Arama


BrookLyn - avatarı
BrookLyn
Kayıtlı Üye
27 Ekim 2008       Mesaj #2
BrookLyn - avatarı
Kayıtlı Üye
Koyun
Koyunlar, yakın akrabaları olan keçiler gibi geviş getiren, çift toynaklı memeli­lerdir. Postları yünlü, gövdeleri keçilerden genellikle daha dolgun, çoğu kez yalnız er­kekleri (koçlar) kalın ve kıvrık boynuzludur. Keçilerin ise evcil soyları bile çevik yapılıdır ve hem erkeğinde, hem de dişisinde arkaya doğru eğik boynuzlar bulunur. Ama bazı yabanıl koyunları keçilerden ayırt etmek hiç de kolay değildir.

Koyunlar evcilleştirilen ilk hayvanlar ara­sında yer alır. Verimsiz otlaklarda beslenebil­mesi çeşitli iklim koşullarına dayanıklılığı, et, süt, yün gibi değerli ürünler vermesi nedeniy­le yeryüzünün büyük bir bölümünde yetiştiril­mektedir. İlk evcilleştirilen koyunların, keçilerinki gibi uzun kılları vardı ve yün, bunların altında ince bir katman halinde bulunuyordu. Önceleri öldürülen koyunların yüzülen derile­ri giysi olarak kullanıldı. Ama zamanla ko­yunların öldürülmesi yerine postları kırkıldığında, tüylerinin yeniden uzadığı, toplanan yapağıdan yünün ayrılabileceği ve yünden ip­lik elde edilebileceği anlaşıldı. Böylece koyunlar yünleri için de beslenmeye başlandı.

Koyundan elde edilen öbür ürünler arasın­da kozmetik ve merhem yapımında kullanılan lanolin ile ayakkabı, ceket, güderi gibi eşyala­rın yapımında kullanılan deri sayılabilir. La­nolin yapağıdan çıkarılan yağsı bir maddedir. Koyun bağırsağından yapılan katgüt, cerrahi­de açılan yaraların dikilmesinde ve ayrıca çalgı teli olarak kullanılır. İçyağlarının eritilmesiyle elde edilen donyağından yapılan mum ise günümüzde eski önemini yitirmiştir.

Yabanıl Koyunlar
Arkar, Afganistan'da ve Pencap yöresinde yaşayan yabani bir koyun türüdür. Yeryüzünün birçok dağlık yöresinde çeşitli türlerden yabanıl koyunlar yaşar. Orta Asya'nın doğusundaki yüksek yaylalarda görülen argalı (Ovis ammon) varlığını sürdüren ko­yunların en irisidir. Geniş bir çember çizdikten sonra bile kıvrılmayı sürdürebilen kalın boy­nuzları bazı türlerde 2 metreye yakın uzun­luktadır. Omuz yüksekliği ise 1,3 metredir. Öte yandan Afrika'da bulunan kızıl Kamerun koyununun (Ovis jubata) omuz yüksekliği yalnız 48 santimetredir. Gerdanından ve ön bölümünün yanlarından uzun tüyler sarkan Berberi koyunu (Ammotragus lervia) Kuzey Afrika'da, muflon ya da Avrupa yaban koyu­nu (Ovis musimon) Korsika, Sardinya ve Kıbrıs adalarında yaşar. Bazı uzmanlar bu türü evcil koyunun (Ovis aries) atası sayar. Ama Anadolu'dan Türkmenistan ve Keşmir'e kadar uzanan bir kuşak boyunca yaşayan dağ koyunu (Ovis orientalis), büyük ölçüde Afganistan'da ve Pencap yöresinde yaşayan arkar (Ovis vignei), muflon ve argalı da evcil koyunun ataları arasında gösterilmektedir.

Kuzey Amerika'da yaşayan yabanıl koyun­lardan iri boynuzlu koyun (Ovis canadensis) Meksika'nın kuzeyinden Kanada'nın batısı boyunca uzanan dağlık yörelerde rastlanan kahverengi postlu bir türdür. Yakın akrabası olan Dall koyunu (Ovis dallı), Kanada'nın batısından Alaska'ya kadar uzanan bölgede yaşar.
Koyunların erkeğine "koç", dişisine "ko­yun", yavrusuna yaklaşık altı aylık olana kadar "kuzu", daha sonra bir yaşına kadar "toklu" denir.

Evcil Koyun Soyları
Koyunların evcilleştirilmesinden çok sonra, seçmeye dayalı ıslah çalışmaları yapılarak birçok koyun soyu geliştirilmeye başlanmıştır. Çevre koşullarına uygun, besin ve giyecek gereksinimlerini en iyi biçimde karşılayacak yeni koyun soylarını yaratma çabası sürmek­tedir. Günümüzde 200'ü aşan koyun soyunun büyük bölümü ancak yerel bakımdan önem­lidir.

Bütün koyun soylarında kuzular bahara doğru ya da bahar başında doğar. Yeni doğan kuzuların özenli bir bakıma gereksinimi var­dır. Dişiler bir batında genellikle bir yada iki, bazen üç ve daha çok yavru doğurur.

Koyun soylarının sınıflandırılması genellik­le verimlerine (yün, et, süt), verdikleri yünün özelliğine yada kuyruk yapılarına göre yapı­lır. Koyunlardan süt üretimi Türkiye, İran, Çekoslovakya, Yunanistan, Macaristan gibi

pek az ülkede önem kazanırken, öbür ülkeler­de koyunlar önemsenmeyecek ölçüde sağıl­makta, temel olarak yünü ve eti için beslen­mektedir. En çok koyun yetiştiren ülkeler sırasıyla Avustralya, SSCB, Yeni Zelanda, Hindistan, Türkiye ve İran'dır.

Koyun İngiltere'ye İS 1. yüzyılda Romalılar tarafından götürülmüştür. Ortaçağ İngiltere'si ulaştığı zenginliği önemli ölçüde koyuna ve yüne borçludur. İngiliz parlamentosunda Lordlar Kamarası başkanına ayrılan ve İngiliz yününden yapıldığı için "yünçuvalı" adıyla tanınan sedir biçimindeki yer bu gerçeğin bir simgesidir. 18. yüzyılda, Sanayi Devrimi yün ticaretinin önemini azaltırken İngiltere'de ge­liştirilen koyun soyları sömürge ülkelere götü­rülmüş ve buralarda türetilen yeni soyların kökenini oluşturmuştur.

Koyunlarda Kırkım
Koyunlar yaz başında, artık ısınmak için yünlerine gereksinimleri kalmadığından kırkı­lır. Kırkma işlemi özel el makaslarıyla yada kırkım makineleriyle yapılır. Yapağının kesil­mesi koyunun canını yakmaz, ama koyun kırkıcısı, koyunun hareketlerini engelleyip, yanlışlıkla derisini kesmeden, yapağıyı tek parça halinde çıkarmak için çok ustalaşmış olmalıdır.

Koyun Zararlıları ve Hastalıkları
Koyunlar çok çeşitli asalaklardan ve hastalık­lardan etkilenir. Kene, bit, etsineği larvası gibi zararlılar koyun yapağısında ve derisinde yaşar. Koyunları bu asalaklardan kurtarmak için kimyasal maddeler katılmış sulara sok­mak gerekir. Ayrıca karaciğer kelebekleri ve bağırsak solucanları gibi iç asalakların bulaş­ması son derece tehlikelidir. Gerçekte yassı-solucanlardan olan karaciğer kelebeği durgun suları içen koyunlarda; bağırsak solucanları ise uzun süre aynı yerde otlatılan koyunlarda daha yaygın görülür. Bu asalaklara karşı geliştirilmiş ilaçlar vardır. Şarbon ve şap gibi hastalıklar ise salgın halinde ortaya çıkarak büyük kayıplara yol açarlar. Geliştirilen aşılar koyunların bu hastalıklardan kırıma uğrama­sını engellemiştir.

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica
Son düzenleyen BrookLyn; 25 Mayıs 2010 20:11