Arama

Kordon Kanı ve Kordon Bankacılığı Nedir?

Güncelleme: 5 Ocak 2012 Gösterim: 14.182 Cevap: 3
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
19 Kasım 2006       Mesaj #1
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
-Kordon Kanı Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar
Kordon kanı bebeğin doğumundan sonra göbek kordonunda ve plasentada kalan kandır. Hamilelik süresince, oksijen ve gerekli besinler anne kanından bebeğin kanına geçer. Anne ile bebek arasındaki bu transfer plasenta ve göbek kordonu ile gerçekleşir. Göbek kordonu ve plasentada bulunan kan, yüksek miktarda kök hücre içerdiği için değerlidir. Kök hücreler vücutta bulunan birçok hücreye dönüşebilirler. Lösemi ve benzeri hastalıkların tedavisini gören hastalarda kök hücrelerle transplant yapılması gerekir. Araştırmalar kordon kanı kök hücrelerinin nakillerde başarı ile kullanılabildiğini göstermiştir.

-Kordon Kanı neden bu kadar önemli ?

Kanda çok az sayıda bulunan ve kemik iliğinden alınması zahmetli bir işlem gerektiren kök hücreler kordon kanında daha çok sayıda bulunmaktadır. Kordon kanı kök hücrelerinin çoğalma potansiyelinin diğer kök hücre kaynaklarından daha fazla olduğu araştırmalar sonucunda gösterilmiştir. Bilim adamları, kordon kanının geleceğin nakilleri için çok kıymetli bir kaynak olacağı konusunda hemfikirdir.

-Kordon Kanı neden saklanmalı ?

Kök hücre nakillerinde doku uyumu büyük önem taşır. Birçok acil tedavi gerektiren hastada doku grubu uygun verici kök hücresi bulunamamaktadır. Kordon kanı kök hücresi bebeğin kendi kanıdır, bu nedenle uyum sorunu yoktur, ayrıca aile bireylerine de doku uyumu olasılığı yüksektir.

-Kordon kanı ne kadar saklanabilir ?

Kordon kanı dondurulduktan sonra - 190oC derecede sıvılaştırılmış azot içinde saklanır (Evlerdeki derin dondurucular - 18oC derecede çalışır) . Dünyadaki tecrübeler kordon kanı saklama açısından 21 yıla ulaşmıştır. Genkord kök hücreleri kordon kanından ayrıştırarak saklar. Ayrıştırılmış dondurulmuş hücrelerin çözülmesinde canlılık oranı çok yüksektir. Türkiye'de şimdilik öngörülen saklama süresi 15 yıldır.

-Doku Uyumu ne demektir?

Vücuttaki hücrelerin tamama yakını bağışıklık sistemi tarafından tanınan "kimlik kodu" taşırlar. Bu kodların yarısı anne ve babadan HLA (Human Leucocyte Antigen - İnsan Lökosit Antijen'i) adı verilen genler aracılığı ile kalıtsal olarak geçer. Kök hücre transplantında nakledilen hücrelerin HLA tipinin kullanılacak kişinin HLA tipine çok yakın olması gerekir. HLA tiplerinin birbirine çok yakın olması halinde doku uyumundan bahsedilebilir.

-Kemik iliği yerine neden Kordon kanı ?

1. Kemik iliği alınması ameliyathane şartlarında cerrahi yöntemlerle yapılır. Kemik iliği veren kişi açısından oldukça acı verici ve zaman alıcıdır, ayrıca maliyeti çok yüksek olmaktadır. 2. Hastayla doku uyumu gösteren verici bulma şansı milyonda birdir. Etnik kökenlerin değişiklik göstermesi halinde bu olasılık daha da azalmaktadır. 3. Kordon kanı kök hücrelerinin tedavide başarı oranı kemik iliğine göre çok daha yüksektir. Hastaların hastanede kalma süreleri kısalmakta ve GVHD (Graft Versus Host Disease) adı verilen nakil dokusunu reddetme olasılığı azalmaktadır .

-GVHD nedir?

GVHD (Graft Versus Host Disease) kemik iliği nakillerinde en sık rastlanan ve ölümcül olabilen yan etkilerden biridir . Nakledilen doku, alıcının vücudunu yabancı doku olarak görür ve reddeder. GVHD iki yıl içinde hastaların %50sinde ortaya çıkmaktadır. Kordon kanı kök hücre nakillerinde ise kordon kanı hücrelerinin antijenik yapısının henüz tam gelişmemiş olması nedeni ile bu oran çok daha düşüktür.

-Kordon kanı ile ilgili bilgiler kimlere veriliyor ?

Alınan kordon kanı ile ilgili genetik dahil tüm bilgiler, ilgili kurumda dışarıya internet ve modem bağlantısı olmayan kapalı devre bilgisayar sisteminde tutulur ve bu bilgiler gerekli laboratuar personeli haricinde kimse tarafından görülemez. Saklanan kordon kanı kök hücreleri kurumuza geldiği andan itibaren bar kod sistemi ile kodlanır ve bilgileri sadece bilgisayarda kayıtlı tutulur. .

-Kordon kanı nasıl alınır ?

Doğumun hemen sonrasında, göbek kordonu klemplendikten sonra, kordonun anne tarafında kalan kısmının klempe yakın bölgesinden, klempin 5 – 10 cm üzerinden damara kitteki kan alma torbasının iğnesi ile girilir, torba aşağı sarkıtılarak zaten vakumlu olan torbaya kanın yerçekimi ile toplanması sağlanır. Torbanın içine hava girmemesi için hat kit içinde sağlanan klempler ile klemplenir. Kan toplandıktan sonra torba çalkalanarak kan ile antikoagülan maddenin karışması sağlanır.

-Ne kadar kan alınır ?

Kordondan alınan kan miktarı ortalama 80 cc kadardır. Alınan kan, bebek göbek kordonundan ayrıldıktan sonra anne ve bebekle ilişkisi kalmayan plasentaya bağlı göbek kordonundan alınmaktadır. Bu kısım normal koşullarda doğum sonrasında atılmaktadır, bu nedenle anneye veya bebeğe hiçbir olumsuz etkisi yoktur.

-Kan alımı uzmanlık gerektirir mi ?

Göbek kordonu kanı alımı kolay bir işlemdir, doğumu yapan doktorunuz veya ebeniz kordon kanınızı alabilir. Kordon kanının alınması işlemi için Genkord hekiminizle görüşerek gerekirse teknik destek sağlar, ilgili personele eğitim verilmesini sağlar. Plasentanın doğum sonrasında anne ve bebekle ilişkisi kalmadığı için anne ve bebeğe hiçbir olumsuz etkisi yoktur.

-Göbek kordonu kullanımı ne kadar yaygın ?

Göbek kordonu kanı kök hücreleri ilk defa 1988 yılında Fransa'da Fanconi anemisi bulunan bir hastaya başarılı nakil ile başladı. 2003 yılı sonu itibarı ile sadece Netcord bünyesinde bulunan kordon kanı sayısı 74 bine ulaşmıştır ve bu kanlardan yaklaşık 2500 adedi nakillerde kullanılmıştır.
Kordon kanı ile tedavi edilebilen hastalıklarda başarı oranı arttıkça, diğer kullanım alanlarında çalışmalar hızlı bir şekilde artmaktadır. Her yıl kordon kanı konusunda milyonlarca dolarlık araştırma yapılmaktadır. Kordon kanı ile başarılı tedavi edilebilen hastalıklar buzdağının görünen kısmıdır. Çalışmalar çok yakın gelecekte, tedavisi şimdilik mümkün olmayan birçok hastalığın kordon kanı kök hücreleri ile tedavi edilebileceğine dair umut verici çalışmalar yayınlanmaktadır.

Alıntıdır

Son düzenleyen Pasakli_Prenses; 25 Aralık 2008 04:42
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
19 Kasım 2006       Mesaj #2
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
KORDON KANI NEDİR?
Anne karnında bebek ile anne arasındaki besin ve oksijen alışverişi plasenta tarafından sağlanır. Bebek göbek kordonu ile plasentaya bağlıdır. Doğum sürecinin tamamlanmasından kısa süre sonra plasenta görevini tamamlayarak rahim dışına atılır. “Kordon kanı” olarak isimlendirilen kan, bebeğin doğumundan sonra göbek kordonu içinde kalan kandır.
Sponsorlu Bağlantılar
Yakın bir zamana kadar, kordon kanı; plasenta ve göbek kordonu ile atılıyordu. Ancak son gelişmelerle kordon kanının çeşitli hastalıkların tedavisi açısından önemi anlaşıldı ve özel yöntemlerle toplanıp saklanmaya başlandı.
Bebeğin kordon kanı, “kök hücreler” açısından oldukça zengin bir kaynaktır.

KORDON KANI BANKASI
Kordon Kanı Bankası, bebeğin kordon kanını gelecekte olası tıbbi gereklilikler için saklayabilme olanağını sunuyor.
Doğumdan sonraki ilk 10 dakika içinde alınan kordon kanı uygun şartlarda dondurulup, kordon kanı bankasında saklanıyor. Bu değerli kök hücreler gerektiğinde çözülerek kullanılabiliyor.
Kordon kanı kök hücreleri çok değerli oldukları ve sadece doğumda toplanabildikleri için toplama işleminin bu konuda uzman hekimler tarafından yapılması, toplanma sonrası işlemlerin uzman kişilerce yürütülmesi ve örneklerin uygun koşullarda saklanması gerekiyor.
İlk kordon kanı nakli 1988 yılında gerçekleştirildi. 1995 yılından itibaren dünyada kordon kanı bankaları yeni doğanların kordon kanlarının saklanabilmesi için yaygın olarak faaliyete geçti.
Çocuklarının kordon kanına ihtiyacı olan ve/veya ileride ihtiyaç olduğunda kullanılmak üzere bebeklerinin kordon kanını saklamak isteyen aileler için kordon kanı bankasında belirli bir ücret karşılığında saklama işlemi yapılıyor. Aile bir süre sonra saklama işleminden vazgeçerse kendilerinden izin alınarak kordon kanları imha edilebiliyor veya kök hücre nakli ihtiyacı olabilecek hastaların tedavisi için saklanmaya devam edilebiliyor.

HANGİ AİLELER İÇİN BEBEKLERİNİN KORDON KANINI SAKLAMAK UYGUNDUR?
Kordon kanı saklamanın kimler için uygun ve gerekli olduğu konusunda bilim çevrelerinde henüz tam bir fikirbirliği yok. Yeni olan bu uygulama ile ilgili olarak iki farklı görüş bulunuyor. Bazı araştırmacılar sadece ailelerinde ilik nakli gerektirebilecek hastalık öyküsü bulunan ailelerin bebeklerinde bu uygulamanın yapılmasını savunurken, diğer araştırmacılar kök hücre çalışmalarındaki hızlı gelişimi göz önünde bulundurarak herkesin bu alternatifi kullanmasını öneriyor.
Günümüzde kordon kanı nakli ile tedavi edilebilen hastalıklardan bazıları...
Lösemiler
Lenfomalar
Aplastik anemiler (kemik iliğinde hücre üretiminin olmaması)
Orak hücreli anemi
Talasemi
Amegakaryositik trombositopeni
Nöroblastom
Bazı bağışıklık yetmezlikler

KORDON KANI KÖK HÜCRELERİNİN DİĞER TİP KÖK HÜCRELERE GÖRE AVANTAJLARI NELERDİR?
Kordon kanı kök hücreleri elde edilebilecek en genç kök hücreler olup bunlar saklanmak için dondurulduklarında yaşlanma ve yıpranma süreçleri de durdurulmuş olur. Kordon kanı kök hücrelerinin kemik iliği kök hücrelerine göre üreme hızı daha fazladır.
Kemik iliği nakli için alıcı ile verici arasında çoğunlukla tam bir doku (HLA) uyumu olması gerekir. Kök hücrelerin bağışıklık red cevapları henüz tam olarak gelişmediğinden kordon kanı naklinde tam bir uyum olmasa da başarı sağlanabilir. Bu özellik aile bireyleri arasında kordon kanı nakli gerçekleştirilmesine olanak sağlar.
Saklanan kordon kanındaki kök hücreler, gerekli olduğu durumda hemen kullanılabilecek halde olurlar. Bu durum, hastalıkların ilerlemesini önleyebilmek için en kısa sürede tedavinin zorunlu olduğu durumlarda önem kazanır.

KORDON KANININ ALINMASI
Kordon kanı bebek doğar doğmaz ilk 10 dakika içinde, göbek bağı kesildikten sonra göbek bağının plasenta tarafında kalan bölümünden alınır. Bu kan, toplanmadığı tüm durumlarda plasenta ile birlikte atıldığından, toplanması normal doğum prosedürünü ve bebeği herhangi bir şekilde etkilemez. Genelde toplama işlemi doğum esnasında doğumu yaptıran hekim tarafından yapılır. Hem normal yolla hem de sezeryan doğumlarda uygulanabilir.
Sadece birkaç dakika alan kordon kanının toplanması işlemi; basit, tehlikesiz ve acı vermeyen bir uygulamadır. Bilindiği gibi bebek doğduktan hemen sonra göbek kordonu bağlanarak ayrılır ve bu ayrılmadan hemen sonra eğer kordon kanı toplanacaksa plasentaya bağlı olan kordonun içindeki kan özel bir sistem yardımıyla pıhtılaşmayı önleyici madde içeren kan torbası içine toplanır. Yaklaşık 35 - 120 mililitre kan alınabilir. Araştırmalar çok miktardaki kök hücre örneklerinin nakil sonrası daha başarılı sonuç verdiğini kanıtlamıştır.
Toplanan kan 36 saat içinde kordon kanı bankası laboratuvarına gönderilir. Kordon kanı laboratuvarda özel yöntemler ile dondurulur ve sıvı azot içinde saklanır. Dondurulan hücreler daha sonra gerek duyulduğunda çözülerek tedavide kullanılabilir.
Son düzenleyen Pasakli_Prenses; 25 Aralık 2008 04:41
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
19 Kasım 2006       Mesaj #3
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Kordon Kanı Bankacılığı


Kordon kanının transplantasyon yönünden hematopoetik öncül hücre ve immünkompetan hücre kapsamının sağladığı avantajlardan başka üstün özellikleri de vardır. Örneğin intrauterin dönemde virüslarla ve mikroorganizmalarla hemen hiç karşılaşmamış olmak, dünyada her dakika meydana gelen doğumlarda vericiye hiçbir etkide bulunmaksızın kolaylıkla temin edilebilir olmak gibi. Kemik iliği verici kayıtlarında donör sayısı arttıkça HLA uygun vericiye ulaşma olasılığı ve hızı artmaktadır. Bu nedenle kordon kanı kolaylıklatemin edilebilen bir kaynaktan çok zengin bankalar oluşturmak son derece önemlidir. Ancak kemik iliği verici kayıtlarından farkı birinde doku tipleri bilgi bankasında saklanırken kordon kanı bankacılığında dokuların ve ilgili bilgilerin tümünün saklanmasının gerekmesidir.

Avrupa’da Kordon Kanı Bankası olarak edilen 5 merkez vardır, bunların 3’ü Paris’te, 1’i Düseldorf’ta, 1’i Milano’dadır. Bunların tümü resmi kuruluşlardır. Avrupa’da özel kordon kanı bankası kuruluşuna izin oluşmamıştır. ABD’de ise son yıllarda resmi ve özel kordon kanı bankaları çok büyük bir hızla artmaktadır. ABD’de resmi olarak genellikle Üniversiteler tarafından oluşturulmuş 3 adet, özel olarak çalışan ise 12 kordon kanı bankası bulunmaktadır. Bunların dışında ayrıca 10 adet Toplumsal Kuruluşlar tarafından desteklenen kordon kanı bankası bulunmaktadır.

Nisan 2005 ' e geldiğimizde Dünya Kemik İliği Verici Bankasının kayıtlarında 200 000 'e yakın kordon kanı saklanmış bulunmaktadır. Kemik iliği verici sayısı ise 9 milyona yakındır.
AÜTF Kordon Kanı Bankasında ise 120 ünite kordon kanı (sadece allojeneik amaçlı) bulunmaktadır. Dünyada ve Türkiye'de otolog amaçlı saklanan kordon kanı miktarı konusunda kesin bilgi bulunmamaktadır.


Kordon Kanının Toplanması


Doğum sırasında kadın doğum uzmanları tarafından kordon kan toplanması konusunda çok farklı uygulamalar mevcuttur. Herşeyden önemlisi anne ve babanın bu konuda yazılı ve/veya sözlü onayının alınmasıdır. Burada kullanım amacı da özellik taşımaktadır. Toplanan hücrelerin doğan bebek için ilerde doğabilecek bir gereksinim için saklanması olasılıklardan biridir. Bir diğeri hasta bir kardeş için kullanım olabilir. En son olasılık ise hiç bir akrabalık olmadığı halde HLA uygun bir hasta için kullanılmak üzere saklanılmasıdır. İzin bu olasılıklar gözönüne alınarak verilmelidir.

Ancak onay alındıktan sonra annenin çeşitli viral merkezler yönünden incelenmesi işlemi de başlatılabilir. Özellikle banka amaçlı durumlarda bu ihmal edilmemesi gerekli bir durumdur. Ayrıca kan bankası donörlerinde olduğu gibi ayrıntılı bir sorgulama da önemlidir. Bu sorgulamaya farklı olarak ailevi, kalıtsal hastalıklar konusunda ayrıntılı sorgulama eklemeli ve gerekirse bu konuda analiz yapılmalıdır. Özellikle hasta çocuğu olan bir ailede gebelik durumunda ilk trimesterda 11. Haftada yapılan chorion villus örneklemesi (CVS) aracılığı elde edilen DNA 60’dan fazla genetik hastalığın prenatal tanısı için kullanılabilmektedir. Yurdumuzda bunlardan 10’ununa prenatal tanı konulabilmektedir. Son yıllarda yeni geliştirilen bir eş zamanlı PCR sistemi ile aynı anda 100’lerce genetik analizi birden yapma mümkün olabilecektir. Tabii ki bu pahalı yöntemleri kullanmak için gerekli endikasyon olmalıdır.

Kordon kanı toplanması doğum yöntemine göre değişmektedir. Normal vaginal doğum, sezeryana oranla hücre toplanması açısından daha çok hücre toplanması yönünden avantajlıdır. Ancak doğumun uzaması bebeğin hipoksik kalması, placentayı ilgilendiren komplikasyonlar kordon kanının miktarını ve hematopoetik hücre içeriğini olumsuz olarak etkilemektedir (7). Bu nedenle her doğum kordon kanı bankacılığı yönünden uygun olmayabilir. Hücreler steril ortamda doğum odasında placenta henüz ayrılmadan toplanabilir. Bu amaçla sarkıtma yöntemi ile doğal akış veya enjektör ile flushing yöntemi kullanılabilir. Placenta ayrıldıktan sonra laboratuvara hemen alınıp toplanabilinir. Doğumhanede kordonun erken klampe edilmesi sonucu toplanan hücre miktarı ulaşılabilecek maksimum düzeylerdedir. Bakteriyel bulaşma da bu yöntemde minimumdur. Toplama sırasında kordon kanı toplanması için geliştirilen özel toplama sistem ve torbaları kullanılabileceği gibi standart kan torbaları veya enjektör de kullanılabilir. Toplanan hücrelerde Syphilis, HIV, HBV, HCV, CMV yönlerinden tarama yapılmalıdır. Eğer kordon kanı bu yönden şüpheli ise anne doğum sonrası da tekrar incelenebilir. Bilindiği gibi taramaya rağmen transfüzyon ile HTLV-1/641.000, HCV 1/103000, HBV 1/63000, HIV1 1/493000 oranında bulaşabilmektedir. Bu konuda kordon kanının farklılık taşıyıp taşımadığı tartışmalıdır.

Kordon Kanında Yapılacak İncelemeler

Kordon kanının tamamen fetusa ait olduğu görüşü değişmiştir. Doğum öncesinden başlayarak ve doğum sırasında kullanılan yönteme bağlı olarak değişen oranlarda maternal hücre kontaminasyonu olabilir. Maternal hücre tespitinde kullanılan yöntemlerin duyarlılığı da önemlidir. Bu hücrelerin kordon kanı nakli sonrası bir graft versus host hastalığı oluşturduğuna dair delil mevcut değildir. Bu nedenle bu inceleme kordon kanı bankacılığı açısından gerekli değildir.

Kordon kanı üzerinde mutlaka yapılması gereken inceleme toplanan kan hacmi, toplanan mononükleer hücre sayısı, hematopoetik kök hücre sayısını gösteren CD34+ hücre sayısıdır. Bu son inceleme Akım Sitometrisinde yapılmalıdır. Büyüme faktörü ile indüklenmemiş bir kaynak olduğu için bu miktar % 1 düzeyinde, çok düşük olduğu için Akım sitometrisinde çok iyi kalibre edilmiş bir sistemde ölçülmelidir. Verici alıcı tespitinde en önemli noktalardan birisi verilecek kök hücre sayısının 2 x 10 6 CD 34 / kg dan az olmamasını sağlamaktır. Bu nedenle bu ölçüm çok önemlidir. EBMT CD34 tayininin standardizasyonu için merkezler arasında bir eksternal kalite kontrol programı geliştirmiştir. Ankara Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Akım Sitometri Laboratuvarı da bu programa dahildir.

Doğal olarak nakil kararında daha da önemli olan HLA tiplendirilmesidir. Class I’in serolojik, Class II’nin DNA (PCR-SSO veya PCR-SSP) yöntemi ile tayini en çok kullanılan yöntemdir. Class I için DNA yöntemleri ticari olarak mümkün olmak üzeredir. DNA yöntemlerinin avantajı, zaten çok az olan kordon kanının bu tip tetkikler sırasında tüketilmesini azaltan çok az bir miktar ile çalışılabilir olmasıdır. Tereddüt olduğu takdirde anne babada da HLA tiplendirmesi yapılarak sonuç teyit edilebilir.

Kordon Kanı ex vivo ekspansiyonu:

Kordon kanı kök hücre içeriğinin ancak 50 kg ya kadar bireyler, dolayısı ile ancak çocuklar için yeterli olabilmesi alıcı sayısını kısıtlamaktadır. Daha çok kişinin kullanabilmesi ve nakil sonrası engrafman hızını arttırmak amacıyla kordon kanı progenitör hücrelerinin steril ex vivo koşullarda uzun süreli kültürlerde çoğaltılarak insanda kullanımına yönelik 4 adet pilot çalışma tamamlanmış bulunmaktadır. Bu çalışmalarda kordon kanı ekspande edilmiş hücreleri tek başına veya başka kök hücreler ile ardışık olarak uygulanmıştır. Hiçbir yan etki gözlenmezken bu hücrelerin kullanımının engrafman hızına bir katkısı da gösterilememiştir. Bu konu, henüz teknolojik ve yöntemsel olarak gelişme aşamasındadır(15).


Kordon Kanının Saklanması

Kordon kanının saklanması ilk kez H.Boxmeyer tarafından 1980 li yıllarda başlatılmış ve ilk kordon kanı ile transplantasyon da yine onun dondurduğu hücrelerden yapılmıştır. İlk kordon kanı ile yapılan naklin başarısı kordon kanının uzun süre saklanabileceğini göstermiş ve bankacılığın oluşmasına yol açmıştır.
Toplama sonrası yapılacak tetkikler için ayrılan örnekler dışında kalan kordon kanı, nakile kadar saklanılmak üzere bilgisayarlı kademeli dondurucuda soğutulur ve -196°C de sıvı azot tankına aktarılır. Toplanan kordon kanı 75-200 ml arasında değişebilir (ortanca 120 ml). Bu kanın saklanmasında iki farklı yöntem söz konusudur: Ficoll hypaque density gradient, hidroksi etil starch(HES) veya mekanik (Sepax)gibi yöntemler ile eritroid hücrelerin uzaklaştırılması sonucu mononükleer hücrelerin kriyotüplerde saklanması veya hiçbir işlem yapılmadan kordon kanının kriyotorbalarda saklanılması. Tüm kriyoprezervasyon yöntemlerinde kullanılan albumin, DMSO oranları burada da geçerlidir. Broxmeyer ile kişisel temaslarda alınan bilgiye göre işlem görmeden tam kan saklanması hücreleri yıpratmamak için tercih edilmelidir. Bir başkası önemli bir merkez olan New York Blood Center’da esas olarak yer darlığından kaynaklanan hücreler ayrılıp tüplerde saklanmakta, yine örnek sayısının çokluğundan kaynaklanarak lojistik nedenlerden kontrollü kademeli dondurma yerine +4°C , -80 °C ve -196 °C aşamalarını uygulamaktadır (5,6).

Bir başka tartışılan nokta bu hücrelerin en fazla ne kadar saklanabileceğidir. Bu konuda 2003’de Broxmeyer’in ifadesine göre en uzun 10 yıl saklanılmış iliğin başarılı bir şekilde nakilde kullanıldığıdır. Kordon kanı saklama olayı yaklaşık 15 yıldan beri uygulanan bir durumdur. Henüz elimizde bu yönden kesin veriler yoktur.

Kordon Kanı Saklanmasının etik boyutu:

Görüldüğü üzere son yıllarda giderek artan kordon kanı nakilleri kordon kanı bankacılığını uyaran en önemli faktördür. Ancak bu özel bankacılık sanıldığı kadar kolay olmayıp etik, teknik, maaliyet yönünden özelleşmiş, tecrübeli ve gelişmiş bir alt yapı gerektiren bir gelişmedir. Her ülkenin toplumsal etnik özelliklerinin gerekleri kendi HLA bankalarının oluşmasını gerekli kılmaktadır. Bu konuda da gerekli hazırlıklar yapılmaktadır. Ayrıca kordon kanının gerçek sahibinin kim olduğu, ilerde belki kendisine gerekebilecek bir parçasını başkaları için kullanma iznini kimin kullanabileceği, son yıllarda ortaya çıkan özel kordon kanı bankalarının bu çok kıymetli ürünü sahiplerinin onayı olmadan ticari amaçlar için kullanma girişimleri, otolog kullanım amaçlı saklanan bir ürünün gereksinimi olan başka bir kişiye kullanılmamasının etik sakıncaları, otolog saklamanın maddi gücü olan aileler tarafından karşılanabilmesine karşın başka ailelerin bu olanaktan maddi nedenlerle yararlanamamasının etik sakıncaları gibi birçok tartışılan konu bulunmaktadır(10,11,14).

Kordon Kanı Kök Hücrelerinin Rejeneratif Tıpta Kullanımı:

Kordon kanı içerisinde mezanşimal kök hücrelerden daha erken aşamaya ait öncül hücrelerin bulunduğu, bunların uygun koşullarda uyarılarak kalp, sinir,kas,kıkırdak,karaciğer hücresine dönüşebildiği gösterilmiştir. (Ref 26)
Ancak bu kaynağın henüz insanlarda tedavi amacıyla kullanımına dair kanıtlar mevcut değildir.


Kordon Kanının otolog transfüzyon amacıyla kullanımı:

Pretem infantlarda kan transfüzyon gereksinimi bilinen bir durumdur. Bu gereksinime kolay ve en az yan etkili bir çözüm olarak otolog kord kanı transfüzyonu denemiş ve mümkün olabileceği gösterilmiştir(9,13). Yine yeni doğanlarda cerrahi gereksinim ortaya çıkacağı biliniyorsa operasyon sırasında kullanılmak üzere de kord kanı saklamaya alınabilir. Bu tip durumlarda kısa süre içerisinde kullanım olacağı için koruyucu solüsyonda +4 derece Kan Bankası koşullarında saklamak yeterlidir.

Türkiye’de kordon kanı bankacılığı ve nakli:

Türkiye’de ilk kordon kanı transplantasyonunu 1995’te gerçekleştiren ve ilk kordon kanı bankasını 1994’te kuran Ankara Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesidir. Ankara Tıp Fakültesi kuruluşundan beri Eurocord’a üyedir. 1994-2003 arasında Bankaya 100 ünite, ailede hasta çocuk (ALL, AML, talasemi, aplastik anemi, solid tümör, immun yetmezlik) bulunması nedeniyle alınmıştır. Bunlardan transplantasyon endikasyonu olan ve HLA uygunluğu gösteren 6 olguya kordon kanı kök hücre nakli yapılmıştır. Nakillerden dördü talasemi, diğerleri akut lösemi için ; dördü sadece kordon kanı, biri önce kordon kanı daha sonra kemik iliği, biri ise ardışık kemik iliği ve kordon kanı nakli şeklinde uygulanmıştır. Nakillerin beşi Ankara Tıp Fakültesinde biri Hacettepe Tıp Fakültesinde gerçekleşmiştir. Bu yöntem ile bugün dört talasemi hastası transfüzyondan kurtulmuş olarak, kardeşinin hücreleri ile sağlıklı bir şekilde yaşamaktadır(16,17). Son dönemde Ankara ve İstanbul’da iki adet kordon kanı bankası kurulmuş olup aktivitelerini ulusal ve uluslar arası platforma taşımadıkları için performansları bilinmemektedir.

Erişkinlerde Kordon Kanı Transplantasyonu

Son yıllarda artık erişkinlerde de (15 yaş üzeri) kordon kanı kullanılarak kök hücre nakli yapılabilmektedir. Bu amaçla ya birden fazla ünite bir arada veya 1 ünitenin vücut dışında çoğaltılması ile hücre azlığı sorunun üstesinden gelinmektedir. (Ref . 24,25)
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
5 Ocak 2012       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Kordon Kanı Bankası

Bebeğinizin kök hücrelerini toplamak ve saklamak, ileride çocuğunuzun kan ve bağışıklık sisteminde meydana gelebilecek ve hayati tehlikesi bulunan hastalıklara karşı koruyabileceğiniz hayat kurtarıcı bir işlemdir.

Bu işlem, ancak doğum esnasında yapılabilir ve yaşam boyunca karşınıza bir kez çıkabilecek bir fırsattır.

KÖK HÜCRE NEDİR?

Kök hücreler, kan ve bağışıklık sisteminin "ana hücreleri" veya "yapı blokları" olarak görülür. Diğer hücrelere dönüşebilen Progeniter (diğer hücreleri geliştirebilen ön hücreler) hücrelerdir.

Kök hücreleri diğer yapıdaki hücrelerden ayıran iki eşsiz özellik vardır :

1. Hücre bölünmesi ile uzun zaman aralıklarında kendilerini yenileyebilen genel özelliklere sahip hücrelerdir.

2. Normal koşullar altında, kalp kas hücreleri gibi özel fonksiyonlara sahip hücrelere dönüşebilirler.

UYARI : Kordon kanı kök hücreleri, Embriyonik kök hücreler ile AYNI hücreler DEĞİLDİR.

Kordon kanı kök hücreler, kemik iliği kök hücrelerine benzer özellikler taşır.

KİMLER BU İŞLEMİ YAPTIRMALI?

Her anne ve babanın, bebeklerinin kök hücrelerini saklamak için kendilerine özgü nedenleri vardır. Her aile günümüzde varolan uygulanmış tedavilerden ve ayrıca bilimsel gelişmeler ile gelecekte sağlanacak avantajlardan yararlanma haklarına sahiptir.

Bu uygulamayı öne çıkaran bazı nedenler:

Transplantasyon uyumunun bebek için %100 olması ve aynı zamanda ailenin diğer bireyleri için de kullanılabilmesi

Hücrelerin transplantasyon için her an hazır bulunması

Özellikle ırk farklılığı olan çiftler için uyumlu bir hücre bulmak zor ve zaman tüketici olabilir.

Ailelerde genetik kökenli olan kanser ve diğer hastalıkların artmış olması, bu işlemin bütün aile bireyleri için uygun olduğunu gösterir.

Medikal bilimin sürekli çalışmaları ve araştırmaları, çocuğunuza daha sağlıklı bir gelecek sunma sözü vermektedir.

YARAR SAĞLANABİLECEK KOŞULLAR

Kök hücre transplantasyonu, günümüzde bazı hastalıklarda başarıyla uygulanmıştır.
  • Non-Hodgkin Lenfoma
  • Değişik Formlardaki Lösemiler
  • Lupus
  • Bağışıklık Sistemindeki (SCID)
  • Fanconi Anemisi
  • Beta Talasemi
  • Hunter Sendromu
  • Multiple Myeloma
  • Neuroblastoma
  • Osteopetrosis
  • Aplastik Anemi
Tedavisi kan ve bağışıklık sisteminin tekrar yapılandırılması durumları
Araştırmalar, kök hücrelerin gelecekte Parkinson, Aizheimer, Spinal Kord Hasarları, Diabet ve Multiple Sclerosis gibi hastalıkların tedavisinde kullanılması yönünde geliştirilmektedir.

Günümüz çalışmaları ve araştırmaları kök hücrelerin hasar görmüş kalp kaslarının rejenerasyonunda olumlu sonuçlar verdiğini belirtmektedir. Çok yakın bir gelecekte de Kalp Krizi riski önlenmiş olacaktır.

KÖK HÜCRE TEDAVİSİ VE ARAŞTIRMALARI

Kök hücreler günümüzde biyolojinin en büyüleyici alanlarından birisidir. Bu alandaki araştırmalar, vücudumuzun bir hücreden nasıl geliştiğini ve kök hücrelerin yaşam boyunca hasarlı hücreleri nasıl onardığı ve yerine geçtiği hakkında bizlere bilgi verir.

Kök hücre transplantasyonu, organ transplantasyonuna benzer bir uygulamadır. Bu durumda tedavi, organ transplantasyonu yerine hücre transplantasyonunu içermektedir. Kök hücreler hastalıklı organların onarılması veya hasarlı hücrelerin yeni sağlıklı hücrelere dönüşmesinde büyük ilerlemeler kaydetmiştir.

Bilim adamları bugünlerde hücre tedavilerinin Kanser, Parkinson, Çocukluktaki Diyabet ve Multiple Sclerosis gibi diğer hastalıklarda da kullanılması konularında araştırmalarda bulunmaktadırlar. Son zamanlardaki araştırmalarda, diyabetli bir vücuda aşılanan kök hücrelerden pankreatik islet hücreler üremiş ve bu hücreler insülin üretmeye başlamıştır.

Bu sonuçlar bilim adamlarının geleceğe umutla bakmalarını sağlamakta ve gelecekte yaşamı tehdit eden ve hayati tehlikesi olan tüm hastalıkların en uygun tedavilerle iyileştirilip, geliştirilmesine olanak vermektedir.

HERHANGİ BİR RİSK VAR MI?


Kök hücre toplama çok basit ve kısa süreli bir işlemdir. Bebeğin doğumu ile ilgili hiçbir riski yoktur.

10 dakikadan daha az süren, anne ve bebeğe hiçbir şekilde acı hissettirmeyen bir işlemdir. Kan, doğumdan sonra umblikal kordonun anneden ve bebekten ayrılmasından sonra toplanır.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

3 Mart 2009 / Yavru_Aslan X-Sözlük
8 Nisan 2007 / Misafir Tıp Bilimleri
7 Ekim 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
30 Temmuz 2011 / Misafir Soru-Cevap