Arama


HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
23 Kasım 2008       Mesaj #5
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
En Yeni Bilgilerle GRİP
MsXLabs.org

Her yıl gribin tipi değiştiği için Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği aşı içeriğiyle hazırlanıyor grip aşısı. Bu yüzden hiçbir firma diğer firmanın ürettiğinden farklı ve daha iyi olduğunu iddia ettiği bir aşı üretemez.

Türkiye’deki virüsün adını, soyadını, göbek adını koyuyoruz. Tiplerini belirleyip, tiplerin de alt tiplerini belirleyebiliyoruz artık. Bu önemli bir gelişme.

Kağıt mendil kullanın, mendilleri ağzı kapalı çöp kutularına atın, hapşırırken elinizle kapamayın, dirseğin içine hapşırın

Son yıllarda grip denince artan derecede grip virüsü ve grip aşısı hakkında farklı kanallardan bilgi akışı olur; kuş gribi dahil her yıl yeni bir virüs ile karşılaşma olasılığına karşı toplumsal bir içgüdüyle bu bilgilere kulak kabartırız. Böylelikle doğru bilinen yanlışlarla asıl konudan uzaklaşırız. Biz de istedik ki grip hakkında en yeni bilgileri ilk elden, İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Viroloji ve Temel İmmünoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Selim Badur’dan öğrenelim.

Grip neden önemli bir hastalık?
Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü iki hastalık üzerinde çok duruyor. Birisi çocuk felci (Palio), ikincisi grip… Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 1950 yılından beri gribin aktivitesini yakından takip eder. Neden tetanos, kızamık değil de grip?.. Neden gribe önem veriliyor? Çünkü gripten 1918 İspanyol gribinde olduğu gibi bazen özel koşullar ortaya çıktığında pandemi dediğimiz kıtalar arası salgınlar oluyor. O zaman çok ciddi ölümler meydana geliyor. Büyük pandemiler, toplu ölümler gribe verilen önemin bir tanesi. İkincisi grip, belli risk grupları dediğimiz belirli koşullara sahip hasta gruplarında ölümlere yol açıyor. 65 yaş üzeri kronik hastalığı yani süreğen hastalığı olanlar mesela diyabet, astım, kronik kalp ve böbrek hastalığı gibi… Bu hastaların hiçbirinin ölümünde, gripten öldü denmez. Bunu bilmek de çok mümkün değil. Çünkü bir kalp hastasında, astımı olan bir yaşlıda grip tabloya eklendiği zaman o hastalığın ağır seyrettiği görülüyor. Ama hiçbirisinin ölüm kaydına grip yazılmıyor. Bu nedenle gribin ölü sayısını vermek pek mümkün olmuyor, salgın dönemleri dışında.

Bunun ötesinde gribin sonuçları, Batı toplumlarında çok iyi hesaplanıyor. Çok ciddi aktivite ve ekonomik kayıplara yol açtığı biliniyor. Bununla ilgili çeşitli çalışmalar var. Benim bildiğim Fransa ve Amerika’da çok ciddi hesaplıyorlar. Toplumda grip harcamaları dendiği zaman bunun %10 direk harcamaları kapsıyor. Bunlar ilaç, tedavi, doktor, analizler… Ama bunun %90’nını iş gücü kaybı oluşturuyor. Milyon dolarlarla hesaplanan bu kayıplarda bir ülke ekonomisine harcamalar ve üretimin aksaması yönüyle zarar veriyor. Bütün bu sebepleri bir araya getirdiğimiz zaman gribin önemi ortaya çıkıyor. Sıradan, ayakta geçirilebilecek bir solunum yolu enfeksiyonu denebilir ama öyle değil. Ama gribin saydığım nedenlere bağlı olarak önemsenmesi gereken ve pek bilinmediği saptanmış bir hastalık olduğu ortaya çıkıyor.

Türkiye’de gribe karşı fazla bir şey yapılmıyordu. İstanbul Tıp Fakültesi olarak 2003-2004 yıllarından beri çalışıyoruz. Verilerimiz Dünya Sağlık Örgütü üyelerine gönderiliyor. İçeriği her sene değişen bir aşı söz konusu olduğu için aşının içeriği bu topraklarda dolaşımda olan virüslere uyuyor mu, bu kadar değişkenliğe rağmen etkili olabilecek mi gibi sorulara yanıt arıyoruz. Örneğin, Türkiye’deki virüsün adını, soyadını, göbek adını koyuyoruz. İnfluenza A mı, B mi, C mi ve H1, H2, H5 mi diye isim koyuyoruz. Yani tiplerini belirleyip, tiplerin de alt tiplerini belirleyebiliyoruz artık. Bu önemli bir gelişme. Tabi bu tiplendirmeleri yaptığımız zaman insanda bulunan İnfluenza tipleri dışında insana ait olmayan kanatlılara özgü virüslerin de insanda olup olmadığını saptayabiliyoruz. İnfluenza A’nın üzerinde H (hemaglutinin) ve N (nöraminidaz) olarak isimlendirilen yüzey proteinleri var. H1, H2 ve H3 insana ait virüslerdir. H3’ten sonraki H4, H5… H16 kanatlılara özgü virüslerdir. İşte bu nedenle insana H5 bulaştığı zaman kuş gribinden bahsedebiliyoruz. 9 tane alt tipinden N1 ve N2 insana adapte olmuştur. Onun için H1N1, H1N2, H3N2 gibi virüsler insana özgü virüslerdir. Bunlar mevsimsel gribe yol açar. Ama H1, H2, H3 ve N1,N2’nin dışında kalan özelliklere sahip virüslerin tamamı kanatlılarda vardır. Bunların insana bulaşabilme sonucunda hiç karşılaşmadığımız virüsler olduğu için çok daha ağır seyreden solunum hastalıkları ortaya çıkıyor.

Mevsimsel grip neden öldürücü?
Ölümler, diyabet, astım, kronik böbrek hastalıkları gibi hastalıklarda tablonun ağırlaşması sonucunda ortaya çıkıyor. Özellikle çocuklarda grip komplikasyonlara yol açıyor. Mesela zatürre olabiliyor. Evvelden beri biliyoruz ki, göğüs hastalıkları bakteri oluşumuna zemin hazırlar. Ama bunun nedeni çok iyi bilinmezdi. Hücre üzerinde reseptörler dediğimiz algaçlar var. Bunların üstü kapalı. Virüs gelip bunları açıyor. Böylelikle daha önce tutunamadığı yüzeye bakteri tutunabiliyor. Ya da bakteri ile mücadele edecek kan hücreleri fagositleri etkisiz kılıyor virüs.

Grip aşısının koruyuculuğu ne kadar sürüyor?
Her yıl gribin tipi değiştiği için Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği aşı içeriğiyle hazırlanıyor grip aşısı. Bu yüzden hiçbir firma diğer firmanın ürettiğinden farklı ve daha iyi olduğunu iddia ettiği bir aşı üretemez. Hepsinin içeriği aynıdır çünkü. Bir yıl boyunca aktif halde bulunan İnfluenza virüsüne karşı antikor geliştireceği için koruyuculuğunu sürdürebilir. Şimdiye kadar bilinen İnfluenza A'nın H1N1,H3N2 ve İnfluenza B içeriği ilk kez değişti. Bunlardan biri ya da ikisi değişirdi. Bu sene ilk kez farklı bir şey oldu üçü birden değişti. Şimdi bu yıl ne verilecek, ne kadar koruma sağlanacak onu yaşayıp göreceğiz. Tarama laboratuarları şu topraklarda bu tip virüs var diye rapor gönderiyorlar. Tüm ülkeler topraklarındaki tipi WHO’ya bildiriyorlar. WHO da verileri birleştirip üreticilere haziran ayında hazırlayacakları aşının içeriğinin ne olacağını söylüyor. Geçen kış mart ayına kadar hangi virüs dolaşımdaysa onların eylül ayında devrede olacağı düşünülmekte. Hep bir öngörüyle gidiyor bu iş. Eylül ayında piyasaya çıkan aşının içeriğini ocak-şubat ayında WHO bildiriyor. Üreticiler de nisandan ağustosa kadar tüm kontrolleriyle aşıyı üretiyor. Ağustos'ta ise dağıtımı yapılıyor. Yani ağustos sonu eylülde dağıtıma giren aşı 8 ay önce belirlenen virüslerle yapılıyor. Yani bu aşı dolaşımdaki virüse uyması lazım. Uymazsa ne olur? Örneğin, 2004 yılında virüslerden bir tanesi uymadı. O zaman %80-90'larda olan koruyuculuk %60'lara düştü. Grip, aşıyla etkisiz kılınmıyor ama yine de vakalarda azalmaya neden oluyor.

Grip virüsü alındıktan ne kadar zaman sonra etrafa bulaşır?
Yaşa göre değişiyor. Grip belirtileri çıkmadan bir gün önce virüsü etrafa saçmaya başlıyorsunuz. Erişkinlerde bu üç beş gün kadar devam eder ama çocuklarda 10 gün sürüyor. Grip nedeniyle yaşamını yitiren kişiler daha çok yaşlılar. Çocuklarda gribe bağlı yaşamını yitirme söz konusu değil. Çocukların, toplumda grip virüsünü bulaştırmada esas grup olduğu biliniyor. Eylül-ekim ayından sonra havaların soğumasıyla ve kapalı ortamlarda mesela okul ve kreşlerde grip virüsünü alan çocuk evde ebeveynlerine taşıyor. Artış hızını gözlemlediğimizde tatil dönüşlerinde grip vakalarının arttığını görüyoruz. Çocuklar daha hızlı yayarlar ve daha çok virüs çıkartırlar.

Avrupa ve Türkiye’de grip mevsiminde bir kayma söz konusu mu?
Grip aşısı üreticileri bir an önce aşı yapılsın diye grip mevsimini ekim sonu- aralık ortası olarak başlatıyor. Ama bir şey fark ettik, eskiden grip hastalığı Ocak, Şubat aylarında hafiflemeye başlardı. Artık geç başlıyor, Ekim sonu Aralık ortası gibi başlıyor, daha sonra Mart- Nisan sonuna kadar devam ediyor. Nisan sonunda bile influenza virüsüne rastladık. Bu da grip mevsiminin sarktığını gösteriyor. Hatta ne kadar bilimsel bilmiyorum ama 11 Eylül 2001 İkiz Kuleleri’nin bombalanmasıyla gribin daha geç dönemlere sarkması arasında ilişki kuran bir yazıdan bile bahsediliyor. Bütün dünya için geçerli, ileri tarihlere sarktığına dair bilgiler var. O zaman grip aşısı Aralık’tan sonra yaptırılmaz gibi bir yaklaşımın da değişmesi lazım. Ocakta da şubatta da grip aşısı olunabilir artık.

Türkiye’de gerek halk gerekse sağlık personeli grip hakkında ne kadar bilgi sahibi?
Grip konusunda özellikle grip aşısıyla ilintili birtakım anketler var. Bu anketlerde verilen yanıtların yer aldığı değerlendirmede Fransa'daki ve Türkiye'deki bulgular karşılaştırılıyor. Grip aşısı olmak istemeyen ve grip aşısı yaptırmayı hiç düşünmeyen kişilere neden grip aşısı yaptırmak istemedikleri sorulmuş. Hastalık abartılıyor, korkutuluyor diyenler; ben gencim yaşlıların aşılanması gerekiyor diyenler, doktorum önermedi, hiç haberim yok diyenler var. Gripten korunma yollarına karşı bir inançsızlık var. Öte yandan grip aşısı olduktan sonra gribe yakalandım diyenlerde aşı gribe yol açıyor inancı bile gelişmiş. Bu mümkün değil çünkü öldürülmüş bir aşı bu. Ya daha önce yakalanmış oluyor, ya da soğuk algınlığını grip olarak değerlendiriyor. Her yıl aşıyı tekrarlayanlarda da bu kadar aşı yaptırmak sağlığıma zarar verir mi düşüncesi gelişiyor. Birçok konuda olduğu gibi konuyu tartışmak yerine etrafında döneriz. Bu da öyle bir şey.

Sağlık personeli diğer ülkelere göre daha az aşılanıyor. Ancak bir iki hekimin kronik hepatite yakalanması ve hatta ölmesi sonucunda kurumlarda sağlık personeli aşılanmaya başlandı.

Türkiye'nin genel sağlık politikasında gribe yaklaşım nasıldır?
Sağlık Bakanlığı'nın 2002-2003 yılından beri aşılar konusundaki yaklaşımı değişti, ciddi adımlar atıldı. Bütçede 10 kattan fazla bir artış var. Çocukluk çağı aşılarında Fransa'dan ve Yunanistan'dan öndeyiz. Yani çocuklarımızı daha iyi koruyoruz. Birçok aşıda Batı standartlarını geçtik. Bu sevindirici. Ama grip aşısını toplumun geneline yaymak gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Bir kere bu mümkün değil, bu kadar grip aşısı bulamazsınız. Grip aşısı bu kadar üretilmiyor. Üretimde kısıtlamalar var. Şu anda bile aşı embriyonlu yumurtada hazırlanıyor ve 400 milyon üretilebiliyor. Türkiye'ye ancak 2,6-2,7 milyon kadar aşı geliyor. Aslında Türkiye'ye 8-10 milyon kadar aşı verilmesi lazım. Türkiye'de aşılanan yaklaşık 3 milyon kişinin yarısı da herhangi bir risk grubunda olmayıp da işimden gücümden geri kalmayayım diyen sağlık durumu iyi olanlardan oluşuyor. Onun için Türkiye'de aşı olması gerekip de aşı olmayanların sayısı fazla.

Grip virüsünün yayılmaması için alınacak önlemlerde bir değişiklik var mı?
Geçen sene Fransa'daki bilgilendirme toplantılarının ana teması "Büyükannelerin özel tavsiyelerini unutmayın" idi. Kampanyada grip aşısına hiç değinilmeden, kağıt mendil kullanın, mendilleri ağzı kapalı çöp kutularına atın, hapşırırken elinizle kapamayın, dirseğin içine hapşırın gibi tavsiyelere yer verildi. Hatta kreşlerde dahi ders şeklinde gösterildi. Virüsün 72 saat boyunca havada asılı kalabildiğini, sanılanın aksine damlacıklarla yayılmadığını artık biliyoruz.

İnfluenza Çalışma Grubu olarak “Grip Günleri” adıyla bir kampanya düzenliyoruz. Batı ülkelerinde de sık sık yapılan bu tür kampanyada amacımız herhangi bir aşıya ya da antivirale özendirmek değil, tamamen grip konusunda doğru bilgilendirmek. Bu kampanyada söylemek istediğimiz, gribin, nezle ya da soğuk algınlığı gibi bir hastalık değil, yeri gelince ciddi sonuçlar doğurabileceği, diğer solunum yolları hastalıklarından farklılığını anlatan bir hastalık olarak algılanması.
Son düzenleyen _Yağmur_; 26 Kasım 2013 11:19 Sebep: sayfa düzeni