Arama

Paul Gauguin

Güncelleme: 14 Ağustos 2011 Gösterim: 19.556 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Kasım 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Paul Gauguin (1848- 1903)

Sponsorlu Bağlantılar
Modern sanatın öncülerinden olan Gauguin, 1848 yılında orta halli bir ailenin çocuğu olarak Paris'te dünyaya gelmiştir. Üç yaşındayken ailesiyle birlikte Güney Amerika'ya gitmiş ve yedi yaşına kadar Peru'da yaşamıştır. Belki de, çocukluğunda yaşadığı bu tecrübe nedeniyle hayatı boyunca uzaklara özlem duyacaktır. Paris'e döndükten sonra, 1865 yılında deniz kuvvetlerine katılmış, 1871 yılında buradan ayrılarak borsada çalışmaya başlamıştır.
Başarılı bir kariyer ve düzenli bir aile hayatına sahip olan Gauguin, bu sırada izlenimci ressamların eserlerini toplamaya başlamıştır. Ancak onun resme duyduğu ilgi, bir koleksiyoner olmakla sınırlı kalmayacak; hafta sonlarını resim yapmaya ayırarak başladığı bu amatör uğraşı, onun sanat tarihinin en dikkat çekici isimlerinden birisi olmasına yol açacaktır.
1876 yılında, izlenimcilerin bilge büyüğü Pissarro'yla tanışmış ve aynı yıl Salon sergisine bir resmini yollamıştır. Nihayet, 1883'de sadece resim yapmaya yoğunlaşabilmek için mesleğini terketmiştir. Bu dönemde Monet, Sisley ve Pissarro etkisi altında izlenimci resimler üreten Gauguin, 1880- 1886 arasındaki izlenimci sergilerin dördüne katılmıştır. Ancak, resim tutkusu ailesinin geçimini sağlamasına yeterli olmayınca işinden sonra ailesini de terketmek zorunda kalmış ve 1886 yılında Kuzey Fransa'ya Pont Aven'e giderek burada uygarlıktan ve şehrin karmaşasından uzakta resim üretmeye yoğunlaşmıştır. 1888 tarihli Yakup'un Melekle Mücadelesi bu döneme ait önemli çalışmalarından birisidir.
Pont Aven'de genç sanatçı Emile Bernard ile birlikte sentetizm adını verdikleri yeni bir resim üslubunu geliştirmiştir. Bu; iki boyutlu resimde üç boyut hissini vermek için kullanılan göz aldatıcı teknikleri bir yana bırakan dekoratif bir üsluptur. "Renk iki boyutlu bir tabaka olarak imgenin kapladığı alanı örtecek biçimde sürülüyor ve kalın dış çizgilerle sınırlanıyordu." [RİCHARD, L.; Ekspresyonizm Sanat Ansiklopedisi, s.24]
Breton resimleri Gauguin'in sanatında yeni bir dönemi ortaya koyar ve onun halk sanatı ve ilkel sanata olan ilgisini yansıtır. Dönemin diğer önemli sanatçılarıyla da arkadaşlıklar kuran Gauguin, 1888'de Arles'a giderek bir süre Van Gogh'un yanında çalışmış ancak iki sanatçının arasındaki uyuşmazlıklar üst seviyeye çıkınca buradan ayrılmıştır. Sembolist edebiyat ve resim çevresiyle ilişki içerisinde olan Gauguin, bir süre Paris'te kaldıktan sonra tekrar Breton bölgesine dönmüş ve bu dönemde, baş yapıtlarından birisi olan Sarı İsa'yı gerçekleştirmiştir.
Bu arada uzak dünyalara olan özlemi giderek artmaktadır. Nihayet, 1891 yılında Tahiti'ye gitmek üzere Fransa'dan ayrılır.
Uygarlıktan uzak bu cennette Gauguin, yerli halk ile birlikte yaşamış ve sanatsal üretimine yoğunlaşmıştır. Konusunu yerli halkın günlük yaşamından alan resimlerinde üslupsal gelişimini, klasik bir anlatım biçimine dönüştürmüştür. Nereden Geliyoruz? Kimiz? Nereye Gidiyoruz? (1897) adlı resminde sanatçı yaşamın kökenini, aşkın ve ölümün anlamını sorgulamaktadır.
1893 Temmuz'unda Paris'e dönen Gauguin'i, 1895'de yeniden Tahiti'de görürüz. Burada çok sayıda resim ve ahşap heykel üretmeye devam etmiştir. Resimleriyle 20.yüzyıl sanatını derinden etkileyen Gauguin, 1903 yılında yaşlı kıtadan çok uzaklarda, uygarlığın henüz kirletmediği bir yeryüzü köşesinde yaşama veda etmiştir.

Ad:  tahitilikadinlar.jpg
Gösterim: 879
Boyut:  11.0 KB
Tahiti'li Kadınlar

Kaynak: lebriz.com

Biyografi Konusu: Paul Gauguin nereli hayatı kimdir.
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
29 Mart 2010       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Eugène Henri Paul Gauguin
Vikipedi Özgür Ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  Paul Gauguin.jpg
Gösterim: 1111
Boyut:  17.5 KB
Eugène Henri Paul Gauguin (d. 7 Haziran 1848, Paris– 9 Mayıs 1903), Fransız ressam.

Eugène Henri Paul Gauguin, 7 Haziran 1848, Paris’te doğan, Post-Empresyonist bir ressamdır. 1851’de ailesiyle birlikte Peru’ya yerleşir. Babası yolculukları esnasında ölür, Lima, Peru’da annesi ve kızkardeşi ve amcasının ailesiyle birlikte 4 yıl yaşayan Paul ve ailesi 1855’te Paris’e döner. 17 yaşında pilot asistanlığı yapan Paul sonrasında bir süre donanmada çalışır. 1871’de Gauguin, Paris’e dönerek borsacılık yapmaya başlar. 1873’te Mette Sophie Gad adlı Danimarkalı bir bayanla evlenen Gauguin’in sonraları 5 çocuğu olur. Gauguin çocukluğundan itibaren sanata meraklıdır. Boş zamanlarında resim yapar. Gauguin, Camille Pissarro ile arkadaşlık kurar. Sanatında ilerlemeye başlayınca bir stüdyo kiralar, 1881-1882 yılları arasında düzenlenen Empresyonist sergilerde eserleri sergilenir. Bir süre yazları Pissarro ve Paul Cézanne ile resim yapar. 1884’e geldiğimizde Gauguin ailesi ile Kopenhag’a taşınır. Burada iş alanındaki yaşadığı başarısızlıklar onu tüm zamanında resim yapmaya yöneltir ve ailesini burada bırakarak büyük oğlu ile birlikte Paris’e geri döner. Bu dönemde Vincent Van Gogh, Gauguin’i Arles’e çağırır ve burada 9 haftayı resim yaparak birlikte geçirirler. Ancak sonrasında yalnız kalmanın etkisiyle depresyona girer ve intihara kalkışır. Empresyonizm Gauguin’e istediklerini veremez olmuştur bundan dolayı Afrika ve Asya sanatı kendisine daha mistik ve çekici gelir özellikle de Japon kültürü. Folklorik sanat ve Japon sanatının etkisi altına girer.


1891 yılında Gauguin mali açıdan kötü durumdadır. Üstelik bir ressam olarak çok da tanınmamaktadır. ‘Taze balık ve meyve’ için tropik bir adada yaşamak amacıyla bir kaç teşebbüsü olmuş bu da oldukça primitif bir tarzda resim yapmasına sebep olmuştur. Kısa bir süre Panama Kanalı, Tahiti’de yaşamıştır ve Tahiti’de yaşarken ‘Fatata te Miti (By the Sea)’, ‘la Orana Maria’ (Ave Maria) adlı tablolarını yapmıştır. Ayrıca; Gauguin'in, Tahiti’de geçirdiği günlerini, Tahitililerin yaşam şekli ve inançlarını anlattığı, Noa Noa: The Tahiti Journal Of Paul Gauguin adlı bir kitabı vardır.


1897’de Punaauia’ya taşınarak burada da en önemli eseri olan ‘Where Do We Come From’ adlı tablosunu yapar. Hayatının geri kalanını Markiz Adaları'nda geçirmiştir. Bu dönemde Avant et Aprés (Before and After) adlı anıları, sanat eserleri hakkında yorumlarından oluşan bir kitap yazmıştır


1903 yılında kilise ve hükümetle ile yaşadığı bir problem sebebiyle 3 ay hapse mahkum olmuş, ancak hapse giremeden hastalanarak 54 yaşında ölmüştür. Paul Gauguin’in çalışmalarına olan rağbet ölümünün hemen ardından sonra olur. Çalışmalarının bir çoğu Rus koleksiyoncu Sergei Shchukin tarafından toplanır. Koleksiyonun bir kısmı Pushkin Müzesi’nde sergilenmektedir. Gauguin’in eserleri nadiren satılığa çıkarılmakta ve fiyatları 39,2 milyon dolara kadar ulaşmaktadır. Gauguin diğer bir çok ressamı özellikle de Arthur Frank Mathews’u etkilemiştir. Tahiti’de bulunan Japon tarzındaki Gauguin Müzesi bazı fotoğrafları, belgeleri ve bazı tablolarını içermektedir.

AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
Ziyaretçi
15 Nisan 2011       Mesaj #3
AndThe_BlackSky - avatarı
Ziyaretçi
Paul Gauguin, kökleri İspanya ve Peru'ya dayanan bir ailenin oğlu olarak 7 Haziran 1848'de Paris'te doğdu. Babası Clovis Gauguin muhabir, annesi Aline Maria Chazal ise döneminin ünlü yazarlarından, sosyalist feminizmin kurucularından yaşamını kadınların ve işçilerin haklarını kazanmasına adamış Flora Tristan'ın kızıydı. Fransa'da Napoleon'un önderliğindeki darbe patlak verince aile 1851 yılında Peru'ya taşınmak üzere yola çıktı. Ancak baba Clovis Gauguin'in yolculuk esnasında zamansız ölümü aileyi oldukça güç bir durumda bıraktı. İki çocuğuyla yapayalnız kalan Aline Maria, Peru'nun başkenti Lima'ya sığındı. 1855 yılında annesiyle birlikte tekrar Fransa'ya dönen Paul, Orleans kentinde okula başladı. Hayatı boyunca sürdüreceği seyahat tutkusu kendini ilk bu yıllarda gösterdi. Daha on altı yaşındayken gizlice bir şilebe bindi ve deniz kuvvetlerine katılarak 6 yılını uzak denizlerde geçirdi. 1871 yılında tekrar karaya ayak basıp evine döndüğünde annesinin ölmüş olduğunu öğrendi. Artık düzenli bir hayat yaşaması gerektiğine karar vererek borsacı oldu. Hemen ardından Danimarka asıllı Mette Gad adında bir kızla evlendi. Çiftin beş çocukları oldu. Bu arada Parisli izlenimci ressamların resimlerini alıp satıyor, Paris'in bohem hayatını tanımaya başlıyordu. Kendisi de resme ilgi duyuyordu ama yoğun iş ve aile hayatından ancak hafta sonları resim yapacak zaman bulabiliyordu. Daha çok doğa resimleri ve çocuk portreleri yapan Gauguin bir resmini 1976 yılında düzenlenen 'Salon' sergisine gönderdi. Eseri oldukça beğeni toplayan Gauguin, aynı yıl izlenimci grubun başını çeken Pissarro ile tanıştı. Nihayet 1883 yılında büyük bir karar vererek 35 yaşında doğasına uygun olmayan bankacılığı bırakarak kendini tamamen resme verdi. Ancak işini bıraktığı için ciddi maddi sıkıntı çeken aile'de çok geçmeden sorunlar ve çatışmalar başladı. Kısa bir süre sonra ressamın yeni bohem hayatına ayak uyduramayan karısı, çocuklarını da alarak Kopenhag'da yaşayan ailesinin yanına taşındı. Gauguin de peşleri sıra gittiyse de orda yaşamayı beceremeyerek 9 yaşındaki oğlu Clavis'i yanına alıp Paris'e geri döndü. Ancak oğluna bakacak kadar para kazanamıyordu, sonunda onu da annesinin yanına göndermek zorunda kaldı. Bu dönemde diğer izlenimci ressamlardan Monet, Sisley ve Pissarro'nun etkisinde kalarak birçok resim yaptı. 1880-1886 yılları arasında düzenlenen izlenimci sergilerin dördüne katıldı. 1886 yılında hem geçim sıkıntısı nedeniyle hem de büyük şehrin kalabalığından ve gürültüsünden kaçmak için Kuzey Fransa'nın Pont-Aven bölgesine yerleşti. Burada kendini tamamen resme vererek gibi bir çok önemli eserini yarattı. Resimlerinde köylü portreleri ve köy yaşamını konu alan ressam Pont Aven'de genç sanatçı Emile Bernard ile birlikte sentetizm adını verdikleri yeni bir üslup geliştirdiler. Ancak macera tutkusu yeniden alevlenen ressam 1887 yılında ani bir kararla Panama'ya gitti. O sırada yeni açılmakta olan Panama Kanalı'nın inşaatında çalıştı. Tek umudu gerekli parayı toplayıp yolculuğuna devam edebilmekti ama Martinique'de korkunç bir hummaya yakalanınca Fransa'ya geri dönmek zorunda kaldı. Paris'te bir kaç ay sefalet çekti. Ancak eski bir dostunun yardımıyla birkaç tablosunu satabildi ve tekrar Port-Aven'e gitti. Burada yarattığı eserler Gauguin'in sanat anlayışını ortaya koyar. Halk sanatı ve ilkel sanata olan ilgisi ve üslubunda geliştirdiği yeni yaklaşımlar onu izlenimcilikten uzaklaştırdı. 1888 yılında Arles'e giderek Paris'teyken tanıştığı Van Gogh yanında çalışmaya başladı. İkili uzun kır gezilerine çıkıyor burada bütün gün resim yaparak vakit geçiriyordu. Ancak aralarında çıkan tartışmalar son noktaya varınca buradan ayrıldı. Paris'te sanat çevrelerinde artık tanınan ve önemsenen biri olmuştu. Ancak uzak dünyalara yeniden karşı konulmaz bir özlem duyarak 1891'de Tahiti'ye gitmek üzere Fransa'dan ayrıldı. Tahiti'de uygarlıktan uzakta yerlilerle içiçe yaşıyor onların resimlerini yapıyordu. Uslubunda da post-empresyonizme yaklaşan sanatçı en tanınan eserlerini burada yaptı. 1883 Temmuzunda Paris'e dönse de yeniden Tahiti'ye dönmek için büyük bir istek duyarak iki yıl sonra yeniden buraya geldi. Burada kaldığı sürede yaptığı Nereden Geliyoruz? Kimiz? Nereye Gidiyoruz? (1897) adlı resminde sanatçı yaşamın kökenini, aşkın ve ölümün anlamını sorguladı. Ayrıca buradaki ilkel sanattan etkilenerek bir çok ahşap heykel de üretti. 20. yüzyıl sanatını derinden etkilemiş olan Paul Gauguin, ülkesine dönemeden 1903 yılında Tahiti'de frengi hastalığından hayatını kaybetti.

images1pf

Eserleri

Dikiş Diken Nü, 1880
Uyuyan Çocuk, 1884
Charles Laval’in Profili ve Natürmort, 1886
Madeleine Bernard’ın Portresi, 1888
Otoportre ”Sefiller”, 1888
Madame Roulin, 1888
Van Gogh Ayçiçeklerini Boyuyor, 1888
Arles’te Kafe, 1888
Schuffenecker Ailesi, 1889
İki Çocuk Portresi (Paul ve Jean Schuffenecker), 1889
La Belle Angele, 1889
Otoportre, 1889
İsa Zeytinlikte, 1889
“Nirvana”- Meyer de Haan’ın Portresi, 1890
Sarı İsa’lı Otoportre, 1890
Yemek, 1891
Te Faaturama (Düşünen Kadın), 1891
Nafea Faa Ipoipo? (Benimle Ne Zaman Evleneceksin?), 1892
Kumsalda İki Kadın, 1891
Aha oe Feii? (Ne! Kıskandın mı?), 1892
Vahine No te Vi (Mango’lu Kız), 1892
Merahi Metua no Tehamana (Tehemana’nın Bir Çok Atası Var), 1893
Bastonlu Yaşlı Adam, 1893
Şapkalı Otoportre, 1893-1894
Javalı Annah Portresi, 1893
Dua Eden Breton Kadını, 1894
Vahşi Şiirler, 1896
Sanatçının Portresi Arkadaşı Daniel’e ithaflı, 1896
Vairumuti, 1897
“Nereden Geliyoruz? Neyiz? Nereye Gidiyoruz? - Yaşlı Kadın ve Genç Kadın - Ayrıntı, 1897
Üç Tahitili, 1898
Tahitili Kadın ve Erkek Çocuk, 1899
Bedenlerinin Altını, 1901
Yelpazeli Kadın, 1902
İlkel Öyküler, 1902
Otoportre, 1903


Kaynak >> Vikipedia
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
14 Ağustos 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Paul Gauguin

Doğum: 1848, Paris
Ölüm: 1903, Atuona/Markiz Adaları
Fransız ressam.

Yedi yaşına kadar Peru'da yaşadı. Fransa'ya dönünce ailesiyle birlikte Orleans'a yerleşti. On yedi yaşına gelince miço oldu. Yirmi üç yaşında Paris Borsası'nda bir işe girdi. Amatör olarak resimler de yapıyordu. 1873'te Danimarkalı Sophie Gad ile evlendi. Bu arada Camille Pissarro ile yakınlık kurdu. Bu sıralarda yaptığı suluboya resimleri önemli bir özellik göstermez. 1883'te kendini resme vermek amacıyla işinden ayrıldı, karısını ve dört çocuğunu Danimarka'da bırakarak oğlu Clovis ile birlikte Paris'e döndü. Afiş asıcılığı yaparak geçimini sağlamak zorunda kaldı.

1886'da resim yapmak için birkaç arkadaşıyla Pont-Aven (Bretagne)e gitti. Pont-Aven Okulu bu yolculukta doğdu. 1887'de ressam Charles Laval ile Panama'ya ve Martinique'e bir yolculuk yaptı. Sonra Paris'e döndü. Orada Van Gogh ile tanıştı. Onun çağrısına uyarak Arles'a gitti. İki sanatçı arasında geçen üzücü olaylar sonunda, Gauguin ölümden kurtulunca Bretagna'ya döndü. Bu dönemde (1889-1890) Gauguin, etrafında toplanan sekiz ressamlık bir grubun (Pont - Aven Okulu) başkanı oldu. Onlarla birlikte izlenimciliğe karşı çıkarak bireşimci ve simgeci bir sanata yöneldi. "Sarı İsa" (1889) adlı tablosunu yaptı. Müzayede ile satılan otuz tablosundan elde ettiği parayla Tahiti'ye gitti. Orada yerlilerin hayatını yaşadı, dillerini öğrendi. Bu yerlilerle, yaşadıkları çevreyi ve başka yerlerden edindiği uzak ülke izlenimlerini sanatında malzeme olarak kullandı.

Resimlerindeki biçimleri yassıltma eğiliminde olan Gauguin parlak renkli, özenle işlenmiş bir goblen etkisi yaratan tablolar yaptı. Bu dönemde yaptığı tablolar arasında "İ Raro te Oviri", (Tahitili Kadınlar) ve "Tahiti Manzarası" (1891) en ilgi çekici olanlarıdır. Hasta ve çaresizlik içinde miras işleri için 1893'te Paris'e dönen Gauguin, Tahiti'de yaptığı tabloları sergiledi. Büyük ilgi topladı. 1895'te yeniden Tahiti'ye gitti. Geçimsizliği ve düzensiz yaşayışı yüzünden bu kez oradaki yöneticileri kendine düşman etti. Hastalık, sefalet, parasızlık, yalnızlık, hapse girmek gibi durumlara karşın, bu son dönem en güzel, en olgun yapıtlarını verdi: "Oraan Maria" (Selam Sana Maria, 1897), "Faa İheihe" (Pastoral, 1898), "Beyaz At" (1898), "Nereden Geliyoruz? Kimiz? Nereye Gidiyoruz?" (1899), "Kırmızı Çiçekli Göğüsler" (1899).

Markiz Adaları'nın en ıssızı olan Fatu-Hiva'ya sığındı, orada Atuona köyünde yalnızlık içinde öldü. Gauguin özellikle çiğrenkçileri (fovistler) ve dışavurumcuları (ekspresyonistler) etkilemiştir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Benzer Konular

12 Eylül 2015 / _KleopatrA_ Bilim ww
8 Mayıs 2011 / BrookLyn Edebiyat ww
12 Mart 2010 / _KleopatrA_ Sanat ww
12 Mart 2010 / _KleopatrA_ Sanat ww
5 Kasım 2015 / Jumong Müzik ww