Arama

Peynir, Peynircilik ve Peynir Yapımı

Güncelleme: 30 Ocak 2018 Gösterim: 56.685 Cevap: 5
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
10 Temmuz 2007       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Ad:  peynircilik.jpg
Gösterim: 4086
Boyut:  73.7 KB

peynir,sütün pıhtılaşmasıyla elde edilen besin maddesi. Peynir yaygın olarak dışardan katılan bazı maddelerin (maya) yardımıyla pıhtılaştırılırsa da, günümüzde dünyanın bazı yörelerinde hâlâ sütün kendi kendine pıhtılaşmaya bırakılması yoluyla da üretildiği bilinmektedir. Süt hayvanlardan elde edildikten sonra işlenmeksizin bırakılırsa kısa bir süre içinde kendiliğinden ekşiyerek pıhtılaşır (kesilir) ve bileşiminde suda çözünebilen bileşenlerin bulunduğu asidik bir su (peyniraltı suyu) salar. Bu suyun ayrılmasından sonra geriye kalan pıhtılaşmış yarı katı maddeye teleme ya da taze peynir denir. Peynir üretimi kabaca sütün pıhtılaşması, pıhtı ya da telemenin ayrılması ve olgunlaşmaya bırakılmasıyla üç aşamada gerçekleşir.
Sponsorlu Bağlantılar

Peynirin ilk olarak insanoğlunun yabanıl ya da evcil hayvanlardan süt sağmaya başlamasından kışa bir süre sonra yapıldığı sanılmaktadır. İÖ 1000’lerde peynir yapımında başlıca inek sütünden yararlanılıyordu. Eski Yunanlılar ve Romalılar da Kuzey Avrupa’nın eski halkları gibi peyniri biliyorlar ve üretiyorlardı. O dönemlerde peynir yapım yöntemleri genellikle gizli tutulurdu; bugün bile bazı yöntemler gizlidir.

Peynir, sütü korumak amacıyla geliştirilmiş bir üründür. Yaklaşık 10 ölçek sütten bir ölçek peynir elde edilir. Pıhtılaşma sütte bulunan mikroorganizmaların laktozdan (sütşekeri) ürettikleri laktik asitin ya da dışardan süte eklenen peynir mayasının en önemli süt proteini olan kazaeni etkilemesi sonucu oluşur.

Peynir mayası olarak, geviş- getiren hayvanların yavrularının midelerinin şirden bölümünden salgılanan bir enzim (renin) kullanılır.Peynir mayası üretiminde en çok buzağıların şirdeninden yararlanılır. Pıhtılaşma sırasında sütün yağ ve kazein gibi suda çözünmeyen bileşiklerinin önemli bölümü telemede kalır, suda çözünenler ise peyniraltı suyuna geçer. Telemenin yapısında bir miktar peyniraltı suyu da bulunur.

Dünyada inek, keçi, koyun, manda, at, lama ve yak sütünden yapılan yüzlerce peynir çeşidi geliştirilmiştir. Bunların özellikleri tümüyle kullanılan sütün türüne ve işlenmesine, yağ içeriğine, ısıtma ya da pastörizasyona, süte eklenen enzimler ile bakteri, küf ya da maya kültürlerine bağlıdır. Telemenin yapısı ise pıhtılaşma sıcaklığına, zamanına ve asitliğine, süte eklenen peynir mayası ya da pıhtılaştırıcı asidin oranına, peyniraltı suyunun telemeden ayrılma hızına ve miktarına bağlı olarak değişir. Peynirin olgunlaşması sırasında bir dizi kimyasal ve biyolojik değişiklik meydana gelir. Bu değişiklikler peynirin bileşimini olduğu kadar lezzetini de etkiler. Olgunlaşma sırasında gerçekleşen başlıca kimyasal olaylar yağların yağ asitlerine, proteinlerin aminoasitlere, laktozun laktik, asetik ve propiyonik asit ile diasetil ve karbon dioksi- te parçalanmasıdır. Olgunlaşmayla oluşan koku ve tat verici maddeler arasında uçucu yağ asitleri, ketonlar, esterler, alkoller, peptitler, aminoasitler, amonyak ve hidrojen sülfür sayılabilir.

Modern işletmelerde, geliştirilen standart yöntem ve teknikler yardımıyla peynir aynı kalitede ve büyük ölçeklerde üretilmektedir. Ama bu yolla üretilen peynir çeşidi sınırlıdır. Peynirin dayanıklılığını artırmak için değişik işlemler uygulanır. Örneğin İtalyan Provolone (kaşar benzeri peynir) ısıtılıp yoğrularak, Mısır Domiati peyniri ise tuzlu su içinde korunur.

Peynir üretiminde yüzyıllardan beri önemli bir yer tutan başlıca ülkeler arasında Hollanda, Fransa, İtalya ve İsviçre sayılabilir.
Türkiye, hem bir kültürel geçit bölgesinde bulunmasından, hem de Balkan, Kafkas ve Ortadoğu ülkeleriyle olan ilişkilerinden dolayı, peynir çeşidi açısından zengin bir konumdadır. Bununla birlikte, endüstriyel boyutlarda üretilen peynir sayısı oldukça sınırlıdır. Yerli peynir çeşitleri içinde en yüksek ekonomik değeri olanlar sırasıyla, beyaz, kaşar ve tulum peynirleridir. Bu çeşitler kendi içlerinde birçok alt gruba aynlır. Yöresel özellikteki peynirlerin önemli bölümü aile işletmeleri tarafından, geleneksel teknolojiler kullanılarak üretilmekte ve pazara çıkmadan kendi gereksinimleri için tüketilmektedir. Bu peynirlerden Van’ın otlu, Diyarbakır’ın örgü peynirleri ve Urfa peyniri gibi bazı çeşitler bir süredir pazar için de üretilmeye başlamıştır.

Sütün peynir hali


Peynir, çok büyük bir çeşitlilikteki aroma, tat, yapı ve şekle sahip bir grup fermente süt ürünü için kullanılan genel addır. Dünyada 1.000 den fazla peynir çeşidi vardır. Elde somut bir tarihsel kanıt olmamakla birlikte peynirin ilk kez bundan yaklaşık 8.000 yıl önce Mezopotamya veya İndus vadisinde çobanlar tarafından üretildiği sanılmaktadır.
Hayvanların ehlileştirilmesi Asyada başlamıştır. Buradan göç ederek Avrupaya yerleşenler, beraberlerinde ehlileştirdikleri hayvanları da getirmişlerdir. Avrasyanın özellikle sütün önce tesadüfen ekşimesi ardından da bilinçli bir şekilde ekşitilmesi yoluyla peynirin ilk üretildiği bölge olduğu, Tatarların, Kırgızların, Kalmukların, Tibetlilerin ve Perslerin de Babilliler veya İbranilerden daha önce peynirle tanışmış oldukları söylenmektedir.
Asya dışındaki coğrafyada ise İ.Ö. 5.000 de İtalya, Güney Fransa ve Kuzey Afrikada ilk kez evcil koyun ve keçiye rastlanmaktadır. Tuna Vadisi ve Balkanlarda yaşayan topluluklar, İ.Ö. 4.000de Avrupayı inekle tanıştırdılar.
İtalya ve Fransada yapılan kazılarda ortaya çıkarılan süt kesiğini süzme kapları, bu ülkelerde İ.Ö. 2.800 yıllarında ilkel peynircilik yapıldığını göstermektedir.

Peynirin besin özellikleri ve beslenmedeki yeri


Tüm dünyada sevilerek tüketilen ve yüzlerce çeşidi bulanan peynir, yeterli ve dengeli beslenme düşünüldüğünde, önemi inkar edilemeyecek temel bir fermente süt ürünüdür. Peynirin beslenmedeki yerini, bileşimindeki besin ögelerini tek tek ele alarak şöyle açıklayabiliriz:

Süt yağı


Üretiminde kullanılan sütteki yağ oranına bağlı olarak peynirdeki yağ oranları çeşitlilik gösterebilir. Tüketiciler genellikle tam yağlı peynirleri tercih etmektedir. Çünkü süt yağının, peynirin duyusal kalitesine olumlu etkisi büyüktür. Peynir olgunlaşırken süt yağı lipaz enzimiyle serbest yağ asitlerine parçalanır ve böylece hem peynirin aroması zenginleşir hem de süt yağı çok daha kolay sindirilebilir bir forma dönüşür. Vücudumuz yağa hem enerji kaynağı olarak hem de yağda çözünen vitaminlerin emilimi ve vücut sıcaklığının korunması için ihtiyaç duyar. Tam yağlı beyaz peynir ve tam yağlı kaşar peyniri yaklaşık % 20-30 oranında süt yağı içerir; bu nedenle kalp-damar problemi olmayan ve özellikle büyüme çağındaki bireylerin günlük diyetlerinde yer alması gereklidir.

Protein


Peyniri besin olarak önemli yapan, içeriğindeki biyolojik değeri yüksek proteinlerdir. Kullanılan sütteki protein oranı, peynirin çeşidi ve işlenme metoduna bağlı olarak farklılık göstermektedir.
Peynirler % 10 ila % 30 oranında protein içerebilirler. Bu protein modifiye kazeinden gelmektedir. Olgunlaşmada proteinin büyük bir kısmı oligopeptitlere ve aminoasitlere parçalanır. Proteinin parçalanması peynire yapısını ve lezzetini kazandırır. Proteinlerin parçalanmasına proteoliz denir ve proteoliz nedeniyle peynirin içeriğindeki proteinler kolayca sindirilebilir forma dönüşür.
Yüksek protein oranının yanı sıra peyniri besinsel yönden değerli yapan bileşimindeki aminoasit kompozisyonudur. Peynirin bileşiminde vücudumuz tarafından sentezlenemeyen ve dışarıdan alınması gereken esansiyel aminoasitler bulunmaktadır.
İnsan vücudu, hücre yapımı, onarımı ve enfeksiyonlarla mücadele için proteine ihtiyaç duyar. Vücudun protein ihtiyacı çocuklarda, hamile ve emziren kadınlarda, fiziksel eğitim alanlarda veya vücut geliştirme yapanlarda daha yüksektir.
Çok çeşitli faktörlerce etkilenmekle ve kaynaktan kaynağa değişmekle birlikte insan vücudunun günlük 45-50 gram proteine ihtiyacı vardır. Bu miktarın yaklaşık yarısının hayvansal protein kaynaklarından karşılanması gereklidir. Çünkü bitkisel protein kaynakları tüm esansiyel aminoasitleri içermemektedir.
Protein vücutta enerji kaynağı olarak da kullanılabilir ve vücut yağına dönüşebilir. Peynir, bileşimindeki biyolojik değeri yüksek protein ile günlük diyette yer alması gereken bir protein kaynağıdır.

Laktoz


Laktoz, süt şekeri diye de bilinen ve yalnızca sütte bulunan bir disakkarittir (karbonhidrat). İnek sütü yaklaşık % 4,5-4,7 oranında laktoz içerir.
Peynir yapımı sırasında laktoz büyük ölçüde laktik aside dönüşür, bir kısmı peynir altı suyuna geçer, içinde kalan da olgunlaşma boyunca laktik aside dönüşür (21-28 gün olgunlaştırılan peynirde laktoz yok denecek kadar azdır).
Yani peynir bir karbonhidrat kaynağı değildir. Herhangi bir sebeple karbonhidrattan kaçınmak isteyenlerin tercih etmesi gereken süt ürünü peynirdir.
Ayrıca peynir az miktarda laktoz içerdiğinden, laktoz intolerantlar için rahatsızlık yaratmayacak bir süt ürünüdür (Peynirde yaklaşık 1-3 g/100 g laktoz bulunur).

Mineraller ve vitaminler


Peynir kalsiyum ve fosfor içeriği yönünden önemli bir gıdadır. 100 g yumuşak peynir, günlük kalsiyum ihtiyacının % 30-40ını, günlük fosfor ihtiyacının da % 12-20sini karşılamaktadır. Sert peynirler günlük kalsiyum ihtiyacının tümünü karşılarken, fosfor ihtiyacının da % 40-50sini karşılamaktadır.
Kalsiyum kemik ve diş gelişimi için yaşamsal bir mineraldir. Peynirdeki kalsiyum biyolojik değeri yüksek olan yani insan vücudu tarafından kolayca kullanılabilen formdadır. Kalsiyum ayrıca kasların kasılması ve sinir iletimi için vücuda gereklidir. Çocukların, hamile ve emziren kadınların ve menopoz dönemindeki kadınların kalsiyum ihtiyacı artar.
Günlük diyetinde yeterli kalsiyum bulunmayan kadınlar menopoz döneminde osteoporoz rahatsızlığına yakalanabilmektedir. Bu nedenle bu anlamda risk grubunda olan kişilerin tüm süt ürünleriyle birlikte özellikle peynir tüketmesi önemlidir.
Fosfor, diş ve kemik formasyonu, kas kasılması, böbrek fonksiyonu ile sinir ve kas aktivitesi için vücuda alınması gereken bir mineraldir. Fosfor vücutta kalsiyum ile birlikte sinerjistik çalışarak fonksiyon göstermektedir. Bu nedenle peynir gibi hem kalsiyum hem de fosforu yüksek oranda ve birlikte içeren bir gıda bu anlamda daha da değerlidir.
Peynirde, yağ oranına bağlı olarak değişen miktarlarda yağda çözünen vitaminler (A, D, E, K) bulunur. Peyniri vitamin yönünden önemli yapan, bileşimindeki B grubu vitaminlerdir; bunlar suda çözünen vitaminlerdir. Beyaz peynir B2, B6 ve B12 vitaminleri için kaynak sayılabilecek nitelikte bir süt ürünüdür.

Peynir çeşitleri


Ülkemizde tüketimi en yaygın olan peynirler, beyaz peynir ve kaşar peyniridir. Ancak ülkemiz yöresel peynir yönünde hayli zengindir. Bu çeşitlerin bazıları şunlardır:
Mihaliç (kelle) peyniri, keçi peyniri, Erzincan tulum (şakak) peyniri, İzmir tulum peyniri, Van Otlu peyniri, lor, Urfa beyaz peyniri, dil peyniri, Çerkez peyniri, abaza peynirleri, tel (civil) peynir, çökelek, Yozgat çanak peyniri, külek peyniri, Hatay cara (testi) peyniri, örgü peyniri, golot peyniri, İstanbul çayır peyniri, Manisa çayır peyniri, Ordu torba peyniri, Giresun imansız peyniri, Kars gravyer peyniri, Denizli Yörük peyniri.

Yurtdışında yaygın olarak üretilen ve tüketilen peynir çeşitlerinin bazıları ise Cheddar, Mozzarella, Ricotta, Emmental, Edam, Gouda, Camembert, Brie, Roquefort, Parmesan, Provolone, Stilton, Gorgonzola, Feta, Mascarponedır.

Peynir nasıl yapılır ve saklanır?


Peynir, süt proteini kazeinin peynir mayası ve/veya peynir kültürü ile pıhtılaştırılması ve bu pıhtıdan peynir suyunun ayrılmasıyla elde edilen fermente bir süt ürünüdür.
Peynir suyu ayrıldıktan sonra tuzlu peynirler için tuzlama aşamasına gelinmektedir. Tuzlama, peynirin yüzeyine kuru tuzlama şeklinde veya peynir salamuraya daldırılarak yapılabilir.
Takip eden basamak olgunlaştırmadır; peynir taze olarak tüketilebileceği gibi belirli bir olgunlaştırma periyodunu takiben de tüketilebilmektedir.
Yukarıdaki üretim basamaklarına ait teknik parametrelere bağlı olarak çok geniş bir çeşitlilikte peynirler elde edilmektedir.
Diğer fermente süt ürünleri gibi peynir de canlıdır. Raf ömrü boyunca peynirin duyusal, yapısal ve kimyasal özelliklerinde çeşitli değişiklikler görülebilmektedir. Bu değişikliklerin minimumda tutulması için peynirlerin genel olarak 6-8°Clik sıcaklıklarda tutulması gereklidir.
Soğuk iklimlerde yaşayanlar için, sıcaklığı 6-8°C civarında bulunan, nem oranı sabit ve havadar kilerler peynir saklamak için idealdir. Ancak şehirde bu imkan yoktur. Bu nedenle peynirleri evlerimizde buzdolabının alt raflarında ve kapalı şekilde muhafaza etmeliyiz.

Peynir çeşitleri


Türkiye'de tüketimi en yaygın olan peynirler, beyaz peynir ve kaşar peyniri olmakla birlikte, yöresel peynirler yönünden de hayli çeşitlilik gösterir. Bunlardan bazıları:
  • Mihaliç (kelle) peyniri
  • Keçi peyniri
  • Erzincan tulum (şakak) peyniri
  • İzmir tulum peyniri
  • Van Otlu peyniri
  • Lor
  • Urfa beyaz peyniri
  • Dil peyniri
  • Maraş peyniri
  • Çerkez peyniri
  • Abaza peynirleri
  • Tel (civil) peynir
  • Çökelek
  • Yozgat çanak peyniri
  • Külek peyniri
  • Hatay cara (testi) peyniri
  • Örgü peyniri
  • Golot peyniri
  • İstanbul çayır peyniri
  • Manisa çayır peyniri
  • Ordu torba peyniri
  • Giresun imansız peyniri
  • Kars gravyer peyniri
  • Küp Peyniri
  • Roquefort peyniri
  • Denizli Yörük peyniri

Süt İşleme ve Mühendisliği Bilim Dalı



Genel Tanıtım


Gıda teknolojisinin ana dallarından olan süt teknolojisi, doğanın özenle hazırladığı sütün yapısını oluşturan değerli besin öğelerini; değişik teknolojik işlemlere ve fermentasyona tabi tutarak ya da yapısını ve oranlarını değiştirerek hemen hemen her gün birini veya birkaçını zevkle tükettiğimiz içme sütü, kaymak, tereyağı, peynir, yoğurt, dondurma gibi mamullerin üretilmesi görevini üstlenmiştir. Bu teknoloji dalı, oldukça geniş bir alana sahiptir ve kimya, fizik, teknoloji, mühendislik ve mikrobiyoloji konularını bir arada içerir.

Son düzenleyen Safi; 30 Ocak 2018 23:01
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
10 Temmuz 2007       Mesaj #2
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Yöresel peynirlerimiz çok çeşitlidir. Üstelik bunların birçoğu, başta Van'ın otlu peynirleri, artık büyük kentlerimizde süpermarketlere, bakkallara kadar düzenli ulaşmaktadır. Dahası, Batı ülkelerinin gouda, camembert, creme (eritme), cheddar, philly, mozzarella, kraft gibi tanınmış peynirleri de ülkemizde üretilmektedir.

Sponsorlu Bağlantılar

Kelle (Mıhalıç) Peyniri


Buna Mıhalıç peyniri de derler. Balıkesir ve İzmir havalisine mahsus, fevkalâde lezzetli, pek nefis kokulu, güzel ve tabiî renkli bir Türk peyniridir. Kelle veya diğer adıyla Mıhalıç peyniri tam yağlı, yani yağı alınmamış koyun sütüyle yapılır. Beş kilo sütten bir kilo peynir elde edilir. Kısmen veya tamamen yağı alınmış, yahut içine manda sütü karıştırılmış sütle yapılan kelle peynirleri hem renksiz, hem sert, hem de lezzetsiz ve ekşimtırak olur. Hangi cins olursa olsun peynirlerin yağı alınmamış, saf ve taze sütle yapılmış olması lâzımdır. Mıhalıç peyniri salamura peyniri olduğu için çok tuzludur. Bu itibarla yenmeden önce ılık suda uzun süre (5-6 saat) bırakılarak tuzunun çıkarılması lâzımdır. Yapımı: Kelle veya mıhalıç peyniri yapmak için kaç kilo peynir yapılacaksa her kilo için beş kilo hesabıyla o-kadar süt hazırlanır. Süt 3-4 kat bezden temizce süzülür. Vücut hararetine yakın bir sıcaklıkta (en az 32 derece hararette) olması lâzımdır. Beş kilo süt için bir gram şişe mayası hesaplanarak bu maya 32 derece su ile hafifletilerek süzülmüş ve kazanda hazırlanmış olan süte karıştırılır. Süt mayalanırken bir yandan sütü devamlı surette karıştırmak, diğer yandan mayayı ince ince akıtmak lâzımdır. Bu peynir sütünün mayalanması, peynirin yapılış şekline göre değişmektedir. Bir çeşit yapılışa göre sütün yarım saat tahassür ettirilmesi, yani pelteleşerek teleme hâline getirilmesi lâzımdır. Bu itibarla 10 kilo süte bir gram şişe mayası yerine beş kilo süte bir gram şişe mayası konmakta, bu suretle pelteleşme hem çabuk, hem de sert olmaktadır.

Öbür yapılış biçimindeyse 10 kilo süte bir gram şişe mayası konmakta ve süt birbuçuk saatte teleme hâline gelmektedir. Sütün süratli veya yavaş yavaş telemeştirilmesi peynirin yapılış şeklini değiştirdiği gibi renk ve lezzetine de tesir etmektedir. Birinci yapılış şekline göre 32 derecedeki süt beş kiloya bir gram şişe mayası katılarak ve yarım saatte tahassür ettirilmek, yani teleme hâline getirilmek üzere mayalanır. Yarım saat sonra teleme nohut büyüklüğünde parçalara ayrılmak üzere peynir bıçağıyla kesilir. Teleme bu şekilde, yani nohut büyüklüğünde parçalara ayrıldıktan sonra içine kaynatılmış, 70 derecede sıcak su yüzde 20 hesabıyla - yani beş kilo süt için bir kilo sıcak su olmak üzere - yavaş yavaş katılarak telemenin karıştırılmasına devam edilir. Bu suretle kazandaki teleme parçacıkları 45-50 dereceye kadar ısıtılmış olur ve bu hararet en az 20-25 dakika aynen muhafaza edilir. Bunun için de kazanın üzeri ve etrafı temiz örtülerle sarılır. Yarım saat sonra örtüler açılarak kazanın dibine çökmüş olan teleme parçaları elle yuvarlak topaklar hâline getirilerek sıkıştırılır. Topakların 3-5 kiloluk büyükçe parçalar hâlinde olmasına dikkat edilir. Bu topaklar yine kazanın içindeki suya daldırılmış olan temiz peynir bezlerine konulur, bezler sıkıca bağlanır ve- kazandan çıkarılıp çengellere asılarak süzülmeye bırakılır. Böylece 10-12 saat askıda bırakılır.
10-12 saat sonra askıdan alınan peynirler birinci Salamuraya konulur.
Birinci Salamura: Birinci salamura yüzde 15 oranında tuzla yapılan salamuradır, yani 100 kilo suya 15 kilo tuz katılır. Bu salamuraya atılan günlük bir yumurta suyun ortasında yüzer, yani ne batar, ne de suyun yüzüne çıkar, ortada kalır. Böylece hazırlanacak salamuraya atılan peynirler, salamuranın içine nüfuz edebilmesi için bir şişle muhtelif yerlerinden şişlenir. Peynirler bu salamurada 24-36 saat bekletilir. 24 veya 36 saat sonra da ikinci salamuraya atılır.
İkinci Salamura: İkinci salamura yüzde 20 oranında tuz katılan salamuradır. Ölçüsü yine günlük yumurtadır. Yüzde 20 nispetindeki salamurada yumurta suyun yüzünde kalır.
İkinci salamura için birinci salamuradan yararlanmak mümkündür. İçinden peynirleri çıkardığımız birinci salamuraya günlük yumurta su yüzüne çıkıncaya kadar tuz katmak suretiyle ikinci salamura hazırlanabilir.
Bu ikinci salamurada da peynirler 24-36 saat bekletilir. 24-36 saat sonra ikinci salamuradan çıkarılan peynirler hazırlanan fıçılara bir tabaka tuz, bir tabaka peynir koymak suretiyle istiflenir. Fıçılar buzhaneye veya çok serin bir mahzene konularak olgunlaşmaya bırakılır. Olgunlaşma süresi en az üç aydır. Peynir fıçıda 4 ay bekletilirse daha iyi bir renk ve lezzet alır.
İkinci yapılış şekline göre ise 10 kilo süte bir gram şişe mayası katılarak telemeleşme birbuçuk saatte tekemmül ettirilir. Birbuçuk saat sonra bir taraftan bir kolla kazandaki teleme karıştırılırken diğer taraftan kazana, kolun dayanabileceği sıcaklıkta kaynar su dökülür. Böylece kaynar su ile karıştırılarak parçalanan ve elli dereceye kadar ısıtılmış olan telemenin iyice kazanın dibine çökmesi için yarım saat beklenir.
Yarım saat sonra kazanın ağzına bir bez konularak içindeki su bir başka kaba aktarılır ve kazanda kalan teleme avuç içinde sıkıştırılıp büyücek topaklar ' hâline getirilir ve bu topaklar bezler içinde çengellere asılmak suretiyle 5-6 saat süzülmeye bırakılır.
5-6 saat sonra birinci salamuraya atılır ve bu salamurada tam üç gun bekletilir. Üç gün sonra ikinci salamuraya atılır, 10 gün bekletilir 10 gün sonra bir tabaka tuz, bir tabaka peynir olmak üzere fıçılara istiflenip buzhaneye veya çok serin mahzenlere konulup 2-3 ay olgunlaşmaya bırakılır; iki-üç ay sonra da yenilmeye başlanır. Kelle peyniri çok lezzetli bir peynirdir. Kelleler ortasından kesildiği zaman inek tereyağı gibi sapsan bir rengi vardır. İçi delik deliktir ve delikçikler salamura ile doludur. Bu salamura insana erimiş tereyağı hissini verir, esasen mis gibi de tereyağı kokar. Çok tuzludur, geceden ılık suya konulursa tuzu çıkarılabilir.
Çarşı yufkası ile yapılan böreklerde tuzu çıkarılmadan kullanılması caiz değildir. Ev yufkasıyla veya evde hazırlanan hamurlarla yapılan böreklerde ise yufkaya veya hamura tuz katılmamak şartıyla peynirden tuzun çıkarılmasına lüzum yoktur.
Mıhalıç peyniriyle salamuraya atılmadan önce gayet nefis peynir helvası yapılabilir.
Bu peynir böreklerde tamamen erir, yufkaya veya hamura nüfuz eder. Bu bakımdan mıhalıç peyniriyle yapılan börekler gayet lezzetli olur.

Füme Çerkez Peyniri


Türkiye' de küf oranı sıfır, maya oranı en düşük peynir Füme Çerkez peyniridir. Mangalda kızartılabilen ateşe dayanıklılık oranı en yüksek mamüldr. Garantili çocuk ve bebek besinidir. Yüksek protein deposu ve güce dayalı sporların vazgeçilmez besinidir. Mide rahatsızlığı olanların korkmadan yiyebilecekleri bir besindir.
Füme Çerkez peyniri Kuzey Kafkas kültürüne ait bir üründür. Kökleri 16.yüzyıla kadar uzanır. Çerkezlere ait bir peynirdir. Modern peynirciliğin olmadığı koşullarda yani mayalama, buzhane vs. olmayan koşullarda ortaya çıkmıştır. Çerkezler çeşitli arayışlarla peynirin dayanıklılığını yükseltmeye çalışmışlardır. (Güneş, ateş gibi). Böylece peynirin dayanıklılığı arttırılmış, ayrıca bu işlemlerle değişik bir lezzet ortaya çıkmıştır. Yani çerkez peynirinin özü bu kurutma işlemidir.
Özellikle Düzce, Hendek yöresinde üretilen, dışı açık kahverengi, ince kabuklu, içi açık sarı ya da krem renkte olan bu peynir az yağlı, az tuzlu, nefis kokulu bir peynir. Özel işlemlerden geçtikten sonra altları ve üstleri tuzlanan peynirlerin dış yüzeyi, özel tütsüleme odalarında çam odunu ya da kalın çıralardan çıkan dumanlarla koyulaştırılıyor. Bu işlem peynirin hem lezzetli olmasını sağlıyor hem de dayanma süresini artırıyor.
Peynir tüketimide malesef diğer kilo aldırıcı besinler sınıfından olduğu için kararında ve ölçülü tüketilmesi önemle vurgulanıyor. Yoksa durum kötü.
Füme Çerkez peyniri Türk mutfağında katı peynir grubunda değerlendirilmelidir. Mihalic peyniri, kaşar peyniri, Ayvalık sepet peyniri, İzmir tulumu, dil peyniri, örgü peyniri gibi. Yani beyaz peynir grubu ayrı bir grup, kaşar grubu ayrı bir gruptur. 1 kg. beyaz peynir takribi 7 kg sütten elde edilir. 1 kg kaşar ise 11 kg sütten elde edilir. Fire oranları ilave edildiğinde 1 kg füme çerkez peyniri üretmek için 13 kg süt kullanılır.

Erzincan Tulumu


Erzincan'ın dağlık bölgelerinde genellikle koyun sütünden yapılan bir peynirdir. Bingöl, Erzincan, Elazığ, Tunceli ve Erzurum bölgelerinde üretilen Erzincan tulumu ‘‘Şafak Peyniri’’ diye de anılıyor. Beyaz ve krem renkte, yağlı ve kolay dağılmayan, kendine özgü tereyağı aromalı, yarı sert ve keskin tatta bir peynir. Bazen yağı alınmış sütten yapıldığı için lezzetinde farklılıklar görülebilir. Jüri üyelerimizden Engin Akın, Erzincan tulum peyniri için, ‘‘Lezzeti yoğun olduğu için kahvaltıya uygun değildir. İçki saatlerinde yemeyi tercih ediyorum’’ diyor.

Van Otlu Peyniri


Koyun sütünden üretilen Van'ın geleneksel otlu peynirine tadını, yabani sarmısak otu veriyor. Hazırlandıktan sonra toprak küplerde basılarak, kuru olarak ya da salamurada iki, üç ay dinlendirilmeye bırakılıyor. Otlu peynir, dayanıklı bir peynir çeşidi olduğu için uzun yola gidilirken, yolluk olarak kullanılmaya çok uygun. Bu peynir ilkbaharda, hem sütün hem de otun bol olduğu dönemde genellikle koyun sütünden üretiliyor. Ama koyun sütüne inek ve keçi sütü karıştırılarak yapıldığı da oluyor. Van otlu peynirin adı, içine katılan ‘‘şirmo’’ yani yabani sarmısakotundan geliyor. Mayalanma işlemi sırasında eklenen sarmısakotu, peynire lezzetini veren en önemli unsurlardan biri. Ama peynire lezzetini veren en önemli özellik mayalanma aşaması. Mayalanma işleminden ancak iki, üç ay sonra yeme kıvamına geliyor.

Kargı Tulumu


Deri tulum peynirleri, yağ üretiminden artan sütlerin değerlendirilmesi amacıyla kırsal yörelerde geleneksel olarak yapılan ve tüketilen peynirler. Tulum peynirlerinin lezzeti, yapıldığı bölgeye ve kullanılan süte göre farklılık gösteriyor. Kargı tulumu bunlardan biri. Çankırı, Çorum yöresinde, sonbahar sütünden yapılan lezzetli bir yağlı tulum peyniri. Ahmet Örs keçi postundan yapılan kargı tulumunun çok farklı ve kendine özgü bir lezzeti olduğunu söylüyor. ‘‘Bu peyniri uzun süre saklayamazsınız ama peynir tabağının içinde kendini belli eden kişilikli bir peynirdir. Tulum peynirleri arasında en iyisidir.’’

Kars Gravyeri


Otlakları ve hayvanı bol Kars yöresine ait bu peynir, tam yağlı inek sütünden yapılıyor. Son dönemlerde üretimi iyice azalan Kars gravyer peynirini hálá Kars çevresinde ilkel koşullarda üretenler var. Biçim olarak Fransız ‘‘gruyere’’, tat olarak da İsviçre'nin ‘‘emmental’’ peynirine benzeyen Kars gravyerinin yapım süresi uzun. Olgunlaşması yani yeme kıvamına gelmesi yaklaşık 10 ay sürebiliyor. Peynirin içinde bir iki santim büyüklüğünde delikler bulunuyor. Bu delikler aynı zamanda satın alırken iyi olup olmadığı hakkında ipucu veriyor. Önemli olan deliklerin düzeni. Peynir parlak sarı renkte, peyniri saran kabuk ise daha koyu renkte olmalı. Delikler irili ufaklı ve düzensizse peynir iyi değil.

İzmir Tulumu


Ege bölgesinde yapılan tulum peynirleri yapılışları itibarıyla Anadolu'nun diğer bölgelerinde yapılan tulum peynirlerinden farklı. Ege'de salamuralı tulum peyniri üretiliyor. Geleneksel tulum peynirinde peynir tek kitle halindeyken, bu peynir türü tersyüz edilmiş tulumda salamura beyaz peynir kalıpları gibi işleniyor. Tam yağlı koyun sütünden, yeterince süt olmadığı zaman karışık sütlerden yapılıyor. Geleneksel tulum peynirine göre daha yağlı. Beyaz peynire göre daha tuzlu ve sert. Deliklerinin kuş gözü büyüklüğünde olması makbul. Yoksa kusurlu sayılıyor.

Eski Kaşar


Kaşar, Türklerin Anadolu'ya gelişlerinden sonra tattıkları ve sonrasında öğrendikleri bir peynir türüdür. Kaşar peyniri koyun sütünden yapılır. Eski kaşar olarak anılmasının sebebi altı ay buzhanede çuval içinde bekletilip eskitilmesinden kaynaklanır. Bu sayede lezzetine kavuşan kaşar eğer saf koyun sütünden yapılmışsa üç yıl saklanabilir.

Beyaz Peynir


Türkiye'de en çok tüketilen peynirlerin başında gelen beyaz peynir hemen her bölgede farklı şekilde yapılıyor. Salamurada bekletilenler, tezgah üzerinde ya da yükseğe asılarak süzülenler gibi. Özellikle Trakya ve Marmara Bölgesi'nde genellikle koyun sütünden elde edilen yumuşak ve yağlı beyaz peynirler en çok beğenilenler arasında. Tam yağlı, orta yağlı hatta diyet çeşitleri olan beyaz peynirin koyun sütünden yapılanı makbul.

Karadeniz Tel Peyniri


Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz'de üretiliyor. Genellikle yağı alınmış sütün değerlendirilmesine yönelik olarak ortaya çıkmış bir peynir türü. Yağsız sütten ya da ekşitilmiş yağlı süt yayıklanarak yapılıyor. Elle ovulunca iplik iplik olduğundan tel peyniri adı verilmiş. Pişmaniye gibi tel tel ve açık sarı renktedir. Yağı az proteini bol olduğundan fazla kilo sorunu olanlara özellikle öneriliyor.

Malatya Peyniri


Genellikle köylerde üretilen Malatya peyniri, çiğ sütün yağı ve kuru maddesi çekilmeden, peynir mayasıyla mayalanması ile üretiliyor. Mayalanan peynir kesildikten sonra suyu alınıyor ve üzerine ağırlık konulan iki tahta arasında sıkıştırılıyor. Peynir, kaynatıldıktan sonra salamuraya bırakılıyor.

Çiğ Kesik Peyniri


Samsun’da, daha çok Alaçam ve çevresindeki yaylalarda yetişen koyunların sütünden çiğ olarak yapılan ve "çiğ kesik" olarak bilinen peynirler için birçok ilden özel siparişler alınıyor.İlçe merkezinden yaklaşık 950 metre rakımda bulunan Yukarıkoçlu köyü yaylasında beslenen koyunların sütünden yapılan çiğ kesik peynirlerin kendine özgü yapılış tarzı ve tadı bulunuyor.

Trabzon Minzi Peyniri


Karadeniz Bölgesi'nde üretilen, lor türevi bu peynir, 'minci'diye de adlandırılıyor. Ahşap fıçılarda toprağa gömülerek hazırlanan minci, bekletildiği için koyu yeşile çalan bir renk alıyor. Bu yüzden tadı, geleneksel lordan farklı. Tereyağında hafif eritip, içerisine yumurta kırarsanız, tadına doyamazsınız.
Son düzenleyen Safi; 30 Ocak 2018 23:03
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
20 Nisan 2009       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Dünya çapında üretilen birçok peynir için inek sütü kullanılmaktadır, bununla beraber, keçi ve koyun sütü gibi diğer hayvanların sütleri de kullanılabilmektedir. (Yarı-) Endüstriyel peynir yapımında kullanılan süt Avrupa'da katı bir şekilde kontrol edilmektedir. Peynirlerin büyük bir kısmı ısıl işleme tabi tutulmuş veya pastörize edilmiş sütlerden (tam yağlı, az yağlı veya yağsız da olmak üzere) elde edilmektedir. Eğer pastörize edilmemiş süt kullanılmış ise, peynir 4°C'nin altında en az 60 gün olgunlaştırılmalıdır ki patojen organizmalara karşı güvenlik sağlanabilsin. Süt için pastörizasyon gereksinimleri her bir ülkede özel peynir çeşitleri için başka şekilde düzenlenmektedir.
Peynir yapımı bir çok çeşit peynir için aynı olan, birkaç başlıca aşamadan oluşmaktadır.
Peynir sütü ön işleme tabi tutulur, muhtemelen peynir çeşidine uygun bakteri kültürü eklendikten sonra ön-olgunlaştırılır ve rennet ile karıştırılır.
Rennetin enzim aktivitesi sayesinde sütün katı bir jel formu olan ve pıhtı olarak adlandırılan bir yapının oluşması için süt koagüle olur. Bu pıhtı daha sonra peynir suyunun çıkışının kolaylaşması için, bazı özel kesme araçları ile istenilen küçük küplere kesilir. Daha sonra peynir yapım işlemleri esnasında bakteriler gelişerek laktik asit oluştururlar ve pıhtı tanecikleri karıştırma ekipmanları ile mekanik bir işleme tutulur ve aynı anda da pıhtı programa göre ısıtılma işlemine tabi tutulur.
Bu üç işlemin kombine etkileri ile – bakteri gelişimi, mekanik işlem ve ısıl işlem – pıhtılaşma oluşur yani pıhtı tanelerinden peynir suyu ayrılır. Daha sonra pıhtı metal, tahta veya plastik peynir kalıplarına yerleştirilir ve bunlar da bitmiş peynirin şeklini belirler.
Peynir kendi ağırlığı ile veya daha sıklıkla kalıplara basınç uygulanarak preslenir. Pıhtı yapım işlemleri ve presleme işlemleri peynir özelliklerinin belirlenmesini sağlar. Peynirin asıl lezzeti peynirin olgunlaşması esnasında belirlenir.
Peynir yapımının farklı basamakları aşağıda tartışılmaktadır.

Pastörizasyon


Esas peynir yapımı başlamadan önce, süt genellikle üretim için en uygun koşulların sağlanması amacıyla ön işleme tabi tutulur.
Bir aydan fazla olgunlaştırılacak peynir çeşitleri genellikle pastörizasyon işlemine gereksinim duymazlar, fakat genellikle ihtiyaç duyarlar.
Olgunlaşmamış peynirler (taze peynirler) için kullanılacak sütler pastörize edilmelidirler. Bu da en az 1 ay olgunlaşma periyoduna gereksinim duyan peynir çeşitleri için bir çok ülkede pastörizasyon yapılmadığını göstermektedir.
Orijinal Emmenthal, Parmesan ve Grana gibi ekstra sert tip peynir çeşitleri için gerekli sütler lezzeti, aromayı ve peynir suyu çıkışını etkilemesinden kaçınmak için 40°C'den fazla sıcaklığa ısıtılmamalıdırlar. Bu çeşit peynirler için gerekli sütlerin normal olarak seçilmiş süt çiftliklerinden ve sürekli veteriner kontrolü olan sürülerden elde edilmesi tavsiye edilmektedir.
Pastörize edilmemiş sütten elde edilen peynirlerin daha iyi lezzete ve aromaya sahip olmasına rağmen, birçok üretici (ekstra sert peynir üreticileri hariç) sütü pastörize eder çünkü kalitesi nadiren güvenilirdir ve üreticiler sütü pastörize etmezlerse o riski almış olacaklardır.
Pastörizasyon peynir kalitesini olumsuz etkileyecek bakterileri öldürmede yeterli olmalıdır, örneğin erken “şişmeye” ve hoş olmayan tat oluşumuna neden olan koliformları. Genellikle 72 – 73°C için 15 – 20 saniye düzenli bir pastörizasyon işlemi uygulanır.
Bununla beraber, spor formundaki spor oluşturan mikroorganizmalar pastörizasyonda canlılığına devam ederler ve olgunlaşma işlemi esnasında ciddi problemlere neden olurlar. Bir örnek olarak Clostridium tyrobutyricum olan ve laktik asidi fermente ederek bütirik asit ve yüksek hacimde hidrojen gazı üreten mikroorganizma verilebilir. Bu hidrojen gazı peynirin tekstürünü tamamıyla yok eder (‘şişme'), bütirik asidin tatsız olduğu gerçeğinden söz edilmemektedir.
Daha şiddetli ısıl işlem bu kısmi riski azaltacaktır, fakat sütün peynir yapma özelliğinde ciddi bir zayıflama da olacaktır. Isıya dayanıklı bakterilerin azaltılmasının diğer anlamları bundan dolayı kullanmadır.
Geleneksel olarak, “şişmeleri” engellemek ve ısıya dayanıklı spor oluşturan bakterilerin (çoğunlukla Clostridium tyrobutyricum) istenmeyen lezzet oluşumunu engellemek amacıyla, peynir sütüne daha önceden bazı kimyasallar eklenir. En sık kullanılan kimyasal sodyum nitrattır (NaNO3), fakat Emmenthal peynir üretiminde hidrojen peroksit (H2O2) de kullanılmaktadır. Bununla beraber, kimyasalların kullanımının eleştirilmesinin yanı sıra, istenmeyen mikroorganizmaların sayılarının azaltılması anlamında da benimsenmiştir, kısmi olarak da bazı ülkelerde kimyasal inhibitör kullanılması yasaklanmıştır.

Starter kültürler


Starter kültürler peynir yapımında çok önemli bir faktördür; birçok görevi yerine getirmektedir.
Peynir yapımında başlıca iki çeşit kültür kullanılmaktadır:
– mezofilik kültürler, optimum 20 ve 40°C arasında gelişirler
ve
– termofilik kültürler, 45°C'ye kadar gelişirler.
En yaygın kullanılan kültürler karışık suşlu kültürlerdir ve burada mezofilik ve termofilik bakterilerin iki veya daha fazla suşları mevcuttur ve sembiyoz oluştururlar yani karşılıklı fayda oluştururlar. Bu kültürler sadece laktik asit üretmeyip aynı zamanda aroma bileşenleri ve CO2 de oluştururlar. Karbondioksit yuvarlak gözenekli ve taneli tip peynirlerde delik oluşturmak için gereklidir. Örnekler arasında mezofilik kültürlerden Gouda, Manchego ve Tilsiter ve termofilik kültürlerden Emmenthal ve Gruyère peynirleri vardır.
Tek-suşlu kültürler, amaç asit oluşturmak ve protein ayrışımına katkı da bulunmak olduğunda kullanılmaktadır örneğin Cheddar ve ilgili tip peynirlerde.
Starter kültürlerin başlıca üç özelliği peynir yapımında önemlidir,
– laktik asit oluşturma kabiliyeti
– proteinleri ayrıştırma kabiliyeti ve, uygulanabilir olduğu zaman,
– karbondioksit oluşturma (CO2) kabiliyeti.
Kültürün başlıca görevi kesilmiş sütte asit oluşturmaktır.
Süt pıhtılaştığı zaman, bakteri hücreleri pıhtı içersinde konsantre hale gelirler ve böylece peynirde de konsantre hale gelirler.
Pıhtılaşmaya yardım ettiği için önemli olan asit oluşumu pH'yı düşürür (pıhtının kasılması peynir suyunun uzaklaşması ile beraberdir).
Ayrıca kalsiyum ve fosfor tuzları serbest bırakılır, bunlar da peynirin kıvamını etkiler ve pıhtının sıkılığının artmasına yardımcı olur.
Asit oluşturan bakterilerin yerine getirdiği diğer bir önemli fonksiyon da laktoza ihtiyaç duyan veya laktik aside karşı dayanıksız olan pastörizasyonda canlılığını sürdüren veya tekrar kontamine eden bakterilerin gelişiminin engellenmesidir.
Laktik asit oluşumu peynirdeki (yumuşak peynirler hariç) bütün laktoz fermente edildiğinde sona erer. Laktik asit fermantasyonu normal olarak hızlı bir işlemdir. Cheddar gibi bazı tip peynirlerde, laktik asit oluşumu peynir preslenmeden önce tamamlanmalıdır ve diğer tip peynirlerde ise bir hafta içinde laktik asit oluşumu tamamlanmalıdır.
Eğer starter kültür CO2-oluşturan bakteri de içerirse, sitrik asit fermente eden bakterilerin aktivitesi ile karbondioksit oluşumu ile beraber pıhtı asitleşir. CO2oluşturma kabiliyetine sahip karışık suşlar yuvarlak delikli/gözenekli veya düzensiz şekilli gözeneklere sahip peynir çeşitleri için son derece gereklidir. Gelişmiş gaz başta peynirin su fazında çözünür; daha sonra çözelti doygun hale geçtiğinde, gaz serbest bırakılır ve gözenekler oluşur.
Sert ve belirli yarı-sert peynirlerde olgunlaşma işlemi sütteki orijinal ve kültürdeki bakterilerin enzimleri ile beraber rennet enziminin kombine proteolitik etkileri proteinlerin ayrışmasına neden olur.

Pıhtı oluşmadan önceki diğer katkılar


Kalsiyum klorür (CaCl2)


Eğer süt peynir yapımı için zayıf kalitede ise pıhtı yumuşak olacaktır. Bu da kazeinde ağır kayıplara ve yağ da kayıplara neden olmasının yanında zayıf pıhtılaşmaya neden olur.
Sabit bir pıhtılaşma süresi ve yeterli sıkılıkta pıhtı elde etmek amacıyla normalde her 100 kg süt için 5 – 20 gram kalsiyum klorür yeterli olacaktır. Aşırı kalsiyum klorür ilavesi pıhtının çok sert olmasına böylece kesiminin zor olmasına neden olur.
Az-yağlı peynir üretimi için, eğer yasal olarak izin verilmişse, kalsiyum klorür eklenmeden önce genellikle 10 – 20 g/kg disodyum fosfat (Na2PO4) ilave edilebilir. Bu da kolloidal kalsiyum fosfat (Ca3(PO4)2) oluşumuna bağlı olarak pıhtının elastikiyetini artırır. Kalsiyum fosfat pıhtı içersinde tutulmuş süt yağ globüllerine benzer etkiye sahiptir.

Karbondioksit (CO2)


CO 2 ilavesi peynir sütünün kalitesinin artırılması için bir metottur. Karbondioksit sütte normal olarak bulunur fakat işlem esnasında büyük kısmı kaybolur. Yapay yollarla karbondioksit ilavesi sütün pH'sını düşürür: orijinal pH normalde 0.1 ila 0.3 birim düşürülür. Bu da daha sonra daha kısa pıhtı oluşum zamanıyla sonuçlanır. Bu etkiden de daha az miktarda rennet ile aynı pıhtılaşma süresi elde edilmesinde faydalanılır.

Güherçile (NaNO3 veya KNO3)


Eğer peynire işlenecek süt bütirik asit bakterileri (Clostridia) ve/veya koliform bakterileri içeriyorsa fermantasyon problemleri gelişir.
Güherçile (sodyum veya potasyum nitrat) bu bakterileri engellemek amacıyla kullanılır, fakat dozajı süt kompozisyonuna ve peynir çeşidi için işlemlere bağlı olarak doğru bir şekilde belirlenmelidir, yani çok fazla güherçile starterlerin de gelişiminin engellenmesine neden olacaktır. Aşırı dozda güherçile peynirin olgunlaşmasını etkileyebilir ve hatta olgunlaşma işleminin durmasına bile neden olabilir.
Yüksek miktarlarda güherçile peynirin renginin bozulmasına, kırmızımsı çubukların oluşmasına ve pis tadın oluşmasına neden olabilir. Güherçilenin izin verilen maksimum değeri 100 kg süt için 30 gram güherçiledir.
Son on yıl içersinde tıbbi yönden dolayı güherçile sorgulanmıştır ve bazı ülkelerde de yasaklanmıştır.

Renklendiriciler


Peynirin rengi büyük çapta süt yağının rengi ve maruz kaldığı mevsimsel değişiklikler ile belirlenmektedir. Karoten ve doğal bir anatto boyası olan orleana gibi boyalar eğer ülkelerde izin verilmişse bu tür mevsimsel değişiklikler düzeltilebilir.
Yeşil klorofil (karşıt boya) da kullanılmaktadır örneğin mavi damarlı peynirler için “solgun” bir mavi küf rengi elde etmek için kullanılır.

Rennet


Cottage peynirleri ve quarg gibi taze tip peynirler hariç, süt başlıca laktik asit sayesinde pıhtılaşır, bütün peynir üretimleri rennet veya benzer enzimlerin aktiviteleri ile oluşan pıhtıya bağlıdır.
Peynir yapımında kazeinin pıhtılaşması başlıca işlemdir. Bu işlem genellikle rennet ile yapılır fakat diğer pretolitik enzimler de kullanılabilir, ve de kazeinin izoelektrik noktaya (pH 4.6 – 4.7) asitleştirilmesi.
Rennetteki aktif prensip, kimozin olarak adlandırılan bir enzimdir ve pıhtılaşma işlemi süte rennet ilave edildikten kısa bir süre içinde gerçekleşir. İşlemin mekanizması hakkında birçok teoriler vardır ve hatta bugün bile tam olarak anlaşılmamıştır. Bununla beraber, işlemin birkaç aşamada gerçekleştiğine dair kanıtlar vardır; bunların ayırt edilmesi için alışılmışları aşağıdaki gibidir:
– Rennet etkisi ile kazeinin parakazeine dönüşümü
– Kalsiyum iyonu varlığında parakazeinin çökelmesi
Bütün işlem, diğer faktörlerin yanı sıra sıcaklık, asitlik ve sütün kalsiyum içeriği ile yönetilmektedir. Rennet için optimum sıcaklık 40°C değerlerindedir, fakat pratikte daha düşük sıcaklıklar kullanılır, esas olarak pıhtının aşırı sert olmasından kaçınmak amacıyla.
Rennet, genç buzağıların midelerinden ekstrakte edilmektedir ve 1:10 000 ile 1:15 000 kuvvetli solüsyonlar formunda pazarlanmaktadır. Yani 1 birim rennet 10 000 – 15 000 birim sütü 35°C'de 40 dakikada pıhtılaştırır. Sığır ve domuz rennetleri de buzağı renneti ile kombinasyon halinde kullanılır (50:50, 30:70, vs.). Toz halindeki rennet normalde sıvı rennetten 10 kat daha kuvvetlidir.

Hayvan renneti için ikameler


Yaklaşık 50 yıl öncesinden hayvan renneti için ikameler araştırılmaya başlanmıştır. İlk olarak bu iş Hindistan ve İsrail'de vejetaryenlerin hayvan rennetinden elde edilmiş peynirleri reddetmesi üzerine yapılmıştır. Müslüman çevrelerde, domuz rennet kullanımı sorunun dışındadır, bu da yeterli ikameler bulmak için önemli sebeplerdir. Son yıllarda ikame ürünlere olan ilgi iyi kalitedeki hayvan renneti eksikliği sebebiyle dünya çapında daha da yaygınlaşmıştır.
Başlıca iki çeşit ikame pıhtılaştırıcı bulunmaktadır:
– Bitkilerden elde edilen pıhtılaştırıcı enzimler,
– Mikroorganizmalardan elde edilen pıhtılaştırıcı enzimler.
Araştırmalar göstermiştir ki bitki enzimlerinden elde edilen preperatların pıhtılaştırma kabiliyeti iyidir. Bir dezavantajı ise depolama esnasında acı bir tat oluşmasıdır.
Çeşitli bakteri ve küfler araştırılmış ve üretilen pıhtılaştırıcı enzimler çeşitli ticari isimler altında bilinmektedir. Son zamanlarda DNA teknolojisinden faydalanılmaktadır ve buzağı renneti ile özdeş özelliklere sahip olan bir DNA renneti şuan güvenlik onaylama bakımından tamamen test edilmektedir.

Pıhtının kesilmesi


Rennetleme veya pıhtılaşma süresi genelde yaklaşık 30 dakikadır. Pıhtı kesilmeden önce, peynir suyu uzaklaştırma kalitesini saptamak amacıyla normalde basit bir test uygulanır. Tipik olarak, pıhtılaşan süt yüzeyine bir bıçak saplanır ve daha sonra yeterli kırılma gözlenene kadar yukarı doğru yavaşça hareket ettirilir. Cam gibi keskin yarık elde edilir edilmez pıhtının kesim için hazır olduğu göz önüne alınır. Kesme işlemi peynir çeşidine göre 3 – 15 mm ebatlarında tanelere kibarca kırılır. İyi bir kesme işlemi ile peynirdeki nem içeriği azaltılmış olur.

Ön-karıştırma


Kesme işleminin hemen ardından, pıhtının mekanik işlemlere karşı hassas olmasından dolayı karıştırma işlemi nazikçe yapılmalıdır. Aynı zamanda tanelerin peynir suyunda asılı kalmasını sağlamak amacıyla da yeterli hızda olmalıdır. Pıhtının tekne dibinde çökmesi kümeler oluşumuna neden olur. Bu karıştırma mekanizmasında gerginlik yapar, bu nedenle karıştırma çok güçlü yapılmalıdır. Az yağlı peynirlerin pıhtılarının teknenin dibine batma eğilimi vardır, bu da demek oluyor ki bu tip peynirler tam yağlı peynirlerin pıhtılarına göre daha şiddetli bir şekilde karıştırmalıdır. Kümeler, peynir suyu ile kazein kaybına neden olmasının yanı sıra peynirin tekstürünü etkileyebilir.

Peynir suyunun ön-boşaltılması


Gouda ve Edam gibi bazı tip peynirler için, büyük miktarlardaki peynir suyundan taneciklerin kurtarılması istenilen bir şeydir, böylece pıhtı ve peynir suyu karışımına direkt sıcak su ilavesi ile ısı elde edilebilir, böylece laktoz içeriğini de düşürmüş olur. Bazı üreticiler de pıhtının indirek ısıtılması için gerekli enerji tüketimini azaltmak amacıyla peynir suyunu uzaklaştırırlar. Her bir ayrı tip peynir için aynı miktarda peynir suyu – normalde %35 civarındadır, bazen de parti hacminin %50'si kadar çok – her seferinde uzaklaştırılması önemlidir.

Isıtma/pişirme/haşlama


Peynir yapımında ısıl işlem, boyutu düzenleme ve pıhtının asitliğini ayarlamak amacıyla gereklidir. Asit üreten bakterilerin gelişmesi ısı ile sınırlandırılır ve böylece laktik asit üretimi düzenlenmiş olur. Bakteriyolojik etkisinin yanı sıra peynir suyunun uzaklaşmasına refakat eden ısı pıhtının kaynaşmasını da destekler.
Peynirin çeşidine bağlı olarak, ısıtma aşağıdaki yollarla yapılabilir:
• Tekne/tank ceketinden sadece buhar ile.
• Ceketten buhar ile beraber pıhtı /peynir suyu karışımına sıcak su ilavesi ile.
• Pıhtı/peynir suyu karışımına sadece sıcak su ilavesi ile.
Isıtmanın süre ve sıcaklık programı ısıtma metodu ve peynir çeşidi ile belirlenmektedir. 40°C'nin üstündeki sıcaklıklarda ısıtma, bazen de pişirme olarak adlandırılır, normalde iki aşamada gerçekleşir. 37 – 38°C'lerde mezofilik laktik asit bakterilerinin aktiviteleri yavaşlar ve ısıtma işlemine asitliği kontrol etmek amacıyla ara verilir, daha sonra ısıtma işlemine istenilen sıcaklığa gelinceye kadar devam edilir. 44°C'nin üstündeki sıcaklıklarda mezofilik bakterilerin aktivitesine tamamıyla son verilir ve eğer 52°C'de 10 ile 20 dakika arasında tutulursa bu bakteriler ölür.
44 ° C'nin üstündeki ısıtma işlemleri haşlama olarak adlandırılır. Emmenthal, Gruyère, Parmesan ve Grana gibi bazı tip peynirler 50-56°C gibi yüksek sıcaklıklarda haşlanır. Sadece ısıya en dirençli laktik asit oluşturan bakteriler bu işlem esnasında canlılığını sürdürür. Bunlardan biri Propionibacterium freudenreichii ssp. shermanii ‘dir ve Emmenthal peynirinin özelliğinin oluşması için çok önemlidir.

Son karıştırma


Pıhtı taneciklerinin hassaslığı ısıtma ve karıştırma işlemleri ile azalır. Son karıştırma işlemi esnasında daha fazla peynir suyu uzaklaşır, bunun başlıca nedeni devamlı laktik asit oluşumu ve aynı zamanda karıştırmanın mekanik etkisidir.
Son karıştırma işleminin zamanı peynirdeki istenilen asitliğe ve nem içeriğine bağlıdır.

Peynir suyunun son olarak uzaklaştırması ve pıhtı işleme prensipleri
Pıhtının istenilen asitliği ve sıkılığı elde edilir edilmez ve üretici tarafından kontrol edilir edilmez – ve üretici tarafından kontrol edilir – kalan peynir suyu peynir çeşidine bağlı olarak çeşitli yollarla uzaklaştırılır.

Taneli tekstürlü peynir


Peynir suyunun peynir teknesinden direk geri çekmesinin bir yolu; bu genellikle el ile çalışan açık peynir tekneleri ile kullanılır. Peynir suyu ayrıldıktan sonra, pıhtı kalıplara aktarılır. Son ürün olarak da düzensiz delikli veya gözlü, taneli tekstür olarak adlandırılan peynir elde edilir, şekil 14.12. Gözenekler başlıca LD starter kültürler olarak adlandırılan (Lactococcus lactis, Leuconostoc cremoris ve Lactococcus diacetylactis) geliştirilmiş bakteriler tarafından karbondioksit ile oluşturulmaktadır.
Eğer pıhtı toplanmadan ve preslenmeden önce havaya maruz bırakılırsa, pıhtı tam olarak kaynaşamayacak; ve peynir iç kısmında çok miktarda küçük hava boşluğu kalacaktır. Olgunlaşma zamanında oluşan ve serbest kalan karbondioksit bu hava boşluklarını doldurur ve genişletir. Bu yolla oluşan gözenekler düzensiz bir şekle sahip olurlar.
Peynir suyu aynı zamanda, pıhtı/peynir suyu karışımının titreyen veya dönen bir süzgeç üzerinde pompalanması ile uzaklaştırılır, burada tanecikler peynir suyundan ayrılarak direk olarak kalıplara aktarılırlar. Elde edilen peynir taneli bir tekstüre sahiptir.

Yuvarlak-gözlü peynir


Gaz oluşturan bakteriler yukarda bahsedildiği gibi yuvarlak gözlü peynir üretiminde de kullanılmaktadır, fakat prosedürü biraz farklıdır.
Eski metotlara göre örneğin Emmenthal peynir üretimi için, pıhtı hala peynir suyu içersindeyken peynir bezlerine toplanır ve daha sonra geniş bir kalıba aktarılır. Bu da pıhtının topla ve presleme işlemi öncesinde havaya maruz kalmasını önler ve bu tip peynir için doğru tekstürü elde etmek için önemli bir faktördür.
Yuvarlak delikli/gözlü peynirlerin yapım çalışmalarında, pıhtı tanecikleri peynir suyu yüzeyinin altında toplandığı zaman, pıhtının mikroskobik boşluklar içerdiği anlaşılmıştır. Starter bakteriler bu küçük peynir suyu boşluklarında birikirler. Bakteriler gelişmeye başladığında oluşan gaz, başta sıvıda çözünür, fakat bakteri gelişmeye devam edince, yerel süper doyum meydana gelir ve küçük deliklerin oluşması ile sonuçlanır. Daha sonra, substrat eksikliğinden dolayı gaz üretimi sona erdiğinde, difüzyon en önemli proses haline gelir. Bu olay zaten geniş olan bazı delikleri genişletirken en küçük delikler yok olur. Büyük deliklerin büyümesi, yüzey gerilimi yasasıyla, küçük olanların kaybolmasıyla sonuçlanır, bu durumda büyük delikler büyümek için küçüklere göre daha az gaz basıncı alır.

Kapalı tekstürlü peynir


Kapalı tekstürlü peynir çeşitleri, buna Cheddar tipik bir örnektir, normalde gaz oluşturan bakterileri içermeyen starter kültürlerle yapılırlar – tipik olarak Lactococcus cremonis ve Lactococcus lactis gibi tek-suşlu laktik asit oluşturan bakteriler.
Bununla beraber spesifik işleme teknikleri mekanik delik olarak adlandırılan boşlukların oluşmasıyla sonuçlanabilir. Taneli ve yuvarlak gözlü peynirlerde delikler özellik bakımından parlak bir görüntüye sahip olmasının yanı sıra, mekanik delikler ise kaba iç yüzeye sahiptirler.
Peynir suyunun asitliği yaklaşık %0.2 – 0.22 laktik aside ulaştığında (rennetlemeden yaklaşık 2 saat sonra), peynir suyu uzaklaştırılır ve pıhtı da cheddarlama olarak adlandırılan özel bir işleme tabi tutulur. Bütün peynir suyu uzaklaştırıldıktan sonra, pıhtı asitliğinin gelişmesine ve hasır işlemine bırakılır. Bu esnada, tipik olarak 2 – 2.5 saat pıhtı blok haline dönüştürülür ve bu bloklar baş aşağı döndürülüp istif edilir.
Pıhtının son işlemleri
Daha önceden anlatıldığı gibi, serbest peynir suyunun tamamının uzaklaştırılmasından sonra pıhtı çeşitli yollarla işlemlere tabi tutulur. Bu:
1. Direk olarak kalıplara transfer (taneli peynirler),
2. Bir blok içersinde ön-preslenir ve kalıplara yerleştirmek için daha uygun boyutlara küçültülür. (yuvarlak-gözlü peynirler), veya
3. Cheddarlamaya gönderilir, küçük parçalara öğütme işlemi içeren bu son fazda kuru-tuzlama ve çemberleme yapılabilir, veya Pasta Filata tip peynir üretmek planlanıyorsa, tuzsuz olarak pişirme-germe makinesine transfer edilir.

Presleme


Kalıplamadan veya germeden sonra pıhtı son bir presleme işlemine tabi tutulur, amacı ise:
• son peynir suyu çıkışını kolaylaştırmak,
• tekstürü sağlamak,
• peynir şekli için,
• uzun olgunlaşma süreleri ile peynirler üzerinde kabuk oluşumu sağlamak amacıyla yapılır.
Presleme oranı ve uygulanan basınç her bir peynir çeşidine göre ayarlanır. Presleme işlemi en başta kademeli olmalıdır çünkü başlangıçtaki yüksek basınç yüzey tabakayı sıkıştırır ve peynirin yapısındaki nemi paketcikler halinde saklar.

Tuzlama


Peynirde, birçok gıdada olduğu gibi, tuz normalde çeşni olarak işlev yapar. Fakat tuz bazı önemli etkilere de sahiptir örneğin peynir olgunlaşması ile ilgili olan starter kültür aktivitesini ve bakteriyel işlemleri yavaşlatır. Pıhtının tuzlanması işlemi daha fazla nemin dışarı çıkmasına neden olur, bu olay ya osmotik etkiden ya da proteinler üzerindeki tuzlama etkisinden kaynaklanır. Osmotik basınç pıhtının yüzeyde emiş gücü oluşmasına benzetilebilir ve bu da nemin dışarı çıkmasına neden olur.
Bazı istisnalar hariç, peynirin tuz içeriği %0.5 – 2 arasındadır. Mavi peynir ve beyaz salamura peynir çeşitlerinde (Feta, Domiati vs.) normalde tuz içeriği %3 – 7 arasındadır.
Parakazeinatta kalsiyum sodyumla yer değiştirmesi tuzlama oluşmasına sebep olur ve bunun da peynirin kıvamı üstüne iyi etkisi vardır, peynir yumuşaklaşır. Genelde pıhtı starter ilavesinden yaklaşık 5 – 6 saat sonra 5.3 – 5.6 pH'da tuzla muamele edilir, bakteri gelişimini engelleyecek madde içermeyen süt sağlanır.

Kuru tuzlama


Kuru tuzlama insan gücü ile veya mekanik olarak yapılabilir. Tuz bir kovadan veya benzer olarak bütün peynir suyu uzaklaştırılmış lorun her yerine tarafsızca sürülebilecek kadar yeterli miktarda içeren konteynırdan insan gücüyle uygulanabilir. Tamamen dağıtım için lor 5 – 10 dakika karıştırılabilir.
Mekanik olarak tuzu lor üzerine dağıtmanın çeşitli yolları vardır. Bunlardan bir tanesi sürekli cheddarlama makinesindeki son bölümdeki geçişte cheddar tanelerindeki tuzu dozajlama gibidir.

Salamura tuzlama


Salamurada tuzlama sistemlerinin çeşitli dizaynları bulunmaktadır, oldukça kolay tekniğe sahip olmasından dolayı çok tercih edilirler. Halen daha, en sık kullanılan sistem, peyniri bir tanka salamura ile birlikte koymaktır. Tankları yaklaşık 12 – 14°C'deki soğuk odalarda bekletilmelidir.

Farklı peynir çeşitlerinin tuz içeriği (% tuz)
* Cottage peynir: 0.25 – 1.0
* Emmenthal: 0.4 – 1.2
* Gouda: 1.5 – 2.2
* Cheddar: 1.75 – 1.95
* Limburger: 2.5 – 3.5
* Feta: 3.5 – 7.0
* Gorgonzola: 3.5 – 5.5
* Diğer mavi peynirler: 3.5 – 7.0

Peynirin olgunlaştırılması ve depolanması


Olgunlaştırma (kürleme)


Bütün peynir sütten kesildikten sonra, taze peynirden ayrı olarak, mikrobiyolojik, biyokimyasal ve fiziksel yapısında bir seri prosese tabi olur.
Bu değişiklikler hem laktozu, proteini, yağı etkiler hem de sert, yarı sert ve yumuşak tip peynir çeşitlerine göre değişen olgunlaştırma periyodunu oluştururlar. Hatırı sayılır farklılıklar bu gruplar içersinde bile oluşur.

Laktoz parçalanması


Farklı çeşit peynir yapmak için geliştirilen teknikler her zaman laktik asit bakterilerinin gelişimini ve aktivitelerini kontrol etmek ve düzenleme yönünde idare edilir. Bu yolla hem laktozun fermantasyonun derecesini hem de hızını aynı anda etkilemek mümkündür. Daha önceden belirtildiği gibi Cheddar yapma işleminde, pıhtı çemberleme yapılmadan önce laktoz zaten fermente olur. Diğer çeşit peynirlerden alakalı olduğu kadar, laktoz fermantasyonu kontrol edilmelidir, bu kontrol işleminde şu göz önüne alınmalıdır; çoğu parçalanma peynirin preslenmesi sırasında ve depolamanın ilk haftasında ve beklide ilk iki haftasında gerçekleşir.
Üretilen laktik asit sütün bileşenleri tamponlanarak ve çoğu pıhtı içersinde olarak nötralize edilir. Böylece laktik asit tamamlanmış peynirde laktat formunda bulunur. Daha sonra ki aşamalarda, laktatlar propiyonik asit bakterileri için uygun bir substrat sağlarlar ve bu da Emmenthal, Gruyère ve benzer çeşit peynirler için önemli bir mikrobiyolojik floradır.
Propiyonik asit ve asetik asit yanında, hatırı sayılır miktarda karbondioksit oluşur, bu da yukarda bahsedilen tip peynirlerde büyük gözeneklerin oluşmasının direk nedenidir.
Laktatlar aynı zamanda bütirik asit bakterileri tarafından parçalanabilir, eğer ortam, fermantasyon için elverişli ise bazı uçucu yağ asitleri ve karbondioksit ilavesi ile hidrojen oluşur. Bu yanlış fermantasyon son aşamaya kadar devam eder ve hidrojen gerçekten peynirin infilak etmesine neden olur.
Laktozun fermantasyonu laktik asit bakterilerinde bulunan laktaz enzimi ile olur.

Protein parçalanması


Özellikle sert peynirlerin olgunlaşması, en başta proteinin parçalanması ile tanımlanır. Proteinin parçalanma derecesi hatırı sayılır bir miktara kadar, peynirin kalitesini, kıvamını ve tadını etkiler. Proteinin parçalanması aşağıdaki enzim sistemleri ile olmaktadır.
• rennet
• mikroorganizmalar
• plasmin, protein parçalayan enzim
Rennetin tek etkisi parakazein molekülünü polipeptitlere parçalamasıdır. İlk atak rennet ile olur, bununla beraber, bakteriyel enzimlerin hareketiyle oldukça hızlı bir kazein parçalanmasını olanaklı kılar. Bu durum bu enzimlerin kazein moleküllerine direkt olarak saldırmasını sağlar. Emmenthal ve Parmesan peynirleri gibi yüksek pişirme sıcaklıklı peynirlerde bu ilk saldırıda plasmin aktivitesi rol alır.
Tilsiter ve Limburger gibi yarı-yumuşak peynirlerde, iki olgunlaşma işlemleri her birine paralel olarak devam eder, yani, sert rennet peynirin normal olgunlaşmasıdır ve olgunlaşmayı yüzeye de yayar. Daha sonra işlemde protein parçalanması en son amonyak oluşana kadar devam eder ve bu yayma bakterilerinin güçlü proteolitik aktivitesi sonucunda oluşur.

Depolama


Depolama işleminin amacı peynirin olgunlaşma süresindeki gerekli dış ortamı mümkün olduğunca kontrol edebilmektir. Her bir tip peynirler için, olgunlaşmanın çeşitli amaçlarına göre farklı depolama odalarında, özel bir sıcaklık ve bağıl nem ayarlaması yapılmak zorundadır.
Depolama odalarında farklı tip peynirler farklı sıcaklık ve bağıl neme (RH) ihtiyaç duyarlar. İklimsel koşullar, olgunlaşma derecesi, ağırlık kaybı, kabuk oluşumu ve yüzey florasının gelişmesi (Tilsiter, Romadur ve diğerleri) için diğer bir deyişle peynirin toplam özellikleri için son derece önemlidir.
Genellikle sert ve yarı-sert tip peynirler gibi kabuklu peynirler bir plastik emülsiyonu veya parafin veya vaks kaplama ile kaplanabilirler. Kabuksuz peynirler plastik film veya shrinklenebilir plastik torbalarla kaplanabilirler.
* Cheddar familyasına ait peynirler sıklıkla 4 – 8°C gibi düşük sıcaklıklarda ve %80'den düşük bağıl nemlerde plastik film veya torba ile ambalajlanmış ve karton veya odun kasalarda paketlenmiş halde depoya taşınmaları gerekmektedir. Olgunlaşma süresi çeşitli tüketicilerin tercihlerini karşılamak amacıyla birkaç aydan 8 – 10 aya kadar değişiklik gösterir.
* Emmenthal gibi peynirler “yeşil” peynir odalarında 8 – 12°C'de 3 – 4 hafta depolanmalıdır, buna takiben “fermantasyon” odalarında 22 – 25°C'de 6 – 7 hafta depolanmalıdırlar. Daha sonra olgunlaşma depolarında 8 – 12°C'de birkaç ay depolanır. Bütün odalarda normalde bağıl nem %85 – 90'dir.
* Tilsiter, Havarti ve diğerleri gibi sürülebilir çeşit peynirler fermantasyon odalarında 14 – 16 °C'de 2 hafta yaklaşık %90 bağıl nemde, bu sırada yüzey tuz solüsyonuyla karıştırılmış özel kültürlü smear ile smearlanır. İstenilen yüzeyde bir smear katmanı oluştuğunda, normal olarak peynirler 10 -12 °C'de ve %90 bağıl nemdeki odalarda 2 – 3 hafta durmak için transfer edilir.
* Gouda gibi peynirler “yeşil” odalarda 10 – 12 °C'de ve %75 bağıl nemde birkaç hafta depolanırlar. Daha sonra bu 3 – 4 haftalık bir olgunlaşma periyodundan sonra 12 -18 °C'de %75 -80 bağıl nemde depolanırlar. Son olarak da peynir 10 – 12 C ve %75 bağıl nemde depolama odalarına transfer edilir ve böylece son ürün özellikleri gelişir.
Aynı grup içersindeki farklı cins peynirler için sıcaklık ve bağıl nem değerleri değişkenlik gösterir.

Kaynakça
Dairy Processing Handbook, issued by TetraPak, Sweden, Kosikowski, F.V., and V.V. Mistry. Cheese and Fermented Milk Foods. Volume 1: Origins and Principles . 3rd ed. Westport, Conn.: F.V. Kosikowski, 1997
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 30 Ocak 2018 23:05
Quo vadis?
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
29 Haziran 2012       Mesaj #4
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Peynir
Peynir mayası kullanılarak sütten yapılan besin. İnek, keçi, manda, ren geyiği, kısrak vb. hayvanların sütünden yapılırsa da Türkiye'de peynir yapımında en çok koyun ve inek sütü kullanılır. Üretilme biçimi, koku ve tadını belirler. Yapısında kalsiyum, kazein ve A vitamini bulunur. Farklı bölgelerde farklı biçimde üretilmektedir. Türkiye'de çeşitli peynir türleri vardır ve en çok beyazpeynir üretilir. Ünlü beyazpeynir, Edirne'ye, tekerlek biçiminde üretilen kaşarpeyniri de daha çok Kars ve yöresine özgüdür. Tulumpeyniri de tulum içine doldurularak elde edilir. Mihalıççık peyniri, daha çok Marmara Bölgesi'nde yapılan bir peynir çeşididir. Türkiye'de bunların dışında dil, eritme, teleme, çerkez, civit vb. adlarla anılan peynirlerle yabancı ülkelere özgü kimi peynirler de yapılmaktadır.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 30 Ocak 2018 23:06
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
4 Aralık 2015       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
PEYNİR a
1. Sütün, süt serumunun, süt kremasının ya da bunlann kanşımının pıhtılaşmasıyla elde edilen besin maddesi
2. Peynir mayası, sütü pıhtılaştırarak peynir elde etmek için kullanılan enzim.
  • Peynir süzgeci, sepetçi söğüdünden, kamıştan ya da metalden yapılan ve peynir süzmeye yarayan süzgeç.
  • Beyaz peynir — BEYAZPEYNİR.
  • Çerkez peyniri - ÇERKEZ.
  • Dil peyniri — DİLPEYNİRİ.
  • Eritme peyniri - ERİTME.
  • Kaşar peyniri - kaşar.
  • Kelle peyniri — kelle.
  • Krem peynir, kuru maddesinde en az % 45 süt yağı bulunan ve özel ambalajlar içinde satılan yumuşak peynirlerin ortak adı
  • Lor peyniri - UDR.
  • Mihalıç peyniri, KELLE PEYNİRİ'nin eşanlamlısı.
  • Otlu pey nir, peynir pıhtısına kokulu otlann karıştınlmasıyla elde edilen ve salamura yapılarak ya da tulum peyniri gibi kuru barak tüketilen peynir.
  • Taze peynir, yeni yapılmış ve bgunlaştırma işlemi görmemiş her çeşit peynir.
  • Tel peyniri, yağı alınmış sütten yapılan ve tel tel ayrılabilen imansız peynir. (Taze barak ya da kurutulup tuluma basıldıktan sonra tüketilir.) [Yöresel barak buna çeçil ya da dvil peynir de denir]
  • Tulum peyniri, bez içine konup baskı altında süzülerek tulumlara (son zamanlarda plastik bidonlara) basılan ve bgunlaştırıldıktan sonra satışa sunulan yağlı peynir.
  • Yağlı peynir, kuru maddesinde en az % 30 süt yağı bulunan her çeşit peynir.
  • Yarım yağlı peynir, kuru maddesinde en az % 20 süt yağı bulunan her çeşit peynir
  • Yavan peynir, kuru maddesinde % 20’den az süt yağı bulunan peynir, imansız peynir.
—Mutf. Peynir turtası, tuzlu su hamuruna yumurta ve gravyer peyniri katarak fırında pişirilen turta.

—ANSİKL Peynir inek, koyun, keçi, manda sütünden, bazı ülkelerde de deve; eşek, kısrak, rengeyiği gibi başka hayvanlann sütünden yapılır XIX. yy.'ın ortalarına kadar, başlı başına bir sanayi bmadan önce çiftliklerle ve aile işletmeleriyle sınırlıydı. Peynir yapımı başlıca üç evrede tamamlanır:
1. peynir mayasının etkisi ya da laktık mayaların ekşitmesi sonucu sütün pıhtılaşması;
2. elde edilen pıhtının kendiliğinden ya da parçalama, kanştırma, sıkıştırma, pişirme gibi işlemlerden geçirilerek süzülmesi;
3 süzülmüş phtının, güdümlü mikrop mayalanmalanyia bgunlaştınlması.
Pıhtılaşma sırasında laktik mayalarla ekşimenin, süzülmeyi kbaylaştırmak ve hızlandırmak için kullanılan araçlann ve bgun- laşma yöntemlerinin çeşitlendirilmesiyle pek çok çeşit peynir yapılabilir.
Taze peynir, bgunlaştırma işleminden geçmemiş pey nirdir; kısa sürede yenilerek ya da peynir tatlısı (höşmerim) gibi yiyeceklerin yapımında kullanılarak tüketilir
Olgunlaşmış peynirler peynirlerin çoğunluğunu buşturur ve çok çeşitlidir:
—yumuşak peydiler, pıhtısı kendiliğinden süzülen peynirterdir. Olgunlaştırma şekillerine göre çok çeşide aynlır: bizde beyaz peynir, lor, dilp^niri, eritme peyniri, vb; Avrupa ülkelerinde: kabuğu küflü (peniallium cinsinden beyaz) yumuşak peynirler (camembert, vb); kabuğu tuzlu suyla yıkanmış peynirler (munster vb); kabuğu mavi küflü (Peniallium glatıcum) küflü peynirler (rokfor, vb).
—sert peynirler, pıhtısı parçalanıp kalıba konarak sıkıştırılmak suretiyle elde edilen peynirlerdir: bizde, kaşar, kelle peyniri, tulum peyniri, vb.; Avrupa'da gravyer, vb.
Türkiye'de 1991 sonu itibariyle, 150 0001 beyazpeynir, 35 0001 kaşar peyniri ve 35 000 t diğer peynirlerden üretilmiştir. Beyazpeynirde 1 0001 dışsatım, 1 4001 dışalım; kaşar peynirinde 1001 dışsatım; 4001 dışalım; diğer peynirlerdeyse 1 1001 dışsatım, 1 2001 dışalım yapılmış, böylece bütün peynir çeşitlerinde dışalım dışsatımdan fazla olmuştur.

• Peynir mayası. Peynir mayası, gevışgetirenlerin daha sütten kesilmemiş yavrularının şirdeninden salgılanan br enzimdir. Peynir mayası için sağlam ve hastalıksız buzağı ya da kuzunun şirdeni kullanılır. Şirden kurumak için sıcak ve gölge br yere asılır Kurutulan şirden tuzlu suya yatınla- rak mayası özütlenir. Bundan da doğal maya. ticarette satılan şişe mayası, toz ve tablet maya yapılır. Halk arasında peynir mayası adı ile bilinen maddelerin içinde belirli miktarda kimozin enzimi bulunur ve bunun oranı mayanın kuvvet derecesine göre azalıp çoğalır. Peynir mayasının kuvveti, 1 cm3 mayanın 35 °C'ta ve 40 dakikada pıhtılaştırabıldiği sütün gram barak miktarıyla belirtilir: 1/5 000, 1/8 000 gib. Sanayide ayrıca Endcthia parasitica, Mucor persillus Lindt, Mucor miehei gibi küf mantarlarından elde edilen maya da kullanılmaktadır. Bunlar da öteki mayalar gib sıvı ya da toz halinde satılır.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 31 Ocak 2018 23:34
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
1 Kasım 2016       Mesaj #6
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
PEYNİR.
Süt ekşiyip pılı katılaşan bölüm sütün sı suyu) ayrılır. İşte peyniı kesmiği denen bu katı Ama genellikle peynir ya kendine ekşiyip kesilme peynir mayası denen bir laşma süreci hızlandırılır, rak, gevişgetiren hayvani; delerinde salgılanan bir eı lir. Bitkisel peynir maya; mantarı kullanıldığı gibi, ride kullanılabilir.

Değişik yöntemler ve kullanılarak yüzlerce çeşit peynir ya Dünyadaki peynirlerin çoğu inek sütü: yapılır. Ama bazı ülkelerde koyun, keı manda sütünden de peynir yapılır. Biline eski işlenmiş besin maddelerinden biri peynir dünyanın birçok ülkesinde tüketilir. Ama Japonya ve Çin gibi bazı ülkelerde sütün beslenmede önemli bir yeri olmadığı için peynir yapma geleneği de yoktur.
Birçok farklı peynir çeşidi vardır. Bazıları sert, bazıları yumuşak ya da krem gibidir. Bazıları taze yenir. Bazı peynirler az yağlı, bazıları çok yağlıdır.

Peynir Çeşitleri
Türkiye'de birçok peynir çeşidi vardır, ama en çok üretilenler sırasıyla beyazpeynir, kaşarpeyniri ve tulumpeyniridir. Beyazpeynir yapmak için genellikle koyun sütü kullanır. 70°C'ye kadar ısıtılan süt soğuduktan sonra mayalanır. 1,5 saat sonra oluşan teleme, bezlere sarılarak özel kasalarda süzülmeye bırakılır. 3-4 saat kadar sonra alınan büyük kalıplar 2 saat süreyle tuzlu suya yatırılır. Sonra küçük kalıplara bölünür ve tuzlu su dolu tenekelere yerleştirilir. Lehimlenen tenekeler 45 gün süreyle buzhanelerde bekletilir, sonra piyasaya sürülür.
Dünyaca ünlü Fransız peynirlerinin pek çoğu yumuşak ve olgunlaştırılmış peynirlerdir. Bu peynirler, başka birçok peynir çeşidi gibi preslenmez ve yapımı sırasında küf mantarları eklenir. Sıcaklığı ve nemi duyarlı bir biçimde ayarlanmış olgunlaştırma odalarına bırakılır. Sütün kesilmesi için kullanılan bakterilerin ve küfün etkisiyle peynirin yapısı ve tadı değişir. Bazen bu işlem sırasında, çoğu Fransız peynirine özel ağır kokusunu veren gazlar oluşur.

İnek sütünden yapılan yumuşak kamamber peyniri ilk kez Normandiya'da aynı adı taşıyan köyde yapılmıştır. Bu peyniri ilk kez üreten Madam Harel'in heykeli köye dikilmiştir. Brie peyniri yağlı, çok ince bir disk biçimindedir. Pont-1'Evèque ise kare biçiminde, çok güzel kokulu bir peynirdir. Chèvre adlı keçi peyniri genellikle küçük yuvarlak parçalar halinde yapılır. Rokfor peyniri Güney Fransa'da Roquefort çevresinde, koyun sütünden yapılan nefis mavi bir peynirdir. Yapımında kullanılan penicillium küfü bu peynirin içindeki mavi damarları oluşturur. Rokfor peynirinin eşsiz tadı, bölgedeki doğal kireçtaşı mağaralarında bekletilerek olgunlaştırılmasından kaynaklanır.

Pişirilmiş peynirler olarak bilinen gravyer ve İsviçre peyniri İsviçre'den gelir. İsviçre peyniri yapmak için süt kesmiği küçük parçalar halinde preslenmeden önce yaklaşık 52°C'ye kadar ısıtılır. Sonra, 6-8 gün süreyle 22°C-27°C arası sıcaklıkta bekletilirken ortaya çıkan karbon dioksit, peynirde delikler oluşturur.
Parmesan peyniri, adını İtalya'nın kuzeyindeki Parma'dan almıştır. Oldukça sert olan bu inek peyniri 2-3 yıl bekletilerek olgun hale getirilir. Genellikle yemeklerde kullanılır. Gorgonzola, sevilen bir İtalyan mavi peyniridir. Kırmızı kabuklu yuvarlak bir peynir olan Edam ve tekerlek biçimli beyaz bir peynir olan Gouda ünlü Hollanda peynirleridir.
Bazı peynirlere çeşitli bitki ve baharatla çeşni verilir. Tomme au Raisin'in siyah kabuğu, kurutulmuş üzüm kabuklarıyla yapılır. Boursin, sarmısak ve başka çeşni verici bitkiler içeren bir Fransız peyniridir. Fransız krem peynirleri de çok ünlüdür.
Yunanlılar'ın beyazpeyniri feta koyun sütünden, İtalyan peyniri mozzarella ise manda sütünden yapılır.
İngiltere, ABD, Avustralya, Yeni Zelanda ve Kanada'da en çok kullanılan çedar peyniri ilk kez İngiltere'nin Somerset bölgesinde, Cheddar'daki çiftliklerde yapılmıştır.
Çedar peyniri yapmak için, bir gece bekletilen akşam sütü sabah sütüyle karıştırılır ve peynir mayası eklenerek kesilmesi sağlanır. Sonra süt kesmiği 36°C-39°C sıcaklığa kadar ağır ağır ısıtılır. Bu sıcaklıkta 20-30 dakika bekletildikten sonra içinde kalmış olan peyniraltı suyunun tümüyle ayrılması için üç değişik işlem uygulanır ve 50 ölçü kesmiğe 1 ölçü tuz eklenerek preslenir. Presleme işlemi üç gün boyunca dzel bir peynir prcsiyle ve giderek artan bir kuvvet uygulanarak yapılır.

Sonra 60°C sıcaklıktaki suyun içinde bir dakika bekletilen peynirin dış yüzeyinde ince bir kabuk oluşur. Bu kabuk sat' domuz yağıyla yağlanır ve biçimini koruması için bir pamuklu kumaşa sarılır Daha sonra kuru ve iyi havalandırılmış bir odada üç ile dokuz ay arasında bekletilir. Üç ay sonra, peynirdeki tereyağının peynirin her yerine eşit biçimde dağılmasını sağlamak amacıyla peynir sık sık ters çevrilir.

Günümüzde üretilen peynirin büyük bölümü birçok çiftlikten gelen sütten yapılır ve fabrikalarda üretilir. Üretim süreci büyük ölçüde makinelerle gerçekleştirilir; yapılan penir nem ve sıcaklığı denetlenen depolarda bekletilir
Ad:  Peynir Resimleri.jpg
Gösterim: 2210
Boyut:  118.9 KB
Son düzenleyen Safi; 30 Ocak 2018 23:56
🌘 🚀

Benzer Konular

10 Mart 2015 / arda785 Soru-Cevap
6 Haziran 2014 / Teamoore Soru-Cevap
16 Şubat 2008 / nünü X-Sözlük