Arama

Bilişsel Analitik Terapi

Güncelleme: 16 Ocak 2010 Gösterim: 4.451 Cevap: 1
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
16 Ocak 2010       Mesaj #1
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Kuramsal Temelleri

Sponsorlu Bağlantılar
KAT, son yıllarda geliştirilmiş olan psikoterapi yaklaşımlarının geçerli olan boyutlarının bütünleştirilmesi sonucu geliştirilmiştir. Bu kuramlar şu şekilde sıralanabilir:

1. Kelly- yapısal kişilik kuramı,
2. Bilişsel ve Davranışsal yaklaşım,
3. Psikanaliz - Obje İlişkileri kuramı,
4. Vygotsky-Bilişsel Gelişim (Sosyo-Kültürel yaklaşım) kuramı,
5. Bakhtin-Diyalog kuramı.

Bilişsel analitik terapinin (BAT) kuramsal temelinde entelektüel ve moral tehlikeler en aza indirilmeye çalışılmıştır. BAT, daha çok insanın hareket ve deneyimlerinin boyutlarına yoğunlaşmayı amaçlar. Bu tabi ki bireyin amaçlarının tamamına uygulanacağı anlamına gelmez. Bu model tamamıyla kognitif olup “bilişi” duygu dahil, yüksek bilişsel işlevlerle geniş anlamda yorumlar. Fakat hiçbir şekilde bilinç dışı süreçleri dışlamaz. Davranışçı ve bilişsel kuramlar alt boyutlar olarak genel kurama dahil edilir. Psikanalitik kavramlar BAT modelinin merkezine alınmış fakat bu kavramlar radikal bir şekilde tekrar ifade edilmiştir. Böylece Psikanalizin biyolojik bazı boyutları çıkarılarak bireyin psikolojisi, sosyal ve bilişsel işlevleri dikkate alınmış ve bu modelin diğer kuramlarla karşılaştırıldığında daha ulaşılabilir olması hedeflenmiştir.

DÖNGÜSEL İŞLEMLER MODELİ (Procedural Sequence Model)


Döngüsel İşlem Modelinin amacı, nevrozları anlamak ve psikoterapiye rehberlik etmektir. Ardışık işlem, kısa hareket ve bilişsel süreçlerin küçük değişikliklerle sürekli tekrarlandığını anlatır. Bu tür temel ardışık işlemler, çocuğun görmesi, uzanması, yakalaması, objeyi ağzına alması gibi alt düzey motor becerileri ve kariyer planlama, kurum yönetme gibi üst düzey girişimleri kontrol eder gibi görünmektedir. Üst düzey işlemler, alt düzey işlemleri (alt rutinler) işlemektedir. Böylece bu model, hem hiyerarşik hem de birbirini izleyen düzendedir.

Bu hiyerarşideki düşük ve yüksek düzey işlemler arasındaki fark, bilinç ve bilinçdışı arasındaki farkla benzer değildir. Bireyler sıklıkla alt düzey aktivitelere neden olan üst düzey işlemlerin farkındadır.

Bir işlem devam ettirilir ya da geri bildirim ve yordama ile değiştirilir-düzeltilir. İşlemin düzeltilmeden devam ettirilmesi nörotik davranışlarda görülür. Bununla birlikte amaçların nasıl şekillendiği ve duyguların nasıl rol oynadığı konusunda daha ileri düşünmek gerekir. Amaçlar, bireyin yaptığı seçimlerin sonuçlarını temsil eder. Bireyin yaşamını yöneten ve karmaşık sistemi yansıtan bilinç dışı süreçlerdir. Bilinçte var olan amaçlar, hareketlerde anlam bulan amaçları yansıtabilir, gizleyebilir ya da çarpıtabilir. Bununla birlikte amaçlarda ortaya çıkan çatışmalar sıklıkla bilinçli olarak çözülür ve bu tür çatışmalar genellikle duygusaldır. Diğer durumlarda ise amaç ya da eşlik eden duygu bastırılır.

İlk duygusal tepkiler hızlı, bilinçdışı ve kısmen ayrı-etkili işlem ya da değer sistemleridir. Temel duygusal tepkiler, bireyin verdiği öneme göre çevreyi gözden geçirirler. Kafesinden çıkmış bir kaplanla karşılaşmak gibi bizim çevremize verdiğimiz duygusal tepkiler, herhalde daha önce tetiklenmiş ilk duygusal tepkilerimize çok benzerdir fakat tehdit ya da olası olaylara karşı insanların gösterdiği duygusal tepkilerin büyük çoğunluğu sosyal olarak öğrendikleri tepkilerdir. Bu bağlamda direk duygusal tepkiler, anlamın öğrenilmiş yapıları olarak ele alınmalıdır. Buna karşılık değer verme işlemleri, sosyal bağlamda daha erken ortaya çıkmış ilk duygusal tepkilerin, bastırılması ya da yüceltilmesiyle gelişmişlerdir. Değer verme: Yansıtılan bilgi ve sosyal olarak yaratılan anlam ve değer arasındaki içsel oyundur. İlk duygular, bireyin olaylara karşı tepkilerinin temelini şekillendirecek ve amaçların seçimini ve yargılamasını etkileyecektir. Bu anlamda her bir işlem, duyguların ve anlamların davranışlarda anlam kazanması olarak görülebilir.

Psikanalitik görüşler KAT’ın temelini oluşturmakla birlikte KAT’da ele alınan şekilleri psikanalize benzemez ve hatta bazı okuyucular tarafından kabul edilmeyebilir. Psikoterapi dosyasında listelenen tuzaklar, ikilemler ve mazeretler amaçlı ve amaç yönelimli hareketlerin genel organizasyonunda yer alan işlemlerin belirli örnekleri olarak verilebilir.

Döngüsel İşlem Modeli KAT’ın kuramsal temelini yansıtır. Bu model, amaç yönelimli davranışların gösterilmesinde ardışık bilişsel ve davranışsal işlemlerin genel işleyişini; işlemlerin her birinin nasıl organize edildiğini ve sıraya konulduğunu, düzen içinde hangi adımın diğerini takip ettiğini açıklar. Verilen işlem amacıyla birlikte tanımlanır ve tabi ki işlem bireyin karmaşık yaşam girişimlerinin bir parçası olacaktır. Her bir işlem yüksek düzey işlemlerin hiyerarşik yapısını temsil eden bir parçası, bir alt işlem olacaktır. Örneğin yüksek-düzey işlem “yaşamımdan hoşlanmak” ise orta düzey bir işlem “sağlığıma dikkat etmeliyim” ve düşük düzey işlem “sigara içmemeliyim” olabilir. Hiyerarşik yapı nedeniyle bir düzeyde olan değişiklik alt ya da üst düzey işlemleri de etkileyecektir. Döngüsel işlemler, normalde alternatif işlemlerin kullanılması ile verilen amacın işlemesine hizmet edecektir. Bu anlamda döngüsel işlemler tahmin (feed forward) ve geri-bildirim mekanizmalarının da bütünleştirilmesiyle “döngüsel bir süreç” olarak anlaşılmalıdır. Aşağıda verilen adımlar (1-4, 6 ve 7 bilişsel, 5 dışsal bir hareket fakat aynı zamanda imgeleme yöntemiyle de oluşturulabilir):

1. Amaç belirleyin (dışsal bir olaya tepki olabilir).
2. Amacın kişisel anlamda diğer amaçlar ve değerlerle uyumlu olduğunu kontrol edin.
3. Durumu değerlendirin, durumu etkilemede bireyin kapasitesini ve başarılmasından doğacak sonuçları tahmin edin.
4. Var olan rol ve görevleri (alt-işlemleri) düşünün ve en iyi olanı seçin.
5. Harekete geçin.
6. a) davranışın etkililiğini b) davranışın sonuçlarını değerlendirin.
7. a) İşlemi ve b) Amacı teyit edin ya da revize edin.

Model açısından nevrozlar bu aşamaların kullanılmasına dirençli, etkisiz ve zararlı işlemleri değiştirmede başarısızdır. Örneğin mazeretlerde, doğru ya da yanlış algılama ya da negatif sonuçların tahmin edilmesi nedeniyle amaçlardan vazgeçilir. İkilemler, muhtemel alt işlemlerin daraltılmasını (yanlış ikiye bölme-false dichotomization) temsil eder (5. adım). Tuzaklar, negatif varsayımları teyit eden sonuçların ortaya çıkması yönünde hareket (5. adım) edilmesini sağlayan negatif inançların ve varsayımların uygulanmasını temsil eder (2 ve 3. adım).

Döngüsel işlemler modeli, geniş anlamda bilişsel bir kuramdır. Anlam ve mizaçlar bu sürece aktif olarak katılır ve duygular, işlemler sisteminde yön ve tutarsızlıkları işaret eden öznel deneyimler olarak anlaşılmalıdır. 2. aşamada duygular bir anlamda ayrı bir sistemi anlatır; Çevreyle benliğin etkileşimini bir tür “bilgiyi işleme” süreciyle açıklar. Bu sistem, çevreyi geniş anlamda tarama ve davranış için açık ipuçları elde etme yollarını kapsar. Bilişsel süreçlerle yapılan bu işlemler DİM’de 3. ve 6. aşamalarda görülür.

Kişilik bozukluğu olan hastalar alternatif işlemler arasındaki tutarlı ilişkiyi sürdürmede başarısızdır. Bu nedenle etkisiz davranışlar ve aşırı uç duygular gösterebilirler.

DİM, işlemler hiyerarşisinde yer alan farklı düzeydeki işlemlere uygulanabilir. Samner ve Freese (1984), aşağıda verilen dört düzeyi önerirler:

1. Duyusal motor, stereo tipik ardışık sıralarla tutarlı bir şekilde ilgilidir.
2. Algısal-bilişsel, davranış modellerinin basit düzeyleri ile ilgilidir.
3. Zekâ, karmaşık analiz ve problem çözme ile ilgilidir.
4. Soyutlama, kuralların ve yasaların bulunması; çelişkilerin belirlenmesi ile ilgilidir.

“KAT terapistleri 4. düzeyde çalışırlar, 2. 3. ve 4. düzey işlemleri değiştirmek amacıyla hastanın 3. ve 4. düzey kapasitesini harekete geçirirler. Etkili bir müdahale için, hangi davranışların duygular ve kişisel anlam sistemleri tarafından yönlendirildiğini fark etmek gerekir.

Kısaca AİM, davranışların düzenlenmesini açıklayan bir modeldir. Değer sistemi ve duygularla ilişkili olarak ele alınmalıdır.

KAT, Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi

Terapi Süresi


KAT, Psikanalitik uygulamaları daha az yoğunlukta terapi sürecine taşır. Haftada bir ya da iki seans yapılır ve terapide zaman sınırı vardır. Terapi sürecinde bilişsel yapılar, terapötik ilişkinin gücü ve bilgilendirme kullanılır. KAT, uygulamalı psikanalizin bir örneği olarak görülebilir ancak “serbest çağrışım” tekniğini kullanmaz. KAT daha çok işbirliğine dayanan bir yaklaşımdır. Yazılı materyalleri, kendini ayarlamayı, semptomları ve yeniden yapılandırmadan sonra belirlenen işlemleri kullanır.

Vaka Seçimi


KAT, psikanalizle karşılaştırıldığında nörotik ya da kişilik bozukluklarının her türüne uygulanabilir.

Bilinçdışı

KAT, bilinç dışı fenomenini psikanalizden farklı olarak yorumlar. Bizim bilmediğimiz yönlerimiz dinamik olarak (bilinçdışına) bastırılmış ve psikanaliz tarafından ihmal edilmiş olan bilinmeyen başka formların içinde harmanlanmıştır. Benlik ve kapasite ile ilgili bilinenler daha önce öğrenilmiş olanların bir yansımasıdır. Gözlenen benliğin gelişim düzeyi ve belirli eğilimleri, bireyin kültürü ve geçmişinin bir ürünüdür. KAT’de hastayla birlikte çok ayrıntılı bir şekilde yapılan tanımlama işlemleri “üst düzey öz-bilince” katkıda bulunur ve böylece bireysel değişimlere neden olur. Bu değişim içinde anlama ve kontrol düzeyi güçlenerek kaygı düzeyi düşer; yıkıcı, savunmacı ya da benliğe zarar verici işlemler azalır.

Bununla birlikte “bilinç dışının” karanlık yanlarını açığa çıkarmak KAT’in temel aktivitesi değildir. Öz-yansıtmada kullanılan yeni araçların geliştirilmesi konusunda yeniden yapılandırma pratikte kullanıldığında, danışanın kendini gözlemesini bilinçli düzeyde sağlayarak birçok vakada hızlı değişim olasılığını sağlar. Bu aynı zamanda kısıtlayıcı olan “ego savunmalarının” (dünyaya ve bireyin kendi benliğine ulaşma düzeyini azaltan) hızlı bir şekilde azalmasının da bir sonucudur. Unutulan anıların hatırlanması, rüya görmeyi arttırır ve davranışları bağımsızlaştırır. Eğer “ego” iyi kavramsal araçlarla donatılırsa, daha az kuşatılmış hisseder ve “dinamik bilinç dışını” daha çok açığa çıkarır. Daha yalın bir şekilde ifade edersek; kendileri ile ilgili boyutları ve gerçeği dışa vermek zorunda kalan insanlar kaygı hissettikleri için ne olduğunu anlamalarına yardım edildiğinde daha güvenli ve daha kontrollü hissetmektedirler.

Savunma Mekanizmaları

Savunma, psikanalizin ana konusuyken KAT’da “savunma” kavramından genellikle kaçınılır. Savunma, bir zamanlar uygun ve gerekli olan fakat şu anda tuzaklar, ikilemler ve mazeretler olarak tanımlanan öğrenmeyi engelleyen “engeller” olarak tanımlanır. KAT’da stratejilerin tanımlanması ve var olan alternatiflerin keşif edilmesi üzerine odaklanılır. Örneğin “öfke duygusu” olan bir hasta, durumlara öfke duygusuyla tepki vermekle karşı karşıya kalan birey olarak tanımlamak daha çok yardımcı olur. Bu birey alternatif işlemler kullanır örneğin; memnun edici davranışlar, kaygı gibi ikinci bir duygu geliştirme ya da fiziksel belirtiler gösterme.

Yorumlama ve Yeniden Yapılandırma

Psikanalizin en önemli araçlarından biri yorumdur. Psikanalitik yorumlama, hastanın o andaki transferans davranışına giden bir yol, o andaki yaşam zorlukları, bilinç dışı çatışmaları ve gelişimsel tarihi ile ilgili bilgi verir.

KAT, yorumlama tekniğini terapinin sadece bir elemanı olarak görür. Şekil ve bağlam açısından da yorumlama psikanalizden farklı bir şekilde uygulanır. Esas olarak KAT, önce tanımlama bunu takip eden uygulama tekniklerini içeren tekrar formülasyon sürecini uygular. Tanımlama, “detay ya da grafikle temsil et, resim ya da portre çiz”

Transferans, Karşıt Transferans ve Direnç

Transferans ve karşıt transferans, psikanalizde olduğu gibi KAT’da de terapistin hastayı anlaması ve tekrar formülasyonda önemli yer tutmaktadır. Transferansın yorumlanmasında “şimdi ve burada tekniğinin” kullanılması hassas ve önemli bir noktadır.

Döngüsel işlemler modeli ve yeniden yapılandırma hastanın işlemeyen davranışlarındaki tekrarları her zaman durdurmaz. Yeniden yapılandırmanın sağladığı güvenle hasta bu tür anlayışı kullanabilir fakat bazı durumlarda işlemeyen bilişler yeni anlayışın gelişmesini engellediğinde davranışsal teknikler ya da paradox kullanılması gerekli olabilir.

Nörotik birey, onun için kötü sonuçlansa da aynı şekilde davranmaya devam eden, düşüncelerini ve davranışlarını aleyhine olan sonuçlarını görmesine rağmen değiştiremeyen bireydir. Psikoterapi, bu engelleri tekrar öğrenme yöntemiyle aşmak için tasarlanmıştır. Nörotik tekrarlarla ilgili üç model geliştirilmiştir:

1. Tuzaklar: Negatif varsayımlar, sonuçları üreten davranışlara neden olur, sonuçlar varsayımları güçlendirir.
2. İkilemler: Genellikle durumun farkında olmayarak kutuplaştırılmış alternatiflerin kısıtlı olduğu (……….) varolan davranışlar ya da muhtemel rollerle hareket eder.
3. Mazaretler: Uygun amaçlar ya da roller (doğru veya yanlış) a) başkalarının bunlara karşı çıkacağı b) diğerlerinin değerlendirmesine bağımlı olarak, yasak ya da tehlikeli olduklarına inanarak terkedilmiştir.

Bu noktada Psikoterapi dosyasını açıklamamız yararlı olur. Yıllar boyu yavaş yavaş geliştirilen, çeşitli tuzak, ikilem ve problemlerin tanımlanmasıyla kendini ayarlama konusunda yönergeleri içerir. Bu dosya ilk değerlendirme görüşmesinden sonra danışana verilir. Tanımlar, bireyin davranışlarına neden olan ya da davranışlarını sınırlayan nedenleri anlamanın algılanabilir yollarını temsil eder.

Psikoterapi Dosyası

Kendimizi Daha İyi Anlamaya Yönelik Ama
ç

Çevremizdekilere nasıl baktığımız bizim için ne anlama geldiğini gösterir ve nasıl yaşadığımız bizim için “açık ve doğru” olandır. Bazen anlama ve davranış şekillerimiz problemin kaynağını oluşturabilir. Güçlüklerimizi çözmek için işleri nasıl daha kötü hale getirdiğimizin farkına varmayı öğrenme ihtiyacımız olabilir.

Burada ne yaptığınızla ilgili düşünme yöntemlerini önermeye çalışacağız. Öğrenmede ilk adım olarak kullandığınız belirli modellerin farkına varmak yaşamınızda daha fazla kontrol ve mutluluk kazanmanızı sağlar.

Ruh Haliniz ve Davranışlarınızla İlgili Günlük Tutmak


Semptomlar, kötü ruh hali, istenmeyen düşünce ve davranışların ne zaman olduğunu ve bunları neyin başlattığının farkına varmayı öğrendiğimizde bunları daha iyi anlar ve kontrol ederiz.

Belirli bir semptom ya da probleminiz varsa günlük tutmaya başlayın. Günlük belirli bir ruh haline, semptoma, davranışa odaklanmalıdır. Günlük mümkünse her gün yazılmalıdır. Şu sırayı takip ederek kayır yapın:

1. Problem başlamadan önce kendiniz, diğerleri ve dünya hakkında nasıl hissediyordunuz?
2. Problem başladığında bir imge, düşünce ya da dış olay sürekli aklınızdan geçiyor muydu? Ya da bu problemi ne başlatmış gibi görünüyor?
3. Problem başladığı anda yaşadığınız düşünceler, duygular, imgeler nelerdi?

Bütün bu zaman içinde ne yaptığınızı ve düşündüğünüzü bu şekilde yazarsanız nasıl davrandığınız ve düşündüğünüz adım adım fark etmeyi öğrenecek ve davranışlarınız ve düşünceleriniz üzerinde daha fazla kontrol kazanacaksınız. Öfke, depresyon ya da fiziksel belirtiler gibi kötü duygular sıklıkla fayda sağlamayan düşünce ve davranışların sonuçlarıdır. Günlük tutmak, daha iyi baş etme yollarını öğrenmenize şans tanır.

1-2 hafta sürece günlük kayıt tutmak yararlıdır daha sonra ne kayıt ettiğinizi danışmanınızla ya da terapistinizle tartışabilirsiniz.

Çalışmayan fakat Kırılması Zor Olan Modeller

Bizim isteklerimizi başarmamızı sağlamayan belirli düşünme ve davranış yolları vardır. Aşağıdaki listeyi okuyun ve hangisinin size uygun olduğunu bulun.

a) Tuzaklar

Tuzaklar bizim kaçamadığımız şeylerdir. Belirli tarzda düşünme ve davranma “kısırdöngü” ile sonuçlanır. Ne kadar çok denersek deneyelim çaba gösterdiğimiz şeyler iyi olmak yerine kötüye gider. Kendimizle ilgili kötü duygularla baş etmeye çalışırız. Kötü yanlarımızı teyit eden düşünceler ve davranışlar gösteririz.

Saldırganlık ve Girişkenlik: insanlar genellikle bu ikisi ile tuzağa düşerler çünkü saldırganlıkla girişkenliği karıştırırlar. Başkalarını incitme korkusu, duygularımızı içimizde saklamaya ya da kendi gereksinimlerimizi bir yana bırakmamıza neden olur. Bu eğilim diğer insanların çeşitli yollarla aldırmamalarına ya da suiistimal etmelerine neden olur bu durum da bizim çocuksu öfke duymaya götürür. Kendi kendimizi bu şekilde davranırken gördüğümüzde saldırgan olmamız gerektiği inancını teyit eder. Çoğunlukla girişken olunduğunda, haklarımız için sorular sorarız ve bu davranış mükemmel bir şekilde kabul görür. İnsan olarak bizim haklarımıza saygı göstermeyenlere karşı durulmalı ya da kaçınılmalıdır.

Tuzak Örnekleri:

1.Kaçınma: Kalabalık caddeler, açık alanlar, sosyal toplantılar gibi belirli durumlarda kendimizi etkisiz ve kaygılı hissederiz. Bu ortamlara girmeye çabaladıkça fakat daha fazla kaygı hissederiz. Bu tür durumlardan kaçınmak kendimizi daha iyi hissettirir ve böylece çabalamaktan vazgeçeriz. Bununla birlikte sürekli olarak bu tür durumlardan kaçınmak bizim yaşamımızı sınırlar ve kendimizi daha fazla etkisiz ve kaygılı hissetmeye başlarız.

2.Depresif düşünceler: Depresif hissetme, bir görevi ya da sosyal bir durumla kötü bir şekilde baş edeceğimiz konusundaki duygularımızdır. Depresyonda olmak, muhtemelen olabildiğimiz kadar etkili olmamaktır. Depresyon, işlerle nasıl kötü bir şekilde başa çıktığımızı abartmamıza neden olur. Bu da kendimizi daha depresif hissetmemize neden olur.

1. Sosyal izolasyon: Kendimizle ilgili güven duygumuz düşükse, başkalarını üzmeme konusunda kaygılıysak, diğerlerinin bizi sıkıcı ya da aptal bulacakları konusunda kaygılanıyorsak, biz insanlara bakmıyoruz ya da arkadaşlıklara tepki vermiyoruz demektir. İnsanlar bizi dostça görmezler ve daha çok izole oluruz. Kendimizi sıkıcı ve aptal olduğumuza inandırırız ve daha fazla kendimize güvenmemeye başlarız.

2. Memnun etmeye çalışma: kendimizden emin olmama ve diğerlerini üzmeme konusunda kaygılı olma sonucu diğer insanların isteklerini yerine getirerek onları memnun etmeye çalışırız. Sonuç olarak 1) bizi öfkelendiren, Depresif yapan ya da suçlu hissettiren başkalarının bizden yararlandığı bir duruma geliriz; kendimizden emin olmama bu şekil teyit edilmiş olur. 2) bazı zamanlar memnum etme gereksinimi nedeniyle kontrolden çıktığımızı hissederiz ve saklanmaya, ertelemeye, insanları yarı yolda bırakmaya başlarız ki bu da diğer insanların bize kızmasına ve kendimizden emin olmama duygusunun artmasıyla sonuçlanır.

b) İkilemler (yanlış seçimler ve dar seçenekler)

Genelde yaptığımızdan tamamıyla memnun olmasak da aynı şekilde davranırız. Çünkü diğer yolları kötü hatta çok kötü gibi hayal ederiz. Bu yanlış seçimler ve seçenekleri ikilemler olarak tanımlayabiliriz. Sıklıkla bu şekilde gördüğümüzün farkına varmayız. Fakat bunların muhtemel seçenekler olduğuna inanarak davranırız.

Aşağıdaki yanlış tercihlerin yaşamınıza yön verecek şekilde mi davranırsınız? Bunları değiştirmenizin ilk adımı bunları fark etmenizdir.

….mış gibi davranırım

1. Ya duygularımı kendime saklarım ya da ret edilme riskini alarak diğerlerini inciterek durumu berbat ederim.
2. Ya kendimi şımarttığımı ve hırslı olduğumu hissederim, ya da kendimi ret ederek kendi kendimi cezalandırır ve kendimi çok kötü hissederim.
3. Mükemmel olmaya çalıştığımda, Depresif ve öfkeli hissederim; mükemmel olmaya çalışmadığımız zaman kendimi suçlu, öfkeli hissediyorum.
4. Eğer yapmak zorundaysam, yapmayacağım (diğer insanların isteklerini, hatta kendi isteklerimi, çok talep kar bu nedenle sürekli olarak bunları erteliyorum ve bunlardan kaçınıyorum vs.).
5. İstediğim bir şey olursa, kendimi çocuksu ve suçlu hissederim; eğer istediğim bir şey olmazsa kendimi Depresif ve öfkeli hissederim.

Başkaları ile Nasıl İlişkide Olduğunuz Konusunda Seçenekler

Başkalarına …..mış gibi davranırım

1. Eğer birilerini seversem, o zaman onların yaptıklarını kabul ederi.
2. Eğer birilerini seversem, onlar da benim yaptıklarımı kabul etmek zorundalar.
3. Eğer birilerine güvenirsem, o zaman ben ne istersem yapmak zorundalar.
4. Eğer birilerine güvenirsem, o zaman onlara tamamıyla teslim olmak zorundayım.
5. Kadın olarak, başkalarının istediği şekilde davranmak zorundayım.
6. Erkek olduğum için duygusal olmamalıyım.
7. ya insanlara tepeden bakarım ya da onların bana tepeden baktığını hissederim.

c) Mazeretler

Mazeretler, şu şekilde söylediğimizde ortaya çıkar “daha iyi bir yaşamım olsun istiyorum fakat…… ya da “davranışımı değiştirmek istiyorum fakat……”.bazı zamanlar bu tür düşünceler çocukluğumuzda ailelerimizin bizimle ilgili ne düşündüklerine bağlı olarak ortaya çıkarlar örneğin “o her zaman iyi bir çocuktu” ya da “biz ailemizde biz asla…..” bazı zamanlar çaresizlikler bizim yaşamımızda önemli olan fakat bizim değişmemizi istemeyen yada bizim değişmemizle baş edemeyeceklerini düşünen kişilerden gelir.

Diğer durumlar; eğlenceyi ya da başarıdan kaçınmayı tercih ederiz. Başarı gelirse bunu bir şekilde depresyon, ya da işleri berbat etmek gibi bir şekilde bedelini ödemek zorunda kalırız. Sıklıkla bunun nedeni, çocukluğumuzda bizim için işler yolunda gittiği zaman kendimizi suçlu ya da iyi şans ve başarımız nedeniyle kıskanıldığımızı hissetmemizden kaynaklanır. Bazen de ailemizde yanlış giden şeyler için nedensiz olarak kendimizi sorumlu hissederiz. Bu tür modellerin kendi yaşamınızda ilerlemenizi nasıl engellediğinin farkına varmayı öğrenmeniz size yardımcı olur. Bundan sonra daha iyi bir yaşam istemeye hakkınız olduğunu kabul etmeyi öğrenerek bunun için talepte bulunmaya başlayabilirsiniz.

Daha mutlu ve dolu dolu yaşamayı nasıl engellediğinizi fark etmeye başladığınızda kendinizi oldukça Depresif hissedebilirisiniz. Bunun aptalca ya da kötü bir şey olmadığını hatırlamanız önemlidir. Fakat bundan daha çok:

a) Bunları yapıyoruz çünkü daha gençken en iyi bu şekilde baş etmeyi öğreniyoruz.
b) Fakat şu anda bunları bu şekilde yapmaya devam etmek zorunda değiliz; onları fark etmeyi öğreniyoruz.
c) Davranışımızı değiştirerek, sadece kendi davranışımızı kontrol etmeyi öğrenmekle kalmıyoruz, aynı zamanda diğer insanların bize karşı davranış biçimlerini de değiştiriyoruz.
d) Diğerlerinin kendimizi değiştirmek istememize direnç gösteriyor olmalarına rağmen (örneğin ailemiz ya da eşimiz) onları dikkate almıyoruz; eğer değişme hakkımızın arkasında sağlam durursak, bizi sevenler bu değişmeyi genellikle kabul edeceklerdir.

Yaşamınızda sınırlılık hissettiğinizin farkında mısınız?
b) Diğerlerinin tepkilerinden korkma;
c) Kendi içinizdeki bir şey nedeniyle.
Aklın zor ve durağan olmayan durumları: Aşağıda bulunan maddelerden size uygun olanlar varsa işaretleyin.
1. Kendim ve başkaları hakkında hissettiklerim durağan olmayabilir; Bir ruh halinden tamamıyla farklı olan bir duruma değişebilirim.
2. Bazı ruh durumlarıma yoğunluk, aşırı ve kontrol edilemez duygular eşlik edebilir.
3. Diğer bazı ruh halime boşluk, gerçek dışı, karmaşık duygular eşlik edebilir.
4. Bazı durumlarıma kendimle ilgili yoğun suçluluk ve öfke duyguları eşlik eder; kendime zarar vermek isterim.
5. Diğer insanlara güvenilmeyeceğini hissederim; bana hayal kırıklığı yaşatacaklar ve beni incitecekler.
6. Başkalarına karşı nedensiz öfke duyarım ve kırıcı olurum.

Yorumlama ve Bilişsel Modelin Bütünleştirilmesi


KAT’in kuramsal köklerinin çoğunluğu obje ilişkileri kuramında, Kelly’nin kişilik kuramında, bilişsel-davranışçı terapilerde, bilişsel psikolojide bulunabilir. Hem çocuk gelişimi, kişilik yapısı ve ilişki modelleri arasında bağlantıyı sunduğu için kuramsal anlayış hem de transferans ve karşıt transferans gibi terapi ilişkisine odaklandığından Psikanaliz’in baskın bir klinik etkisi vardır.

KAT terapistler 4. düzeyde çalışırlar, 2,3 ve 4. düzey işlemleri değiştirmek amacıyla hastanın 3. ve 4. düzey kapasitesini harekete geçirirler. Etkili bir müdahale için, hangi davranış eğilimlerinin duygular ve kişisel anlam sistemleri tarafından yönlendirildiğini fark etmek gerekir.

KAT: Tedavi Planı

Terapinin ilk seansları terapötik ilişki oluşturma, terapinin etkisini en üst düzeye çıkarma, hastanın pasif problem çözme yöntemini aktif hale getirmek için çalışılır. Bu evre, genellikle dört seans sürer. Etkili dinleme sağlanır ve seanslar arasında verilen ev ödevleri geri alınır. Bu görevler, tamamıyla tekrar formülasyon konusuna yöneliktir ve hastayla terapist arasında hastanın geçmiş yaşantılarının şu andaki problemlerini nasıl etkilediği; Hedef Problem (HP) ve Hedef Problem İşlemlerinin (HPİ) bir listesini oluşturan yazılı bir sözleşme yapılır. Bu liste terapi için gerekli olan ajanda ve çalışma taslağını belirler. Değerlendirme evresinde transferans konuları açığa çıkmaktadır. Geçici direnç ve tekrar formülasyon tartışılır. Son şeklinde HPİ, açık, öz, tutarlı, genel kabul edilebilir, belirli yeterlikte olmalıdır. Ek olarak, hastanın geçmiş yaşantısı ve bu yaşantıların şu andaki problemlere nasıl neden olduğu, anlatılan işlemin orijinal nedenlerini açıkça gösterme ve vurgu yapmayı sağlar. Tekrar formülasyon hastaya bir mektup olarak verilir ve terapötik ilişkinin güçlendirmenin bir yoludur.

HP ve HPİ’de terapist ve hasta fikir birliği sağladıklarında zaman sınırlı bir anlaşma imzalarlar. Terapist tekrar formülasyon oluşturma ve HPİ’ni tanımlama becerilerine sahip olmalıdır. Tekrar formülasyon, inkar edilen duyguları harekete geçirme ve geçmiş yaşantıya ait anlamların yeniden yapılandırılmasında geniş rol oynar. HPİ, iyi bir şekilde geliştirilir ve hasta tarafından anlaşılırsa, terapinin daha açık ve etkili bir şekilde sürdürülmesini sağlar.

Tekrar eden problem süreçlerini fark etmeyi öğrenme terapinin, önemli bir parçasıdır. Öğrenme süreci. hem terapi odasında hem de seanslar arası evde yapılan ev ödevlerinde yer almaktadır. Eğer HPİ üzerinde iyi düşünülüp işlenirse terapi sırasında oluşabilecek transferanslar önceden kestirilebilir. Hastanın HPİ’nin nasıl işlediğini fark etmeyi öğrenmesi günlük tutmaya yoğunlaşmasıyla sağlanır. Değerlendirme evresinde kendini izleme, semptomlar ve ruh hali gibi o anda meydana gelen olaylara uygulanır. Fakat tedavi evresinde izleme sistemi, problem işlemlerinin fark edilmesine ve belirlenmesine yönlendirilmelidir. Bu açık görevler, hastaları tanımları ve kavramları dışa vurmaya zorlar ve hastada öz-gözlem için yeni bir kapasite geliştirir. İlk olarak HPİ günlükleri “Tekrar yaptım…..” (detaylar not edilmiş olmalı) fakat kısa bir süre sonra 1-3 hafta sonra “Tekrar yapmak üzere olduğumu fark ettim fakat kendimi durdurmayı başardım ve düşündüm……” Her terapi seansının sonunda hastadan HP ve HPİ listesindeki değişimleri derecelemesi istenir. Bu şekilde terapi seansı dışında hastanın yaşadığı deneyimleri sürekli olarak bu belirlenmiş problemlere geri gönderme yapması sağlanır. Her hangi bir alanda HPİ çalışmasının değişmesi, genelleme amacıyla benzer modelin işlediği diğer alanlarla da ilişkilendirilir.

Modellerin farkında olan fakat davranış değiştirmede zorlanan hastalar, tekrarlama ve rol oynamayı da kapsayan daha detaylı ve aşamalı bir değişim programına gereksinim duyarlar. Genel olaraka KAT modelinde, HPİ tanımlanması ile ilgili olduğu sürece hastanın ve terapistin imgeleme ve diğer becerileri sınırlanmaz.

Genel olarak tekrar formülasyon ve HPİ’nin tanımlanması, açık bir tanımlama ve hastanın işlemlerinde çok önemli tekrar tanımların yapılması, öz-yansıtma ile ilgi yeni bir aracın sunulması şeklinde görülebilir.
KAT, “üç alanı” birlikte çalıştırmaktadır: “Yeni anlayış, yeni deneyim, ve yeni davranış” bu üç yeni değişimi başlatabilir ve birbirini etkiler.
KAT, 12-16 seanstan sonra biter. Terapist hastaya hoşça kal mektubu yazar ve hasta 2-3 ay izlenir. Yaklaşık hastaların ¼’ne daha ileri terapi, uzun süreli izleme, başka bir kısa terapi, grup terapi ya da müdahale yöntemleri önerilir.

Yeniden Yapılandırma Süreci ve Yazının Kullanılması

Amaçlarla ilgili son kararları terapinin ilerleyen bölümlerinde 4. seansa bırakmak gerekir. Amaçları belirleme zamanı HP ve HPİ’nin anlaşılması, tanımlanması ve geliştirilmesine bağlıdır. Terapinin kaç seans olacağı bu noktada belirlenmelidir. Genel olarak KAT, 12-16 seans devam eder kısa müdahale 6-8 seanstır. Bazı terapiler 24 seans sürebilir fakat burada önemli olan bu aşamada seans sayısının belirlenmesidir. KAT terapistleri tekrar formülasyon sürecinde benliğe zarar veren ve sürekli tekrar eden zarar verici ve sınırlayıcı işlemlerin belirlenmesi, tanımlanması ve hastanın yaşamında diğer işlevlerini etkilemesinin kontrol edilmesi üzerine yoğunlaşır. Sıklıkla seansta şimdi ve burada tekniği ile gösterilir. KAT’ın tekrar formülasyon unda en önemli nitelik başlangıç seanslarında belirlenen bu tür tanımların vurgulanması, en yüksek düzeyi hedeflemek ve en genel anlamda mümkün olduğunca uygulanabilir tanımların seçilmesi.

Psikoterapi Dosyası ve Kendini İzleme


Hastanın kendini izlemesinde şu noktaları vurgulamak önemlidir:
1. Semptom ya da ruh halinde değişimin meydana gelmesi.
2. Değişimin oluştuğu ortam.
3. Değişim sürecine eşlik eden düşünce ve duygular.

Bazı hastalar için basit belirtiler günlüğü ile başlamak daha yararlı olabilir. Daha sonra düşünceler ve eşlik eden imgeler istenebilir. KAT’de “öz-koruma” ve “öz-kontrol” bunlara dahil edilir. Böylece hastanın terapi çalışmasına aktif olarak katılması sağlanır. Tekrar formülasyon evresinde günlüğe çok belirgin amaçlar yazılmalıdır. Pasif olarak gösterilen semptomlar ve kontrol edilemeyen davranışların arkasında yatan işlemler tanımlanmalıdır. Hastanın bu konular üzerine odaklanması için dikkatli talimatlar verilmelidir.

Psikoterapi Dosyası: HPİ’nin Fark Edilmesi

Dördüncü seansta tuzaklar, ikilemler ve mazeretler tartışılmalı hastanın da katkıları ile bunlar üzerine odaklanılmalıdır. Psikoterapi dosyası üzerinde birlikte durulması hastanın problemleri belirlemesi ve dışarıya yansıtmasına yardım eder. Hastanın kendi dili ve ****forlarını kullanarak HPİ listesinin oluşturulması en iyi yöntemdir. Tekrar formülasyon iki bölümden oluşur. Tanımlama ve HP ve HPİ’in listelenmesi. Tanımlayıcı bölüm mektup şeklinde yazılarak hastaya verilebilir. HPİ listesi, terapinin şu anda sürekli kullanılan zararlı işlemlere odaklandığını ve terapinin bu işlemlerle ilgili olacağının belirlenmesine hizmet eder.
Bu süreç, hastanın savunmalarına ulaşmayı ve terapötik işbirliğinin geliştirilmesini ve ortak materyal kullanılmasını sağlar.

Ev Ödevleri

Vaka Örneği: Julia

Julia 32 yaşında, tam zamanlı sekreter olarak çalışan, eşinden ayrılmış bir bayan. İkinci eşinden ayrılmış ve bununla baş edemediği için terapi almak istemiş. Yaşamına başka birinin girmesi ile yaşamı daha karmaşık hale gelmiş iki çocuğu ve kendisi için ev ortamı yeterince istedikleri gibi olmamaya başlamış.

Tekrar formulasyonda HP “Kendimle ilgili kötü hissediyorum”; “ilişkilerde zorluk” ve üç HPİ düzenlenmiştir:

1. Hedef Problem: İlişkilerde oyun oynar gibiyim, savunmasız, kontrollü ve heyecanlı fakat anlaşıldığım duygusunu yaşamam ya da saldırıya maruz kalırım kontrolüm dışında muhtemelen incinirim ve anlaşılmam.

Amaç: Diğerlerine açık mesajlar vermek ve ilişkilerde risk almaya hazırlıklı olmak.

2. Hedef Problem: Taviz vermek ya da saldırgan davranmak.

Amaç: Uygun şekilde girişken olmak.

3. Hedef Problem: Kendi yeterliğime, kendi başarıma, kararlarıma güvenemiyorum çünkü onları hak etmediğimi düşünüyorum ya da suçluluk hissediyorum.

Amaç: Kendi yaşamıma sahip çıkabilmeliyim.

Terapist Tarafından Yapılması Gerekenler

Terapist seansları mümkün olduğu kadar yapılandırmada sürdürmeli fakat terapötik becerilerini HP ve HPİ ile ilişkili alanlara yoğunlaşmada kullanmalıdır. Terapist, “Terapist etkinlik formunda” yer alan tanımlanmış etkinliklere hatırlatıcı olarak dikkat etmelidir. Listelenmiş olan bu etkinlikler şu şekildedir;

1. Hastanın geçmişi, modelleri, duyguları, anlamları.
2. Kurallar, terapinin düzenlenmesi.
3. Çeşitli ruhsal durumların ya da semptomların belirlenmesi.
4. Kendini izleme ve Psikoterapi dosyasının tartışılması.
5. Hedef problem ve hedef problem işlemlerinin hastayla birlikte belirlenmesi.
6. HPİ ile ilgili ev ödevlerinin belirlenmesi.
7. HPİ ilişkili ev ödevlerinin tartışılması, HP/HPİ değerlendirilmesinin hasta tarafından yapılması.
8. Diğer ev ödevlerinin belirlenmesi.
9. Transferansın (+/- karşıt transferans) HPİ ile ilişkili olarak yorumlanması.
10. Terapiyi sonlandırma gerçeği ve anlamı.
11. Rol-oynama ve gestalt, vs.

Seans sırasında terapist şu etkinlikleri de yapmalıdır;

- etkili dinleme
- araştırma
- yansıtma
- rehberlik
- zorlayıcı olma
- empati
- açıklama
- tanımlama
- yorumlama yapmak.

Kaynak:
Ryle, A. (1997). Cognitive-Analytic Therapy: Active Participation in Change. John Wiley and Sons Ltd.: England.

_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
16 Ocak 2010       Mesaj #2
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
BİLİŞSEL - ANALİTİK TERAPİ

Sponsorlu Bağlantılar
Vaka Örneği: Linda


Linda, birçok psikolojik problemi olan 28 yaşında bir kadındı. Yaşamı boyunca devam eden depresyonundan şikâyet ederek konuşmaya başladı. Enerji kaybı vardı ve her şeye karşı ilgisizdi. Ev hanımı ve bir anne olarak günlük işlerle bile baş etmeyi çok zor buluyordu. Kendini değersiz ve önemsiz hissediyordu. Fiziksel yorgunluk ve uykusuzluk çekiyordu. Sosyal ortamlarda kendini rahat hissetmediğini, bu tür ortamlarda insanları görmemezlikten geldiğini ya da o ortamdan kendini uzaklaştırdığını anlattı. Kızı ve eşi dâhil diğer insanlara sevgi ve ilgi gösteremediğini hissediyordu. Şu anda hala iletişimde olmalarına rağmen biraz da bu nedenle eşi, birkaç hafta önce evi terk etmişti.

Linda, dört kardeşin üç numara olanıydı (iki erkek, iki kız). Dört yaşındayken annesi başka bir erkekle tanışarak evi terk etmişti. Linda’nın annesi ile ilgili sadece birkaç anısı vardı. Bununla birlikte annesinin babasıyla şiddetli bir tartışmadan sonra evi terk etmesini çok iyi bir şekilde hatırlıyordu. Annesinin evi terk etmesinden sonra, babası alkolik ve şiddet kullanan biri olmuş çocuklarına bakamamıştı. Linda böylece teyzeleri ve amcaları tarafından yetiştirilmişti. Linda’nın bu döneme ait çok kötü anıları vardı ve iyi olanların hiç birini geri çağıramıyordu. Amcalarından bir tanesi altı yaşından dokuz yaşına kadar Linda’ya cinsel tacizde bulunmuştu (göğüslerini ve genital organını okşamıştı). Linda bu konudan hiç kimseye söz etmemişti çünkü amcasının tepkisinden korkmuştu. Ayrıca amcası bir neden olmaksızın Linda’yı dövüyordu. Linda diğer akrabaları tarafından da fiziksel istismara uğramıştı. Çocukluğu döneminde kendisine şefkat gösteren olmadığı ve kendisine hiç hediye alınmadığı için nasıl acı çektiğini hatırlıyordu. Okul yıllarına ait de kötü anıları vardı Linda’nın. Okulda hiç arkadaşı olmamış; okul arkadaşları ona tepeden bakmış, zayıf olduğu, eski ve kirli elbiseler giydiği için onu küçümsemiş ve ona gülmüşlerdi.

Linda 17 yaşına geldiğinde evden ayrılmış ve kısa bir süre sonra yaşadığı bir ilişkiden hamile kalmıştı. Daha sonra başka bir erkekle tanışmış ve iki yıl onunla birlikte yaşamıştı. Bu ilişki şiddet ve aşağılamanın olduğu çok kötü bir ilişkiydi. Bu kişi zamanının birçoğunu hapiste geçirmiş olan bir suçluydu. Bu adam hapisteyken Linda, şu andaki eşi ile tanıştı ve onunla yaşamaya başladı. Kısa bir süre ilişkileri iyi gitti fakat daha sonra eşi de Linda’ya şiddet kullanmaya başladı ve çok defa başka kadınlar için evi terk etti. Sekiz yaşında bir erkek çocukları vardı. İki yıl önce bir tartışma sırasında kocası Linda’yı çok kötü şekilde döverek çenesini kırdı. Bu olaydan sonra da Linda’yı dövmekten vazgeçti. Linda, eşinin kendisine karşı çok baskıcı davrandığını; kendisini çocuk yerine koyduğunu; onun kurallarına ve isteklerine uymasını istediğini; kendi ihtiyaçlarını ve isteklerini bir yana bırakarak eşini nasıl memnun etmeğe çabaladığını anlattı.

Linda’nın terapisi sekiz seans sürdü. Terapi seansları Linda’nın bay terapisti tarafından aşağıdaki şekilde özetlenmiştir:

1. Seans

Linda sosyal ortamlarda gösterdiği kaçınma davranışları hakkında konuştu. Bazı zamanlarda sosyal ortamlara katılıyor fakat kendini rahat hissetmiyordu. Konuşmalara katılmıyor çekimser davranıyordu. Eğer bir şey söyleyecek olursa diğerlerinin bunu ilişkisiz ya da aptalca bulacaklarını, alay edeceklerini hissediyordu. Bazı zamanlar bir şey söylemek için kendini hazır hissediyor fakat tereddüt ederek söyleyeceği şeyin söylemeye değer olup olmadığı konusunda dikkatlice düşünmeye çalışıyordu. Kendini endişeli hissediyor ve bunun söylemeye değer olmadığını düşünüyordu. Bu tür sosyal toplantıların sonunda kendini genellikle kötü ruh halinde buluyor ve diğerlerini, konuşkan ve kendine güvenen insanlar oldukları için kıskanıyordu. Bu durum ile okul arkadaşlarının ona tepeden bakıp güldükleri okul ortamının benzerliğine burada dikkat çekildi.

2. Seans


Linda, bir önceki seansta konuştuğumuz sosyal ortamlarla ilişkili bir şey hatırladığını söyledi. Kendine çok güvenen sosyal ve girişken bir arkadaşı vardı. Herkes bu arkadaşından hoşlanmaktaydı. Bu arkadaşı gibi olmak istiyor fakat onun tam tersi olduğunu hissediyordu. Onunla sık görüşmekten hoşlanmasa da onu ret edemiyordu çünkü onunla sık görüşmeyi ret ederse arkadaşı onu ret edebilirdi. Linda bunun olmasını istemiyordu. Arkadaşı ile karşılaştırdığında Linda, kendini niteliksiz hissediyordu. Sosyal ortamlarda da aynı niteliksizlik probleminin ortaya çıktığını düşünüyordu. Kocası ile ilişkisinde de kendini niteliksiz ve değersiz hissediyordu. Kendini her zaman değersiz hissetmiş, kendini aşağıda diğer insanları yukarıda görmüş ve diğer insanların kendisini aşağıya ittiğini hissetmişti (jestleriyle bu durumu tarif etti). Kendi isteklerini ve ihtiyaçlarını hep bir kenara bıraktığını ve başkalarının arzu ve ihtiyaçlarına daha çok önem verdiğini söyledim. Bunun ne kadar işe yaramaz bir davranış olduğunu; kişiyi depresyona sürüklediğini ve onun değersizlik duygularını da arttırdığını söyledim. Benim bu düşüncemle aynı fikirde olduğunu söyledi. Şu anda nasıl hissettiğini sordum. Gergin hissettiğini fakat bunun normal olduğunu çünkü kendini her zaman bu şekilde gergin hissettiğini söyledi. Yaşamının üstesinden gelebilmesi için alternatif yollar bulabileceğimizi önerdim.

3. Seans


Seans iki defa iptal edildi. Linda, ikinci seansı iptal ederken herhangi bir mesaj bırakmamıştı. Randevuları iptal etmek ile bana yönelik duyguları arasında bir bağlantının olduğunu kabul etmedi. Günlüğüne hiçbir şey yazmadığını çünkü kendisini tembel hissettiğini söyledi. Daha sonra da bir önceki hafta günlüğüne yazdığı bir şey hakkında konuşmaya başladı: “Beni tutacak birine ihtiyacım var.” Bunu söylediğini çünkü tek başına hayatla baş edebileceğine inanmadığını belirtti. Kendisine güven duygusu çok düşüktü. Daha önceki seansta tartıştığımız Linda’nın sürekli başkalarını memnun etme çabasının nedeniydi kendisine güven duygusu olmayışı. Daha sonra Linda’ya duygularını ifade edip edemediğini sordum. Duygularını ifade etmediğini söyledi. Örneğin, kötü ruh halindeyse ve o anda onu ziyarete gelenler varsa her şeyin iyi gittiği izlenimini vermekteydi. Öfke duygusunu ona sorduğumda ise hiçbir zaman öfke duygusunu göstermediğini çünkü diğerlerinin nasıl tepki vereceklerinden korktuğunu söyledi. Bu tepkinin ne olabileceğini tanımlamasının mümkün olup olmadığını sordum; ret edilmekten ve şiddetten korktuğu ortaya çıktı. Babası ve kocası ile ilgili anıları geri çağırdığında kendisini çok kötü hissettiğini söyledi. Bu görüntüler çok canlı ve unutulmazdı. Birinci seans sırasında annesine yönelik de öfke hissettiğini çünkü onu terk ettiğini hatırlattım. Şu anda bile halen öfkeli olduğunu söyledi fakat direk olarak ifade etmediğini sadece dolaylı yoldan annesiyle çok seyrek olarak görüştüğünde ifade ettiğini söyledi (annesi Linda 16 yaşına geldiğinde tekrar görünmeye başladı). Direk olarak öfkesini ifade etmesinin mümkün olup olmadığını sorduğum zaman kendi annesine öfkeli davranmanın çok kötü olduğunu çünkü annesinin incinebileceğini, öfkelenebileceğini ve buna kendisinin neden olacağını söyledi. Şiddet görme ve ret edilme korkusuyla Linda, kendi öfkesini ifade etmekten kaçınıyor gibi görünüyordu. Fakat aynı zamanda kendi öfkesinin diğerlerine kötü bir şeyler olmasına neden olacağı inancı da onu engelliyordu. Bununla birlikte Linda’nın duygularını ifade edememesi, kendini iyi hissetmediği ve zorunlu olarak teslim olduğu anlamına geliyordu. Aynı fikirde olduğunu söyledi ve konuyla ilişkili bir şey hatırladığını belirtti. Kocasıyla ne zaman tartışmaya girse haklı olduğunu biliyor fakat bunu asla kanıtlayamıyordu. Eşini ikna etmek için doğru kelimeleri bulamıyordu. Daha sonra kendini çok endişeli hissediyor eşinin ne söylediğini duyamıyordu. Sadece vızıltı bir ses duyuyor; kendini depresif, yenilgiye uğramış ve aşağılanmış hissediyordu. Böyle bir savaşa girmeden önce eşini ikna etmede başarılı olup olamayacağı konusunda ne düşündüğünü sorduğumda % 99 kaybedeceğinden emin olduğunu söyledi. Bu irrasyonel düşüncelerinin sonuçlarını tartıştık ve ek olarak kendisinin tenkit ve saldırıya maruz kaldığını görenler tarafından da aynı şekilde istismar edileceğini vurguladım. Daha sonra nasıl hissettiğini sordum. Bir süre cevap vermedi ve sonra değişmek zorunda olduğunu fark ettiğini söyledi. Bununla birlikte bu çok zor bir işti çünkü yaşamındaki birçok şeyi değiştirmesi gerekiyordu.

4. Seans


Üçüncü seanstan sonra yeniden yapılandırma (reformulation) ve Şematik Döngüsel yeniden yapılandırma (Şekil 6.2) hazırlanarak dördüncü seansın başlangıcında Linda’ya verildi.

Yeniden Yapılandırma (Tekrar Formülasyon - Reformulation): Linda

Erken çocukluk döneminde çok travmatik ve acılı deneyimler yaşadın. Annen evi terk etti (dört yaşında olmana rağmen annenin evi terk ettiği günü çok net hatırlıyorsun). Baban iyi bir bakıcı olamadı. Yaşamının bu döneminde senin için zorunlu gereksinim olan şefkat ve sevgiden mahrum kaldın. Amca ve teyzelerinle olan ilişkilerin tehlikeli ve acı verici olduğu kanıtlandı. Çünkü onlar sadece senin isteklerini karşılamakta yetersiz kalmamış (bu dönemde sana sarılan ve şefkat gösteren olmadığını; doğum günü ve yeni yıl hediyesi alınmadığını hatırladığında halen acı hissediyorsun) aynı zamanda fiziksel ve/veya cinsel yönden seni istismar etmiş ve kullanmışlardı. Böylece çok erken yaşlarda diğer insanlarla ilişkide olmanın sana şefkatsizlik, şiddet, istismar ve tacizi getirdiğini öğrendin. Bütün bu olumsuz yaşantılar senin kendinle ilgili olarak kendine güvenmeme ve güvensiz bir imge yaratmana neden oldu. Bu kötü yaşantılardan, 17 yaşında evden ayrılmakla kaçmaya çalıştın fakat iki erkekle de yaşadığın ilişkiler, daha önceki irrasyonel düşüncelerini güçlendirmekle son buldu. Kendinden emin olamama ve güvende hissetmeme duyguları senin kendine güvensiz olmana ve kendini aşağılanmış hissetmene neden oldu (kendini nasıl niteliksiz, aşağılanmış hissettiğini jestlerinle anlattığını hatırlıyorum). Bu duygular, senin boyun eğici davranmana; diğer insanları memnun etmeye çalışmana, kendi istek ve ihtiyaçlarını bir kenara itmene neden oldu. Bu şekilde davranış göstermen de seni gergin ve depresif yaptı. Seni rahatsız eden duyguların, senin sosyal ortamlardan kaçınmana neden oldu ve tartıştığımız gibi bu da senin kendine olan güven duygunda azalmaya, değersizlik ve çevrene karşı güvensizlik duygularının artmasına neden oldu. Ayrıca bütün bu travmatik yaşantılar seni diğer insanlara karşı öfkeli yaptı fakat öfkeni ifade edemedin çünkü şiddetle karşılaşma riski ya da ret edilme riski vardı veya onları incitmekten korkuyordun. Son olarak kendi duygularınla savaşmayı ve diğer insanlardan duygusal olarak uzak durmayı öğrendin. Onlara yakınlık, şefkat gösteremedin bu da senin kendini suçlu hissetmene neden oldu ve kendini suçladın. Kendini suçlu hissetmen de seni tekrar depresif ve gergin yaptı. Bulduğun başka bir çözüm yolu da diğerlerinden uzak durmak, onların arasına katılmamaktı. Bununla birlikte bulduğun bu çözüm yolu, sana çok nadir yardımcı olan ya da rahatlatan bir çözüm seçeneğidir. Çünkü senin kendini yalnız, muhtaç ve sevgisiz hissetmene neden oluyor.

Bu nedenle senin diğerleriyle olan ilişkilerin konusunda basit bir ikileme yakalanmış olduğun görülüyor: ya diğerleri ile ilişkidesin ve kullanılıyorsun, istismar ediliyorsun, teslimiyetçi davranıyorsun, tepeden bakılıyorsun, kendi duygularınla savaşıyorsun; ya da diğerleri ile iletişim kurmuyorsun ve bu davranışın sonucunda kendini yalnız, ret edilmiş, sevgisiz, muhtaç olarak hissediyorsun.

Şüphesiz yaşamındaki zor ve acılı olaylar karşısında ayakta kalabilmek için çok zor mücadeleler verdin fakat içsel enerjinin büyük bir kısmını kullanarak bulduğun bu çözüm yolları günlüğünde de yazdığın gibi seni istediğin mutluluğa götürmedi. Bununla birlikte daha önce tartıştığımız gibi denemeye değer olan başka alternatif çözüm yollarının olduğunu fark etmeye başladın. İçsel olarak kendine güvenmen ve kendini memnun olacağın düzeyde güvende hissetmen için kendi yaşamının patronu olabilir ve kendi gereksinimlerini karşılamak için daha girişken olabilirsin; önce kendini memnun etmeye çalışabilir sonra diğerlerini düşünebilirsin; diğer insanlarla eşit koşullarda iletişime girdiğini, karşılıklı saygı ortamında olduğunu hissedebilirsin.

Linda, bu yeniden yapılandırmayı özellikle döngüsel şematik yeniden yapılandırmayı çok faydalı buldu. Şemayı görünce “Bu benim kötü yaşam döngüm. Bunu kırmak zorundayım” yorumunu yaptı. Bir önceki hafta yaşamış olduğu bir olayı anlatmaya başladı. Eşinin iki arkadaşı Linda’nın evine gelmişti. Linda ve eşinin şu anda ayrı yaşadıklarını bilmiyorlardı ve Linda’nın eşini ziyarete gelmişlerdi. Linda onları içeriye davet etmeye karar verdi. Bununla birlikte kocasının bundan memnun olmayacağını düşünerek kendini çok kaygılı hissetti; bu tür durumlarda kocasının sözel saldırılarını bildiği için birden kendini bu durumdan korkar halde buldu. Kendini korkmuş ve küçük düşmüş hissetti çünkü bu durumla baş edemeyecekti. Fakat bu olayda eşi, Linda’nın korktuğu gibi davranmadı fakat Linda, bunun kendi davranışından değil eşinin davranışından kaynaklandığını düşünerek kendini yine depresif hissetti. Eğer eşi öfkeli bir şekilde konuşmuş olsaydı bu durumla nasıl baş edebileceğini sorduğumda eşine “Çeneni kapat. Onlar senin arkadaşların. Niçin bağırıyorsun?” diyebileceğini söyledi. Daha sonra Döngüsel Şemaya baktık ve Linda’nın muhtemel saldırgan cevaplardan korkarak kendi duyguları ile nasıl savaştığını, girişken bir yetişkin gibi davranamadığında bu durumun kendisini nasıl aşağılanmış, değersiz, depresif, kaygılı hissetmesine neden olduğunu gördük. Bu tür duyguların, eşi ile konuşmasına nasıl engel olduğu açıklandı. Bu durum kaygı, depresyon ve kendine güven yokluğuna neden olan depresif düşünce tuzağına bir örnekti. Linda bu durumu fark ettiğini ve çocukluğunda babasının her akşam alkollü ve öfkeli eve dönüşünü beklerken nasıl korktuğunu hatırladığını söyledi. Bu duyguyu küçük bir kızken yaşandığını ve bunun geçmişte kaldığını söyledim. Şu anda Linda yetişkin bir kadındı. Bir çocuk gibi davranır ve hissederse, kendisine haksızlık yapmış olurdu.

5. Seans

Linda, kendisini her gün depresif ve gergin hissettiğini söyledi. Geleceğin umutsuz göründüğünü düşünüyordu. Birçok problemi vardı. Örneğin, tek başına iki çocukla nasıl baş edecekti. Evliliğinde başarısız olmuştu ve bütün yaşamı da bir başarısızlıktı. Linda’ya terapi ve terapisti hakkında ne hissettiğini sordum. Hemen cevap vermedi. Daha sonra başlangıçta terapinin ona yardımcı olmadığını hissettiğini söyledi. Bu şekilde hissettiyse, geçmişte insanlarla çok kötü deneyimler yaşadığını belirterek bana güvenip güvenemeyeceğini sordum. Ona yaklaşan herkesin onu incittiğini kast edip etmediğimi sordu. “Evet” cevabını verdim. Daha sonra Linda terapinin başlangıcında benimle ilgili kendini çok rahat hissetmediğini fakat şu anda nasıl hissettiğinden emin olmadığını ve bana biraz güvendiğini söyledi. Linda’nın Döngüsel Şematik yapılandırmasına göre, Linda’nın geçmiş yaşantılarında başkaları ile ilişkiye girmesinin onun için istismar, kullanılma, teslimiyet ve incitilme anlamına geldiğini vurguladım ve bu nedenle bana güvenemediğini söyledim. Üçüncü seansı iptal etmesinin nedeninin de bu olduğunu belirttim. Ek olarak “İç dünyasını” bana açtığı için okul arkadaşları gibi ona yukarıdan bakacağımı düşünmüş olabilirdi. Yeniden yapılandırmadan sonra Linda’nın daha fazla karmaşık duygular yaşamaya başladığını düşündüm; Linda, şu anda iki seçeneğe sahipti- ya eski çözüm yolunu takip edecek ya da yenisini – bu karmaşık seçme işi belki de Linda’nın bu hafta kendisini kötü hissetmesinin nedeniydi. Bunu söylediğimde Linda biraz şaşırdı ve hemen, iki gün önce gördüğü bir rüyayı hatırladığını söyledi. Rüyasında babasının evindeydi. Babasının eve dönüşünü beklerken kendisini çok kaygılı, depresif ve korku içinde hissediyordu. Kaçmaya çalışıyordu ama ayaklarını hareket ettiremiyordu. Bu rüyanın “Linda’nın acı olan geçmişinden kaçmak istediğini gösterdiğini fakat bir şeyin onu hala geçmişine bağlı tuttuğunu” söyledim. Bununla birlikte Linda’nın geçmişinden kaçma istediği, onun yeni sahip olduğu bilgileri temsil etmekteydi. Linda, bunu anladığını söyledi ve bu durumda kendisini “Fiziksel olarak büyümüş fakat duygusal olarak olgunlaşmamış” olarak gördüğünü söyledi. Bu farkındalığın çok önemli olduğunu fakat bunun kesinlik taşımadığını söyledim. Bazı bağlar, Linda’yı halen geçmişi ile bağlantılı tutuyor ve içsel enerjisinin büyük bir kısmını tüketiyordu. Terapinin devam eden diğer haftalarında Linda, HP ve HPİ’de önemli gelişmeler gösterdi.

6. Seans

Linda, uzun bir zamandan sonra yaşamında ilk kez depresif ve gergin hissetmeden iyi bir hafta geçirdiğini söyledi. Daha sosyal olmaya başlamıştı ve yaşamında ilk kez tartışmalara daha rahat katılmaya başlamıştı. Geçmişte farklı bir şekilde baş etmeye çalıştığı eşi ile olan şu andaki ilişkilerini anlatmaya başladı. Eşiyle bir tartışma yaşamışlardı ve eşi onu küçümsemeye, Linda’ya çocuk gibi davranmaya ve onun fikirlerini bastırmaya çalışmıştı. Linda, eşine cevap verebileceğini hissetmiş ve anlaşamadıkları konu ile ilgili Linda, eşine “Bu konuda senin kendine ait, benim de kendime ait farklı düşüncem var” demişti. Başka bir gün, eşi Linda’nın nikâh yüzüğünü takmadığını fark etmişti. Öfkeli bir şekilde tepki göstermiş fakat Linda bundan ne korkmuş ne de özür dilemeye çalışmıştı. “Şu anda ayrı olduklarını nikâh yüzüğünü takmanın da bir anlamı olmadığını” söylemişti eşine. Tekrar formülasyon ve döngüsel şematik formülasyon üzerinde durduk. Linda, kabullenici - boyun eğici davranmadığında ve kendi duyguları ile savaşmadığında kendine nasıl güvendiğini; kendini depresif ve kaygılı hissetmediğini gördü. “Yaşamının kötü döngüsünü kırmış olduğunu” hissettiğini söyledi.


7. Seans

Linda, yine birçok önemli olay yaşadığı iyi bir hafta geçirdiğini anlattı. İlk olarak kız kardeşi ile bir tartışmada kendi fikirlerini söyleyebilmiş ve kayın biraderi, kardeşi ile aralarında olan bazı problemlerle ilgili onlara yardımcı olmuştu. Kayın biraderi Linda’yı ilk kez bu şekilde görmüş ve çok şaşırmıştı. Linda, kendi görüşlerini destekleyici önemli fikirler ileri sürmüştü. Kayın biraderinin bunu fark etmesi Linda’yı sevindirmiş ve günlüğüne şöyle yazmıştı, “Takdir edilmek beni mutlu etti”. Linda’nın depresif düşünce tuzağı konusunda tartışarak, kendine güvendiği zaman nasıl daha iyi performans gösterebildiğini ve başkalarına karşı nasıl tamamıyla farklı bir imaj sergileyebildiğini konuştuk. Kocasının da katıldığı bir dans partisine gitmeye karar verdiğini söyledi. Birkaç hafta önce bir dans partisi daha olmuştu fakat eşinin orada oluşu Linda’yı dansa gitmekten alıkoymuş ve bunun sonucunda kendini depresif hissetmişti. Şematik döngüsel yeniden yapılandırma aracılığı ile Linda, boyun eğici davrandığını ve bu taviz verici davranış sonucunda da kendine güven duygusunun azaldığını, kendini küçümsenmiş, öfkeli ve sonra da depresif hissettiğini gördü. Linda, önce kendini, sonra diğerlerini memnun etmenin neden önemli olduğunu şimdi anladığını söyledi ve böylece dansa gitmeye karar verdi.

8. Seans

Gittiği dans partisi hakkında konuşurken Linda, eşinin ilk kez kendisini küçümsemeye çalışmadığını; hatta destekleyici davrandığını söyledi. Bu tamamı ile yeni stil bir davranıştı. Linda’ya “Bu olayın kendi davranış stilinin; kendi duygu ve düşüncelerinin başkalarının ona gösterdikleri davranışları nasıl etkilediğine iyi bir örnek” olduğunu söyledim. Linda bunu fark etti ve yeni davranış stilini sürdüreceğini söyledi.

Linda’nın Terapi Sonunda Yazdığı “Hoşça kal mektubu”

Terapiye başladığımda terapi konusunda tamamıyla olumsuz duygulara sahiptim. Düşünmeyi sürdürdüm ama işe yaramadı! Bu şekilde hissettim çünkü ben, diğer insanlarla problemlerim konusunda ne kadar çok konuşursam konuşayım nasıl hissettiğimle ilgili hiçbir değişme olmuyordu. Neyse birkaç hafta geçtikten sonra kendi tutumlarımda hafif değişmeler olduğunu fark ettim. Ayrıca bir birey olarak ne kadar önemli olduğumun farkına varmaya başladım. Terapi seanslarım sırasında terapistim, belirli durumlara yönelik olarak benim gözlerimi açtı örneğin; eşitlik, girişkenlik, önce kendimi memnun etme gibi. Yaşamımdaki şeylerin her zaman normal olduğunu (çok mutsuz olmama rağmen) düşünmüştüm. Fakat şimdi kendimi, kendime ait duyguları ve düşünceleri olan bir birey (daha önce önemli olduğunu düşünmediğim bir şeydi bu) olarak görüyorum. Bazı zamanlar kendi düşünme biçimimi değiştirmeye çalışmanın zor olacağını hissediyorum fakat şu anda duygularımın akış yönü beni mutlu ediyor. Böylece bu olumlu duygularımın bundan sonraki yaşamımı sürdürmemde bana güç vereceğini biliyorum. Bir zamanlar kendimi başarısız ve işe yaramaz biri olarak görüyordum. Şu anda bu şekilde hissetmediğimi söylemek beni mutlu ediyor.

İzleme


Üç ay izleme çalışmasının sonunda Linda, çok iyiydi. Terapide kazandığı bütün iyi şeyleri sürdürmeye devam etti. Linda’nın depresyon ve kaygısı (Linda’nın iki hedef problemiydi) kayboldu. Kendini neşeli ve enerjik hissediyordu. Şu anda evindeki günlük işlerle baş edebiliyor ve iki çocuğuna bakabiliyordu. Şu anda kızına daha fazla şefkat (HPİ’den biriydi fakat terapi sürecinde gelişme göstermemişti) gösterebiliyordu. Eşiyle çok girişken ve açık bir şekilde konuşarak ilişkisi konusunda tekrar bir anlaşmaya varmıştı. Geçmişte eşi ile olan ilişkileri eşinin ayrı yaşaması ve canı istediği zaman eve gelmesi nedeniyle çok karmaşıktı. Sonuç olarak Linda’nın eşi, Linda’da ki değişmelerden hoşnut olmadı. Linda’yı terapiyi evlilik ilişkilerini onarmak yerine evliliklerini bitirmek için kullandığı konusunda suçladı. Şimdi de eşi, terapiye ihtiyacı olduğunu söylüyordu. Linda kendine daha çok güveniyor ve daha sosyal hissediyordu. Gelecek konusunda oldukça iyimserdi. Açıkça görülüyordu ki Linda’nın terapiden kazandığı ve sürdürdüğü birçok şey vardı. Linda, daha fazla terapi seansına ihtiyaç olmadığını hissediyordu ve bu aynı zamanda terapisti olarak benim de fikrimdi.

Kaynak:
Ryle, A. (1997), Cognitive-Analytic Therapy: Active participation in change.
A new integration in brief psychotherapy. John Wiley & Sons Ltd: England.


Benzer Konular

11 Haziran 2008 / Misafir Taslak Konular
9 Aralık 2016 / _KleopatrA_ Psikoloji ve Psikiyatri
27 Ağustos 2008 / nünü X-Sözlük
30 Kasım 2007 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri
1 Aralık 2009 / Alvarez Ocean Psikoloji ve Psikiyatri