Arama

Walt Disney

Güncelleme: 9 Mayıs 2017 Gösterim: 83.962 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Ekim 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Walt Disney

Ad:  1.jpg
Gösterim: 1560
Boyut:  39.0 KB

asıl adı WALTER ELİAS DİSNEY
Sponsorlu Bağlantılar
(d. 5 Aralık 1901, Chicago - ö. 15 Aralık 1966, Los Angeles)
ABD’li sinema ve televizyon yapımcısı.

Canlandırma sinemasının öncülerinden biri ve Miki Fare (Mickey Mouse), Vakvak Amca (Donald Duck) gibi çizgi film kahramanlarının yaratıcısı olarak ünlüdür. 1955’te Los Angeles yakınlarında açılan dev eğlence parkı Disneyland’i tasarlayıp yapımını gerçekleştirmiş, daha sonra da Florida’da Orlando kenti yakınlarında Walt Disney World (Walt Disney Dünyası) adlı aynı tip bir parkın yapımını başlatmıştır.

Çocukluğu ve gençliği


Gezici marangozluk, çiftçilik ve inşaat müteahhitliği yapmış Elias Disney ile bir devlet okulunda öğretmen olan Flora Call’un dördüncü oğuluydu. Küçüklüğünde ailesi Missouri’de, Marceline yakınlarında bir çiftliğe taşındı. Okula burada başlayan Disney’in çizgi çizmeye, mumboya ve suluboya resme olan hevesi ve yeteneği kısa sürede ortaya çıktı.

Sık sık iş değiştiren babası bir süre sonra çiftçiliği bıraktı ve aile Missouri’deki Kansas kentine taşındı. Burada bir gazetenin dağıtım işini alan baba Disney, yağmur çamur demeden abone evlerini dolaşırken, çocuklarını da kendisine yardım etmeye zorluyordu. Disney sonraları, yaşamındaki pek çok alışkanlık ve saplantının, dağıtım işinde babasıyla birlikte çalıştığı bu zorlu ve rahatsız dönemden kaynaklandığını söyleyecektir. Kansas kentinde geçen yıllarda mektupla karikatür dersleri aldı ve Kansas Sanat Enstitüsü ve Tasarım Okulu’nda derslere girdi.
Ailesi 1917’de Chicago’ya döndü ve Disney, McKinley High School’a girdi. Burada bir yandan okul gazetesi için fotoğraf çekip çizim yapıyor, bir yandan da, ileride bir gazetede karikatürcü olarak iş bulabilmek umuduyla karikatür çizme alıştırmaları yapıyordu. Ama I. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla çalışmaları kesintiye uğradı. Savaşa katıldı ve Amerikan Kızılhaç Örgütü’nde kamyon sürücüsü olarak Almanya ve Fransa’da görev yaptı.
1919’da Kansas kentine döndü. İş buldukça çeşitli stüdyolarda teknik ressam olarak çalıştı, resim çiniledi. Bu stüdyolardan birinde genç sanatçı Ub Iwerks’le tanıştı. Onunla, yaşamı boyunca ortağı ve en yakın danışmanı olan ağabeyi Roy’dan sonra meslek yaşamının en şanslı çalışma arkadaşlığını kurdu.

İlk çizgi filmleri


Durumlarından hoşnut olmayan Disney ve Iwerks, kendilerine küçük bir stüdyo kurdular. Elden düşme bir kamera bularak canlandırma tekniğiyle yöredeki sinemalarda gösterilen ve günümüzün televizyon reklam filmlerine benzeyen bir iki dakika uzunluğunda reklam filmleri yapmaya başladılar. Ayrıca “Laugh-O- Grams” adını verdikleri, kısa öykülerden oluşan bir dizi çizgi filmle “Alice in Cartoonland” (Alice Çizgi Film Diyarında) adlı, yedişer dakikalık çizgi filmlerden oluşan bir masal dizisi gerçekleştirdiler. New Yorklu bir film dağıtımcısının kendilerini dolandırmasıyla parasız kalan ve umutsuzluğa kapılan Disney, Los Angeles’a, ağabeyi Roy’un yanma gitti.

İwerks’ü de birlikte çalışmaya ikna eden Disney, “Alice” dizisine yeniden başladı. Birlikte, Talihli Tavşan Oswald (Oswald the Rabbit) tipini yarattılar ve film başına 1.500 dolardan bir dağıtım anlaşması yaptılar. Bu, küçük girişimleri için umutlu bir başlangıç oldu. 1927’de, sinemada sesli filmlere geçilmesinden kısa bir süre önce Disney ve Iwerks, neşeli, enerjik ve haylaz bir fare olan ve Miki adını verdikleri yeni kahramanları üzerinde çalışıyorlardı. Aynı yıl ilk sesli film yapıldığında Miki Fare’li iki kısa film tasarlamışlardı. Canlandırma filmindeki ses olanaklarını farkeden Disney, bu iki sessiz filmi bir yana bırakıp hızla, ses ve müzikle donatılmış üçüncü bir Miki Fare filmi yaptı. 1928’de gösterime giren Steamboat Willie (İstimbot Willie) adlı bu film büyük yankı uyandırdı.

Disney ertesi yıl, The Skeleton Dance fiskelet Dansı) filmiyle “Silly Symphonies” (Sersem Senfoniler) adlı yeni bir diziye başladı. Bu filmde mezardan çıkan bir iskelet Saint-Saens’ın Danse macabre’ı (iÖlüm Dansı) eşliğinde kaba ve gürültülü biçimde dans ediyordu. Büyük bir başarıyla başlayan dizi, karmaşık çizim ve teknik çalışmalarının maliyetleri yükseltmesiyle tehlikeye girdi.

Miki Fare ve kız arkadaşı Mini ise (Minnie) giderek daha büyük ilgi görüyordu. Konuşan, yetenekli, insan özellikleri taşıyan küçük yaratıklar halkın hoşuna gitmişti. (Disney Miki’yi kendisi seslendiriyordu.) Bu yoğun ilgi, Plüto (Pluto) ve Gufi (Goofy) adlı köpekler Vakvak Amca gibi başka hayvan tiplerinin yaratılmasına yol açtı. Disney 1933’te The Three Little Pigs (Üç Küçük Domuz) adlı kısa filmi yaptı. Bu film Büyük Bunalım’ın tam ortasında ülkede fırtınalar yarattı. Öfkeli, esip savuran, tehditkâr kurda karşı sıkı bir biçimde çalışıp ısrarla kendi tuğla evini yapan küçük bir domuzu anlatan masalı ele alışıyla, ekonomik çöküntü karşısında gereksinme duyulan dayanma gücüne katkısı oldu. Filmin şarkıları da çekilen sıkıntıları neşeli bir üslupla alaya alıyordu. 1930’ların başlarında, ekonomik sıkıntının en yoğun olduğu günlerde Disney, kendisini ve filmlerini bütün dünyaya sevdirmeyi başardı ve Büyük Bunalım’a karşın para kazanmaya başladı.

Disney, canlandırma alanına ardı ardına getirdiği yenilikler ve yaptığı katkılarla 1930’lar boyunca gelişmesini sürdürdü. Yaratıcı gençlerden oluşan bir kadro kurmuş, başına Iwerks’ü getirmişti. “Silly Symphonies” dizisinden Flowers and Trees’le (1932; Çiçekler ve Ağaçlar) ilk renkli filmini yaptı. Zaman zaman, The Grasshopper and the Ants (1934; Çekirge ile Karıncalar) ve The Tortoise and the Hare (1935; Kaplumbağa ile Tavşan) gibi filmlerde öteki hayvan kahramanları da kullanıyordu. Roy, Miki Fare ve Vakvak Amca filmlerinin yanında koşullu olarak çeşitli eşya ve oyuncak satışını gerçekleştirerek şirkete büyük kârlar sağladı.

Uzun metrajlı çizgi filmleri


Disney, bulunduğu yerle yetinen biri değildi. Uzun sütedir kısa filmlere ek olarak uzun metrajlı canlandırma filmleri yapmayı da düşünüyordu. 1935’te klasik masal uyarlaması Snow White and the Seven Dwarfs (1937; Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler) üzerine çalışmaya başladı. Bu tasarı stüdyodaki yaratıcı ve teknik yetenekler arasında büyük bir düzenleme ve eşgüdüm çalışması gerektiriyordu. Disney’in, bu tür bir işin gerektirdiği eşsiz bir yeteneği vardı. Zaten filmlerinin yapımının bütün aşamalarıyla etkin biçimde ilgilenir, ama işin sanatsal yanıyla uğraşmaktan çok, eşgüdümü sağlar ve son karar organı işlevi görürdü. Pamuk Prenses eğlenceli ve duygusal bir aşk öyküsü olarak eleştirmenlerle izleyicilerin övgüsünü topladı. Pamuk Prenses, Prens ve Kötü Kraliçe tiplerinde insan figürlerinin canlandırılması ve Yedi Cüceler’de karikatür insan figürlerinin yaratılmasıyla Disney, kısa filmlerin içerik ve tekniğinden uzaklaşıyor, böylece sinemasının niteliğinde önemli bir geçişi gerçekleştiriyordu. İnsan özellikleri kattığı küçük hayvanlarıyla bir süre daha kısa filmler yapmayı sürdürürken, bir yandan da uzun metrajlı çeşitli eğlence filmleri çekmeye başladı.

Pamuk Prensesti üç yıl sonra Pinocchio (1940; Pinokyo) ve uçabilen bir filin öyküsü olan Dumbo (1941; Uçan Fil Dumbo) gibi öteki uzun metrajlı çocuk klasikleri izledi. Disney bu arada bütünüyle olağandışı ve ilginç bir film yaptı. Çok bölümlü ve stilize Fantasia (1940; Fantazya) filminde çizgi figürler ve renkli desenler, J. S. Bach, Stravinski, Paul Dukas, Çaykovski, Beethoven, Mussorgski, Schubert gibi bestecilerin müzikleriyle hareket ediyordu.

Ama bu tür iddialı projelerde, müzik eleştirmenleri ve aydınlar Disney’in beğenisini ve sanatsal yeteneklerini sorgulamaya başladılar. Onu ticari açıdan fırsatçılık yaptığı ve sanatsal eğretilemeleri birbirine karıştırdığı gerekçesiyle eleştirdiler. Disney bu suçlamalardan fazla rahatsızlık duymadı. 1940’ta şirketini California’nın Burbank kentindeki yeni bir stüdyoya taşıdı. Ertesi yıl personeli greve gitti. Disney ve Roy bu duruma dayandılar, ama Disney’in, yanında çalışan sanatçılara dostça davrandığı ve cömert olduğu yolundaki imaj sarsıldı.

Başlıca filmleri ve televizyon yapımları


Disney stüdyosu II. Dünya Savaşı sırasında ordu ve federal hükümet için birçok iş yaptı ve bu arada da canlandırmayla gerçek görüntüleri birleştirme yöntemlerini yetkinleştirdi. Disney bu karma tekniklerle pek çok film yaptı. Bunlar arasında The Reluc tant Dragon (1941; Gönülsüz Ejder), Saludos Amigos (1942; Selam Dostlar), The Three Caballeros (1944; Renkli Mucizeler), Make Mine Music (1946; Renkli Besteler) ve Song of the South (1946; Güney’in Şarkısı) sayılabilir.
Ad:  8.jpg
Gösterim: 682
Boyut:  47.9 KB

Disney stüdyoları artık büyük bir işletme haline gelmiş, değişik türde ve çok sayıda eğlence filmi yapmaya başlamıştı. Disney’in “True-Life Adventures” (Gerçek Yaşamdan Serüvenler) adlı çok sevilen dizisinde gerçek doğa filmleri kullanılıyordu; ama bunlar öylesine yanıltıcı biçimde kurgulanmıştı ki, belgesel olmaktan çok, Disney’in fanteziye olan eğilimini sergiliyordu. Bunlar arasında Seal Island (1948; Fok Adası), Beaver Valley (1950; Kunduz Vadisi) ve The Living Desert (1953; Yaşayan Çöl) gibi filmler sayılabilir. Disney ayrıca oyunculu filmler yapmaya da yöneldi. Cinderella (1950; Külkedisi), Alice in Wonderland (1951; Alice Harikalar Diyarında) ve Peter Pan (1953; Peter Pan) gibi uzun metrajlı canlandırma filmleri, The Parent Trap (1961) ve The Absent-Minded Professor (1961; Dalgın Profesör) gibi küçük bütçeli, oyunculu filmler yaptı.

Disney stüdyosu, televizyonun popüler bir eğlence aracı olarak taşıdığı potansiyeli önceden gören ve doğrudan televizyon için film yapan ilk stüdyolardandı. Zorro ve Davy Crockett dizileri çocuklar arasında çok büyük ilgi gördü. Bunlarla bağlantılı olarak rakun postundan yapılma kuyruklu şapka, boynuzdan barutluk ve Zorro pelerini gibi şeylerin satışıyla şirkete ek kârlar sağlandı. Walt Disney’s Wonderful World of Color (Walt Disney’in Harika Dünyası) değişmeyen televizyon yapımlarından biri oldu. Disney, öykülü film yapımcısı olarak mesleğinin doruğuna 1964’te Mary Poppins’le (Gökten inen Melek) ulaştı. Pamela L. Travers’ın bu sevilen çocuk öyküsünün uyarlaması bütün dünyada övgü topladı.

Disneyland


Bu arada Disney daha 1950’lerin başlarında, Los Angeles yakınlarında büyük bir eğlence parkı kurmak üzere planlar yapmaya başlamıştı. 1955’te Disneyland açıldığında, Disney’deki geçmişe ve fanteziye düşkünlüğün parkın tasarımına ve yapımına açıkça yansıdığı görülüyordu. Park kısa sürede dünyanın dört köşesinden gelen turistlerin gezmeden geçemediği yerlerden biri oldu.
Disney öldüğünde Florida’da yapımı süren ikinci park 1971’de açıldı. Bunu Tokyo’daki Disneyland izledi. 1992’de de Euro Disney adıyla Paris’te dördüncü park açıldı.

Değerlendirme


Disney’in yaratıcılığı, enerjisi, düş gücüne dayanan mizahı ve halkın beğenisine uyum sağlama yeteneği, dünyanın her yanındaki “her yaştan çocuklar” için geliştirdiği eğlencelerin esin kaynağı olmuştur. O, toplumun hemen her kesimi için eğlence üreten bir yaratıcı ve ürünlerinin çok usta bir satıcısı olarak elde ettikleri açısından, başarılı bir sanayiciyle karşılaştırılabilir. Ama son yıllarında Disney ve yapıtları konusundaki değerlendirmeler önemli ölçüde değişmiş, bazılarınca onun muhafazakâr siyasal görüşleri kadar beğenisi de eleştirilmiştir. Sosyal bilimciler ve eğitimciler Disney filmlerinin, estetik açıdan kaba yanlarının yanı sıra pek çoğundaki şiddet, vahşet ve sadizm öğelerine de karşı çıkmışlardır. Disneyland de birçoklarınca bir “eğlence süpermarketi” olarak nitelenmiştir.

kaynak: Ana Britannica
BAKINIZ Çizgi Film


Son düzenleyen Safi; 9 Mayıs 2017 15:55
Biyografi Konusu: Walt Disney nereli hayatı kimdir.
KENCISii - avatarı
KENCISii
Ziyaretçi
15 Ekim 2007       Mesaj #2
KENCISii - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  2.jpg
Gösterim: 1201
Boyut:  30.2 KB
Walt Disney

(1901 Chicago-1966 Burbank/California),
Sponsorlu Bağlantılar
Amerikalı desinatör ve çizgi film yapımcısı.

Gerçek adı Walter Elias'tır. Çoğunlukla halk öykü ve masallarından esinlenerek çizgi film tekniğini sinemaya uyguladı. 1923 yılında Hollywood'da Disney Stüdyosu'nu kurdu.

Yarattığı soluk yüzlü, beyaz eldivenli, koca pabuçlu, alaycı "Miki Fare" (Mickey Mouse) ve Pluto, Donald Duck, Goofy gibi çizgi film tipleriyle tanındı. 1955'te Kaliforniya'da "Disneyland" denilen çocuk parkını açtı. İlk uzun metrajlı filmi "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler" ile çocuk edebiyatına yönelen Disney, kısa zamanda çizgi filmin dev bir sanayi dalı hâline gelmesini sağladı.

"Pinokyo", "Uçan Fil Jumbo", "Bambi", "Külkedisi", "Renkli Mucizeler", "Uyuyan Güzel", "101 Dalmaçyalı", "Leydi'nin Aşkı" adlı filmleriyle tüm dünya çocuklarını etkiledi. 1950'den sonra hayvanların yaşamı üzerine "Yaşayan Çöl", "Afrika Aslanı", "Büyük Kanyon" gibi birçok belgesel film çevirdi.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen Safi; 9 Mayıs 2017 15:56
serseri74 - avatarı
serseri74
Ziyaretçi
22 Aralık 2011       Mesaj #3
serseri74 - avatarı
Ziyaretçi
WALT DISNEY
Ad:  3.jpg
Gösterim: 908
Boyut:  39.3 KB

Mickey Mouse ile üç küçük domuzun yaratıcısı olan Walt Disney, yirmi beş yıl önce kimsenin tanımadığı bir adamdı. Amerika'da onun kadar tanınan bir adam yoktu denebilirdi.

İngiltere'de yayımlanan Kim Kimdir Yıllığı, Walt Disney'i dünya büyükleri arasına koydu ve ona, devlet adamlarından herhangi birine ayırdığı sayfadan fazla yer verdi.

Yirmi beş yıl önce, Walt Disney yiyecek bulmakta bile güçlük çeken bir adamdı. Sonralarıysa Seylan adasındaki çay tarlaları işçisinden kuzeyin buzlu ovalarında dolaşan veya denizlerinde avlanan balıkçılarına kadar herkes onu tanımakta ve sevmekteydi. Kuzey Kutbuna yakın ülkelerde yaşayan Eskimolar bile Mickey Mouse filmlerine bayılırlar, Alaska'nın Juneau şehrindeki sinemaya üşüşürierdi. Igloo denen buz evlerinde bir Mickey Mouse kulübü bile kurmuşlardı.

Yirmi beş yıl önce Walt Disney züğürdün biriydi. Sonraları dünyanın sayılı zenginlerinden olmuştu. Kazandığı parayı tekrar işine yatırdı. Milyonları istif etmektense daha güzel filmler hazırlamayı uygun buldu.

Walt Disney, Kansas City'de yaşıyor ve artist olmak istiyordu. Bir gün Kansas City Star'a gelerek kendine iş vermelerini rica etti. Yayın müdürü resimlerini gözden geçirdi ve hiçbir kabiliyete sahip olmadığını bildirdi. O da ümitsizlik içinde, kırık kalple oradan ayrıldı. Bundan sonra, çok az bir ücret karşılığı, kilise için resimler yapmaya başladı. Kendi başına stüdyo tutacak kadar parası olmadığından babasının garajını stüdyo olarak kullandı. O zamanlar durumunu hiç beğenmiyor, şikâyetçi oluyordu. Fakat garajda yağ ve benzin kokuları içinde çalışmak ona, milyonlar değerinde fikirler ilham etti.

Bir gün, resim çizmeye çalıştığı sırada, bir fare meydana çıkarak garajın tahta zemini üzerinde oynamaya başladı. Disney işini bırakıp bu fareyi seyre daldı. Evden ekmek parçaları getirip fareye verdi. Günler geçtikçe fare ile Disney'in arkadaşlığı ilerledi ve fare resim sehpasının üstüne çıkacak kadar ona alıştı.

Disney Hollyvvood'a gelip canlı karikatürler çizmeye başladı. Fakat "Osvvald The Rabbit" adını verdiği bu oyunlar tutulmadı. Disney yeniden parasız ve işsiz kaldı.

Bir gün, bir pansiyon odasında oturup ne yapacağını düşünmeye başladı. Birden aklına, Kansas City'deki garajın faresi geldi. Hemen bir fare resmi çizdi ve böylece Mickey Mouse doğmuş oldu. Yıllarca önce dünyadan göçen bu fare, dünyaca tanınan Mickey Mouse'un babası oldu. En ünlü aktörlerden çok alkışlandı, mektuplar aldı; dünyanın her tarafındaki sinemalarda, en tanınmış aktörlerin filmlerinden daha uzun zaman gösterildi. Walt Disney her hafta hayvanat bahçesine giderek hayvanları ve çıkardıkları sesleri inceledi. Bunlara dayanarak filmlerdeki fareyi seslendirdi.

Disney, artık film resimleri yapmıyor, konuşmaları kaleme almıyor, çevirdiği filmlerin hiçbir işiyle uğraşmıyordu. Bu işlerin hepsini yanında çalışan yardımcıları yapıyordu. O sadece hazırlayacağı filmin konusunu tasarlıyordu. Yeni bir konu bulunca asistanlarını toplayıp bu konuyu tartışıyordu.

Bir gün yıllarca önce bir gün, çocukluğunda annesinin ona okuduğu bir kitabın konusunu filme almalarını asistanlarına teklif etti. Filmin konusu üç küçük domuz yavrusu ile kocaman ve kötü huylu kurt arasında geçen bir olaydı. Asistanlar başlarını salladılar ve konuyu beğenmediklerini açıkladılar. Disney de vazgeçer gibi göründü, ancak bu konu bir türlü aklından çıkmıyordu. Fakat teklifini yeniledikçe, adamları başarısızlığın muhakkak olacağını tekrarlıyorlardı. En sonunda adamları,

"Pekâlâ. Bu konuyu da deneyelim ve filmini çevirelim" dediler, ama başaracaklarına hiçbirinin inançları yoktu. Her Mickey Mouse filmi üç ayda hazırlanıyordu. Bu defa adamlar üç domuz yavrusu için üç ay çalışmayı fazla buldular ve filmi iki ayda bitirdiler. Stüdyoda bulunanların hiçbiri filmin tutulacağını sanmıyordu. Fakat iş onların inancının tam aksi oldu; film bir kasırga hızı ile bütün memleketi dolaştı ve büyük bir başarı sağladı.
Ad:  5.jpg
Gösterim: 716
Boyut:  25.7 KB

Herkes bu filmin heyecanına kapıldı. Georgia'nın pamuk tarlalarında çalışan işçiden, Gregon'da elma toplayan kadınlara kadar herkes "Hain Kurttan Kim Korkar" şarkısını söylemeye başladı.

Disney'in söylediğine göre bazı filmleri bir sinemada yedi sekiz defa gösterilmekte ve müşteri bulmaktaydı. Bu hal sinema tarihinde pek az rastlanan başarılardan biriydi. Bizim bu satırları yazdığımız dakikada bile kim bilir kaç kişi Mickey Mouse'un bir oyununu seyretmekte.

Walt Disney, başarısının sırrını, işini sevmekte ve ona dört elle sarılmakta bulmaktaydı. O bu işe sadece para yapmak için girişmemişti. Bu iş onun hayatının en büyük serüveni ve heyecan kaynağıydı. Çalışırken duyduğu heyecanı, oyununu seyrederken bile duymamaktaydı.

"Hain Kurttan Kim Korkar" şarkısı, Mickey Mause filmlerinin ilk sarkışıydı. Bu şarkıyı, Disney'in adamlarından biri olan Frank Churchill beş dakikada bestelemiş ve bir mektup zarfının üstüne yazmıştı. Bu şarkıcı ile o da birden bire meşhur olmuş ve çok kısa bir zamanda beş film kumpanyasından şarkı bestelemek için teklif almıştı.
Son düzenleyen Safi; 9 Mayıs 2017 15:57
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
9 Mayıs 2017       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  6.jpg
Gösterim: 629
Boyut:  43.3 KB
Walt DISNEY

(1901-1966).

1928'de ilk sesli sinemayla birlikte Walt Disney'in çizgi filmleri her yaştan insanın beğenisini kazandı. Miki Fare ve Vakvak Amca gibi sevimli çizgi film kahramanlarının babası olan Walt Disney'in ilk sesli kısa filmi Steamboat Willie'dir (1928; "İstimbot Willie").

Disney 1929'da Silly Symphonies ("Gülünç Senfoniler") ve The Skeleton Dance ("İskelet Dansı") adlı ikinci bir film dizisi yaptı. Aynı yıllarda Gufi ve Vakvak Amca tiplerini yara-tarak, Miki Fare ailesine yeni üyeler kazandırdı.

Bir saniyelik hareket için 24 ayrı çizim gerektiren 1,5-2 saatlik uzun metrajlı filmler, uzun ve yorucu bir çaba sonunda gerçekleşir. Walt Disney'in 1937'de yaptığı ilk uzun metrajlı film, bir masal uyarlaması olan Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'di (Snow White and the Seven Dwarfs).

Disney Pamuk Prensesken sonra Bambi (1942), Pinokyo (Pinocchio; 1940), Uçan Fil Dumbo (Dumbo; 1941), Külkedisi (Cinderella; 1950), Uyuyan Güzel (Sleeping Beauty; 1958) ve A Hundred and One Dalmatians ("Yüzbir Dalmaçyah") adlı birçok film yaptı.

Disney, Davy Crockett gibi gerçek yaşam-öykülerini konu alan filmlerin yanı sıra Yaşayan Çöl (The Living Desert; 1953) gibi doğa ve hayvanları konu alan belgeseller de yaptı.

1955'te Anaheim'da (California) büyük bir eğlence parkı olan Disneyland'ı açtı. Filmleriyle 30 kez Akademi Ödülü'nü (Oskar) kazanan Walt Disney, 1966'da Los Angeles'te öldü.

Büyük bir işletme durumuna gelen Disney stüdyoları, Disney'in ölümünden sonra çizgi film yapmayı sürdürdü. 1971'de Orlando'da (Florida) Walt Disney World adıyla ikinci bir Disneyland açıldı. ABD dışında yapımı gerçekleşen ilk Disneyland, 1983'te Japonya'nın başkenti Tokyo'da açıldı.

kaynak: Temel Britannica
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
9 Mayıs 2017       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

DİSNEY

Ad:  7.jpg
Gösterim: 860
Boyut:  40.9 KB

(Walter Elias, Walt-denir)
amerikalı desenci, film yönetmeni ve yapımcı
(Chicago 1901 - Burbank, Kaliforniya, 1966).

Çizgifilmin öncüsü olan sanatçı, insanbiçimli hayvanlan konu edinen kısa filmleriyle tüm dünyada kendini kabul ettirdi ve üne ulaştı. Disnev'in bu kahramanları sinema seyircisi tarafından çok kısa sürede benimsendi: Miki fare (Mickey Mouse), neşeli tavşan Oswald, köpek Pluto, üç küçük domuz, kötü kurt, vb. 1928 de çevirdiği Steamboat Wilie ilk sesli çizgifilmi oldu. Silly Symphony, dizisinin ilk filmi Skeleton Dancei 1929'da, ilk renkli Miki'yi 1934'te çekti. 1937'de gerçekleştirdiği ilk uzun çizgifilm Pamuk Prenses ve yedi cüceler (Snow White and the Seven Dwarfs) ile uluslararası bir başarı kazandı.

Bu sanatsal atılım, Disney aynı zamanda büyük bir işadamı durumuna getirdi. Daha o günden Disney, Burbank'taki "düş fabrikaları" ile dünya çizgifilm üzerinde uzun yıllar sürecek bir egemenlik kurdu. “Disney imparatorluğu” ardı ardına Pinokyo (Pinocchio) [1940], Fantasia (1940), Dumbo (1941), Bambı (1942), Külkedisi (Cendrillon) [1950], Alis harikalar diyarında (Alice in Wonderland) [1951], Peter Pan (1953), Leydi'nin aşkı (Lady and the Tramp) [1955], Uyuyan güzel (Sleeping Beauty) [1959], 101 dalmaçyalı (101 Dalmatians) [1960), Taşa saplanan kılıç (The Sword in the Stone) [1964] gibi filmler gerçekleştirdi. Disney çizgifilmden başka türlere de yöneldi (hayvanlar üstüne belgeseller, oyunculu serüven filmleri). Ayrıca Disneyland denilen (Kaliforniya'nın Anaheim semtinde) büyük bir eğlence parkı açtı (1955). Sanatı, aynı anlayışta çalışmalar yapan yeni sinemacılar tarafından örnek alındı.

Disneyland


eğlence parkı.
İlki 1955'te Kaliforniya'da Anaheim'de, İkincisi 1971'de Disneyworld adıyla Florida'da, Orlando'nun G.B.'sında açıldı. Daha sonra dünyanın başka köşelerinde de (1983'te Tokyo'da Tokyo Disneyland, 1992'de Paris yakınında Eurodisneyland) böyle parklar açılmıştır.

Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

13 Ocak 2012 / Misafir Cevaplanmış
25 Eylül 2009 / Misafir Cevaplanmış
30 Haziran 2011 / BrookLyn Edebiyat ww
12 Aralık 2015 / Harry Kewell Spor ww
12 Aralık 2015 / Harry Kewell Spor ww