Arama

Sanat Akımları - Dadaizm

Güncelleme: 4 Aralık 2015 Gösterim: 39.419 Cevap: 7
witch_girl - avatarı
witch_girl
Ziyaretçi
10 Mayıs 2008       Mesaj #1
witch_girl - avatarı
Ziyaretçi
Dadaizm

Sponsorlu Bağlantılar
Dada
, Dadaizm veya Dadacılık I. Dünya Savaşı yıllarında başlamış kültürel ve sanatsal bir akımdır. Dada Dünya Savaşının barbarlığına, sanat alanındaki ve gündelik hayattaki entelektüel katılığa bir protesto olmuştur. Mantıksızlık ve varolan sanatsal düzenlerin reddedilmesi Dada'nın ana karakteridir.
Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Tristan Tzara, Marcel Janco ve Emmy Hennings’in aralarında bulunduğu bir grup genç sanatçı ve savaş karşıtı 1916 yılında Zürih’te Hugo Ball’in açtığı cafe’de toplandı. Bildirisi de burada açıklandı.
Dada isminin nereden geldiği konusunda kesin bilgi olmamakla beraber Fransızca’da oyuncak tahta at anlamına gelen "Dada" bu kişilerin yarattığı edebi akımın ismi olarak seçildiği yönünde bir görüş vardır.
Bu akım, dünyanın, insanların yıkılışından umutsuzluğa düşmüş, hiçbir şeyin sağlam ve sürekli olduğuna inanmayan bir felsefi yapıdan etkilenir. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından gelen boğuntu ve dengesizliğin akımıdır. Dada’cı yazarlar, kamuoyunu şaşkınlığa düşürmek ve sarsmak istiyorlardı. Yapıtlarında alışılmış estetikçiliğe karşı çıkıyor, burjuva değerlerinin tiksinçliğini vurguluyorlardı.
Toplumda yerleşmiş anlam ve düzen kavramlarına karşı çıkarak dil ve biçimde yeni deneylere giriştiler. Çıkardıkları çok sayıda derginin içinde en önemlisi 1919-1924 arasında yayınlanan ve Andre Breton, Louis Aragon, Philippe Soupauld, Paul Eluard ile Georges Ribemont-Dessaignes’in yazılarının yer aldığı Litterature'dü. Dadacılık 1922 sonrasında etkinliğini yitirmeye başladı. Dadacılar gerçeküstücülüğe (sürrealizm) yöneldi.
Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
30 Mayıs 2008       Mesaj #2
Bia - avatarı
Ziyaretçi
Dadaizm
Adil Bilhan Altay
"Aynanın altındaki çeşme bir şişeye açılmaktadır. Aynaya baktığınızda ise kendinizi görürsünüz, akan siz misiniz zaman mı, çünkü sizde değişmektesiniz her saniye her zaman." İşte böyle yaşayan bir eseri üretebilecek akım Dadaizm.
Sponsorlu Bağlantılar

Dada, 1916'da Zürih'de doğmuş olan bir sanat akımıdır. I. Dünya Savaşı'nın katliamlarına ve budalalığına duyulan nefretten doğan bu hareket, şok etkisi yaratan taktiklerle ve alay ederek, teknolojik ilerlemeye körü körüne bağlanmanın yüzeyselliğini, Avrupa toplumunun yozlaşmasını, savaş, toplum, gelenek, din ve sanat gibi tüm yerleşik değerleri protesto etmekteydi. Dada hareketi yaratıcı sanatı canlandırma amacıyla yeni deneysel ifade formları bulmak için çaba göstermiştir. Savaşın bitmesinden sonra 1918'de Dada hareketi Almanya'ya sıçradı ve burada aşırı sağın yükselen militer ve milliyetçi politikalarına bir çeşit karşı duruş halini aldı. Dada hareketinin bir diğer önemli özelliği, sürrealizmin önünü açması ve hatta temellerini atmasıdır. Dada hareketinin içinde yer alan pek çok sanatçı daha sonraları sürrealist hareket içinde etkili olmuştur.

Dadaizmin öncülerinden genç Macar şairi Tristan Tzara (1896-1963) 1917'de DADA dergisini çıkarmaya başladı. Bu dergide dadaizmin öncüleri Ball, Hans Arp, Richard Hulsenbek ve Tzara, ses şiiri, anlamdışılık şiir ve şans şiiri adını verdikleri yeni şiir biçimlerini denemeye başladılar. Kısa zaman sonra Fransa'nın önde gelen şairleri de bu dergide çalışmaya başladılar: Aragon, Eluard, Breton ve diğerleri.

’İnsanın anlamsızlık (Unsinn) üzerine kurduğu mantıksal zincir yerine, mantıksal bağı bulunmayan anlamdışılık (Ohne-Sinn) konmalıdır.’ Dada, sanata karşı doğanın yanındadır. Dada'ya göre doğada anlam yoktu, öyleyse sanatta da anlam olmamalıydı. Ancak Dadaistler her ne kadar sanata karşı olduklarını, geleneği reddettiklerini ve sadece yozlaşmış bir toplumla alay edip aşağıladıklarını ifade etmiş olsalar da ortaya koydukları çalışmalarla, fütürizmin görsel alfabesini zenginleştirmişlerdir. Kural ve dogmalardan kurtulmak sanatçıyı kendi gerçeğine daha çok yaklaştırmıştır. Şans eseri olarak bilinçsizce yapılanın etkinliği anlaşılınca, Dadaistler kendiliğinden (spontane) olanı planlı davranışlarla birleştirmenin yollarını aramışlar; bu sentez sayesinde tipografi geleneksel kısıtlamalardan kurtulmuştur. Dada aynı zamanda, harf biçimlerini Kübizm kavramına uyan fonetik semboller olarak değil, görsel biçimler olarak kullanmıştır.

Dada hareketine ilişkin en önemli tartışmalardan biri Dada'nın gerçekten de sanat karşıtı (anti-art) olup olmadığıdır. Bu tartışmanın sebebi, Dadaist sanatçıların genel olarak Sanat konusunda fazlasıyla eleştirel olmalarıdır. ‘Yüksek ve güzel’ olduğu düşünülen Sanat'ı üreten ve ona tapan toplumla, I. Dünya Savaşı'na sebep olan toplum ne de olsa aynı toplumdur. 1916'da sanat aşığı olmak, Dadaistler için, katışıksız ikiyüzlülük demekti. Dadaistlere göre “Sanat” dolaylı yoldan da olsa suçluydu.

Daha da kötüsü, eğer Alman erkekleri, Fransızları ve Rusları süngüleriyle şişlemeye, sırt çantalarında Goethe'nin kitabıyla gidiyorlarsa, bunu, Sanat insanlığı aptal yerine koyduğu, insanların dünyayı olduğundan daha güzel bir yer olarak görmelerine sebep olduğu için yapıyorlardı. İşte, Dadaistleri en çok kızdıran ve radikal ifade yollarına iten de buydu. Dada, yerleşik sosyal estetiğe acımasızca bu yüzden saldırmıştır. Güzelliğin, simetrinin ve anlamın bozguna uğratılması ve geleneksel malzemelerin reddedilmesi Dada'nın başlıca özellikleriydi. Bütün bunlar Dada için, insanlığı toplu cinayete sürükleme kapasitesi olan bir sosyal ritmin bozulmasıydı .

Dada'nın hemen hemen her şeyi inkar etmesi, yeni ve güçlü iletişim yöntemleri yaratmış; bunlar şiirde yeni biçimlerin kullanılması, görsel iletişimde ise kolaj ve fotomontaj gibi teknikler olmuştur. Bu tekniklerde, resimli dergilerden, eski mektuplardan, basın ilanı ve etiketlerden kesilen fotoğraflar yeni bir düzenlemeyle yapıştırılmış ve birbiriyle ilgisi olmayan bu resim ve işaret parçalarından, yeni anlamlar yaratan bağlantıların kurulduğu, genellikle kışkırtıcı nitelikte düzenlemeler oluşturulmuştur.

Alaycı ve aşağılayıcı tavrıyla toplumsal değerleri kökünden sarsan Dadaizm 1912-1922 yılları arasında resim, edebiyat, tiyatro ve müziği içine alan sanat dallarına olduğu kadar grafik tasarımın da görsel diline devrimci nitelikler getirmiştir. 1922'de üyeler arasındaki sürtüşmelerin artması, yıkıcı etkinliklerin bir sınıra dayanması ve çok sayıda Dadaist'in Sürrealizm'e yönelmesi sonucu, varlığını sürdürecek bir zemin kalmadığı için son bulmuştur. Ancak Dada, yeniliğe ve başkaldırıya esin kaynağı olan, bir özgürleştirme hareketi olarak geçerliliği kalmamış alışkanlıklara karşı savaşması, uzlaşmaz tutumu ve tutkusu ile bugün bile entelektüel ve sanatsal buluşlara örnek olmaktadır.

Dadaizmin öncülerinden biri olan Hans Arp ‘Sosyal Estetik'ten zamanla daha fazla uzaklaştım’ isimli yazısında Dada hareketini çok iyi bir şekilde özetliyor: "Dada, insanın akla uygun aldanışlarını ortadan kaldırmayı ve de doğal ve mantıksız düzene yeniden kavuşmayı amaçlamıştır. Dada, insanın mantıklı anlamsızlıklarını, mantıksız saçmalıklarla değiştirmeyi istemektedir. İşte bu yüzden biz, Dada'nın büyük davulunu bütün nefesimizle üflüyoruz. Dada için felsefeler bırakılmış eski bir diş fırçasından daha az değerlidir. Dada onları büyük dünya liderlerine bırakır. Dada, erdemin resmi sözlüğünün iğrenç entrikalarını kınamaktadır. Dada, saçma olan için vardır, ki bu saçmalık anlamsızlık anlamına gelmez. Dada doğa gibi saçma ve akla aykırıdır. Dada doğadan yana ve Sanat'ın karşısındadır". Dada hareketi kesinlikle doğduğu zamanın özel koşuları göz önüne alınarak incelenmelidir. Sözü geçen zamanlar, büyük bir karışıklığın olduğu zamanlardır.

1920'li yıllarda çeşitli sanat akımları içerisinde kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Birinci dünya savaşı ile birlikte başlayan bunalım, umutsuzluk ve çaresizlik ortamı, özellikle Avrupa’da, toplumun hemen her kesiminde kültürel ve geleneksel değerleri altüst etti. Bu yılgınlık ortamı, modern sanat akımlarının getirdiği yeniliklerle birlikte, sanatta yeni bir karşı duruşun ortaya çıkmasını sağladı. Tüm gelişimiyle örtüşmemekle birlikte, on dokuzuncu yüzyılın ‘modernizm’ düşüncesinin bir parçası veya uzantısı olarak kabul etmemiz gereken Dadaizm, fütürizm, gerçeküstücülük gibi sanat akımları, bu dönemde altın çağını yaşadı. Tzara'nın 1921'de sahnelediği ‘Gazdan Yürek’ adlı yapıtı, her şeyi alaya alan, kontrolsüz mantık akışı ile yazılmış, tamamen görselliğe dayanan bir oyundu: Kartondan giysilerle yapılmış boyun, göz, ağız, kulak ve kas, sırayla sahneye gelip, üç perde boyunca hiçbir anlamı olmayan şarkılar söylüyorlardı. Örneğin göz, tekdüze bir sesle ‘heykeller, mücevherler, kızartmalar’ sözlerini üst üste yineliyor, ardından ‘sigara, sivilce, burun’ nakaratına giriyordu. Tam anlamıyla bilinçaltı akımı tekniğiyle yazılmış ve sahnelenmiş bu oyunların drama tekniğiyle (üç birlik kuralı) veya mantıksal bir oyun kurgusu ile uzaktan yakından ilgisi yoktu. Her şey, görüntüde dile geliyordu. Böylece ‘Modernizm’ in en önemli nimetleri arasında görülen akılcılık, aydınlanma, düşünsellik gibi kavramlar, öncü akımlar tarafından sorgulanıyor ve reddediliyordu.

Gelenekleşmiş sanat yasalarından ve pozitivist önermelerden bağımsız olarak, mantık dışı ve saçma olanı öne çıkaran, natüralist ve gerçekçi sanat kuramlarının öz, biçim ve dil anlayışlarını hiçe sayan ‘Dada’ akımı, bu yönleriyle bir yandan fütürizm akımı ile yakınlık gösterirken, öte yandan ‘Gerçeküstücülük’ e zemin hazırlamış oluyordu. Sürrealizmin ortaya çıkması için sosyal bir background koşulu yoktur. Oysa dadaizm, sosyal koşullar olmadan varolamaz. Sürrealizm, sanatın her dalına (müzik ve az da olsa mimari dışında) yayılmıştır. Oysa dadaizm, sadece ‘topluma’ yayılmıştır. Çünkü bazen de eylem şeklindedir. Sergiden sonra, sergilenmiş bütün eserlerin topluca imha edilmesi gibi. Amaç; mantıksal düzene alternatif yaratmak ve mantık dışı bir düzen oluşturmak yoluyla yeni bir gerçekliğe ulaşmak.


KAYNAKÇA
BATUR, Enis: Modernizmin Serüveni,Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002.
GOMBRİCH, E.H.: Sanatın Öyküsü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1980.
İPŞİROĞLU, Nazan-Mahzar: Sanatta Devrim, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1993.
ÖZTOPÇU, H. Avni: Doksanbeş – Doksanaltı Notları, H62, İstanbul, 2002.
TUNALI, İsmail: Felsefe Ders Kitabı, Altın Kitaplar, İstanbul, 2000.
AeraCura - avatarı
AeraCura
Ziyaretçi
31 Mayıs 2009       Mesaj #3
AeraCura - avatarı
Ziyaretçi
Dada Hareketi (Dadaizm)
Dada hareketi sahte itibariliğe, çoktan içi boşalmış, ömrünü doldurmuş kanılara karşı, entellektüel bir isyan ve savaş idi. Ancak Dada akımı, bir kalite kavramından yoksun olduğundan, savaşını paradokslar, blöfler ve latifeler ile kuvvetlendirmek istiyordu. Dadaizm'in anlamı, sanat eseri, yücelik, ebedilik değeri değil; şüphe, protesto ve benliğin kurtuluşu idi.

Dada hareketi, 1915 ile 1922 arasında süren ve Gerçeküstücülük'ten daha yaşlı bir akımdır. Kübikçilik'ten "kâğıt yapıştırma" tekniğini alan Dadaizm, Zürih, Paris ve New York'ta hemen hemen aynı anda başlamıştı. 9 Şubat 1916'da Hons Arp, Hugo Ball, (her ikisi de Alman), Romanyalı Tristan Jzara ve Marcel Janco, eski Zürih'in göbeğinde "Cabaret Voltaire"i kurdular. Açtıkları savaşa "Dada" dediler. Bu ismi, Hugo Ball ve Richard Huelsenbeck Fransızca bir sözlükten aldılar. Dada "tahta at" anlamına gelir. Huelsenbeck, 1920 de yazdığı "En avant Dada" adlı bir yazıda "Bu sözcük, kısalığı ve telkin edici yönü ile kendini saydırıyor" diye yazıyordu.

Dada, oğulları babalara köpürten en şiddetli bir başkaldırma idi. Bu akım içinde, İkinci Savaş'ta alevlenen Avrupa'nın şüpheci bilinci kendini gösteriyordu. Bütün Dadacılar savasın karsısında idiler ve Jugendstil üslûbunun sanatçıları gibi, estetik fenomenlerden, moral fenomenler yapmak istiyorlardı. Hugo Ball "Die Flucht aus der Zeit" adlı eserinde (1927): "Dadacı, zamanın ölüm sarhoşluğuna karşı savaşır... Bizim tartışmalarımız, zamanımızın saklı yüzünü her gün etkisi artan bir heyecanla aramak üzerinedir..." Sanat, bu aramaya yalnız bir neden olur. Gerçekte Dadacılar için, söz konusu olan sanat değildi. Nazari olarak Dada, sanatın tüm olarak karşısında idi. Fakat buna rağmen, Zürih'teki galerilerinde resim sergileri açıyorlardı. Bu sergilerde, en önemli kişi olarak Hans Arp görünüyordu.

1887'de Strassbourg'da doğan Arp, Weimar Akademisi'nde ve Paris'te Academie Julian'da öğrenimini yapmıştı. 1912'de Münih'te Kandinsky'yi arayıp buldu. 1914'de Paris'e gitti, Şair-ressam Max Jocop'u, "Uzun boyunlu Üstad" Amadeo Modigliani'yi, şair ve sanat eleştiricisi Apollinaire'i ve Orfist-kübist Delaunay'i tanıdı. Savaş patlayınca İsviçre'ye gitti.

Hans Arp, objeleri tesadüf kanunlarına göre düzenleyerek ve muhtelif renkli kâğıtları birbirlerine yapıştırarak resimler yapıyordu. Romanyalı şair Tristan Tzara da şapkasının içine attığı, içinde sözcükler yazılı kâğıtları çekerek şiirler derliyordu. Bu iki tarz çalışma, yani "popiers Colles" ve objeleri tesadüflere göre düzenleme, Dünya Savaşı'nda insanlığı kitle cinayetlerine sürükleyen, dünyanın akılcı ve ülkücü şarlatanlıklarına karşı bir protestodan ileri geliyordu. Renklendirilmiş, birbirleri üzerine tutturulan tahtalardan yapılan biçimlerle meydana getirilmiş röliyeflelerinde, Arp 1917'de heykel sanatına yaklaşıyordu.

İlk Dada'cı deneyleri yapan ve estetiği kökünden reddeden Marcel Duchamp, yaptığı "Readymades"ler (kullanılan eşyaları amaçlarından uzaklaştırıp yeni bir ilişki için bir araya getirerek sanat eserine ulaştırmak) ile heyecan yaratıyordu. Picabia da, Dunchamp gibi 1915'den beri New York'ta ikamet ediyor ve "Dada" adlı dergiyi çıkarıyordu. Paris'teki Dada Grubu'nda Breton, Aragon, Soupault, Eluard gibi sairler, aktif rol oynuyorlardı. Dada, en güçlü kabiliyetini Max Ernst'in kişiliğinde bulmuştur. Bu sanatçı, sonraları önemli eserlerini vereceğinden üzerinde tekrar durulacaktır.

DADAİZMİN ETKİLERİ

Dadaizm, 20. yüzyıl sanatında önemli etkiler yarattı. Nihilist yaklaşımları, topluma getirdikleri eleştiriler ve alışılagelmiş sanat geleneklerine karşı geliştirdikleri saldırgan tavır doğrudan hiçbir akımı etkilememiş olsa da, garip, usdışı ve hayali nesnelere olan ilgileri gerçeküstçülük (sürrealizm) akımında kendine yer buldu.

Dadaistler her ne kadar sanata karşı olduklarını, geleneği reddettiklerini ve sadece yozlaşmış bir toplumla alay edip aşağıladıklarını ifade etmiş olsalar da ortaya koydukları çalışmalarla fütürizmin görsel alfabesini zenginleştirmişlerdir. Kural ve kalıplardan kurtulmak sanatçıyı kendi gerçeğine daha çok yaklaştırmıştır.

Şans eseri olarak bilinçsizce yapılanın etkinliği anlaşılınca, Dadaistler kendiliğinden olanı planlı davranışlarla birleştirmenin yollarını aramışlar; bu sentez sayesinde tipografi geleneksel kısıtlamalardan kurtulmuştur. Dada aynı zamanda, harf biçimlerini Kübizm kavramına uyan-fonetik semboller olarak değil-görsel biçimler olarak kullanmıştır.

Dada'nın hemen hemen herşeyi hiçe sayması ve inkar etmesi, yeni ve güçlü iletişim yöntemleri yaratmış; bunlar şiirde yeni biçimlerin kullanılması, görsel iletişimde ise kolaj ve fotomontaj gibi teknikler olmuştur. Bu tekniklerde, resimli dergilerden, eski mektuplardan, basın ilanı ve etiketlerden kesilen fotoğraflar yeni bir düzenlemeyle yapıştırılmış ve birbiriyle ilgisi olmayan bu resim ve işaret parçalarından, yeni anlamlar yaratan bağlantıların kurulduğu, genellikle kışkırtıcı nitelikte düzenlemeler oluşturulmuştur.

Alaycı ve aşağılayıcı tavrıyla toplumsal değerleri derinden sarsan Dadaizm, 1912-1922 yılları arasında resim, edebiyat, tiyatro ve müziği içine alan sanat dallarına olduğu kadar grafik tasarımın da görsel diline devrimci nitelikler getirmiştir.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
4 Haziran 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Dadacılık


Birinci Dünya Savaşı yıllarında Zürih, New York ve Paris'te görülen öncü sanat akımı.

Geleneksel kültür ve sanatı, toplumu yadsıyan, dil ve estetik kurallarını tanımayan Dadacılar asıl gerçeğin rastlantı ve sezgiyle bulunabileceğini savundular. "Dada" sözcüğünü, sırf anlamsız bir sözcük olduğu ve sözlükten gelişigüzel seçildiği için benimsediler.

Tristan Tzara, Hans Arp, Francis Picabia, akımın ilk temsilcileridir. Sonradan Marx Ernst, Andre Breton, Louis Aragon, Philippe Saupault, Paul Eluard gibi sanatçılar da Dada akımına katıldılar. Dadaizm, gerçeküstücülüğü hazırlaması açısından önem taşır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
7 Ocak 2012       Mesaj #5
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Dadaizm

Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Tristan Tzara, Marcel Janco ve Emmy Hennings’in aralarında bulunduğu bir grup genç sanatçı ve savaş karşıtı 1916 yılında Zürih’te Hugo Ball’in açtığı cafe’de toplandı. Fransızca’da oyuncak tahta at anlamına gelen “Dada” akımın ismi olarak seçildi. Bildirisi de burada açıklandı. Bu akım, dünyanın, insanların yıkılışından umutsuzluğa düşmüş, hiçbir şeyin sağlam ve sürekli olduğuna inanmayan bir felsefi yapıdan etkilenir. 1. Dünya Savaşı’nın ardından gelen boğuntu ve dengesizliğin akımıdır. Dada’cı yazarlar, Kamuoyunu şaşkınlığa düşürmek ve sarsmak istiyorlardı. Yapıtlarında alışılmış estetikçiliğe karşı çıkıyor, burjuva değerlerinin tiksinçliğini vurguluyorlardı.

Toplumda yerleşmiş anlam ve düzen kavramlarına karşı çıkarak dil ve biçimde yeni deneylere giriştiler. Çıkardıkları çok sayıda derginin içinde en önemlisi 1919-1924 arasında yayınlanan ve Andre Breton, Louis Aragon, Philippe Soupauld, Paul Eluard ile Georges Ribemont-Dessaignes’in yazılarının yer aldığı Litterature’dü. Dadacılık 1922 sonrasında etkinliğini yitirmeye başladı. Dadacılar gerçeküstücülüğe yöneldi.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
HANDSOME - avatarı
HANDSOME
VIP ☪ ɴє мυтŁυ тürĸüм đἶყєɴє
7 Ocak 2012       Mesaj #6
HANDSOME - avatarı
VIP ☪ ɴє мυтŁυ тürĸüм đἶყєɴє
Öncüsü, Romen asıllı ozan Tristan Tzara’dır. Tzara, genç sanatçıların bir toplantısında “Larousse” sözlüğünden rastgele bir sayfa açmış ve karşısına çıkan ilk sözcük “Dada” bu edebi akımın adı olarak benimsemiştir. Sözünü ettiğimiz bu olayın da kanıtladığı gibi Dadaizm bir bunalım edebiyatıdır. Birinci Dünya Savaşı’nın sonucu oluşan çökün­tü, güvensizlilk, insanların inanç ve değer yargılarının sarsılması, sanatçıları da umutsuzluğa, düş kırıklığına sürükledi. İnsanın yarattığı maddi ve manevi uygarlık değerlerinin, yine İnsan tarafından acımasızca yıkılıp yok edilmesi sanatçıları, ikiyüzlü saydıkları düzeni sanat anlayışlarının kuramlarını yıkmaya yöneltti. Böyle bir ortamda dadaistler, sanatta her türlü geleneğe karşı çıktılar. Var olan dil ve estetik ku­rallarını kaldırmayı hedeflediler. Akla dayalı her şeye savaş açarak kuralsızlığı ve sürekli değişmeyi savundular.
Bu akım sonradan yerini sürrealizme bıraktı. Tzara dışında Andre Breton, Luis Aragon ve Paul Eluard ilk ürünlerini sürrealizm akımının özelliklerine dayalı olarak vermişlerdir.
—————————————————————————————————————————-
1916′da Romen asıllı İtalyan şair Tristan Tzara tarafından ortaya atılan Dadaizm akımı (Kuralsızlık), edebiyat ve sanatta her türlü geleneğe, kurala karşı çıkan; “kuralsızlığı kural edinen” bir akımdır.
I. Dünya Savaşı’nda yüz binlerce insanın ölmesi, insanların derin acılara gömülmesi ve mutsuzluğa sürüklenmesi; akla, mantığa ve ahlâka dayalı biçimde kurulduğunu söyleyen düzenlere karşı güvenin sarsılması, değer yargılarının alt üst olmasına yol açmıştı.
İşte Dadaizm, böyle bir ortamda savaş içinde doğdu; savaştan sonra Fransa’da etkinlik kazandı. Dadaizm, savaşın doğurduğu acılara, yıkımlara karşı bir protesto, bir isyan hareketi olarak kendini ortaya koydu. Dadaizm;
Bireyi aklın tutsaklığından ve akla dayalı düzenden kurtarmak Sanatta her türlü geleneği yıkmak
özcükleri bilinen anlamları dışında kullanmak Yerleşik dil ve estetik kurallarını kaldırmak
Akıldışılığı, kuralsızlığı ve sürekli değişmeyi savunmak
gibi amaçlar edinmişti. Tristan Tzara’nın, Meydan Larousse’dan rastgele seçtiği bir sözcükten (Dada) adını alan bu akım, 1922′de yerini Sürrealizme (gerçeküstücülük) bıraktı. Sürrealizmin kurucusu olan şairlerin çoğu (Breton, Soupault, Ara-gon, Eluard…) sanat yaşamlarının ilk dönemlerinde Dadaizm içindeydiler.
Dadaizmln kurucusu ve öncüsü olan T.Tza-ra, bu akımı şöyle tanımlar:
“Kağıt parçaları üzerine sözcükler yazın, bunları bir şapkanın İçine atıp karıştırın, sonra teker teker çekip bir kağıdın üzerine sıralayın; işte Dadaizm…”
Dadalzmin önemli Temsilcileri:
Tristan Tzara
Francls Picabia
Türk edebiyatında Dadaizmi tüm özellikleriyle benimsemiş bir sanatçı yoktur.

DADA TÜRKÜSÜ
Bir asansörün türküsü Yüreğinde dada olan Çok yoruyordu motorunu Yüreğinde dada olan
Bir kral taşıyordu asansör Ağır kırılgan özerk Kesti iri sağ kolunu Roma’ya Papa’ya gönderdi
Asansörün işte bu yüzden Yüreğinde yok artık dada Çikolata yiyiniz
Yıkayın beyninizi
Dada Dada
(Tristan Tzara, Milliyet Sanat Dergisi, Sayı: 161)

Kaynak
Adam Olmak; Cinsiyet Meselesi DeğiL.! Şahsiyet Meselesidir!..
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
7 Ocak 2012       Mesaj #7
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Dadacılık (Dadaizm)
20. yy başlarında Avrupa ve Amerika’da etkili olan, nihilist bir sanat ve edebiyat akımı. Zürich, New York, Berlin, Köln, Paris, Hannover'a (1916 - 1920) sanatseverler tarafından hızla taşındı. Andre Breton ve Tristan Tzara’nın öncülüğünde gelişen Dadaizm, geleneksel değerlere ve savaşa karşı bir başkaldırıydı.


“Dada” sözcüğü Fransızca'da “oyuncak tahta at” anlamına geliyordu. Dadacılar, savaşın yarattığı umutsuzluğu, burjuva değerlerine duydukları tepkiyi yansıtıyorlardı. Dönemin estetik değerlerine de inanmıyorlardı. Bu değerlere karşı açtıkları savaşta en önemli silahları aykırı yapıtları ve çıkardıkları yayınlardı. Dadaizm zamanla siyasi bir nitelik kazandı.

Özellikleri
• Akla ve alışılmışa karşı bir ayaklanmaydı.
• Kaza ve rastlantıya dayalı teknikler Gerçeküstücüler ve Soyut Dışavurumcular tarafından kullanıldı.
• Sanatçının zihinsel etkinliği yaratılan nesneden önemliydi. (Duchamp)
• Dönemin geçerli estetik değerlerini yıkmaya giriştiler.
• Berlin’de siyasal bir nitelik kazandı.
Temsilcileri
Marcel Duchamp, “3. Standart Stopaj”Jean Arp, “Rastlantı Yasalarına Göre Düzenlenmiş Kareler”John Heartfield, “Kaiser Adolph”Raoul Housmann, Hannach Höch, George Grosz, Johannes Baader, Otto Schmalhausen, Wieland Herzfelde, Helmut Herzfelde(sonradan Alman milliyetçiliğini protesto etmek amacıyla adını John Heartfield’e çevirmiştir), Max Ernst, Johannes Baargeld, Kurt Schwitters (Yapıtlarıyla, sanat karşıtı Dadacılar’ın elde edemediği incelikli ve estetik bir etki yarattı), Richard Hülsenbeck, Tristan Tzara, Marcel Janco, Emmy Hennings.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafirr - avatarı
Misafirr
Ziyaretçi
4 Aralık 2015       Mesaj #8
Misafirr - avatarı
Ziyaretçi
Dil ve estetik kurallarını tanımayan, anlatımda başıboş bir yöntem benimseyen, kapalılığı amaçlayan sanat akımıdır. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde T. Tzara adlı gencin öncülüğünde bir grup şair tarafından kurulmuştur. Bu genç şairler, Fransızca’da “oyuncak tahta at” anlamına gelen “Dada” sözcüğünü akımlarına isim olarak seçerler.

Birinci Dünya Savaşının ardından kurulan bir akım olduğundan dönemin karamsarlığı dadaistlere de yansımıştır. Dayandığı temel görüşler dayanaksız olduğu için çok kısa bir süre (1916-1922) varlığını sürdürebilmiştir.

Benzer Konular

10 Kasım 2012 / Misafir Sanat
9 Mayıs 2012 / ThinkerBeLL Sanat
15 Eylül 2007 / Misafir Sanat
28 Ekim 2009 / ThinkerBeLL Sanat
15 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Sanat