Arama


sistem - avatarı
sistem
Ziyaretçi
27 Aralık 2008       Mesaj #3
sistem - avatarı
Ziyaretçi
Aslında tam sorunun cevabı değil ama en azından kumaş aşaması ile ilgili ufak bilgiler veriyor.
İpek
İpek denince akla göz alıcı, kaygan, renk renk, çok değerli kumaşlar gelir. Bu kumaşların tümüne yakın bölümü dut ipekböceğinin (Bombyx mori) ördüğü kozalardan çekilen ipeklerle dokunmuştur. Ama ipekböceği dışında birçok kelebeğin ve tüm örümceklerin de havada sertleşerek iplik biçimini alan salgısı da ipekten başka bir madde değildir.

Örümcekler salgıladıkları ipek iplikleriyle tuzak ağları hazırlar, yuvalarını döşer, yumurtalarını ve yavrularını taşır, boşlukta düşmeksizin aşağı ve yukarı doğru hareket ederler. Kullanım amacına göre farklı ipek bezlerince salgılanan ipeğin yapısı önemli ölçüde değişebilir.

Tropik bölgelerde yaşayan bazı örümceklerin dev tuzak ağları yerli halk tarafından ipek olarak değerlendirilmektedir. Kelebek tırtıllarının çoğu ise ipek salgılayarak barındıkları yeri döşer ve kozasını oluşturur. Koza olgunlaşan tırtılın çevresinde ördüğü ve içinden kanatlı bir erişkin olarak çıktığı başkalaşma odasıdır. İşte bunlardan ipek elde etmek için en elverişli olan dut ipekböceğinin kozası, binlerce yıllık çalışmaların sonucu geliştirilmiştir.

Dut ipekböceği 5.000 yıl kadar önce Çin'de evcilleştirilmiş ve Çinliler ipeğin sırrını yüzlerce yıl büyük bir özenle korumuşlardır. İpekböcekçiliğinin batılılarca öğrenilip uygulanması ancak İÖ 6. yüzyılda başlamıştır.

İpeğin Oluşumu ve İpekböcekçiliği

İpekböceğinin erişkini tombul gövdeli ve soluk boz renklidir. Kanat açıklığı 4-5 santimetreyi bulur. İki ya da üç günlük ömrü boyunca uçmaz ve beslenmez. Ama bu süre erkek ve dişilerin üreyip yeni bir kuşak oluşturmasına yeter.
Her dişinin bıraktığı 300-500 dolayında yumurta ertesi yılın bahar aylarına kadar serin bir yerde bekletildikten sonra tek ya da çok katlı sekilere yayılır. Yumurtadan çıkan tırtıllar dut yapraklarını yer; özellikle de beyaz dut yapraklarını yeğlerler. Bir tırtıl uzunluğu 7 santimetreyi aşana kadar gece gündüz demeden 20-30 gün boyunca beslenir.

Bu süre içinde tükettiği yaprağın ağırlığı, vücut ağırlığını kat kat aşar. Tırtıl dört kez deri değiştirdikten sonra olgunlaşır. Koza örmeye hazırlanan bu tırtıllar için sekilere dal parçaları yerleştirilir. Tırtıllar da dallara çıkar, kendilerini ipek iplikleriyle askıya alarak kozalarını örmeye başlarlar. İpek bir çift ipek bezinden salgılanır ve tırtılın altdudağmdaki meme denen çok küçük deliklerden dışarı sızar.

Kozanın dışındaki iplikler gevşek ve dolaşık, içindeki iplikler düzgündür. Oluşan kozaların küçük bir bölümü kelebeklerin çıkıp yumurta vermesi için bekletilir. Öbürlerinde ipekböceği kozayı delerek çıktığında ipeğe zarar vereceğinden, boğma denen bir işlemle koza içinde öldürülür. Kozaların boğulması buhar ya da sıcak, kuru hava püskürtülerek sağlanır.

Bu işlemden sonra ipek ipliğinin liflerini yapıştıran ipek zamkının (serisin) yumuşatılması gerekir. Yumuşatma için kozalar kaynar suya atılır. İplik çekmeye elverişsiz olan dıştaki ipek elendikten sonra, içteki iplikler çekilerek çile haline getirilir. Bir koza 900 metre uzunluğunda kesiksiz tek bir iplik verebilir. Genellikle daha sağlam iplikler elde etmek için, birkaç değişik kozanın iplikleri birlikte çekilip bükülür.

Dut ipeğinin dışında ticari üretimi yapılan birkaç çeşit ipekten söz edilebilir. Bunlardan beyaz ya da krem renkli eri ipeğini üreten kelebek, dut ipekböceği gibi tümüyle evcilleş-tirilmiştir. Gene değişik tür kelebeklerden elde edilen tasar ipeği daha koyu renkli, muga ipeği ise soluk bronz renklidir.

İpekböcekçiliğinin Gelişimi

İÖ 2640 dolayında yaşamış bir Çin imparato-riçesinin kendini ipekböceği yetiştiriciliğine adadığı ve ipek dokumak için bir tezgâh icat ettiği söylenir. Çin'de saygın bir uğraş olarak yüzyıllar boyunca, büyük bir gizlilik içinde yürütülen ipekböcekçiliği yavaş yavaş ülke sınırlarının dışına taşar. İS 300 dolayında Japonya'da daha sonra da Hindistan'da ipekböceği yetiştirilmeye başlanır. Ama bu sır, batıya ulaşana kadar Asya'yı boydan boya aşıp Türkiye üstünden Avrupa'ya uzanan gelmiş geçmiş en önemli kervan yoluna unutulmaz adını vermiştir: İpek Yolu (bak. ipek yolu).

Roma İmparatorluğu'nun gücünün Konstantinopolis'e (İstanbul) kaymasından sonra İmparator Jüstinyen ipek elde etmek hakkının yalnızca kendi tekelinde olduğunu belirten bir yasa çıkarmıştı. Uzun yıllar Çin'de yaşamış iki din adamı yaklaşık İS 550'de Konstantinopolis'e döndüklerinde, beraberlerinde ipekböceği yumurtaları da getirdiler. Yumurtalar, kamış bastonların içine saklanmıştı. Daha o yıllar Bursa yöresi kozacılık merkezi olarak önem kazandı. Osmanlı Devleti döneminde ipekböcekçiliği konusunda yavaş da olsa bazı gelişmeler sağlandı. Cumhuriyet Türkiye'sinde bu çabalar sürdü. Ama zaman zaman çıkan ipekböceği hastalıkları, dış pazarlardaki rekabet, eldeki yumurtaların yozlaşarak verimlerinin düşmesi, üretimde önemli dalgalanmalara yol açtı. Tüm bu gelişmeler içinde Bursa, ipekböcekçiliği ve ipekli dokuma sanayisi alanında önemini korudu.

İpekböcekleri İtalya'ya, İstanbul'a getirilmelerinin üzerinden 600 yıl geçtikten sonra ulaşabildi. Bundan sonra İtalya dokuduğu ipekten kadifeleri ve işlemeli kumaşlarıyla ün kazandı. İtalya'ya getirilmelerinden 400 yıl sonra da ipekböcekleri Fransa'ya getirildi.

İngiltere'de ipek kumaşlar ilk kez 15. yüzyılda, VI. Henry döneminde dokunmaya başlandı. Fransa'dan buraya gelen Fransız Protestan göçmenler, ipek sanayisini Londra'nın doğusunda, Spitalfields'de kurdular.

Günümüzde en büyük ham ipek üreticileri Güney Kore, Rusya ve Japonya'dır.

Modern İpek Üretimi

Kozalardan çekilen ipekler sağlamlaşsın diye bir arada bükülerek bobinlere sarılır. Daha sonra iki ya da daha fazla sayıda bobinden alınan iplikler tek bir bobinde birleştirilir. İpek ipliklerinin büküm sayısı kullanım yerine göre belirlenir. Az bükümlü ya da hiç bükülmemiş ipek saten yapımında, çok bükümlü ipekler ise ipek krep kumaşların dokunmasında kullanılır.

Bu aşamada ipek hâlâ ipek zamkı içerir ve "ham ipek" olarak adlandırılır. İpek zamkı, iplik bükümü ya da dokuma aşamasında ipeğin sabunlu suda kaynatılmasıyla giderilir. İpek bu işlem sırasında ağırlığının yaklaşık yüzde 30 kadarını kaybeder. Ama kalay, kurşun ve çinko gibi bazı madensel tuzları emebildiğinden ağırlığını ve dökümlülük özelliğini artırmak için bu tuzları içeren bir çözeltiye batırılabilir.

İpeklerin çoğu uzun, kesintisiz iplikler biçiminde olduğundan, eğirmek gerekmez. Ama iplik çekim aşamasında bazı iplikler kopar ve bunlardan ibrişim adlı iplik elde edilir.

bilgirizgah.com