Arama


GÜLGECELER - avatarı
GÜLGECELER
Ziyaretçi
15 Eylül 2008       Mesaj #3
GÜLGECELER - avatarı
Ziyaretçi
İlk insan ve ilk peygamber

ÂDEM ALEYHİSSELÂM
Yeryüzünde yaratılan ilk insan ve ilk peygamber,bütün insanların babası. Allahü teâlânın emri ile melekler çeşitli memleketlerden topraklar getirdiler. Çeşitli memleketlerden getirilen toprakları melekler su ile çamur yapıp insan şekline koydular. Bu şekilde Mekke ile Tâif arasında kırk yıl yatıp "salsâl" oldu yâni pişmiş gibi kurudu. Önce Muhammed aleyhisselâmın nûru alnına kondu. Sonra Muharremin onuncu Cumâ günü rûh verildi. Her şeyin ismi ve faydası kendisine bildirildi. Boyu ve yaşı kesin olarak bildirilmedi. Allahü teâlânın emri ile bütün melekler Âdem aleyhisselâma karşı secde ettiler. Uzun zaman meleklerin hocalığını yapmış olan İblis, kibirlenip bu emre karşı geldi ve Âdem aleyhisselâma karşı secde etmedi. "O çamurdan yaratıldı, ben ise ateşten yaratıldım. Ondan üstünüm." iddiâsında bulundu. İblis (şeytan) kendini üstün görüp, kibirlenerek Allahü teâlânın emrine uymayınca gadab-ı ilâhiyyeye uğradı ve Cennet'ten kovuldu. Âdem aleyhisselâm kırk yaşındayken Firdevs adındaki Cennet'e götürüldü. Cennet'te bulunduğu sırada veya daha önce Mekke dışında uyurken sol kaburga kemiğinden hazret-i Havvâ yaratıldı. Allahü teâlâ onları birbirine nikâh etti. Cennet'te yerleşmelerini ve Cennet'in meyvelerinden dilediklerini yemelerini bildirdi. Fakat, Cennet'te bulunan bir ağaç için, "Bu ağaca yaklaşmayın, bu ağaçtan yemeyin." buyurdu.Âdem aleyhisselâm ve Havvâ vâlidemiz, Cennet'te bin yıl kadar yaşayıp, İblisin yalan yeminine inanarak yasak edilen ağacın meyvesinden unutarak önce hazret-i Havvâ, sonra Âdem aleyhisselâm yedikleri için Cennet'ten çıkarıldılar. Âdem aleyhisselâm Hindistan'da Seylan (Serendib) Adasına, Havvâ ise Cidde'ye indirildi. Birbirlerinden ikiyüz sene müddetle ayrı kalan Âdem aleyhisselâm ve hazret-i Havvâ bu müddet içinde ağlayıp yalvardıktan sonra tövbe ve duâları kabûl oldu. Hacca gelmeleri emrolundu.

Arafât Ovasında hazret-i Havvâ ile buluştu. Kâbe'yi inşâ etti. Her sene hac yaptı. Arafât Meydanında veya başka meydanda kıyâmete kadar gelecek çocukları belinden zerreler hâlinde çıkarıldı. "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye soruldu. Hepsi; "Belâ=Evet!" dediler. Sonra hepsi zerreler hâline gelip beline girdiler. Buna "Ahd-ü-Misâk" ve "Kâlû Belâ" denildi. Âdem aleyhisselâm ve hazret-i Havvâ daha sonra şam'a geldiler. Burada yirmi defâ ikiz evlâdı oldu. Bir defâ da yalnız Şît aleyhisselâm oldu. Neslinden kırkbin kişiyi gördü. Oğullarına ve torunlarına peygamber olarak gönderildi. Cebrâil aleyhisselâm kendisine oniki defâ geldi. Kendisine on suhuf (forma) kitap verildi. Bu kitapta; îmân edilecek hususlar, çeşitli diller ve lügatler, her gün bir vakit namaz kılmak, gusül boy abdesti almak, oruç tutmak, leş, kan, domuz eti yememek, tıb, ilaçlar, hesab, geometri gibi şeyler bildirildi. Ayrıca fizik, kimya,tıb,eczâcılık, matematik bigileri öğretildi. İbrânî, Süryânî ve Arab dillerinde kerpic üstüne çok yazı yazıldı.

İlk insanlar,bazı târihçilerin zannettiği gibi ilimsiz,fensiz,görgüsüz,çıplak ve vahşî kimseler değildi.Bugün Asya,Afrika çöllerinde ve Amerika ormanlarında tunç devrindekilere benziyen vahşîler yaşadığı gibi,ilk insanlarda da bilgisiz basit yaşayanlar vardı.Bundan dolayı ne bugünkü,ne de ilk insanların hepsi için vahşîdir denilemez.Hazret-i Âdem ve ona inananlar şehirlerde yaşarlardı.Okuma-yazma bilirlerdi.Demircilik,dokumacılık,çiftçilik,ekmek yapmak gibi san'atları vardı.Altın üzerine para dahi basılmış,mâden ocakları işletilip,çeşitli aletler yapılmıştı.

Âdem aleyhisselâmın hiç sakalı yoktu.İlk sakalı çıkan şit aleyhisselâmdır.Hazret-i Âdem çok güzeldi.Siyah saçlı ve buğday tenliydi.Onbir gün hasta yatıp,bir Cumâ günü vefât etti.Âdem aleyhisselâm vefât edince,Cebraîl aleyhisselâm bir gömlek giydirdi.,şit aleyhisselâma yıkamayı öğretti.Yıkayıp kefenlediler.Hadîs-i şerîfte buyruldu ki: "Âdem aleyhisselâm vefât edince,melekler üç defâ su ile yıkadılar.Onu defnettiler." Sonra çocuklarına dönerek; "Ey âdemoğulları! Ölülerinize böyle yapınız dediler." şit aleyhisselâm imâm olup cenâze namazını kıldırdı.Âdem aleyhisselâmın kabri; Kudüs'te,Minâ'da,Mescid-i Hîf'te veyâ Arafât'tadır.Hayatını bildiren rivâyetler birbirinden farklıdır.

Hazret-i Âdem,Allah'a ilk hamd ve ilk tövbe edendir.Seçilmişlerin ilki,yeryüzünde Allahü teâlânın ilk halîfesidir.Birçok mûcizeleri vardır.Bunlardan birkaçı şöyledir:

Yırtıcı,vahşi hayvanlarla konuşurdu.

Susuz dağ ve taşlara elini vurunca,pınarlar fışkırır,temiz sular akardı.

Eline aldığı ufak taşlar,yüksek sesle Allahü teâlâyı zikrederdi.

Âdem aleyhisselâmın yaratılması,Cennet'te kalması,Cennet'ten çıkarılarak yeryüzüne indirilmesi,Kur'ân-ı kerîmde çeşitli âyet-i kerîmelerde bildirilmiştir


Hz. Adem - Hz. Âdem’in Havva ile buluşması

Hz. Âdem’in Havva ile buluşması

Âdem aleyhisselam, cennetten, cuma günü ikindi ve akşam arasında çıkarılarak, Hindistan'da Seylan (Serendib) adasına, Hz. Havva da Cidde'ye indirildi. Şeytan ise çok hakîr ve perişan bir hâlde, cennetin civarından, taşlık bir yere indirildi. Bu hususta Kur'an-ı kerimde mealen şöyle buyuruldu:
(Nihayet şeytan, onların, [Âdem ve Havva'nın], cennetten çıkarılmalarına ve içinde bulundukları nimetten uzaklaştırılmalarına sebep oldu.) [Bekara 36]
Gözyaşlarıyla tartılsa
Âdem aleyhisselam cennetten yeryüzüne indirilince, gözünün yaşı dinmedi. Hadis-i şerifte şöyle buyuruldu: (Âdem aleyhisselamın gözünün yaşları, zürriyetinin gözyaşlarıyla tartılsa, Âdem'in gözyaşları bütün evladının gözyaşlarından ağır gelirdi.)
Âdem aleyhisselam ve Hz. Havva, cennetten yeryüzüne ayrı yerlere indirildikten sonra, senelerce ayrı kaldılar. Âdem aleyhisselam Hindistan'da, Hz. Havva validemiz de Arabistan'da kaldı. Dünyanın dert ve sıkıntılarına katlandılar. Cennetten ayrı kalmanın üzüntüsü ile uzun yıllar ağlayıp gözyaşı döktüler.
Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Âdem aleyhisselam, zellesi sebebiyle cennetten çıkarılınca dedi ki:
Ya Rabbi! Beni, Muhammed'in hürmetine affet.
Allahü teâlâ buyurdu ki:
Ya Âdem! Sen Muhammed'i nasıl bildin? Daha ben Onu yaratmadım?
Âdem aleyhisselam şöyle cevap verdi:
Ya Rabbi! Beni yaratıp, bana ruh verdiğin zaman, gözümü açıp baktığımda, arşın kenarında “Lâ ilâhe illallah Muhammedün resulullah” yazılı gördüm. Ismini isminle yazdığından, yarattıklarından en çok sevdiğin Odur.
Allahü teâlâ buyurdu ki:
Doğru söyledin ey Âdem. Mahlûkatımdan en çok sevdiğim Odur. Onun hürmetine af dilediğin için, seni affettim.)
Duâsını kabul ederim
Daha sonra, Allahü teâlâ buyurdu ki:
Ya Âdem, sen dünyada meşakkat ve tevbeye zürriyetini vâris kıldın. Onlardan biri bana duâ edip, tazarruda bulunduğu zaman, senin tevbeni ve duânı kabul ettiğim gibi, onun da tevbesini ve duâsını kabul ederim. Onlardan biri, benden af ve magfiret dileyip, bana sığınırsa, tevbesini kabul ederim. Çünkü ben tevbeleri kabul ediciyim.
Ey Âdem, ben, günahtan tevbe edenleri, cennette haşrederim. Onları mezarlarından neşeli ve güler yüzlü oldukları hâlde, duâları kabûl edilmiş olarak kaldırırım.
Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamın tevbesini kabul ettikten sonra, Kâbe-i şerifi inşa etmesini emretti.
Sen bizim Rabbimizsin
Allahü teâlânın tevbesini kabul edip, Kâbe'yi inşa etmesini emrettikten sonra, Âdem aleyhisselam, Hindistan'dan Arabistan'a gitti. Arabistan'a varınca, Arafat'ta Hz. Havva validemiz ile buluştu.
Bu sırada Hz. Havva da Âdem aleyhisselamı aramak için Cidde'den Arafat'a gelmişti. Arafat ovasında Müzdelife'de buluştular. Hz. Havva onu tanıyamadı. Cebrail aleyhisselam tanıştırdı.
Nice seneler ayrı kalmanın üzüntüsü gidip, sevinç ve ferahlığa kavuştular. Beraberce Mina'ya gittiler.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.