Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
18 Şubat 2009       Mesaj #3
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
National Geographic Türkiye, Mayıs 2008 sayısını Çin'e ayırdı. Dergide yer alan, Duygu Kapucu'nun enfes yazısında Türkiye'de yaşayan Çinliler anlatılıyor. Yazıya ben de katkıda bulundum (Oya Ayman, Gülçin Şahin ve Verda Donay'a teşekkürler)
----

Chang'an'dan (bugünkü Xi'an) yaklaşık 2150 yıl önce yola çıkan Zhang Qian'in amacı, bugün Çin’den Batı’ya doğru yola çıkan binlerce insanla aynıydı. O sadece ilk adımı attı ve İpek Yolu insanlarının rotasını çizdi. Milyonlarca insan o gün, bugündür Zhang Qian'i izliyor...
İÖ 2. yüzyıl civarlarıydı... Batı daha “Batı” olmadan önce, doğuda çok eski bir medeniyet kendi halinde büyüyordu. Savaşan Devletler Çağı idi, hanlıklar arasında siyasi bir birlik kurulamamış ve kuzeybatıdan gelen düşmana (Hun) karşı birleşilememişti. Bu sorunlarla uğraşırken acaba birşeyi gözden mi kaçırıyorlardı? Geçilmez Hun diyarının ötesinde de başka milletlerin yaşadığını duyuyorlardı, acaba neye benziyorlardı?
Dönemin imparatoru, diğerlerinin de Çinliler gibi çekik ve sarı olduğunu sanıyordu. Ve artık tahminlerin ötesine geçme zamanı gelmişti. Derken bir kahraman çıktı, uzak ülkeleri keşfetmeye yola koyuldu: Adı Zhang Qian’dı. Pers ülkesinden Çin’e gelen tüccarların kullandığı yolun anahatlarını belirleyen, Çin'in batıya açılmasını sağlayan, dolayısıyla batı-doğu arası ticaretin gelişmesinin yolunu açan, biraz merakın biraz da ekonomik nedenlerin etkisiyle kat edilen İpek Yolu'nun serüvenini başlatan kişi...
Uzun yıllar boyunca Çin'in eski başkenti Xian'den yola çıkan insanlar önce Kaşgar'a, oradan Afganistan ovalarını geçerek Hazar Denizi’ne varmış, sonra Karakum Dağları’nı aşarak İran'a devam edip, Anadolu ve Trakya üzerinden Roma'ya ulaşmış ya da tam tersi...
Bu yol yüzyıllardır doğu ile batı arasında bir köprü oluyor. Uygarlık gelişip yolun görünümü değişse de, yönü ve ruhu hep aynı. Bugün de yüzyıllardır olduğu gibi binlerce Çinli, uzakları görmek ve üretilenin fazlasını satabilmek için Anadolu’ya doğru yola çıkıyor...
Modern zamanların havayolu taşımacılığı ile birlikte, aylar süren meşakkatli yolculuklar artık yarım günü geçmeyen mesafelere dönüşmüş durumda.
Bu yolun insanları amaçlarına eskisinden daha çok sarılıyor. Çünkü daha hızla üretiyor ve bir o kadar da çabuk tüketiyorlar. Ticaret yapmak için yola koyulan Çinliler hayat şartları daha iyi olan batıdaki topraklara zamanla yerleşiyor ve bu topraklarda çoğalıyor, kültürlerini de çoğaltıyorlar...
Eski İpek Yolu’ndan artık kervanlar geçmiyor ama Mao sonrası Çin-Türkiye ilişkileri geliştikçe -ticaret yollarının ortasında bulunan- Asya ve Avrupa arasında bir köprü görevi gören Anadolu toprakları Çinliler için gün geçtikçe daha cazip bir hal alıyor.
36 yaşındaki Çinli işadamı Xiao Bin Jiang, “15 yıl önce Türkiye’nin haritadaki yerini bile bilmiyordum” diyor. Bugün ise Türkiye’ye ithalat yapıyor, İstanbul’da bir Asya mutfağı restoranı var ve bir Türk ile evli. “1996’da Çin’e gelen Türk müşterilerim neden Türkiye ile ticaret yapmadığımı sordu. Türkiye’nin çok iyi bir pazar olduğunu, değerlendirmem gerektiğini söylediler. Oldukça zengin bir coğrafya olduğunu gördüm, aklıma yattı ve geldim. 11 yıldır buradayım. Efendime söyleyeyim, burada herşey çıkıyor, siz çok zenginsiniz”...
Bay Jiang’ın arada bir cümlelerin arasına sıkıştırdığı “efendime söyleyeyim” vurgusu Türkçe’ye ne kadar hâkim olduğunu gösteriyor. Ve olasılıkla bu hakimiyetle ona Türkiye ile iş yapmak isteyen Çinlilerin danıştığı bir statü de kazandırmış. Bay Jiang, Türkiye’deki 500 üyeli Çin İşadamları Derneği’nin Başkanı.
“Üyelerimizin yarıdan fazlası aşçı” diyor sayısı giderek artan Uzak Doğu restoranlarına dikkat çekerek... Ona göre dernek, Çinlilerin birlik oluşturma çabalarından biri. Ancak Çinliler, gittikleri her yerde kendi kültürlerini, yaşam felsefelerini yaşattıkları komünler oluşturmuş olsa da henüz Türkiye’de böyle bir komünden söz etmek mümkün değil. Zeytinburnu çevresinde Çinli Uygur Türkleri’nin yoğun olarak yaşadıkları bir bölge dışında, İstanbul’da dağınık halde yaşıyorlar. 2003 yılında Çinli yatırımcılar tarafından Hadımköy’de kurulmaya çalışılan “China Town” (Çin Mahallesi) projesi ise aralarında çıkan bir anlaşmazlık nedeniyle yarım kalmış. Böylece toplu yaşama alanındaki ilk girişim başarısızlıkla sonuçlanmış.
Jiang’a göre Çin Mahallesi için henüz erken: “Derneğimize kayıtlı ilk Çinli buraya 1987’de gelmiş. Oysa Çinliler Avrupa ve Amerika’ya, 1900’lerin başından beri göç ediyor. Çinliler’in Türkiye’de toplanıp bir bütün oluşturması için zaman gerek.”
Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin gelişmesi -diplomatik ilişkilerin 1971’de başlatılmasının ardından- 1980’li yılların başlarına rastlıyor; 1990’lı yılların sonlarında hareketleniyor. Bugün ise Türkiye, Çinliler için önemli bir kazanç kapısı. Önceleri keşif amaçlı bavul ticareti ile gelmeye başlayan Çinliler, kısa zamanda Türkleri de ucuz maliyetli Çin mallarıyla cezbediyor. Bugün 17 ayrı sektörde, yapılan ithalatın yüzde 30’dan fazlasını, Çin’den gelen mallar oluşturuyor. Ankara Ticaret Odası’nın verileri, 2002-2007 yılları arasında Çin’in ithalattaki payının yüzde 2,7’den yüzde 5,9’a çıktığını gösteriyor. Ancak, 2007’de Çin’den yapılan ithalat 38 milyar 243 milyon dolar iken Çin’e ihracatımız bu rakamın çok altında kalıyor: 3 milyar 447 milyon dolar.