Arama

Müzik Nedir? - Tek Mesaj #4

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
6 Kasım 2008       Mesaj #4
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Müzik
Ad:  müzik5.jpg
Gösterim: 3686
Boyut:  21.2 KB

Dünyaya gözlerimizi açtığımız ilk minlerde annelerimizin ninnileriyle, bilincine varmadan müzikle tanışmış oluruz. Daha sonra duyduğumuz sarkılan, sözlerinin anla­mını kavramadan tekrarlar, melodisini yaka­lamaya çalışırız. Bir tencere ya da masaya vurarak ilk kez kendi kendimize müzik yap­manın tadına varırız. İlkokul çağında mando­lin ya da flüt gibi gerçek bir müzik aleti çalmaya başlamak başlı başına bir mutluluktur. Müzikle tanışıklığımız arttıkça, müziğin coşku, sevinç, korku ve keder gibi duygulann anlatımındaki gücünü keşfederiz. Aynı zamanda flüt, piyano ve keman gibi müzik aletlerini çalabilmenin, ye­teneğin yanı sıra sıkı ve düzenli bir çalışma ge­rektirdiğini de öğreniriz.
Müzik en basit melodiden en karmaşık parçalara kadar çok çeşitli türleri kapsar. Biçimi ne olursa olsun, her türlü müzik kendine özgü, değişik bir etki yaratır. Müzik türleri arasında yapılan seçim tamamen kişisel zevke dayanır.
Müziğin resim ve heykel sanatıyla ortak yönleri vardır. Ressam yapıtını yaratırken boya, fırça ve tuval; heykelci taş, çekiç ya da alçı kullanırken, besteci de sesleri ve sesleri simgeleyen nota sistemini kullanır. Bestecinin yarattığı ürüne müzik yapıtı, kompozisyon ya da beste denir. Müzik temelde seslerden oluştuğu için din, dil ve kültür farklılıkların­dan bağımsız olarak herkesçe duyumsanabilir. Bu bakımdan sanatlar içinde en evrensel olanıdır.

Müziğin Başlangıcı
Müzik en eski sanat dallarından biridir. Ta­rihöncesi devirlerde kuşların ötüşünden, sula­rın şırıltısından, yağmurun sesinden, rüzgârın ve kıyıya vuran dalgaların uğultusundan esin­lenen ilk insanlar, içi boş bir kütüğe deri geçirip vurarak, hayvan bağırsaklarından ya­pılan ipleri çekerek, boynuz, kemik ya da odundan boruları üfleyerek doğadaki sesleri taklit etmeye başladılar. Başlangıçta işaret vermek amacıyla kullandıkları bu sesleri son­raları hoşlarına gidecek biçimde düzenleyerek kendi ilkel müziklerini yarattılar. Eski zaman­lardan beri müziğin, dinsel törenlerde önemli bir yeri oldu. Günümüze ulaşabilen en eski müzik yazmaları Hindistan'da 3.000 yıl önce sinden kalma Veda ilahileridir .
Müzikle ilgili ilk kuramları geliştiren Eski Yunanlılar'dı. Müzik ve dansın insanların yaşamında önemli bir yer tuttuğu Eski Yunan'da. şairler lir eşliğinde destanlar söylerdi. Müzik sözcüğü. Eski Yunan'da sanatın esin tanrıçaları olduğuna inanılan Musalar'ın adın­dan türetilmiştir . Bununla birlikte o dönemde mousike sözcüğü, Musa-lar'ın koruması altındaki her sanat ya da bilim dalı için kullanılan genel bir terimdi. İÖ 6. yüzyılda akustiğin temelini kuran Pisagor (Pythagoras) müziği matematiksel yoldan çözümleyerek, bir sesin yüksekliği ile telin uzunlu­ğu arasındaki ilişkiyi saptadı. Belirli uzunlukta­ki bir telde çalınan notanın frekansının, iki kat uzunluktaki bir telde çalınan notanın frekansı­nın tam iki katı olduğunu buldu.
Çinliler de Eski Yunanlılar gibi müziğin sevinç ve keder gibi duygular uyandırmaktaki gücünün bilincindeydiler. Müziğin tanrısal bir gücün yankısı olduğuna inanıyorlardı. Bu inanç daha sonraları da sürdü ve Hıristiyanlık'ın ilk yıllarından başlayarak, müzik etkili bir dinsel anlatım aracı oldu. Müzik sözün taşıyıcısı olarak kullanıldı. Melodi dinsel met­nin aydınlatılmasına yardımcı oldu. Martin Luther de içinde olmak üzere önde gelen Hıristiyan din adamları müziğin yalın ve dindarlığı güçlendirici olmasından yanaydılar.
Müziğin kuramsal gelişimi tarih boyunca çeşitli evrelerden geçti. Ortaçağda dinsel müzik bugün tonalite adı verilen majör ve minör ses dizileri dışında kalan ses dizilerine yani modalara göre yazılıyordu. Tonalite ve oktav (birinci sesten sekizinci sese kadar olan aralık) 17. yüzyılda geliştirildi.

Armoninin Doğuşu
9. yüzyılın sonlarına doğru Hıristiyanlık'ta dinsel sözleri içeren tek sesli müzik (sequentia) yaygınlık kazandı. Aynı dönemde iki ya da daha çok sesin bir arada duyulduğu günü­müzde organum olarak anılan armoninin ilk örnekleri ortaya çıktı . Korola­rın ve koral müziğin kiliselere girmesi orta­çağda gerçekleşti. 11. yüzyılda notalar dört paralel çizgi üzeri­o dönemde geliştirilen neuma yazımından türetildi. Günümüzde kullanılan notasyon birlik, ikilik, dörtlük, sekizlik, on altılık, otuz ikilik ve altmış dörtlük notalardan oluşur. 12. ve 13. yüzyıllarda motel adı verilen ayin müziği, dindışı müzikten etkilenerek yaygınlık kazandı. Fransa'da bu müzik troubadour ve truver denen saraylı saz şairleri ve gezgin halk ozanları tarafından geliştirildi. Almanya'da sevda şarkıları söyleyen Minnesingerler orta­ya çıktı. Madrigaller ve 13. yüzyılda başlayan çalgılı müzik Avrupa'da yaygınlaştı

Rönesans Müziği
15.-17. yüzyıl başları arasındaki dönem, uz­manlarca müziğin Rönesans'ı olarak nitelen­dirilir. Sanat ve edebiyatla ilgili olarak kulla­nılan bu terim, o dönemde müzik alanında gerçekleştirilen bir dizi hızlı gelişmeye işaret eder. Bu dönemde kontrpuan tekniği yoluyla, birden çok sesin eşzamanlı olarak duyulması­na olanak veren yapıtlar bestelendi. Bunlar çoksesli müziğin ilk örnekleriydi. Aynı dö­nemde ortaya çıkan öteki müzik biçimleri Fransa'da halk şiirlerinin bestelenmesiyle olu­şan şansonlar ve rondo'lardır.
15. yüzyılda Avrupa'nın en önemli müzik merkezi, Fransa'nın doğusundaki Burgonya Sarayı idi. Buraya dönemin birçok ünlü beste­cisi öğretmenlik yapmak ve çalışmak için gelirdi. 16. yüzyılda İtalyan Giovanni Pierlui­gi da Palestrina, Flaman Orlando di Lasso ve Adriaan Willaert, İngiliz Thomas Tallis ve William Byrd gibi sanatçılar besteledikleri missa, motet ve kantatlarla koral müzikte önemli gelişmelere öncülük ettiler
Rönesans döneminde yalnızca çalgı için bestelenmiş; org, klavsen, klavikord, epinet ve virginal gibi aletlerle çalınan müzik önemli ölçüde gelişti.

Barok Müzikten Klasik Müziğe

Müzikte 17. yüzyıl ile 18. yüzyılın ilk yarısı arasındaki dönem barok dönem olarak bili­nir. Dinsel ve dindışı müziğin kesin olarak birbirinden ayrıldığı bu dönemdeki en önemli gelişmelerden biri de çalgı eşliğinde söylenen dindışı solo şarkılardı. Bu şarkılar sonradan gelişecek olan operanın ilk örnekleri sayılır . Gene aynı dönemde büyük besteci Johann Sebastian Bach, kısa bir tema­nın belirli aralıklarla yinelenmesinden oluşan füg'ü yetkinleştirdi. Barok dönem bugün bil­diğimiz anlamda orkestraların ilk örnekleri­nin kurulduğu, çalgıların bugünkü biçimini almaya başladığı bir dönemdi.Barok döneminin en büyük bestecileri İtal­yan Claudio Monteverdi, Alman Heinrich Schütz, Johann Sebastian Bach, Georg Fried­rich Händel ve İngiliz Henry Purcell'dir
O dönemde Fransa'nın yetiştirdiği büyük besteciler Jean Baptiste Lully, François Cou-perin ve Jean-Philippe Rameau'dur. Lully, Fransız orkestra müziğinin ve opera geleneği­nin kurucusu, Couperin klavsen müziğini yetkinleştiren besteci, Rameau ise yetkin bir bes­teci olmanın yanı sıra, armoni biliminin kuru­cusu olarak tanınır.1740'larda Almanya'da Mannheim Sara­yı'nda, Johann Wenzel Anton Stamitz'in kur­duğu orkestra, konçerto ve senfoni gibi birçok yeni müzik biçimlerinin gelişmesinde önemli rol oynadı . Klasik Müzik18. yüzyılın sonlarına doğru, müzikte klasik dönem başladı. Günümüzde klasik müzik terimi pop, folk ve caz müziğinden oldukça
farklı bir müzik türü için kullanılır. Müzik uzmanları için gerçek klasik müzik, yaklaşık 1760'tan 1830'a kadar Avusturya'nın başkenti Viyana'da gelişmiş olan müziktir. Bu dönem Franz Joseph Haydn, Wolfgang Amadeus Mozart ve Ludwig van Beethoven gibi büyük bestecilerin konçerto, senfoni, sonat, yaylı çalgılar ve oda müziğini en yetkin düzeye ulaştırdığı dönemdir.
Müzikte duyguların yanı sıra düşünceye de yer veren ilk besteci, çalışmalarıyla kendisin­den sonra gelen birçok sanatçıyı derinden et­kileyen Beethoven'di. Aynı dönemin öteki önemli bestecileri Fransız Hector Berlioz ile Macar Franz Liszt, Avusturyalı Franz Schu­bert, Polonyalı Frederic François Chopin ve Alman Robert Schumann'dı. Romantikler 19. yüzyılın sonlarında yeni arayışlara sahne olan müzik dünyasında tartışma konusu olan değişik görüşler besteciler arasında ayrılmalara yol açtı. Beethoven müziğe düşünce yüklü yeni bir içerik kazandırmıştı. Onu izleyen ve müziği seçkin sınıfların bir eğlence aracı olmaktan çıkararak, kesintisiz ve alışılmışın dışında bir armoni anlayışıyla yaratmaktan yana bazı sanatçılar, Alman besteci Richard Wag ner'in önderliğinde müzikte Alman Romantizm'i olarak bilinen yeni bir akım başlattılar. Müziğin sınırlarını zorlamamasını savunan ve romantiklerin getirdiği yeniliklere karşı çıkan besteciler ise Johannes Brahms'ın çevresinde toplandılar.
Bu iki düşünce akımı 20. yüzyıla kadar bir­çok besteciyi etkiledi. Avusturyalı besteci Gustav Mahler ile Alman besteci Richard Strauss, Wagner'i izlediler ve orkestra için uzun senfonik yapıtlar bestelediler. Öte yan­dan Fransa'da Wagner geleneğinin yaygın ol­duğu bir dönemde Fransız besteci Charles Ca­mille Saint-Saëns klasik modellere bağlı kala­rak titiz, zarif ve duygulu müzik parçaları yaz­dı. Aynı dönemde Mihail İvanoviç Glinka Rusya'da ulusal müzik hareketini başlattı. Pe­ter İliç Çaykovski romantik bir besteci olarak tanındı. Dönemin öteki ünlü Rus bestecileri Aleksandr Borodin, Modest Mussorgski ve Nikolay Rimski-Korsakof, yapıtlarında özel­likle halk öykülerini konu aldılar ve Rus halk şarkılarından esinlendiler.
19. yüzyılda operada önemli gelişmeler gözlendi. Operanın bu dönemdeki başlıca bestecileri İtalyan Gioacchino Rossini ve Giu­seppe Verdi romantik bestecilerdi. Ama gene de dönemin en önemli opera bestecisi, alışıl­mış kalıpların dışına çıkarak güçlü orkestrala­ra ve güçlü şarkıcılara yer veren, yapıtlarında edebi ve felsefi düşünceleri konu alan, müziği öteki sanatlarla işbirliği içinde algılayan ve operaya "müzikli dram" adını veren Richard Wagner'di.

20. Yüzyıl
20. yüzyıl müzikte yeni arayışlar dönemi oldu. Fransa'da Claude Debussy ve Maurice Ravel piyano ve orkestra için yazdıkları yapıtlarda alışılmışın dışında bir armoni ve tonalite kul­lanarak resimde boya ile gerçekleştirilen etki­yi müzikte yaratmakla İzlenimcilik Akımı'nın başlıca temsilcileri oldular . Fransız Erik Satie ve Francis Poulenc, 18. yüzyıl müziğinde olduğu gibi küçük orkes­tralar kullanarak yalın, ama çarpıcı melodiler ve uyumsuz (disonant) akorlarla öncü (avant-garde) müzik akımını başlattılar. Öncü müzi­ğin ABD'deki başlıca temsilcileri Horatio Parker ve Charles Edward Ives'di.I. Dünya Savaşfndan kısa bir süre sonra gelişen radyo yayınları müziksever dinleyici­lerin sayısını önemli ölçüde artırdı. Pop mü­zik, varyete, müzikal komedi ve caz müziği geniş halk kitleleri arasında yaygınlık kazan­dı. Bu müzik türleri George Gershwin, Jérô­me Kern ve Cole Porter gibi bestecilerle en yüksek düzeyine ulaştı. 1970'lerde ve 1980'lerde önde gelen öteki besteciler Léo­nard Bernstein, Andrew Lloyd Webber, Aaron Copland'dı.
20. yüzyılda klasik müzikteki en önemli ge­lişme, Avusturyalı besteci Arnold Schönberg' in bütün armoni ve melodi kurallarını altüst ederek, atonalité denen anahtarsız sistemi ge-liştirmesiyle gerçekleşti. Öğrencileri Alban Berg ve Anton von Webern onu izleyerek operalar, senfoniler, oda müzikleri ve şarkılar yazdılar. Schönberg'in günümüzde bile bazı kulaklara yabancı gelen bu sistemi dizisel sis­tem ve 12 ton (ya da 12 nota) sistemi olarak bilinir.
20. yüzyıldaki büyük bestecilerin çoğu hiç­bir akıma bağlanmadan özgün müzik yazan bestecilerdi. Bu bestecilerin önde gelenleri Rus İgor Stravinski, Sergey Prokofyev ve Dimitri Şostakoviç, Alman Paul Hindemith, Kurt Weill ve Karlheinz Stockhausen, İtalyan Luigi Dallapiccola ve Luciano Berio, Fransız Olivier Messiaen, İngiliz Benjamin Britten ve Michael Tippett'tir. Stockhausen ve Fransız Edeard Vareselenmesine dayanan minimalist (indirgemeci) müzik akımı gelişti. Bu akimin önde gelen ad­ları arasında ABD'li Steve Reich ve Philip Glass sayılabilir. 20. yüzyılın bir başka ünlü bestecisi de ABD'li John Cage'dir. Belirsizlik ilkesine dayanarak rastlantısal müzik türünü geliştiren öncü besteci Cage'e göre, sessizlik bile tek başına müzik olabilir.
MsxLabs & TemelBritannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 26 Nisan 2018 15:22
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....