellikler belli bir davranış veya semptom kümesini belirlememektedir. Bu nedenle bir hasta borderline semptomları olmamakla birlikte borderline kişilik yapısı taşıyabileceği gibi, kişilik yapısı borderline olmadan borderline semptomlar gösterebilir. Örneğin Stone bir hastasını şizotipal borderline olarak tanıtmaktadır. Bu hastaların tedavisi çok güç olduğundan hareketle terapisi kötü giden hastalarda bir özür olarak zor hastaları anlatmak için “borderline” tanımı kullanılabilmektedir (A. Beck. Cognitive therapy of personality disorders.).
ICD-10’da borderline kişilik bozukluğu F60 olarak kodlanan “Özgül kişilik bozuklukları” içinde bir alt gurup olan “Duygusal yönden dengesiz kişilik bozukluğu” içinde “Sınır tip” adıyla bulunuyor. ICD- 10’da belirtilen özellikleri ise şöyledir:

Duygusal dengesizlik belirtilerinin birçoğu bulunur. Ek olarak, hastanın kendilik imgesi, amaçları ve seçimleri (cinsel seçimleri de içerir) sıklıkla belirsizdir ya da bozulmuştur. Sık olarak, konik boşluk duyguları vardır. Yoğun ve dengesiz ilişkilere girme eğilimi yineleyen duygusal krizlere neden olabilir. Bu eğilim terkedilmeyi önlemek için aşırı çaba harcamaya ve birçok kez intihar tehdidi ya da kendine zarar verici davranışlara yol açar (bunlar görünür nedenler olmaksızın da olabilir).

Kriterler:

Kriter 1. Gerçek ya da hayali bir terkedilmeden kaçınmak için çılgınca çabalar gösterme. Not: 5’inci Tanı Ölçütünün kapsamına giren intihar ya da kendine kıyım davranışını buraya sokmayınız.
Ayrılma veya reddedilme veya çevrenin kaybı (loss of external structure) tehlikesi kendilik imajında, duygulanımda, bilişte ve davranışta belirgin değişikliklere yol açar. Bu bireyler çevresel durumlara aşırı duyarlıdırlar. Gerçekçi kısa zamanlı ayrılmalara ve planlardaki kaçınılmaz değişikliklere uygunsuz bir öfke ile cevap verirler. (Klinisyen terapi saatinin sonuna gelindiğini söylediğinde ani bir umutsuzluk hissetmesine veya kendisi için önemli olan birisinin bir randevüye yanlızca bir kaç dakika geç gelmesi veya randevüyü iptal etmek zorunda kalması panik veya öfke duymasına yol açar.) Böyle bir durumu kendilerinin kötü oldukları şeklinde yorumlayabilirler. Terkedilme korkuları yanlız kalmaya tolere edememe ve diğer insanlarla birlikte olma ihtiyaçları ile ilgilidir. Terkedilmeyi önleme çabaları içinde kendine zarar verici ve suisidal davranışlar da olabilir.
Kriter 2. Gözünde aşırı büyütme (göklere çıkarma) ve yerin dibine sokma uçları arasında gidip gelen, gergin ve tutarsız kişilerarası ilişkilerin olması.
Dengesiz ve yoğun ilişkiler kurarlar. Kendileriyle ilgilenenleri veya sevgililerini ilk bir kaç görüşmede idealize ederler, sürekli birlikte olmak isterler ve ilişkinin başlangıcında çok özel kişisel bilgilerini paylaşabilirler. Fakat kolaylıkla bu insanı değersizleştirerek onu yeterince ilgilenmemekle, yeterince vermemekle ve yeterince onunla birlikte olmamakla suçlarlar. Karşılık olarak kendileriyle ilgilenmeleri ve onunla birlikte olmaları kaydıyla, BKB olan bireyler başka insanlara empati yapabilirler ve onlarla ilgilenebilirler. Diğerleri hakkındaki görüşleri cezalandırıcı ve destekleyici kutuplar arasında dramatik değişmeler gösterir.
Kriter 3. Kimlik karmaşası: Belirgin olarak ve sürekli bir biçimde tutarsız benlik algısı ya da kendilik duyumu.
Amaçları, değerleri ve meslekleriyle ilgili düşüncelerinde ani değişiklikler olabilir. Kariyer, cinsel kimlik ve arkadaş seçimindeki değişiklikler olabilir. Kendilerini genel olarak kötü ve şeytansı değerlendirmekle birlikte bazı durumlarda hiç var olmadıkları duygusunu yaşarlar. Bu tür tecrübeler genellikle anlamlı, destekleyici ve koruyucu bir ilişki yaşamadıklarını düşündüklerinde yaşanır. Yapılandırılmamış iş ve okul ortamlarında başarısız olurlar.
Kriter 4. Kendine zarar verme olasılığı yüksek en az iki alanda dürtüsellik (örn. para harcama, cinsellik, madde kötüye kullanımı, pervasızca araba kullanma, tıkınırcasına yemek yeme). Not: 5’inci Tanı Ölçütünün kapsamına giren intihar ya da kendine kıyım davranışını buraya sokmayınız.
Kriter 5. Yineleyen intiharla ilgili davranışlar, girişimler, göz korkutmalar ya da kendine kıyım davranışı.
%8-%10 oranında intihar girişimleri başarılı sonuçlanır. Kesme, yakma tarzında kendine zarar verici davranışlar ve intihar tehditleri ve teşebbüsleri sıklıkla görülür.
Kriter 6. Duygudurumda belirgin bir tepkiselliğin olmasına bağlı affektif instabilite (örn. yoğun epizodik disfori, irritabilite ya da genellikle birkaç saat süren, nadiren birkaç günden daha uzun süren anksiyete)
BKB olan bireylerdeki temel disforik mizaç öfke, panik, umutsuzluk ve nadiren iyilik ve tatmin olmuş dönemlerle kesintiye uğrar. Bu değişiklikler bireyin kişilerarası strese aşırı hassasiyetini yansıtır.
Kriter 7. Kendini sürekli olarak boşlukta hissetme.
Kolaylıkla sıkılırlar ve sürekli olarak yapacak birşeyler ararlar.
Kriter 8. Uygunsuz, yoğun öfke ya da öfkesini kontrol altında tutamama (örn. sık sık hiddetlenme, geçmek bilmeyen öfke, sık sık kavgalara karışma).
Aşırı alaylı, iğneleyici konuşmalar ve sözel patlamalar sergileyebilirler. Öfkenin bu şekilde dışa vurumu sevgili veya ilgilenen kişide ihmal, geri durma ve dışlama sezinlediklerinde ortaya çıkar. Suçluluk, utanç duyguları öfke patlamalarını izler ve kişinin kendisini kötü olarak algılamasını pekiştirir.
Kriter 9. Stresle ilişkili gelip geçici paranoid düşünce ya da ağır dissosiatif semptomlar.
Aşırı stres durumlarında geçici paranoid düşünceler ve dissosiyatif semptomlar oluşabilir. Fakat bu durumlar ayrı bir tanıyı almalarını gerektirecek siddet ve sürede olmazlar. Semptomlar geçici olarak dakikalar veya saatler sürer. İlginin gerçek veya algılanan geri dönüşü ile semptomlarda düzelme görülebilir.
Frances ve ark. impulsivitenin en sık görülen özellik olduğunu söylüyorlar. Affektif instabilite ikinci sıklıkta görülüyor. Bazı semptom kombinasyonlarının BKB’nun varlığını yüksek oranda öngörebileceği söyleniyor. İmpulsivite ve düzensiz kişilerarası ilişkiler veya kimlik sorunları; Affektif instabilite ve kronik boşluk veya can sıkıntısı hissi sık olmayan öngörücü kombinasyonlar. Daha sık bazı kombinasyonlar ise kendine zarar verici davranışlar ile birlikte ya dengesiz yoğun ilişkiler veya kronik can sıkıntısı hissi; düzensiz ilişkiler ve kimlik sorunları. Bu semptom kombinasyonlarından birisi ile karşılaştığında en azından poliklinik ortamında BKB olgusuyla karşı karşıya olduğundan oldukça emin olabilir (Problems in differential diagnosis: From DSM-III to DSM-IIIR in clinical practice).

Ayırıcı tanı:
Borderline kişilik bozukluğu üzerinde en fazla çalışılmış kişilik bozukluğudur. Üzerinde en çok durulan iki soru şunlardır: 1. Borderline kişilik bozukluğunun sınırları nelerdir? 2. Bu bozukluğun anahtar klinik özellikleri nelerdir?
BKB tanısı sıklıkla duygudurum bozukluklarıyla birlikte bulunur. Her iki bozukluk kriterleri karşılandığında her iki tanı da konulabilir. Bir duygudurum bozukluğu atağı BKB’na kesitsel olarak benzeyebilir. Bu nedenle davranış paterninin erken başlangıç ve süre gibi özellikleri kesin olarak belirlenmeden ayrıca BKB tanısı konulmamalıdır.

Ortak özellikleri nedeniyle diğer kişilik bozukluğu tanılarıyla karıştırılabilir. Diğer kişilik bozukluğu kriterleri de karşılanıyorsa diğer tanılar da konulabilir. Histrionik kişilik bozukluğunda da ilgi çekme, manüpülatif davranışlar ve emosyonel hızlı değişmeler bulunabilir. Ancak BKB kendine zarar verici davranışlar, yakın ilişkilerin öfke sonucu bozulması, süregen yanlızlık ve boşluk duygularıyla histrionik kişilik bozukluğundan ayrılır. Paranoid düşünceler ve illüzyonlar şizotipal kişilik bozukluğunda da bulunur. BKB’daki paranoid düşünceler geçici ve insanlararası ilişkilerle yakından ilişkili olup dış ortamdan çok etkilenir. Paranoid ve narsisistik kişilik bozukluklarında küçük bir uyarana öfkeyle yanıt verme bulunabilir. Paranoid ve narsisistik kişilik bozuklukları kendine zarar verme, impulsivite, dışlanmayla ilgili düşüncelerin bulunmamasıyla BKB’dan ayrılır. Antisosyal kişiliğin manüpülatif davranışları ihtiyaç duyulan ilgiyi sağlamak için değil daha ziyade çıkar, güç gibi maddi bazı faydalar elde etmek içindir. Borderline kişilik terkedilmeye duygusal boşluk hissi, öfke ile yanıt verir. Bağımlı kişilik de dışlanmaktan korkar. Dışlanıldığı durumda tavrı boyun eğicidir. Eski ilişkinin yerini hemen doldurarak destek ve bakım ihtiyacını karşılamaya yönelir. BKB Bağımlı kişilik bozukluğundan yoğun ve dengesiz ilişkilerle de ayrılır.

BKB genel tıbbi duruma ve kronik madde kullanımına bağlı kişilik değişimlerinden ayrılmalıdır.

İlgili durumlar ve bozukluklar:


BKB hastalarının bir hedefe tam varmak üzere olduklarında bir şekilde bu hedefe varmalarına engle olan bir şeyler yaptıkları sıklıkla görülür. Örneğin tam mezun olacakları sırada okuldan ayrılmak, bir ilişkinin çok iyi devam edeceği netleştiğinde bu ilişkiyi bozmak gibi. Bazı hastalar insan ilişkilerinden daha çok bir ev hayvanı gibi geçiş objeleriyle kendilerini daha iyi hissederler. Birlikte affektif bir bozukluk veya madde kullanımıyla ilgili bir bozukluk görüldüğü durumlarda erken bir yaşta intihar girişimi sonucu ölüm olabilir. Sık iş kaybı, eğitimin yarıda kesilmesi, evliliğin sonlanması sıktır. BKB hastaların çocukluk öykülerinde fiziksel veya cinsel kötüye kullanım, ihmal, erken ebeveyn kaybı veya ayrılığı daha sıklıkla bulunur. Birinci eksen bozukluklardan en sık birlikte görülenler affektif bozukluklar, madde kullanım bozuklukları, özellikle bulumia olmak üzere yeme bozuklukları, post travmatik stres bozukluğu ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğudur. Sıklıkla diğer kişilik bozukluklarıyla birlikte bulunur. Bir araştırmada üç ayrı klinisyen tarafından tanıların konulduğu bir hasta popülasyonunda BKB hastalarının %60’ının aynı anda paranoid, şizotipal, histrionik, narsisistik, kaçıngan ve bağımlı kişilik bozuklukları gibi diğer bazı kişilik bozuklukları tanılarını alıyor (A. Beck. Cognitive therapy of personality disorders).

Irk, yaş ve cinsiyet:

Dünyanın değişik yerlerinde görülmektedir. Kimlik sorunu olan ergenler ve genç erişkinler özellikle birlikte madde kullanımı varsa BKB izlenimi uyandıran davranışlar sergileyebilirler. Bu tablonun ortaya çıkmasına yardımcı olan durumlara örnek olarak emosyonel dengesizlik, varoluşsal çelişkiler, belirsizlik, anksiyete uyandıran seçim yapma durumları, cinsel yönelim konusundaki çelişkiler, kariyer konusunda karar vermeyi zorlaştıran sosyal yarışmacılık ortamı sayılabilir. %75 oranında kadınlarda görülür.

Sıklık

Genel popülasyonda %2, ayaktan hasta izleme birimlerinde %10, yatan hastalarda %20 oranında görülürler. Kişilik bozukluğu olan klinik popülasyonun %30 ile %60’ını BKB oluşturur.

Gidiş:

Büyük bir değişkenlik gösterir. Erken erişkinlik döneminde ciddi affektif ve dürtü kontrol bozukluğu, psikiyatri ve diğer sağlık kurumlarına yoğun bir şekilde başvurma şeklindeki kronik instabililite en sık gidiştir. İntihar riski ve bozukluğun yol açtığı sorunlar en fazla genç erişkin dönemdedir. Yaşla birlikter azalır. 30’lu ve 40’lı yaşlarda insan ilişkilerinde ve iş yaşamlarında düzelme görülür.

Ailevi patern:

Genel popülasyona göre BKB olan popülasyonun biyolojik akrabalarında BKB 5 kat daha fazla görülür. Madde kullanım bozukluğu, antisosyal kişilik bozukluğu ve duygudurum bozuklukları da BKB ailerinde daha sıklıkla görülür.
Emilyyy - avatarı
Emilyyy
Ziyaretçi
28 Şubat 2014       Mesaj #4
Emilyyy - avatarı
Ziyaretçi
Borderline Kişilik Bozukluğu
MsXLabs.org

Borderline kişilik genelde çocuklukta yaşanılan önemli bir kayıp, anne-baba ile olan bağın dengesiz olması, travma, kötü muamele yada duygusal olarak yoksun kalmak gibi tecrübelere dayanmaktadır. Yaygın görülen bir hastalıktır, toplumun yüzde 2 yada 3 ünün sahip olduğu tahmin edilmektedir.

Duygularda, insan ilişkilerinde, davranışlarda dengesizlik ve aşırı kaybetme korkusu olarak kısaca tanımlanabilir...

Eğer Borderline Kişilik Bozukluğunuz varsa, sürekli olarak terkedilme duygusunun yarattığı panik ile mücadele ediyorsunuz demektir. Genel olarak davranışlarınız değişken ve ani hareketlerden oluşur. Duygularınız sürekli değişir, insanlarla olan ilişkileriniz ise yoğun ve fırtınalıdır.

Büyük ihtimalle, değer verdiğiniz insanlara tutunmak için çılgınca bir çaba sarfederken bir yandan da kaybetme korkusundan kaçınmak için önemsizleştirmeye çalışırsınız. Yalnızlık duygularını uzaklaştırmak için çevrenizi insanlar ile doldurursunuz, hatta sevmediğiniz yada anlaşamadığınız insanları bile kabul edersiniz. İnsanlar ile olan ilişkilerinizde strese yol açan olaylar, örneğin maddi zorluklar, ilişkide yaşanan problemler vs genelde hastalığı daha da kötüleştirir.

Borderline kişiliğe sahip kişilerin kendine güven duyguları çok kırılgan olduğu için insanlar tarafından kabul edilmeye yada reddedilmeye karşı aşırı derecede hassastırlar. Eğer bu hastalığa sahipseniz, bir ilişkiniz olsa bile kendinizi dışlanmış ve yalnız hissedersiniz. Olası bir kayıp, ayrılık yada terkedilme ihtimali karşısında kendinizi tehdit altında hissederseniz ve genelde hiddet, aşırı öfke, aşağılama yada sözlü saldırılar ile tepki verirsiniz. Borderline kişiliğe sahip insanların duygularını kontrol etmekte zorlandıkları yaygın olarak bilinmektedir. Ayrıca bazı durumlarda yalnızlık ve terkedilmişlik duygularından kurtulmak için alkol, uyuşturucu, yeme bozuklukları, kendine zarar vermek yada intihara teşebbüs etmek gibi davranışlar görülebilir
  • İdealleştirme ile aşağılama arasında sürekli değişen bir ilişki
  • Tehlikeli boyutlarda kendine güven eksikliği ve dengesizlik
  • Ruh halinde sürekli ve büyük değişimler.
  • Aşırı ve yoğun öfke
  • Kızgın ve saldırgan patlamalar
  • Ayrılıkta yada kayıp anında panik duygusu
  • Sürekli olarak kendini boş hissetme.
Kişilik hastalıklarının erken yaşlarda gelişiyor olması ve insanların kendilerini bu hastalık ile tanımlıyor olması tedavinin çözümünü zorlaştırmaktadır. Tedavinin başarılı olabilmesi için kişinin kökleşmiş davranış şekline, yaklaşımlarına, bakış açılarına, ilişki yapılarına ve kapasitelerine değinilmesi gerekir. Genelde kişilik problemleri psikoterapi ile çözümlenebilmesine rağmen, uzun zaman içinde yerleşmiş olan bu duygu, düşünce ve davranış alışkanlıklarını değiştirmek yoğun ve sürekli tekrarlanan bir tedavi ve öğrenme süreci gerektirir.

Örneğin, uzun vadeli psikoterapi Borderline kişiliği olanlar için oldukça etkili olabilir. Fakat ilişkilerde yaşadıkları problemleri düşünürsek, terapi sürecinin oldukça değişken olduğunu ve sabit bir iyileşme eğrisi çizmediklerini belirtmek gerekir. Terapi sırasında devamlı değişen duygulara, aşırı ilgi ihtiyacına ve sürekli tekrarlanan krizlere terapistin dayanması gerekir. Her şey yolunda gitse ve terapist her şeyi doğru yapsa bile, Borderline kişilik bir süre sonra terapiyi ve terapisti aşağılamaya başlayacak ve kızgınlıkla aniden tedaviyi sonlandıracaktır. Bir kaç ay sonra yeniden terapiye dönmesi ile aynı süreçler yeniden yaşanacak ve bu şartlar altında tedavi en azından 2-5 yıl arasında sürecektir.

Bazı zamanlar, özellikle kriz anlarında kişi intihar teşebüssünde bulunabilir. Bu durumda hastanın kısa bir süreliğine hastaneye yatırılması gerekebilir. Eğer kişinin hastalığı ilerlerse ve evde ihtiyacı olan bakım ve ortam sağlanamıyorsa, daha uzun süreli olarak hastanede kalması istenebilir.

Araştırmalar bazı kişilik sorunlarının kişide devam ettiğini ama bazılarının yok olduğunu göstermektedir. Görünüşe göre hayat tecrübeleri ile birlikte hasta karakterinin temel özelliklerini değiştirmeyi öğreniyor. Tedavi uygulandığı zaman ise hastalığın iyileşmesi hızlanıyor. Özellikle kişi tedaviye gönüllü olarak geliyorsa, iyileşmek için çaba sarfediyorsa ve problemlerinin sorumluluğunu üstleniyorsa hastalığın iyileşmesi daha hızlı oluyor. Ama diğer tarafta kişi sorunlarının başkalarından yada çevresinden kaynaklandığına inanıyorsa, sorumluluğunu üstlenmeyi reddediyorsa ve problemlerini çözemeyecek kadar güçsüz ve zayıf olduğunu iddia ediyorsa iyileşme süreci biraz daha uzun zaman alıyor.

Borderline kişilik bozukluğunda kendine zarar verme eğilimi çok sık görülür. Manipülatif intihar girişimleri, kendine zarar verme gibi davranışlarına depresyon, işlevsellikte bozulma, duygulanımda dalgalanmalar, dürtü kontrolünde zorlanmalar, boşluk duyguları ve kaygı eşlik eder.

Toplumda korkulan ama bir o kadar da yeterince bilinmeyen Sınır Kişilik olarak tanımlanan Bodurline kişilerin ilişkilerde yaklaşma ve uzaklaşma sık yaşanır. Sevgi ve nefret, öfke ve suçluluk, yüceltme ve değersizleştirme şeklinde yine gelgitlere rastlanır. Bordurline Sınır Kişilik bozukluğunda kişi iyi ve kötünün sentezini yapmada güçlükler yaşar. Farklı zamanlarda aynı kişiye, çok yoğun kızgınlık veya çok yoğun sevgi ve hayranlık duyabilen bu kişileri, Uğur İlyas CANPOLAT Borderline kişilik bozukluğunu konuyla ilgili çalışmaları olan Uzman Psikolog Sinem Öztep Kuruoğlu ile irdeledi.

Sınır kişilik, boşluk duyguları, kimlik karmaşası, kontrolsüzce ortaya konan öfke tepkileri, özel ilişkilerde aldatılma ve terk edilme korkuları, ilişkilerde karşı tarafın ilgisini çekmek üzere yapılan manipulatif davranış, intihar girişimleri, göz korkutmalar, zaman zaman gerçeklik algısının kaybı gibi özellikler gösteren bir kişilik yapılanmasıdır.

Tüm diğer kişilik tiplerinde olduğu gibi, 18 yaşına kadarki 3 yıllık dönemde bu özellikler kendisini gösterdiyse, ilişkileri ve işlevselliği de olumsuz etkilemekte ise kişilik bozukluğundan söz edebiliriz.

İki temel dürtümüz olan cinsellik ve saldırganlık, sınır kişilik bozukluğunda denetlenemeyen şekilde ortaya çıkar. Kişi karmaşık, rastgele ilişkiler yaşar; öfke tepkileri ise kontrolsüz ve çiğdir.

Evet ancak şöyle bir paradoks vardır, hem çok yakın ilişki kurmaya ve güven duymaya ihtiyaç duyarlar hem de güven sorunları ve aldatılıp, terk edilmekle ilgili korkuları o kadar yoğundur ki savunma amaçlı olarak ani ve tepkisel şekilde mesafe alırlar. Bu türden gelgitleri çok sık yaşadıkları için ilişkileri ve duyguları stabil olmaktan uzak ve yıpratıcı hale gelir.

Konulmuş mesafeler onlar için sevilmeme, reddedilme, güven duyamama anlamına gelecektir. Yakınlık ve güven ihtiyaçları çok yoğun olduğu için hayal kırıklığı yaşarlar ve öfke tepkileri, ilgi çekmeye yönelik manipulasyonlar ve yardım isteme mesajlı intihar girişimleri olabilir.

Kişiler arası ilişki ve iletişimde, güven duyma ihtiyacının yoğunluğu ve aynı düzeyde de güven duyamayacağına dair inançtan kaynaklanan gelgitler yaşarlar. İlk ilişkileri ebeveynin ihmal, ret, şiddet veya taciz şeklindeki yaklaşımından ötürü oldukça travmatik olduğundan temel güven duygusu hiç hissedilememiştir. Bundan dolayı tüm ilişkilerin benzer sarsıcı deneyimler getireceği beklentisi hakimdir. Bu beklentiyle doğrudan ilgili olarak kendini korumak için sergilenen savunma manevraları ile ilişkiler sağlıksız hale gelir.

İlişkilerde yaklaşma ve uzaklaşma, sevgi ve nefret, öfke ve suçluluk, yüceltme ve değersizleştirme şeklinde gelgitleri vardır. İyi ve kötünün sentezini yapmada bir güçlük olduğundan farklı zamanlarda, aynı kişiye, çok yoğun kızgınlık veya çok yoğun sevgi ve hayranlık duyabilirler. Bu duygu yoğunluklarında kişi sanki duygu skalasının öbür kutbunda hiç bulunmamıştır. Örneğin şimdi kızgınlık duyduğu kişiyi sanki hiç sevmemiştir veya şimdi hayranlık duyduğu kişiyi sanki hiç değersiz algılamamıştır.

Sınır kişilerin başka kişileri ve durumları algılayışlarında hep olumlu ya da olumsuz uçlarda olma vardır. Algılama gerçekçi değildir. Örneğin annen nasıl biri diye sorsanız tamamen kötü resmedebilir veya belli bir durumu tamamen olumlu algılayıp yüceltebilir. Tıpkı masallardaki gibi iyi ve kötüyü birbirinden ayırır ve buna göre yargılamaya varır. Bu uçlar gerçekçi ve nötr algılamakta olan diğer kişiler için dikkat çekicidir. Öfke tepkileri ve disforik duygulanım da yakınlarını rahatsız ettiği ölçüde dikkat çekici olacaktır.

Sınır kişilik daha ziyade hayatının yolunda gitmediğinin, kendisine zarar verdiğinin, ilişkilerinin doyumlu olmadığının, boşluk duygularının, zaman zaman çok artan kaygısının, depresif duygulanımının, ilişkilerinin bir şekilde bozulduğunun farkındadır. Gelgitlerini ve dalgalanmalarını objektif bir gözle göremeyebilir.

Kimlik karmaşası vardır çünkü kendilerindeki olumlu ve olumsuz yanların da bir sentezi yapılamamıştır. Bu yüzden kim olduğu konusunda kararsızlık hakimdir. Ergenlik dönemine özgü kim olduğuna dair arayış sınır kişilikte yoğun şekilde deneyimlenir. Bu yüzden benliği algılayışta zaman zaman tutarsızlıklar görülür.

Bu konuda yapılmış araştırmalara göre, yaşamın erken dönemindeki ilişkilerde taciz ve şiddet yaşantıları söz konusudur. Bildiğiniz gibi ilk dönem travmalarının ileriki dönem travmalardan farkı kişilik yapılanmalarını doğrudan etkilemeleridir.

Kendine zarar verme eğilimi çok sık görülür. Zaman zaman ilgi çekme amaçlı manipülatif intihar girişimleri, zaman zaman ise kendini "canlı hissetmek" amaçlı kendine zarar verme, örneğin bilekleri kesme, kanın aktığını görmek isteme, vardır.

Evet, intihar teşebbüsü, intiharla ilgili göz korkutma ve kendine zarar verme davranışlarının en çok görüldüğü vakalar sınır kişiliklerdir.

Kişilik bozukluğu tanısı koyabilmek için kişinin en az 18 yaşında olması ve 15 yaşından beri tutarlı şekilde aynı davranış örüntüsünü sergiliyor olması gerekir. Özellikle ergenlik döneminde görülen kimlik karmaşası, madde kullanımı, duygusal iniş çıkışlar, kimlikle ilgili arayışlar sınır kişilikle karışma özelliğine sahiptir. Oysa ki kişilik bozukluğu diyebilmek için kararlı ve kalıcı bir kişilik örüntüsü olması gerekir.

Özellikle genç yetişkinlik döneminde işlevsellikte bozulma, duygulanımda dalgalanmalar, dürtü kontrolünde zorlanmalar, boşluk duyguları ve kaygı ile başvuru daha sıktır. Yaş ilerledikçe hem meslekte hem de ilişkilerde daha fazla stabil olma söz konusudur. Dürtü kontrolündeki sorun ve yoğun güven ihtiyacına karşın yoğun güvensizlik zaman zaman tedavi sürecini tehlikeye sokabilse de işbirliği sağlanabilir ve olumlu sonuçlar alınabilir.

Yalnızlık ve boşluk duyguları, dönem dönem kaygı, dönem dönem depresif duygu hali bu rahatsızlıkta sık karşılaşılan belirtilerdir. Mesleki işlevsellik ve lişkiler yolunda gitmediği için kişi sıklıkla negatif geribildirim almakta olduğundan depresif duygudurum ve kaygı yaşanması çok muhtemeldir.

En çok aldatılma ve terk edilmeyle ilgili endişeleri vardır. Her ilişki bu tehdidi taşır ve yoğun biçimde kendini koruma önlemleri almayı gerektirir.

Genel toplumun yaklaşık % 2 'sinde olduğu öngörülmektedir.

Evet, kadınlara bu tanının konulma oranı %75 iken erkeklere konulan tanı oranı %25'tir.

Stres dönemlerinde insanlardan şüphelenme, kendisi hakkında konuştuklarını düşünme vs. şeklinde paranoid düşünceleri ve benlik ya da gerçeklik algısının kaybı şeklinde yaşanan dissosiatif semptomlar görülebilir.

Sınır kişiliğin tepkisel davranışları, güven ihtiyacına karşılık güven duyamaması, terk edilme korkuları ve terk edilmemek için yaptıkları manevralar, herhangi bir ilişkinin sessiz, sakin geçmesine izin vermez maalesef.

Elbette, iki temel dürtü de, hem cinsellik hem de saldırganlık, kontrolsüz şekilde ortaya konur. Saldırganlık yeni kurulmuş bir ilişkinin ilk anlarından itibaren çiğ bir şekilde ifade edilebilir veya cinsellik rastgele yaşanabilir.

Bozukluk tanısı zaten en erken 18 yaşında konulur ve en azından 15 yaşından itibaren aynı örüntünün görülmesi gerekir. Dolayısıyla ergenlik döneminin sınır kişiliği düşündürecek şekilde sıkıntılı geçmesi beklenebilir.

Evet alkol ve madde bağımlılığı veya kötüye kullanımına oldukça sık rastlanır.

Sınır kişiliğin özellikle başarılı olduğu ya da olamadığı belli bir meslek dalı ya da iş yoktur. Başarılı olma işlevselliğin ve ilişkilerin bozulmamasına bağlı olduğundan, stabil gidiş sağlanabildiği ölçüde başarı da sağlanabilir.

Yoğun öfke, kaygı, depresif duygulanımlar zaman zaman ilaç tedavisini gerekirebilir ancak tedavi uzun süreli psikoterapidir. Geçmiş ve bugün arasındaki bağlantının kurulduğu, davranış değişikliğini de sağlayacak biçimde ruhsal yapılanmanın anlaşılmaya ve değiştirilmeye çalışıldığı uzun süreli ve derinlikli bir çalışma yapılması gerekir.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
6 Ağustos 2014       Mesaj #5
perlina - avatarı
Ziyaretçi
Borderline İle Narsizim Arasında Ayırıcı Tanı

Borderline kişilik örgütlenmesinin karakteristik özelliklerinin Kernberg'in çalışmalarında betimlenen tasvirleri, ayırıcı tanı problemini büyük ölçüde kolaylaştırmıştır. Bununla birlikte, akışkan ego sınırları, paranoyak fikirler, kalıcı hale dönüştürülebilse de geçici psikotiğe benzer vakalar ve ilkel düşünme süreçlerine yönelim gibi borderline sendromunda ortaya çıkan belirtiler, bu hastalığın psikozdan ayırt edilmesini gerektirmektedir. Diğer taraftan, bölme ve yansıtma gibi ilkel savunma mekanizmalarının yanı sıra, ilkel düzeydeki ego saplanması da borderline sendromunun narsisistik kişilik bozukluğundan ayırt edilmesini gerektirmektedir.
Borderline'ı narsistik kişilik bozukluğundan ayırt etmek için, klinik tablo, intrapsişik yapı ve aktarıma bağlı olarak düşünmek yararlı olur. Narsisistik kişilik bozukluğunun klinik tablosu, borderline'ın klinik tablosundan farklıdır. Asıl problem genellikle görünüşte düzgün ve etkin bir sosyal uyuma denk gelen, ancak diğer insanlarla yaşanan iç ilişkilerde ciddi çarpıtmalara neden olan aşırı kendilik-soğurmasıdır. Hırslılık, büyüklenmeci fanteziler, kendini aşağılık hissetme, dış hayranlığa aşırı bağımlı olma, can sıkıntısı ve boşluk hislerine kapılma, zeki olabilmek için gösterdiği çabaların hazza ulaşması için sürekli arayış içinde olma, zengin, güçlü ve güzel olma isteği, bu hastaların karakteristik özellikleridir. Bu özelliklerin yanı sıra, başkalarını sevme ve onları düşünme konusunda ciddi eksikleri vardır. Başkalarına yapışan fakat terk edilmekten ve yutulmaktan korkan borderline hastanın aksine, narsistik kişilik bozukluğu olan hasta, başkalarını eşduyumla (empatiyle) anlama kapasitesine sahip değildir. Diğer insanlar, her şeyden önce onun narsistik ihtiyaçlarını tatmin için vardır. Bilinçli ya da bilinçsiz, değer düşürüm, tümgüçlü kontrol, narsistik geri çekilim gibi savunmalarıyla birlikte aşırı kıskançlığın yanı sıra, başkalarını kullanma ve kabalık sergilerler.
Narsistik hastalar, duygusal derinlikten yoksundurlar ve depresif tepkiler yaşama kapasiteleri yoktur. Ego sınırları sabittir ve gerçekliği sınayıcı kapasiteleri korunmaktadır. Bunların aksine borderline hastaların sosyal işlevsellikleri kötüdür, en azından yüzeysel ilişkiler yaşarlar. Dürtülerini kontrol edebilme ve aktif, tutarlı, başarılı bir iş hayatı yaşama kapasiteleri narsisistik hastalar kadar iyi değildir. Ancak, bazı borderline hastalar, narsisistik hastalara benzerlik gösterebilir.
Borderline hastalar ile narsisistik hastaların klinik tabloları arasındaki farklılıklar, intrapsişik yapılarındaki özsel farklılıklardan kaynaklanır. Narsisistik hasta, bütünleşmiş, fakat oldukça patolojik olan büyüklemeci kaynaşmış bir kendilik-nesne imgesine sahiptir. Kohut, bu büyüklenmeci kendilik'in kaynağını, normal gelişim sürecinin bir saplanması olarak tanımlarken, Kernberg, kaynağın normal narsisizmden çok farklı olan patolojik bir ego olduğunu vrgulamaktadır.
Diğer taraftan borderline hastaların intrapsişik yapıları, büyüklenmeci bir kendilik-nesne imgesinden oluşmamakta, aksine bir tarafı iyi diğer tarafı kötü olan bölünmüş bir kendilik imgesinden oluşmaktadır.
Bu iki kişilik bozukluğunun intrapsişik yapılarındaki farklar aktarım sırasında da gözlenir. Kohut'a göre narsistik hastaların aktarımı, ya idealleştirilmiş çocuksu nesneleri, hastanın hoşnut olabilecegi ve destek almayı beklediği terapiste yansıtmasına ya da terapist tarafından sürekli aynalanma ihtiyacının giderildiği bir süreçtir. Borderline hasta ise, terapiste Ödüllendirici nesne ilişkileri (ÖNİP) yada Geri çekilen nesne birimini (GNİP) birimini yansıtır ve yansıttığı birime göre terapiste yapışır yada kendini ondan uzaklaştırır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _EKSELANS_; 24 Mart 2015 16:06
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
24 Mart 2015       Mesaj #6
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu test hayatınızı değiştirebilir!

Kendinizi anlatırken, “ya çok iyiyimdir ya çok kötüyümdür” der misiniz? Duygularınızda ve ilişkilerinizde kronik bir karmaşa mı var? Belki de siz ‘Borderline’ yani ‘Sınırda Kişilik’ olabilirsiniz.

Kadınlarda daha çok görülen sınırda kişilik sorunu için uzmanlar ‘Narsisizmin kardeşi’ diyor. Peki, siz de ‘sınırda kişilik’ misiniz? Yanıtı basit bir testte saklı.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. Cem Keçe, ‘Borderline’ veya ‘Sınırda Kişilik’ sorunun yoğunlukla kadınlarda görüldüğüne dikkat çekiyor. Duygularında karmaşa olan, düşünceleri ve davranışları bazen iyi bazen kötü olan kişiliklerin borderline tanımına uygun olduğunu ifade eden Dr. Keçe’ye göre, bu iyilik ve kötülük hali adeta ‘cennet ve cehennem’ kadar katı ve net.
İşte Dr. Keçe’nin sınırda kişilik tespitleri:

“DAHA ÇOK KADINLARDA GÖRÜLÜYOR”
“Duygularda, insan ilişkilerinde, davranışlarda dengesizlik ve aşırı kaybetme korkusu yoğun olan bu kişiliklerde duygular, karakterler ve davranışlar hem iyi hem de kötüdür. Onlar hep ya siyahtırlar ya da beyaz. Gri renkleri yoktur. Kadınlarda daha sık görülüyor çünkü kadınlar terk edilmeye, ret edilme ve sevilmemeye karşı erkeklerden çok daha hassas. Kadınların çocuklukta anneleriyle kurdukları ilişkiler ve anneden ayrılma problemleri bu kişilik sorununun onlarda daha çok görülmesinde etken. Kız çocukları sınırda kişilik olmayı annelerinden öğrenirler ve bir aktarım söz konusudur. Borderline kişilik genelde çocuklukta yaşanılan önemli bir kayıp, anne-baba ile olan bağın dengesiz olması, travma, kötü muamele ya da duygusal olarak yoksun kalmak gibi tecrübelere dayanmaktadır.”


İŞTE O TEST
Peki, bir kişi Borderline olup olmadığını nasıl anlayabilir?

İşte Dr. Cem Keçe tarafından hazırlanan 30 soruluk basit bir test:

KEÇE Borderline Kişilik Envanteri

Yönerge: Aşağıdaki her bir tutum çifti içinden, lütfen size en uygun olanı belirtiniz.

1.Tutum
a-İnsanlar beni terk ettiğinde üzülürüm.
b-Terk edilmek istemem ve bundan kaçınmak için yoğun çaba gösteririm.

2.Tutum
a-Dengeli ve tutarlı ilişkiler kurarım.
b-Bazen gergin ve tutarsız ilişkilerim olur.

3.Tutum
a-Pek çok insandan ne daha iyi ne de daha kötüyüm.
b-Bazen kendimi iyi bazen kötü biri olarak hissediyorum.

4.Tutum
a-Kendime fiziksel zarar vermeyi hiç düşünmem.
b-Bazen elimde olmadan kendime fiziksel zarar vermeyi aklımdan geçiriyorum.

5.Tutum
a-İntihar etmeyi düşünmem.
b-Bazen intihar etmeyi düşündüğüm anlar olur.

6.Tutum
a-Duygularım genellikle dengelidir.
b-Duygularım sıklıkla değişkendir.

7.Tutum
a-Kendimi boşlukta hissetmem.
b-Kendimi çoğu zaman boşlukta hissederim.

8.Tutum
a-Ara sıra öfkelenirim ama öfkemi genellikle kontrol ederim.
b-Uygunsuz ve yoğun öfke nöbetlerim olur.

9.Tutum
a-İnsanlara değer veririm ama gerekirse eleştiririm.
b-İnsanları gözümde aşırı derecede büyütürüm bazen de yerin dibine sokarım.

10.Tutum
a-“Herkes beni sevmek zorunda değil” diye düşünürüm.
b-“Herkes beni sevsin” isterim.

11.Tutum
a-Hak ettiğim sevgiyi genellikle görürüm.
b-Layık olduğum sevgiyi elde etme konusunda ısrarcıyımdır.

12.Tutum
a-Çoğu zaman kendimle barışığım.
b-Sıklıkla kendimle kavgalıyım.

13.Tutum
a-Yalnız kalmayı istemem ama gerekirse yalnız kalabilirim.
b-Asla yalnız kalmak istemem.

14.Tutum
a-Bunaltı ve sıkıntıyla baş edebilirim.
b-Bunaltı ve sıkıntıyla baş etmekte zorlanırım.

15.Tutum
a-Araç kullanırken kontrollüyümdür.
b-Hızlı ve tehlikeli araç kullandığım olur.

16.Tutum
a-İlişkilerimi sürdürmekte zorlanmam.
b-Kalıcı ve sürekli bir ilişkiyi sürdürmekte zorlanırım.

17.Tutum
a-Yemek yememi kontrol edebilirim.
b-Birden bire ve kontrolsüzce aşırı yemek yiyebilirim.

18.Tutum
a-Cinsel fanteziler kurarım.
b-Uygunsuz ve sapkın cinsel fantezilerim olur.

19.Tutum
a-Cinsel davranışlarımı kontrol edebilirim.
b-Önceden düşünmediğim ve kontrol edemediğim uygunsuz cinsel davranışlarım olur.

20.Tutum
a-Ara sıra kendimi değersiz ve zayıf hissederim.
b-Çoğu zaman kendimi değersiz ve zayıf hissederim.

21.Tutum
a-Para harcamamı kontrol edebilirim.
b-Aniden ve kontrolsüzce para harcayabilirim.

22.Tutum
a-İnsanları manipüle ettiğimi fark ettiğimde rahatsız olurum.
b-İnsanları kolayca manipüle edebilirim.

23.Tutum
a-Herkes gibi biriyim.
b-Sıra dışı biriyim.

24.Tutum
a-Çoğu zaman kendi kendime yeterim.
b-Başkalarına ihtiyaç duyarım.

25.Tutum
a-Kalabalık içinde tercih edilen biri olmayı isterim.
b-İlgi merkezi olmayı çok severim.

26.Tutum
a-Her zaman ne yaptığımı bilirim.
b-Bazen yaptığım şeyden emin olmadığım olur.

27.Tutum
a-Başkaları için bir şeyler yapmaktan hoşlanırım.
b-İnsanlardan çok şey beklerim.

28.Tutum
a-Gösterişten kaçınırım.
b-Genellikle fırsatını bulduğumda şovumu yaparım.

29.Tutum
a-Çoğu zaman kendimi kolaylıkla ifade edebiliyorum.
b-Sıklıkla kendimi ifade etmede ve benimsemede gel-gitler yaşarım.

30.Tutum
a-Stres beni olumsuz etkiler.
b-Stres altındayken şüpheci olurum.

Değerlendirme: Eğer “b” seçeneği ağırlıktaysa borderline yapıdan bahsedebiliriz.


TESTTEN SONRA…

Dr. Keçe söz konusu testin sonuçlarını şu şekilde değerlendiriyor:
“Uygulanan testte kişi, 30 sorudan en az 15’ine ‘b’ diyorsa bir terapistle bu konuyu görüşmesi gerek. Ancak asıl kriter şu ki, yakın ilişkilerinin dalgalı olması mutlaka göz önüne alınmalı. Yani yakınınızdakiler size karşı sanki sırtlarında yumurta küfesi taşıyormuş gibi korkak ve tedirgin oluyorlarsa, sizin için “bunun sağı solu belli olmuyor” diyorlarsa, ciddi anlamda bir terapistten yardım alarak tedavi görmenizde yarar var. Borderline yapının psikoterapi ile tedavisi mümkün.”

“CİNSEL YAŞAMLARI FIRTINALI”
Aldatma, aldatılma, orgazm olamama, cinsel sapkınlıklar…
CİSED Psikoterapi Eğitimleri Koordinatörü Doç. Dr. Cebrail Kısa’ya göre borderline kişiliklerin cinsel yaşamları oldukça fırtınalı. Zor ilişkileri ve zor partnerleri tercih ediyorlar. Cinsel yaşamda dokunmanın verdiği hazza odaklanma geri plandayken saldırganlık ön plandadır. Çoğunlukla cinsel haz almazlar ve kolay boşalamaz ve orgazm olmazlar. Cinsel eşlerine büyük bir tutkuyla bağlanan, reddedilme ve terk edilme korkusu yaşayan ve bu tutkularını küçük bir olayla nefrete dönüştürebilen borderline kadınlar sık partner değiştirebiliyorlar. Çoğu zaman ilişkilerine sadık kalamazlar, herhangi bir rahatsızlık duymazlar ama yakalanmaktan korkarlar. Ayrıca cinselliğe bakışları ve özel yaşamları çok fırtınalı bir başka deyişle dramatik olan borderline yapıdaki kadınlarda, ruh dünyaları gibi kaos içinde cinsel fantezileri, davranışları ve cinsel sapkınlıkları arasında da benzerlikler bulunur. Mesela ilişkinin verdiği doyum ve kendini iyi hissetmek önemli olduğu için, kendisini beğendiğini hissettiren biriyle günü birlik cinsel ilişkiye girebilir ve yine o hızla o erkeği aklından çıkartabilirler.

“PARANIN İKİ YÜZÜ: NARSİSİZM-BORDERLINE”
Borderline bir kadına dayanan erkeğin de genellikle narsisistik yapılanma içinde olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kısa, borderline ve narsisizm bir paranın iki yüzüne benzetiyor:

“Zaten borderline biri ile ilişkiyi sürdürebilen de narsistik yapıdadır. Normal değerlerde bir kişi sınırda bir kişilikle kolay kolay anlaşamaz ve ayrılır. Narsisistik kişi genellikle soğuktur, bencildir, çok meşguldür ve borderline yapıdaki kişinin uzakta kalma davranışına imkân tanıyan bir kişidir. Kaçınılmaz olarak borderline ve narsisistik kişiler sağlıklı ilişkilere giremezler ve devam ettiremezler. Çünkü borderline yapıdaki kişiler sevdikleri kişiyi iyi ve kötü özellikle birlikte algılayabilme, yalnız kalabilme ve bir başkasına sahte olmayan bir ilgi gösterebilme kapasitesine sahip değildirler. Ayrıca bunaltı, sıkıntı ve depresyonu tolere edebilme, yutulma ve terk edilme korkusu olmadan kendini bir başkasına duygusal olarak adayabilme kapasiteleri de yoktur. Borderline yapıdaki kişi aşkı, âşık olmayı, sağlıklı ve sevgi dolu bir ilişki kurmayı birbirine karıştırabilir.”
psikopat - avatarı
psikopat
Ziyaretçi
20 Mayıs 2015       Mesaj #7
psikopat - avatarı
Ziyaretçi
BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU TEDAVİSİ

Borderline Kişilik Bozukluğunun tedavisi uzun süreli bir psikoterapiyi gerektirir. Zaman zaman yaşanan yoğun öfke, kaygı, depresyon gibi sorunlar nedeniyle psikiyatri konusu içinde ilaç tedavisine gerek duyulabilir ancak genel olarak tedavisi psikoterapidir. Bireyin kendisine dönük yargılarının ve düşüncelerinin yeniden yapılandırılmasına dayanan davranış ve düşüncelerin biçimlendirildiği, içe bakışın genişletildiği bir takım yöntemler ve tutumlar oldukça yararlıdır. Borderline Kişilik Bozukluğunda Kişisel olarak potansiyelinin farkına varması, özbenlik saygısının artırılması, kişisel farklılıklarının ve sahip olduklarının değerinin aktarılması ve belki de yeniden öğretilmesi ile bozukluğun düzeldiği,hatta tamamen ortadan kaldırıldığı biliniyor. Bütün psikolojik sorunlarda olduğu gibi mutlaka profesyonel destek almak, tedavi ve terapi çalışmalarına aksatmadan kararlılıkla devam etmek hem çözümü hem de bireyin sosyal hayata uyumunu kolaylaştıracaktır. Tedavi sürecinin ve süresinin bireyin çözüme olan inancı ve katkısı ile belirlendiğini hatırlatmakta fayda vardır. Bütün mesele sorunu zamanında tespit edip gereken adımları atmaktır.

kaynak : profesyonel psikiyatri servisi

Benzer Konular

23 Ekim 2013 / Pasakli_Prenses Psikoloji ve Psikiyatri
15 Mayıs 2011 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri
24 Eylül 2016 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri
14 Ağustos 2016 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri
18 Aralık 2007 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri