Arama

İzmir İktisat Kongresi

Güncelleme: 7 Kasım 2016 Gösterim: 22.501 Cevap: 1
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
7 Kasım 2008       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM

İzmir İktisat Kongresi (İİK)

Ad:  İzmir İktisat Kongresi2.jpg
Gösterim: 1049
Boyut:  95.4 KB

yeni yönetimin izleyeceği iktisat politikalarını saptamak amacıyla düzenlenen ve 17 Şubat-4 Mart 1923 arasında İzmir’de toplanan kongre.
Sponsorlu Bağlantılar

Tasarlanmasında ve örgütlenmesinde İktisat Vekili Mahmut Esat’ın (Bozkurt) belirleyici rolü olan İzmir İktisat Kongresi Mustafa Kemal’in açtş konuşmasıyla başladı. Kongre, çalışmalarını daha sonra Kâzım Karabekir’in başkanlığında yürüttü. Yeni kurulacak olan cumhuriyet yönetiminin izleyeceği iktisat politikalarına ışık tutması bakımından büyük önem taşıyan kongrenin iki amaçla toplandığı söylenebilir. Bunlardan birincisi, Milli Mücadele yıllarında Ankara ile şağlık/ı bağlar kuramamış olan İstanbul ve İzmir’deki Türk-Müslüman sermaye çevrelerinin siyasal kadrolarla bütünleşmesini sağlamak, İkincisi de Milli Mücadele’yi yöneten siyasal-askeri kadroların toplumdaki bütün kesimlerin salt siyasal değil ekonomik talepler açısından da meşru temsilcileri olduklarını dış dünyaya göstermekti. Öte yandan Lozan görüşmelerinin çıkmaza girdiği bir dönemde toplanan bu kongre aracılığıyla, Osmanlı Devleti’nden devralınan liberal iktisat politikalarında ve yabancı sermayeye karşı tutumda köklü değişiklikler olmayacağı konusunda Batı ülkelerine dolaylı bir güvence verilmiş oldu.

“Türkiye İktisat Kongresi” adını taşımasına karşın “İzmir İktisat Kongresi” olarak tanınan kongrenin “mesleki temsil” ilkesine göre toplanması Mahmut Esat Bey’in titizlikle üzerinde durduğu bir konuydu. İktisat Vekâleti 1922’nin sonlarında vilayetlere birer genelge yollayarak şubat ortalarında İzmir’de toplanacak bir iktisat kongresi için her kazadan sekiz delegenin seçilmesini istedi. Bu delegelerin üç çiftçi, bir tüccar, bir sanayici (ya da zanaatçı), bir amele, bir şirket ve bir banka temsilcisi olmak üzere altı grupta toplanması öngörülmüştü. Ama sonradan bu grupların sayısı dörde indirildi ve kongreye tüccar, çiftçi, sanayici ve amele temsilcileri katıldı. Uç bin delegenin katılması beklenen kongre 1.355 kişiyle toplandı. Aralarında 40 dolaylarında milletvekilinin de bulunduğu delegelerin seçiminde “mesleki temsil” ilkesine tam olarak uyulmamış, örneğin yazar Aka Gündüz kongreye amele, kongre başkanı seçilen General Kâzım Karabekir de sanayici temsilcisi olarak katılmıştı.

Milletvekilleri arasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) danışılmadan düzenlenen kongrenin TBMM’nin yasama yetkilerine tecavüz edebileceği yolunda kaygılar doğdu. TBMM’de bu konuda tartışmalar ve eleştiriler başlayınca, İktisat Vekâleti kongrenin “hususi ve istişari” nitelikte olduğunu vurgulamak zorunda kaldı. Dört grup arasında kongreye en örgütlü ve hazırlıklı bir biçimde katliam tüccar grubuydu. Bunun başlıca nedenleri, ülkenin ekonomik ve sosyolojik koşulları nedeniyle ticaret kesiminin ön plana çıkması, İstanbullu Türk tüccarlarının azınlıklara rakip olarak daha 1922’de Milli Türk Ticaret Birliği’ni kurmuş olmaları ve bu birliğin Ocak 1923’te bir ticaret kongresi düzenleme hazırlıklarına girişmiş olmasıydı. İktisat Vekili Mahmut Esat Bey’in isteği üzerine bu girişimden vazgeçerek daha geniş kapsamlı Türkiye İktisat Kongresi’ne katılmaya karar veren İstanbullu tüccarlar İİK’nin en etkili grubunu oluşturdular ve ticaret yaşamıyla ilgili 134 öneriyi kongreye benimsettiler. Bu önerilerin arasında tekellerin kaldırılması, hükümetin de ortak olacağı bir ticaret bankasının kurulması, deniz ticaretinin ve gümrük işlemlerinin yeniden düzenlenmesi, yabancı sermaye girişinin ilkelere bağlanması ve yabancı sermayeyi ortaklığa yöneltecek önlemlerin alınması bulunuyordu.

Kongrenin ikinci etkili grubunu oluşturan çiftçiler ise taleplerinden 96’sını kongreye benimsetmeyi başardılar. Bu taleplerin başında öşürün kaldırılması geliyordu. Çiftçi ve amele gruplarının oybirliğiyle kabul ettikleri bu öneriyi, sanayi ve ticaret grupları öşürün yerine yeni bir vergi konması koşuluyla kabul ettiler. Öşür kongreden iki yıl sonra kaldırıldı.

Taleplerini iç pazarın korunması ve sanayinin özendirilmesi üzerinde yoğunlaştıran sanayi grubunun taleplerinden 24’ü kongre tarafından kabul edildi. Delegeleri arasında üst düzey bürokratlara ve milletvekillerine en fazla yer veren kesim sanayi grubuydu.

Amele grubunun ücretlere ve çalışma koşullarına yönelik taleplerinin çoğu tüccar ve sanayici gruplarınca benimsenmediğinden kongre bu taleplerin yalnızca 34’ünü kabul etti. Bu talepler arasında günlük çalışma süresinin 8 saatle sınırlandırılması, iş güvenliği, ücretli izin ve çeşitli sosyal güvenlik önlemleri bulunuyordu. Ayrıca, amelelere bundan böyle işçi denmesi de karara bağlandı. Amele temsilcilerinin çoğu gerçekte İstanbullu tüccarların kurduğu İstanbul Amele Birliği’nden seçilmişti. Buna karşılık İzmir delegelerinin seçiminde “mesleki temsil” ilkesine bağlı kalınmıştı. Aynca sayılan 10’u bulmayan kadın delegelerin beşi İzmir delegeleri arasında yer alıyordu.

Kongrenin önemli bir eksikliği küçük çiftçilerin, ortakçı ve yarıcıların, tanm işçilerinin temsil edilmemesiydi. Öte yandan kongre çıkar çatışmalarına da sahne oldu ve kararların büyük bölümü oybirliği yerine oy çokluğuyla alınabildi. IİK’nin çalışmalan sonunda oybirliğiyle kabul edilen 12 maddelik “Misak-ı iktisadi” son derece genel ilkelere yer vermesine ve yalnızca dileklerden oluşmasına karşın, dönemin egemen iktisadi görüşlerine ışık tutması açısından önemlidir.

İstanbul Tüccar Derneği’nin 1948’de İstanbul’da, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile hükümet ve üniversitelerin 1981 ’de İzmir’de düzenlediği kongreler, İzmir İktisat Kongresi ile bağlantılandırıldığından, II. Türkiye İktisat Kongresi olarak adlandırılmıştır. Bu nedenle, 4-7 Haziran 1992’de İzmir’de düzenlenen kongreye III. İzmir İktisat Kongresi adı verilmiştir. Devlet Planlama Teşkilatı, üniversite öğretim üyeleri ve TOBB temsilcilerinin katıldığı bu kongrede, 2000’li yıllarda Türkiye’nin ekonomik durumu, Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisiyle bütünleşmesi gibi sorunlar görüşüldü; bağımsızlıklarını yeni kazanan Türk devletleriyle ortak bir ekonomik bölge kurulması önerildi.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 07:54
SİLENTİUM EST AURUM
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
23 Haziran 2009       Mesaj #2
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
İZMİR İKTİSAT KONGRESİ (18 Şubat 1923)
18 Şubat 1923'de İzmir İktisat Kongresi yapıldı. (Cumhuriyet'in ilanından önce)
Sponsorlu Bağlantılar
  • Ekonomik kalkınma ön plana alınarak 1933te "Devletçilik" ilkesinin doğmasına etken oldu.
17 Şubat - 4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir'de eski Banka-Han olan binada yapıldı.İktisat vekili Mahmut Esat (Bozkurt) Bey'in 13 Şubat 1923 tarihinde verdiği beyanata göre Türkiye İktisat Kongresi "Hükümetin Delaleti" ile toplanmıştır. Anadolu Ajansı 13 Şubat 1923'de Mahmut Esat (Bozkurt) Bey, aynı beyanat da Kongrenin amacını şu şekilde belirtmektedir:
"Bu Kongreyi millet ve memleketimizin kabiliyet ihtiyacat-ı iktisadiye sini elbirliği ile tetkik ederek ona göre bir ittila usulü vaz ve tetkik eylemek aynı zamanda memleketimizin muhtelif ve şimdiye kadar yek diğerine yabancı kalmış iktisat amillerinin birbiri ile tanıştırmak için açıyoruz".
Kongrede ele alınacak sorunlardan bazılarını Kongre Heyeti;Türkiye'de kredi meselesi,İstihsalin tanzimi,Gümrük meselesi,Vergiler,Vesait-i Nakliye başlıkları altında ayrıntılı bir rapor şeklinde işleyerek; 23 Şubat 1923'de yayınlamıştır.
Türkiye'nin çiftçi, tüccar, sanayi ve işçi zümrelerinden seçilen 1135 üyenin katıldığı bu kongrede bir Misak-ı iktisadi ile çiftçi, tüccar, sanayi ve işçi gruplarının hazırladıkları "İktisadi Esaslar" tartışıldı ve kabul edildi.

İzmir'in kurtuluşundan 5 ay sonra ve Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından 4 ay önce toplanan Türkiye İktisat Kongresi Anadolu kurtuluş hareketinin iktisadi yönünü göstermesi bakımından, son derece önemlidir. Anadolu Ajansı'nın 5 Mart 1923 tarihli bir haberinde; "tab ve neşredilecek bilumum kitapların ilk sahifelerinde Misak-ı İktisadi esasları gayet okunaklı bir surette yazılacaktır. Kongre Divanınca bu babda alakadarına tebligat icrasına karar verilmiştir" denilmesine rağmen iktisat kongresi ile ilgili tebliğler sadece Osmanlıca "İktisat Esaslarımız" adlı bir kitapçık ta yayınlanmıştır. Kongreye her kazadan gönderilen sekiz kişi Atatürk'ün açılış nutkunda belirttiği üzere milleti temsil ediyor ve delegelerin söyleyeceklerine itibar edeceklerini bildiriyordu. Tüm bunlara rağmen,toprağa sahip olmadan çalışan ortakçı ve yarıcının kongrede tam olarak temsil edilemediği de aşikardır.

Öte yandan işçi grubunun iktisat esaslarının 34. maddesi tarım işçilerinin ve toprağa sahip olmayan köylünün kongrede temsil olunmadığı kanısını doğrulayacak niteliktedir. Bu maddeye göre "Ziraat işlerinde kullanılan işçiler yukarıdaki (işçi grubunun iktisat esaslarını içeren) maddelerin ahlakından müstesnadır." Bir başka deyimle ,Kongrede sanayi ve işçilerini temsil edenler,tarım işlerinde çalışıp Kongrede temsil edilemeyen işçilerin çıkarlarını savunmayı düşünmemişlerdir.

Eldeki belgelerden anlaşıldığına göre Kurtuluş Savaşı'nın sürüp gittiği yıllarda bile Ankara Hükümeti imkanlar ölçüsünde sosyo-ekonomik konularla ilgilenir ve uğraşırken, bu arada madencilik konusuyla da ilgilenmiş,özellikle Zonguldak Kömür Havzası'ndaki durum gözden kaçmamıştır. Kongrede bu duruma da değinilmiştir.

Bu kongrede alınan kararların çoğu zamanla tatbik edilmişse de, özellikle tarımla ilgili maddeler günümüzde dahi tam anlamıyla amacına ulaştırılamamıştır. Netice itibariyle, İzmir İktisat Kongresi ile başlayan bir fikri gelişmenin oluşması, ekonomik envanterlerin belirlenmesi, model arayışları ve belli ölçüde uygulamaya başlama dönemidir. Bu dönemde ekonominin sahip oldukları ve olmadıkları belirlenmiş, ekonomik hedefler tayin edilmiş, karma ekonomi modelinin temelleri hazırlanmıştır.

17 Şubat - 4 Mart 1923 tarihlerinde İzmir'de toplanan Türkiye İktisat Kongresinin en önemli kararlarını şöyle sıralamak mümkündür.
1. Hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması gerekmektedir.
2. El işçiliğinden ve küçük imalattan süratle fabrikaya veya büyük işletmeye geçilmelidir.
3. Devlet yavaş yavaş iktisadi görüşleri de olan bir organ haline gelmeli ve özel sektörler tarafından kurulamayan teşebbüsler devletçe ele alınmalıdır.
4. Özel teşebbüslere kredi sağlayacak bir Devlet Bankası kurulmalıdır.
5. Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması gerekir.
6. Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılmalıdır.
7. Sanayinin teşviki ve milli bankaların kurulması sağlanmalıdır.
8. Demiryolu inşaat programına bağlanmalıdır.
9. İş erbabına amele değil, işçi denmelidir.
10. Sendika hakkı tanınmalıdır.
Saat 10' da başlayıp, 11.15'te kapanan ilk oturumda alınan aşağıdaki genel karalar, şöyledir;
Madde-1: Türkiye, milli hudutları dahilinde, lekesiz bir istiklal ile, dünyanın sulh ve terakki unsurlarından biridir.
Madde-2: Türkiye halkı hakimiyetine, kanı ve canı pahasına elde ettiğinden, hiçbir şeye feda etmez;ve milli hakimiyete müstenit olan meclis ve hükümetine daima zahirdir.
Madde-3: Türkiye halkı, tahribat yapmaz; imar eder. Bütün mesai iktisaden memleketi yükseltmek gayesine matuftur.
Madde-4: Türkiye halkı, sarf ettiği eşyayı mümkün mertebe kendi yetiştirir. Çok çalışır, vakitte, servette ve ithalatta israftan kaçar. Milli istihsali temin için icabında geceli gündüzlü çalışmak şiardır.
Madde-5: Türkiye halkı, servet itibarile bir altın hazinesi üzerinde oturduğuna vakıftır. Ormanlarını evladı gibi sever, bunun için ağaç bayramları yapar ; yeniden orman yetiştirir. Madenleri kendi milli, istihsali için işletir ve servetlerini herkes den fazla tanımağa çalışır.
Madde-6: Hırsızlık, yalancılık, riya ve tembellik en büyük düşmanımız; taasubdan uzak dindarene bir selabet her şeyde esasımızdır. Her zaman fa ideli yenilikleri severek alırız. Türkiye halkı mukaddesatına, topraklarına, şahıslarına ve mallarına karşı yapılan düşman fesat propagandalarından nefret eder ve daima bunlarla mücadeleyi bir vazife bilir.
Madde-7: Türkler, irfan ve marifet aşığıdır. Türk, her yerde hayatını kazanabilecek şekilde yetişir; fakat her şeyden evvel memleketinin malıdır. Maarife verdiği kutsiyet dolayısıyla ( Mevlûdu şerif) Kandil günü, aynı zamanda bir kitap bayramı olarak tes'id eder.
Madde-8: Birçok harpler ve zaruretten dolayı eksilen nüfusumuzun fazlalaşması ile beraber sıhhatlerimizin, hayatlarımızın korunması en birinci emelimizdir. Türk mikroptan, pis havadan, salgından ve pislikten çekinir, bol ve saf hava, bol güneş ve temizliği sever. Ecdat mirası olan binicilik, nişancılık, avcılık, denizcilik gibi bedeni terbiyenin yayılmasına çalışır. Hayvanlarına da aynı dikkat ve himmeti göstermekle beraber cinslerini düzeltir ve miktarlarını çoğaltır.
Madde-9: Türk, dinine, milliyetine, toprağına, hayatına ve müessesatına düşman olamayan milletlere daima dosttur; ecnebi sermayesine aleyhtar değildir. Ancak kendi yurduna kendi lisanına ve kanununa uymayan müesseselerle münasebette bulunmaz. Türk, ilim ve sanat yeniliklerini nerede olursa olsun doğrudan doğruya alır ve her türlü münasebette fazla mutavassıt istemez.
Madde-10: Türk, açık alın ile serbestçe çalışmayı sever; işlerde inhisar istemez.
Madde-11: Türkler, hangi sınıf ve meslekte olurlarsa olsunlar, candan sevişirler. Meslek, zümre itibarile el ele vererek birlikler, memleketini ve birbirlerini tanımak, anlaşmak için seyahatler ve birleşmeler yaparlar.
Madde-12: Türk kadını ve hocası, çocuklarını iktisadi misaka göre yetiştirir.
Musatafa Kemal'in Kongreyi Açış Konuşması'ndan:
"...EFENDİLER !
Tarih, milletlerin, yükseliş ve çöküş nedenlerini ararken birçok siyasi, askeri, içtimai sebepler bulmak da ve saymaktadır. Şüphe yok, bütün bu sebepler, sosyal olaylarda da etkilidir. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla, yükselişiyle alakadar ve münasebetdar olan, milletin iktisadiyatıdır. Hakikaten Türk Tarihi tetkik olunursa bütün yükseliş ve çöküş nedenlerinin bu iktisat meselelerinden başka bir şey olmadığı anlaşılır.
EFENDİLER!
Tarihimizi dolduran bunca muvaffakiyetler, zaferler ve yahut mağlubiyetler yıkılış ve felaketler bunların kaffesi vukua geldikleri devirlerdeki ekonomik durumumuzla münasebatdar ve alakadardır. Yeni Türkiye' mizin layık olduğu mertebeye ulaştırabilmek için behemehal iktisadiyatımıza birinci derecede önem vermek mecburiyetindeyiz. Çünkü zamanımız bir iktisat devresinden başka bir şey değildir."

Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 07:36

Benzer Konular

1 Mart 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
5 Kasım 2016 / YURUKAFA Cevaplanmış
14 Eylül 2008 / GÜLGECELER Eğitim Bilimleri
25 Haziran 2007 / Misafir Edebiyat
20 Haziran 2011 / AndThe_BlackSky Eğitim Bilimleri