Arama


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
24 Ekim 2008       Mesaj #5
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Dilimizde daha çok eski dönemlerde kullanılmış ve birçok anlamları olan bir söz­cüktür. Saray, konak ve evlerde yabancı erkeklerin giremeyeceği, yalnızca kadınların kaldığı daire ya da bölüme harem denirdi. Aynı zamanda burada yaşayan kadınların tümünü nitelemek için de bu sözcük kullanı­lırdı. Örneğin "Padişahın haremi çok kalaba­lıktı" denildiğinde, harem dairesindeki kadın­lardan söz edildiği anlaşılırdı. Harem eskiden bir erkeğin eşi, karısı anlamında da kullanılır­dı. Örneğin, "Haremi ile çarşıyı gezdi" cümle­si, karısıyla çarşıyı gezdi anlamındadır. Hare­min bir de "herkesin girmesine izin verilme­yen kutsal yer" anlamı vardır.
Harem günümüzde yalnızca geleneksel bir yaşam biçimini sürdüren Arap ailelerinde kalmıştır. Oysa eskiden çok yaygın bir ku­rumdu. İslam hükümdarları, devlet büyükle­ri, soylular, zenginler evlerinde nikâhlı kadın­larıyla birlikte gözdeler, cariyeler, odalıklar, köle kızlar, kâhya kadınlar gibi çok sayıda kadından oluşan bir toplulukla yaşarlardı.

Haremin en gelişkin biçimi padişah sarayla­rında görülür. Saraylar nasıl orada yaşayanla­rın görevlerine göre ayrı bölümlerden oluş­muşsa harem de böyle bölümlerden oluşur. Saray haremleri hünkâr dairesi de denen padişahın dairesinin çevresinde kurulmuştu. En yakınında haremin başı sayılan valide sultanın, onun ardından kadınlar, ikballer, sultanlar, şehzadeler, ustalar, kalfalar ve cariyelerin dâireleri sıralanırdı. Harem dairesinde kadınların sayısı oldukça çoktu. Örneğin Os­manlı Padişahı I. Mahmud döneminde (1730-54) sarayda 450 cariye yaşıyordu. Bu sayının III. Murad döneminde (1574-95) 1.100-1.200 olduğuna ilişkin söylentiler de vardır.

Haremde yaşayanların arasında bir yetki, makam ve değer sıralaması vardı. Bu sıralama bir piramite benzetilebilir. Piramitin tabanın­da cariyeler, en tepesinde ise valide sultan vardır. Bu ikisi arasında kalfalar, ustalar, odalıklar, ikballer ve kadın efendiler yer alır. Bu sıralamada kadınların güzelliği, becerileri, padişahtan erkek çocuğu olup olmaması önemli bir etkendi. Savaşlarda tutsak edilen kadınların en güzelleri hareme alınır, öbürleri satılırdı.
Cariyelerin birçoğu sarayda hizmet görmek için alındığından, yöneticiler tarafından ça­maşır, hamam, mutfak, sofra hizmeti gibi genel hizmetlerde görevlendirilirlerdi. Bunlar pek güzel olmayan genç ve orta yaşlı cariyeler olurdu. En güzelleri padişahın hizmetinde, ona yakın güzellikte olanlar da şehzadelerin hizmetinde çalışırlardı. İleride güzel olacağı umulan çocuk yaştaki cariyeler eğitilir, yetiş­tirilirdi.
Haremin sorumlusu kızlarağası ya da haremağasıydı. Haremağası hadım edilmiş (kı­sırlaştırılmış) Siyah erkeklerden seçilirdi.
Haremde yaşayanların dış dünya ile ilişkile­ri yok denecek kadar azdı. İbadet etmek, okumak ve saray eğlenceleriyle günleri geçer­di. II. Mahmud döneminde (1808-39) eğlence ve gezinti yerlerine çıkmaya başladılar. Ama çok sıkı örtünürler, arabalarla kimseye görün­meden gider gelirlerdi. Harem, dış dünya ile ilişkisini kesmiş bir yasak kente benzerdi.
Bu kapalı yaşam içinde türlü eğlenceler düzenlenirdi. Buradaki müzik topluluklarını tarihçiler överek anlatırlar. Haremde yaşa­yanların sıkıcı, kapalı yaşamlarını renklendir­mek, değişiklik yaratmak için zaman zaman meddah, karagöz, ortaoyunu gösterileri dü­zenlenirdi. Ama haremde oynanan oyunların en güzeli, cariyelerin haftada bir iki kez düzenledikleri oyun ve saz geceleriydi. Ünlü çengilerin (dansçı kadınlar) davet edildiği bu gecelerde cariyeler de müzik eşliğinde oynar­lardı. Ayrıca doğumlarda, nişanlarda, düğün ve bayramlarda düzenlenen törenlere haremdekiler de katılırdı.

Msxlabs & TemelBritannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....