Arama

Tavşan Yetiştiriciliği - Tek Mesaj #2

Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
7 Eylül 2008       Mesaj #2
Bia - avatarı
Ziyaretçi
Ankara Tavşanı Hakkında Genel Bilgiler

Ankara tavşanı, bilinen en eski tavşan ırkı olup, yününden iplik elde edilen tek tavşandır. Angora Tavşanı hakkındaki kaynaklarda; Angora (Ankara) Tavşanlarının 1723 yılında İngiliz gemiciler tarafından Karadeniz kıyılarından Angora Tavşanını aldıkları İngiltere'de Kraliyet saraylarında; Kralların, İmparatorların Evcil hayvan olarak yetiştirdikleri ve daha sonra yününden yararlanmaya başladıkları ve daha sonra bütün Avrupa'ya yayıldığı anlatılmaktadır. Ankara tavşanının yünü uzun, ince, yumuşak, parlak ve dokunmaya elverişlidir. Kökeni Ankara kenti ve yöresi olmasına karşın, Türkiye’de Ankara tavşanı yetiştiriciliği yok denecek kadar azdır. Buna karşın dünyada Ankara tavşanı yetiştiriciliği hızla artmaktadır. Özellikle Çin, Fransa, Macaristan, Çekoslovakya, Arjantin, Şili, Brezilya tavşan yünü üreten başlıca ülkelerdir. En yüksek Ankara tavşanı popülasyonuna sahip Çin’de, bu tavşan ırkı ile ilgili olarak çalışan bir enstitü bile mevcuttur (Angora Rabbit Institute).



Ankara Tavşanının Türkiye’deki Durumu


Ülkemizde Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’na bağlı bazı kuruluşlarda sınırlı olanaklarla da olsa etçi tavşan ırklarının üretimi ve ıslahı konusunda çalışmalar yapılmakta olmasına karşılık, Ankara tavşanı yetiştirilmemektedir. Bu konuda, üreticilerden gelen yoğun talep ve gen kaynağı olarak üretimi ve yetiştiriciliğinin ülke bazında sağlanması amacıyla yatırım ve araştırma projeleri kapsamında birçok kez Ankara Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü’nün girişimleri olmuştur. Ancak hayvancılığımızın diğer kollarında olduğu gibi Ankara tavşanı yetiştiriciliğinin ülkemizde geliştirilmesine yönelik bu çabalar Bakanlığın tutarlı bir politika izlememesi nedeniyle sonuçsuz kalmıştır.


Türkiye’de yeni bir ekonomik faaliyet olarak Ankara tavşanı yetiştiriciliğinin geliştirilmesi, yaygınlaşması ve gelişmesinin ülke ekonomisine sağlayacağı yarar yadsınamaz. Tavşan yetiştiriciliğinde organizasyon, yalnız Türkiye’de değil, bütün dünyada yaşamsal bir öneme sahiptir. Zira tavşancılık işletmeleri genellikle 10 –20 anaçlık küçük aile işletmeleri ve 100-1000 anaç kapasiteli ticari işletmelerden oluşmaktadır. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin damızlık temini, yem, ilaç ve araç gereç gibi girdilerin sağlanması, hastalıklarla mücadele, ürünlerin değerlendirilmesi ve pazarlanması gibi üretimden-tüketime, her konuda işbirliğini sağlayacak şekilde örgütlenmesi zorunludur. Ülkemizde tavşancılığın bugüne kadar gelişmemesinin en önemli nedeni organizasyon eksikliğidir.


Ülkemiz için yeni bir hayvancılık kolu olan Ankara tavşanı yetiştiriciliğinin gerçekleşmesi ve yaygınlaştırılması, ekonomik ve sosyal yönleri ile üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Gerek sınırlı tarım alanlarına sahip bölgelerde, gerekse orman içi yerleşimler için önerilecek önemli bir hayvancılık koludur. Yapılacak küçük yatırımlarla, bu kesimlere önemli bir ekonomik katkıda bulunması, her yaştaki işgücünün değerlendirilebilmesi, konuyu ülkemiz için daha çekici kılmaktadır.


Tekstil endüstrisi için kıymetli bir elyaf olan Ankara tavşanı yünü ihtiyacı, şu anda dış alımla karşılanmaktadır. Ülkemizde gerçekleştirilecek Ankara tavşanı yetiştiriciliğiyle,döviz tasarrufu sağlanacağı gibi, çok istekli olan dünya pazarına satım yapılarak döviz geliri dahi sağlanabilecektir.


Sosyo-ekonomik katkıları yanında, yeni iş alanlarının açılmasına neden olacak ve istihdam olanağı yaratacaktır.


Bu nedenlerle Ankara tavşancılığı konusu, başta Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı olmak üzere devletin ilgili birimleri tarafından ciddi şekilde değerlendirilmeli ve yaşama geçirilmesi için çalışmaların başlatılması gerekmektedir. Sahip olduğumuz teknik güç böyle bir projeyi yaşama kolaylıkla geçirecek niteliktedir.

Ankara Tavşanlarının Barınmaları



Ankara tavşanı, cinsel olgunluğa (3.-4. Ay) eriştikten sonra diğer tavşan ırklarında olduğu gibi bireysel kafeslere alınırlar. İyi bir seleksi yon ve bakım ile oluşturulan sürelerdeki yavrularda, 2.5-3 aylık iken kılların uzunluğu 5-6 cm. olabilmektedir. Canlı ağırlıkları 4-5 kg. olan tavşanlar için minimum kafes ölçüsü 50x60 cm.dir. (2000-3500cm.) Hayvanlar küçük boyutlu kafeste bacaklarını gererek, uzanacak yeterli yer bulamaz, sürekli olarak arka ayakları üzerinde aynı pozisyonda oturmak zorunda kalırlar ve bu durumda ayak tabanı yaraları oluşur. Ayrıca, küçük kafeslerde keçeleşmiş yün oranı da artar.



Tavşanlarda ayak kemikleri ile deri arasında yumuşaklığı sağlayan bir kas tabakası yoktur. Deri ve kemikler üzerine gelen basınç tamponlanmaktadır. Ayak , sadece ayak tabanındaki tüylerle tabanındaki deri tabakası çok ince olduğu için taban yaraları çok sık görülmektedir. Ayak tabanı yarasından ileri gelen ağrılar yüzünden tavşanların yem tüketimi düşmekte, buna bağlı olarak ta hayvanın ağırlığı yün verimi ve ömür azalmaktadır. Bu olgularda yün verimi %25 oranında azalmaktadır. Kafes büyüklüğü, göz önünde tutularak seçilmelidir.


Yataklık kullanılmadığı taktirde taban yaralarını önlemenin en iyi yolu kafes tabanına kenarları yuvarlatılmış ahşap ızgara kullanılmalıdır. Optimum ızgara genişliği 25-30mm., ızgara aralığı ise 10-12mm.dır. Ankara tavşanları tel tabanlı kafeslerde barındırılamayacak kadar ağırdırlar. Hayvanın yününü temiz tutabilmek için kafes tabanını, idrar ve dışkının çabuk bir şekilde uzaklaştırmasına olanak sağlayacak şekilde düzenlenmesi gereklidir. Ayrıca, bu tip ızgaralarda tüyler teller arasında birikebilir. Tüyler bir alev makinesiyle yakılarak temizlenebilir. Ancak, ısının etkisi ile tellerin galvanizi bozulacağından pürüzler oluşur. Bu da taban yarası oluşumunu artırabilir.


Kafeslerin ve ekipmanların yapılmasında kullanılan malzemelerin yüzeyi pürüzsüz olmalı, etkili bir şekilde dezenfekte edilebilmeli ve hayvanların birbirlerinin tüyünü yolamalarına engel olacak şekilde düzenlenmelidir. Ayrıca kafes içleri aydınlık olmalıdır.


Ankara Tavşanlarının Üremesi


Ankara tavşanı üretiminde elle çiftleştirme metodu uygulanır ve üreme verimi, diğer tavşan ırklarına göre %50 oranında daha düşüktür. Diğer tavşan ırklarına nazaran, Ankara tavşanlarının uzun yün örtüsünden kaynaklanan ısı stresi nedeniyle daha özenli bir bakıma ihtiyacları vardır. Isı stresi özellikle üreme verimini olumsuz yönde etkiler. Uzun yün dişilerde embriyonik ölümlere, yen tüketiminde ve dolayısıyla laktasyonda azalmaya, erkekte cinsel isteksizliğe ve spermatozoitlerde deformasyonlara neden olur.


Tavşanlarda ovulasyon uyarılma sonucu oluştuğu için, kırkımın yaptığı uyarımla ovulasyon uyarılabilir. Bu yüzden, dişi tavşan çiftleşme gününde kırkılırsa, dişide yüksek bir gebe kalma oranı (%70) ve düşük bir embriyonik mortalite görülür. Kırkımdan 7 gün önce ve 21 sonra çiftleştiğinde ise gebelik oranı yaklaşık olarak %59.3 kadardır. Bu süreler dışındaki zamanlarda yapılan çiftleştirilmelerde ise gebelik oranı daha da düşer. Bu yüzden damızlık tavşanlarla, yün veren tavşanların kırkım periyodları farklıdır.


Bunun yanısıra kırkım aralıklarının azaltılmasıyla yün verimi, alınan yem miktarı, canlı ağırlık, fertilite ve sperma motilitesi artar. Yün veriminde görülen bu artış, yem tüketiminin yükselmesi sonucu yün büyümesinin uyarılmasından kaynaklanmaktadır. Ancak, yün verimi, yem tüketiminden daha fazla oranda artar. Özellikle 15 °C sıcaklıkta kısa aralıklarla yapılan kırkımlar, genç tavşanlarda yem tüketimini ve dolayısıyla büyüme hızını artırmaktadır. Kısa kırkım süresinin olunlu etkisi yüksek sıcaklıklarda, özellikle subtropikal bölgelerde daha fazladır. Ancak kırkım aralıklarının kısaltılmasıyla, yün uzunluğu nispeten biraz düştüğü için (en fazla 6 cm) yünün kalitesi kötüleşir, ancak yünde keçeleşme oranıda azalır.



Yün kırkım periyodunun başlangıcında daha hızlı büyüdüğü için kırkım aralığının kısaltılması, ortalma yün uzunluğu üzerine nispeten daha az etki yapmaktadır. Yünün büyüme oranı, kırkımdan sonraki ilk üç haftada en yüksektir (yaklaşık 15.4mm.). Daha sonra büyüme yavaşlar, 4.-6. Haftalarda 14mm,7.-9. Haftalarda 13.2mm., 10.-12. Haftalarda 12.6mm. ve 13.-15. Haftalarda 10.7mm’ye iner.


Erkek tavşanlar 20 °C ‘nin çok üzerindeki sıcaklıklarda daha kısa aralıklarla kırkılmalıdır. Erkekte sperm motilitesi kırkım aralığının 9. Haftasından sonra bozulur. Bunlarda kırkım aralığı sekiz haftadan fazla olmamalıdır. En az altı haftalık aralıklarla kırkılmalıdır. Erkeklerde mart ayında alınan sperma oranı, Kasıma nazaran daha yüksektir. Cinsiyetler arasında yün verimindeki fark, erkeklerin kısırlaştırılması ile azaltılabilir. Kastre edilmiş erkeklerin yün verimi %10-12 oranında artmakta ve yem tüketimleri azalmaktadır. kastrasyonun bir diğer avantajıda hayvanın davranışlarını değiştirmesidir. Böyle hayvanlar sessiz, sakin bir hal alırlar ki buda grup halinde barındırmayı mümkün kılar. Tavşanlarda yazın fertilite düşüktür. Ayrıca yazın sperma volümü, konsantrasyonu ve motilitesi de düşüktür.


Tavşanın hamilelik süresi 33 gündür. Bir batında 4-14 adet yavrularlar. Senede 10 defa doğum yapabilirler.


Memeli hayvanlar grubunda olan tavşanlar hızlı bir üreme periyoduna sahiptirler. Tavşanlarda hem gebelik süresi kısadır, hem de bir defada çok yavru verirler.



ERKEKLER:Erkek tavşanlarda sperma üretimi 40-50. günde başlar. Seksüel olgunluk ise 110. güne kadar sürer. İlk davranışlar ve çiftleşme bu günlerde görülürse de tam ve sağlıklı bir çiftleşme yaşı 135-140. Güne ayarlanmalıdır. Erkek tavşanlar günde 2-3 defa çiftleştirilebilir. Günde bir defa düzenli kullanılması maksimum spermatozoa üretimi sağlar.


DİŞİLER:Dişiler seksüel olgunluğa 10-12. haftada ulaşabilirler.Uygun çiftleştirme yaşı 131-150.günlerdir.Avrupada 120-130.günde çiftleştirme yapılmakta ve fertilite performansları iyi olmaktadır.


Yaşın yanında canlı ağırlıkta önemlidir. Dişiler ergin ağırlığın %75 ine ulaşmadan çiftleştirilmemelidir. Tavşanda kızgınlık siklisu farklı bir şekilde seyreder. Araştırmalar göstermiştir ki dişi tavşanlar çiftleşmeyi kabul ettikleri sürece ,karşılıklı östrus ,reddettikleri zaman di östrus periyodunu ifade eder. Tavşanlarda ovulasyon sadece çiftleştikleri zaman meydana gelir.(örneğin sığırlarda çiftleşme olsun olmasın ovulasyon 3 gün süren östrusun solarına doğru şekillenir.) Dişi tavşanın vulvasının kırmızı renkte olması çok önemli bir kriterdir Bu hayvanın çiftleşmeyi kabul edeceğinin ve ovulasyonun %90 mümkün olacağının göstergesidir. Çiftleştirmede her zaman dişi erkeğin kafesine götürülür. Kızgınlık dönemindeki dişi tavşan ‘lordozis’ denilen karakteristik bir vaziyet alır. Hayvan arka bacakları aşağı doğru , but kısmını yukarı yükseltir. Kızgınlık göstermeyen tavşan kafesin bir köşesinde çömelme vaziyeti alır yada erkek tavşana karşı saldırganlaşır. Tavşanlarda gebelik süresi 28-33gündür.Doğum nispeten kolay gerçekleşir. Genel olarak 1-20 adet yavrular kör olarak doğarlar. Tavşan üretim yerlerinde bu sayı 7-9 arasıdır. Canlı yavruların %20 si sütten kesme dönemine kadar ölebilir. Bir dişi tavşan Avrupa tavşancılığında yılda sütten kesilmiş 50-60 adet yavru üretebilmektedir. Yavrular 26-28 gün arasında anasının yanında kalırlar.



Yani 4. Haftada sütten kesilirler. İlk kırkımları ise 6. Haftada yapılır. Tavşanlar birçok canlının aksine ve onu eti yenen hayvanlardan ayıran önemli bir özellik olarak doğumdan 3-4 gün sonra hatta doğumdan 1 gün sonra çiftleştirilebilirler.



Tavşanlar arasındaki üstünlük kavgasını önlemek ve yünlerinin keçeleşmesini önlemek için, cinsel olgunluktan itibaren ( 3-4 aylıkken ) bireysel kafeslere alınmalıdırlar.


Yüksek bir döllenme oranı sağlayabilmek için dişiler kırkım günü çiftleştirilmeli, erkekler ise 6 hafta aralarla kırkılmalıdır.