Arama

Kaplumbağa (Testudines) - Tek Mesaj #1

Gabriella - avatarı
Gabriella
Ziyaretçi
24 Nisan 2008       Mesaj #1
Gabriella - avatarı
Ziyaretçi

Kaplumbağa

Ad:  1.JPG
Gösterim: 1036
Boyut:  58.5 KB

Reptilia (sürüngenler) sınıfının Chelonia (eskiden Testudinata) takımından, gövdeleri kabukla örtülü omurgalı hayvanların ortak adı. Kara kaplumbağaları, özellikle Türkiye’de yaygın biçimde görülen iki tür, tosbağa adıyla da tanınır. Genellikle bağa denen kabukları yalnız gövdenin en yaşamsal bölgelerini değil, başı ve bacakları da korur. Yaşayan kaplumbağalar iki alttakıma ayrılır: Bu alttakımlardan Pleurodira üyeleri boyunlarını yana bükerek başlarını kabuklarına sokar. Cryptodira üyeleriyse boyunlarını dikey yönde “S” biçiminde kıvırarak geriye doğru çeker.

Kaplumbağalar yeryüzünde geniş bir dağılım gösterir. 250’ye yakın yaşayan türünden büyük bölümü az ya da çok su yaşamına uyarlanmıştır. Bazıları tümüyle karada, pek azı yumurtlama dönemleri dışında denizde yaşar. Kaplumbağaların boyutları arasında büyük farklar vardır. Dev deniz kaplumbağasının (Dermochelys coriacea) uzunluğu 2 m’yi, ağırlığı da 550 kg’yi aşabilir. Buna karşılık bazı türlerin uzunluğu 10 cm dolayında, ağırlığı 0,5 kg’nin altındadır.

Kaplumbağaların beslenmesinde türlere göre bitkisel ya da hayvansal besinler ağırlık kazanabilir. Solucan, salyangoz, böcek, ince kabuklu çiftçenekliler, karides ve öbür kabuklular hayvansal besinlerin önemli bir bölümünü oluşturur. Ağızlarında diş bulunmamasına karşın sert ve oldukça keskin çene kenarları dişlerin işlevini üstlenmiştir.

Kaplumbağalar en ağır hareket eden hayvanlardan biri olarak tanınır. Deyimleşmiş olan bu özellik karada yaşayan türler için doğruysa da, suda yaşayan türler karaya çıktıklarında bile oldukça hızlı hareket eder. Örneğin çorba kaplumbağası ya da yeşil kaplumbağanın (Chelonia mydas) 10 günde 480 km yüzdüğü, Pseudemy floridana türünün karada yaşayan kaplumbağalardan çok daha hızlı yürüyerek saatte 1,7 km’ye ulaştığı bilinmektedir.

Kaplumbağa kabuğunun hem üst bölümü (karapaks) hem alt bölümü (plastron) keratin plakalarla örtülmüş sağlam bir kemik kafesten oluşur. Gene plakalar halinde olan bu dermal kemikler, kaburgalar ve omurlarla kaynaşmıştır. Kabuğun biçimi ve büyüklüğü familyadan familyaya önemli değişiklikler gösterir. Bazı gruplarda (örn. Trionychidae familyası) keratin örtü yoktur ve sırttaki kalın deri katmanını kemik kafes destekler. Karada yaşayanlarda silindir biçiminde olan bacaklar denizde yaşayanlarda kürek biçimini almıştır. Tatlı sularda yaşayan birçok türün parmaklarıysa perdelidir.

Kaplumbağaların kaburgaları esnemediği için göğüs boşluğunu genişleterek akciğerin yayılmasını karın kasları sağlar. Suda yaşayan bazı türlerin dışkılık bölümündeki ya da yutağındaki kılcal damarlı zar solungaç işlevi görerek solunuma yardımcı olur.

Kaplumbağalarda görme duyusunun iyi geliştiği, dört rengi (mavi, yeşil, sarı ve kırmızı) ayırt edebildikleri, koku duyusunun önemli bir işlevi olduğu anlaşılmıştır. Ama sese olan duyarlılıkları konusunda bilim adamları arasında görüş birliği yoktur. Kaplumbağalar genellikle sessiz hayvanlar olmalarına karşın çiftleşme sırasında ses çıkardıkları, deniz kaplumbağalarından birkaçının zorda kaldığında çığlık attığı bilinmektedir.

Kaplumbağaların çiftleşmesi genellikle çeşitli kur yapma davranışlarından sonra gerçekleşir. Örneğin erkekler hırıltılı sesler çıkararak dişiye tos vurur ya da bazı suda yaşayan türlerde görüldüğü gibi geri geri yüzerken uzun tırnaklarıyla dişinin yüzünü tırmalar. Dişi kaplumbağa tek bir çiftleşmenin ardından yıllarca yumurtalarını dölleyebilme yeteneğiyle dikkat çeker. Deneyler Malaclemys cinsi kaplumbağaların bir çiftleşmeden sonra dört yıl döllenmiş yumurta bıraktığını göstermiştir. Hem karada hem denizde yaşayan kaplumbağalar yumurtalarını karaya bırakır. Dişiler genellikle güneş gören bir yere çukur açarak sayıları bir ile birkaç yüz arasında değişen yumurtalarını gömer. Üreme mevsimi boyunca aynı dişi birden çok çukura yumurta bırakabilir. Dişiler yumurtaların üstünü örttükten sonra onlarla ilgilenmez. Bu nedenle yumurtalar ve yumurtadan çıkan yavrular çeşitli hayvanlara kolayca yem olur. Ama yaşayabilen kaplumbağalar tüm öbür omurgalılardan fazla yaşayabilir. Örneğin kutu kaplumbağalarının doğal ömrü 150 yılı aşar. Kaplumbağaların kabuğu süslemecilikte kullanılmakta, etinden ve yumurtasından yararlanılmaktadır. Bazı türleri de evlerde ya da akvaryumlarda beslenir.

Bulunan en eski kaplumbağa fosilleri Triyas Döneminin ortalarına (y. 200 milyon yıl önce) değin uzanır. Öbür omurgalıların fosillerinden daha iyi korunmuş olan bu fosiller günümüz kaplumbağalarının temel özelliklerini taşımaktadır. Ama birkaç fosil tür dişli olmasıyla dikkat çeker.

kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen perlina; 28 Haziran 2017 20:55