Arama


HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
20 Mart 2009       Mesaj #6
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi
Ramayana Destanı V. Bölüm

Hanuman denizden geri dönmeden önce Lanka kentinin büyük bir bölümünü yakmıştı. Ravana, bunun öcünü nasıl alacaklarını tartışmak için önderleri topladı. Rakşasalann en güçlü savaşçısı olan Kumbha-karna, her zamanki uykusundan uyandı ve şöyle dedi: "Ravana, Sîta'yı kaçırmak çok saçma bir davranıştı ve toprağımıza gereksiz bir çekişme getirdi. Ama seni desteklemeye devam edeceğim. Çünkü benim kardeşim ve kralımsm"

Ravana'nın en genç erkek kardeşi Vibhişana ise daha sert eleştirerek Rama'nın haklı bir nedeni olduğunu, Ravana'nın ise haksız olduğunu söyledi. "Hakkı yanına alan bir savaşçının iki misli silahı vardır. Sana Sîta'yı Rama'ya geri' vermeni ve bu çirkin davranışım temizlemeni öneririm. Bizi kesinlikle yok edecek bir savaşı böylece engelleyebiliriz."

Ravana öfkeyle karşı çıktı." Eğer kardeşim olmasaydın bu söylediklerin için seni öldürürdüm. Benim kanımdan olduğun için derhal krallığımı terk etmeni emrediyorum. Rama'ya katıl, zaten kalbin onunla beraber!"

Vibhişana "Tehlikeyi göremiyorsun ve kendilerine yontarak tatlı sözlerle seni yanlış yönlendirenlere uyduğunda uğrayacağın büyük kıyımı fark edemiyorsun" diyerek Ravana'yı terk etti ve denizin üzerinden uçup önemli bir danışman olarak Rama'ya ve maymunlara katıldı. Rama, yardımına karşılık olarak Ravana'yı öldürünce Lanka'nın krallığını ona vereceğini vaat etti. Maymunlar kaya ve ağaçları toplayıp denize yerleştirdiler ve bu büyük mesafede bir köprü oluşturdular. Ravana'nın düşmanları köprüyü geçti ve savaş başladı.

Çarpışma hem gündüz hem gece sürdü, çünkü geceleri Rakşasalann saldırganlıkları artıyordu. İki tarafın gücü birbirine denkti. Ravana galibiyetten öyle emindi ki, erkek kardeşi büyük savaşçı Kumbha-karna'nın savaşın büyük bir bölümünde uyumasına izin verdi; Ravana, arabasının içinde savaş alanında savaşarak Rama, Hanuman'ın sırtına çıkıp Ravana'nın savaş arabasını parçaladı, Rakşasa'nın tacını ikiye böldü ve bir okla onu ağır şekilde yaraladı.

Ancak Rama, Ravana'yı öldürmedi ve şöyle dedi: "Savaşamayacak kadar zayıfsın; Lanka' ya dön ve dinlen. Gücünü yeniden topladığında ikimiz yeniden savaşırız. O zaman sana gerçekten ne kadar güçlü olduğumu göstereceğim."

Ravana, her zamanki gibi derin bir uykuda olan erkek kardeşi Kumbha-karna'yı yardıma çağırma zamanının geldiğine karar verdi. Kumbha-karna bir seferde on aya yakın uyur ve yalnızca tıka basa yemek yemek için kalkardı. Bu nedenle Rakşasalar bu büyük yaratığa, önce bir yiyecek dağı hazırladılar:

Onu uyandırmaya çalıştılar, on bin Rakşasa hep bir ağızdan bağırdılar, bin davul çaldılar, bedenine büyük tahta sopalarla vurdular, ama Kumbha-karna hala uyanmıyordu. Sonra kulaklarını ısırdılar, üzerine kazanlarca su boşalttılar, bin fili üzerine saldılar, mızrak ve topuzlarla onu yaraladılar. Sonunda Kumbha-karna uyandı.

Devasa Rakşasa altın savaş giysisini giyip maymunlara doğru ilerlediğinde maymunlar, bu hareket eden dağdan panik içinde kaçtılar, çünkü Kumbha-karna yakaladığı her şeyi yiyip yutuyordu.
Rama, Hanuman ve maymunlar, bir dağın tepesinen büyük kayalar ve ağaçlar fırlatmalarına rağmen, silahları dev Rakşasa' nın metal giysisine çarpıp parçalanıyordu. Bu arada Kumbha-karna güçlü mızrağının her darbesinde yüzlerce maymun öldürüyor ve bir seferde yirmi veya otuz maymunu yiyordu; güçlü ağzından kan ve yağ damlıyordu.

En iyi maymun önderini yaraladıktan sonra Lakşmana ile karşılaştığnda Kumbha-karna "Seninle savaşmaya niyetim yok, Rama ile ölümüne savaşacağım" dedi.Rama, Kumbha-karna ile savaşırken öldürücü ateşli oklar yolladı. Devin iki kolunu attığı iki okla kopardı. İki bacağını da keskin uçlu iki disk fırlatarak kopardı. En sonunda İndra'nın müthiş okunu devin boynuna yolladı. Ok giysisini parçalayıp omuzlarından başını ayırdı.

Bu büyük karşılaşmayı göklerden izlerken, daha önceden Rama'ya sivri uçlu oklarla dolu torbasını veren tanrıların kralı İndra "Şimdi de ona göklerde yapılmış bir altın savaş giysisi, bana ait ve benim sürücümün kullandığı atların çektiği altın savaş arabamı vereceğim" dedi.

Ravana'nın oklarından bazılarının kızgın alev saçan yivleri vardı ve tıslayan zehirli yılanlara dönüşüyordu. Bunların karşısında Rama, Vişnu'nun yayını oklarını kullanıyordu. Çünkü bu oklar kuşlara dönüşüyor ve Ravana' nın oklarındaki yılanları yiyorlardı.
İndra'nın güçlü oklarıyla Rama, Ravana'nın on başını teker teker kesti, ama her başı kestiğinde yerine yeni biri geliyordu. En sonunda Rama, Brahma'nın parlayan okunu çekti, Ravana'nın kalbini parçalayıp onu öldürdü.

Vibhişana, Ravana'nın ölüm yasını tutarken, Rama ona şöyle dedi: "Ravana dünyanın en büyük savaşçılarından ve kahramanlarından biriydi. Tanrıların kralı İndra bile ona karşı duramadı. Böyle savaşçılar savaşırken ölürse onların yası tutulmamalı. Çünkü onlar onurlarıyla ölmüşlerdir ve hiçbirimiz ölümden kaçamayız"

Sîta'ya geldiğinde Rama şöyle dedi: "Sen kocasından başka bir adamla yaşamış olan bir kadının lekesini taşıyorsun. Ravana sana baktı ve sana dokundu. Kiminle istersen onunla yaşayabilirsin ama benimle yaşayamazsın."

Sita "onursuzluğun gölgesi masum bir kadının üzerine düşerse, hak ettiği onuru yeniden kazanmanın tek yolu yanarak ölmektir. Lakşmana, eğer beni seviyorsan, bana bir cenaze ateşi hazırla ve onu yak. Adıma sürülen bu lekeyle yaşamaktansa ölmeyi yeğlerim" dedi.
Alevlerin önünde dururken Sîta: "Eğer düşünce ve davranışta sadık ve dürüst olmuşsam ve eğer dharmaya hayatım boyunca bağlılığımla lekesiz yaşayabilmişsem, bu ateş benim adımı savunsun." Ateşe girdi ve gözden kayboldu.

Tanrılar altın arabalarıyla göklerden indiler ve Brahma şöyle dedi: "Rama, daima yaşayacak olan büyük tanrı Vişnu'nun dünyadaki görünüşüdür. Artık Ravana'yı öldürdüğüne göre ilahi biçimine girip göklere geri dönebilirsin. Çünkü insan biçimine girmeni gerektiren görevini yerine getirdin."
Alevler aralandı ve ateş tanrısı Agni sadık Sita ile birlikte göründü. Alevler ona dokunmamıştı.

Böylece Rama, Lakşmana ve Sita, on dört yıldan sonra Ayodhya'ya döndüler. Rama ve Sîta, Ayodhya'nın kral ve kraliçesi oldular ve krallıkları Kosala'yı on bin yıl yönettiler.