Harita
Yeryüzünün ya da bir bölümünün belli bir orana göre küçültülerek çizilen taslağına harita denir. İyi bilmediğimiz ülkelerin ya da bölgelerin yollarını, kentlerini, coğrafi özelliklerini tanımak için haritalardan yararlanırız. Gezginler, gemi kaptanları, uçak pilotları gidecekleri yolu planlamak ve onu izleyebilmek için haritalardan yararlanırlar. Maden mühendisleri yeryüzündeki kayaç türlerini gösteren özel haritalar kullanır. Yağışın, nüfusun, bitki örtüsünün, yetiştirilen ürünlerin ve hayvanların yeryüzündeki dağılımını gösteren özel haritalar da vardır. Haritaların içerdiği bilgilerin gerçeğe en uygun olarak gösterilebilmesi için geliştirilen özel yöntemler ve kurallar haritacılık bilimini oluşturur.
Haritacılığın Gelişimi
İlk haritaların yapımında çeşitli yöntemler kullanılmıştır. Yüzlerce yıl önce, Büyük Okyanus'un güneyindeki adaların yerlileri yolculuklarında izledikleri yolları birbirine bağlanmış kamışlarla gösteren yol haritaları yaparlardı. Amerika Yerlileri haritalarını geyik derisi üzerine çizerlerdi. Eski Asurlular haritalarını kil tabletler üzerine kazır, sonra bu tabletleri fırınlayarak sertleştirirlerdi.
Dünya üzerinde yeni yerlerin keşfi daha geniş bölgeleri gösteren haritalar gerektirdi. Haritacılar bu haritaları yapmakta güçlükl karşılaştılar. Dünyanın uzak bir yerindeki bir adanın ya da bir ülkenin yerini harita üzerinde nerede gösterecekleri konusunda, denizcilerin ve gezginlerin anlattıkları dışında bilgiler yoktu. Bu sorunun çözümünü İS 2. yüzyılda yaşayan Yunanlı astronomi bilgini Batlamyus sağladı. Batlamyus, büyük bir top gibi yuvarlak olduğuna inandığı Dünya'yı, kuzey-güney doğrultusunda belirli aralıklarla uzanan çizgiler (boylam) ile doğu-batı doğrultusunda uzanarak onları kesen çizgilerin (enlem) oluşturduğu bir çizgiler ağıyla sarılmış olarak çizdi. Batlamyus o harita üzerinde bildiği yerleri, kendi yaşadığı Mısır'ın İskenderiye kentine uzaklığına ve yönüne göre haritaya yerleştirdi. Böylece bir yerin harita üzerinde gösterilmesinde enlem ve boylamdan yararlanıldı. 1300'lerde denizciler kıyı çizgisini gösteren, parşömen üzerine çizilmiş haritalar kullandılar. Portolan adı verilen bu haritalarda, örümcek ağını andıran çizgiler bütün limanları birbirine bağlardı. Denizciler yolculuklarında pusula yardımıyla bu çizgileri izleyerek limanlar arasındaki en uygun yolda gitmiş olurlardı. Bunlara ve denizcilerin kullandığı öbür haritalara deniz haritaları denir.
Bir dünya haritasını en doğru ve kolay olarak yapmanın yolu haritayı bir kürenin dış yüzeyine çizmektir. Nasıl bir portakalın kabuğu düz hale getirilemezse, Dünya'nın küresel olan yüzeyi de düz bir yüzeyde tam doğru olarak gösterilemez. Düzlem bir haritada ancak bazı öğeler gerçeğe uygun bir biçimde gösterilebilir. Çok büyük olmayan bir alanı göstermek için ise birçok yönden gerçeğe oldukça yakın, ama tam da gerçeği yansıtmayan haritalar yapılabilir.
Bütün haritalar enlem ve boylamlardan oluşan bir çizgiler ağı temeline dayalıdır. Enlem ve boylamların düzlem bir yüzeye aktarılması için izdüşüm yöntemi kullanılır. Genellikle dünya ve deniz haritalarında, ilk kez 1568'de Mercator'un yaptığı ve onun adıyla anılan basit bir izdüşüm yöntemi kullanılır. Bu yöntemi anlamak için, içi boş saydam bir kürenin dış yüzeyine dünya haritasının çizildiğini, yalnızca karaların koyu renge boyandığını düşünelim. Bir kâğıdı ekvator boyunca bir silindir oluşturacak biçimde kürenin çevresine saralım. Kürenin merkezine yerleştirilen parlak bir ışık, küre yüzeyindeki haritanın görüntüsünü bir film görüntüsü gibi o kâğıdın üzerine aktaracaktır. Kâğıt üzerindeki bu görüntü bir kalemle üzerinden gidilerek çizildikten sonra kâğıt, kürenin çevresinden alınıp açılınca düzlem bir dünya haritası elde edilmiş olur. Buna silindirik izdüşüm yöntemi denir.
Mercator izdüşüm yöntemiyle yapılan bir haritada enlem ve boylamlar birbirini dik açıyla keser. Böylece iki yerin birbirine göre yönü, harita üzerinde gerçeğe uygun olarak gösterilmiş olur. Ama öte yandan, böyle bir haritada gösterilen yerlerin büyüklükleri, ekvatordan uzaklaştıkça gerçek büyüklüklerinden daha fazla olur ve kutup bölgeleri haritada hiç gözükmez. Örneğin, bu yöntemle yapılmış bir haritada İzlanda gerçek büyüklüğünün yedi katı büyüklükte görülür.
Dünya haritalarının yapımında çok kullanılan başka bir izdüşüm yönteminde ise, yalnızca alan büyüklükleri gerçeğe uygun bir biçimde gösterilebilir. Konik izdüşüm yönteminde, kürenin çevresine sarılan kâğıt, silindir biçiminde değil, koni biçimindedir. Birçok yönden gerçeğe yakın bir sonuç alındığı için bu yöntem atlaslarda çok kullanılır. Düzlemsel izdüşüm yönteminde ise, üzerinde izdüşüm alınan kâğıt, küreye bir noktada değer. Genellikle kutup bölgelerinin haritasını yapmakta kullanılan bu yöntemde haritanın tam ortasında yer alan kutup noktalarını enlem daireleri çevreler; boylam daireleri (meridyenler) kutup noktalarından her yöne yayılan ışınlar görünümündedir.
Geometrik yöntemlerle gerçekleştirilen izdüşümler, atlaslardaki haritaların yapımında ve denizcilikte karşılaşılan seyir sorunlarının çözümlemesinde kullanılır; ama "izdüşüm" sözcüğü birçok harita için yanıltıcıdır. Bunun nedeni, izdüşümlerin gerçekleştirilmesinde yararlanılan geometrik yöntemlerin Dünya' nın küre biçiminde olduğu varsayımına dayanmasıdır. Ama gerçekte Dünya kutuplardan basık bir küre biçimindedir. Bu yüzden geometrik yöntemlerle izdüşümü almak yerine, karmaşık matematik formüller kullanarak Dünya'nın düz bir yüzey üzerinde gösterilmesi gerçeğe daha yakın sonuçlar verir.
Haritacılık
Haritacılar için gerekli olan bilgiler uzaydaki uydulardan, hava fotoğraflarından ve yerölçümlerinden elde edilir. Birçok ülkede, haritaların hazırlanmasını ve basımını bir kamu kuruluşu üstlenmiştir. Günümüzde haritaların hazırlanmasında kullanılan bilgilerin çoğu özel donanımlı uçaklarla çekilen hava fotoğraflarından derlenir. Belirli bir yükseklikte, düz bir doğru üzerinde giden uçaktan düzenli aralıklarla yeryüzünün fotoğrafları çekilir. Bu fotoğraflar birbirine eklenerek bir arazi şeridinin fotoğrafı oluşturulur; bu şeritler yan yana getirilerek de haritası yapılacak tüm alanın fotoğrafı elde edilir. Daha sonra fotoğraflarda açıkça görülen noktalar arasında yerölçümleri yapılır. Böylece fotoğraflar birbiriyle doğru bir biçimde ilişkilendirilir ve haritanın ölçeği tam olarak belirlenir.
Bir çizim makinesinde fotoğrafların üç boyutlu bir modeli incelenerek, haritanın çevre çizgileri ve bütün ayrıntıları çizilir. Daha sonra orman, demiryolu, karayolu, bataklık gibi yerleri belirten özel işaretler de çizilerek harita tamamlanır. Kullanılan özel işaretlerin anlamları genellikle haritanın bir köşesinde bulunan küçük bir çizelgede açıklanır.
Msxlabs & TemelBritannica