Arama

Türkiye'de Matbaacılık

Güncelleme: 28 Aralık 2007 Gösterim: 8.113 Cevap: 0
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Aralık 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Türkiye'de Matbaacılık
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  450px-Ibrahim_muteferrika_matbaasi.jpg
Gösterim: 406
Boyut:  77.3 KB
İbrahim Müteferrika Matbaası, 1729-1794
Türkiye'de matbaacılık tarihi Osmanlı Devleti dönemine uzanır.

Osmanlı döneminde
Sultan 2. Beyazıt'ın 1492 yılında topraklarına kabul ettiği engizisyondan kaçan yahudiler, matbaa tekniğini beraberlerinde getirmişlerdi. Osmanlı'ya gelişlerinden hemen bir yıl sonra, David ve Samuel ibn Nahmias kardeşler 1493 yılında İstanbul'da ilk basımevini (matbaayı) kurdular. Kendilerine Tevrat ve dini kitaplar basma izni verilmişti. Bu sebepten sadece Tevrat, dua ve din tarihi kitapları basılmıştır. Bu tarihten sonra çeşitli kereler matbaa açma girişiminde bulunan Osmanlı'nın İslam tebaasından kişilere hep karşı çıkılmış, Kuran'ın daha önce olduğu gibi mutlaka elle yazılması gereğini belirten bu kişiler zamanın önemli kişileri olan hattatlar tarafından kışkırtılmış ve himaye görmüşlerdir.
Osmanlı topraklarında çalışan ilk matbaadan 234 yıl sonra Osmanlı'nın İslam tebaasından olan İbrahim Müteferrika, Lale Devri olarak bilinen dönemde, 1727 yılında matbaasını kurmuştur. Matbaasında basılan ilk kitap Kitab-ı Lügat-ı Vankulu (Vankulu sözlüğü)’dür. Mütefferika yaşamı boyunca 23 cilt halinde 17 eser basmıştır. Ancak kitapların maliyetlerinin ve buna bağlı olarak fiyatlarının çok yüksek olması matbaacılığın yaygınlaşmasını engellemiştir.
Mütefferika’nın ölümünden sonra matbaa zaman zaman atıl kalsa da çalışmaya devam etmiştir. Matbaanın başına 1754 yılında İbrahim ve Ahmet Efendiler, 1783 yılından sonra Beylikçi Raşid Mehmed Efendi ve Vak’a-nüvis Vasıf Efendi geçmişlerdir.
1769 yılında Abdurrahman Efendi, Mühendisane matbaasını kurmuştur. Daha sonra Üsküdar matbaası (1802) ve sonrasında Takvimhane-i Amire adında bir matbaa daha açıldı (1831). Bu sırada Mısır’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Bulak matbaasını kurdu (1822).
1860'tan sonra basımcılıkta hızlı bir gelişme görüldü, Encümen-i Dâniş (Bilim Akademisi), Cemiyet-i İslamiye-i Osmaniye, Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye gibi yayın çalışması da olan kurumların, yeni okulların açılmasıyla ders kitabı gereksiniminin artmasının ve Tercüman-ı Ahval, Tasvir-i Efkâr, Mecmua-i Fünun gibi kendi özel basımevlerini kuran gazete ve dergilerin bu gelişmede belirgin etkisi oldu. Basımcılığın hızla gelişmeye başlaması, devlet denetimini de birlikte getirdi. Önceleri izne bağlı olmaksızın açılan özel basımevlerinin, 1856'da çıkarılan bir iradeyle, bastıkları kitapları Takvimhane Nezareti'ne bildirmeleri ve gelirleri üzerinden vergi ödemeleri hükme bağlandı. 26 Ocak 1857 tarihli ilk Matbaa Nizamnamesi'yle basımevi açma Zaptiye Nezareti'nin iznine bağlandı. Kitap basımı da Meclis-i Maarif'in önceden incelemesi ve onayıyla yapılacaktı. 23 Ocak 1888'de çıkarılan Matbaa Nizamnamesi ise basımcılık üzerindeki sansürü koruyor, ayrıca basımevlerinin denetime her an hazır olması, kapıların kilitli olmaması, bitişik binalara herhangi bir biçimde açılmaması gibi hükümler getiriyordu.
1833 yılında ülkede 54 matbaa (15’i litografi), 1948 yılında 509 matbaa ve 1983 yılında 3537 matbaa bulunmaktaydı. 2007 yılında 6000 civarında matbaa bulunmaktadır.

Günümüzde
Günümüzde Türk matbaacılığı teknolojik gelişmelere bağlı olarak gelişimini sürdürmektedir. Basım sektörü Avrupa’daki emsalleriyle aynı kalitede ürünler üretebilmektedir. Hazır teknoloji üretici ülkelerden alınmakta Türkiye'de başarı ile uygulanmaktadır. Ancak Türkiye bazı istisnalar hariç teknoloji üretmekten uzak, fakat iyi bir teknoloji takipçisi durumundadır.


Benzer Konular

1 Mart 2012 / berzan Soru-Cevap
17 Mayıs 2017 / ThinkerBeLL Tarih
15 Ocak 2015 / ThinkerBeLL Türkiye Cumhuriyeti
4 Mart 2016 / Misafir Soru-Cevap