Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
TÜRKLERİN BİLİMİN GELİŞMESİNE KATKILARI
Türklerin Müslümanlığa hizmetleri sadece siyasî ve askerî alanla sınırlı kalmamıştır. Devlet idaresi ve askerî yapılanmada bütün İslâm dünyasını etkileyen Türkler İslâm medeniyetinin gelişmesinde de büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Bilim sanat ve edebiyat alanında İslâm rönesansı Türklerin katkıları ve sağladıkları huzur ve emniyet sayesinde gerçekleşmiştir.

İslâm dininin ve medeniyetinin evrensel hâle gelmesi Türkler sayesinde mümkün olmuştur. Meselâ Selçuklu veziri Nizamülmülk tarafından Bağdat'ta kurulan Nizamiye Medreseleri (1066) öyle büyük bir üne sahip oldu ki bu medreseler İslâm medreselerinin ilk örneği olarak kabul edilmişti. Halbuki Samanoğulları ve Gazneliler devrinde de medreselerin bulunduğu bilinmektedir. Ancak Nizamiye Medreseleri dinî bilimler yanında müspet ilimlerin de okutulduğu ilk medreseler olmakla modern üniversitelere öncülük etmiştir.
Abbasiler zamanında başlayan eski Yunan ve Helen medeniyetlerine ait eserler ve felsefe akımlarının çevirileri Türk hâkimiyeti devresinde zirveye ulaşmıştı.

İSLAM MEDENİYETİNİN ÖNCÜLERİ: TÜRKLER
Türklerin İslam davasına sahip çıkmasıyla İslâm medeniyetinde büyük gelişmeler olmuştur. Batıda unutulmuş olan Yunan ve Helen medeniyeti Haçlı Seferleri sayesinde İslâm medeniyeti ile birlikte tekrar Avrupa'ya taşınmıştır. İslâm medeniyetinin öncüleri durumunda olan Türk bilginler bütün dünya tarafından tanınmış ve eserleri yüzyıllarca bilime rehberlik etmiştir. Bu Türk bilginlerinin en ünlüleri Farabi Birunî ve İbni Sina'dır.

Oğuzların Karaçuk (Farab) şehrinde doğan Farabi (870-950) matematik fizik astronomi vb. konularda 160 kadar kitap yazmıştır. Ancak onu asıl önemli kılan Helen felsefesinin akılcı mantığa dayalı yönüyle İslâm düşüncesini kaynaştırdığı felsefe alanındaki çalışmaları olmuştur. Aristo'nun düşüncelerini en iyi açıklayan kişi olduğundan "Muallim-i Sâni" (İkinci öğretmen) adıyla anılmıştır. Eserlerinin çoğu Latinceye çevrilmiş ve batıda "Al-Farabıus" adıyla ün yapmıştır. İhsâ'ül-Ulûm isimli eseriyle bilimleri ilk kez sınıflandıran Farabi aynı zamanda Öklit geometrisini de açıklamıştır.

Farabî'nin düşüncelerinden etkilenen İbni Sînâ (980-1037) çeşitli konularda 220 civarında eser vermiş diğer ünlü bir Türk bilginidir. Avrupa'da "Avicenna" adıyla bilinmektedir. Felsefe ve müspet bilimlerle uğraşan İbni Sina asıl ününü tıp alanında kazanmıştır. "El-Kanun fi't-Tıb" adlı eseri Latinceye çevrilmiş ve yüzlerce yıl ders kitabı olarak okutulmuştur.

BİLİMİN ÖNCÜSÜ OLAN DİĞER TÜRKLERDEN BİRKAÇ ÖRNEK...
Birûnî (973 -1051) Harzemşahların sarayında yetişti ve Gazneli Mahmud'un himayesine girdi. Matematik geometri tıp ve coğrafya gibi alanlarda 113'ten fazla eser veren Birûnî'nin asıl başarısı astronomi dalındadır. Yıldızların yüksekliğini açılarını ölçen hassas aletler geliştirdi. Dünya çekirdeğinin çapını sadece 15 kilometrelik yanılmayla 6338.8 km olarak tespit etmiştir. Yazdığı astronomi kitabı dünyanın ilk astronomi ansiklopedisi olarak kabul edilmektedir.

Farabî ve İbni Sina'nın açtığı yoldan birçok Türk âlim ilerlemiştir. Felsefe dalında; El-Harezmî Şehristânî ve tasavvufun öncülerinden Gazali İbni Rüşd Fahreddin Razi geometride Abdurrezzak Türkî trigonometrinin kurucularından Abdullah el-Baranî ilk akla gelenlerdir. Selçuklu Sultanı Melikşah İsfehan ve Bağdat'ta birer rasathane kurdurdu. Dönemin Bilim adamları Melikşah adına güneş yılına dayanan Celâlî veya Takvim-i Melikşâh adlarıyla anılan bir takvim hazırladılar. Sanat ve mimarlık alanlarında da Türk-İslâm Medeniyeti zamanında büyük gelişmeler görülmektedir. Türk-İslâm kültürü ve sosyal hayatına uygun olarak gelişen mimarlığın en önemli örnekleri cami medrese kervansaray imaret darüşşifa (hastane) vb.dir. İlk Türk-İslâm mimarî örneği Tolunoğlu Ahmed tarafından Kahire'de yaptırılan Tuluniye Camisi'dir ve bugün dahi varlığını korumaktadır.

Türkler tarafından geliştirilen kubbe kemer ve sütun biçimleri Orta Asya yaşantısı ve çadır kültürünün İslâm mimarîsine yansıtıldığı yeni bir mimarî üslûbu getirmiştir. Özellikle tekke kümbet cami ve medrese gibi yapılarda Türk mimarî üslûbunun eşsiz örnekleri görülür. Yazı cilt çini minyatür sanatları ile seramik dokumacılık taş ve maden işçiliği vb. alanlarda Türkler eşsiz örnekler vermişlerdir. Türkler heykel ve kabartma sanatlarında da başarılı örnekler vermişlerdir. Örneğin birçok yapıda hayvan figürleri kullanılmış Sultan Tuğrul bastırdığı madalyona kabartma resmini koydurmuştur. Müzik alanında da Türkler yenilikler getirmişlerdir. Farabî müzik üzerine iki eser yazmış ve bunlar dünya müzik tarihine geçmiştir.

Eserinde ses ve müziğin fizik temellerini inceleyerek ses perdesinin özelliklerini ilk defa ortaya koymuştur. Saraylardaki nevbet (bando) Osmanlı askerî mehterine örnek olmuştur. Ayrıca bazı tarikatlerin yaptıkları dinî müzik ve rakslar Türk tasavvuf musikisinin ve semahların özünü oluşturmuştur.

Türkler sadece din ilimlerinde değil diğer ilim dallarında teknikte ve müsbet ilimlerde de büyük ilerlemeler göstermiş dünyaca ünlü bilim adamları yetiştirmiştir.

İSLAM MEDENİYETİNİN OLUŞMASI
Büyük bir Türk bilgini olan İbni Sina'nın tıp alanında yazdığı kitaplar Avrupa'da yüzyıllarca okutulmuş yine bir Türk bilgini olan Ebû Bekir Razi'nin eserleri bilim dünyasına ışık tutmuştur. Tıp fizik kimya matematik ve astronomi ilimlerine önemli katkılarda bulunan birçok bilim dalının temellerini atarak dünyaya öncülük eden çok sayıda Türk bilgini yetişmiştir. İslâm dünyasının her tarafını süsleyen bugün bile çoğu ayakta duran sanat eserlerinin çoğu Türk mimarları tarafından yapılmıştır. İslâm dünyasında Sinan gibi bir mimar Selimiye Camii gibi başka bir şaheser görmek mümkün değildir.

İslâm tarihine baktığımız zaman açıkça görürüz ki Müslümanlığın ilk devirlerinden sonra Müslümanlığa büyük hizmetlerde bulunarak Allah'ın rızası yönünde hareket eden millet Türk Milleti olmuştur. Kur'an-ı Kerim'de İslâm'a hizmet eden hayırlı milletler şöyle müjdelenmiştir:

"Ey iman edenler içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği onların da kendisine sevdiği mü'minlere karşı alçak gönüllü kâfirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu' Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu Allah'ın bir fazlıdır; onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır bilendir." (Maide Suresi 54)

Bu ayetle İslâm'a en önemli hizmetleri gerçekleştiren Türk Milleti de müjdelenmiştir.

Peygamber Efendimiz de şu müjdeyi vermiştir:

"İstanbul elbette fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır. Onu fetheden asker ne güzel askerdir."

İstanbul'un fethedilmesi büyük Türk hükümdarı Fatih Sultan Mehmet ile onun kahraman askerine nasip olmuş ve böylece Milletimiz Peygamberimizin övgüsüne hak kazanmıştır