Arama

Dünya Nedir? - Tek Mesaj #1

chateaobriande - avatarı
chateaobriande
VIP VIP Üye
14 Mart 2009       Mesaj #1
chateaobriande - avatarı
VIP VIP Üye

DÜNYA

Ad:  dünya.JPG
Gösterim: 730
Boyut:  16.8 KB

1. Üzerinde insan yaşayan Güneş sistemi gezegeni(bu anlamda büyük harfle yazılır). [Eşanl. YER.]
2. Bu gezegenin yüzeyi; yeryüzü, yerküre: Dünyayı bir uçtan bir uca dolaşmak, Dünyanın beş kıtası.
3. Yeryüzünde yaşayan insanların tümü; insanlık: Dünya tarihi Dünyayı sarsan kargaşalar. Dünyayı yönlendiren düşünceler. Dünyayı yöneten kişiler. Bunca yoksulluk karşısında bütün dünya utanç duymalı.
4. Algıladığımız nesnelerin, gerçek ve somut biçiminde var olan her şeyin, bütün maddesel şeylerin ve canlı yaratıkların tümü; âlem, evren: Dünyanın yaratıcısı. Dünyayı kavrama biçimleri. Her şey daha iyi bir dünya için. Dünyanın durumu. Dünyayı tanımak.
5. Doğa, insanların çevresini oluşturan şey: Çocuk dünyayı keşfediyor.
6. Ortak, ayırtedici bir özelliğiyle tanımlanan toplumsal grup, belli bir etkinlik alanı; bir grup ya da etkinlikte yer alan kimseler: Sanat dünyası, iş dünyası. Spor dünyası. İslam dünyası.
7. Üyelerine özgü kimi ayırtedici nitelikleriyle tanımlanan toplumsal çevre: Biz aynı dünyadan değiliz. Bu bize yabancı, bambaşka bir dünya. O güne kadar bilmediğim bir dünyayı tanıdım.
8. Örgütlenmiş apayrı bir bütün oluşturan nesneler ya da varlıklar topluluğu; âlem: Denizaltı dünyası.
9. insanoğlu tarafından kurulan, evrenin bir parçasını oluşturan kavramların, soyut şeyler bütünü: Elektronik dünyasına büyük bir yenilik getirdi.
10. Özel bir bakış, bir yorum, bir anlayışla belirlenen, bir kimsenin, bir topluluğun evreni: Ben kendi dünyamı hiç kimseninkiyle değişmem. Çılgınlıklar, düşler dünyası.
11. Manevi yaşama karşıt olarak din dışı yaşam: Dünyadan elini eteğini çekmek. Dünya mutluluğuna inanmamak.
12. Dünya ahret kardeşim olsun, karşı cinsten birine kardeşçe duygular dışında başka bir duygu beslenmediğini anlatmak için söylenir: Dünya ahret kardeşim olsun, yakışıklı, tatlı adam. ll Dünya âlem, herkes, tüm insanlar. ll Dünya başına dar olmak, gelmek, çok sıkılmak, çaresizlik içinde kalmak. ll Dünya başına yıkılmak, büyük bir acı sonucu, umudunu ve mutluluğunu yitirmek: Babasının ölüm haberini alınca sanki dünya başına yıkıldı. ll Dünya bir araya gelse, "bütün insanlar karşı çıksa, tersini savunsa bile”, anlamında kullanılır: Dünya bir araya gelse kararımdan caymam. ll Dünya durdukça, sonsuza değin, ebediyen. ll Dünya durdukça durasın, bir kimseye "çok yaşa, sonsuz bir yaşamın olsun" anlamında söylenen iyi dilek sözü. ll Dünya dünya olalı, oldum olası: Dünya dünya olalı, böyle bir mucize görmemiştir. ll Dünya evi, evlilik. ll Dünya evine girmek, evlenmek. ll Dünya görmüş, çok gezip çok yer görmüş kimse için kullanılır: Bilgili, hoşsohbet, dünya görmüş bir adamdı. ll Dünya görüşü, kişinin dünyayı kavrayış, algılayış biçimi. ll Dünya gözüne zindan olmak, karamsarlık ve umutsuzluğa düşmek: Gencecik oğlunu yitirince dünya gözünde zindan olmuştu. ll Dünya gözüyle görmek, ölmeden önce, sağ iken görmek: Onu dünya gözüyle bir kez daha görsem başka bir şey istemem. ll Dünya güzeli, çok güzel kadın ya da erkek. ll Dünya kadar, pek çok: Dünya kadar malı var, yemekle tükenmez. ll Dünya kazan ben kepçe, bir şeyi bulmak için çok aranılıp dolaşıklığını belirtmek için söylenir. ll Dünya kelamı, Tanrı sözleri dışında kalan söz. ll Dünya kelamı etmek, günlük işlerden, olup bitenlerden konuşmak. ll Dünya küçük, rastlantısal olarak bir tanıdıkla karşılaşıldığında söylenir. ll Dünya malı, dünya nimeti, varlık, servet: Dünya malı dünyada kalır (atasözü). ll Dünya penceresi, göz. ll Dünya tersine döndü, dönmüş, her zaman olanın, olması gerekenin tersi bir durum için söylenir. ll Dünya varmış, sıkıntılı bir durum ya da ortamdaki kurtulup ferahlayan kimsece söylenir: Oh, dünya varmış be, içerisi cehennem gibi sıcaktı. ll Dünya yıkılsa umurunda değil, her şeye boş veren, hiçbir şeyi dert, tasa etmeyen kimse için kullanılır. ll Dünya yüzü görmemek, yaşamı kapalı bir yerde geçmek. ll Dünyada, bir olumsuzluğu vurgular: Beni bu kararımdan dünyada vazgeçilmezsin. ll Dünyada olmaz, kesinlikle olanaksız bir şey için söylenir, olumsuzluğu vurgular. ll Dünyadan elini eteğini çekmek, inzivaya çekilmek, toplum yaşamına katılmamak. ll Dünyadan geçmek, dünyadan el çekmek, her şeye karşı ilgisini yitirmek, toplumsal yaşamın dışında kalıp hiç kimse ile konuşmamak. ll Dün yadan haberi olmamak, çevresinde olup bitenleri bilmemek. ll Dünyalar + adıl ya da + özel ad + oldu, bir kimsenin çok sevindiğini vurgulamak için söylenir: Mektubunu alınca inan, dünyalar benim oldu. ll Dünyanın, ondan pek çok, hesapsız: Bu kü,, ik ev için dünyanın parası gitmiş. ll Dünyanın dört bucağı, dünyanın her yeri. ll Dünyanın kaç bucak olduğunu anlamak, yaşamın güçlüklerini, sıkıntılarını, insanın nelerle karşılaşabileceğini öğrenmek. ll (Bir kimseye) dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek, bir kimseye hak ettiği cezayı vermek. ll Dünyanın öbür ucu, gidilmesi güç, çok uzak bir yer için kullanılır. ll Dünyaya gelmek, doğmak. ll Dünyaya getirmek, doğurmak. ll Dünyaya gözlerini kapamak, dünyadan göçmek, ölmek. ll Dünyaya kazık kakmak, çok uzun yaşamak (tkz.). ll Dünyaya meydan okumak, küstahça, kafa tutarcasına davranmak. ll Dünyayı anlamak, yaşam deneyimi kazanmak. ll Dünyayı dolaşmak, çok yolculuk etmek. ll Dünyayı gözü görmemek, öfke, üzüntü, karamsarlık ya da mutluluk gibi nedenlerle davranışlarını denetleyememek: Kızdığı zamanlar dünyayı gözü görmez, her şeyi kırıp dökerdi. ll (Bir kimseye) dünyayı haram etmek, bir kimseye bir yeri rahatça yaşanmaz duruma sokmak. ll Dünyayı tozpembe görmek, yaşamdaki üzücü, aksak yanları iyimserlikle karşılayıp her şeye insana mutluluk veren yanıyla bakmak: Bu yaşlarda insan dünyayı tozpembe görür. ll Dünyayı tutmak, ün, ad, haber vb. sözkonusuysa, yayılmak, her yerde duyulmak. ll (Bir kimseye) dünyayı zindan, zehir etmek, bir kimsenin yaşamını çekilmez, katlanılmaz duruma sokmak: Annemle babam bir hiç yüzünden kavgaya tutuşur, bize dünyayı zindan ederlerdi.
Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 21 Eylül 2018 02:25