Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
27 Kasım 2008       Mesaj #13
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Hazret-i Peygamberin (ASM) halleri ve vasıfları, hayatını anlatan eserlerde ve tarih kitaplarında çokça bahsedilmiştir. Fakat o vasıfların ve hallerin büyük çoğunluğu, Hz. Peygamberin (ASM) insan yönüne bakmaktadır ve anlatılanlar Hz. Peygamberin (ASM) sadece maddi şahsına bakmakta, manevi şahsına bakmamaktadır. Hz. Peygamberin manevi şahsiyeti ve kudsi mahiyeti o derece yüksektir ki, tarih kitaplarında anlatılan maddi şahsiyetiyle alakalı vasıfları, O'nun (ASM) yüksek kıymetini tam olarak anlatmaktan çok uzaktır.

Kulluk yönü itibariyle bile "bir işe sebep olan, o işi bizzat yapan gibidir" sırrınca, her gün, hattâ şimdi de bütün ümmetinin ibadetleri kadar bir muazzam ibadet, O'nun (ASM) sevaplarına eklenmektedir. Cenab-ı Allah'ın nihayetsiz rahmetine, nihayetsiz bir surette, nihayetsiz bir kabiliyetiyle mazhar olduğu gibi, her gün hadsiz ümmetinin hadsiz duasına mazhar olmaktadır.

"Levlake levlake lema halektul eflak" kudsi hadisi sırrınca şu kâinatın yaratılışın asıl gayesi, tarihlerin şahitliği doğrultusunda en mükemmel insan (1), Kâinatın Hâlık' ı olan yaratıcımızın tercümanı olan mübarek şahsiyetini ve mahiyetini tam olarak anlamak için kitaplardaki vasıfları ve halleri kâfi gelmemektedir. Meselâ, Hazret-i Cebrâil ve Mikâil iki muhafız gibi Bedir Savaşında yanında bulunan, Hz. Cebrail'i geride bırakarak Mi'raç'da Cenab-ı Allah ile görüşecek kadar yüksek makamlara erişen manevi mahiyetini bir kenara bırakıp; savaşta zırh giyen, yara alan, hasta olan, açlık çeken, ticaret yapan, sahabeleri ile bir arkadaş gibi sohbet eden, bir aile reisi olarak eşleri ve çocukları ile ilgilenen, torunları ile oynayan, … vb. insani yönleri ile değerlendirmeye kalkmak hata olacaktır.

İşte, yukarıda anlatıldığı gibi Efendimizin (ASM) insani yönü ile alakalı duyulanlar karşısında hata yapmamak için birde başımızı kaldırıp hakikî mahiyetine ve peygamberlik vazifesi ile Cenab-ı Hakkın elçisi ve Rehber Kitabının tercümanı olan asıl nuranî manevi şahsiyetine bakmak lâzımdır. Yoksa, ya hürmetsizlik eder veya şüpheye düşer.
alıntı

HZ. MUHAMMED’İN HAYATI
Hz. Muhammed Hicret’ten 52 yıl önce (Milâdi 570), Rebiülevvel ayının 17. gününde Mekke şehrinde dünyaya gelmişlerdir. Babası, Hz. Abdullah daha Hz. Muhammed dünyaya gelmeden, 25 yaşlarında vefât etmiştir. Annesi, Hz. Âmine’yi ise 6 yaşında iken kaybetmiştir. Küçük yaşta babasını ve annesini kaybeden Hz. Muhammed’i, dedesi Abdülmuttâlib himayesine aldı ve o zamana kadar kimseye verilmemiş olan Muhammed adını kendisine verdi. O da bir yıl sonra vefât edince, Hz. Muhammed’i amcalarından, Hz. Ali’nin babası Hz. Ebû Tâlib yanına alıp büyütmüştür. Hz. Muhammed Mekke’nin en büyük ailesi olan Hâşimiler’dendi.Peygamberler, Peygamber olarak dünyaya gelirler ve o vazife için yaratılmışlardır. Peygamberlik gibi ağır bir emaneti yüklenmek için bir hazırlık devresi geçirirler, sonunda ilâhi vahye mazhar olurlar ve insanlara ilâhi emirleri tebliğe başlarlar.
Hz. Muhammed’in hayatı, Peygamberliğini açıklamaya emir alıncaya kadar; sade, temiz, çok dürüst ve yaşayışı da insanlığa örnek bir yaşayış idi.

Hz. Muhammed genç yaşlarında iken bütün Hicâz’da, daha Peygamberlik gelmeden önce, huylarının güzelliği ve her hususta emin oluşları dolayısıyla, Araplar tarafından “Muhammed’ül Emin” diye anılmaya başlanmıştı. Babasından mal, mülk, bir şey kalmadığı için bir hayli fakirdi; yalnız çok soylu bir aileden olduğu için çok itibar görürdü.

Kureyş hanımlarından olan Hz.Hatice ticaretle uğraşmakta idi. Çok zengin ve dul olduğundan, mallarını idare etmesi, ticaretini sürdürmesi için emin bir kişi olarak gördüğü Hz.Muhammed’i kendisine yardımcı seçti. Daha sonra Hz.Muhammed ile Hz.Hatice evlendiler. Evlendiklerinde Hz.Muhammed 25, Hz.Hatice ise 38 veya 40 yaşlarında idi. Hz.Muhammed’in, Hz.Hatice’den iki erkek, dört kız çocuğu olmuştur.Bütün evlâtları kendi zamanında âhiret dünyasına göç etti. Hayatta kalan tek evlâtları Hz.Fâtıma ise Hz.Muhammed’in, Peygamberlikleri zamanında Hicret’ten 11 yıl önce dünyaya gelmiştir.

Hz.Muhammed’in soyu çok sevdiği kızı “Ehl-i Beyt”ten olan Hz.Fâtıma’dan yürümüştür. Hz.Fâtıma’dan da, Hz.Peygamber’in çok sevdikleri “Ehl-i Beyt”ten olan torunları Hz.Hasan ile Hz.Hüseyin dünyaya gelmişlerdir.
Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 22:43